l a r m a ait v e k a y a l a r ı n a basit ş e k i l d e a v r e s i m l e - r i k a z ı l m ı ş m a ğ a r a l a r ı n d a n , M a d ı r b u r c u g i b i e h - r a m l a r l a b o y ö l ç ü ş e c e k k a d a r i h t i ş a m l ı h a r a b e l e - r i v e sert k a y a l a r a o y u l m u ş yazıtları ile d o l u b i r îtarih m ü z e s i d i r . İ s a ' d a n ö n c e 758-810 y ı l l a r ı n d a y a p ı l a n v e U r ar tular d a n M e n u a s ' m eseri olan Ş a m r a m u s kanalı, y a p ı l ı ş m d a k i sanat i n c e l i ğ i b a k ı m ı n d a n bilhassa d i k k a t i ç e k e r . B u kanal, f a - a l z a m a n l a r ı n d a s a n i y e d e 1500 litre s u a k ı t m a k - ta idi.
D e n i z s e v i y e s i n d e n 1720 m e t r e y ü k s e k l i k t e k i
;iç denizi, d ö r t b i n d e n b a ş l ı y a n dağları, iki b i n d e r i n l i ğ e k a d a r i n e n v a d i l e r i v e b ü t ü n b u t a b i î araziler arasında k a l a b a l ı k sürüler b e s l e m e ğ e e l - (verişli o t l a k v e y a y l a k l r ı , h e r türlü e k i m e m ü - jsait bol, g e n i ş d ü z l ü k v e d e r e l e r i l e V a n , g ö r ü l ü p ' i n c e l e n m e ğ e d e ğ e r b i r y u r t parçasıdır. D e d e l e r i - m i z b o ş y e e o n u n i ç i n : D ü n y a d a V a n , a h r e t t e
i m a n , d e m e m i ş l e r . .
Y a k u p K ı ı ş ç u o ğ l ı ı
R e s i m l e h a d i s e l e r :
A N I T L A R V E K U R U M L A R
Bu sayımızın baş yazısında kıy- metli bilgin Tahsin Öz, bir Tiirk mi- marlık enstitüsünün lüzumundun bahsediyor. Bu istek yerindedir, hat- tâ bu teşebbüs çok ta geç kalmıştır.
Biz yalnız Tiirk mimarlık enstitüsü kurmakla iktifa etmiyerek yurdu- muzda. tarihten bize intikal eden di- ğer milletlerin anıtlarını inceleyecek enstitüler kurmak ödevini de taşıyo- ruz. Bunlardan biri de şüphesiz «Bi- zans anıtları enstitüsü» olmalıdır.
istanbul valisi, şehir müzesini açarken, Jstanbulun kuruluşuııdan- beri geçirdiği değişiklikleri göstere- cek bir müze yaratmak isteğile ha- reket edildiğini söyledi. Şimdilik küçük bir müze olan Gazanfer Ağa medresesinin birinci bölmesi krono- loji sırasile Bizans devrini göster- mektedir.
Maarif Bakanı, Müzeler ve Eski eserler danışma komisyonunun top- lantısındaki demecinde; yurdumuz- daki anıtların milletimize ve bütün
insanlığa karşı korunması ve iyi tu- tulması gerektiğini söylerken bu top- lantının gündeminde «Bizans anıtla- rının durumu» ııun incelenmesi de bulunuyordu. Bu iki hareket Cumhu- riyet devrinin sanatta ve bilimde bi-.
ze bağışladığı geniş anlayışın en gü- zel belğesidir. îstanbuluıı fethi ite bize mal olan «Bizans» anıtları, za- manının kıymetli sanat, eserlerin- dendir. Fakat Cumhuriyet devrine kadar bunlara karşı maalesef ilgi- lenmedik. Tıpkı kendi öz malımız sanat eserlerimize olduğu gibi!...
Bizans eserlerini bozmadık, koru- duk. fakat bugüne kadar, bize onlar bir inceleme, bir bilim konusu ol- madılar. Bilâkis, yabancılar, sebebi herne olursa olsun bu sanatı incele- diler. bu hususta bizden daha fazla bilgi ve ihtisas sahibi oldular. Birçok yabancı devletlerin arkeologi ensti- tüleri Bizans sanatı için özel çalış- maları yaptı ve bilginler yetiştirdi- ler.
Süratle onarılması gereken «Kariye»
camii.
Özel anıtlarımızı ve bize tarih- ten mal olan mimarlık ve diğer sa- nat eserlerini daha bilimli ve daha esaslı koruyabilmek için; bir çok kollarda çalışan ayrı ayrı sanat, bi- lim ve araştırma enstitülerine ihti- yacımız vardır. Genç Türk arkeolog- ları ancak bu suretle yetişerek, araş- tırmalarını, bilimli bir hale ancak bu yoldan koyacaklardır.
Z . S.
J