• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

4.11. Öğretmen Adayları ile Gerçekleştirilen Görüşmelere İlişkin Sonuç ve

• Öğretmen adaylarının fen kavramının tanımına ilişkin görüşlerinden elde edinilen sonuçlara göre; fen kavramını farklı şekillerde tanımlamaktadırlar. Öğretmen adaylarından bazıları fen’i doğa olaylarını tanımaya çalışan bir bilim dalı, bazıları fen kavramını çevresel olayları anlamaya çalışan bilim dalı, bazıları ise; fen kavramını bilim olarak tanımlamaktadırlar. Cobern ve Loving (2001)’e göre de fen; insanların doğal dünyada gerçekleşen olayların örüntüsünü sistemli olarak tanımlama ve açıklamaya çalışan bilim dalı olarak tanımlanmaktadır. Öğretmen adaylarının fen tanımı ilgili literatür ile benzerlik göstermektedir.

• Öğretmen adaylarının teknoloji kavramının tanımına ilişkin görüşlerinden elde edinilen sonuçlara göre; teknoloji kavramını farklı şekillerde tanımlamaktadırlar. Öğretmen adaylarından bazıları teknolojiyi, bilimin ürünleri olarak tanımlamaktadırlar. Teknoloji toplumun büyük çoğunluğu tarafından sadece yüksek teknolojili araçlar ( TV, Bilgisayar, Internet) olarak algılanmaktadır. Ancak bireylerin yaşamlarını kolaylaştırmak üzere düşünülen ve hayata geçirdikleri eylemler de teknoloji olarak isimlendirilebilir. Öğretmen adaylarından bazıları bilimin pratik yaşama uyarlanmış sonuçları, bazıları da; insan ihtiyaçlarını karşılayan ürünler olarak tanımlamaktadırlar. Öğrencilerin bu görüşlerine benzer şekilde Barak

(2005)’e göre de teknoloji, insan yaşamının pratik amaçları için veya insan çevresini değiştirmek için bilginin uygulamasıdır. Öğretmen adaylarının teknoloji tanımı, ilgili literatür ile benzerlik göstermektedir.

• Öğretmen adaylarının fen ve teknoloji kavramları arasında bir ilişki bulunup bulunmadığına ilişkin görüşlerinden elde edilen sonuçlara göre, öğretmen adaylarının fen ve teknoloji kavramı arasında bir ilişkinin bulunduğu görüşünde oldukları tespit edilmiştir. Öğrencilerin görüşlerinde elde edilen sonuçlara paralel olarak Bybee (2000) ‘e göre; fen ve teknoloji arasında devamlı ve sonsuz bir ilişki vardır. Bilim kendi yararı için bilgi üretir. Teknoloji ise gerçek dünya problemleri için insanlık yapımı çözümler geliştirir. Elbette bilim bilgi üretmek için teknolojiyi kullanır ve teknoloji çözüm üretmek için bilimsel bilgiyi kullanır.

• Öğretmen adaylarının fen ve teknolojinin günlük yaşamlarındaki yeri ile ilgili görüşlerinden elde edilen sonuçlara göre; günlük yaşamlarında fen ve teknoloji ile sürekli olarak karşılaştıkları ve iç içe oldukları tespit edilmiştir. Araştırma sonuçlarını destekler şekilde Ash (2004)’e göre öğrencilerin sınıf ortamlarında edindikleri birçok bilimsel bilgi aslında günlük yaşamlarında sık sık karşılaştıkları olaylarla örtüşmektedir. Okullarda öğretilen konular ile öğrencilerin günlük yaşamları arasında bağ kurmak basit, akla yatkın ve arzu edilen bir öğretimsel amaçtır (Cajas, 1999).

• Öğretmen adaylarının bilimsel bilgileri günlük yaşamlarında kullanma durumlarına ilişkin görüşlerinden elde edilen sonuçlara göre; öğretmen adaylarının üniversite eğitimlerinde edindikleri her bilgiyi tam olarak günlük yaşama aktaramadıkları tespit edilmiştir. Mayoh ve Knutton (1997) tarafından yapılan araştırmaya göre de benzer şekilde fen öğretmenlerinin sınıflarında öğrencilerin sınıf dışı deneyimlerini kullanımı ile ilgili yaptığı araştırmada çok az sayıda öğretmenin okul

dışı deneyimleri sınıflarında kullandıkları sonucuna ulaşılmıştır. Ancak McCann (2001)’inde belirttiği gibi fen eğitimcileri için aslında en önemli görev; günlük yaşam, okul ve bilimin sentezlenmesidir. • Öğretmen adaylarının fakültelerinin bulunduğu yerleşim biriminin

öğretim hayatlarında edindikleri bilgileri günlük yaşama aktarmalarında etkili olup olmadığına ilişkin il merkezinde ve ilçede eğitim gören öğretmen adaylarının görüşlerinden elde edilen sonuçlara göre; kaynaklara ve bilgiye ulaşım bakımından il merkezinde öğrenim görmenin bazı dezavantajlara rağmen ilçede öğrenim görmekten daha avantajlı olduğu tespit edilmiştir.

• Öğretmen adaylarının okulun eğitim dilinin bilgilerini günlük yaşama aktarmaları üzerine etkisine ilişkin görüşlerinden elde edilen sonuçlara göre; öğretmen adaylarının yabancı dil bilmenin farklı avantajları olacağını, yabancı ülkelerdeki bilim adamlarının çalışmalarını inceleyebileceklerini, yabancı dildeki makaleleri okuyup o makalelerde bulunan bilgileri günlük yaşamlarına aktarabilecekleri tespit edilmiştir.

• Öğretmen adaylarının öğrenim gördükleri okulun fiziki şartlarının bilgilerini günlük yaşama aktarmada etkisi olup olmadığına ilişkin görüşlerinden elde edilen sonuçlara göre; akademik bilgileri günlük yaşam ile pekiştirebilmek için sınıfların ve laboratuarların teknolojik araçlar ile donatılmış olması gerektiği, ancak bu konuda okul imkanlarının sıkıntılı olduğu tespit edilmiştir. Yapılan bir çok araştırmada olduğu gibi Holland (2004) eğitim öğretimden geçen öğrencilerin teknolojinin getirdiği yeniliklere adapte olabilen, problemleri tanımlayabilen ve çözebilen, aynı zamanda yaşamlarını ve geleceklerini etkileme potansiyeline sahip olan konularda uygun kararlar verebilen bireyler olarak yetiştirilmesi gerekliliğini vurgulamıştır. Teknoloji hakkında sahip olunan bilginin becerilere dönüşmesinin yolu ise teknolojik araçlar ile sürekli etkileşim içinde

olmak ve araçları kullanmaktan geçmektedir (Paydon, 2002).

• Öğretmen adaylarının ders içeriklerinin akademik bilgilerini günlük yaşama aktarmalarındaki etkisine ilişkin görüşlerinden elde edilen sonuçlara göre; ders içeriklerinin yetersiz olduğu ve ders içeriklerinin teorik boyutta kaldığı, uygulamaya geçirilemediği tespit edilmiştir. Bu sonuca benzer şekilde araştırmalar da fen eğitiminin daha çok bilimsel terimleri hatırlama ve yönergelere dayalı deneyleri yapmaya yönelik olduğunu, günlük yaşam ile bağlantı kurmaya yarayacak bilimsel düşünmenin öğretilmediğini belirtmektedir (Lebak, 2005).

• Öğretmen adaylarının derslerine giren öğretim elemanlarının tutumlarının edindikleri bilgileri günlük yaşamlarına aktarmalarındaki etkisine ilişkin görüşlerinden elde edilen sonuçlara göre; birincisi öğretim elemanlarının tutumlarının önemli olduğu, günlük yaşam ile ilişkilendirme örnekleri veren öğretim elemanlarının öğrettikleri bilgilerin daha rahat bir şekilde günlük yaşam ile ilişkilendirildiği tespit edilmiştir. Bu sonucu destekler şekilde, fen eğitimcilerinin eğitimin merkezine günlük yaşam problemlerini almaları ve daha anlamlı öğrenmeler oluşturabilmek için öğrencilerin alışkın oldukları deneyimleri ve bilgileri kapsayan aktiviteler ile eğitim yapmaları gerektiği belirtilmiştir (Edmondson, 2005). Öğrencilerin yürüttükleri laboratuar deneyleri, öğrencilerin kullanmaları için cesaretlendirildikleri enstrüman ve ekipmanlar, yardımcı okuma parçaları ve bilim ile günlük yaşam arasında bağlantı kurulması gibi fen sınıflarını zenginleştiren olgu ve olaylar genellikle öğretmenlerin kontrolündedir (Grambo, 2004). Salamun (2004)’e göre ideal olarak fen sınıflarında verimli bir öğrenme sürecinin gerçekleştirilebilmesi için fen öğretmenlerinin teknoloji bilgi ve becerilerine sahip olmaları gerekir.

İkinci olarak ise; öğretim elemanlarının tutumları olumlu olsa bile sınıf mevcutlarının yüksek olmasından dolayı öğretim elemanlarının sınıfa yeterince bilgileri aktaramadığı tespit edilmiştir.

• Öğretmen adaylarının sosyo-kültürel yaşamlarının edindikleri bilgileri günlük yaşamlarına aktarmadaki rolüne ilişkin görüşlerinden elde edilen sonuçlara göre; sosyo-kültürel yaşamın bilgileri günlük yaşama aktarmada etkili olduğu, çeşitli geziler yolu ile farklı bilgiler edinilebileceği, bilgilerin günlük yaşama aktarılması ile ilgili uygulamaların daha kolay gözlenebileceği tespit edilmiştir. İlgili araştırmalar incelendiğinde araştırma sonucunu destekler şekilde Fromberg (1987)’ e göre; öğrenciler için aktif olarak katılabilecekleri aktiviteler düzenlendiğinde fen kavramlarını en iyi şekilde öğrenmektedirler. Resmi olmayan öğrenme merkezlerinin doğası gereği, bu merkezleri ziyaret eden öğrenciler kendileri için yeni olan fikirler ile tanışmakta ve yeni olaylar ile etkileşime girmektedirler (Lebak, 2005). Ayrıca NRC (1996) sınıfların sınırlı bir çevre olduğunu ve fen öğretim programlarının okul duvarlarını aşarak topluğun kaynaklarından da yararlanması gerektiğini belirtmektedir. Burada bahsedilen resmi olmayan öğrenme kaynakları da müzeler, bilim merkezleri vb.dir.

• Öğretmen adaylarının fen ve teknoloji ile ilgili aktivitelere (seminer, sempozyum, kongre vb.) katılıp katılmadıklarına ilişkin görüşlerinden elde edilen sonuçlara göre; bilimsel aktivitelere genellikle katılamadıkları veya çok az katıldıkları tespit edilmiştir. Katılamama sebebi etkinliklerden yeterince haberlerinin olmaması ve yeterince zamanlarının olmaması olarak tespit edilmiştir. Oysaki yapılan bir çok araştırmada vurgulandığı gibi; öğrenme farklı çevrelerde meydana gelebilir. Öğrenme bir insanı bir işi yaparken seyretmek ile, bir kitap okurken veya bir ders dinlerken meydana gelebilir. Resmi olmayan öğrenme çevrelerinde meydana gelen öğrenme etkinlikleri öğrenciler

tarafından genelde öğrenme olarak değil de, eğlence olarak değerlendirilmektedir (French, 2007).

• Öğretmen adaylarının teknoloji ile uğraşmanın kimlerin işi olduğuna ilişkin görüşlerinden elde edinilen sonuçlara göre; birincisi teknoloji ile uğraşmanın sadece fen bilimcilerin ya da mühendislerin işi olduğu, ikinci olarak ise teknoloji ile uğraşmak herkesin işi olduğu sonucuna varılmıştır. İlgili literatür incelendiğinde teknoloji ile ilgilenmek birinci sonucun aksine ikinci sonucu destekler nitelikte merak eden herkesin işidir. Koç (1997)’a göre günlük yaşantımızın bir parçası haline gelen teknoloji, bireylerin seçmiş oldukları mesleklere bakılmaksızın, herkes için ortak değerler arasına girmiştir.

• Öğretmen adaylarının fen okuryazarlığı kavramının ne olduğuna ilişkin görüşlerinden elde edilen sonuçlar; fen okuryazarı birey; bilimsel süreç ve becerileri kullanabilen, yaşamındaki problemleri tanımlayabilen, bu problemlere çözümler üretebilen, çevresine uyum sağlayabilen ve teknolojiyle barışık bireyler şeklindedir. Bu tanımları destekler şekilde NRC (1996) ‘e göre; fen okuryazarlığı “kişisel karar verme, kültürel ve sivil etkinliklere katılım ve ekonomik verimliliği arttırmak için gerekli olan bilimsel süreç ve kavramların bilinmesi ve anlaşılması” şeklinde tanımlanmaktadır.

• Öğretmen adaylarının teknoloji okuryazarlığı kavramının ne olduğuna ilişkin görüşlerinden elde edilen sonuçlar; teknoloji okuryazarı birey; gelişmeleri takip eden ve kendisini teknolojiye uyarlayan, düşünen, üreten ve belli bilgileri edinmiş bireyler şeklindedir. Öğretmen adaylarının tanımlarına benzerlik gösterir şekilde Holland (2004) teknoloji okuryazarlığı kavramının; teknolojiyi kullanma becerisini, teknoloji kullanımı ile yükselen karmaşık problemleri anlayabilme yeteneğini ve toplum içerisindeki teknolojinin rolünü takdir edebilme becerilerini içermekte olduğunu belirtmektedir. Aynı zamanda Shackelford ve başkaları (2004) ise, teknoloji okuryazarı bir bireyin

teknolojik sistemleri ve süreçleri tasarlama, geliştirme, kontrol etme, kullanma ve değerlendirme yeteneğine sahip olduğunu belirtmektedir. • Öğretmen adaylarının kendilerini fen ve teknoloji okuryazarı olarak

nitelendirip nitelendirmediklerine ilişkin görüşlerinden elde edilen sonuca göre; öğretmen adaylarının kendilerini kısmen fen ve teknoloji okuryazarı olarak görmekte oldukları tespit edilmiştir. Bu sonucu açıklar nitelikte bazı araştırmalarda da vurgulandığı gibi bireylerin fen okuryazarı olmasının önünde bazı engeller bulunmaktadır (Marcus, 2004). Birçok öğretmen fen okuryazarlığı konusunda yeterli olmadığı için fen öğretimi konusunda kendisini rahat hissetmez (Crim, 2006).

Araştırma sonuçlarını genel olarak özetleyecek olursak öğretmen adaylarının fizik alanındaki bilgilerini günlük yaşamlarına büyük ölçüde aktarabildikleri sonucuna varılmıştır. Öğretmen adaylarının kimya alanındaki bilgilerini günlük yaşamlarına kısmen aktarabildikleri ancak kimya alanındaki bilgilerin aktartılma düzeylerinin fizik alanına göre daha az olduğu tespit edilmiştir. Öğretmen adayları biyoloji alanındaki bilimsel bilgilerini ise günlük yaşamlarına kısmen aktarabildikleri ancak biyoloji alanındaki bilgilerin aktartılma düzeylerinin fizik ve kimya alanına göre daha az olduğu tespit edilmiştir.

Öğretmen adaylarının görüşlerine göre bilimsel bilgileri günlük yaşamları ile ilişkilendirebilme düzeylerini etkileyen faktörler arasında; fakültelerinin bulunduğu yerleşim birimi, öğrenim gördükleri fakültenin fiziki şartları, derslerine giren öğretim elemanlarının tutumları, sosyo-kültürel yaşam ve okulun eğitim dili yer almaktadır. Bunun yanında öğretmen adayları tarafından ders içeriklerinin yetersiz olduğu ve ders içeriklerinin teorik boyutta kaldığı, uygulamaya geçirilemediği belirtilmektedir. Ayrıca araştırma sonuçlarına göre öğretmen adaylarının kendilerini kısmen fen ve teknoloji okuryazarı olarak görmekte oldukları tespit edilmiştir.

Araştırmanın diğer sonuçlarını inceleyecek olursak; öğretmen adaylarının en çok kullandığı bilimsel bilgi kaynakları okul, bilimsel dergiler ve İnternet olarak

sıralanmaktadır. Öğretmen adaylarının bilimsel bilgi kaynağı olarak daha az kullandıkları bilgi kaynakları ise radyo, müzeler, hayvanat bahçeleri, bilim merkezleri ve teknoloji merkezleri olarak sıralanmaktadır. Ayrıca öğretmen adaylarının günlük yaşamlarında karşılaştıkları problemlere çözüm üretirken bilimsel bilgilerden, geçmiş yaşantılarından ve ailelerinden gördüklerinden daha fazla yararlandıkları tespit edilmiştir. Öğretmen adaylarının günlük yaşamlarında karşılaştıkları problemlere çözüm üretirken daha az yararlandıkları kaynaklar arasında ise gelenek görenekler, uzman görüşleri ve yönetici fikirleri yer almaktadır.