• Sonuç bulunamadı

Ekonomi Bülteni. 06 Ağustos 2012, Sayı: 30. Yurtdışı Gelişmeler. Yurtiçi Gelişmeler. Finansal Göstergeler. Haftalık Görünüm

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Ekonomi Bülteni. 06 Ağustos 2012, Sayı: 30. Yurtdışı Gelişmeler. Yurtiçi Gelişmeler. Finansal Göstergeler. Haftalık Görünüm"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ekonomi Bülteni

06 Ağustos 2012, Sayı: 30

Yurtdışı Gelişmeler

Yurtiçi Gelişmeler

Finansal Göstergeler

Haftalık Görünüm

Gözler Bir Kez Daha Merkez Bankalarında…

Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel

Ercan Ergüzel Doğukan Ulusoy Ali Can Duran

(2)

Yurtdışı Gelişmeler

DenizBank Ekonomi Bülteni

06 Ağustos 2012

FED’den yeni bir adım gelmedi. FED’in iki gün süren FOMC toplantısının ardından yayınladığı karar metninde para politikasına yönelik yeni bir adım atılmadı. Daha önce sınırlı olarak büyüdüğü ifade edilen ABD ekonomisinin hız kaybettiğine dikkat çekilirken, konut ve istihdam piyasalarındaki sorunların da devam ettiği vurgulandı. Daha önceki toplantılarda olduğu gibi yukarı yönlü enflasyonist risklerin hala sınırlı olduğu belirtilirken, düşük faiz politika- sının (%0-%0.25) 2014 sonuna kadar devam etmesi yönünde görüş bildirildi. Yayınlanan karar metninde yeni bir parasal genişleme için daha güçlü bir söylem kullanıldı. Son birkaç karar metninde gerektiğinde para politikasını gevşetici adımlar atmak için hazır olduğunu belirten FED, bu kez ekonomik verilerin ve finansal piyasaların yakın- dan takip edileceğini ve gerektiği takdirde gereken adımların atılacağını belirtti. Böylece FED’in Eylül ayında yapa- cağı FOMC toplantısında parasal genişlemeye gidilmesi ihtimali artmış oldu.

ECB Başkanı piyasaları hayal kırıklığına uğrattı. ECB’nin geçtiğimiz ay %1’den %0.75 düşürdüğü politika faizini bu ay sabit tutmasının ardından ECB Başkanı Mario Draghi’nin yaptığı açıklamalar piyasaları hayal kırıklığına uğ- rattı. Mario Draghi, ECB’nin tahvil alımlarına yeniden başlayabileceğini ve standart dışı yeni adımlar atılabileceğini dile getirdi. Geçtiğimiz hafta Euro’nun geleceği için “gerekenlerin” yapılacağını belirten Mario Draghi’den yöntem ve tarih konusunda somut bir açıklama gelmemesi piyasaların risk iştahının önemli bir şekilde gerilemesine neden oldu. Konuşmanın başlarında 1.24’e kadar yükselen EUR/USD paritesi sert bir şekilde 1.22’nin altına geriledi. AB borsalarında %2’yi aşan kayıplar görülürken, İspanya 10 yıllık tahvil getirileri ise tekrar kritik eşik olan %7’nin üzeri- ne çıktı.

ABD’de Fabrika Siparişleri beklentilerin altında kaldı. FED’nin yayınladığı karar metninde ABD ekonomisi için daha karamsar bir tablo çizmesinin ardından açıklanan Haziran ayı Fabrika Siparişleri piyasaları %0.5’lık bir artış beklemesine rağmen %0.5’lik bir düşüş yaşadı. Mayıs ayı için açıklanan %0.7’lık artış ise %0.5’e revize edildi. Dü- şüşte gerileyen kurumsal yatırımlar ve son üç yılın en büyük düşüşünü yaşayan dayanıksız tüketim malları sipariş- leri etkili oldu.

ABD’de işsizlik oranı %8.3’e yükseldi. ABD’de Haftalık işsizlik maaşı başvuruları 8 bin kişilik bir artış ile 356 bin olarak gerçekleşirken, Temmuz ayı Tarım Dışı İstihdam verisi ise bir önceki aya göre 99 bin kişilik bir artış ile 163 bin kişi olarak açıklandı. İşsizlik oranı da aynı dönemde %8.2’den %8.3 çıkarak 3 ay sonra tekrar yükselmiş oldu.

PMI’lar gerilemeye devam ediyor. 50’in altının daralmayı işaret ettiği PMI endeksleri, küresel olarak gerilemeye devam ediyor. Euro Bölgesi üretim PMI endeksi 45.1’den 44’e gerileyerek Haziran 2009’dan bu yana en büyük da- ralmayı işaret etti. Almanya’da 45’den 43’e gerileyen PMI verileri son 3 yılın en sert daralmasını işaret ederken, bölgenin ikinci büyük ekonomisi olan Fransa’da da benzer bir tablo mevcut. Fransa’da endeks 45.2’den 43.4’e geri- lerken, İspanya’da 15 aydır daralmayı işaret eden veri 41.1’e kadar düştü. Dünyanın en büyük ekonomisini olan ABD’de ise ISM üretim endeksi 49.8 değerini alarak Ağustos 2009’dan bu yana ilk defa 50’in altına gerilemiş oldu.

Asya ekonomileri yavaşlıyor. Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin’de açıklanan resmi PMI verileri Temmuz ayında 50.5 olan piyasa beklentilerinin altında 50.1 olarak gerçekleşti ekonomik aktivitede yaşanan durgunluğu bir kez daha işaret etmiş oldu. G. Kore’de ise Temmuz ayında ihracat geçen yılın aynı ayına göre %9 oranında geriler- ken, küresel talebin gerilediğine dair önemli bir gösterge oldu. Tayvan’da ise ikinci çeyrekte %0.5’lık büyüme bek- lentilerinin aksine %0.16’lık bir daralma yaşandı.

Yunanistan yeni tasarruf önlemlerini onayladı. Sorunlu AB ülkeleri tasarruflara devam ediyor. İspanya’nın ardın- dan Yunanistan da 11.5 milyar €’luk tasarruf önlemlerini onayladı. Ülkede emekli ve kamu çalışanlarının ücretleri- nin düşürülmesine yönelik itirazların geri çekilmesinin ardından kesintiler konusunda anlaşmaya varıldı. Yunanis- tan’ın gelecek ay alacağı 31.2 milyar €’luk kurtarma paketi taksitini alabilmesi için ek olarak 3.2 milyar € tasarruf daha yapması gerekebileceği belirtiliyor.

IMF AB borç krizi konusunda uyarılarda bulundu. Uluslararası Para Fonu (IMF), ikinci kez yayınladığı krizin yayılma riskleri üzerinde duran “spillover report”’u yayınladı. Euro Bölgesi’nde yaşanan sorunların şimdiye kadar küresel ekonomiyi olumsuz etkilediğini fakat küresel ekonomileri çok daha derinden etkileyebilecek bir şok ile karşı- laşılabileceği belirtildi. Bu büyük şokun gerçekleşmesi durumunda IMF modelleri Euro Bölgesi’nin %5’in üzerinde küçüleceği, İngiltere’nin Euro Bölgesi’ne yakın bir küçülme yaşayacağı, ABD’nin %2, Japonya ekonomisinin ise % 1’in üzerinde bir küçülme yaşayacağını ortaya koyuyor.

(3)

Yurtiçi Gelişmeler

DenizBank Ekonomi Bülteni

06 Ağustos 2012

Enflasyon, Temmuz 2012

 Temmuz ayında TÜFE’de aylık bazda %0.23’lük düşüş ger- çekleşti. Fiyatların aylık bazda gerilemesine rağmen, yıllık TÜFE piyasa beklentilerine paralel %8.87’den %9.07’ye yükseldi. Böylece Mayıs ayında 2.86 puan gerileyen yıllık enflasyon son iki ayda sadece 0.89 puanlık kısmını geri almış oldu.

 TÜFE’yi oluşturan alt kalemler incelendiğinde, Haziran ayın- da bir önceki seneye göre %7.4’lük bir artış gösteren gıda fiyatlarının Temmuz ayında yıllık artışını %9.1’e çıkarttığı görülüyor. Endekste %28’e yakın ağırlığı bulunan gıda fiyat- ları TÜFE’ye aylık bazda 0.10 puanlık bir katkı yaptı. Gıda fiyatları Haziran ayında düşüşe en büyük katkıyı yapan ka-

lem olmuştu(0.94 puanlık negatif katkı). Fiyatların %0.23 gerilediği Temmuz ayında ise tam tersi bir tablo ile en büyük pozitif katkı (0.1 puanlık pozitif katkı) gıda fiyatları tarafından geldi. Giyim ve konut fiyatları bu ay enflasyona negatif katkı yaparken (sırasıyla - %0.32, -%0.1) diğer kalemler toplamda %0.09’a yakın sınırlı artışlar gösterdi.

 Kasım ayında yıllık bazda %13.67’e ulaşarak zirve yapan Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) Temmuz ayında da gerile- meye devam etti. ÜFE aylık bazda TÜFE’den daha sert bir düşüş kaydederek %0.31 oranında geriledi. Böylece Mayıs ayında %8.06’ya yükselen yıllık ÜFE olumlu baz etkisiyle %6.13’e kadar gerilemiş oldu.

 Özel Kapsamlı Endekslere bakıldığında, Enerji, Alkollü içecekler ve tütün ürünlerini dışarıda bırakan I Endeksi’nin (çekirdek enflasyonun) de genel düşüş trendinin koruduğu görülüyor. Endeks %7.43’den %7.50’e yükselmesine rağmen Nisan ayından bu yana 0.75 puanlık bir düşüş kaydetti.

Dış Ticaret Dengesi, Haziran 2012

 Dış Ticaret Dengesi Haziran ayında 8 milyar $ olan piyasa beklentilerinin altında 7.2 milyar $’lık bir açık verdi. Haziran ayı geçen yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında ticaret açığının %30 oranında daraldığı görülürken ihracat %17 artarak 13.3 milyar $’a yükseldi, ithalat ise %5 azalarak 20.4 milyar $’a geriledi. Son 12 aylık dönem incelendiğinde Ma- yıs ayında 97.6 milyar $ olan yıllık dış ticaret açığının 94.5 milyar $’ a gerilediği ve 2011 Haziran ayından bu yana en düşük değerini aldığı görülüyor

 Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış endekslere göre, Mayıs ayında %1.5 oranında gerileyen ihracat Haziran ayın-

da %2.9’luk bir artış gösterirken, ithalat ise geçtiğimiz ay %1.1 artmasının ardından Haziran ayında %0.1 oranında bir düşüş gösterdi.

 İhracat ülke grupları bazında incelendiğinde ise AB’nin pazar payını kaybetmeye devam ettiği görüldü. Haziran ayında AB’nin ihracattaki payı geçen yılın aynı ayına göre 11.1 puan gerileyerek %37.1 olarak gerçekleşti. Nominal ihracat rakamları aynı dönemde %10 oranında azalarak 4.9 milyon $ oldu. Aynı dönemde MENA’nın %29 olan pa- yının %37’e kadar yükseldiği görülüyor.

 Nisan ve Mayıs aylarında da olduğu gibi en çok ihracat yapılan ülke, Almanya’yı ikinci sıraya iten İran oldu. Nisan- Haziran döneminde İran’a yapılan ihracat %474 oranında artarak 4.7 milyar $ olurken, bunun %83’ü altın ihracatını da kapsayan “Kıymetli taşlar ve metaller” kaleminden kaynaklandı. Enerji ithalatının büyük bir bölümünün gerçek- leştirildiği Rusya’dan yıllık bazda %33.5 artışla 2.4 milyar $’lık ithalat yapıldı ve en çok ithalat yapılan ülke oldu.

9.07%

7.50%

2%

4%

6%

8%

10%

12%

2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 Manşet

Çekirdek I Endeksi

Manşet ve Çekirdek TÜFE

-120 -100 -80 -60 -40 -20 0

May06 May07 May08 May09 May10 May11

Dış Ticaret Dengesi (Yıllık, Milyar $)

Dış Ticaret Dengesi Enerji dengesi Enerji dışı denge

(4)

Finansal Göstergeler DenizBank Ekonomi Bülteni

06 Ağustos 2012

Haft a k v e A ylı k G e tiri

Gelişmiş ülke merkez bankalarından beklenen müdahalelerin gelmemesi altın fiyatlarını aşağı çekti.

P a ra P iy a s a la H. S e nedi P iy a s a la

Euro Libor faizleri hızla gerilemeye devam ediyor.

IMKB diğer GOÜ hisse senedi endekslerinden pozitif ayrıştı.

Not: Tüm veriler rapor tarihinde saat 12:00 itibarı ile güncellenmiştir.

-0.7 -1.2

2.2 -3.1

1.8 -1.5

2.3 2.4

-4 -2 0 2

ABD-S&P MSCI EM MSCI TR EURO/$

TL-Basket Altın Emtia End.

DIBS End.

1 Aylık Değ (%, $ Bazında)

1.05

0.44 0.24

0 0.4 0.8 1.2

Ocak 10 Ocak 11 Ocak 12

3 Aylık USD Libor

1 Aylık USD Libor 12 Aylık USD Libor

USD Libor 1 ay, 3 ay ve 12 ay (%)

80 95 110 125

Ocak 10 Ocak 11 Ocak 12

MSCI IMKB Endeksi MSCI GOÜ Endeksi

Hisse Senedi Endeksleri (Ocak 2010=100)

0.44 0.20

0.25 0

0.4 0.8 1.2 1.6

Ocak 10 Ocak 11 Ocak 12

USD JPY EUR

3 Aylık Libor Faizi (%)

0.4 0.3 -1.0

-0.9

1.4 -1.8

-1.8

0.1

-2 -1 0 1 2

ABD-S&P MSCI EM MSCI TR EURO/$

TL-Basket Altın Emtia End.

DIBS End.

5 Günlük Değ (%, $ Bazında)

-1.2 0.1 0.4 -0.1

0.1 1.4 0.0

0.3 -0.1

0.3 -0.5

2.8 0.1 -0.2

-0.3 -1.5

-0.8 0.2

1.8 1.1 0.3

-1.3 -1.7

-0.7 -0.5 -0.8

0.3 0.3

2.0 -5.6

-1.2 0.8 -0.5 -2.0 -2.1 -2.5

-0.3 1.8 -4.3

-1.6 -1.0

1.1

-6 -4 -2 0 2

MSCI Global G-7 OrtalamaABD-S&P ABD-DJ Indus EU-DJ Stoxx 50UK-FTSE 100Fr-Cac40 Ger-Dax Jp-Nikkei225 MSCI EmergingMeks-BolsaBr-Bovespa Pol-WIG Cz-Prague Rus-Micex Mac-Bux Tr-Imkb100 Çin-Shangai Hindistan-SensexEndonezya-JCIKore-Kospi

1 Aylık Değ (%) 5 Günlük Değ (%)

Hisse Senedi Endeksleri Değişim (%)

(5)

Finansal Göstergeler DenizBank Ekonomi Bülteni

06 Ağustos 2012

Tahv il P iy a s a la

Türkiye’nin gösterge tahvil getirisi %7.5’in altına geriledi.

viz P iy a s a la E mtia P iy a s a la

TL sepet karşısında 2-2.10 arasındaki yatay seyrine devam ediyor.

Tarım emtialarında görülen yükseliş hız kesti.

Not: Tüm veriler rapor tarihinde saat 12:00 itibarı ile güncellenmiştir.

0 2 4 6 8 10 12 14

Şubat 11 Haziran 11 Ekim 11 Şubat 12 Haziran 12 Gecelik Borç Alma ve Borç

Verme Faiz Koridoru MB Haftalık Repo Faizi

Gösterge Tahvil Faiz Oranı

MB Ağırlıklı Ortalama Fonlama Faizi

Politika Faiz Oranları (%)

-1.8 -0.9 -1.8 -2.1

0.2

2.3 6.3 -0.9

-4.3

12.4

-5 -1 3 7 11

Top. Endeks Enerji Değ. Maden Tem. Maden Tarım

Emtia Endekslerinde Değişim (%)

1 Aylık Değ (%) 5 Günlük Değ (%)

0 100 200 300 400

Temmuz 10 Temmuz 11 Temmuz 12

TR, BB Poland, A- Rus, BBB Bra, BBB

GOÜ CDS'leri ve Ratingler (5 Yıl; S&P, LT FX)

10 15 20 25 30 35 40 45 50

2010 2011 2012

Endişe (VIX) Endeksi

90

100

110

120

130

140

Kasım 10 Mart 11

GOÜ Para Birimleri ($'a Karşı)

Temmuz 11 Kasım 11 Mart 12 Temmuz 12

TL GOÜ Ortalaması

DeğerleniyorDeğer Kaybediyor

Temel Endişe: Cari Açık Temel Endişe:

Enflasyon -0.9

-1.3 0.3

1.0 0.3 -1.9

-0.4 -0.2 -0.8

-0.5 -1.4

-3.2

-1.0

2.0 0.2

0.3 -2.9

-1.3 -0.9 -2.3

0.2 -3.1

-4 -2 0 2

EURO GBP JPY TRY KRW ZAR HUF PLN CZK MXN

BRL 1 Aylık Değ (%)

5 Günlük Değ (%) USD'ye Karşı Değişim (%, Pozitif Değerler= $'a karşı değerleniyor)

(6)

Haftalık Görünüm

DenizBank Ekonomi Bülteni

06 Ağustos 2012

Gözler Bir Kez Daha Merkez Bankalarında…

Eylül 2008’de Lehman’ın batışı ile başlayan global krizin üzerinden neredeyse 4 yıl geçmesine rağmen ve henüz krizin sona erdiğini söylemek mümkün değil. Bu denli uzun süren ve geniş kesimleri etkilemiş krizin bugüne kadar çok büyük yaralar alınmadan yönetilebilmiş olması çok önemli. Bunda şüphesiz en büyük paya –her ne kadar zaman zaman eleşti- riliyor olsalar da- gelişmiş ülkelerin merkez bankaları sahip. Özellikle FED (ABD Merkez Bankası) ve ECB (Avrupa Birliği Merkez Bankası), krizin ilk başlarından bugüne kadarki dönemin tamamında kapasitelerinin üzerine çıkıp yetişebildikleri her soruna yetişmeye çalıştılar.

FED önce çok kararlı adımlarla 2008’in son çeyreğinde politika faizlerini sıfıra çekti (hedef faizi %0-%0.25 arasında) ve 1.7 trilyon $’lık devasa bir Parasal Genişleme (PG, yani para basıp tahvil alarak faizleri düşürmek) programı açıkladı.

2010 yılı yaz aylarında ekonominin yine yavaşlayacağını öngörünce 600 milyar $’lık ikinci bir PG programına daha baş- layacağını duyurdu. PG programlarının yeterli olmadığını görünce aktifindeki kısa vadeli tahvilleri satıp yerlerine uzun vadelileri koyarak (ki buna “twist operasyonu” adı verildi)

uzun vadeli faizleri düşürdü. Sonrasında uzun vadeli faiz beklentilerini daha da düşürmek için politika faizinin en azından 2014 yılına kadar sıfır düzeyinde götürüleceğini açıkladı…(yandaki grafik)

ECB ilk başlarda FED kadar aktif davranmadı. Politika faizini %1’e çekti ve bunun üzerine uzun süre hamle yap- madı. AB’deki sorunlar rayından çıkıp bankalar, güney- deki sorunlu AB ülkeler ve hatta AB’nin geri kalanı sorgu- lanır hale gelince harekete geçildi. Önce geçen yıl bu zamanlarda 212 milyar €’luk İtalya ve İspanya (ve biraz da Yunanistan) tahvillerini ikinci piyasadan toplayarak getirilerinin sürdürülemez seviyelerin altına gelmesine yardımcı oldu. Ardından kaynak sıkıntısı içindeki banka-

lara LTRO adı verilen iki farklı operasyonla 1.1 trilyon €’luk uzun vadeli ve düşük faizli kredi verdi. En son olarak da ban- kaların birbirlerine kaynak kullanımını özendirmek için ECB’de tuttukları mevduatların faizini %0’a düşürdü…(yandaki grafik)

Bu hamlelerin hem ekonomiye hem de finansal piyasalara önemli katkısı oldu. Geniş çaplı finansal ve ekonomik sorunla- ra karşın (Lehman Brothers ve Yunanistan gibi birkaç istisna örnek dışında) büyük çaplı banka ya da ülke iflası önlendi, global ekonomi potansiyelinin altında olsa da büyümeye devam etti, konut fiyatları yeniden yükselmeye başladı, piyasa- lar büyük oranda 2008’inden önceki seviyelerinin üzerine çıktı.

Diğer taraftan bu süre iyi değerlendirilemeyip atılması gereken adımlar bir atılamayınca (AB’de mali birlik ve/veya sorun- lu ülkelerin Euro dışına çıkarılması, ABD’de 2013 başında hayata geçirilecek olan mali önlemlerin engellenmesi vs.) beklentiler yeniden bozuldu. Şimdi gelinen noktada piyasaların FED ve ECB’den talebi ekonomilerine desteğe yeniden devam etmeleri ve otoritelere gerekli adımları atmaları için bir kez daha zaman kazandırmaları. Bu beklentilerin neler olduğuna bakıldığında dört ana grupta toplayabiliriz:

1- Tahvil Alımı: FED ve ECB tahvil alımları ile bugüne kadar piyasaya toplamda 2.5 milyar $’ın üzerinde bir kaynak sağ- ladı. Şimdi piyasaların beklentisi bu rakamın mümkünse açık uçlu programlar dahilinde daha da arttırılması. Örneğin FED’in ekonomik aktivite toparlanana kadar aylık belli bir miktardan (örneğin minimum 50 milyar $) tahvil alımına devam etmesinin; ya da ECB’nin İspanya ve İtalya tahvil getirileri belirli bir oranın üzerine çıkarsa (örneğin %7) tahvil alımını koşulsuz yaparım tarzında açıklama yapmasının eski müdahalelere kıyasla çok daha etkili olacağı düşünülüyor.

2- Likidite Operasyonları: AB’nin güneyindeki sorunlu ülke bankalarından mevduat çıkışları devam ediyor ve bankalar arası para piyasasından borçlanma imkanları eskiye oranla önemli ölçüde azalmış durumda. ECB’nin 2011 sonu ve 2012 başlarında yaptığı iki LTRO operasyonu hem bankaları likidite anlamında rahatlatmış hem de bankaların elindeki fazla likiditeyle kamu kağıtları almaları ve az da olsa kredi vermeleri sağlanarak tahvil getirilerinin gerilemesine ve eko- nomik aktivitenin canlanmasına yardımcı olunmuştu.

800 1,200 1,600 2,000 2,400 2,800 3,200 3,600

Ocak 07 Eylül 08 Mayıs 10 Ocak 12

FED (Sol Eksen) ECB (Sol Eksen)

(Milyar $/€) Bilanço Büyüklükleri

(7)

Haftalık Görünüm

DenizBank Ekonomi Bülteni

06 Ağustos 2012

Şimdi yeni LTRO operasyonlarının (daha gevşek teminat koşulları ile) yapılması ve bankalara bu kredilerin sağlanması olumlu havanın geri gelmesine yardımcı olabilir.

3- Bankalara Sermaye Desteği: AB bankalarına yardımcı olacak bir diğer mekanizma da bankacılık lisansı alacak ESM’e (Avrupa Kurtarma Fonu) ECB’den kaynak aktarılması; ESM’in de bunu ihtiyacı olan bankalara kullandırması ola- bilir. Zaten 28-29 Haziran’daki AB liderler zirvesinde de bu yönde bir prensip kararı alınmıştı. Ama bunun hayata geçiril- mesi yıl sonunu bulabileceğinden daha öncesinde ECB’nin devreye girmesi ve yeni bir likidite operasyonu (LTRO 3) ile bankaları rahatlatması önemli.

4- Düşük Faiz Oranı Taahhüdü: Halihazırda FED’in politika faizi %0 (%0-%0.25 arasını hedefliyor), ECB’nin ise %0.75.

FED politika faizini daha indiremez ama 2016-2017’ye kadar bu düşük seviyelerinde götüreceğim diyebilir (daha önce 2014 sonuna kadar demişti). ECB’nin %0.75 olan politika faizini daha da düşürmesi sembolik bir hamlenin ötesinde bir anlam taşımasa da FED’e benzer bir taahhütte bulunmasının AB içindeki ekonomik aktiviteye pozitif katkıları olabilir.

5- Diğer Hamleler: ECB daha önce bankaların ECB’de tuttukları kaynakların faizini %0’a çekmişti. FED içinse bu oran

%0.25. Bu iki merkez bankasının da bu oranı -%0.25’e çekip kaynakları kendisinde tutan bankaları cezalandırma imkan- ları var. Bunu yaparlarsa bankaların kaynakları atıl durumdaki kaynakları yeniden ekonomiye dönebilir. Örneğin HSBC’nin ikinci çeyrek bilançosunda ECB’de 148 milyar $’lık devasa bir kaynağın tutulduğu görülüyor. Aynı rakam 2007 sonunda sadece 8 milyar $’dı.

Bu hafta piyasalar can kulağı ile FED ve ECB toplantılarından gelecek açıklamaları bekledi ve yukarıdaki 5 maddeden birkaçının hayata geçmesini umdu. Özellikle geçen hafta ECB başkanı Draghi’nin “Euro’yu korumak için ne gerekiyorsa yapılacaktır” şeklindeki iddialı açıklamaları sonrasında ECB’den somut hamleler geleceği beklentisi arttı.

Önce Çarşamba günü FED hamle yapabilirim ama biraz daha bekleyeceğim dedi ve beklentileri canlı tuttu. Ya- ni piyasalara parasal gevşeme havucunu gösterdi ama hemen adım da atmadı. Buna karşın FED’in daha önceki hamle- leri düşünüldüğünde PG hamlesini çok uzatmadan yapacaktır. Zaten bu saatten sonra PG yapmayacağım derse piyasa- larda toptan bir çöküş olacağının da farkında. Şimdi Ağustos sonundaki Jackson Hole (Bernanke ikinci PG programı

“müjdesini” 2010 yılındaki Jackson Hole konuşmasında vermişti) ve 13 Eylül FED toplantısında yapılacak açıklamalar beklenecek ve muhtemelen bu iki toplantıdan birinde bazı adımlar atıldığı görülecek. Ama bu sefer PG yapıp yapmama- sı kadar bunun yanına başka neler ekleyebildiği de çok önemli olacak. Yukarıda açıklandığı üzere ucu açık bir PG ve/

veya bankaların kendisinde tuttuğu mevduat faizini negatife çekmek gibi yeni ve yaratıcı hamleler yaparsa etkisi çok da- ha fazla ve daha uzun vadeli olabilir.

FED’den bir gün sonra toplanan ECB’nin yapacağı açıklamalar piyasalar açısından daha önemliydi. Zira kangren haline gelmiş sorunlar AB tarafındaydı ve yukarıdaki maddelerde açıklandığı üzere ECB’nin bu konuda atabileceği daha fazla adım vardı. Draghi’nin toplantıdan tam bir hafta önce ge-

len cesur ve iddialı açıklamaları bu beklentileri doğal ola- rak arttırdı. Buna paralel ilk aşamada yüklü bir tahvil alım programı gelmesine neredeyse kesin gözüyle bakılıyordu.

Zaten %7.75’lere kadar çıkmış İspanya 10 yıllık tahvil ge- tirileri bir önceki hafta Draghi’nin açıklamaları ardından hızla gerileyerek %6.6 seviyelerine kadar inmişti.

Ama olmadı…Draghi somut bir hamle açıkla(ya)madı.

Bunun üzerine €/$ paritesi, borsalar, tahvil getirileri son bir haftadaki getirilerini birkaç dakika içinde geri verdi. Bugün itibarıyla İspanya 10 yıllık tahvil getirisi yeniden %7.2’ye çıktı ve bu seviyelerin sürdürülemez olduğunu ECB de herkes kadar iyi biliyor (yandaki grafik). Draghi “ECB ve/

veya ESM/EFSF gidip ikinci piyasadan İspanya ve İtalya

tahvili alırız, ama bunun için bu ülkeler önce resmi olarak ESM/EFSF’ye başvurup yardım talebinde bulunmalılar ve bu- nun karşılığında gerekli tasarruf önlemlerini başlatmalılar” dedi. Muhtemelen Almanya’nın katı duruşu ECB’nin bu kara- rında etkili oldu.

4 5 6 7 8

Temmuz 11 Ekim 11 Ocak 12 Nisan 12 Temmuz 12 İtalya İspanya

10 Yıllık Tahvil Getirileri

%7.2 (%)

%6.2

(8)

Haftalık Görünüm

DenizBank Ekonomi Bülteni

06 Ağustos 2012

Almanya ECB koşulsuz şartsız bu ülkelerin tahvillerini ikinci piyasadan toplarsa sorunlu ülkelerin reform yapma azmi ve nedeni ortadan kalkacak endişesi taşıyor. Bunun yanında İtalya ve İspanya’nın toplam borcu 2.4 trilyon € gibi devasa bir rakam. Şimdiye kadarki 212 milyar €’luk alımla birlikte bunun yaklaşık %8’i ECB’nin eline geçti. Almanya bu oranın hızla yükselmesinden de endişe ediyor.

28-29 Haziran AB liderler zirvesinde alınan AB Kurtarma Fonu’nun (EFSF/ESM) ülkeler dışında bankalar için de kullanı- labilmesi, ESM’in artık öncelikli alacaklı olmaması ve ESM’in gerektiğinde sorunlu ülke tahvillerini alabilmesi gibi kararlar ardından Almanya’nın Fransa-İtalya-İspanya ittifakına karşı önemli tavizler verdiği ve bir yenilgi aldığı yorumları yapıl- mıştı. Bugün gelinen noktada Almanya’nın ve Merkel’in ECB’nin elini kolunu bağladığı, daha önce herhangi bir koşula bağlı kalmadan yaptığı sorunlu ülke tahvil alımlarını bile prosedürel ve zor süreçlere bağladığı anlaşıyor. Bu anlamda Almanya’nın durumu 1-1’e getirdiğini söylemek yanlış olmaz. Daha önce ülkelere doğrudan ESM/EFSF yardımını ağır şartlara bağlayan Almanya şimdi ikinci yolu da kapadı ve ECB’nin ülke tahvilleri almasını benzer şartlara bağlamış oldu.

Bundan sonraki dönemde muhtemelen tahvil getirilerinin sürdürülemez seviyelere çıkacağını görecek olan İspanya ve İtalya’nın “AB ile devam mı? Tamam mı?” sorusuna kesin bir cevap vermeleri gerekiyor. AB ile devam edeceklerse ağır bütçe önlemlerini kabul edip bu yönde adımlar atmaları gerekecek. Bu uzun yıllar sürecek düşük/negatif büyüme, zaten rekor seviyelere gelmiş olan işsizlik oranlarının daha da yükselmesi ve banka/şirket iflasları anlamına geliyor…

İkinci bir opsiyon da “Tamam” demeleri. Bizce bu ülkeler için AB (Euro) dışına çıkıp, büyük oranda bir devalüasyon + reform paketi + banka yeniden yapılandırma + borç yeniden yapılandırma programı ile ekonomilerini (ilk opsiyona kıyas- la) daha kısa sürede ayağa kaldırmaları halen en mantıklı çözüm yolu olarak gözükmeye devam ediyor.

Referanslar

Benzer Belgeler

 Dış Ticaret Dengesi Ocak ayında 6.3 milyar $ olan piyasa beklentilerinin üzerinde 7 milyar $’lık bir açık verdi.. Ocak ayı verileri incelendiğinde açığın bir

Fransa, İtalya, İspanya gibi Avrupa’nın en büyük ekonomilerinin çey- reklik bazda sıfıra yakın büyüme gerçekleştirmelerinin ardından Euro Bölgesi’nin en büyük

8- Son olarak bu yılın manşetlerini gözden geçirdiğimizde Avusturya’daki sel felaketi, Kuzey Afrika’daki darbeler, Orta- doğu’daki iç savaş ve son olarak Japonya’daki

Buna paralel hafta içinde yapılan kamu borçlanma ihalelerinde İspanya hem faiz hem de miktar olarak olumsuz bir görüntü ortaya koydu..

Özellikle enerji ve emtia tarafında zengin olan bu bölgede daha kapitalist, daha dışa açık bir yönetim tesis edilir ve global piyasalara daha fazla petrol ve enerji arzı

(Bankalar artan maliyetleri kredi faizlerine 1-2 puan olarak yansıtsaydı istenilen sonuç alınır mıydı sorusu önemli. 2 sene önce %20’li seviyelerde borçlanan hane

Bu gelişmelerden ilki 5 Haziran’da genel seçime gidecek olan Portekiz’in görevdeki geçici hükümetinin 78 milyar Euro’luk kurtarma paketi için Avrupa Birliği (AB)

Benzer şekilde kar marjlarının görece olarak daha yüksek olduğu bireysel kredilerde (kredi kartı hariç) yıllıklandırılmış artış oranı %40. Diğer taraftan yandaki