• Sonuç bulunamadı

Ekonomi Bülteni. 04 Kasım 2013, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Makro Ekonomi ve Strateji

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Ekonomi Bülteni. 04 Kasım 2013, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Makro Ekonomi ve Strateji"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ekonomi Bülteni

04 Kasım 2013, Sayı: 40

Yurt Dışı Gelişmeler

Yurt İçi Gelişmeler

Finansal Göstergeler

Makro Ekonomi ve Strateji

Hakkıyla Yapılabilirse AB Banka Stres Testi 2014’te Piyasalar Açısından Önemli bir İtici Güç Olabilir…

Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel

Ercan Ergüzel Ezgi Gülbaş Ali Can Duran

(2)

Yurt Dışı Gelişmeler DenizBank Ekonomi Bülteni

04 Kasım 2013

FED varlık alımlarında azaltımı çok fazla ertelemeyebilir. FED, Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısı sonu- cunda beklentilere paralel varlık alım programında (aylık 85 milyar $) ve politika faiz oranında (%0-0.25) herhangi bir değişiklik yapmadı. Komitenin karar metni incelendiğinde de Eylül ayındaki karar metnini hemen hemen yinele- diği dikkat çekti. Karar metninde ekonomik aktivite adına son yaşanan gelişmelere karşın daha pesimisttik bir ton kullanmamış olması FED’in “tapering”i çok fazla ötelemek istemediği, bu nedenle farklı bir ton kullanmaktan çekin- diği şeklinde yorumlanabilir. Ayrıca daha önceki karar metnindeki gibi artan faizler nedeniyle büyüme tarafında oluşan aşağı yönlü riske değinmemesi de komitenin daha fazla öteleme istemediği görüşünü destekledi. Toplantı kararından sonra ABD 10 yıl vadelilerin getirileri yükselirken, 3 ay ve 6 ay vadelilerde artış gözlemlenmemesi piya- saların halen en azından 2014’ün ilk çeyreğine kadar bir azaltım bekleme ihtimalini daha düşük gördüklerinin gös- tergesi oldu.

ABD’de veriler belirsizlik yaratıyor. ABD’de açıklanan ADP istihdam değişim anketi Ekim ayında özel sektördeki istihdam değişiminin 150 bin adet olan beklentilerin altında 130 bin arttığına işaret etti. Eylül ayına ait 166 bin adet- lik rakam ise 145 bin adete revize edildi. FED’in istihdam piyasası tarafında yakından takip ettiği tarım dışı istihdam verisi ile arasındaki korelasyon nedeniyle öncü veri olarak kabul edilen anketin geçtiğimiz son 1 yılın en düşük is- tihdam artışına işaret etmesi varlık alımlarının azaltılmayacağı beklentisini destekledi. Hafta başında ayrıca tüketici güven endeksinin gerilemesi ve zayıf perakende satışları da bu görüşü desteklemişti. Fakat, Chicago PMI endeksi 55 olan beklentilerin oldukça üzerinde 65.9 açıklanarak tersi yöndeki beklentilerin artmasını sağladı. Ek olarak haf- talık işsizlik maaşı başvurularının da 350 binden 340 binde gerilemesi bu yöndeki görüşe destek verdi. Piyasalarda yoğun bir endişe olmamasına karşın belirsizlik yatırımcıların temkinli davranmasına neden oluyor.

Gerileyen enflasyon ECB üzerinde baskı yaratıyor. Euro Bölgesi’nde açıklanan TÜFE artışı Ekim ayında %1.1 olan beklentilerin oldukça altında kalarak %0.7 ile tüketici fiyatlarının son 4 yılın en düşük hızıyla artış gösterdiğine işaret etti. Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB’nin) enflasyon hedefi ise %2 seviyesinde bulunuyor. %1.1’den % 0.7’ye gerileyen yıllık enflasyon oranı halen kırılgan olan Euro Bölgesi ekonomisinin toparlanması için tehdit oluştu- ruyor. Gereğinden fazla gerileyen enflasyon oranı (ki bu oran Euro Bölgesi için %1 olarak düşünülebilir) ECB’nin faiz indirimi gerçekleştireceği beklentilerinin oluşmasına destek sağladı.

İtalya’da resesyon İspanya’nın aksine bir çeyrek daha uzun sürecek. Önceki hafta İspanya Merkez Banka- sı’nın ülke ekonomisinin bir önceki çeyreğe göre %0.1’lik büyüme kaydederek 2 yıldır süren resesyonun sona erdi- ğini açıklamasının ardından istatistik ofisi de ihracatın desteklediği bu büyüme oranını teyit etti. İtalya’da ise resmi rakamların 14 Kasım’da açıklanmasından önce İstatistik Ofisinin başındaki isim parlamentoda ülke ekonomisinin 3.çeyrekte limitli bir oranda küçüldüğünü, son çeyrekte ise zayıf bir büyüme sergileyeceğini belirtti. Böylece Euro Bölgesi’nin 3.en büyük ekonomisi İtalya’daki resesyonun devam edeceğinin sinyali verilmiş oldu. Ülkedeki iki dipli resesyonun derinliğini ortaya koyan istatistik ofisinin yayınladığı rakamlar ise; yoksulluk sınırı altında yaşayan kişi sayısının 2007-2012 arasında iki katına çıkarak 4.8 milyona ulaştığını, sanayi üretiminin ise kriz öncesi zirve nokta- sının %25’inden daha fazla bir oranda altında olduğunu ortaya koyuyor.

Japonya ekonomisinde toparlanma şimdilik devam ediyor. Dünya’nın en büyük 3.ekonomisi Japonya’da Eylül ayı sanayi üretimi %1.5’lik artış oranı ile piyasa beklentilerinin bir miktar altında kalmasına karşın bir önceki ayın % 0.9’luk gerilemesinden sonra güçlü bir geri dönüş gerçekleştirmiş oldu. Sanayi üretim endeksi geçtiğimiz yılın Ma- yıs ayından bu yana en yüksek değerine ulaşmış olması daha fazla firmanın ülkenin Başbakanı Shinzo Abe’nin taban maaşların yükseltilmesi çağrısına uyacağı beklentisini artırıyor. Fakat Abe’nin teşvik paketleri ile canlandırdı- ğı iç talep ile beslenen sanayi üretiminin yine Abe’nin Nisan ayında kamu finansmanına destek sağlamak için vergi oranlarını yükseltecek olması nedeniyle güçlü büyümesini sürdüremeyeceği beklentileri de mevcut. Abe bu beklen- tilerin önüne geçmek ve yeni yeni toparlanmaya başlayan ülke ekonomisine getireceği yükü dengelemek için en az 5 trilyon Yen tutarında teşvik paketi açıklamayı da planlıyor.

Çin’de imalat sektörünün büyüme hızı artıyor. Çin’de özel bir bankanın açıkladığı üretim PMI verisi 50.9 ile son 7 ayın en yüksek değerine ulaştı; resmi PMI verisi de 51.2 olan beklentileri aşarak son 18 ayın en yüksek değeri olan 51.4’e yükseldi. 50’nin üzerinin büyümeyi işaret ettiği endeksler imalat sektöründeki büyüme hızının arttığına işaret etti. Resmi PMI verisi incelendiğinde sektördeki artışın büyük ve küçük firmalar arasında dengesiz dağıldığı ise dikkat çekiyor. Genelde hükümet destekli olan büyük firmalar için endeks 52.3 seviyesindeyken daha küçük firmalar için halen daralma bölgesi olan 50 seviyesinin altında 48.5’de bulunuyor.

(3)

Yurt İçi Gelişmeler DenizBank Ekonomi Bülteni

04 Kasım 2013

Dış Ticaret Dengesi, Eylül 2013

 Eylül ayında dış ticaret açığı 7.3 milyar $ olan piyasa beklentisine yakın olarak 7.5 milyar $ olarak gerçekleşti. 12 aylık birikimli dış ticaret açığı önceki yılın aynı ayına göre %8 artışla 95.1 milyar $’a yükseldi. Yılbaşından itibaren baktığımızda ise, dış ticaret açığının bir önceki yılın aynı dönemine göre %17.2 oranında arta- rak 75.1 milyar $’a ulaştığını görüyoruz.

 Yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde zayıf seyreden ihracat Eylül ayından hafif bir toparlanma göstererek bir önceki yılın aynı dönemine göre %1.3 arttı. Böylece, 3. Çeyrekte ihracat bir önceki yıla göre %3.2 azalmış oldu (İkinci çey- rekte ihracat bir önceki yıla göre %2.1 gerilemişti). Detaylarına baktığımızda, Mart ayından beri ara malı ihracatın- da görülen gerileme devam etti ancak Ağustos ayına göre gerilemenin hızında bir miktar yavaşlama görüldü. İhra- cattaki büyümeye olumlu katkı tüketim malları ihracatından geldi. Ülke grubu bazında baktığımızda, siyasi istikrarla ilgili sorunların devam ettiği Yakın ve Orta Doğu’ya yapılan ihracatın Eylül ayında da gerilemeye devam ettiğini gö- rüyoruz. Bu ülkelere yapılan ihracat 2009-2012 döneminde yıllık ortalama %23 artış göstermişti, 2013 Eylül ayı iti- barıyla ise bu ülkelere yapılan 12 aylık birikimli ihracat %11.4 azaldı.

 Eylül ayında ithalat ise bir önceki yılın aynı ayına göre %3.5 artarak 20.6 milyar $ oldu. Enerji ithalatında Eylül ayın- da %6 gerileme görülürken, enerji dışı ithalattaki artış %6.8 oldu. Yılın ilk yarısında yüksek seyreden altın ithalatın- da Temmuz ayında başlayan gerileme, Eylül ayında da devam etti. Sene başından beri negatif seyreden net altın ihracatının katkısının ise, altın ithalatındaki güçlü artışın tersine dönmesiyle Eylül ayında pozitife döndüğünü göz- lemledik. İlk 8 ayda toplamda 7.2 milyar $ negatif katkı yapan net altın ihracatının, Eylül ayında 135.5 milyon $’lık pozitif katkısı oldu. Altın ticaretini dışarıda bıraktığımızda, 12 aylık olarak ithalatın altın hariç olarak %2.4 arttığını, ihracatın ise geçen yıl yüksek baz etkisi oluşturan altın ihracatını çıkardığımızda %6.3 oranında artığını görüyoruz.

 Özetle, Eylül ayında altın ithalatının yaptığı negatif katkının azalığını ve ihracatın hafif toparlanmaya başladığını gözlemledik. AB ülkelerine yapılan ihracattaki toparlanma devam ederken, yakın ve Orta doğu ülkelerine olan ihra- cattaki gerileme sürüyor, bu ülkelerde belirsizliklerin sürmesinden dolayı yakın zamanda burada bir değişik olması- nı beklemiyoruz. Avrupa ülkelerinin gösterdikleri toparlanmaya paralel olarak bu ülkelere yapılan ihracattaki artış eğiliminin önümüzdeki dönemde de korunmasını bekliyoruz ve bununla birlikte yıl sonu OVP hedefi olan 98 milyar

$ dış ticaret açığının çok fazla üzerine çıkılmayacağını düşünüyoruz.

IV. Enflasyon Raporu, Ekim 2013

 Temmuz ayı enflasyon raporunda %6.2 olarak açıklanan 2013 yılı Tüketici enflasyon tahmini (TÜFE) %6.8’e revize edildi. 2014 TÜFE tahmini ise 0.3 puan artışla %5.3’e çıkarıldı. 2013 yılının 3. çeyreğinde enflasyonun Temmuz ayı raporuna göre yüksek seyretmesindeki temel nedenin döviz kuru varsayımları olduğu belirtilirken, döviz kuru varsa- yımlarındaki güncelleme ise 2013 yılsonu TÜFE tahmininde 0.4 puan yukarı etki yaptı.

 MB’nin enflasyon tahmininde kullandığı varsayımlarda, 2013 yılı Çıktı Açığı bir miktar yukarı yönlü güncellenirken, bu güncellemenin 2013 yılsonu enflasyon tahminine katkısı 0.1 puan oldu. Petrol (Brent) fiyatları ise 2013 yılı için 2

$ yukarı çekilerek 109$’a güncellendi ve 2013 enflasyon tahminine 0.1 puan etki etti. Gıda fiyatları öngörüsünün ise bir önceki raporda olduğu %7’de sabit bırakıldı. Ancak yılın üçüncü çeyreğinde işlenmemiş gıda fiyatlarında düzelt- me hareketinin beklentilerin altında kaldığı belirtilirken, yüksek seyreden işlenmemiş gıda fiyatları enflasyon görü- nümü üzerinde yukarı yönlü risk oluşturduğu ve yıl sonu enflasyonu baz senaryo tahmini olan %6.8 değerinin üze- rinde gerçekleşebileceği belirtildi. Maliye politikası varsayımlarında ise bir değişiklik yapılmadı.

 Küresel piyasalarda belirsizliğin devam etmesini bekleyen merkez bankası önümüzdeki dönemde para politikasın- da öngörülebilirliği artıracağını belirtilirken, yıllık kredi artış hızının %15’lık referans değerinin üzerinde seyrettiğini (14 Ekim itibarıyla kredilerin yıllık büyüme oranı: %22), fakat temkinli para politikası, makro-ihtiyati önlemlerin ve zayıf seyreden sermaye akımlarının etkisiyle kademeli olarak yavaşlayacağı ve 2014 yılının ortalarına doğru refe- rans değer olan %15’e yaklaşacağı belirtildi.

Milyar $ Eyl.12 Eyl.13 Eyl.12 Eyl.13

İhracat 13.0 13.1 1% 148 152 2%

İthalat 19.9 20.6 4% 236 247 5%

Yatırım Malları 2.6 3.1 16% 34 36 6%

Ara Malı 14.6 14.8 2% 174 181 4%

Tüketim Malları 2.3 2.7 16% 27 30 11%

Dış Tic. Dengesi -7.0 -7.5 8% -87.8 -95.1 8%

Aylık Yıllık 12 Ay Toplam

% Değ.

Yıllık

% Değ.

(4)

Finansal Göstergeler DenizBank Ekonomi Bülteni

04 Kasım 2013

Haft a k v e A ylı k G e tiri

Toplantı sonrası FED’in “tapering”i çok fazla ertelemek istemediği beklentisi bir miktar satışa neden oldu

P a ra P iy a s a la H. S e ne di P iy a s a la

3 ay vadede hem USD hem de EUR borçlanma maliyetleri belirsizlik nedeniyle yükseldi

Hisse senedi piyasalarında da FOMC sonrası gelen satışlar haftalık kazanımları limitledi

Not: Tüm veriler raporun çıktığı Cuma günü saat 12:00 itibarı ile güncellenmiştir.

80 100 120 140 160

2012 2013

Hisse Senedi Endeksleri (Ocak 2012=100) MSCI Türkiye Endeksi

MSCI GOÜ Endeksi

-0.3 0.60.30.20.9 0.1 0.3 0.4 0.8 0.72.0 -1.1 -0.7 0.70.4 2.8 -2.3 0.82.4

0.2 -3.2

3.2 3.23.6 2.3 4.14.4 2.23.8 -2.0

3.8 -0.7 2.03.0 5.35.6

0.1 0.7

-1.2 2.02.0 8.5

-4 -2 0 2 4 6 8

MSCI Global G-7 OrtalamaABD-S&P ABD-DJ Indus EU-DJ Stoxx 50Jp-Nikkei225UK-FTSE 100Fr-Cac40Ger-Dax MSCI EmergingTR- BIST100Çin-ShangaiMeks-BolsaBr-BovespaRus-MicexCz-PragueMac-BuxPol-WIG Hindistan-SensexEndonezya-JCIKore-Kospi

1 Aylık Değ (%) 5 Günlük Değ (%)

(5)

Finansal Göstergeler DenizBank Ekonomi Bülteni

04 Kasım 2013

Ta hv il P iy a s a la

Gösterge tahvil getirisi de diğer GOÜ tahvillerine paralel bir miktar yükseldi. (%7.96)

viz P iy a s a la E mtia P iy a s a la

USD son haftalardaki değer kayıplarına ara verdi…

Çin’den gelen veriler enerji ve temel madenler fiyatlarında haftalık kaybın önüne geçti

Not: Tüm veriler raporun çıktığı Cuma günü saat 12:00 itibarı ile güncellenmiştir.

-2.0 -1.1

-0.9 -1.1

0.1 -2.5

-3.3 -2.0 -2.3

-1.2 -1.6

0.0 -1.2

-0.3 0.2

1.2 0.5 -0.1

0.9 -0.6

0.8 -1.0

-4 -3 -2 -1 0 1 2

EURO GBP JPY TRY KRW ZAR HUF PLN CZK MXN BRL

1 Aylık Değ (%) 5 Günlük Değ (%) USD'ye Karşı Değişim (%, Pozitif Değerler= $'a karşı değerleniyor)

(6)

Makro Ekonomi & Strateji

DenizBank Ekonomi Bülteni

04 Kasım 2013

Hakkıyla Yapılabilirse AB Banka Stres Testi 2014’te Piyasalar Açısından Önemli bir İtici Güç Olabilir…

Global krizin hemen ardından ABD 2009 yılında kendi bankalarını ciddi bir stres testine tabi tutup ne kadarlık bir ek ser- maye ihtiyaçları olduğunu ölçtü. Teste tabi tutulan 19 bankanın –ABD bankacılık sisteminin yaklaşık %90’ı - (aralarında Citi, Goldman gibi ülkenin en büyük ve prestijli bankaları da vardı) 10 tanesinin toplamda 75 milyar $’lık sermaye açığı olduğu ortaya çıktı. Bu sermayenin ABD Hazine’si tarafından yerine konulmasının ardından, ABD bankaları yeniden kre- dilerini hızla büyütmeye başladı. Bu süreç ABD ekonomisinde –başta konut sektörü ve istihdam olmak üzere- toparlan- mayı beraberinde getirdi. Son 2 yılki politik çekişmeler olmasa muhtemelen ABD bugün krizden önceki potansiyel hızında (%3 civarı) büyümeye devam edecekti.

2010 yılında Avrupa Birliği (AB) de ABD benzeri bir stres testi uygulamaya karar verdi. AB’de en büyük 91 banka (bankacılık sisteminin %60’ı) teste sokuldu ve sadece 7 tanesinin 3.5 milyar € sermaye açığı olduğu belirtildi. Piyasalar bu testin sonuçlarını doğal olarak gerçekçi bulmadı. 2011 yılında yeni bir stres test uygulanmasına karar verildi. Sonuç ilkinden çok farklı değildi. Bu sefer de sadece 8 bankanın toplamda 2.5 milyar € gibi düşük bir sermaye açığı olduğu orta- ya kondu. Stres test denilen olgu ortaya bazı varsayımlar koymak, bunun ardından bu koşullar altında bankaların serma- ye açığını hesaplamaktı. Ortaya stres testin mantığı ile örtüşmeyecek şekilde son derece iyimser varsayımlar konulunca (bankaların bilançosundaki PIIGS tahvillerinin temerrüde düşmeyeceği gibi, ki sonra Yunanistan bizzat AB’nin ve IMF’in desteği ile iflas ettirildi) sonuçlar da piyasalar tarafından inandırıcı bulunmuyordu.

Bankalarda ABD’de olduğu gibi bir yeniden sermayelendirme yapılamayınca, Yunanistan’la başlayan kriz İtalya ve İspan- ya’yı da içine alacak şekilde genişlemeye başladı. İspanya gibi Euro Bölgesi’nin en büyük 4. ekonomisi konumundaki bir ülke AB’den kurtarma paketi alma noktasına kadar geldi. Euro Bölgesi’nin 3. büyük ekonomisi İtalya’nın 10 yıllık tahvil getirisi bir sene içinde %3.7’den %7.3’lere kadar yükseldi. Hatta bir ara AB’nin ve dünyanın en büyük bankaları arasında yer alan bazı Fransız bankalarının sermaye eksiği olduğu ve Çin bankalarının bu bankalarla çalışmayı durdurduğuna dair haberler gelmeye başladı.

Çünkü hem kamu finansmanı hem de bankaların sorunlu olduğu ve bu ikisinin birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğu bir meka- nizmada (İspanya devletinin borcunun üçte biri, İtalya devletinin beşte biri kendi bankalarında. İspanya bankalarında ser- maye kadar devlet tahvili, İtalya bankalarında ise sermayenin %70’i kadar devlet tahvili var) birinden birini çözmeden bu basit sarmaldan kurtulmak mümkün olmuyordu. Kamu finansmanı büyüme, yatırımcı güveni, mali disiplin gibi çok farklı ve uzun vadede çözülebilecek faktörlere bağlı olduğu için en doğrusu kısa vadede etkili sonuç verecek adımı atmak, yani bankalara ihtiyaçları olan sermayeyi vermekti.

ECB devreye girerek bazı adımlar attı. Kamu kesimini limitsiz tahvil alım sözü vererek rahatlattı. Bankalara ise 1 trilyon € ucuz faizli likidite aktardı. Ama bankalar tarafındaki sorun likidite değil sermaye eksiğiydi. Zaten bankalar ellerindeki bu likiditeyi ser- mayelerine güvenmedikleri için ekonomiye etkili biçimde aktara- madı (yandaki grafik) Çünkü aktiflerinde tam olarak detayları bilinmeyen sorunlu varlıklar vardı. IMF’ye göre, Portekiz, İspan- ya ve İtalya’da borçlu şirketlerin sırasıyla %50, %40 ve %30’u vergi öncesi gelirleriyle borç faizini ödeyemeyecek durumda.

Birçok ülkede hanehalkı borcu ekonominin %100’ünün üzerin- de. Ve mevcut makyajlı haliyle bile batık kredilerin toplam kredi- ye oranı İrlanda’da %15’in, İtalya’da %10’un, Portekiz ve İspan- ya’da %6’nın üzerinde…

AB bugün itibarıyla bir para birliğini çoktan tamamlamış durumda; fakat banka birliği ve mali (bütçe) birliği konusunda noktasında alınması gereken çok fazla mesafe var. Bundan sonra ilk aşamada banka birliği kurulması hedefi var. Bunun için tüm bankaların denetim ve gözetim faaliyetleri Kasım 2014’ten itibaren Avrupa Merkez Bankasına (ECB) geçecek.

(7)

Makro Ekonomi & Strateji

DenizBank Ekonomi Bülteni

04 Kasım 2013

ECB bunun için bugünden itibaren öncelikle bankaların mevcut risk profillerini ölçecek ardından bu doğrultuda bir stres test yapacak. 2014 yılının 3. çeyreğinde sonuçlanacak stres test bu anlamda oldukça hayati öneme sahip olacak. ECB bu testte yaklaşık 130 bankayı değerlendirecek ki bu bankalar toplam AB bankacılık sisteminin %85’ini oluşturuyor.

Şayet öncekilerden farklı olarak ECB ortaya gerçekçi bir stres test koyabilirse (ki birçok piyasa oyuncusuna göre bu ra- kam 50-100 milyar € arasında), ve bu doğrultudaki sermaye açığı yerine konabilirse (ki buradaki bir başka önemli nokta yerine koyamayacak büyüklükte bir sermaye açığı çıkmaması) AB bankalarının daha önce tıpkı 2009’da ABD’de olduğu bir süreçten geçmeleri ve yeniden kaynaklarını en etkili bir biçimde ekonomiye aktarabilecekleri söylenebilir.

Şayet bu başarılabilirse global finansal piyasalar önündeki 2010 yılından bugüne süregelen AB kaynaklı problemlerin çö- zümü anlamında çok önemli bir adım atılmış olacaktır. ECB’den şu ana kadar yapılan açıklamalar ortaya bu sefer ciddi bir stres test konacağını ve bu doğrultuda bankaların sermaye açıklarını kapamak için 2014’ün son çeyreğinden itibaren yo- ğun bir çabanın başlayacağına işaret ediyor. Bu süreç hakkıyla yönetilebilirse AB’nin 2010 yılından itibaren içine düştüğü krizden ciddi anlamda (ECB’nin para politikaları dışındaki mekanizmalarla) çıkışına dair ilk önemli sinyal olacak.

Referanslar

Benzer Belgeler

Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksi ise bir önceki yıla göre piyasa beklentisi olan %2.1’lük artış beklentisinin üzerinde %6.4

Enflasyonun daha önceki aylara göre Ekim ayında yüksek gelmesinde mevsimsel olarak giyim ve gıda grubu fiyatlarında görülen artış ile doğalgaz ve elektrik

Önümüzdeki dönemde global ekonomik büyümenin ivme kaybetmesine bağlı olarak ihra- cattaki artış eğilimi ılımlı seyretse de, petrol fiyatlarındaki gerilemeye bağlı

Merkez Bankası, fonlamanın temel olarak marjinal fonlama faizi (gecelik borç verme) yerine bir hafta vadeli repo faiz oranından sağlanacağını duyururken, %4.5 olan bir hafta

(2013 yılında aylık bazda tüke- tici fiyatları bir önceki aya göre %1.2 oranında artış göstermişti. Bu yıl mart ayında artış oranı tahmini %1).. Geçen yıl

 2013 yılı Ekim ayı Merkezi Yönetim Bütçe gerçekleşmelerine göre, Ekim ayında bütçe dengesi 3.2 milyar TL açık verirken, yılbaşından bu yana

Son üç toplantısında üst bantta (gecelik borç ver- me faizi) 125 baz puan indirim yapan Merkez Bankası da hem Fed’in faiz artırım beklentilerinin ötelenmesini hem

Ağustos ayında bütçe gelirleri bir önceki yıla göre %5.5 artış göstererek önceki aylardaki yıllık artış oranının oldukça altında kaldı ve 31.9 milyar.. TL