• Sonuç bulunamadı

ARKITEKT A Y L IK M İ M A R L I K, Ş E H İ R C İ L İK VE S Ü S L E ME S A N A T L A RI D E R G İ Sİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ARKITEKT A Y L IK M İ M A R L I K, Ş E H İ R C İ L İK VE S Ü S L E ME S A N A T L A RI D E R G İ Sİ"

Copied!
78
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ARKITEKT

A Y L I K M İ M A R L I K , Ş E H İ R C İ L İ K V E S Ü S L E M E S A N A T L A R I D E R G İ S İ

r

X X n c l

Bursa ipekçilik Kollektif Şirketi Dokuma Fabrikası. Y. M.

Halit FEMİK, Y. M. Feridun AKOZAN — Küçükyalıda bir kır evi. Y. Mimar Hidayet Nejat ERER — Antaş, Havacılık ve Tu- rizm A. O. Uçak yoclu salonu. Mimarları: Y. M. Halit FEMİR.

Y M. Feridun AKOZAN — -Zürihte» Mesken Politikası. Mi- mar H. İrfan BAYHAN, E.T.H./S.İ.A. — İtalyada organik mi- marî. Yazan: Şevki VANLI — İstanbul'un en eski mezarlığı

«Tokmak Tepe-, Prof. Dr. Süheyl ÜNVER — ^Mudurnu» İmar Plâm, Y. Mimar LUTFİ TOPÇIIBAŞI — «Araç» İmar plânı Y. Mimp.r Feyyaz TÜZÜNER — Ölü san'al merkezlerini di- riltmek metodları, Y. Mimar-muallim Behçet ÜNSAI. — Proje hazırlama işlerinde tesisata ait mimarlara lüzumlu malûmat, Halil İŞNEL — XXnei asrın başında Fransanın mimarî anla- yışı, Emil BAYARD, Çeviren: Halûk TOGAY — İstanbul Be- lediyesinin ucuz evler müsabakası münasebeti!e, Y. Mimar Feridun ÖZDOĞAN — Bibliyografya. — Haberler. — Yapı

V ^ malzeme cetveli. j

Y t I . 1 9 5 O I s t a n t 5 U İ , F i a t ı 2 5 O k u r u ş

(2)

YAĞLI BADANA BOYASI!

/

'i i l-P 1', ı b ' -ırrn , . :. • 'i • , • . —-•—

• "I

I —

J I M :

W

m w

A

K ° ' l EMUlSlfltJ>

d J s t e m E İ ?

srr jMM^nf

' M p T ^ ^ M I I M Milli ıft»

•ijADE İN ENGlAN^

'NOBEL' Yağlı badana boyası, sıva, tuğla, beton, inşaat levhaları ve buna benzer satıhlar üzerinde kullanılmaya gayet elverişli olan ve tama- men yeni usullerle imal edilen emsalsiz bir badana boyasıdır. 7T\acun halinde bulunan boyaya muayyen miktarda su veya " 'I^abel' Petrifying Liquid " ilâve edilerek fırça Veya püskürtme suretile tatbik edilir

IMPERIAL KEMİK AL INDUSTRIS (TURKEY) LTD. x,

c

,

İŞ BANKASI HANI, GALATA, İSTANBUL

(3)

l l l M t v C (Soinije Sağlamlık, tTemişlik ve (Rahatlık temin eder.

«UNITEX» Çatı örtüsü

«UNITEX» Tecrit

«UNITEX» Dıvar kâğıdı altı tecridi

«UNITEX» Sert, kapılar için

«UNITEX» Sert mutfak dolapları için

«UNITEX » Sert,

«UNILAC» fayans benzeri

«UNITEX» Mo- bilyalar içiıı

«UNITEX» Du- varlaım tecridi için

«UNITEX» Düz kapılar için

Türkiye Umumî Mümessili:

EGE PETROL T.A.O.

Taksim Cumhuriyet Caddesi No. 31

Telefon: 82007 (Taksim Belediye Bahçesi Karşısı) Telgraf: L A S M A - İstanbul - UNITEX» Çatı

altı tecridi

«UNITEX» Sert ve yarı - sert lev- halardan bölme

«UNITEX» levha- lar tavan tezyina- tı için

«UNITEX» Sıva altı tecridi

«UNITEX» Sea-t ve yarı-sert lev- halar tabiî renk- lerinde kullanıl- mış olarak

«UNITEX» Sert

«UNILAC» fayans benzeri

«UNITEX» Sıva altı tecridi

(4)

H O L L A N D A N A M L I B O Y A L A R I

D ü n y a c a b ü y ü k şöhreti h a i z H o l l a n d a T E O L İ N ve T E O F L U X b o y a l a r ı ışrarla a r a y ı n ı z .

MÜMESSİLİ : TÜRHOL TİCARET LTD. Şti.

Telefon : 20833

TEOFLUX

SENTETİK BOYA

C E V Â O Y Ü R Ü R

TOPLU, PERAKENDE VE T A A H H Ü T İŞLERİ SINAÎ MÜESSESESİ

TEOLİN

VERNİKLİ BOYA

SİPARİŞLERİNİZİ Y A P M A D A N MÜESSESEMİZE BİR KERE

M Ü R A C A A T EDİNİZ

Hazır Mobilye Hazır Doğramalar

Her ebatta seri kapı ve pencereler

Adres: İstanbul Cerrahpaşa. Caddesi No. 13-17 Telefon: 23123

uL:

(5)

KABiROiT TECRİT MADDELERİ ve DÖŞEMELERİ

M . C A H İ T G Ü N D O Ğ D U

KABİROİT I

KABIPLAST

KABITÜM

Kanaviçe veya amerikan bezi ile yapı- lan izolasyonlarda kullanılır. Metre murabbama 1,5 - 2,00 kg. kullanılır.

Mayi olup, soğuk sürülür. 1 m. kareye 2 kg. tatbik edilir. 3 atmosfer su taz- yikma dayanır.

Çatılarda, kiremit altına kullanılan kar- ton bitümedir. Topları 10-50 kg. ağır- lığında, 20 metre uzunluğundadır.

K A B İ L A S T İ K : Kauçuk, mayi veya pat halindedir. 90 derecei hararette yumuşamağa başlar.

Kanaviçe ile sürülebilir.

K A B İ L A K : Bilhassa, ahşap üzerine kullanılan tec- rit malzemesidir. Suludur. 1 metre murabbaı satha 1 - 1,5 kg. sürülür.

SATIŞ YERLERİ :

istanbul, Galata Rıhtım caddesi Fazlı han No. 6 ANKARA : Bay Mithat Kaynar. Sanayi Cad. Kologlu

Ap. No. 1.

İZMİR : Bay Memduh Akuzman (Kimyager). Kurtuluş 871 ci Kızlar ağası hanı No. 27/32.

KABİROİT

(6)

D U R O T E K !

DUBOTIKS - I

İNŞAAT LEVHALARI İnşaatın dahiien ve haricen her sahasında ve kontr- plâk yerine bilûmum marangoz işlerinde kullanılır.

Benzerine kıyasen daha sert, daha kesif, daha deko- ratif oiup suya ve rütubete mukavimdir.

İİRÜTEKS - II

TECRİT LEVHALARI Ağaç elyafından yapılmış olup sıcağa, soğuğa, rü- tubete ve sese karşı en mükemmel tecrid malzeme- sidir. İnşaatçıların izolasyon için kullanacağı yegâ- ne levha DUROTEKS - II* tecrid levhasıdır.

Türkiye Unııımî Mümessili:

GENEL SANAYİ TEÇHİZATI T.A.O.

İstanbul • Galata Hezaran Caddesi No. 77 Telefon: 44510

MODERN MOZAİK EVİ

GARBİ8 ÇİNAR

MOZAİK VE ÇİNİ İŞLERİ, BASAMAK L A V A B O TEKNE, KÜZİNA

Galeta, Bankalar Cad. Yanık Kapı Sok. No. 20 İ S T R N B C I L — Telefon: 43726

(7)

O R İ J İ N A L İ S V E Ç M A L I

L E V H A L A R I

F A Y A N S YERİNE :

B A N Y O L A R D A ANTRELERDE

B ü t ü n d e k o r v e e ş y a i ş l e r i n d e

kullanılır

Beyaz, yeşil, kırmızı, mavi gri renkler ve

Siyah, yeşil, kırmızı somaki taklidi Mavun, ceviz, Meşe cilâlı ağaç taklidi Satış Y e r i : DEMİR TOPRAK A, Ş, Galata, Gümrük cad. 221 — Telef.: 44128 - 42793

(8)

P H İ L İ P S R A D Y O F A B R İ K A L A R I

M A M U L Â T l N D A N

SİYAH ve CEVİZ

RENGİNDE

BAKALİTDEN

HIRDAVAT MALZEMESİ

Satış yeri:

MAKİNE ve ELEKTRİK KOLLEKTİF Ştî FERİDUN K A R A C A L A R ve ORTAĞI Rıhtım caddesi, Frank Han No. 31-31-37

G A L A T A - İSTANBUL Telgraf adresi: ELMAK - İstanbul

TELEFON : 41072

SAĞLAMLIK VE ZARAFET HUSUSUNDA DİĞERLERİNDEN ÜSTÜNDÜR. İNŞAAT VE ZEVK SAHİPLERİNE TAVSİYE EDERİZ.

(9)

DUVAR VE DÖŞEME KAPLAMALARINIZIN GARANTİSİ İÇİN

M A R K A L I EN YÜKSEK KALİTE ÇİNİLERİ KULLANINIZ.

Uzun bil- çalışma sonunda HOB Fabrikasının hususî çarklara tavsiye ettiği dört kenar ölçülerinde mili- metrenin onda biri kadar hata bulunmıyan

«KALİBRE» evsafta fayansları, bilhassa meraklı inşaat sahipleriyle Mimar ve Mühendislerimizin

dikkatine ehemmiyetle arzederiz.

BİNDİRME ve FUGALI T A R Z için İDEALDİR.

Katalog: ve ııümunelcrhnizi isteyiniz:

N. Z A L O N İ S Telefon : 49331 Galata, Aslan Han, 4 / 7 Telgraf: Zalonis

D U R A L İ T

K. M A L H A S

H I R D A V A T M A Ğ A Z A S I

TERSANE CADDESİ No. 19 Telefon : 41404

Y E N İ S İ S T E M AĞIRLIKSIZ, İPSİZ O L A R A K

kullanılan

P E N C E R E M A K A R A L A R I

A V R U P A MAMULATI K A P ! ve P E N C E R E TAKIMLARI GELMİŞTİR

Cinsinden presli inşaat levhaları

B E T O M D E M İ R İ

6 ve 8 m/tn

S U B O R U S U

Siyah vc galvanizli

S A Ç L E V H A

Siyah vc .çalvanlzli

İthalâtı v e Toptan Satışı

İSTİKBÂL TİCARET T. A. S.

1

Galata, Ömerâbid han kat 4 No. 11 -12. 4049? - 43639

M E § H U R

YUNAN «İRASCLİS» ve «OLİMPOS»

F A B R İ K A L A R I N

Türk Hormlarma uygun ÇİMENTOLARI

Mart ayından itibaren teslim edilebilir.

Türkiye Yegâne Satıcısı :

oantas ımmı iürk mmm

ORTAKLIĞI - İstanbul

Müracaat yerleri:

İstanbul da :

Balıkpazarı, Maksudiye Han. 43/45.

Telefon: 25441. - 20898 Telgraf: D A N C A V U R -

İSTANBUL

İzmirde :

Şükrükaya Bulvarı No. 1

Telefon: 3275 Telgraf: OMSER -

İZMİR

D İ K K A T : Türkiyenin herhangi bir limanına teslimat yapılabilir.

(10)

SOĞUK ve SICAK SU — GAZ — MAZOT KALORİFER — SIHHÎ TESİSATLARDA

BİR YENİLİK

V

LEHİMLERE RAKORLARA RAPTEDİLEN

BORULARI

işçiliği basit, seri ve ucuz ve her türlü arızaya karşı garan- tilidir, Hususî surette Paris'ten gelen RAS Fabrikalarının mühendisleri tarafından Fermeneciler, Su İskele sokak —- Galata'dakî depomuzda izahat verilir ve tecrübeleri yapılır.

Türkiye Mümessili

İ N T A Ş, İTHALÂT — İHRACAT — İNŞAAT TEAHHÜDAT T.A.Ş.

Eski Gümrük sokak No. 40

Emek Han kat 2 Galata - İstanbul

(11)

TÜRKİYE İMAR BANKASI

T, A. Ş

Sermayesi : 1 , 5 0 0 , 0 0 0 T. L, İhtiyat Akçeleri : 442.440 KURULUŞU : 1928

MEVDUATTAN:

Vadelilere % 6

Tasarrufa % il

FAİZ VERİR.

Vadeli mevduat faizleri arzu edenlere her ay ödenir.

Yeni Postane arkasında, Aşir Efendi caddesi İmar Han No. 35/37.

TELF.: 24528

A N A D O L U

ANONİM TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ Türkiyeııin en büyük sigorta şirketi

Türkiye İş Bankası A. Ş. ve T. C. Ziraat Bankası Kurumu Sermayesi tamamen ödenmiş ; 1.000.000

İhtiyatları: 13.718.464

20 sene zarfında tediye etmiş olduğu hasar tazminatı:

YANGIN HAYAT

NAKLİYAT KAZA

Sigortalarınız için en müsait şartları

«ANADOLU» da bulabilirsiniz.

M U A M E L Â T M E R K E Z İ : Galata Yolcu Salonu karşısında Anadolu Sigorta Hanı (eski Hüdaven-

digâr han)

TELEFON: Müdür: 44039, Santral: 44653/2/1

A N K A R A ŞUBESİ: Ulus Meydanı K o ç Han, Kat: 2 No. 1 TELEFON: 10109

Türkiye İş Bankası ve T. C. Ziraat Bankası şube ve ajansları şirketin acenteleridir.

Galata Bürosu: 43949 Fen Müşavirliği: 43954 Posta Kutusu: 1845

(12)

İ S V E Ç

FAGERSTA BRUKS A K T İ E B O L A G Fabrikaları mamulâtı olan S E C O sert mad«n

uçlu torna kalemleri ile sert maden (VİDİA) uçları cihanşümul bir şöhrete maliktir.

MİMAR, MÜHENDİS, MÜTEAHHİT VE İNŞAAT SAHİPLERİNİN D İ K K A T NAZARINA:

Türkiye mümessili: İZZET B A R A Z Galata, Bankalar Caddesi, NAZLİ HAN

Telefon: 42588 Tel. Adresi: RAPİD Satış Yeri: Galata

Mertebeni Sok. No. 15 (Tünelin yanında) Sayın mimarlarımızın MERMER veya GRANİT gibi

taşların restoresinde kullandıkları H1 tipi, S E C O kalemi.

(JFROERSÎB)

S ECO

Türkiye Mümessili:

O K L A R LİMİTED ŞİRKETİ Galata, Bankalar caddesi 132 - 134

Tel: 41085 Telgraf: OKLARLİMİT - İstanbul

Pencere ve kapı storları imal eden Almanyanm memleketimizce maruf

C. LEİNS und Cie Stuttgart

müessesesi harp sonrası imalâtına ve sipariş ka-

bulüne başlamıştır.

(13)

H A K İ K İ

Tecrit malzemesini A S F A L T EVİ'nde bulabilirsiniz.

Mahmudiye Caddesi :77 Galata, Tel: 41988

" V •

EIPERK9

L Ü K S M A N T A R P A R K E L E R İ M İ Z

G E L M İ Ş T İ R . 3 —

Katalog ve nümurıelerirnızi isteyiniz:

N. ZALONİS Telefon : 49331 Galata, Aslaıı Han, 4 / 7

Tegraf: Zalonıs

(14)

L T I N T O P

ZERON I'eştemalcıyan, S A V A Aslanoğlu vc

Y U V A K İ M Damyanidis Şti.

İNŞAAT MALZEMESİ

H I R D A V A T - MAKİN A - A L Â T ve EDEVAT

-k Avrupa mamulâtı kapı - Pencere - Kilit - İspanyolet ve Kolları.

-k Avrupa mamulâtı, Vasistas pencere istoru ve sürme kapı takımları

-k Avrupa 'Mobilya kulp ve aksamları

•k Doğrama ve marangoz makine ve el âletleri.

* Bilûmum hırdavat âlât. ve edevatı.

Galata Kiirekçiler No. H Telgraf: ZESAYU

LUKA KEÇECİOĞLU

Galata — Mahmudiye Caddesi No. 15 Telefon : 49407

Dünyanın meşhur SIKA - Maddesinin muhterii' olan ve bu sahada 30 senelik, bir imalât tecrübesine sahip bu- lunan «Kaspar Wink!er und Cie, Zürich, İSVİÇRE. Fabri- kası tarafından imal edilen:

BINDÂ I VE BIN D A 4

Y A P I L A R I N I Z İÇİN MALZEME A L M A D A N BİR KERE M A Ğ A Z A M I Z A . U Ğ R A M A N I Z MENFAATİNİZ

İKTİZASINDANDIR.

Rütubetp karşı tecrit maddeleri Rutubeti geçirmez, zamanla bozulmaz.

Beton ve sıvada kullanılır, yağmur, deniz ve fabrika sularile muhtelif asitler ve kükürt ihtiva eden sulara karşı betonun mukavemet etmesini temin eder. Çimento harca üstün bir sertlik verir, mukametini arttırır, hacminin büyüme ve küçülmesini ve rütubetli yerlerde mantar pey- da olmasını önler

VAHİD TUNAŞAR

T E K N İ K H I R I A V A T

BİLUMUM DOĞRAMA, M A R A N G O Z ALETLERİ KAPI, PENCERE VE M O B İ L Y A T A K I M L A R I

T İ C A R E T E V İ

Galata, Tersane Mahmudiye Cad. No 55-57

i s t a n b u l

Telefon : 43346

İ Z Z E T BAYSAL

vs Kardeşi Koli. Şirketi

SIHHİ TESİSAT ve KALORİFER MALZEMESİ

BANYO, LAVABO, HELÂ. TERMOSİFON REZERVUAR ve EMSALİ

• Su, gaz vs kalorifer H Dökme ve kurşun borular

• Radyatör, kazan ve malzemesi;

M Bateriler, musluk ve sifon çeşitleri

• Yangın hortumları ve teferruatı

M a h m u d i y e c a d d e s i No. 8 5 İ s t a n b u l - S a l a t a

TELEFON : 4 4 3 6 a TELGR. : İBKOL

(15)

- Ş v c M G A R i P Y A N

c ^ M M " ' g a l a t a f

KALAFATYERi NÜ2,

TELEFON

f X 4 0 8 l 6 X X

AHMET YAPICI j

Banyo, Lavabo, Soba, Musluk, Tulumba

Har renkte seramik VB Föyans

Ttlnel c a d d e s i 63 ve Y e n i c a m i c a d d e s i 66 G a l a t a T e l e f o n : 40139.

MODERN W E R T H E İ M

Z I R H L I K A S A L A R I Arzu edenlere meccanen

Prospektüs verilir.

W E R T H E İ M Zırhlı kasa, Duvar kasası ve Trezor daireleri

Türkiye Genel Vekilliği:

Burkhard Gantenbein v e Şsi.

P. K . 1176, . istanbul

(16)

~ w i i m / i n O j i i l e k

D ü n y a c a tanınmış İlelikıııı mamulâtı : Mürekkepli dolma kalemler Kurşun dolma kalemler Dolma kalem mürekkebi Y a z ı mürekkebi 4001 Y a z ı makinesi şeridi Karbon kâğıdı Kutu ıstampaları Istampa mürekkepleri Pelikanol

Teksir makineleri Stensil mumlu kâğıtları Teksir mürekkebi Çin mürekkebi Resim mürekkebi G R A P H O S çeşitleri

Resim boyaları ve kutu resim boyaları Siigi lâstikleri

Yıllarca tecrübe edilmiş ve yüksek evsafına herkesi hayran bırakmış olan bu mallar,

Almanya'dan ithal edilerek

bütün birinci sınıf kırtasiye m a ğ a z a l a r ı n a tevzi edilmiştir.

Pelikan

markasında ısrar ediniz.

Mahmudiye Caddesi. 21 - G A L A T A Telefon: 49046. Telg.: GÜLEK - İst.

A"

Bilûmum kapı, pencere, vesair doğrama takımlarının en yeni ve seçkin Avrupa çe- şitlerini ve B A K A L İ T PHİLİPS ma lâtını

• *

Zengin mobilya kulp ve kilitlerini , Bütün çeşitlerde Y A L E kilitlerini, Her nevi el âletlerini,

Mağazamızda bulabilirsiniz.

RWUS/fî!'JLMB

(17)
(18)

L'ARCHITECTE :

REVUE MENSUELLE D'ARCH ITECTURE D ' U R B A N I S M E et de D E C O R A T I O N Publîöe par: Abidin Mortaş et Zeki Sayâr, Architertes

S O M M A I R E Arkitekt 5 - 6, 1950

La fabrigue de tissage de la Societe en nomc

collective de soirerie â Bursa 93 Arch. Halit Femir, Feridun Akozan

Une maison de compagne â Küçükyalı !)ö Arch. Hidayet Nejat Erer

Bureau de voyage de la SociĞte Anonyme

Antaş f/3 Arch. Halit Femir, Feridun Akozan

La Politiqııe d'habitation â Zürich 100 Arch. H. İrfan Bayhan, E.T.H./S.İ.A.

LArchitectuıe organiquc en İtalie 105 Şevki Vanlı

L e p l u s a n c i e n cimetiere de la ville d'İstanbul

«Tokmak Tepe» 110 Prof. Dr. Süheyl Ünver

Le plan d'ametıagement de la village «Mudur-

nu» 115 Arch. Lütfi Topçubaşı

Le plan d'amenagement de Araç 121 Arch. Feyyaz Tüzüner

Les methodes pour la resurreetion des arts

morts 124 Arch. Prof. Behçet Ünsal

Les ııotions utiles aux arehiteetes pour la pre-

paration des projets chauffage 128 Halil İşnel

La eonception d'architecture en France au

debut de la X X eme siecle 130 Emil Bayaıd tıaduit par Halûk Togay

A propos du concours des maisons â bon mar-

ehe de la municipalite d'İstanbul 135 Arch. Prof. Feridun Özdoğan

La bibliographie Les Nouvelles

La liste des prix des materiaux de construction

THE ARCHITECT:

MONTHLY PUBLICATION ON ARCH ITECTURE, C I T Y P L A N N I N G AND DECORATION Pııblislıed by Abidiıı Mortaş and Zeki Sayâr, Architect.

C O N T E N T S

Arkitekt 5 . 6, 1950

— Textile factory of the Bursa Silk Corporation 93 The Architects, Y.M. Ilalit Femir, Y.M. Feridun Akozan

— A Country House in Küçükyali 96 Y.M. Hidayet Nejat Erer

— Air Field Passanger's Launge ANTAŞ, Air

and Tourists Corp 98 The Architects,

Y.M. lîalit Femir, Y.M. Feridun Akozan

— Housing Politicies at «Zürich» 100 Mimar H. İrfan Bayhan, E.T.H./S.İ.A.

— Organic Architecture in Italy 105 Author, Şevki Vanlı

— «Tokmak Tepe» thp Oldest Cemetery of İs-

tanbul 110 Author, Prof. Dr. Süheyl Üııver

— The Construction plan of «Mudurnu» 115 Y.M. Lûtfı Topçubaşı

— The Construction plan of «Araç» 121 Y.M. Feyyaz Tüzüner

— The Methods of Reviving Old Centres of Art 124 Y.M. Muallim Behçet Ünsal

— Neeessary information for Architects, concer- ning installations in the preparation of Pro-

jets 128 Halil İşııel

— The Understanding of Architecture in France

at the Beginning of the X X th century 310

— Coııcerning the Clıeap House Building conı-

petition of the Municipality of İstanbul 135 Arch. Prof. Feridun Özdoğan

— Bibliograplıy

— News

— Schedule of building equipment

(19)

^

U ( | I [ n M İ M A R L I K , Ş E H İ R C İ L İ K V E S Ü S L E M E S A N A T L A R I D E R G İ S İ İ M T İ Y A Z S A H İ B İ ; Z E K İ S A Y A R U. N E Ş R İ Y A T M Ü D Ü R Ü , A B İ DİN M O R T A Ş A D R E S : A N A D O L U H A N N O : 3 3 E M İ N Ö N Ü İ S T A N B U L T E L : 2 1 3 0 7

S A V I : 221 - 2Z2 • S E R İ , IV. • Y I L ! 1950 V . — -

Fabrikanın ön görünüşü

B U R S A D A İ P E K Ç İ L İ K K O L L E K T İ F ŞİRKETİ D O K U M A F A B R İ K A S I

Mimarları : Y . Mimar Muallim Halit FEMİR Y . Mimar Muallim Feridun A K O Z A N

Bursada Altıparmak mevkiinde, Merinos fabrika- sı civarında inşa olunan bu fabrika binası, kumaş do- kuma, iplik bükme, idare ve işçi kısımlarını ihtiva et- mektedir. Fabrikanın dokuma v e b ü k ü m işleri şed sis- temi ile aydınlatılmış ve örtülmüş 967 metre karelik

bir saha kaplamaktadır. Çatı sistemini taşıyan direkler 7.60/6.00 metre aralıklarla konulmuştur. İdare v e işçi ihtiyaçlarına ait v e henüz inşa ölunmıyan kısım ise ayrıca 546 metre karelik bir inşa sahası işgal etmek- tedir. Bu kısımda işçiler için mutfaklı bir y e m e k salo- nu, erkek ve kadınlar için ayrı soyunma duş v e helâ-

ları bulunmaktadır. Fabrikanın ileride genişleme im- kânları düşünülmüş ve her kısımda bu ihtiyaç karşı- lanmıştır. Fabrikanın inşa sistemi betonarme olup, dol- gu malzemesi tuğladır. Çatı kiremit örtülüdür.

Fabrikanın gerek proje hazırlıkları v e gerekse inşası sırasında, b u hususta mütehassıs olan mal sahip- leri ile, mimarlar sıkı bir teşriki mesai yapmışlar ve bunun neticesinde imalâta göre tertiplenmiş bir bina elde etmeğe m u v a f f a k olmuşlardır. Stalik v e betonar- m e hesabatı profesör Turgan Sabis tarafından yapıl- mıştır.

(20)

PLÂN İZAHI :

1 — Amele giriş sundurması 2 — Atelye girişi (Bükümhane) 3 — Kant.n

4 — Ofis 5 — Mutfak 6 — Kadın soyunma

7 — Kadın W.C, duş ve lavabo 8 — Erkek W.C, duş ve lavabo 9 — Erkek soyunma

10 — Doktor

11 — Ham ipek deposu 12 — Kasarlama 13 — Kurutma

14 — Bükülmüş malzeme deposu 15 — Atelye girişi (Dokumahane) 16 — İdare girişi

17 — İdare sofası 18 — Muhasebe 19 — Müdür 20 — Hademe 21 — W.C.

22 — Mamul deposu 23 — Elektrik santrali 24 — Teknisyen odası 25 — Dokumahane 26 — Bükümhane 27 — İnkişaf sahası

(21)

î» i M A l C CPMESÎ

Elevasyonlar

ÖU 13 S A

' VI DOK UM A hane

ki €bî r Ö LCÜ

k^iı

(22)

Ön görünüş

K Ü Ç Ü K Y A L I D A BİR KIR EVİ

Y. Mimar: Hidayet Nejat ERER

\

Bu küçük ev 1946 da inşa edilmiştir. Bir koope- ratifin umumî plânı dahilinde inşa edilen 3 evden bir tanesidir.

Sayfiye evi - Yaz evi olarak düşünülmüştür. A l - çak, taş bir seki üzerine tuğladan yapılmıştır. Hayatın daha ziyade açık havada geçeceği kabul edilerek te- raslara büyük ehemmiyet verilmiştir.

Oturma ve yemek için ayrılan kısım veranda ile iştirakli tertip edilerek kapalı kısım (malsahipleri ar- zusu ile) asgarî ölçüde tutulmuştur.

Plân ve elevasyon

(23)

Uzaktan görünüşler ve kesit

Binanın bir hususiyeti, çatı örtüsü ve tavan kap- lamasının eternit-aspest olmasıdır. Tavanlarda 3mm.

lik düz levhalar, çatıda 5 mm. lik dalgalı levhalar kul- lanılmıştır. Bütün levhalar 1 m. den fazla en, 2 m. faz- la boya maliktir.

Banyo ve mutfak gibi, kısımlarda renkli ve emay- lı nevileri kullanılmıştır. Projede teras v e hol tavan- ları «bakkal tavanı» tarzında düşünülmüştür. Plânın tertibinde; güneş ve manzaranın ayni tarafta bulunu- şu sıcağa karşı eternit örtüsünün fevkalâde bir müeer- rit oluşu, kara tarafından bilhassa öğleden sonra şid- detli rüzgâr esişi büyük rol oynamıştır.

Çok sıcak gecelerde serinlik ve hava temini mü- lâhazasiyle yatak odalarında şimale nazır demir par- maklıklı küçük pencereler tertip edilmiştir.

Maalesef, inşaat sırasında yapılan fuzulî müdaha- leler sebebiyle d e t a y l a r ve r e n k l e r isten-

diği gibi olamamıştır.

(24)

Salonun içi

A N T A Ş H A V A C I L I K VE TURİZM ANONİM O R T A K L I Ğ I U Ç A K YOLCU BEKLEME S A L O N L A R I

Tertip ve mobilyalar: Yüksek Mimar Muallim Halit FEMİR ve Feridun A K O Z A N

Beyoğlu Yapı Kredi Bankası hanının birinci ka- tında bulunan bu iki salon, dış memleketlerde işliyen uçakların yolcularının istirahatlerini temin için düşü- nülmüştür. Büyük salon umumî beklemeye, küçük sa- lon ise bayanlara tahsis olunmuştur.

Büyük salonda yolculara mahsus bar, yazıhane, propaganda etajeri, masa, koltuk, berjer, kanapelşr

bulunmakta, küçük salonda bayanlara mahsus aynalı tuvalet masası, istirahat için şezlong, kanape etajer gi- bi eşyalar mevcuttur. Tekmil möbleler dış budak ağa- cından gayet itinalı bir halde imal edilmiş olup tabiî renkli cilâlıdırlar. Koltuk, berjer, ve kanapelerin kap- laması için muhtelif cins ve renkte kumaş kullanıl- mıştır. Bar sandalyaları muhtelif renkte deri ile k a p - lıdır.

(25)

Diğer bir görünüş

Plân

(26)

ZÜRİH'TE MESKEN POLİTİKASI (1907 den bugüne kadar kalkındırma)

H. İRFAN B A Y H A N Dipl. Arch. E.T.H/S.I.A

(Zürih Politekniği mimarî asistanlarından)

Umumî malûmat :

Dahilî teşkilât ve nizamları ile müstakil birer hükümet olarak idare edilen 25 Kanton'un bir- leşerek meydana getirdikleri İsviçre Federasyonunun en kalabalık kantonlarından Zürih kantonu 723.000 nüfusu ile Bern kantonundan sonra (768.000 nüfuslu) bastan ikinci sırayı almaktadır. Buna rağmen son harp senelerinde nüfusu 400-000 e çıkmış olan Zürih şehri evvelce olduğu gibi yine İsviçrenin en kalabalık şehiri bulunmaktadır. (İkinci büyük şehir Bern 130.000) Nüfus kesafeti Zü- rih kantonunda Km2 ma 418, Bern şehrinde ise 44B0 kişi gibi oldukça yüksek bir sayı göstermektedir.

25 Kantonun müstakil çalışma tarzları ve bunların üstünde ananevi ve sağlam bir demokrasi zih- niyeti ile gelişmiş İsviçre anayasası yakından tetkik edilmedikçe karışık hissini verebilir. Bu tarzdaki bir devlet teşkilâtının sayılabilecek birçok iyi tarafları olduğu gibi, zayıf taraflarından biri de, fazla, fakat mükemmel işlemekte olan bir bürokrasiyi icap ettirmesidir. Zürih şehrinde tatbik edilmiş ve edilmekte olan mesken politikasını tetkik ederken, şehir, kanton ve federasyon tabirlerinin aynen memleketimizdeki manada şehir, vilâyet, ve devlet şeklinde ve bu taksimatın doğurduğu bürokrasinin de muhakkak baltalayıcı bir unsur olarak telâkki edilmemesi gerekmektedir

1) Mesken dâvasının halli için ilk teşebbüsler ( K o m ü n a l inşaat).

Zürih şehrinin idarecileri mesken işlerinin umumî bir cemiyet dâvası olduğunu 1907 senesinde kabul et- mişler ve ayni tarihte değiştirilmekte olan belediye n i -

zamnamesine bu yolda bir ilâve yaparak belediyeyi sıh- hî ve ucuz mesken inşaatmı teşvik ve kalkındırması için selâhiyetlendirmişlerdir. Ayni senenin içinde şehir h ü - kümeti bu selâhiyetini kullanarak 224 adet yeni ve u - cuz mesken inşaatının belediyenin kendi parası ile y a -

(27)

pılıp yapılmamasını şehir vatandaşları arasında reye koymuş (*) ve neticede büyük bir ekseriyetle kabul e - dilen bu teklif K o m ü n a l mesken inşaatına bir baş- langıç teşkil etmiştir. Bilhassa birinci dünya harbi sı- ralarında ve daha sonraları belediye sermayesiyle yap- tırılan kolonilerin adedi bugün 12 yi bulmaktadır. Bu kolonilerdeki 1773 dairenin kiralarının tayininde, y a - pılan senelik tamirat, idarî masraflar, nazarı itibara alındıktan başka belediyenin koyduğu sermayenin fai- zi de göz önünde tutulmuş, ve bu koloniler kendi mas- raflarını kendileri kapatarak belediye sadece herhangi bir işe sermaye koyan bir şirket rolünü oynamıştır. K o - loniler için 34 milyon îsviçre fr.ı sarfedilmiştir. Bir kı- sım inşaatm pahalı harp senelerine tesadüf ettiği düşü- nülmüş ve bu yekûndan 7 milyonu belediye masraf bütçesine alınarak 27 milyona azaltılmış, bu suretle ev kiraları da gayeye uygun olarak alçak tutulabilmiştir.

Bu 12 adet koloni belediyeye senede 1.700.000 İ.Fr.ı gelir yani faiz temin etmektedir. Bunun haricinde şehir belediyesi federasyona ait (yani devlete) muhtelif bi- nalarda 1400, ve çok çocuklu aileler için yine belediye tarafından yaptırılan 135 adet meskenin idaresi ile m ü - kelleftir. Bu rakamlara göre belediyenin elinde kendi malı sayılan 3200 adet meskeni bulunmakta vf bunlarda 16.000 insan barınmaktadır.

2) inşaat şirketlerinin kurulmasına teşvik. ( K o - o p e r a t i f l e r ) 1907 senesinde başlanılan ilk teşeb- büslerle belediye sermayesi ile yapılan koloni inşaatla- rı devam ederken hususî para sahiplerinin birleşerek evvelce kurmuş oldukları yapı kooperatiflerinin de h i - mayesi ve kendilerine yardım hususunda 1910 senesin- de «Umuma faydalı mesken inşaatının desteklenmesi»

isimli kararnamenin ana hatları tespit edilmiş ve bu esaslar 1924/1926 senelerinde bugünkü şekillerini al- mışlardır. Bu kerarnameye göre Zürih belediyesi,

a) Elindeki arazinin piyasa fiyatından daha ucuza kooperatiflere satmak suretiyle,

b ) Faiz getiren umumî inşaat masraflarının 94%

ünü borç vermek suretiyle,

c) Şirketlerin kendi hisselerine kalan istikraz se- netlerinin 10% unu bizzat satm almak suretiyle, kooperatifleri doğrudan doğruya desteklemektedir. 1934 senesine kadar Zürih şehrinde 50 kadar hususî koope- ratif kendilerine yapılan bu yardımlar vasıtasiyle 12,000 kadar mesken inşa etmişlerdir.

268 milyon I.fr.ı sarfedilen bu inşaatlarda belediye yekûnun 72 milyonunu temin etmiştir. 1945 senesine kadar bu borcun 28 milyonu kooperatifler tarafından belediyeye tekrar ödenmiştir. Bunların haricinde b e - lediye bu gibi şirketlerin hesaplarını kendi maliyecileri vasıtasiyle her sene muntazaman kontrol etmekte oldu-

ğu gibi, idare heyetlerinde de bir belediye mümessili- nin âza bulundurulmasını şart koymuştur.

3) Mesken inşaatının kanton içinde kalkındırılması:

Şehir dahilinde yukarıda izah edildiği gibi yardım- lar devam ederken 1931 yılında bu yardımların yaln:z şehir hudutları içinde değil bütün Zürih kantonunda genişletilmesi için yeni bir kanun hazırlanmıştır.

4) 1942 den sonra durum. ( S u b v e n s i o n ) Tazminatlar.

Harp senelerinde nüfusu birdenbire artmaya baş- lıyan şehir ve kanton içinde evsizlik son haddini almış ve 1907 senesindenberi yapılan muhtelif tecrübeler y e - ni tedbirlerin alınmasında esas teşkil etmiştir. Umumi- yetle harbin tesirlerinden olarak İsviçrenin hemen h e - men bütün şehirlerinde mesken darlığı belediyelerin ilk safta gelen dertlerini teşkil ettiğinden mücadele ayni zamanda bütün memleket için mevzuubahis olmuş ve İsviçre hükümeti ev inşaatı yapmak istiyen hususî şa- hıslara ve şirketlere arazi kıymetleri hariç diğer u m u - mî masraflarının 10% unu geriye almamak üzere dev- let kasasından subvension olarak hediye ederek müca- deleyi kuvvetlendirmiştir. 1942 den sonra inşaat fiat- ları arttığından ve malzeme azaldığından ev kiralarının, dolayısiyle hayat şartlarının umumî piyasayı pahalılaş- tırması tabii görülmüş ve Federasyon Kantonlar ve şe- hirler aradıkları şartları haiz inşaatları kendi bütçele- rinden geriye almamak üzere verdikleri para ile teşvik yoluna gitmişlerdir. Yapılacak yardımlar için ileri sü- rülen şartların başlıcaları, yapılan projelerin Şehircilik ve mimarî bakımından muayyen bir kaliteye sahip o l - maları, yapı işlerinin resmen eksiltmeye konulması, bu binaların satışı ile kazanç temininin yasağı, aksi halde yapılan yardımların tamamile geriye ödenmesi de b e - lediyenin ilk alıcılık hakkının tanınması sayılabilir.

Sosyal bakımdan bu şartlar haricinde üzerinde duru- lacak en mühim nokta idarecilerin bu yardımlarda dai- ma her cemiyette ana bünyeyi teşkil eden A i l e esas- ları üzerine hareket etmeleridir. Buna misal olarak mevzuubahis yardımların yapılabilmesi için de şu şart- ların kooperatifler tarafından kabulü sayılabilir:

a) Çok çocuklu ve az gelirli ailelerin bu evleri k i - ralıyabilmeleri için ucuz ve sade inşaatların tercihi,

b) Kiralama esnasında evvelâ çok çocuklu ailele- rin kabulü,

c) Pahalı arsalarda yapılan inşaatlarla, şehir h u - dutları dahilinde çok pahalıya mal olan tek ve çift aile- lik serbest duran, yani sıra evler halinde olmayan p r o - jelerin kabul edilemiyeceği.

Yukarıda izah edilen şartlar altında 1942 den son-

(*) İsviçre anayasasına göre bu g bi kararlar için halkın doğ- rudan doğruya karar vermesi esastır.

(28)

Çocuk bahçesi Zemin kat . 1. ci kat

Zürih'te mesken inşaatı Mimarları: J. Schütz - H. W. Hauser

= Oturma odası - Oda rr Mutfak

raki yapılan inşaatlar Federasyon, Kanton ve şehir büt- çelerinden aşağıdaki yardımları görmüştür.

Bütün masrafların

Federasyon 10 % - 15 % arazi hariç (malî yardım olarak) Kanton 10 % arazi dahil (malî yardım olarak) Kanton 5 % - 10 % arazi dahil (faizsiz borç olarak) Şehir 15% arazi dahil (malî yardım olarak)

W. Zimmer Zimmer Küche

Bu listeye göre bir inşaata yapılan yardımların nis- beti 40 % ile 45 % arasında değişmektedir. Kooperatif- ler haricinde aynı evsafı haiz olmak üzere hususî ev in- şaatı sahipleri de 15 % - 25 °/c arasında yardım görmüş- lerdir.

1943 den 1946 ya kadar Zürih şehrinde yalnız bu yoldaki yardımlarla yapılan inşaatlarda mesken sayısı 8000 dir ve bu rakkamdan yardımsız veya daha az yar- dımlarla yapılan mühim sayıdaki diğer inşaatların sa- yısı çıkarılmıştır.

1949 da, ayrılan kredi tükendiğinden Federasyon tarafından 10 % nisbetinde yapılan yardımlar kesilmiş ve anayasa gereğince yeni bir kredinin verilip veril- memesi ayni sene içinde bütün federasyonda halkın r e - yine konulmuştur. Bu teklif halk tarafından reddedil- diğinden mesken sıkıntısı devam eden şehirlerde bu a - rada Zürih'te de şehir bütçelerinden yeniden krediler açılmıştır.

(29)

C-VNO»t>

Stube = Oturma odası Küche = Mutfak Zimmer = Oda

Schopf = Malzemelik yer

Kat üzerinde taksimat

(30)

5) E v t i p l e r i :

İhtiyacın tesirleri altında umumî olarak iki ev tipi ayırd edilmektedir: bunlardan bir tek ailelik iki katlı sıra evler, diğeri de çok sayıda aileler için umumî m e r - diven vasıtasiyle katlar üzerine taksim edilen daireler- dir. Her iki tipte çok fazla uzun olmayan sıra evler halinde yapılmakta, arazi ve irtifalara göre değişik bloklar teşkil edilmektedir. Bahçe hudutları çit veya tellerle tecrit edilmeyip bir bahçe halinde ağaçlıklı a v - lular şeklinde kullanılmakta bu suretle arazi çok ufak parçalara bölünmüyerek bir bütün olarak bırakılmak- tadır. Mamafih her ev için kadastro plânlarında tayin edilmiş bir hudut mevcuttur.

6) Kullanılan M a l z e m e l e r :

Çamaşırlık, kömürlük ve diğer bir kısım ev ve bah- çe eşyasının meydana getirdiği yer ihtiyacı Isviçrede umumiyetle bodrum katının hiç olmazsa kısmen inşası ile rasionel bir şekilde karşılanmaktadır. Bu kat u m u - miyetle ucuza geldiğinden betondan, ancak iktisadî ola- bilen yerlerde taştan yapılmaktadır. Diğer katlar tuğ- la veya ahşaptır. Ahşap kısımların inşasında birçok memleketlerde olduğu gibi evvelce tipler halinde h a - zırlanan duvar, kapı, ve pencere elemanlarından da is- tifade edilmiştir. Çatı umumiyetle ahşap olup yalnız düz ve meyilleri az asfaltlı çatılarda beton da yer almıştır.

Kat döşemeleri ekseriyetle hurdisli betondur. Bu m a - sif malzeme üzerine mutfak banyo W.C. gibi mekânlar ha- riç tekrar ahşap bir döşeme gelmekte ve malî imkânla- rın müsaadesine göre ahşap parke veya linol cinsinden ikinci bir döşeme ile örtülmektedir. Bir kısım inşaatlar- da ise ahşap kirişleme beton döşemelerle mükemmelen rekabet edebilmektedir. Bu tabii malzemelerin haricin- de kısmen kullanılan sun'î fabrika malzemelerinden, b e - ton elemanlar, ahşap iskelet sistemi ile birleştirilmiş suni levhalar ve en fazla yerleşmiş olan Durisol isimli ayrıca tetkike değer bir malzemedir.

U m u m î n e t i c e :

Yapı malzemesinin kıt olmadığı zamanlarda dahi, devlet kanton ve şehir bütçelerinden yardım gören in- şaatlar ucuz malzeme ile fakat temiz bir konstruktion zihniyeti ile yapılmışlardır. Ucuz malzeme tabirinin kalitesi düşük malzeme olarak anlaşılamıyacağı tabiidir.

Herhangi bir yapı kooperatifinin mimarlığını üzerlerine alanlar ellerinde mimarî problemin hallinde ucuz ve te- miz bir konstruktion zihniyeti ile her türlü lüzumsuz

lüksten uzaklaşan asgarî ölçülü, fakat içinde barınacak ailenin yaşamasında lüzumlu şartları azami derecede yerine getiren plânları ve konstruksionları tercih y o - luna giderek Sosyal hayatın kaçınılmaz tesirleri ile mi- marî idelerini paralel yürütmüşlerdir.

Harp senelerindeki çimento kıtlığı mimarları ahşap kullanmaya ve detay plânlarını da bu bünyeye göre h a - zırlamalarına, netice itibariyle betonla yapılan statik b a - kımdan uygunsuz mimarî hacimlerin terkine hizmet et- miştir.

20 inci asır tekniğinin yapı piyasasına arzettiği di- ğer malzemeye nisbetle ellerinde bulunan tuğla ve ah- şap gibi elemanlar ve ucuz sayılan tabii malzemelerle yeni mimarî buluşlar arayanlar arasında muvaffak o - lanlar az olduğu gibi bu buluşlar da yapı sanatında şim- diye kadar takip edilen istikametin haricine çıkama- mıştır. Asırlardanberi yapılagelen konstruksiyonlarm haricinde bir yenilik yapamadıkları için bu yolda uğ- raşanlar ellerindeki tabii malzemeyi bünyelerine uygun bir şekilde kullanılmaktan, bilerek veya bilmiyerek ay- rılarak kısa vadeli kısır bir mimarinin teşekkülüne se- bep olmuşlardır. Her memlekette olduğu gibi bu gibi misaller Zürih'te de mevcuttur. Ancak bunlar hükmet- mekte olan sağlam zihniyete nisbetle ekalliyette kal- maktadır.

Bu evleri bizzat ziyaret edenler arasında meslekten olsun, olmasın, büyük pencereleri olmadıklarından, ta- vanlarının alçaklıklarından, ve oturma odalarının (bir kısım inşaatta) diğer odalara geçit teşkil ettiğinden b a - hisle tenkit edenler yok değildir. Bu noktalarda tenkit sahiplerine iktisadî, mimarî ve sosyal hususlara istina- den cevap vermek mümkün olduğu gibi, vaziyetin bu evlerde oturan ailelerden doğrudan doğruya sorulması daha makuldür. Edinilen tecrübeler müspet durumda olup, malî imkânların ejctrem derecede az olduğu za- manlarda, oturma odasının diğer odalara geçit teşkil e - decek tarzda tanzimi dahi sosyal bakımdan mesken ha- yatına bir zarar getirmemiştir. Kâfi derecede kullanıl- mamaktan möbilye ve döşemeleri toz bağlayan misafir ve oturma odaları ile âni gelen ziyaretçilerine oldukla- rından başka bir tesir yapmak düşüncesi uzun zaman- danberi terkedilmiştir.

Oturanlar mesut Yapanlar mesut

Zürih, 4 temmuz 1950

(31)

Hastanenin doğu yan cephesi

İ T A L Y A D A ORGANİK MİMARÎ

Yazan: Şevki V A N L I

Şimdi, bütün insanların inşaatlarındaki sırrı anlıyorum; açık havada yetişmek ve toprakla ye- yip toprakla uyumaktır.

W alt Whitman Mevzuumuza geçmeden evvel, «Organik Mimarî»

nin kurucusu, temsilcisi Frank Loyd Wright ve düs- turları üzerinde biraz duralım. Çünkü; şayet o (bazı şüphecilerin dediği gibi) olağanüstü bir dâhi ise, onun yolunda yürüyenlerin akibeti muvaffakiyetsizlik ola- caktır .

1910 senesindenberi Mimar Wright aleyhinde ko- nuşanlar oldu, lehinde makaleler ve kitaplar yazıldı.

Bu arada nazarı dikkati çeken en mühim şey; 1912, de, 1925 de ve ondan sonraki her beşer senelik dev- relerde kendisi hakkında söylenenler arasındaki cid- dî farklardır. Sebebi? Gayet basit: O, Le Corbusier, Gropius v.s. dünya çapındaki mimarlar gibi (ki ekse- risi Avrupalıdır); başlangıçta kat'ileşmiş bir yol bo- yunca yürümeyip, kendisini şahsiyetinin akışına bı- rakmıştır. Her ne kadar organik mimarinin hâlâ onun

tarafından temsil edilmesi, hakkındaki «kültür ha- rici dehâ» şüphesini kuvvetlendirmekte isede; bunun klasik mektep şekline pek alışkın olmamızdan ileri geldiği kanaatindeyim. Wright'm sanat ve şahsiyetin- deki elâstikiyet organik mimarînin farklı tariflerle temsil edilmesine de sebep olmuştur.

İlk olarak, İtalya organik mimarî cemiyeti umu- mî kâtibi Bruno Zevi'nin tarifini kısaca verelim: «Bi- nanın canlı uzuvlar gibi, tamlığa ulaşması ve insana nisbetle işliyebilmesi. Öyle bir uzuv ki; esası, dahilî mesafenin haricî hacim şeklini çizmesi ve tezyini kıs- mın icap eden malzeme ile bunu tamamlamasıdır.» Or- ganik mimarî meskenle doğar. Ev, bir merkezî ocağın etrafında hayatî ihtiyaçlar karşılığı (estetik bakımdan değil) kendi kendine ve insiyaki gelişmesi sayesinde meydana gelir. Hareket dıştadır; yani dış, ilâveleri temsil eder. Bu fikri daha iyi aydınlatmak için Le Cor- busier'nin manevî görüşüne müracaat edelim: Ev dış hacimler içinde sabitleşmiştir. Şekil ihtiyaca göre de- ğişir. Le Corbusier'nin eserlerinde, klâsik bir intizam

(32)

Maket

düz satıhlarla hendesevî bir idealde yer almışken;

Wright'ın, tabiat için tabiatın tabiî mimarisinde, ro- mantik intizamsızlık ufkî olarak yayılır.

Mevzuumuzun esasına gelince: İkinci cihan harbi ile nihayet bulan rejimlerin istibdadından kurtulan

san'atm, her yola yepyeni (diğer memleketlerde evvel- ce mevcut veya gayrimevcut) yollar tuttuğunu gördük.

İtalyada mimarî sahada, (nihayet) 30 eylül 1945 gü- nü A.P.A.O. (Associazione Per L'Architettura Orga- nica) cemiyetinin iki ay evvel faaliyete geçtiği resmen

Maket. Şimal - Şaı-k cephesi

(33)

ilân olundu... Romada, Palazzo del Drago (via 4 Fon- tane 20) de mimar Barletti, Calcaprina, Fiorentino, Marabott ve Zevi'den müteşekkil ilk komite seçildi ve hemen kararlar alındı. 1 — Her bakımdan hariç ve dahille teması temin edebilecek bir araştırma kolu.

2 — Tanımak ve tanıtmak için bir neşriyat kolu kur- mak; 3 — Kütüphane tesis etmek (ve bilhassa bütün âzaların şahsî kitapları için müşterek bir indeks ha- zırlıyarak, aralarında kitap mübadelesini kolaylaştır- mak, 4 — Bir mektep açmak (Eylül 1945 in başında

Tip kat plânı

i m i r - •t^TOBE

(34)

başlıyan birinci sınıf kursları iki ay devam etmiştir.) İkinci sınıf kursları da hemen ikinci teşrin (1945) de başlamıştır).

İşte İtalyada organik mimarînin ve cemiyetinin temeli böyle atıldı. Fakat bütün bunların hazırlığı bir- kaç seneye malolmuştur.

Cemiyetin ilk mühim azaları arasında, komite mensuplarından gayri Piccinato, Quaroni, Saıiıonâ, Tedeschi v.s. gibi mimarlar vardı. İlk fikirlere gelince;

hemen hemen Wright'ı tanrı olarak almışlar ve onun söylediklerini olduğu gibi kabul etmişlerdi. Fakat ve- rilen eserler hiç de tanrılarının yarattığına benzemi- yordu. Sebebi; senelerin yanlış anlaşılan milliyetçi mi- marîsinin tesirinden çabucak kurtulamamaları ve (da- ha mühimi) Wright'ın âleminden pek değişik olan memleketlerinin, mimarisini yapabilmeleri için bu ye- ni fikri hazmedebilmelerini temin edebilecek vakte o- lan ihtiyaçları idi.

Organikçiler, mutaassıp, abideci mimarların, «it- hal malî) fikrini taşıyan iftiralarına hedef oldular. Bu hücumlara çok daha evvel maruz kalan rasyonalistler- le birleşerek geniş mikyasta münakaşalar açtılar ve

bunlardan üstün çıktılar. Fakat Rasyonalistlerle orga- nikçilerin uzun zaman geçinmelerine imkân yoktu. Yu- karıda da biraz gördüğümüz gibi, birçok noktalardan

taban tabana zıttır ve münakaşalarında mütaassıp- lara verdikleri fevkalâde mantıkî ve basit «hakikatin milleti ve memleketi olmaz» cevabı gibi kestirip atıl-

ması mümkün olmadı. Bu yüzden münakaşaları hâlâ de- vam etmektedir. Rasyonalistler organiklere: — Mo- dern mimarinin, yaşaması için daima gelişmesi lâzım- dır; ki bu formül ve münakaşa istirahatlerini kabul e- demez, diyorlardı. Halbuki organikçilerin, yaptıkları her adımdan sonra nabızlarını (neticeyi tesbit ve mü- nakaşa ile) dinlemeleri yerine; rasyonalistlerin . çala kalem gitmeleri hiç de makul değildir.

Diğer taraftan, modern mimarî ıstılah kritiğinde;

!Organik» kelimesi «rasyonel» kelimelerini çoktan ar- kada bırakmış bulunuyor. Tamamiyle hars aleyhtarı olan (Le Corbusier ve Gropius başta, Avrupa mima- rîsi) «rasyonel» mimarînin verdiği dağınıklıktan geçe- rek; tabiatın karışık görünüşünü, onun nisbet kanun- lariyle basitleştirerek ulaşılabilinir. Yani tabiatı; tabi-

atın içinde mantığımızla tekrar inşa etmek? Tabii mantığımızın hazırlanışında tarihî mazî (hars, düşü- nüşler ve malûmat olarak, klâsik sanat) ın hakikatle kaynaşması en mühim mevkii alır. Zamanımızın en büyük mimarlarından Finlandiyalı Alvar Aalto'nun en tabiî seyir olarak takip ettiği modern mimarî daha 1930 da rasyonel-fonksiyondan, irrasyonel-organiğe geçmiştir. Bu da, rasyonalizmin aşılmış bir mevki ol- duğuna bir delildir.

Yukarıdaki karşılaştırmaların, «son devir» in mü- nakaşalarının (bilhassa İtalyada) cereyan ediş tarzını çizmek içindir.

Pratik sahada ise, organikçilerin ilk muvaffaki-

(35)

yetsizlikleri diyebileceğimiz bir duraklama vuku bul- du. İki senelik Polemik faaliyetlerden sonra ortada ne- tice yoktu. Bu vaziyet, cemiyetin bazı taraflarını (İtal- yanm en büyük mühendisi Nervi de dahil olduğu hal- de) kaybetmesine sebep oldu.

Bu duraklama (veya sukutu hayal) kısa sürdü.

«Ev dışardan bakılmak için değil, içinde yaşamak için yapılmalıdır» gibi - her ne kadar tatbiki güç olsa da - basit bir söyleyişle işe başlıyan organikçiler, bugün mimarî meseleleri kültür münakaşaları haline sok- muşlardır. Bazı iddialara göre kritik sahada menşein- den daha derin bir olgunluğa ulaşılmıştır (*). Fakat şimdiye kadar pratik sahada, fikrî sahayı temsil ede- bilecek eserlerin tatmin edici bir seviyeye ulaşama- maları göze çarpıyordu. Son zamanlarda Quaroni'nin Roma istasyonu müsabakası için hazırladığı projesi;

Bottoni'nin Massa'daki bir villası; Zevi, Piccinato ve Radiconcini'nin müştereken yaptıkları apartman; Dall Olio ve De Rossi'nin gazino-kahvesi v.s. ümit verici e- serlerdir. Venedik mimarî fakültesi dekani ve O.P.A.O, reisi (geçen sene Londradaki konferanslariyle büyük muvaffakiyetler elde etmiş olan) Prof. Samonâ da İtal- yanın ve O.P.A.O: nun göğsünü kabartacak eserini vermiş bulunuyor. Romada bir hastane..

Bu hastahaneden daha etraflıca bahsetmeden ev- vel O.P.A.O: nun muhtelif şehirlerdeki temsilcilerinin isimlerini vermek isterim: Venedikte Samonâ (ayni zamanda reis); Romada Zevi (ayni zamanda umumî kâtip); Bolonyada Vaccaro; Floransada Michelucci ve Gamberini (ikisi de az faal halde); Cenovada Devoto;

Napolide Cosensa (mühendis); Palermoda Caracciolo;

Torinoda Astenga...

Prof. Giuseppe Samonanin 1948 de kazandığı I.N.

A.İ.L. in Tromatoloji ve Ortopedi hastahanesini zevkle takdim ediyorum. Kendi kendine ihtişamlı olmayı bi- len, modern olabilmek için de çarpıklığı, acayipliği, nede romantik hatları aranmamış olan ;devrinin olgun- luğunu büyük bir gurur ve samimiyetle taşıyan bir e- ser. Mimar, cihetlendirme ve fonksiyon problemleri- ni, şehircilik ve plastik problemleriyle birlikte hallet- meyi ön plânda tutmuştur. Netice ise; bir muvaffaki- yettir: ,

(•) Argan'ın, O.P.A.O.nun organı olan Metron'daki makalele- rini işaret etmek isterim.

Cepheyi teşkil eden ana kısım hasta koğuşlarına tahsis edilmiştir. Altı kat - Koğuşlara gelince. Her bi- risi altışar yataklıdır. Resimde görüldüğü gibi, musta- til şeklindeki odalar binaya nisbetle çarpık alınarak, önde elde edilen yer balkon olarak, arkadaki ise dolap, lâvabo gibi servis halinde kullanılmıştır. Işık tertiba- tı, sabah ışığını bol bol alan cenubî şarkiye açılan bal- konla ve cenubi garbideki (yazın hususî pancurlarla kuvvetsiz hâle getirilen) pencereyle tanzim edilmiştir.

Ayrıca garptan gelen ziya, balkon duvarı sayesinde is- tifade edilir bir şekilde âyar edilmiştir.

Ön cephede dışarıya doğru uzanan kısım, iyile- şen hastaları harekete hazırlamak için yapılmış; par- kın yeşilliklerine gömülü küçük bir paviyondur.

Zemin katın sağ kanadı, otuz yatağile nezaret al- tındaki hastalara tahsis edilmiştir. Sol kanadında ise, Operatör ve mütehassısların muayene odaları bulun- maktadır.

Gardrop; kirli deposu; çamaşırhane; ütühane; ta- mirhane; kadın ve kapıcı personelinin ikametgâhı; su ve hava ayarlama tesisatı; mutfaklar; kilerler; yemek- haneler v.s. yarısı gömülü katı teşkil etmektedirler.

Birinci katta, ana kısım «tip» kat haline girmek- tedir. Fazladan, şimal kısmında laboratuar, kütüphane, dersler ve konferanslar için iki sınıfla, bir gayet bü- yük anfiteatr vardır.

Nihayet «tip» katlara gelelim. Tam ortadan si- metrik iki kanattan müteşekkildirler. Her birinde ( 6 X 5 ) otuzar yatak ve servisi vardır. İki kanadın tam ortasında ise; yürüyebilen hastalar için bir büyük sa- lonla, bir misafir salonu bulunmaktadır. Bu orta kıs- mın şimalinde, doktor dairesi, katın mutfağı, hastaba- kıcı ikametgâhı, küçük eczahane, sıhhî servis ve temiz çamaşır deposu yer almaktadır. Diğer servisler, rahat bir koridorla ana kısma bağlanmışlardır.

Bütün Türk mimarlarından, İstanbulda yapılması düşünülen hastaneyle; bu, takdim ettiğim eseri karşı- laştırmalarını rica ederim.

Fuat Şevki- V A N L I Bu yazıda organik mimarinin şehircilik görüşle- rinden sarfınazar edilmiştir. İlerde ayrıca bahsedile- cektir.

(36)

Yavedud Türbesi yanında Fatih devrinden kalma X V ilıei asra ait bir mezar taşı

İSTANBULUN EN ESKİ MEZARLIĞI H A K K I N D A T O K M A K T E P E

Prof. Dr. A. Süheyl UNVER

İstanbulun içinde ve dışında ufak ve büyük bir- çok mezarlıklar vardır. Bunların pek azı mamurdur.

Birçoğu haraptır. Şehir içindekilerin bir çokları da hiç bir iz bırakmıyarak yokedilmiştir. Bunları naklet- mek düşünülmemiş, yerinde taşları bazen bir gecede kırılarak ve bazen de harabiye terkolunarak ortadan kaldırılmıştır. İşte Üsküdarda Doğancılardan Ayazma camiine giden ve X V I ncı asırdan kalan mezarlığı bir gecede yok ettiler. Bunun pahasına yol güya genişledi.

Yol genişletilebilirdi, fakat taşları kırmağa, yâni tarihî kıymetini yok etmeğe hakkımız yoktu. Bir kısmının da önlerine berbat duvarlar çevrildi. Bazı taşlar da lâ- hitlerinden ve yerlerinden oynatılarak sıraya dizilerek çirkin bir hâle sokuldu. Bunların misâlleri saymakla tükenmez.

Şehir dışındakiler de böyle yıkılan ve kesilen a-

ğaçlarm yerine konmadı. Şehrin bu pitoresk silüetini çevreliyen gölgeler ortadan kalktı. Mezaristanları- mız bakımsızlıktan harap oldu. Edirnekapısmdaki me- zaristanm eski bir kısmında kurulan Şehitlik yegâne iftihar duyacağımız vaziyettedir. Belediyenin de Mer- kezefendide yaptığı yenilik birçok mühim hazinelerin ve diğer yerlerin mahvedilmesini mucip oldu. O tarihî mezarlık da yenilenmek maksadiyle ortadan kalktı.

Bir kısım mezaristanlarımız var ki bunları hâdi- seler bile ortadan kaldıramadı. Eyüpsultan civarındaki

mezaristan harap ve ağaçsız yine ayakta durmağa çalı- şıyor. Eğrikapı dışında ve karşıya gelen tepelerdeki kim olduğunu bilmediğimiz Tokmak Tepe kabristanı bile tamamen terkolunmuş olduğu hâlde, İstanbulun en es- ki mezarlığıyım, demektedir.

Buraya Yavedudun arkasından vaktiyle mevcut o -

(37)

Tokmakdede kabristanında eski mezar taşları

lan dönemeçli ve mükemmel bir merdivenden çıkılır.

Sağa ve sola tırmandıkça yamaçlarından bakınız. Sağ- da Ayvansaray surları, Toklu Tepe ve sahabeden Ebu Şeybe'nin anıt kabri ağaçları sûrun 2 inci ve 3 üncü burçları arasında görülürken nazarımız yukarlara uza- nırsa harap olmağa bırakılan İvaz Efendi camii, altın- da Anemas hapishanesinin mazgal deliklerini, sûrun du- varlarını ve içlerini Tekfür sarayına kadar g ö - rürüz. Öne bakın, Fatih devrinden beri efsanevî hâtı- rası yaşıyan Yavedudun türbesini ve etrafında kalaba- lık taşları seyrederken bu kısmın etrafına duvar çev- rilmesini görmekle seviniriz. Bu duvarı çeken makam kim ise bahtiyar olsun. Onun yanında Defterdara gi- den caddenin kenarında bir sıra mezarlığın arkasında mezaristan çalınarak genişletilmiş bostanlar görürüz.

Sahiplerini ben buralı göremem. Zira bu mefahiri biz- ler yok edemeyiz ki İkinci Bayezid zamanında Hatib Zade adında mutaazzım âlimlerden birinin garazkârâ- ne fetvasiyle Fatih devrinin değerli âlimlerinden Mol- la Lütfi şehit .edildiğinde gömüldüğü yer bu şimdiki bostanlardan birinde idi. Taşı orada bir hatıra olarak yükseliyordu. Oraya tesahüp eden bittabi bunu da kır- dı.

Yavedudun türbesi yanındaki set üzerinde Fatih ve belki İkinci Bayezid devrinden kalma iki mezardan birisinin ayak, birisinin baş taşlarına rastlıyoruz. Bun- lar birbirine yakındır. Bu nefis parçaların Güzel Sa-

natlar Akademisindeki talebemin yardımiyle üzerinden

Tokmakdede kabristanının Eyüpsultan tarafındaki yamaçda X V I ncı asra ait bir mezar kaidesi

«Tckmaktepede» X V I ncı asra ait güzel bir «hazire»

(38)

Fatih ve İkinci Bayazıt devrinin nakıslarını taşıyan eski bir mezar taşı. Taş «Fatma binti İshak» adında bir

kadına aittir.

örneklerini çıkardım. O ayrı bir yazımıza mevzu olacak- tır. Şimdi görüyoruz ki Fatih devrinden kalan Yave- dud türbesi ve hazîresi en eski mezar taşlarımızı taşı- yor. Bu iki parça taş işçiliğimizin en mükemmel eser- lerindendir. Sahipleri herhalde zengin olmalıdır ki hiçbir masraftan çekinmemişler ve bu mükemmel hâ- tıralar vücut bulmuştur. Şimdi bu taşlar bize İstanbu- lun en eski kabristanlarından birisinin eşiğinde bu- lunduğumuzu hatırlatıyor.

Sağımızda Tokmaklı Tepe ve sahabeden Ebu Şi- betül'Hazerînin anıt kabri yine buraya komşudur.

Şimdi bu eski mezaristanın izini takiben yamaç- tan içeri doğru ilerliyoruz, sağımızda, solumuzda X V inci asır İstanbul halkının çok basit mezar taşları var- dır. Halk buraya gömülüyor. Zengin olmıyanlara mus- tatil ve yassı bir köfeki taş alâmet olarak dikilmiş- tir. Sağınızda ve solunuzda yüzlercesine rastlıyorsu- nuz. Önünüzde bir taş var, okuyorsunuz.

Elmerhume Fatma bint İshak fi şehri

Evaili Cumazelâhır 903 (1)

2 inci Bayezit zamanına ait bu mezar taşının Fa- tih devri mezar taşları gibi hususiyeti ve devrin Ru- mîleri ortasında bir büyük gül öbek mevcut. Yazı üç satırdır. Tarihinin ayrı yeri var, tekdir ve hâlâ Yave- dudun arkasındaki yamacın kenarındadır. Bunun res- mini aldım. Ve bu yazıma koyduğum birkaç ufak mo- tifini çıkardım. Arkası düzdür. Devrin en müstesna

taşlarmdandır. Sağ ve solunda dolaştıkça birçok istı-

(1) 903 (1497).

vanî ve sade iyi yontulmamış, basit ve işlenmemiş kü- fekiden baş ve bazan baş ve ayak taşlarına sayılamıya- cak derecede çok sayıda rastlanıyor. Mezarlar kaybol- masın diye birbirine benziyen bu yontulmıyan irili ve ufaklı taşlarda hiç bir işaret yoktur. Fakat bunların da X V inci asırdan beri kaldığına ve bu mezarlığın Y a - veduttan itibaren Fatih zamanından beri mezarlık ol- duğuna şüphe yoktur (2).

Eyüpsultan tarafına nazır şimal yamacında iler- lerken bir kıymetli sütun kaidesine ve X V inci asır âbidemsi bir mezar taşı kaidesinden bir parçaya rast-

lıyoruz. Mimarî heybeti pek mükemmeldir. O devrin şüphesiz bir büyük zâta ait kabrinin yegâne parçasıdır.

Ve mermere hâkkedilmiştir. Biz onun bozulmamış bir ufak motifini aldık. Tamamlamağa, çok kırıkları ol-

duğundan, imkân bulamadık.

Yolumuza devam edip de Ayvansaray ve Eğrika- pı yamacında ilerlerken X V I ncı asra ait büyük bir hazîrenin taş aralıklı duvar ve kapı bakiyyesine rast- lıyoruz. Bu yamaçtan Otakçılarda biten Tokmak Te- pe mezarlığına tekrar tırmanınca karşımıza:

Ümmühan Binti Mustafa

Mâtefi şehri Şaban sene 905 (3)

Bu taşın bir tarafında yazı ve güzel bir başlığı, arkasında ortada devrin motifleriyle yapılmış bir bey-

zî şemse vardır. Istampajıııdan inceliyecek olursak pek mükemmel bir surette çizildiğini görürüz. Bu taşçıla- rımıza kadar Selçuklardan beri gelişe gelişe gelen

Türk süsleme sanatine edilen itinayı gösterir. Evet biz

(2) O gün Fatihde bulunan Mimar Ali Selim Ülgen ve Ressam Ahmet Calışel de bu fikirdedirler.

(3) Şaban 905 (1500).

(39)

bunlarda Yavedud'dakinde olduğu gibi taşçıların bazı Rumîleri ve seyirlerini iyi anlamamaktan doğan bazı hatalarına rastlarız. Fakat onlar yine esası bozmamış- tır, sayılacak kadar da azdır. Yalnız hattatların olduk- ça bir itina ile yazmak istedikleri yazıları hâk esnasın- da bozmuşlardır. Sanat şubesinde olduğu gibi taşçıların da dikkatlileri ve bilgilileri, dikkatsiz ve bilgisizleri de her asırda az değildir. Ayni asırda birbirine aykırı gö- rünen ve kıymetlerini azaltan taşlar işçilerinin ihmâli- ne ve cahilliklerine kurban gitmiştir. Her asırda iyi işçiler kafilesine böyle dikkatsizler de karışmıştır, ne diyelim.

Buradaki taşlar arasında X V inci asır devrinde verdiğimiz örneklerin düzlerinden de vardır. Yazımı- za bir tanesini nümune olarak koyuyoruz. Bunlar âde- ta nakışlarla ve yazılarla bezenecek taşların kaba yontulmuş kalıbıdır. A z olmakla beraber rastlıyoruz.

Şimdi Otakçılara gelmiş bulunuyoruz. Yolumuza Kirimi çeşmesi, Savaklar ve Eğrikapı istikametinde devam edeceğiz.

Kirimi çeşmesine gelirken X V I inci a s r j ait ve Tokmak Tepe mezarlığının Otakçılar başlangıcına çı- karken sağda bir sofaya rastlıyoruz. Yandaki sokakta mükemmel bir taş parmaklığı var, Kirimi çeşmesine giden kısım açıktır. Yalnız köşesinde güzel bir kafes ve taştan hendesî şekilli bir pencere var. Oradan boş- luğa geçen kısımda mükemmel bir silme var. Tokmak Tepe'nin burada başlıyan kısmında bu dar yan sokağa sapan duvarın köşesinde kıvrım yerinde yukarıda ba- sit bir Stalaktit bile unutulmamış.

Muhakkak ki bu hazire burada yalnız değildir. O- na münasip bir ev veya zaviye olmalıdır. Bunu bilen kimseye rastlamadık. Yalnız karşıdaki duvarla çevrili evin sahibi her sene burasının incirlerine sahip çıkar- mış, o kadar. Yanında bir ev var, basamağına taş lâ- zım olmuş, hazır pehlelerden birisini getirmişler koy- muşlar. Zahmeti bu bedava taşı bir gecede nakletmek olmuş. İşte onun lâle süslerinden bir köşeyi veriyo- ruz:

Bu sofanın güzelliğini bildirmek üzere sözümüzü resme bırakarak Kirimi çeşmesine doğru ilerliyelim.

Güzel tâlik hat'ile iki satırda kitabenin son beytini o- kuyoruz:

«Tokmaktepe» kabristanında X V inci asra alt bazı eski taşlar

Tokmaktepe kabristanın bakımsız ve metrûk hali

Akıttı aynını âbı hayatın 1137 Kirimi çeşmesârından için ma' 1138

Bu çeşmenin tarihini okurken Fatih devrinde meşhur olan Molla Kırîmî'yi hatırlıyorum. Bu eski Molla Kırîmî'nin mi? Ona yeniden 1137 - 1138 (1724 - 1725 — 1725 - 1726) daki su akıtıldı veyahut yeni bir Kirimi mi? Bunu şimdilik halledemeden geçelim. Yal- nız şu var ki bu çeşme .civarındaki ufak mahalleyi ih- ya ediyor. Musluğundan Kırkçeşme suyu akıyor. Ora- nın güzel, içilen ve makbul bir suyu!

Çeşmenin önünden Savaklara doğru ilerledikçe gölgesine sığındığımız en aşağı yüz elli senelik bir bü- yük evin yanından Savaklar camii, küçük ve temiz mahallesi oralarını gölgeliyen ağaçlarda Eğrikapmın Edirnekapıya doğru sur duvarları ve burçlarına na- zarlarımızla beraber ilerliyoruz. Karşımızda gördüğü- müz ressamını bekliyen bir tablo canlanıyor: Türk ve Bizansm burada nasıl birleştiğini Toklu Tepe'de gör-

düğümüz gibi temaşa ediyoruz. Bu iki dekor birbirini ne güzel tamamlıyor. Burasını yazmak benden, bu zevki tatmak da yazımı okuyunca hemen ertesi günü oraya gideceklere aid olsun. Üzüm zamanına rastlarsa Kirimi çeşmesi yanındaki bağa da uğramağa unut- mazlar. İşte İstanbulu böyle dolaşmak, görmek ve böy- le sevmek lâzımdır.

Artık Eğrikapıya geldik. Bu kısa yokuşu tırmanır- ken solda bir mezar kitabesiyle karşılaşıyoruz. Yakın zamana kadar burada mum yanıyordu. Etrafı parmak-*

lıklı. Beş asırlık bir servinin birkaç kuru ve yaş dalı gölgesi altında şu kitabeyi okuyalım:

(40)

Hiyel Hay yül bâkî Hâzel merkad üş şerîf Min eshâbül kirâm Abdüssâdık Amir bin ibâte bin sâme Radyallahü Taâlâ anh ve nafa'nallahe bişefaatihi

Tarihi ta'mir 1205 (4)

İşte bu da bir fetih anıtı. Fatihin emriyle İstan- bulun ilk muhasaralarında diğer islâm mücahitlerle beraber bulunmuş sahabeden birinin anıt kabri. Bu muhasaralarda ölenlere böyle muhtelif yerlerde hemen anıtlar dikilmesi İstanbulun pek kısa bir kaç senede müslümanlık bütünlüğünü tamamlamış.

Eğrikapıdan içeri girerken solda kapıya bitişik üç köşe bir köşede bir kabir daha buluyoruz. Kitabesini 1251 (1835) de Sahhaflar Şeyhi zâde vak'a nüvîs ve âlim, kütüphane sahibi Esat efendi söylemiş. Yesârî- zâde Mustafa İzzet efendi de talik hat ile yazmış. Son mısraında (Hafirin ruhunu Sultanı cihan kıldı şâd) mısraı ile burasını da İstanbul muhasaralarından biri- sinde ölmüş bir zatın anıt kabri olduğunu öğreniyoruz.

Sultan Mahmudu Adlî 1241 (1825-1826) da da Ye- niçerileri bildiğimiz gibi kaldırınca ve halkın manevî teveccühünü diğer vesilelerle de kaybetmeğe başlayın-

ca fetihten beri kalan bu anıt kabirleri unutulmuş v a - ziyetlerinden kurtararak imar etmiş. Bu imarin baka- yası da beş yüzüncü fetih günlerine kadar yetişemiye- ceğinden son günlerini yaşamakta bulunmaktadır.

Bahsimiz burada bitiyor. Vakıa tetkiklerimiz Eğ- rikapı, Yatağandede, Kesmekaya, Drağman, Fethiye, Çarşamba, Fatih yoliyle yürüyüşümüz esnasında de- vam etti. Onu başka bir yazımıza bırakıyorum. Eğri- kapıya varınca fetih zamanından kalan ne kadar hatı- raları gördükse içerde de hemen o kadar gördük diye- bilirim. İstanbulun herhangi bir semtinden yürünse 500 senedir süren âbidelere ve onların beş asırlık silü- etlerine rastlarız. Bu gördüklerimizi tesbit etmediği- miz içindir ki kaybolur ve bunu başkalarına duyura- maz ve sevdiremeyiz. Buraları tanıtmak ve sevdirmek hepimize düşer. Yalnız gördüklerimizin bizde kalma- ması lâzımdır. Bunlar öyle tetkikler ki ufak tefek ka- yıtlar tarihimizin bir noktasını aydınlatabilir. Bunları

tanırsak daha iyi saklarız ve İstanbulun Türklüğünü daha ilerlere kadar vardırırız. Bir ufak mezar taşı, bir kapı, bir duvar harabesi, bir minare, bir anıt kabri ayrı mevzular halinde birer birer yazmalıyız. Bunlar çok defa büyük mevzular içinde kaybolur. Lâkin tek tek hem bir mevzudur, ve hem de ilerde büyük ve ge- niş mevzular üzerine yazı yazacaklara biblioğrafya hazırlamış oluruz. Her şeyden evvel gezintilerimi böy- le tesbit ederek canlandırmamız ve gezemiyecek olan- ları da yazımız içinde dolaştırmamız İstanbulu sevdir- mek ve âbidelerini korumak ve korundurmak için pek faydalı olur kanaatindeyim,

(4) 1205 (1790-1791).

M U D U R N U KESİN İMAR PLANI

Ö l Ç Ü 1:2000

•AlKtU

114

Mudurnu imar plâıu

(41)

«Sinne» kayalığından Mudurnunun görünüşü

MUDURNU KESİN İMAR PLÂNINA AİT İ Z A H NOTU

Y. Mimar: Lûtfi TOPÇUBAŞI

A — Mudurnu kasabası, Batıda; Kulaklı ve Sığır - man, Doğuda: Hisar, Kuzeyde: Aband, Güneyde: Kara- yokuş ve Eğri dağları arasındaki vadiye yerleşmiş 820 rakımlı bir dağ şehridir.

Güneyden Kuzeye akmakta olan Mudurnu deresi kasabayı, büyük kısmını doğuda bırakmak üzere ikiye ayırmaktadır. Kasabanın yegâne ve esas yolu Geyve - Nallıhan yoludur. Ve kasabanın hariçle irtibatı, birin- ci derecede Mudurnu - Geyve, ikinci derecede Bolu - Adapazarı ve üçüncü derecede Nallıhan - Mudurnu ka- sabası coğrafî vaziyetinden dolayı inkişaf kuzey cihe- tindeki 19.50 hektarlık arazi dahilindedir. Güneyde e- lektrik fabrikası, kuzeyinde boş olan arazi yeni bir ika- met bölgesi olmaya müsaittir.

Hâlen 3038 nüfuslu olan Mudurnu'nun ahalisinin ekseriyeti küçük sanat erbabından mürekkeptir. Kendi ektikleri hububat, zerzevat ve yemişlerle geçinirler.

Kasabada 3038 nüfus meskûn olduğuna göre, nü- fus başına, takriben 120. m2. arazi isabet etmektedir.

Kasaba dahilinde normal olarak salgın hastalıklar yoktur. En çok tesadüf edilen hastalıklar: Romatizma, Sıtma. Kışın soğuk algınlığı ve yazın ishallerdir.

Senede takriben 41 kişi arttığına göre 50 sene sonraki nüfus 5088 olacaktır.

İnkişaf bölgelerinin darlığına rağmen kasabanın müstakbel nüfus artımına bir engel teşkil etmiyecek- tir. Çünkü eski meskûn sahanın %30 unu boş arsalar teşkil etmektedir.

Mudurnu çok güzel ve şirin bir kasaba olup man- zarası ve havası güzel olmakla beraber kışın kar za- manlarında civar yerlerle irtibatı bir kaç gün için ke-

silir. Ayni zamanda zelzele mmtakası dahilindedir. Ve son zelzelede civar köyler tamamen harap olmuş ve kasaba dahilindede tarihî olan caminin de kubbesi çat- lamıştır. Bundan sonra bu kasabada yapılacak evlerin mevcutları gibi üç katlı olmayıp da deprem bölgeleri inşaat talimatnamesine uygun olarak inşa edilmeleri lâzım gelecektir.

Referanslar

Benzer Belgeler

maddesi’ne Türkiye Denetim Standartları (TDS)’na ve diğer düzenleyici Kurul ve Kurumların düzenlemelerine uygunluğun sağlanması hususundaki gözden geçirmelerin

If we agree that Becker’s view about how history works and what historical facts actually are makes more sense in the horizon of experience (because we are

MATRA programlar kapsam ndaki “ KUR’un Kurumsal Yap n Güçlendirilmesi, Özürlüler için Geli mi Bir stihdam Stratejisi ve Mesleki Rehabilitasyon Projesi” nin faaliyet

[r]

[r]

Aşıklar, mertek- ler, kiremit altı tahtalarının değiştirilmesi ve bu- na zamimeten çatı bağlamalarının demir aksam ile raptı iktiza ederdi.. 9 — Pencere çerçeveleri

Özel anıtlarımızı ve bize tarih- ten mal olan mimarlık ve diğer sa- nat eserlerini daha bilimli ve daha esaslı koruyabilmek için; bir çok kollarda çalışan ayrı ayrı

Öğrencilerimiz yaşadıkları aile ve akraba çevresinden yapacakları araştırma sonucunda öğrenecekleri Şarkışla ilçesine özgü yemeklerle ilgili çalışmaları okul