• Sonuç bulunamadı

ARKITEKT A Y L IK M İ M A R L I K, Ş E H İ R C İ L İK VE S Ü S L E ME S A N A T L A RI D E R G İ Sİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ARKITEKT A Y L IK M İ M A R L I K, Ş E H İ R C İ L İK VE S Ü S L E ME S A N A T L A RI D E R G İ Sİ"

Copied!
57
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ARKITEKT

A Y L I K M İ M A R L I K , Ş E H İ R C İ L İ K VE S Ü S L E M E S A N A T L A R I D E R G İ S İ

— Devlet Yapılarının D u r u m u . Zeki Sayfir. — Konyada y a p - tırılacak Sinema ve Tiyatro binası Proje Müsabakası ve J ü r i raporu. — Ankarada Yapılacak bir Sinema - Otel P r o j e Müsabakası. — Güney Anadolu'da Sivil Mimarî Etüdleri. Y.

Mimar Halit Uluç. —• Şişli Camii İnşaatı İlerliyor. — Ereğ- li Kömürleri İşletmesinin İşçi Evi Müsabakası Münasebe- tile. — Zeki Sayâr — Okul Binaları Hakkında Notlar. — Çev. Y. Mühendis Ali Berkol. — Gotik ve Katedralleri. — Y Mimar Haluk Togay. — Doğuda Kitap Süslerinden Bir kısım geçmeler hakıknda. — Prof. Dr. Süheyl Ünver. — Şe- hircilikte Bir Deneme. Norman Jordan Moss. — Boyadan ön- ce yüzeylerin hazırlanması. Y. Müh. Ali Berkol. — Portland Çimentosu. Ralp Cooke. — 17 nci asır ve Barok. Y. Mimar Samim Oktay. — Bibliografi — Haberler — Piyasa cetveli.

9 4 6 I s

11-12

. j

F I a t ı 1 O K u r u ş

(2)

L'A R C H î T E C T F. : R E V U E M E N S U E L L E D'A R C H I T E G TU RE D ' U R B A N I S M E e t d e D E C O R A T I O N Publiee p a r : Abidiıı Moıtaş et Zeki Sayâr, Architectes

S O M M A I R E No. 11-12 — 1946

ctuei des constructions ofOçkls 2*9 Zeki Sayâr du projet cine - thsîatre â Konya 251 1 er priır arch. Rıza Aşkaıı et Suat Erdeniz areh. İ.T.Ü.

; - Le concour çiu projet d e c i n s . h o t e l â Ankara . . . 250 2 me prix Arch. Suat Erdeniz et Leylâ Turgut

— - Les etudes faites sur l'architecture çivile â Bucak -

Akseki 231 Arch. Halit Uluç

—- La coııstruction du nıo:qu2 â Şişli - İstanbul 25S

—- A propos du concours de lhabitation ouvrisre - â

Ereğli 271 Zeki Sayâr

— Notes sur les bâtiments des £coles 273 Traduit par Ali Berkol, İngânieur

— L'âvolution du style gothique et les catMdrales . . . 276 Arch. Ilaliik Togay - L'art dîcoratlf â l'Orient . 281

- Un essai sur l'Urbanis

Prof. Dr. Süheyl Üııver

Normaıı J . Moss - Pr-paration des surfaces â l'application de p&inture

â l'huüe ..'.', v 2 İng. Ali Berkol

- Le cîment Poı-tland

- Le XVII e siĞcle et du style baıoque 2 Arch. Saınim Oktay

— Bibliographies, nouvelles, liste des prix d e mafciri-

THE A R C H İ T E C T : MONTHLY P U 3 . I C A T I O N ON A R C - I T E C T U R E , C I T Y P L A N N I N G A N D D E C O R A T I O N

Published by Abidin Mortaş and Zeki Sayâr, Arch.

C O N T E N T S No. 11-12 — 1946

— The Present state of goveı-nment buikUııgs 241 By Zeki Sayâr

— Report on the compatition concerning the f u t u r e

Picture House at Konya 251 First prize R ı . a Aşkan and Suad Erdeniz Arch. İ.T.Ü.

— Design of a Cinema - Hohel at Ankara 256 2 nd pıize Suat Erdeniz and Leylâ Turgut, Arch.

— Studies in Civil Arehitecture at Bucak - Akseki 261 Halit TJluç Arch.

— The building of the mosque at Şiçli 268

— About the competition of woı-kers' lıouses of the

Coal.Mines of Ereğli 271 Zeki Sayâr Arch.

— Notes on sehool planning 273 Trnns. l»y Ali Berkol eııg.

— Gothie art and tha cathedı-al; 276 Halûk Togay arch.

— Book decoıations in the East

Prof. Dr. Süheyl Ünver

Norman .T. Moss

— Pı-eparation of surfaces before painling 2:

Tıans. by Ali Berkol, eng.

- Portland Cement

— The 17 th. Century and the baroC|u<

- Literatüre, news, prices of materials .

EN İYİ KAHVE, KAKAO ve SALEP

KURUKAHVECİ MEHMET EFENDİ MAHDUMLARI İ S T A N B U L

(3)

ARK

A Y L I K M İ M A R L I K . Ş E H İ R C İ L İ K VE S Ü S L E M E S A N A T L A R I D E R G İ S İ

S I R A L A Ç

1 9 4 6

(4)

1 9 4 6 Y ı l ı S ı r a l a ç ı

Mimarlık Politikamız Tekel Genel Müdürlüğü Binası G. S. Akademisi Süsleme Sanatları Kolu

Dekoratif

Adana Adalet Sarayı P r o j e Müsabakası . Portatif Evlerde Konfor

Oditoryomlarm Akustiği Sainte İrene'de Fresk Yarınki Londra

T. Y. Mimarlar Birliği ist. Şubesi 1945-46 Yıllık Toplantı Rapor Bibliografi, Haberler, Piyasa Cetveli

Y. Mimar Zeki Sayâr Y. Mimar Behçet Unsal

Kenan Temizan, Giizel Sanatlar Akademisi Süsleme Sanatlar Şubesi Şefi

I inci mükâfat. Y. Mimar Abidin Mortaş, N. Doğu, Fey- yaz Tüzüner

Çeviren: Y. Müh. Ali Berkol Ressam Ali Karsan Hubert Bird

No. : Mesken Davası!

Maçka'da Bir Apartman Saraçoğlu Mahallesi Musafakih Camii (Kastamonu) Erzurumda Sivil Mimarî ve Özellikleri Müzeler

B. Amerikada Küçük' Evler Mimar Koca Sinan

Rio de Janeiro'da Terbiye ve Sıhhat Bakanlığı Binası .Türk Anıtlarının Kubbeleri Sultanın Emrile mi Yükseldi

Londranın Maceraları Oditoryumların Akustiği Paflagonya'da Kale-Kapı Kaya Mezarı Istanbulun Yol Meselesi Şehir Plânında Serbest ve Yeşil Sahalar Bibliografi, haberler, piyasa cetveli

Y. Minıaı- Zeki Sayâr Y. Mimar Emin Necip Uzmaıı Prof. Paııl Bonatz

Rölöve eden: Y. Mimar Cihat Burak Y. Mimar Harbi Hotan Y. Mimar Ertuğrul Menteşe Y. Mimar Talât Ozışık Tahsin Öz, Topkapı Sarayı Müzesi David Thurlov

Y. Müh. Ali Berkol

Ahmet Gökoğlu, Kastamou Müzesi Mii Dr. Y. Müh. Marten YVagner Rifat Türegün

No. 5-6

•İdareciler ve Mimarlar! T. Mimar Zeki Sayâr Boğaziçinde Bir Villâ Y. Mimar Prof. Sedat Eldem

i s t a n b u l Açak Hava Tiyatrosu P r o j e Müsabakası 1 inci mükâfat, Y. Mimar Nihat Yücel, Nahit 2 nci mükâfat, Y. Mimar Leylâ T u r g u t Stockholm Belediye Sarayı Y. Mimar Maruf Önal

Birleşik Amerikada «Carmel» Lisesi (California.)

(Bâle) de Halk Hastanesi Mimarları E. ve P. Vischer, H. Bauer, Bı-aâuni Durink

Hafta Sonu Evleri Mimar Werner Allenbach ( W e r k ) Dolmabahçe Sarayı Halûk Şehsuvaroğlu Yaşayış Şekillerini Kuvvetlendirmek Lüzumludur Prof. G. Oelsneı- Şehircilik ve Fikrî Terbiye Rifat Türegün Ressamların Derdi Ressam Ali Karsan Müzeler Y. Mimar Ertuğrul Menteşe Bibliografi, Haberler, Piyasa Cetveli

(5)

No. 7-8 Mesken Davası!

Büyükadada Bir Ev . . . . Ressamların Dertleri Hatay ve Mozayık Sanatı Ingiiierede Bugünkü Süsleme Yapılarımızda Metodsuzluk Modern İskân Semti ve Şehircilik Okullar

ismail Hakkı Altınbezer'in Hayatı Batı İngilterenin ikiz Şehirleri . Istanbula Dönüş

Antikiteden Bugür.e Kadar Mimari Tenkidi Eski Yunan Tiyatrosu ve Modern Tiyatro Yeni Fransız Betona i me Nizaınnemasi

I inci T ü r k Yapı Kongresi Mimarlık G r u p u V inci Kol Raporu Bibliografi, Haberler. Piyasa Cetveli

No. 9-10

Yabancı Mimar Problemi Iitanbulda Maliye B;naları

Mercan Maliye Şubesi Binası . . . Şişli Maliye Şubesi Binası

Buyiikadada Bir Ev Nevşehir imar Plânı Barok Bir Ayakkabıcı Mağazası Kopenhag Radyo Binası . Şehzade Mehmet Türbesi Şehirlerde Sürekli Bahçeler Michel-Ange ve Capitol Meydanı Okul Plânları Hakkında Notlar Amerika- Mimarisi ve Yapıcılığı August? Perret ve ikametgâh Camın Yeni Kullanış Sahaları Bibliografi, Haberler. Piyasa Cetveli No. 11-12

Devlet Yapılarının Bu Günkü Durumu!

Konyadâ Yaptırılacak Sinema ve Tiyatro Binası P r o j e Müsa- bakası Jüri-Raporu

Ankarada Yapılacak Bir Sinema Otel P r o j e Müsabakası Güney Anadolu'da Sivil Mimarî Etüdleı-i Şişli Camii İnşaatı ilerliyor

Ereğli Kömürleri İşletmesinin İşçi Evi Müsabakası Münasebeti le Okul Binaları Hakkında Notlar

Gotik ve Katedralleri

Doğuda Kitap Süslerinden Bir Kısım Geçmeler Hakkında Şehircilikte Bir Deneme

Boyadan Önce Yüzeylerin Hazırlanması Portlan Çimentosu

17 nci Asır ve Barok Bibliografi, Haberler. Piyasa Cetveli

149 151 156 161 165 167 168

174 181 182 184 1.87 190 194 .197

Y. Mimar Zeki Sayâr 201 Y. Mimar Faruk Çeçen 203 Y. Mimar Faruk Çeçen 205 Y. Mimar Münevver Belen 206 Y. Mimar Muallim Emin Necip Uzman 207 Y. Mimar Doçent Eyüp Kömtircüoğlu 210 Mimar Morris Lapidııs 216 Mimar. V. Laurit/eıı ' 219 Tahsili Oz. Topkapı Sarayı M ü d ü r ü 221

Prof. Üelsner 226 Y. Mimar Sanıim Oktay 208 Çeviren; Y. Miilı. Ali Berkol 230 Çeviren: Er t uğru 1 Menteşe 233 Çeviren: Halûk Togay 240 Jeanne Heal 243

Y. Mimar Zeki Sayâı- 249 1 inci mükâfat, Y. Mimar Rıza Aşkan ve Suat Erde-

niz I. T. Ü. 251 2 nci mükâfat, Y. M. Suat Erdeniz ve Leylâ T u r g u t 256

Y. Mimar Halit Uluç 261 268

Zeki Savr.ı- 271 Çev. Y. Mühendis Ali Berkol 273

Toplayan: Y. Mimar Halûk Togay 276 Prof. Dr. Süheyl Unveı- 281 Norman Yordan Moss 285 Y. Müh. Ali Berkol 287 Ralph Cooke 290 Y. Mimar Samim Oktay 292

294 Y. Mimaı- Zeki Sayâr

Y. Mimar Muallim Emin Necip Uzman Ressam, Ali Kaı-san

Ruhi Tekaıı. Antakya Müzesi M ü d ü r ü Çeviren: Y. Müh. Ali Berkol Zeki Sayâr

Prof. G. Oelsneı- E. O. E. Çev. Bchliil Toygar Prof. Dr. A. Süheyl Unveı- John Stecgmaıı, Prof. Albert Gabıiel Y. Mimar Samim Oktay Turhan Doyraıı Çeviren: Y. Müh. Orhan Unsaç Prof. Sedat Hakkı Eldem

(6)
(7)

A H K Î I £ K I M I M A R L I K' Ş E H İ R C İ L İ K V E S Ü S L E M E S A N A T L A R I D E R G İ S İ İMTİYAZ SAHİBİ ; ZEKİ SAYÂR U. NEŞRİYAT MÜDÜRÜ, ABİDIN MORTAŞ A D R E S : A N A D O L U H A N N O : 3 3 E M İ N Ö N Ü İ S T A N B U L T E L : 2 1 3 0 7

S A Y I : 1 7 9 - 1 8 0 • S E R İ : IV. • Y I L : 1946

D E V L E T Y A P I L A R I N I N B U G Ü N K Ü D U R U M U ! Yazan: Zeki SAYÂR

B. M. Meclisi bütçe tartışmalarında Devlet yapıları hakkında açıklanan dü- şünceler — İst. Ticaret Odasının resmi inşaat hakkındaki fikirleri — Devlet ya- pılarında, ekonomi fikrinin yokluğu — Bayındırlık Bakanlığının bu husustaki sorumlu durumu — Devlet yapı işleri Kurmayı — Resmî yapıların itidal, tevazu ve iktisap prensiplerine göre tertiplenmesi — T. Y. Mimarlar ve Mühendisler Bir- liklerinden faydalanma fikri — Acil bir reforma ihtiyaç.

Büyük Millet Meclisindeki bütçe tartışmaları sırasın- da bazı hatipler Devlet inşaatı hakkında görüşlerini be- lirtirken, yapılan isabetsizliklere ve israflara işaret et- mişlerdir. Yapılan inşaatın, buhraıı yıllarında, umumî hayata müessir zarurî yapılar olmadığını, daha müsait zamana tehir edilebileceklerini söylemişler ve sarf edilen milyonlarla, daha ıentabl işler görüleceğine nazarı dik- kati çekmişlerdir. Bir milletvekili de, Üniversite inşaatın- da maksatla kabili telif olmayan lükse ve lüzumsuz mas- raflara işaret etmiştir.

Diğer taraftan İstanbul Ticaret Odası, hayat pahalı- lığına karşı alınacak tedbirler hakkında Başbakana ver- diği raporda, Devlet inşaatının, geçici bir zaman için halk inşaatı lehine tamamen durdurulmasını tavsiye et- miştir. En büyük müstehlik ve alıcı olan Devlet ortadan çekilince malzeme piyasasında ucuzluk olacak, bu suretle halk, inşaat yapmak imkânını bulacaktır.

Bu kritikler, hiç şüphesiz, son yıllarda resmî inşaat işlerindeki hesapsız hareketlerin uyandırdığı haklı tepki- lerdir.

Çünkü, Devleti inşaatında yapı ekonomisi fikrinin mevcudiyeti iddia edilemez. Devlet son buhran yıllarında, yapılmasında, umumî hayat için bir zaruret olan yapılar ile, bugün için lüzumlu olmayan, tamamen temsilî, âbi-

devî yapılar için, bir plân kabul etmemiş olduğu gibi, tatbik ettiği yapılarda da, ekonomi fikri hâkim olmamış, çok defa lükse kaçmıştır.

Devlet inşaatının bu durumunu, iki noktada hülâsa edebiliriz. Birincisi, yapı ihtiyaçlarının programlan- masındadır. Bunda idareciler ve onlarla işbirliği eden resmî teknik elemanlar, hakikî ihtiyaçları daima izam et- mekte çok defa tahammül edılmiyecek masraflara yol açaa projeler yapmaktadırlar.

Hangi Bakanlığa ait olursa olsun, ihtiyaç programla- rında ve binanın umumî konsepsyonunda büyüğe, lükse ve tesire ehemmiyet verilmekte, maliyet mefhumu âdeta unutulmaktadır. Bu zihniyet, o kadar yayılmıştır ki, i f - şaata esas olan ödenekler işin sonunda kolaylıkla dört beş misline çıkmakta, ve bundan mütevellit kusur ve hata da, ekseriya buhrana atfedilmekte, kimse asıl işin ruhî sebe- bini tahlil etmemektedir. Başta yeni B. M. M. yapısı ol- mak üzere istanbul ve Ankara Üniversiteleri yapıları, Taş- kışla tadilâtı, bir kısım maliye binaları, hattâ bazt vilâ- yetlerdeki Halkevlerinin projelerinde, tesadüf edilen, bü- yüklük, ihtiyaçtan çok fazlasını başarmak ve elde etmek fikrinin mevcudiyeti bir çoklarında, sanki bir rejim mi- marisi yapıldığı kanaatini uyandırmaktadır.

Bu yapı zenginliği ve büyüklüğü fikri, plândan mi-

(8)

marî eîemanara, detaylara ve malzemeye kadar sirayet etmiş bir haldedir. Bazı yeni lise binalarında konferans ve jimnastik salonları ayrı. ayrı yapılırken, İngilterenin ye- ni mekteplerinde, bu iki maksat birleştirilmekte, hattâ tatil devrelerinde, bu salonlardan halkın faydalanmasını sağlıyacak plân tertipleri bile düşünülmektedir.

İkinci nokta, malzemedeki lükstür. Resmî binaların kullanılacakları maksatlara uygun malzemenin intihabı için önceden kabul edilmiş bir prensip olmadığından, lü- zumsuz lüks ve israfa tesadüf olunuyor. Bundan idareci- lerimiz kadar maalesef mimarlarımız ve mühendislerimiz de sorumludur.

Bir konferans salonunun maroken koltuklan, bir kıs- mımızı hayrete düşürürken, meselâ, kazalarda yapılmakta olan sanat okullarının helalarında fayansa, bir iş binası olan maliye şubelerinin arka cephelerine kadar taş kapla- maya, bazı binalarda harcı Avrupadan getirilen sıva mal- zemesine, tesadüf ediyor ve kendi kendimize soruyoruz?

Bir çok memleketlerden daha fakir olan yurdumu- zun iktisadî bünyesi bu israfa tahammül edebilir mi!

Devlet inşaatında, ekonomi ve itidal fikri acaba na- sıl hâkim olabilir. Bu hususta, bazı Avrupa memleketle- rini göz önünde tutmak bize kâfi bir fikir vermeğe yeter.

Bilhassa şimal memleketleri mimarîlerinde, dolayısile bi- nalarındaki itidal, basitlik ve ekonomi prensiplerile bir örnek olabilirler.

Güzel binalar elde etmenin ne büyük programlar, ne de lüks malzeme ile olmıyacağmı, belki idarecilerimiz bi- lemezlerse de, meslekdaşlarımız çok iyi takdir edebilirler!

O halde, bu işde müşterek, bir parola olması ve fi- kir beraberliği yapılması gerektir. Bu işi programlamak, ana prensibini ortaya atmak, devlet yapılarını idare et- tiğini bildiğimiz Bayındırlık Bakanlığına düşer. Bakanlık bazıları müstesna, esasen resmî işleri mürakabe ve kon- rol etmektedir. Ancak, bugüne kadar ortaya resmî inşa- atın umumî konsepsyonu hakkında ana prensipler koy-

mamış ve bir plân yapmamış olduğu için bu nezaret -ve mürakabe bir formaliteden ibaret kaimıştıı-.

Yapı işlerimizde meydana gelen başarısızlıklar, israf-.

lar ve plânsız hareketlerin mesuliyeti bu Bakanlığa dü- şer. Çünkü yapı işerimizin kurmay heyeti buradadır.

Son buhran yılları içinde, her memlekette, harp son- rası için bayındırlık işleri hakkında çalışmalar, araştır- malar yapılırken, yüksek fen kurulu kendisine meşguliyet bulamamakta, idarî işlerle uğraşmakta idi. Yüksek fen kurulu yapılmakta olan yanlış hareketlere müdahale bile etmemiştir.

Bu kurulun, ilmî bir şekilde çalışmamış olması Türk mühendisliğini ve mimarlığını idarî otoritenin elinde bı- rakmış, bu suretle bir çok hatalı işlerin yapılmasına se- bep olmuştur. A n ı t - k a b i r gibi, ağır bir yapının, konula- cağı zeminin temel durumu incelenmeden yerinin seçil- miş olması, deprem bölgeleri için hafif, inşa usulleri yerine, ağır yapı tekniğinin kabulü gibi olaylar, bayın- dırlık işlerimize elân ileri teknik bir veçhe verilemediğini açıklar.

Başka memleketlerde, bayındırlık işlerinde resmî büroların çalışmalarile iktifa edilmemekte, bunlara mes- lek teşekkülleri de katrlmaktadır. Halbuki, bir çok mes- lekî meselelerde bu teşekküllerin fikri ve noktai nazarı ahnıflası icap ederken Devlet onlardan faydalanmağı dü- şünmemiştir. Meslek ve memleket dâvalarının, en ser- best bir şekilde, düşünüleceği, münakaşa edileceği ve uy- gun tedbirler alınacağı yer bu teşekküllerdir.

Bu itibarla Bayındırlık Bakanlığının meslekî teşek- küllere kıymet vermesi lâzım geldiği gibi, bu teşekkül- lerin de bayındırlık dâvasına bilgi ve ihtısaslarile katılma- larr gereklidir.

Netice olarak, Devlet yapılarının memleket menfa- atlerine ve iktisadî bünyemize, uygulandırılması için âcil kararlara lüzum vardır.

I . SAYÂR

Bu sayılarile A R K 1 T E K T

17 nci İntişar yılını idrak etmiştir.

(9)

KONYADA YAPTIRILACAK SİNEMA VE TİYATRO BİNASI PROJEMÜSABAKASI JÜRİ RAPORU

Bayındırlık Bakanlığı Müsteşarı Y. Mühen- dis Ferdi Çağan, Konya Belediyesi f e n işleri m ü - dürü Y. Mühendis Mahmut Ateş, Bayındırlık Ba- kanlığından Y. Mimar Erip Erbilen, Y. Mühendis- ler Birliğinden Enver B er kes, Y. Mimarlar Birli- ğinden Sabri Oran'dan müteşekkil jüri heyeti 2/10/946 günü toplanarak müsabakaya iştirak eden 25 projeyi inceliyerek aşağıdaki neticeye varmıştır.

A) Birinci elemede çıkan projeler:

Antre ve çıkışların iyi halledilmemesi, fuay- ye ve salon şeklinin bozuk olmaSı, yani sinema ih- tiyacına uygun olmaması, mimarî ve diğer kifa yetsizlikler sebebiyle aşağıdaki projeler ilk eleme- de çakınlmıştır.

S. No. Rümuz

2 15125

S 97531

18 13333

19 31746

21 13972

24 23790

25 34343

B) İkinci incelemede çıkan projeler:

N. 3, R. 33574: Salonun birinci kata alınması, sinema salonuna fuayyeden girilmesi, salonun yu- karıya alınmasından.dolayı binanın fenerli şekilde yükseltilmiş olması mahzurlu görülmüştür.

(10)

Kat plânlan N. 4, R. 70370: Gişe holü çok dardır. Balkona tek merdivenle çıkılmaktadır Gardrop sıkışıktir:

Meydana nazır cephenin orta kısmının yükselme- si iyi bulunmamıştır.

N. 5, R. 11112: Gişe holünden doğrudan doğ- ruya balkona çıkılmaktadır. Gardrop yeri fena in- tihap edilmiştir. Üst katta balkon girişi koridorları dardır. Çıkış merdivenleri çok dik düşünülmüş- tür. Dış mimarisi daha ziyade bir villâyı andır- maktadır.

N. 6, R. 26746: Gişeler dışarıdadır. Balkon ve yukarıdaki salona bir tek merdivenle çıkılıyor. Dı- şarıdaki galerilerle yer israf edilmiş ve dolayı- siyle balkona çıkış merdiveninin galeriden geçil- mesi suretiyle bağlanması mahzurlu görülmüştür.

N. 7, R. 47102: Balkon ve parter seyircileri- nin ayni merdivenlerle yukarı çıkmaları, binanın fazla irtifalı olması, parterdeki' yan localardan az istifade edilebilmesi mahzurludur. Esas binanın bir kısmının bazı kısımlarının saçaklı ve sahne kısmının saçaksız olması mimarî' sarahat bakımın- dan mahzurludur.

N. 12, R. 31746: Salon yanlarına tertip edil- miş olan koridorlar dardır. Localara ve fuayyelere doğrudan doğruya girilmektedir ki iyi değildir.

Balkonla parter seyircileri çıkışlarda birbirlerine karışmaktadırlar. Haricî görünüş itibariyle mimarî sarahati yoktur. Cepheler sinema mimarisine uy- gun değildir.

N. 14, R. 99991: Gişelerin dışarıda kalması, salonun şekil ve eb'at itibariyle daha ziyade ti- yatroya göre düşünülmüş olması, ve dolayısiyle şartnameye uymaması, sahnenin çok yüksek ol- ması bakımından haıtalı görüldüğü gibi mimarî iti- bariyle bu muhite uymamaktadır.

N. 16, R. 18937: Balkona bir tek merdivenle çıkılmaktadır. Üst katta toplantı salonu için ayrı bir merdiven varsa da toplantı salonu nisbetsizdir.

Üst balkon fuayyesi şeklen tatmin edici değildir, mimarî tarzı itibariyle yabancıdır.

N. 20, R. 19235: Localara doğrudan doğruya girilmektedir. Sorti yoktur. Büfelerin yeri fena- dır. Gişe holü dardır. • Çıkışlar tefrik edilmemiş- tir. Operatör merdiveni koridoru sıkışöırmakta-

(11)
(12)

dır. Mimarî bir takım güzellikleri olmakla beraber plân bakımından kâfi bir proje değildir.

N. 22, R. 1141: Sorti merdivenleri dardır. Çı- kıntılarla sahanın bir kısmı kaybedilmiştir. Bu yüzden parter yanları koridorlar darlaşmıştır.

Balkon sahneye çok yakındır. Parteri yarısına ka- dar örtmüş ve bir darlık husule getirmiştir. Hari- cî mimarî itibariyle atika duvarları profilleri çok ağır ve binaya lüzumsuz bir kütle vermiştir.

C) Üçüncü elemede çıkan projeler:

Son elemeye kalmış olan aşağıdaki iki proje kendilerine has bir takım hususiyetleri ve güzel- likleri olması bakımından takdire lâyık görülmüş- lerdir.

N. 15, R. 35181: Girişte bütün gişeler holün bir köşesindedir. Parter ve balkona bir tek kapı- dan giriliyor.. Parterden doğrudan doğruya dışarı -çıkışlar fenadır ve sinema içerisinde ısı sa-

bit tutuiamıyacaktır. Artist odalarının meydana a- İmması ve meydana nazır cephede küçük pen- cereler bulunması binanın hususiyetini boz- maktadır. Fuayye Alaattine bakmakla beraber

bol manzara alacak şekilde kıymetlendirilmemiş- tir. Arkadan balkon çıkışları sıkışık bir durum- dadır.

N: 23, R. 73195: Giriş ve çıkış birbirine karış- mıştır. Ayrıca, bir sorti merdiveni yoktur. Antre şekli zayıftır. Balkon için ayrıca gardrop düşünül- memiştir. Yan cepheler ve diğer mimarî tarzı iti- bariyle hususiyet arzetmektedir..

D) Mükâfat alan projeler:

Gönderilmiş olan 25 proje içerisinde gerek mimarî, gerekse pl'ân ve mahalli şartlara uymak bakımından en iyi hal tarzı bulmaları ve kendile- rine mahsus güzellikleri, hususiyetleri olması ba- kımından aşağıdaki beş proje diğererine nazaran üstün görülerek takdir olunmuş ve jüri aralarında puvan ve rey vermek, tenkitlerini yapmak sure- tiyle derecelerini tayin etmiştir.

N. 10, R 56231: Birinci mükâfaıt. Umumiyetle plân ve mimarî bakımdan diğer projelere üstün- dür. Cephelerde sükûnet vardır. Nisbetler güzel- dir. Ve bir sinema ifadesi taşımaktadır. Kütlede sarahat vardır, projeyi sempatik göstermektedir.

(13)

Gişe holü biraz dar ise de daha müsait şekle so- kulması kabildir. Yukardaki salona yarı bir antre ile çıkılması yolları aranmalıdır. Balkon sorti merdivenlerinin direkt olarak açılması temin e- dilmelidir. Dış mmiarisinde güzel detaylar var- dır.

N. 13, R. 30746: İkinci mükâfat projenin en güzel tarafları plânların sarih olması, gişe holünün güzelliği, reklâm sahalarının örtülü bir şekilde halledilmesi, parter ve balkon gardroplarınm yer- lerini bulmuş olması, dış mimarî itibariyle binanın iki kütleye ayrımış olmasıdır. Ön cephe açık ve sadedir. Yan cephe tatmin edici değildir. Sortiler iyi halledilmemiştir.

N. 11, R. 51480: Üçüncü mükâfat: Plân umu- miyetle güzeldir. Salona ayrı yollardan giriş ve sirkülâsyonun halledilişi iyidir. Salon müstakil ve büyüktür. Cepheler sakin ve nisbetler uygundur.

On cephe fazla ağırdır. Yan ve arka cepheler tat- min edicidir. Fuayyedeki gardrop kıymetli bir yer işgal etmesi bakımından fenadır. Salon şekli ve balkon fuayyeleri güzel değildir.

N. 9, R. 80945: Mansiyon: Plân itibariyle sa- rih ve sade bir sureti hal bulunmuştur. Salon şek- li iyidir. Ve sinema ihtiyacına uymaktadır. Bal-

plânlan

kona iki yerden çıkılması iyidir. Mimarisi muhite yabancı olmakla beraber güzeldir. Çıkışların av- luya gelmesi bu gün için gayri mümkün fakat en- teresandır. Sorti merdiveni iyi halledilmemiştir.

Gişe holü ve gardroplar dardır.

N. 17, R. 73137: Mansiyon: İyi etüd edilmiş bir projedir. Plânda sarahat vardır. Gişe holü fe- rah, sinema holü güzeldir. Çıkışlar iyi halledil- miştir. Fuayyeler rahattır. Balkona gardrop kon- mamıştır. Cephe nisbetleri yerindedir. Aşağıda gardrop konan yerler daha ziyade loca olmalıydı.

Operatör merdiveninin birinci katta başlaması doğru değildir. Antre üzerindeki saçak zayıf ve şekilsizdir. Reklâm sahaları güzeldir. Üstteki fe- ner iyi durmamaktadır.

Konyada yapılacak sinema ve tiyatro binası porje müsabakası bittikten ve netice alındıktan sonra jüri toplanarak kazananlara ait zarflar açı- larak aşağıdaki isimler bulunmuştur.

Birinci mükâfat: 56231 rumuziyle: Y. Mimar Rıza Aşkan, Y. Mimar Müh. Suat Ardeniz.

İkinci mükâfat: 30746 rumuziyle: Y. Mimar Kemalî Söylemezoğlu, Y. Mimar Gazanfer Erim.

Üçüncü mükâfat: 51480 rumuziyle: Y. Müh.

(Devamı Sahifa 291 de) Kat

(14)

A N K A R A D A Y A P I L A C A K B İ R S İ N E M A — O T E L P R O J E M Ü S A B A K A S I

Ankarada bir müteşebbisin inşa ettireceği rinci olmağa lâyık bir eser bulamadığından birinci otel ve sinema 'binası için açılan müsabakaya altı ve ikinci mükâfatları birleştirerek iki ikinci seç- proje iştirak etmiş ve jüri heyeti, bunlar içinde bi- miştir. Projelerin tetkikinden de anlaşılacağı veç-

2 nci projenin plânlan

(15)

2 I N C I M Ü K Â F A T Y. Mimar Leylâ Turgut G. S. A.

sabıklardan istenmiştir.

Bütün projelerde görüldüğü gibi, hile, program esasen iyi hazırlanmamış otel ve si-

nema gibi iki mühim mevzu birleşik bir halde mü-

(16)

3 üncü mükâfat Y. Mimar Fikret Ergören ve Fahir

Perçin G.S.A. projesi

bir cephe üzerinde, sinema ve otel girişleriyle, otel için gazino-salon olarak istenilen sahanın iyi bir şekilde tertibi hayli müşkül olmuştur. Bu iki ayrı maksadın bir araya getirilmesi projelerde zorluk

yaratmıştır. Jüri bu sebeplerden dolayı programda istenilenlerin temin edilememesinden birinci seç- memiştir.

(

sssjfc

f

m

p i * r '

' T

'«U İ • » s t ) i i » - .«•

Kat planları

(17)

3 sıra No. lu proje

J Ü R İ R A P O R U İştirak edenler içinde nazarı dikkatimizi çe- 1 — Ankara Atatürk bulvarında yaptırılacak ken 3 üncü projedir. Bu proje gerek plân gerek dış Sinema - Otel proje müsabakasına ait teslim edil- mimarî bakımdan bizce diğerlerinden üstündür. miş bulunan 6 adet projeyi tetkik etmek üzere ku- rulumuz 20/9/1946 tarihinde toplanarak projeleri

(18)

4 sıra No. lu proje

açmış ve şartname gereğince incelemeğe başladı- ğına dair zabıt tanzim edilmiştir. v

2 — Jüri kurulu birinci elemede 6 sıra numa- ralı ve (11255) rümuzlu projeyi, ikinci elemede 3

sıra numaralı ve (37542) rümuzlu projeyi, üçüncü elemede ise 4 sıra numaralı ve (68699) rümuzlu projeyi terkettikten sonra geriye kalan üç proje üzerinde tetkiklerine devam ederek mezkûr proje-

(Arkası 265 inci sahifada)

(19)

G Ü N E Y A N A D O L U D A

SİVİL MİMARI ETUDLERI Yüksek Mimar Halit Uluç

Burdur, Antalya yolu üzerinde Burdur vilâ- yetine bağlı bir kazadır. Halkı ziraat işleri ile uğ- raşmakla ve bilhassa Virjiniya tipi tütün yetiştir- mektedir.

Şehir kısmen yamaç, kısmende ovada inşa edilmiştir. Yamaç kısımlarında daha eski ve şaya- nı tetkik evler bulunmaktadır. İnşa malzemesi ola- rak Moloz taş, kerpiç ve ahşap kullanılmıştır. Bi- rinci katlar taş, ikinci katlarda kerpişten yapılmış- tır. Yamaçtaki evlerde kerpiçe pek az tesadüf edi- lir. Evlerin en büyük hususiyetleri topraktan oluşu ve ahşap kısımların, bilhassa kirişlerde, yuvarlak kesitli tomruk halinde kullanılmasıdır. (Resim 3) Plânlarda iklimin, cihetin, yaz ve kışın büyük te- siri olmuştur.

Binaları iki kısımda mütalâa edebiliriz.

1 — Zemin kat : Ahır, depo 2 — Üst kat : İkametgâh Üst katıda ikiye ayırmak kabildir.

a — Oturma ve yatak odaları b — Sofa

a — Odalar; ziya ve ışığı sofaya açılmış pen- cere ve kapılardan alır. Pek nadir ahvalde harice pencereler açılmıştır. (Resim 4).

b — Sofa; şark ve cenubu tamamen açıktır.

Bahçeye bakan cenup kısmında, hariçten evin içi-

2 6 L

(20)

Etüt 3

Binalar inşaî bakımdan tetkik edilirse:

Moloz taş duvarlarda kullanılan harç tama- men çamurdur. Kireç ancak iç sıvalar ile dışta, derzlemelerde mevcuttur. Sağlam taş ve kireç harç kullanılmadığı için, zayıf olan duvarlara toprak damın sıkletini yüklememişler; tomruk halinde ki gayet kaim kirişler vasıtası ile direklere bindir- mişlerdir. (Resim 3).

Çatı kirişleri binayı .boydan boya kat ederek bölme duvarına dahî istinat etmeden doğrudan doğruya direklere bağlanmıştır. Bu direkler ön cephede gayet güzel nisbetler temin etmekle arka cephenin de kuruluğunu izael etmektedir:

Binalarda umumiyet itibarı ile fazla bir ah- şap işçiliği yoktur.

B U C A K E V L E R İ Y. Mimar Halit Uluç nin görünmemesi için parmaklık ve kafesler mev- cuttur.

Sofanın batısı duvarla kapatılmış ve buraya ilâve edilen ocak ile evin mutfak ihtiyacı temin edilmiştir.

Yazın sıcak olduğu için yaz hayatı tamamen sofada geçer orada oturulur ve orada yatılır. Bu bakımdan sabah güneşinden istifade edebilmek maksadı ile şark kısmı açık bırakılmıştır. Gecele- yin şimalden esen serin rüzgârlara ihtiyaç vardır.

Onun için Şimale, bu rüzgârdan istifade edebile- cek bir kaç basamak yükseklikte balkonlar yapıl- mıştır.

(21)

Kat plânları Etüd: 1 Y. Mimar Halit Uluç Etüd 1 binada haremlik ve selâmlık kısmı ay- rılmıştır. Selâmlığın ayrı bir merdiveni vardır. îki kısım bir bölme duvarı ile ayrılmış ve arada servis için açık bir niş bırakılmıştır.

Etüd 2 binada Ahşap işçiliği diğer binalara nazaran daha fazladır. Bilhassa cenup cephesinde çok güzel detaylar ve nisbetler mevcuttur.

Etüd 3 Eve girmek kabil olmadığı için plânın tetkik edemedim. Fakat resimdede görüldüğü gibi enteresan cephe motifleri vardır.

(22)

A K S E K İ E V L E R İ Y. Mimar Halit Uluç

Antalya vilâyetine bağlı olan bu 'kazada husu- sî bir inşaat tekniği vardır. Arazî kireç yapmaya müsait olmadığı için halk, kuru moloz duvar ör- mek mecburiyetinde kalmıştır. Duvarlardaki harç- sızlığı ahşap hatıllarla telâfi etmişlerdir.

Resim (2) de görüldüğü şekilde ufkî hatıllar 50 - 70 cm. de bir atılmış ve bağlamalarla takviye edilmiştir. Bağlama aralıkları 0.50 - 2.00 m. arasın- da mütebavvildir.

Bağlamalar duvar dış sathından 0.10 - 0.60 m.

çıkıntı teşkil edecek şekilde gayri muntazam bıra- kılmıştır. Bağlamalar üzerinde yataklar açılmış ve bu suretle çiviye hiç lüzum' kalmadan hatılları tes- bit etmiştir.

Kireç ancak dahilî sıvalarda; nadir olar akta zengin evlerinde haricî sıvalarda veya derzleme- lerde kullanılmıştır. Aşağı yukarı bütün evlerin çatıları tava kiremitile örtülmüştür.

Bilhassa ahşap işçiliği gayet temiz ve çok te- kemmül etmiş bir haldedir.

Duvarlarda kullanılan moloz taşlar çok kü- çüktür. Daha küçük taş kırıntıları ile de mezarla- rını yapmışlar ve taşların dağılmaması için ahşap- larla takviye etmişlerdir.

Burada ancak bir gece ve yarııiı gün kalabil- diğim için evlerin plânlarını tetkik etmek kabil olmadı Yalnız çok enteresan bulduğum iki evin res- mini yapabildim. (Resim 1 - 4 . )

(23)

Aksekide bir mezar Ahşap hatıl bağlantılı taş duvarla yapılmıştır.

(Sahifa 260 dan)

lerden hiç birisine, Sinema, Otel ve Kabareden ibaret olan mevzuun heyeti umumiyesini tam ola- rak halletmemiş olduklarından birinci mükâfatı verememiştir.

Ancak 1 sıra ve (50909) rümuzlu proje, Otel ve 2 sıra numaralı ve (17294) rümuzlu proje Sine- mayı ön plâna alarak iyi bir şekilde halletmiş ol- duğundan ve diğer mahzurlarının tatbik projesi hazırlanırken bir sureti halle bağlanması mümkün olduğundan her ikisi de ikinci seçilmiştir. 5 sıra numaralı ve (07770) rümuzlu proje üçüncü seçil- miştir.

3 — Yukarda mükâfat kazandıkları yazılmış olan projelere ait zarflar açılarak 1 sıra ve (50909) rümuzlu- projeyi hazırlayan Yüksek Mimar - Mü- hendis Suat Erdeniz ile 2 sıra numaralı projeyi ha- zırlayan Yüksek Mimar Leylâ Turgut'un ikinciliği,

5 sıra numaralı ve (07770) rümuzlu pro- jeyi müştereken hazırlayan Yüksek Mimar Fikret Ergören ve Yüksek Mimar Fahir Perçin'in üçün- cülüğü kazandıkları anlaşılmıştır.

Jüir heyeti, Y. Müh. Muhlis Sertel, Y. Mimar Abidin Mortaş, Y. Mimar Cemil Topçubaşı, Y.

Müh. Saim Ölçenden teşekkül etmişti.

(24)

Çeltikçi, Burdur Antalya yolu üzerinde Bur- dur vilâyetine bağlı bir nahiyedir.

Halk Partisinin açmış olduğu sanat mükâfatı konkuruna iştirak etmek için burasını seçerek, çalışmaya başlamış, fakat askere alınmam müna- sebeti ile konkura iştirak edememiştim.

Ancak bir evin rölövesini yapmış bulunuyor- rum. Nahiye az meyilli bir yamaçtadır. Bütün bi- nalar cenuba müteveccih ve önde sofa arkada da sofadan ışık alan odalar mevcuttur.

Binalarda duvarlar moloz taş; çatı toprak damdır. Kirişlerde yuvarlak kesitli ağaçlar kul- lanılmıştır.

Ç E L T İ K Ç İ . E V L E R İ Y. Mimar Halit Uluç

(25)

İnşaatın en enteresan tarafı :

Toprak damı taşıyan direklerle, birinci kat döşemesini taşıyan direklerin ayrı ayrı oluşudur.

Zeminden itibaren çatıya kadar yükselen di- rekler yalnız çatının sıkletini taşırlar. Yanlarında- ki direklerde-zeminden, itibaren birinci kat döşe- mesine kadar yükselirleiç! ve yalnız döşeme sıkle- tini taşırlar.

İki katlı olan' bütün evlerde bu sisteme tesa- düf edilir. Aynı plân üzerine daha küçük inşa edil- miş 2 katlı ve 1 katlı evlerde mevcuttur.

Çeltikçinin çok basit bir plân ve malzeme ile :nşa edilmiş olan bütün'evleri; bugünün ihtiyaçla-

rını karşılayabilecek, ufak tefek ilâvelerle, cenup memleketlerimiz için büyük bir ilham menbaı ola- bilir.

(26)

Ş İ Ş L İ C A M İ S İ N İ N İ N Ş A S I İ L E R L İ Y O R

Beyoğlu tarafında, bilhassa Şişli semtinde, bir camiin bulunmaması, bu civarda oturan halkın dinî ihtiyaçlarını görmelerine mâni olduğundan, Tüccardan Şükrü ve Yusuf Görün kardeşleri, bir cami inşası için teşebbüse sevketmişti. Bu sebeple Vakıflar Genel Müdürü Fahri Kipere yapılan tek- lif memnuniyetle kabul edilerek, yapılacak te- şebbüsün destekleneceği kendilerine bildirilmiştir.

İlk olarak cami için bir arsa aranmağa baş- lanmışsa da; Taksimden Şişliye kadar olan Tram- vay caddesinde, uygun bir yer bulunamamış, bütün arkaların apartmanlar arasında sıkışık bir halde olduğu görülmüştür. Nihayet Şişli meydanına na- zır köşede eski süvari kışlası arsası, bu işe en uy- gun yer olarak seçilmiştir. Bu arsa 2800 metre kare bir köşeyi teşkil etmekte ve Belediyeye ait bulun- makta idi. Camiye tahsisi Belediye Reisi Lûtfi Kır- dardan rica edilmiş ve belediye hu tahsisi yapmış- tır. Küçük bir cami için başlıyan teşebbüs etrafta alâka görmeğe başlayınca, Gürün kardeşlerin bu

(27)

işe verdikleri 100 biıı lira ile caminin yapılması ka- bil olamıyacağı anlaşıldığından «Şişlide bir cami yaptırma ve yaşatma» adiyle bir dernek kurulmuş- tur. Bü derneği İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası Reisi Nuri Kozikoğlu, Suat Karaosman, Y. Mimar Vasfi Egeli, Şükrü ve Yusuf Gürün kardeşler. Ata ve Rahmi Köseoğlu kardeşler kurmuşlardır.

Para toplama işlerini Gürün kardeşler, yapı eminliğini Y. Mimar Vasfi Egeli, hazinedarlığı Ata Köseoğlu kabul etmişlerdir.

İlk toplanan para 173.000 lira olup, işe bunun- la başlanmıştır. Müteşebbis heyetin gayreti ve İs- tanbul halkının gösterdiği ilgi, sayesinde bu para büyümekte, diğer taraftan yapı süratle yüksel- mektedir.

Duvarları zeminden 5 metreye kadar yüksel- miş. olan camide, tatbik edilen plân klasik tipte olup, inşa tekniği tamamen eski camilerimizde ol- duğu gibidir. Camiin içi de, taş kaplama olacak, bu suretle içeride sıva yapılmıyacaktır. Kaplama duvarlarda İstanbul civarının en güzelocaklarm- dan getü'ilmekte olan, küf eki taşı kullanılmakta- dır. Plân Y. Mimar Vasfi Egelinin projesine göre hazırlanmış, sonra Vakıflar umum müdürlüğünün teşkil ettiği teknik bir heyetin tetkikinden geçmiş

(28)

bazı tâdiller yapılmıştır. Projenin detaylarında Y.

Mimar Samih Şaim'in iştiraki temin edilmiştir.

Bu güzel teşebbüsün başında bulunanların mütesanit bir gayretle çalışmaları sayesinde; cami- nin çok kısa fcir zamanda başarı ile biteceğini gör- mekte ve büyük bir haz duymaktayız.. Diğer ta- r a f t a n başta Y. Mimar Vasfi Egeli olmak üzere, bir çok mimar ve mühendis arkadaşların camiin inşası için canla ve başla çalıştıkları görülmektedir. Bil- hassa V. Egeli Vakıflar Umum Müdürlüğünün mü- saadesiyle, mesaisinin büyük bir kısmını camiin inşasına vermiş bulunmaktadır.

Diğer taraftan; bu işi ilk defa düşünen Şük- r ü ve Yusuf Gürün kardeşleri tebrik ederiz. Çünkü

«Şişli» camii bu gibi teşebbüslere örnek olmuş, bu hareketten sonra, memleketin her taraflarında ay- ni şekilde diğer teşebbüslere yol açmıştır. Eski a- bideleri korumak ve harabiyetten kurtarmak için her yerde dernekler kurulmağa başlanmıştır. Bun- lar arasında, Ankarada yapılacak cami. «Kalaba»

'İnşaat safhalarını gösteren bazı fotoğraflar

köyünde Y. Mimar Abidin Mortaş'm projesine gö- re yapılmakta olan cami; Kızıltoprakta Vasfi Ege- linin. Adapazarmda S. Akkaynağın projejlerine göre kurulmakta olan camiler sayılmağa değer ha- reketlerdir.

Bu teşebbüslerin iyi taraflarından biri de halkta, kolektif, ve sosyal hareketleri uyandırmak- ta olmasıdır. Bu suretle Türk camiası her şeyi dev- letten beklememekte, olduğunu göstermiş ve

•sosyal ihtiyaçların bir araya gelmek suretiyle başarabileceğini ısbat etmiş olmaktadır. .

Şişli camiinden, burada bir kaç fotoğraf ve- rirken, okuyucularımıza şunu da söylemek isteriz ki; bu teşebbüs halkın alâka göstermekte devam' et- mesine ve para yardımına muhtaçtır. Yarım mil- yon liradan fazlaya mâl olacağı tahmin edilmekte olan camiye halkımızın yeni teberrülar yapması gerekmektedir. Müteşebbisler lüzumlu paranın ta- ianacağmdân emin bulunmaktadırlar. Çünkü ya- pılmakta olan güzel eser meydanda olup, zenginle- rimizin ilgisini üzerine çekmektedir.

Yazımızı bitirmeden önce; inşaatta çalışmak- ta olan ustaların üstün işçiliklerinden bahsetmek isteriz. Bugüne kadar işlenmiş olan başlık, kita- be, direk, istalaktit ve diğer bezemelerdeki işçili- ğin nefaseti, eski şaheserlerimiz derecesindedir, bundan da, yapı sanatimiz ve taş işçiliğimiz hesabı- na büyük memnuniyet duymaktayız.

Sözümüzü .bitirirken «Şişli camii» müteşeb- bislerini tebrik ediyor ve onların bu teşebbüsünü memlekete yeni bir sosyal hareket ruhu aşıladığı için alkışlıyoruz. «Allah kendilerinden razı olsun».

ARKİTEKT

(29)

E R E G L Î K Ö M Ü R L E R İ İ Ş L E T M E S İ N İ N ( İ Ş Ç İ E V İ ) M Ü S A B A K A S I M Ü N A S E B E T İ L E

Yuzan: Zeki SAYÂR

Son senelerde, memleketimizde proje müsa- bakalarına verilen ehemmiyet şükrana şayandır.

Gerek devlet, gerek işletmelerimiz yaptıracakları binalar için, geniş bir anlayışla memleket mimar- ları arasında proje müsabakaları tertip etmekte- dirler. .Ancak, bu güzel teşebbüslerin bazan başa- rısızlığa uğradıklarını görerek müteessir olmamak kabil değildir. Son zamanlarda muvaffakiyetsizii- ğe uğrayan müsabakalardan biri de, maalesef, Ereğli K ö m ü r işletmesinin açmış olduğu (İşçi evi) müsabakasıdıv.

İlk açıldığı günden beri; T ü r k Yüksek Mi- marlar Birliğinin alâkasını çeken bu müsabaka, hakkında görüşlerimizi, Ereğli K ö m ü r İşletmesi U m u m Müdürlüğüne ve m ü s a b a k a şartlarını tertipleyen ayni işletme İmar Müdürlüğüne m u - fassala» bildirmiştik.

T ü r k Yüksek Mimarlar Birliğinin ta- mamen ilmî ve ihtisasa müstenit tavsiyelerini n a - zarı dikkate almıyan İşletmenin müsabaka sonu- cunda eline yalnız 3 p r o j e geçince; bize h a k vere- ceğini düşünmüştük. Fakat, son müracaatimize aldığımız cevap da, işletmenin eski fikrinde m u - sir olduğunu görünce hayrete düştük. Nasıl h a y r e - t e düşmiyelim ki; İşletme teknik elemanlarının bize maddeler halinde verdikleri cevap, ev konusu bilgisiyle taban tabana zıt bir istika- mettedir. (İşçi evi) için müsabıklardan iki tip proje isteniyor. Bu binaların inşa edilecekleri arazi d u r u m u verilmiyor, yalnız Zonguldak ve ci- v a n arazisinin meyilli olduğu düşünülerek ev tip- lerinin bir istikamette bodrumları olacağı kayde- diliyordu.

Bu şartlarla, İşletme oryantasyonu her ne o- lursa olsun dilediği ve istediği h e r hangi bir arsaya yerleştirecek iki tip e v projesi elde etmekle, işi hal edeceği zehabına kapılmıştır. Ancak, bugünkü bilgiler iki tip plânın, gelişi güzel her istenilen araziye tatbik edilemiyeceği bize 'âmirdir.

Artık, cihetlendirme (oryantasyon) in yalnız

işçi evleri gibi ikametgâhlarda değil her cins bi- nalarda ehemmiyeti kabul edilmiştir. Her -mev- simde güneşin tesirleri, h â k i m rüzgârların, evin muhtelif maksatlara yarayan bölümlerinde (piece) tesirleri b ü y ü k t ü r .

Zonguldak ve havalisi gibi iklimi oldukça sert bir bölge mevzuu bahis olunca, işin ehemmi- yeti bir kat daha artmaktadır.

İşletmenin eline müsabaka neticesinde en rasyonel bir, iki tip plân geçtiğini tasavvur etselr bile; İmar Şefliğinin b u n u her istediği araziye tat- bik etmemesi gerektir.

Halbuki, müsabaka şartlarında bu mühim faktör tamamen unutulmuştu.

Burada Oryantasyon prensipleri hakkındaki, iddiamızı teyit eden bir misal vermek isteriz: «Ev»

mevzuunu en yeni, ve ileri prensiplere göre ince- Jiyen, Birleşik Amer ikada, küçük evlerin araziye tatbikinde cihetlenmeye verilen ehemmiyeti, b u sahifeye koyduğumuz, küçük plân tipleri ve cihet- leme dairesinden kolaylıkla anlaşılabilir.

B. Amerikanın m u a y y e n bir bölgesi için ya- pılan tasavvurî, dairevî yol grafiği üzerinde, mev- simlere nazaran güneş ve h â k i m rüzgârlara en iyi bir şekilde cevap verebilmek için asgarî sekiz tip plâna ihtiyaç olduğu görülmektedir.

Bu esasa göre, ev tiplerini çoğaltmak mec- buriyeti kendiliğinden doğar. Amerikalı meslek- daş, b u n u da ideal bir şekilde hal etmiştir. Bugün Amerikada olsun, İngilterede olsun, hattâ A v r u - panın şimal memleketlerinde bile, (işçi evi) plâ- nının, rasyonel bir tipi teessüs etmiştir. B u tipleri her memlekette u f a k farklar göstermekle beraber hemen hemen müşterek bir (esas) dadır.

M i m a r b u (ana plân) lardan birini almış, evi teşkil eden pieslerin sahası ayni k a l m a k şartiyle, salon, Y. odaları, m u t f a k ve banyoların yerlerini değiştirmek suretiyle oryantasyonun mecbur kıl- dığı şartları plânlarda temin etmiştir.

Bu sayede, arsa ne istikamette olursa olsun,

(30)

yatak ve oturma odası nazarî olarak lüzumlu olan güneşi alacak, sert mevsim rüzgârlarından evin girişi masun kalacak, mutfak ve banyo en gayri müsait oryantasyona müteveccih olacaktır.

Ana plâna göre, iki eksen (mihver) üzerine tertiplenen 8 tip evi, araziye ideal bir şekilde yer- leştirmek, çok tabiî olarak başarı temin etmiştir.

Ereğli Kömürleri İşletmesi müsabakasında bu gibi güzel şartlar düşünülmediği için, elde edi- lecek projelerde sonuç 'başarılı olmıyacaktır.

Evlerin tip plân meselesini yukarıdaki şekil- de açıkladıktan sonra, bir az da şehirciliğine te- mas etmek isteriz.

İşletmedeki arkadaşlar, (tip plân) lan al- dıktan sonra işin bitirildiğine, veya bundan sonrasının tamamen kendi işleri olduğuna inan- mışlar ve şehricilik vaziyetinin düzenlenmesi için müsabıklardan müstağni kalmak istemişlerdir.

Bu da ikinci bir hatadır. (Tip ev planı) şe- hircilik bakımından mahallenin bir küçük sellüiüdür. Mahalleyi teşkil edecek evleri tek ba- sma düşünmek ve şekillendirmek hiç bir zaman iyi bir sonuç vermez. Bir kaç evin bir araya gel- mesi, sokağı, sokaklar mahalleyi teşkil edeceğin- den, dış mimaride bunları bir bütün olarak müta- lâa etmek mecburiyeti vardır. Bahusus arazi mü- sabaka şartlarında da kaydedildiği gibi, çok meyil-

li olunca işin ehemmiyeti büsbütün artar.

Evlerin birbirlerine olan mesafelerinin tayini, bilhassa meyile göre kademelenmeleri bir takım araştırmaları icap ettirir ki; bunun da (tip plân) kadar bu müsabaka konusu içinde mütalâası icap eder. İşletmenin bu meseleyi küçümsediğini zan- netmiyoruz. Ancak müsabıkların fikrinden müs- tağni kalmasını da doğru bulmuyoruz.

Müsabakaya esas olarak verilen ve kalın bir kitap teşkil eden faydasız müsabaka şartlarına ge- lince; mimarlarımızı gerek konu gerekse mükâfat bakımından çok cezbeden bu müsabakadan kaçır- mak ve onlarda çok yerinde bir tepki yaratmak için kâfi gelmiştir. Plânın ne dereceye kadar başarılı bir sonuç olduğu bilinmeden ve incelenmeden en hurda teferruata kadar detay ve hesaplar istenmesi

•beyhude bir emek ve gayrettir. Bu cihetleri, bu sahifalar incelemeğe kâfi gelmiyeceğinden icap et- tiği takdirde bu konuya tekrar döneceğiz.

Çünkü, bu müsabaka memleket mimarlığının alâkasını çekmemiş, onların meslekî fikir ve kabi- liyetlerinden faydalanmamıştır. İşletme (İşçi evleri) plânlarını bir proje müsabakasiyle elde et- tiğini iddia edemiyeceği gibi, acaba, idarecileri de manen tatmin edilmişler midir?

Zararın neresinden dönülse kârdır! derler, (Devamı 284 üncü sahifada)

(31)

O K U L P L A N L A R I H A K K I N D A N O T L A R

Yazanlar: E. & O. E.

Çeviren: Y. Müh. Ali Berkol

Her okul tipi veyahut bir okul kısmında bu- lunacak yaş gruplarını teşkil eden çocukların boy- larının mobilya ve teçhizat üzerine büyük tesiri vardır. Her hangi bir yaş grupunda ortalama bo- yun altında ve üstünde büyük farklar olduğu kabul edilmelidir, bu husus sıra ve masaların seviyele- rinin tayininde ehemmiyetli olmakla beraber diğer teçhizat bakımından o kadar önemi haiz değildir.

Şekil (1) de gösterilen boylar müteaddit kaynak- lardan alınmıştır ve îngilterenin muhtelif kısım- larına göre bu kıymet değişebilir.

Bu ortalama boylar vestiyer teçhizatını havlu askılarını, dolapları ve bütün benzeri teçhizatı ta- yin ederken kullanılmalıdır, Tam manasiyle isti- fade etmek isteniyorsa bu gibi teçhizatn uygun yükseklikleri gayet ehemmiyetlidir. Sıraların ve masaların doğru yükseklikleri her çocuk için sıh- hat ve çalışmada konfor bakımından azamî ehem- miyeti haizdir. Bu nokta üzerinde dersanelerden bahsederken daha teferruatla durulacaktır. Şekil- de on dört yaşından yukarı çocukların boyu veril- memiştir, çünkü bu yaştan sonra normal yüksek- dikte teçhizatın kullanılışına başlanabilir, Küçük yaşlarda kız ve erkek çocukların boylarında az fark omasiyle beraber daha sonraları kız çocuklar er- kek çocuklardan daha çabuk büyürler, fakat bilâ- hare, okul çağından sonra erkek çocuğunun orta- lama boyu kızınkini aşar.

G i r i ş l e r :

Ayni bina dahilinde kız erkek birden fazla kısımlara ayrılmışsa okulun her kısmı için ayrı gi- riş bulunması esastır. Girişler doğrudan doğruya bir toplantı holuna veyahut bir dersaneye bakma- malı ve bu girişler vestiye rolarak kullanılmama- lıdır. Büyük okullarda birden fazla girişe lüzum olabilir. Fakat bir çok çıkışın bulunması esastır.

Servis girişleri okul girişinden tamamen ayrı ol- malıdır. Girişlerin dış kapıları dışarı doğru açıl-

The Architect and Building NeWs dergisinin 30/3/194S sayısından:

malı ve bu kapılarla dış basamaklar arasında ge- niş yer bırakılmalıdır. Dış basamaklar buzlu ha- vada kayılmaması için mahfuz olmalıdırlar. Bu basamakların karanlıkta aydınlatılmış olması esas- tır. Kapılar iki kanatlı ve en az 140 sanitmetre ge- nişliğinde olmalıdır. Üst kısımların camlı olması daha iyidir. Büyük bir paspas yeri arzuya şayan- dır.

Kapıların açıkken tesbiti elzemdir. Mektep holleri sık sık. ders saatlerinden sonra toplantılar için kiralandığından bunlara erişen koridor ve çı- kışlar umumî toplantı mahalleri nizamnamesine göre kurulmalıdır. Okulun ana girişi baş öğretme- nin odasma erişmelidir ve toplantı holü baş öğret- menin odasından uzak bir yerde değilse bu ana gi- riş holün esas girişi vazifesini de görebilir. Umu- miyetle baş öğretmenin odasının holün yakınında bulunması ve böylece ana girişin kolayca her iki

(32)

Dershane içinde öğrenci dolaplarına misal

vazifeyi de görmeleri arzu edilir. Ana giriş, holün okul hizmetinde bulunduğuna veyahut harice ki- ralandığına göre satıh itibariyle dar olmamalıdır.

Dışarı açılan kapıların oyun sahaları veyahut yaya kaldırımlarına taşmamalarına dikkat edilmelidir.

Binaenaleyh kapılar girintilere yerleştirilmelidir.

M e r d i v e n l e r :

Umumiyetle her kısımda kız ve erkek ço- cukları için ayrı ayrı merdiven temin edilmelidir.

Çok katlı her binada en az iki merdivene ihtiyaç vardır. Bu gibi merdivenlerin binanın aksi uçla- rında bulunması ve aralarındaki mesafenin 60 met- reyi aşması lâzımdır. Bu mesafe tahdidi ilâve mer- divenlerin temin edilmesini icap ettirmektedir.

Merdivenler münasip şekilde aydınlatılıp havalan- dırılmalıdır. Bunun için de, merdivenin en az bir dış duvarı olmalıdır. İnşaat ateşe mukavim ve sat- ha kaymayan malzemeden yapılmalıdır. Merdiven- ler en uygun şekilde beton veyahut sun'î taştan in- şa edilir. Merdivenin asgarî eni 120 santimetre ve palyeler arasındaki basamak adedi 14 olmalıdır.

Yön değiştirmelerinde, üçgen basamaklar kulla- mamalı ve palyeler basamaklarla kesilmemelidir.

Çocukların atlamamaları için palyeler arasındaki basamak sayıları pek az olmamalıdır. Seviye de- ğişmesi küçükse, çok hafif rampalar nazarı dikka- te alınmalıdır. Basamakların derinliği 30 santim ve yüksekliği 15 santim olmalıdır, Her iki tarafta da- imî trabzan konulmalıdır. Bu trabzanlar gayet sağ- lam şekilde tesbit edilmeli hattâ daha pahalı ol- masına rağmen duvara gömülü olmalıdır.

Merdivenlerin mevkii, hola nazaran dikkate alınmalıdır. Fakat, en mühim nokta tehlike anında çab.uk çıkış teminidir. Merdivenler, bina kanatla- rının uçlarında bulunmalıdır. Bina dışında mer- diven yapılmamalıdır. Biııa nizamnameleri. mer- diven basamaklarının yüzde yirmi beş ile yetmiş

beşini gölgede ve kıyılarını kolayca seçebilecek va- ziyete getiren sun'î ışık teminini mecburi kılmak- tadır.

K o r i d o r l a r :

Koridorların dersanelere göre vaziyeti, ma- hallî şartlara ve ayni zamanda arsanın şekline göre değişir, dersanelerin güneşli olması icap ettiğine göre, koridorlar hu odaların aksi tarafında bulu- nur. Bu suretle soğuğa karşı muhafaza teşkil eder.

Ancak sıcak tarafların, rüzgârların en fazla estiği cephede bulunduğu takdirde, koridorlar güneşli . tarafa yapılmalıdır. Koridorların eni, dersane sa-

yısına göre tesbit edilmeli, fakat hiç bir zaman iki metreden aşağı olmamalıdır. Koridorların -iyi ola- rak hem tabiî, hem sun'î aydınlatılması esastır.

Bazı hallerde, girişlere yaklaşırken koridor enle- . rini arttırmak arzu edilir. Çok uzun koridolar mü- teaddit yerlerinde, her iki tarafa açılır kapılarla ses ve hava cereyanlarına mâni olmak için bölün- melidir. Çıkmaz koridorlar mümkün mertebe kul-

lanılmamalıdır. '', Koridorlar resim gibi duvara asılan eşyalar-

dan, daha çok yer işgal eden model veya elişleri gibi şeylerin sergisi için sık sık kullanılır. Koridor- lar bu gibi sergi işlerinde kullanılacaklarsa, enleri serbestçe geçilebilmeleri için, iki buçuk metre ka- dar arttırılmalıdır. Aksi takdirde sergi odaları te- min edilmelidir. Öğrencilerin dolapları koridorlar- da bulunduğu takdirde koridorun eni, dolap eni ve dolabın önünde duran kimsenin işgal ettiği yer ka- dar arttırılmalıdır. Bu da en az 60 santimetre ka- dar bir fazlalığı icap ettirir. Kapıları koridorun içine doğru açılan odalar tasarlanırken bu kapıla- rın koridordan geçenlere mâni olmaması göz önün- de bulundurulmalıdır. Başka memleketlerde, ves- tiyerler ekseriya koridorlarda inşa edilir ve bu ba- his vestiyerler kısmında bilhassa incelenecektir.

(33)

Koridora açılan hususî bölmelere yerleştirilmiş öğrenci dolabları

K O R l , | D O R

D E R S H A N E

D

D tt R s H A N I :

:

OKULLAR-. Kot-İdof Yanında " D o l a p A r a l t k l a r ı Çekmeceli sıra yerine masa ve sandalye kul-

lanılışının artmasiyle dolap meselesi ehemmiyet kesbetmiştir. Masa çekmeceleri ve sıra dolapları mevcut değilse öğrencinin kitapları için başka bir yer bulmak lâzımdır. Dolapların sınıflarda bulun- ması, yahut çekmeceli sıraların kullanılması, her dersten sonra, öğrenciyi kitaplarını bırakmak ve- yahut değiştirmek için, kendi dersanesine gelme- ye mecbur ettiğinden bir mahzur görülmektedir.

Bundan mââda, rahatsızlık vermeden bir kitap dersaneden alınamaz. Bütün bu güçlükler dolapla- r ı koridorlara yerleştirmekle, yahut ayrı dolap o- daları temin etmekle veyahutta dolapları vesti- yerlere yerleştirmekle bertaraf edilebilir. Son şek- li umumiyetle en az beğenilendir. Öğrencinin nor- mal olarak kitaplarını koyduğu dolapların önden arkaya doğru 30 santimetreden daha fazla olma- sına lüzum yoktur. Fakat en veya yükseklik bir çantanın dolaba girmesine müsaade etmelidir. Bu- nun için de, iki tertip göstermektedir. A diagra- mmda dolaplar sütunlar veya ayaklar araşma yer- leştirilmiştir. Dolapların toplam boyu çocukların erişebilmesine elverişli olacak veya koridorla der- sâne arasında camekân mevcutsa, bu dolaplar gö- rüşe m'âni olmayacaktır.

Okul dolaplarının boyutları okulun derece- sine göre çok değişir, 30X30X30 santimetre eba- dında ve bir rafli dolaplar öğrencilerin daha çok ve daha büyük kitapları ve ilâveten takım ve ci- hazları bulunan lise ve teknik okullara elverişlidir.

Dolapların kat adedi mevcut duvar uzunlu- ğuna tâbidir. Fakat bunları kullanacak öğrenci- lerin ortalama boyları nazarı itibara alınmalıdır.

En alt dolap sırası yerden 25-30 santimetre yukarıda

olmalıdır. Böylece bırakılan boşluğun kolayca te- mizlenmesine mâni olacak hiç bir şey bulunma- malıdır. Dersanelerle koridorlar arasında nisbeten alçak seviyeli camekân bölmeler tabiatiyle dolap- ların sayısını tahdit eder. Fakat okul bianları için- de dolapların dayanabileceği daha bir çok duvar bulmak kabildir. Koridorların her iki tarafına do- lap yerleştirmek şayanı arzu değildir. Bununla be- raber gündüz ve akşam öğrencileri olan okullarda, bu şekil yer temin edebilmek için zarurî olabilir.

Mümkün olduğu takdirde dolaplar, sınıf dolapla- rına dayanmalı ve böylece pencerelere karşı bu- lunmalıdır. Pencereleri altında bulunan dolapla- rın içi güç görünür. A diagrammdaki tertip ka- bul edildiği takdirde, dolapların üzerindeki yer kullanılmamalıidr. B diyagramında dolaplar, kori- dorla dersane arasında bölme teşkil edip, kitapla- rın her iki taraftan da alınabilmesini temin eder.

Bu takdirde dolap için her hangi bir derinlik kul- lanılabilir ve bu derinlik bölme duvarının kalın- lığından daha büyükse, diagramda görüldüğü gibi, sınıf tarafında faydalı bir raf meydana gelmiş olur.

Başka memleketlerde, teşhir için koridorlara camlı dolaplara veya vitrinler kullanılır, bunlar yerden oldukça yurakıda olup kapıları kilitli tutul- malıdır.

Şekil 3 koridoru kullanmadan dersaneler a- rasında bir yer ayırmakla dolapları yerleşitirme usulünü göstermektedir. Aralığın uzunluğu, lâzım olan dolap adedine ve dolap katlarının sayısı üze- rine tesir etmesinden dolayı, çocukların boyuna bağlıdır. Geri kalan yer dersaneler arasında bölüne- rek, depo olarak kullanılabilir, dolapların yüzleri arasında en az 120 santimetre genişliğinde bir ge- çit bırakılmalıdır.

(34)

G O T İ K v e K A T E D R A L L E R İ

Toplıyan: Y. Mimar Halûk Togay

XII ve XIII üncü yüzyılın ilk yarısında «Ile- de-France» krallık sahasının genişlemesi, Philippe Auguste'ün iyi siyaseti, bu siyasetin VIII Louis ile St. Louis tarafından devam ettirilmesi, Capetien sülâlesine, bütün Frar.sada bir hâkimiyet sağla-- mıştır. Bunun neticesi olarak, Paris ve île-de-Fran- ce'ın itibarı lisan, edebiyat ve sanat bakımından, bütün Fransaya, hristiyan âlemine ve deniz aşırı sömürgelere yayılmıştır. İktisadî inkişaf, şehirlerin' büyümesi, dinî ateşin alevlenmesi, bu sanat hava- sım geliştirmiş, teknik imkanların mükemmelleş- meği ise bu gelişmeyi hudutsuzlandırmıştır. Bu İle-de-France sanat:, Roman sanatından, şakulî hatlara yükselen bir hafiflik arayışiyle, ritmi ve ar- monisi, iyi nizamlandrrılmış sarahat ve mânâsı bu- lunan bir dekor zenginliğiyle aynlır.

Gotik katedrallerinin yükseliş tesiri çok defa kalın kemerlerin tesirini kaybettirir. Bazı tezyinî süslerin bulunduğu yükseklikte bunlara haddi za- tında haiz olmadıkları bir hafifliği verir. Teknik ilerleme her şeyden önce tavan örtüsünde olmuş- tur. Beyzî manastır tonozu (Fr. Voûte sur croisee d'ogives. Alm. Kreuzrippengewöble) daimî olarak tavan örtüsü olarak kullanılmış ve hattâ bazan ro- lü mübalâğa edilmiştir. Beyzî manastır tonozunun kesişmelerinde görünen kutrî kemerlerin taşıyıcı bir rolleri yoktur, ve bu tonozlar adî manastır to- nozunun yan duvalara vereceği basıncı verirler.

Bu tonozların tazyikini dış istmad kemerleri (Fr.

arc boutant Alm. Strebebogen) karşılar. ~ Bu mimarinin cazibesi süslemeye roman sa- natından daha sistemli olarak meyletmesidir. Bü- tün mimarî uzuvlar, ayaklar, başlıklar, sivri ke- merler, pencere boşlukları, istinat kemerleri, ka- pılar, tezyinî tesir cihetinden birbirleriyle yarış ederler. Yenileşme hem tezyinî unsurlarda, hem de bunların tevziinde olmuştur. Çok yükseklere konmuş olan baslıklar mahallî yapraklarla süslen- miştir. (iğreti otu, meşe yaprağı v.s...), bu süsler

Fotoğraflar Elie Faure'un L'histoire de L'art kitabından alınmıştır.

D'ALBİ katedrali XIII üncü yüzyıl evvelâ stilize edilmiş ve piskopos asası kıvrımı (Fr. Crosşe Alm. Bischofskrummstab) ile . niha- yetlendrdi, XIII üncü yüz yıldan itibaren, hakikat- teki gibi yontulmuşlardır. Roman sanatındaki aca- yip esatir .hayvanları binanın üst kısımlarına alın- mış Ve çörtenleri teşkil etmişlerdir. Gotik tezyi- nat bilhassa cümle kapısı ile ön cephede harikula- dedir. Cümle kapısı (Fr. Portail Alm. Portal) etra- fı, alm (Fr. tympan Alm. Giebelfeld), nişler için- deki heykeller, kariatidler, gotik katedrallerde

• ••Tevrat, İncil ve Azizler destanı» na ait hudutsuz bir şiiri ihtiva ederler.

İlk hriştiyanlar ayinlerini yer altlarında gizli olarak yapmışlardır. Sonradan hristiyan dinini Ro-

(35)

(Chartres) Katedralinin Transept'i XIII üncü yüzyıl malılar kabul edince, mabed olarak yeni bina in- şa etmeyip, eski bazilikaları klişeye çevirmişler ve mübrem ihtiyaçlar içinde bazilika tipinde klişe- ler inşa etmişlerdir. Hristiyan dininin yarattığı ilk mimarî, roman mimarisidir. Filhakika roman mimarisi daha evvelki mimariye nazaran iptidai- dir, lâkin hristiyan anlayışının ilk eseri olması ba- kımından mühimdir. Nitekim roman mimarisii İle-de-France'da gotik olarak meydana çıkınca za- ten roman mimarisiyle yoğrulmuş olan hristiyan âlemi, gotik mimariyi yadırgamamış, bilâkis mü- him gelişmelerine sebep olmuştur.

Netice olarak gotik mimarisi, mahallî olarak kalmamış, evvelâ Fransanm köşe bucağına, sıra- siyle İngiltere, Belçika, Felemenk, İtalya, İspanya, Portekiz, Almanya, Polonya, Danimarka, İsveç ve Norveçe kadar yayılmış, her memleketin mahallî mimarisiyle anlaşmıştır. Kısaca yukarıda* zikret- tiğimiz memleketlerdeki mühim gotik katedralleri gözden geçirelim.

F r a n s a d a G o t i k m i m a r i s i : Gotik mimarinin T^eşiği Fransa olduğu için burada

gotik mimarî tezahürünü biraz daha derin olarak tetkik edelim.

a — Deneme devri: Bir araştırma devrinden ionra, XII. yüzyılın başında gotik mimarisi niza- .nmı bulur. Valois, Beauvaisis, Paristeki St. Mar- ',in-des-Champs. ile St. Pierre- de Montmartre (1147) katedralleri kısmen roman uslûbundadır.

Sens katedralinin (1142-1168) koro (papazların di- ni merasimi yaptıkları mahal (Fr. Choeur Alm- Chor) kısmı ve St. Deniş katedralinin koro kısmı- nı saran sahası (Fr. deambulatoire) gotik tarzın- dadır. St. Deniş katedrali dış istinad kemerleri, plânmm zarafeti, taş işçiliğinin güzelliği, heykel- traşisinin sağiamlığiyle nazarı dikkati celbeder.

St. Deniş'den sonra, artık bütün katedraller gotik uslûbunda yapılmaya başlar. Noyon (1157-1188), Laon (İİ60-1205) Soissons (1176-1212) ve Senlis (1153-1191) katedralleri gibi.

1160 tarihinde piskopos Maurice de Sully, es- ki St. Etienne ve eski Notre-Dame katedrali arsa- sına, yeni bir Notre-Dame de Paris katedrali in- şasına karar verir. Çalışmalara 1163 tarihinde baş- lanmış, koro ve koroyu saran çift sahan (Fr. deam- bulatoire) m inşası 1177 de, esas sahanın (Fr. la nef, Alm. Schiff), ve çift yan sıhanlar (Fr. latlerale veya bas cote. Alm. Seitenschiff) 1196 da, esas cep- he ajurlu galeriye kadar 1220 de inşa edilmiştir.

Notre-Dame de Paris katedralinin inşası de- vam ederken bir yandan da Pariste St. Germain des Pres katedralinin koro kısmı inşasında (1163) Marne üzerindeki Chalons'ta Joulian-de-Pauvre katedraline (1170), Vaux'da Notre-Dame kated- raline (1157-1183), Reims'te St. Remi katedralinin koro kısmı (1169-1181), Normandi'de Lisieux ka- tedrali (1160-1172) inşasına devam ediliyordu.

Bütün bu katedraller gotik uslûbunun gençli- ğini ifade ederler ve bir çok noktalarda benzerlik- leri vardır. Planlar geniş ve sarihti. Ve umumiyet- le çok sahanlıdır. Transpet (Katolik klişeleri haç şeklindedir ve bu haçın küçük hattını klişenin transept. denen kısmı teşkil eder (Fr. Transept.

Alm. Querschiff), Notre-Dame de Paris'de az çı- kık, Senlis'te mevcut değil, Laon'da ise mübalâğa- lıdır. Bu devrenin en büyük ölçüleri Notre-Dame de Paris katedraline aittir. Uzunluğu 136 metre, ge- nişliği 48 metre, beyzî manastır tonozlarının isti- nad açıklığı 34 metredir. Bu beyzî tonozların şek- li müstatili yerine karedir. İptidada katedrallerin ışığı ön cephedeki yuvarlak pencere (Fr. Rosace Alm. Einsatz-Rose) ile üstündeki pencerelerden gelirdi. Sonradan katedrallerin her duvarı birer ışık menbaı olmuştur.

(36)

Merkezî bir çan kulesi yalnız Laon katera- linde ihmal edilmiştir. Buna mukabil bir fener ku- lesi bu katedralin normand tesiri altında kaldığını tebarüz ettirir.

Gotik cephenin ibda edilişi de bu devreye tesadüf eder. Gotik cephe dikey olarak üç eşit bölüme ayrılmıştır. Bu bölümlerden iki yan kısım- lar yükselerek kuleleri teşkil ederler; orta kısım- da bir yuvarlak pencere bulunur. Ve bu yuvarlak- lık bu kısmın yüksekliğini azaltır, bu suretle iki yan kule bize daha yüksek görünür. Bu üç eşit kıs- mın altında üç cümle kapısı bulunur, ortadaki ka- pı diğerlerine nazaran daha büyüktür.

b -— Olgunluk devri XIII. yüzyılın başmda- yeni bir tiple gotik mimarî evcine yükselir. Bu sa- hada en eski örnek Chartres katedralidir, 1194 te eski katedral yandıktan sonra yenisi (1220-1260)

:nşa edilmiştir. Yenilikler plân üzerinde olmuştur;

transept gayet genişlemiş iki kenar sahanlarından sarfı nazar edilmiş ve iki büyük dış cepheyle ni- hayetlenmiştir. Esas sahanın üst galerisi kalkmış yerine zarif bir Triforium kaim olmuştur. Taşıyı- cı ayaklar dört sütunun .birleşimi tarzında yontul- muştur. Bu katedralin ölçülerine daha o vakte ka- dar vasıl olunamamıştı: 150 metre uzunluk, 44 met- re genişlik, 36,55 tavan yüksekliği ve 16,4 metre tonoz açıklığı.

Reims katedrali mimar Jean d'Orbais tarafın- dan yapılmıştır. İnşasına 1211 de başlanmış, ko- ro ile transept kısımları 1241 de esas sahan ile ba- tı cephesi 1290-1311 arasında inşa olunmuştur.

Chartres katedraii plânına göre tertiplenmiştir.

Transept. az çıkıntılıdır, yan sahanları yok ve iki abidevî cepheyle nihayetlenmiştir. Esas sahan Chartres'inkine benzer, fakat pencerelerin taş oy- ma bölümleri daha zariftir. Nisbetlerde bir yük- seklik arandığı göze çarpar, esas sahanın genişliği 30, yüksekliği 38 metredir. Cephenin iç sathında yapraklı bir çerçeve içinde bulunan birkaç sıra heykel bulunur, bu cihetten bir benzeri yoktur.

Dış istinat kemerleri bir orman manzarası arzeder.

ler. Çan kulelerini de saran heykel galerileri, orta büyük yuvarlak pencereyle yarış ederler. Fakat bu katedrali şahikalara çıkaran, esas batı cephesi- dir. Burada dikey hatlar hâkimdir. Cümle kapı- sında alın yoktur, yerine yuvarlak penceerler kon- muştur. Buna mukabil cümle kapılarına sivri te- pelikler (Fr. gable) le süslüdür. Bu sivri tepelikle- rin üzeri tıpkı diğer klişelerin alınlıklarında b u -

Yukarıda: (D'amiens) katedrali XIV üncü yüzyıl Aşağıda: (Burgos) katedrali 13 - 14 üncü yüzyıl

(37)

"l * • f V ' î i

V • ,

» I y j ,

(Beauvais) Katedralinin tonoz ve vitrayları

Nötre-Dame'in (Paris) kuzeydeki büyük penceresi

lunan kabartma kompozisyonlarla süslüdür. Yal- nız orta büyük sivri tepelik orta büyük yuvarlak pencereyi kısmen kapatır, ve içten bilhassa pence- redeki renkli cam kompozisyonu akislerine mâni olur. Başka katedrallerden ayrı olarak da bu yu- varlak büyük pencere bir sivri kemer altında bu- lunur.

Amiens katedralinin ilk taşı 1220 de Piskopos Evrard de Fouilly tarafmdan konmuştur. Robert de Luzarches ile Thomas de Cormont bu katedra- lin üstadlarıdır. Esas sahanın 1236 da itmam edil- mesine mukabil, koro çalşımaları uzun bir kesin- tiye uğradıktan sonra 1269 da tamamlanabilmiştir.

Plan itibariyle az değişiklik mevcuttur, yalnı^

nisbetler değişir, esas sahan kısa, koro1 uzundur.

Yükselme tesiri Reims'ten daha fazladır. Esas sa- handa yükseklik 45 metreye çıkar, buna mukabil genişlik ancak 14,6 metredir. Bu yükseliş tesirine ayakların incelmesi de yardım eder. Karonun tez- yinatı içden olduğu kadar dıştan da zengindir. Ön cepheye Reims'ten aşağı yukarı 60 sene evvel baş- lanmasına rağmen ancak XV. asırda bitirilmiştir.

St. Ohapeîle (1243-1248) Pierre de Monteran tarafmdan inşa edilmiştir. Bina küçük olduğundan

rstinad kemerlerine ihtiyaç hissedilmemştir. Beau- vais katedrali (1247-1272) 48.2 tavan yüksekliği ve çatının oturduğu 68 metreyle, gotiğin eriştiği, en son noktaya varılmıştır. Bourges katedrali (1200-1266), halka açılışı 1324, geri kalmış bir stil- dedir. ve Notre-Dame de Paris'ye benzer. Beş cüm- le kapısiyle süslenen ön cephesi 1390 da Guy de Daumartin tarafından tamamlanmıştır.

c — Vilâyet mektepleri: 1 — Normandi mek- tebi: Çabuk eser vermiştir, eserlerinde ne kadar îie-de-France tesirinde kaldıysa o kadar da kendi özelliklerini tebarüz ettirmiştir. Bayeux ve Rou- en katedralleri.

2 — Burgonya mektebi: XIII üncü yüzyılda gotik tesiri gözükür: Fakat bazı mahallî tesirlerini muhafaza eden istinad; kemerleri kullanılmamış, geniş esas sahanların yan sahanları yoktur. İspan- yol tesiriyle beyzî manastır tonozunun nervüleri artar, çiçek tezyinatına kadar muğlâklaşır. En mü- him eseri Toulouse katedralidir. (1211-1213)

3 — Güney Fransa: İnşaat bu mektepte ba- sitleştirilmiştir. Plan bir esas sahandan ibarettir;

beyzî manastır tonozları masif ayaklara dayanır.

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

[r]

Adreslerini değiştiren aboneler

Aşıklar, mertek- ler, kiremit altı tahtalarının değiştirilmesi ve bu- na zamimeten çatı bağlamalarının demir aksam ile raptı iktiza ederdi.. 9 — Pencere çerçeveleri

Özel anıtlarımızı ve bize tarih- ten mal olan mimarlık ve diğer sa- nat eserlerini daha bilimli ve daha esaslı koruyabilmek için; bir çok kollarda çalışan ayrı ayrı

maddesi’ne Türkiye Denetim Standartları (TDS)’na ve diğer düzenleyici Kurul ve Kurumların düzenlemelerine uygunluğun sağlanması hususundaki gözden geçirmelerin

If we agree that Becker’s view about how history works and what historical facts actually are makes more sense in the horizon of experience (because we are

MATRA programlar kapsam ndaki “ KUR’un Kurumsal Yap n Güçlendirilmesi, Özürlüler için Geli mi Bir stihdam Stratejisi ve Mesleki Rehabilitasyon Projesi” nin faaliyet