• Sonuç bulunamadı

Ş e h i r l e r de sıhhat k o r u n m a sı b a k ı m ı n d an o r m a n l a r ın e h e m m i y e ti

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ş e h i r l e r de sıhhat k o r u n m a sı b a k ı m ı n d an o r m a n l a r ın e h e m m i y e ti"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ş e h i r l e r d e s ı h h a t k o r u n m a s ı b a k ı m ı n d a n o r m a n l a r ı n e h e m m i y e t i

N. Y. D e m o r l a i n e Paris, s u l a r v e o r m a n i a r g e n e l e n s p e k t ö r ü

(Urbanisme) dergisinden Paris ve civarındaki o r m a n l a r ı n şehrin sıhhati bakımından büyük bir ehemmiyeti v a r d ı r . Bu m ü h i m mesele çok d e f a l a r ihmal edilmiş ve o r m a n l a r l a ye- şillik araziden istifade edilmek suretile, P a r i s şehrini tevsi çareleri düşünülniüştür. H a l b u k i o r m a n yetiştir- me işlerinin ne k a d a r uzun senelere mütevakkıf olduğu herkesçe m a l û m d u r . Pek kolaylıkla t a h r i p edilen or- m a n l a r ı n pek b ü y ü k müşkülât ve mesaî ile vücude ge- tirildiğini göz ö n ü n d e t u t m a l ı d ı r ve hattâ bir orman- dan hakikî istifadeyi temin edebilmek için o n u n yal- nız m e y d a n a çıkarılması kifayet etmez. F a k a t eleman- larının sinni r ü ş d ü n ü bulması, yani ağaçlarının tekâ- m ü l ç a ğ m a g i r m i ş olmasını beklemek lâzım gelir. K â f i derecede ağacı olırfıyan ve mesahası dar ve m a h d u t olan o r m a n l a r ı n , ormancılık b a k ı m ı n d a n fazla bir kıymeti yoktur.

Bu b a k ı m d a n f a y d a l ı o l a n l a r ; uzun senelerdenberi mevcut olan, ve ç ü r ü m ü ş y a p r a k l a r ı n vücude getir- diği « l ' h u m u s forestier» denilen m ü n b i t bir toprak tabakasına malik olan o r m a n l a r d ı r .

P a r i s ve civarında b u l u n a n o r m a n l a r ı n ekserisi hükümete aittir ve umumiyetle hüsnü m u h a f a z a edil- mektedir. Buna m u k a b i l eşhasa ait o l a n l a r , k a n u n u n m ü m a n e a t i n e rağmen, sahipleri t a r a f ı n d a n m e n f a a t i şahsiyeleri için f e d a ediliyorlardır. Bu sebeple hü- kümetin, u m u m u n m e n f a a t i l e alâkası olan, bu gibi arazi p a r ç a l a r ı n ı mülkiyeti altına alması en m u v a f ı k tedbirlerdendir.

Sıhhî b a k ı m d a n nebatat t a a f f ü n ü defeder. Işığın tesiri altında büyük m i k t a r d a m ü v e l l i d ü l h u m u z a neş- reder. Bütün bir şehir halkının hakikî ciğerleri adde- dilen o r m a n l a r ı herhangi bir sebeple olursa olsun fe- da etmek umumî sıhhat bakımından zararlı bir hâdise- dir. Urbanistlerin bu hususu nazarı m ü t a l e a y a alıp ağaçlıklı geniş sahaları hüsnü m u h a f a z a etmeleri asri şehircilikte en birinci vazifeleridir. Nitekim Parisin

(Sein) havalisi genel meclisi kendi mıntakası dahi- linde geniş ve ağaçlıklı bir park m e y d a n a getirmeyi tasavvur etmektedir. Bu suretle 4 0 0 hektarlık bir sa- hayı p a r k haline getirerek bu mıntakadaki havasızlığı bertaraf etmek nisbeten kabil olacaktır. Esasen, Pa- risin c e n u b u n d a k i bataklık arazi müstesna, şark, g a r p ve şimali eskiden büyük o r m a n l a r l a m u h a t idi. İki asırdanberi bu güzel o r m a n l a r bir çok m e n f a a t l e r uğ- r u n d a f e d a edildi. Ekserisinden eser k a l m a d ı . Fakat bugün P a r i s şehrinin sanayileşmesi dolayısile müteaf- f i n ve d u m a n l ı havasını t e n e f f ü s eden halkını n o r m a l bir şekilde yaşatabilmek için ancak eskiden mevcut olan o r m a n l a r ı n ihyası çarelerini b u l m a k lâzımdır.

Filhakika asrımızda şimendifer ve otomobil gibi vesaitle kolayca seyahat edip hava tebdili ihtiyaçları tatmin ediliyorsa da bu her sınıf halk için kabil ola- m ı y o r . Binaenaleyh seyahat etmeğe bütçeleri müsait o l m ı y a n halkın bu ihtiyaçlarının temin için hemen şehir civarında, y ü r ü y e r e k gidilebilecek yerlerde, a- ğaçlı p a r k l a r , k o r u l a r yetiştirmek icap eder.

Ekseri b ü y ü k şehirlerde olduğu gibi, P a r i s civa- r ı n d a da halkın neş'e k a y n a ğ ı olan iki b ü y ü k o r m a n hüsnü m u h a f a z a edilebilmiştir. (Bois de Boulogne) ve (Bois de V i n c e n n e ) . B u n l a r d a n biri 900, diğeri de 8 0 0 hektarlık bir s a h a işgal ederler.

Maalesef bu miktar b u g ü n k ü ihtiyaca kifayet et- memektedir. Saniyen bütün P a r i s halkının yalnız bu iki o r m a n d a n istifade etmek mecburiyetinde olmala- r ı n d a n daimî ziyaretleri dolayısile bu o r m a n l a r ı n du- r u m u da tehlikeye girmektedir. Zira o r m a n l a r ı n ida- mei hayat edebilmeleri için üç esaslı şartın mevcudi- yeti l â z ı m d ı r :

1— Rütubet, 2 — H a r a r e t 10°-25°, 3 — T o p r a ğ ı n havalanması.

Birinci ve ikinci şartlar P a r i s o r m a n l a r ı için mevcut ise de üçüncüsü bir noksan teşkil etmektedir.

(2)

M e s e l â : Bazı gün (Bois de Boulogne) ziyaretçi- lerinin adedi -800.000- kişiyi b u l u r . B u n l a r , tatil v e b a y r a m günleri a k ş a m a k a d a r o r m a n d a d o l a ş m a k su- retile t o p r a k sathını sertleşmiş kısır haline getirirler.

Binnetice toprak t e n e f f ü s edemez bir hale gelir. Ağaç k ö k l e r i t a m a m e n m ü v e l l i d ü l h u m u z a d a n m a h r u m ka- lırlar ve ağaçlar da hayatiyetlerini kaybederler. Or- man ziyaretçilerinin bilhassa yeni türeyen f i d a n l a r a zararı d o k u n u r , b u n l a r pek nadiren kendilerini mu- hafaza edebilir. Şu halde «çok ziyaretçisi o l a n orman- lar tabiî şekilde türeyemedikleri gibi b ü y ü m ü ş ağaç- larının bile h a y a t l a r ı tehlikeye düşer» neticesini çı-

karabiliriz. Buna b i n a e n tavsiye edeceğimiz şekil, bü- yük şehirlerde sun'î şekilde o r m a n yetiştirmektir.

Meselâ: Y u k a r ı d a bahsettiğimiz iki o r m a n d a , bazı s a h a l a r ı n e t r a f ı demir p a r m a k l ı k l a çevrilmiş ve halkın t o p r a ğ ı çiğnemesi menedilmiştir. Hususî surette dikilen f i d a n l a r ı n bu şekilde kolaylıkla b ü y ü d ü k l e r i müşahede edilmiştir.

, Yeniden o r m a n yetiştirmede ise en m ü h i m esas t o p r a ğ ı iyi tanımak ve ona en müsait o l a n ağacı seçe- bilmektir. Saniyen o r m a n a k â f i derecede geniş bir arazi tahsis etmek ve onu hükümetin veya bu işle meşgul olan büyük sosyetelerin nezaretine bırakmak- tır.

M i ı i a r l ı k v e t a r i h s e l b i r v e s i k a

Hassa mimarlarım, başı Sirıana lıiiküm ki Ru- meliliden ve sayir yerlerden gelüb neccariye ve bina ilminden haberleri olmayub müşarünileyhin marifeti olmadan ellerine arşun- alub mimarlık edüb nâehil olmağla bina eyledikleri evlerin ekseriya ocakları tu- tuşub ihrak olduğun bildürdüğin ecilden büyürdüm ki vusul buldukda.bu babla mukayyed olub anın gibi bina ve dürüdkerlik ilminden haberi olmayıb ellerine arşun alub vechi meşruh üzere mimarlık eyleyenleri men edüb senün marifetin olmadın olveçhilç naehil kimesnelere mimarlık etdirmeyesin (Divanda Topçu- lar çavuşuna verildi) Fi 17 Saf er 980

Y u k a r ı d a k i satırları, Ahmet Refikin (Onuncu asrı hicride istanbul hayatı) adlı kitabından a l ı y o r u m . Bu satırlar bize, b u n d a n üç yüz altmış yıl evvel Istanbulda, b u g ü n , uğraşmadığımız ve önüne geçme- diğimiz b ü y ü k bir dertle uğraşıldığını gösteriyor.

( S i n a n ) devrinde mimarlık, y u r d u m u z d a hiç şüp- he yok ki en önemli, en yükselmiş bir devri yaşadı, ö y l e bir devir ki ne doğuda, ne batıda mimarlık için n e mevzuat ve ne de bir k a n u n vardı.

Y u k a r ı d a k i satırlar y u r d u m u z d a d a h a o zaman mimarlrğın bir ihtisas işi olarak kabul edildiğini ve bilgisiz kimselerin y a p ı y a p m a l a r ı n ı men için (Mi- m a r b a ş ı S i n a n a ) salâhiyet verildiğini z a m a n ı n a göre gösteren ne güzel bir vesikadır.

Dünle, b u g ü n ü mukayese ediyorum. Bu - gün çok ilerlemiş olmamız lâzım. Batı memleketle-

rinde m i m a r l ı k için, ulusal m i m a r î l e r i için n e yap- mak lâzımsa yaptılar. Mimarlığı k o r u y u c u k a n u n l a r , sahifeler, k i t a p l a r d o l d u r a c a k k a d a r çok.

Bizde ise iş aksine o l a r a k , b u g ü n bir tek (mimar- lık) k a n u n u n a sahip değiliz.

Bugün, bir ebeden, bir eczacıdan d i p l o m a arar- ken, sokaklarda bisiklet k u l l a n a n bir kimseden vesika sorarken, ne için yapılarımızı y a p a n l a r d a n bir ihtisas vesikası aramıyoruz. İtiraf edelim ki b u g ü n y u r d u - muzda ( m i m a r l ı k ) k a d a r k o r u n m ı y a n bir ihtisas şu- besi kalmamıştır.

Mimarî k a n u n l a r y a p m a k , y a p ı işlerini mimar- lara hasretmek, yalnız bir ihtisas zümresini k o r u m a k değil, bir yurt işidir. V e ancak o zaman, mimarî diye yapılan, zevksiz, karaktersiz acubelerden k u r t u l m u ş olacağız.

Mimar Zeki Say8r

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

[r]

Bir iş sahibinin arzusu üzerine mimar tarafından hazırlanan proje mevkii tatbike konulmaz ise, o binanın inşası için miktarı tesbit edilen malzemenin ve bütün binanın

Adreslerini değiştiren aboneler

Aşıklar, mertek- ler, kiremit altı tahtalarının değiştirilmesi ve bu- na zamimeten çatı bağlamalarının demir aksam ile raptı iktiza ederdi.. 9 — Pencere çerçeveleri

Bal i Işın, Affan Galip Kırımlı, Atıf Ceylân Bedi Sargın, Reha Ortaçlı, Muzaffer Seven, Ve- dat Erer, Ekrem Yene!, Cevdet Beşe, Fethi Tulgar, Feyyaz Baysal, Münir Arısan,

Cerre maruz teçhizatın örtülme uzunluğu, kut-... (Baş tarafı 173

Özel anıtlarımızı ve bize tarih- ten mal olan mimarlık ve diğer sa- nat eserlerini daha bilimli ve daha esaslı koruyabilmek için; bir çok kollarda çalışan ayrı ayrı