• Sonuç bulunamadı

OKUYUCUYA Bu kitapta ve di er çal flmalar m zda evrim teorisinin çöküflüne özel bir yer ayr lmas n n nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtar felsef

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "OKUYUCUYA Bu kitapta ve di er çal flmalar m zda evrim teorisinin çöküflüne özel bir yer ayr lmas n n nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtar felsef"

Copied!
122
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)
(4)

OKUYUCUYA

•Bu kitapta ve di¤er çal›flmalar›m›zda evrim teori- sinin çöküflüne özel bir yer ayr›lmas›n›n nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtar› felsefenin temelini oluflturmas›d›r. Yarat›l›fl› ve dola- y›s›yla Allah'›n varl›¤›n› inkar eden Dar- winizm, 150 y›ld›r pek çok insan›n iman›- n› kaybetmesine ya da kuflkuya düflmesine neden olmufltur. Dolay›s›yla bu teorinin bir aldatmaca oldu¤unu gözler önüne sermek çok önemli bir imani görevdir. Bu önemli hizme- tin tüm insanlar›m›za ulaflt›r›labilmesi ise zorunludur. Kimi okuyucular›m›z belki tek bir kitab›m›z› okuma imkan› bulabilir. Bu nedenle her kitab›m›zda bu konuya özet de olsa bir bölüm ayr›lmas› uygun görülmüfltür.

•Belirtilmesi gereken bir di¤er husus, bu kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Yazar›n tüm ki- taplar›nda imani konular Kuran ayetleri do¤rultusunda anlat›lmakta, insanlar Allah'›n ayetlerini ö¤renmeye ve yaflamaya davet edilmektedirler. Allah'›n ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r.

•Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan samimi, sade ve ak›c› üslup ise kitaplar›n yediden yetmifle herkes taraf›ndan rahatça anlafl›lmas›n› sa¤lamaktad›r. Bu etkili ve yal›n an- lat›m sayesinde, kitaplar "bir solukta okunan kitaplar" deyimine tam olarak uymakta- d›r. Dini reddetme konusunda kesin bir tav›r sergileyen insanlar dahi, bu kitaplarda anlat›lan gerçeklerden etkilenmekte ve anlat›lanlar›n do¤rulu¤unu inkar edememek- tedirler.

•Bu kitap ve yazar›n di¤er eserleri, okuyucular taraf›ndan bizzat okunabilece¤i gibi, karfl›l›kl› bir sohbet ortam› fleklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifade etmek iste- yen bir grup okuyucunun kitaplar› birarada okumalar›, konuyla ilgili kendi tefekkür ve tecrübelerini de birbirlerine aktarmalar› aç›s›ndan yararl› olacakt›r.

•Bunun yan›nda, sadece Allah r›zas› için yaz›lm›fl olan bu kitaplar›n tan›nmas›na ve okunmas›na katk›da bulunmak da büyük bir hizmet olacakt›r. Çünkü yazar›n tüm ki- taplar›nda ispat ve ikna edici yön son derece güçlüdür. Bu sebeple dini an- latmak isteyenler için en etkili yöntem, bu kitaplar›n di¤er insanlar tara-

f›ndan da okunmas›n›n teflvik edilmesidir.

•Kitaplar›n arkas›na yazar›n di¤er eserlerinin tan›t›mlar›n›n eklen- mesinin ise önemli sebepleri vard›r. Bu sayede kitab› eline alan ki- fli, yukar›da söz etti¤imiz özellikleri tafl›yan ve okumaktan hofllan- d›¤›n› umdu¤umuz bu kitapla ayn› vas›flara sahip daha birçok es- er oldu¤unu görecektir. ‹mani ve siyasi konularda yararlanabile- ce¤i zengin bir kaynak birikiminin bulundu¤una flahit olacakt›r.

•Bu eserlerde, di¤er baz› eserlerde görülen, yazar›n flahsi kana- atlerine, flüpheli kaynaklara dayal› izahlara, mukaddesata karfl›

gereken adaba ve sayg›ya dikkat etmeyen üsluplara, burkuntu veren ümitsiz, flüpheci ve ye'se sürükleyen anlat›mlara rastla- yamazs›n›z.

(5)
(6)
(7)
(8)

Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Adnan Oktar, 1956 y›l›nda Ankara'da do¤du. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini An- kara'da tamamlad›. Daha sonra ‹stanbul Mimar Sinan Üniversi- tesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ve ‹stanbul Üniversitesi Felse- fe Bölümü'nde ö¤renim gördü. 1980'li y›llardan bu yana, imani, bilimsel ve siyasi konularda pek çok eser haz›rlad›. Bunlar›n ya- n› s›ra, yazar›n evrimcilerin sahtekarl›klar›n›, iddialar›n›n geçer- sizli¤ini ve Darwinizm'in kanl› ideolojilerle olan karanl›k ba¤lan- t›lar›n› ortaya koyan çok önemli eserleri bulunmaktad›r.

Harun Yahya'n›n eserleri yaklafl›k 30.000 resmin yer ald›¤› top- lam 45.000 sayfal›k bir külliyatt›r ve bu külliyat 60 farkl› dile çev- rilmifltir.

Yazar›n müstear ismi, inkarc› düflünceye karfl› mücadele eden iki peygamberin hat›ralar›na hürmeten, isimlerini yad etmek için Ha- run ve Yahya isimlerinden oluflturulmufltur. Yazar taraf›ndan kitapla- r›n kapa¤›nda Resulullah'›n mührünün kullan›lm›fl olmas›n›n sembo- lik anlam› ise, kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-› Kerim'in Allah'›n son kitab› ve son sözü, Peygamberimiz (sav)'in de hatem-ül en- biya olmas›n› remzetmektedir. Yazar da, yay›nlad›¤› tüm çal›flmalar›n- da, Kuran'› ve Resulullah'›n sünnetini kendine rehber edinmifltir. Bu su- retle, inkarc› düflünce sistemlerinin tüm temel iddialar›n› tek tek çürüt- meyi ve dine karfl› yöneltilen itirazlar› tam olarak susturacak "son söz"ü söylemeyi hedeflemektedir. Çok büyük bir hikmet ve kemal sahibi olan Resulullah'›n mührü, bu son sözü söyleme niyetinin bir duas› olarak kul- lan›lm›flt›r.

Yazar›n tüm çal›flmalar›ndaki ortak hedef, Kuran'›n tebli¤ini dünyaya ulaflt›rmak, böylelikle insanlar› Allah'›n varl›¤›, birli¤i ve ahiret gibi temel imani konular üzerinde düflünmeye sevk etmek ve inkarc› sistemlerin çürük temellerini ve

sapk›n uygulamalar›n› gözler önüne sermektir.

Nitekim Harun Yahya'n›n eserleri Hindistan'dan Amerika'ya, ‹ngiltere'den Endonezya'ya, Polon- ya'dan Bosna Hersek'e, ‹spanya'dan Brezilya'ya, Malezya'dan ‹talya'ya, Fransa'dan Bulgaristan'a ve Rusya'ya kadar dünyan›n daha pek çok ülkesinde be¤eniyle okunmaktad›r. ‹n- gilizce, Frans›zca, Almanca,

‹talyanca, ‹spanyolca,

YAZAR ve ESERLER‹ HAKKINDA

(9)

yor), Hausa (Afrika'da yayg›n olarak kullan›l›yor), Dhivelhi (Mauritus'ta kullan›- l›yor), Danimarkaca ve ‹sveçce gibi pek çok dile çevrilen eserler, yurtd›fl›nda ge- nifl bir okuyucu kitlesi taraf›ndan takip edilmektedir.

Dünyan›n dört bir yan›nda ola¤anüstü takdir toplayan bu eserler pek çok in- san›n iman etmesine, pek ço¤unun da iman›nda derinleflmesine vesile olmakta- d›r. Kitaplar› okuyan, inceleyen her kifli, bu eserlerdeki hikmetli, özlü, kolay an- lafl›l›r ve samimi üslubun, ak›lc› ve ilmi yaklafl›m›n fark›na varmaktad›r. Bu eser- ler süratli etki etme, kesin netice verme, itiraz edilemezlik, çürütülemezlik özel- likleri tafl›maktad›r. Bu eserleri okuyan ve üzerinde ciddi biçimde düflünen in- sanlar›n, art›k materyalist felsefeyi, ateizmi ve di¤er sapk›n görüfl ve felsefelerin hiçbirini samimi olarak savunabilmeleri mümkün de¤ildir. Bundan sonra savun- salar da ancak duygusal bir inatla savunacaklard›r, çünkü fikri dayanaklar› çü- rütülmüfltür. Ça¤›m›zdaki tüm inkarc› ak›mlar, Harun Yahya Külliyat› karfl›s›n- da fikren ma¤lup olmufllard›r.

Kuflkusuz bu özellikler, Kuran'›n hikmet ve anlat›m çarp›c›l›¤›ndan kaynak- lanmaktad›r. Yazar›n kendisi bu eserlerden dolay› bir övünme içinde de¤ildir, yaln›zca Allah'›n hidayetine vesile olmaya niyet etmifltir. Ayr›ca bu eserlerin ba- s›m›nda ve yay›nlanmas›nda herhangi bir maddi kazançhedeflenmemektedir.

Bu gerçekler göz önünde bulunduruldu¤unda, insanlar›n görmediklerini gör- melerini sa¤layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmas›n› teflvik etme- nin de, çok önemli bir hizmet oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r.

Bu de¤erli eserleri tan›tmak yerine, insanlar›n zihinlerini buland›ran, fikri kar- mafla meydana getiren, kuflku ve tereddütleri da¤›tmada, iman› kurtarmada güç- lü ve keskin bir etkisi olmad›¤› genel tecrübe ile sabit olan kitaplar› yaymak ise, emek ve zaman kayb›na neden olacakt›r. ‹man› kurtarma amac›ndan ziyade, ya- zar›n›n edebi gücünü vurgulamaya yönelik eserlerde bu etkinin elde edileme- yece¤i aç›kt›r. Bu konuda kuflkusu olanlar varsa, Harun Yahya'n›n eserlerinin tek amac›n›n dinsizli¤i çürütmek ve Kuran ahlak›n› yaymak oldu¤unu, bu hizmetteki etki, baflar› ve samimiyetin aç›kça görüldü¤ünü okuyucular›n ge- nel kanaatinden anlayabilirler.

Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaflalar›n, Müslümanlar›n çektikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizli¤in fikri hakimiyetidir. Bunlardan kur- tulman›n yolu ise, dinsizli¤in fikren ma¤lup edilmesi, iman hakikatlerinin orta- ya konmas› ve Kuran ahlak›n›n, insanlar›n kavray›p yaflayabilecekleri flekilde an- lat›lmas›d›r. Dünyan›n günden güne daha fazla içine çekilmek istendi¤i zulüm, fesat ve kargafla ortam› dikkate al›nd›¤›nda bu hizmetin elden geldi¤ince h›zl›

ve etkili bir biçimde yap›lmas› gerekti¤i aç›kt›r. Aksi halde çok geç kal›nabilir.

Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmifl olan Harun Yahya Külliyat›, Allah'›n izniyle, 21. yüzy›lda dünya insanlar›n› Kuran'da tarif edilen huzur ve bar›fla, do¤ruluk ve adalete, güzellik ve mutlulu¤a tafl›maya bir vesile olacakt›r.

(10)

www.harunyahya.org - www.harunyahya.net

Birinci Bask›: Aral›k, 2001

‹kinci Bask›: Eylül, 2005 Üçüncü Bask›: Ekim, 2005 Dördüncü Bask›: Mart, 2006 Beflinci Bask›: Temmuz, 2006 Alt›nc› Bask›: Haziran, 2007 Yedinci Bask›: Ekim 2008

ARAfiTIRMA YAYINCILIK

Talatpafla Mah. Emirgazi Caddesi ‹brahim Elmas ‹flmerkezi A Blok Kat 4 Okmeydan› - ‹stanbul

Tel: (0 212) 222 00 88

Bask›: Entegre Matbaac›l›k

Sanayi Cad. No: 17 Yenibosna-‹stanbul Tel: (0 212) 451 70 70 Bu kitapta kullan›lan ayetler, Ali Bulaç'›n haz›rlad›¤›

"Kur'an-› Kerim ve Türkçe Anlam›" isimli mealden al›nm›flt›r.

(11)

G‹R‹fi . . . .33 ALLAH ADALET‹ EMREDER . . . .37 RESULLER ADALET‹ EMRETM‹fiT‹R . . .50 KURAN’DA K‹TAP EHL‹ . . . .69 GERÇEK ADALET‹N YAfiANDI⁄I

TOPLUMLARDAK‹ HUZUR . . . .78

SONUÇ . . . .94

DARWIN‹ZM’‹N ÇÖKÜfiÜ . . . .96

(12)
(13)

Tek bir proteinin tesadüfen oluflma ihtimali 10950’de bir ihtimaldir ki bu da imkans›za eflittir. Bir tane protein bile tesadüfen oluflamazken, Darwinistler, milyonlarca prote- inden oluflan benim gibi bir canl›n›n tesadüfen olufltu¤u- nu iddia ederler.

www.kuranvebilim.com

(14)

12

S

Siiz ziin n ‹‹lla ah hıın nıız z y ya alln nıız zcca a A Alllla ah h''ttıırr k kii,, O O''n nu un n d dııflflıın nd da a

‹‹lla ah h y yo ok kttu urr.. O O,, iilliim m bba ak kıım mıın nd da an n h heerrflfleey yii k ku uflfla attm mııflflttıırr..

((T Ta ah ha a S Su urreessii,, 9 988))

Bir insan›n burnunda 5-10 milyon civar›nda koku alma hücresi varken, benim burnumda 220 milyon civar›nda koku alma hücresi var. Sahip oldu¤um her özellik, Yüce Allah’›n bana verdi¤i eflsiz birer nimettir.

www.yaratilismuzesi.com

(15)

Y

Ya arra atta an n,, h hiiçç y ya arra attm ma ay ya an n g giibbii m miid diirr?? A Arrtt››k k ö ö¤ ¤üütt a

all››p p--d düüflflüün nm meez z m miissiin niiz z??

((N Na ah hll S Su urreessii,, 117 7))

Allah, annemin karn›nda, tek bir ortak ana hücreyi ço¤al- tarak, benim tüm dokular›m›, organlar›m›, yüzümü, göz- lerimi meydana getirdi. Rabbim, yaratt›¤› tüm hücreleri- me ne kadar ço¤almalar› gerekti¤ini, ne zaman durmalar›

gerekti¤ini ve hangi organlar›m› meydana getirmeleri ge- rekti¤ini sürekli olarak ilham ediyor.

(16)

14

A

Alllla ah h d deed dii k kii:: ""‹‹k kii ‹‹lla ah h eed diin nm meey yiin n:: O O,, a an ncca ak k tteek k bbiirr

‹‹lla ah h''tt››rr.. Ö Öy ylleey yssee B Been nd deen n,, y ya alln n››z zcca a B Been nd deen n k ko orrk ku un n..""

G

Gö ök klleerrd dee v vee y yeerrd dee n nee v va arrssa a O O''n nu un nd du urr,, iitta aa att--k ku ullllu uk k d

da a ((d diin n d dee)) ssüürreek kllii o olla arra ak k O O''n nu un nd du urr.. B Bö öy ylleey yk keen n A

Alllla ah h''tta an n bba aflflk ka ass››n nd da an n m m›› k ko orrk ku up p--ssa ak k››n n››y yo orrssu un nu uz z??

((N Na ah hll S Su urreessii,, 5 511--5 52 2))

www.bilgilerdunyasi.net

(17)

Darwinistler, benim sahip oldu¤um tek bir hücrenin bile aç›klamas›n› yapamazken, benim tüm güzelli¤imin, etra- f›mdaki a¤açlar›n, di¤er çiçeklerin, meyvelerin, uçsuz bu- caks›z ormanlar›n tesadüfen meydana geldi¤ini iddia ederler. Oysa beni de, etraf›mdaki tüm ihtiflaml› güzel- likleri de yaratan, alemlerin Rabbi olan Yüce Allah’t›r.

www.yaratilisguzellikleri.com

(18)

16

G

Gö ök klleerriin n,, y yeerriin n v vee h heerr iik kiissii a arra assıın nd da ak kiilleerriin n R Ra abbbbiid diirr;;

flflu u h ha alld dee O O''n na a iibba ad deett eett v vee O O''n na a iibba ad deettttee k ka arra arrllıı o oll...

((M Meerry yeem m S Su urreessii,, 6 65 5))

Darwinistler, annemin bana olan flefkatini, kör tesadüflere ba¤larlar. Ama bilinçsizce geliflen olaylar›n, fedakarl›k, flef- kat ve dayan›flma gibi bilinç ve ak›l gerektiren özellikleri na- s›l meydana getirdi¤ini hiçbir flekilde aç›klayamazlar.

www.darwininbilmedikleri.com

(19)

((B Bu un nlla arr,,)) ''‹‹ççtteen n A Alllla ah h''a a y yö ön neelleen n'' h heerr k ku ull iiççiin n ''h hiik km meettllee bba ak ka an n bbiirr iiçç g gö öz z'' v vee bbiirr z ziik kiirrd diirr.. V Vee g gö ök ktteen n

m

müübba arreek k ((bbeerreek keett v vee rra ah hm meett y yüük kllüü)) ssu u iin nd diirrd diik k;;

bbö öy ylleeccee o on nu un nlla a bba ah hççeelleerr v vee bbiiççiilleecceek k tta an neelleerr bbiittiirrd diik k..

((K Ka aff S Su urreessii,, 88--9 9))

www.yaratilismucizesi.com

(20)

18

Sahip oldu¤um tek bir DNA'n›n herhangi bir basama¤›n- daki, örne¤in 719 milyon 348 bin 632'nci basamaktaki tek bir harfin yanl›fl kodlanmas› gibi bir hata bile benim için korkunç soruçlara yol açabilir. Buna ra¤men Darwinistler, kusursuz yap›mla benim, rastgele olaylar›n bir sonucu ol- du¤umu iddia ederler. Bunun imkans›z oldu¤u apaç›kt›r.

www.darwinnedenyanildi.com

(21)

Düflmanlar›m›za karfl› oldukça y›rt›c› olmam›za ra¤men, ailemize karfl› son derece flefkatli ve sevgi doluyuz. E¤er her fley Darwinistlerin söyledi¤i gibi fluursuz olaylar›n sonucunda gelifliyorsa ve onlar›n iddia etti¤i gibi do¤ada yaln›zca bir mücadele hakimse, bu durumda sevgiyi, flef- kati ve korumac›l›¤›, yavrular›m›za karfl› özverili davra- n›fllar› hiçbir flekilde bilmiyor olmam›z gerekirdi.

www.kurandayaratilis.com

(22)

20

Rhinocerotidae familyas›na dahil olan gergedanlar ço¤un- lukla Afrika ve Asya'da yaflamaktad›rlar. Milyonlarca y›l- d›r de¤iflmeden kalan canl›lardan biri de gergedanlard›r.

Resimde görülen 20 milyon y›ll›k gergedan fosili, gerge- danlar›n milyonlarca y›ld›r ayn› olduklar›n›n delillerin- den biridir.

Dönem: Senozoik zaman, Miosen dönemi

Yafl: 20 milyon y›l Bölge: Asya

20 milyon y›l önce yaflam›fl bir gerge- dana ait olan bu kafatas› gergedan- lar›n da evrim ge- çirmedi¤ini göster- mektedir.

www.kabatasdevri.com

(23)

Geyiklerin onlarca türünden biri olan benekli geyi¤e dünyan›n pek çok bölgesinde rastlamak mümkündür. Fo- silleflerek bugüne kadar muhafaza olan bu geyik kafatas›, yeryüzünde evrimsel bir geliflim yaflanmad›¤›n›, canl›la- r›n yarat›ld›klar› ilk halleriyle bugünkü görünümleri ara- s›nda hiçbir fark olmad›¤›n› ortaya koymaktad›r.

78 milyon yafl›ndaki bir geyi¤e ait olan yandaki kafa- tas›n›n günümüz geyik- lerinden hiçbir fark› yoktur.

www.darwinistneleridusunmez.com

Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi

Yafl: 78 milyon y›l Bölge: Çin

(24)

22

Evrimcilerin iddialar› do¤ru olsayd›, geçmiflte, hem anti- lop özelli¤i tafl›yan hem de farkl› bir canl› türünün özel- liklerine sahip olan pek çok garip canl›n›n olmas› gere- kirdi. Ne var ki, say›s›z masalla ve hayali senaryoyla do- lu olan evrimci yay›nlarda, bir tane bile ara canl› fosili sergilenmemektedir. Çünkü böyle bir canl› tarihin hiçbir döneminde yaflamam›flt›r. Tüm canl›lar, resimde örne¤i görülen 83 milyon y›ll›k antilop gibi, var olduklar› ilk halleriyle günümüze kadar gelmifllerdir.

Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi

Yafl: 83 milyon y›l Bölge: Çin

83 milyon yafl›ndaki üstteki antilop kafa- tas› ile günümüzdeki antiloplar›n aras›n- da hiçbir fark yok- tur.

(25)

Mustelidea familyas›na dahil olan sansarlar, milyonlarca y›ld›r de¤iflmeyen yap›lar›yla, evrimin iddialar›n› yalan- layan canl›lardan biridir. Yap›lan jeolojik araflt›rmalar, di-

¤er tüm bilim dallar› gibi, evrim teorisinin geçersizli¤ini ortaya koyarken, Yarat›l›fl'›n aç›k bir gerçek oldu¤unu gözler önüne sermektedir.

www.kafatasifosilleri.com

Dönem: Senozoik zaman, Miosen dönemi

Yafl: 23 - 5 milyon y›l Bölge: Çin

Üstteki, 23-5 milyon yafl›ndaki sansar ka- fatas›nda da görüldü-

¤ü gibi sansarlar mil- yonlarca y›ld›r ayn›- d›rlar ve bu halleri ile kendilerini Allah'›n yaratt›¤›n› kan›tla- maktad›rlar.

(26)

24

Kuzey kutup bölgesinde kimi zaman -40 dereceyi bulan so¤ukta yaflayan kutup tilkileri, beslenmek için kimi za- man 1000 kilometrelik yol katederler. Allah’›n güç flartla- ra dayan›kl› yaratt›¤› kutup tilkisinin fosil kafataslar›, günümüzdeki canl› örneklerine birebir benzemektedir.

Bu apaç›k delil, tüm canl›larda oldu¤u gibi tilkilerin de yarat›ld›klar› ilk andaki halleri ile günümüzde de var ol- duklar›n› göstermektedir.

www.evrimmasali.com

Dönem: Senozoik zaman, Miosen dönemi

Yafl: 8.2 milyon y›l Bölge: Çin

Yanda Çin'de bulunmufl olan 8.2 milyon y›ll›k ku- tup tilkisi kafatas› altta ise günümüzde yaflayan kutup tilkisi görülüyor.

(27)

y›fl› büyük bir hüsranla sonuçlanm›flt›r. Günümüzde ev- rimcilerin delil diye ortaya koyabilecekleri hiçbir bulgu yoktur. Antropolog Jeffrey H. Schwartz fosil kay›tlar›n›n, Darwinizm'in aleyhine oldu¤unu flöyle ifade eder:

"Pek çok paleontolog fosil kay›tlar›nda, kay›p halkalar›

bulmak yerine, sadece büyük boflluklarla ve bugüne kadar kaydedilmifl fosil türleri aras›nda herhangi bir ara form ol- mad›¤› gerçe¤iyle yüz yüze geldi." (Schwartz, Jeffrey H., Sudden Origins, 1999, s. 89)

www.hayvanlaralemi.net

Dönem: Senozoik zaman, Miosen dönemi

Yafl: 23 - 5 milyon y›l Bölge: Çin

23-5 milyon y›l öncesine ait kutup porsu¤u kafatas›

(üstte), yanda ise günümüzde ya- flayan bir kutup porsu¤u görülüyor.

(28)

26

Resimdeki 89 milyon y›ll›k panter kafatas› fosili, bu can- l›lar›n on milyonlarca y›ld›r de¤iflmediklerini ortaya koy- maktad›r. E¤er Darwinistlerin iddialar› do¤ru olsayd›, fo- sil kay›tlar›nda henüz tam geliflmemifl bir çok panter fosi- li bulunmas› gerekirdi. Ancak, kay›tlarda böyle "yar›m"

bir pantere hiç rastlanmam›flt›r. Bulunan tüm panter fosil- leri, günümüzdeki panterlerin sahip olduklar› özelliklere eksiksiz sahiptir. Bu da, panterlerin evrim geçirmedi¤inin önemli delillerinden biridir. Panterler de, di¤er tüm can- l›lar gibi, Yüce Allah'›n eseridir.

Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi

Yafl: 89 milyon y›l Bölge: Çin www.kuranevrimiyalanliyor.com

Bulunan tüm panter kafataslar› eksiksiz ve bugünkü mükem- mel halleriyle var- d›r. 89 milyon y›l ön- cesine ait üstteki ka- fatas› da bu gerçe¤in delillerindendir.

(29)

Günümüzdeki pandalar›n tafl›d›klar› tüm özelliklere sa- hip olan, bundan 96 milyon y›l önce yaflam›fl olan panda- lar evrimi reddetmektedir. Fosillerle ispatlanan bu ger- çek, aç›k ve net olarak ortadad›r. Darwinistlerin ›srarla göz ard› etmeye çal›flmalar›, bu gerçe¤i de¤ifltirmez. Can- l›lar evrimsel bir süreç sonucunda ortaya ç›kmam›flt›r.

Canl› ve cans›z tüm varl›klar› Allah yaratm›flt›r.

Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi

Yafl: 96 milyon y›l Bölge: Çin

www.fosillerevrimireddediyor.com

Üstte 96 milyon yafl›n- daki bir pandaya ait kafatas› görülüyor.

(30)

28

Fosil kay›tlar› kum tilkilerinin hep kum tilkisi olarak var olduklar›n›, baflka bir canl›dan türemediklerini ispatla- m›flt›r. Günümüz kum tilkileriyle her yönden ayn› olan 86 milyon y›ll›k resimdeki kum tilkisi kafatas› fosili, evrim- cilerin sadece hayallerini dile getirdiklerinin delilidir.

Darwinistlerin iddia ettikleri gibi bir süreç hiçbir zaman yaflanmam›flt›r, evrimci varsay›mlar bilimsel dayanaktan yoksundur.

www.evrimbelgeseli.com

Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi

Yafl: 86 milyon y›l Bölge: Çin

Günümüzde yaflayan kum til- kileriyle ayn› özelliklere sahip olan 86 milyon yafl›ndaki ka- fatas› evrime meydan oku- maktad›r.

(31)

Darwinistlerin fosiller karfl›s›ndaki çaresizli¤ini gözler önüne seren bulgulardan biri de, resimdeki 65 milyon y›l- l›k kuzey do¤u kaplan› kafatas› fosilidir.

Evrimciler söz konusu canl›lar›n hayali evrim sürecini de- lillendirebilecek bir tane dahi bulgu ortaya koyamazken, say›s›z fosil kuzey do¤u kaplanlar›n›n evrim geçirmedi-

¤ini, yarat›ld›¤›n› ispatlamaktad›r.

Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi

Yafl: 65 milyon y›l Bölge: Çin

Üstte 65 milyon yafl›ndaki kap- lan kafatas›, yanda ise günü- müzdeki örne¤i.

www.darwinistpanik.com

(32)

30

Evrimcilerin çok uzun y›llard›r arad›klar› ara geçifl fosil- leri hiçbir flekilde bulunamamakta, öte yandan Yarat›l›fl gerçe¤ini ortaya koyan fosillere her gün bir yenisi eklen- mektedir. Resimdeki zebra kafatas› fosili de bu örnekler- den biridir. Difl ve çene yap›s› günümüz örneklerinden farks›z olan bu fosil, evrim teorisinin büyük bir aldatma- cadan ibaret oldu¤unu, tüm canl›lar› Allah'›n yaratt›¤›n›

bir kez daha teyit etmektedir.

Dönem: Mezozoik zaman, Kretase - Eosen dönemi Yafl: 70 - 40 milyon y›l Bölge: Çin

Üstte, difl ve çene yap›- s›yla günümüzdeki örnek- lerinden farks›z olan 70- 40 milyon y›ll›k zebra ka- fatas› fosili görülüyor.

www.dominikamberleri.com

(33)

Darwinistlerin açmazda oldu¤u konulardan biri de meme- lilerin kökenidir. Evrimciler, memelilerin kökenine ve bu s›n›fa dahil canl›lar›n birbirleriyle olan sözde evrimsel akrabal›k iliflkilerine dair hiçbir kan›t gösteremezler.

90 milyon y›ll›k bu kaplan kafatas› fosili de evrim teorisi- nin ne kadar büyük bir ç›kmaz içinde oldu¤unun delille- rinden biridir.

www.kambriyenvedarwin.com

Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi

Yafl: 90 milyon y›l Bölge: Çin

90 milyon y›l öncesine ait olan bu kaplan kafatas›, günümüzdeki kaplanlarla ayn› özelliklere sahiptir ve evrimcilerin iddialar›na meydan okumaktad›r.

(34)
(35)

G‹R‹fi

S

izin flu sat›rlar› okudu¤unuz s›rada dünyan›n dört bir ya- n›nda savafllar devam ediyor, insanlar ölüyor, sakat kal›- yor, evinden, yurdundan ç›kmak zorunda b›rak›l›yor. Ya¤mur, kar alt›nda yüzlerce kilometreyi yürüyerek kateden mülteciler açl›kla, susuzlukla ve salg›n hastal›klarla mücadele ediyor, fakat bu zulmü yapan kifliler vicdan rahatl›¤› içinde hayatlar›na de- vam edebiliyor, yemek yiyor ve s›cak yataklar›nda huzurlu bir flekilde uyuyabiliyorlar. fiu an dünyadaki baz› ülkelere bakt›¤›- m›zda, adaletin, maddi gücü elinde bulunduran az›nl›klar tara- f›ndan, e¤er canlar› isterse uygulatt›rd›klar› bir prosedür hali- ne gelmifl oldu¤unu görüyoruz. E¤er "insafa gelirlerse" ihtiyaç içinde olan bu insanlara yard›m eli uzat›yor, yine "insafa gelir- lerse" adaletli davran›yorlar. Dünyan›n dört bir yan›nda baz›

insanlar haks›z kazançlar elde ederek, fakirlerin hakk›n› yiye- rek refah içinde yafl›yorlar. Suçsuz insanlar cezaland›r›l›rken gerçek suçlular itibar ve iltifat görüyor.

K›sacas› dünyadaki birçok ülkede adaletsizlik hüküm sürü- yor. Peki neden? ‹nsanlar adaletin gereklili¤ine inanm›yorlar m›?

(36)

34 KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

Asl›nda adalet dendi¤inde herkes temelde ayn› kavramlar›

anlar ve bu kavramlar ço¤u insan taraf›ndan kabul görür. Bu, hiçbir farkl›l›k gözetmeden tüm insanlar› kapsayan, insanlar aras›ndaki dil, din, ›rk gibi tüm ayr›mlara ra¤men, imkanlar›

hakka uygun bir biçimde paylaflt›ran, güçlülerin de¤il hakl›lar›n üstün oldu¤u bir dünya oluflturmay› hedefleyen bir adalettir.

‹nsanlar› adaletten uzaklaflt›ran etken ise, prensipte kabul ettikleri bu adaleti, kendi ç›karlar› ile çat›flt›¤›nda reddetmele- ridir. Örne¤in rüflvetin kötü bir yol oldu¤unu, rüflvet yiyerek adaletsizlik yapman›n ahlaks›zl›k oldu¤unu sözde herkes kabul eder. Ama kendilerince cazip bir rüflvet teklifi ile yüzyüze ge- len baz› insanlar, birtak›m "gerekçeler" uydurarak, sözde kabul ettikleri bu k›staslar› hiç düflünmeden çi¤nerler.

Ayn› flekilde, mahkemelerde flahitlik yapan insanlar›n mut- laka do¤ru konuflmalar›, gerçe¤i anlatmalar› gerekti¤ini de her- kes bilir ve kabul eder. Oysa bir mahkemede flahit olarak ifa- de veren baz› insanlar, kendilerinin veya yak›nlar›n›n ç›karlar›

söz konusu olunca hemen tav›r de¤ifltirir ve kolayl›kla yalan söylerler. Bu kifliler adaleti prensipte kabul etmekte, ama ken- di ç›karlar›yla çat›flt›¤› anda tereddütsüz olarak çi¤nemektedir- ler. Kamuya aç›k mallar›n eflit paylafl›lmas› gerekti¤ini de yine herkes prensipte kabul eder. Ancak bir "yard›m kampanyas›"

oldu¤unda, da¤›t›lan mallardan daha fazla, hem de hakk›ndan fazla alabilmek için birçok insan birbirini ezer. Yine, ç›karlar adalete karfl› üstün gelmifltir.

Bu flekilde pek çok örnek verebiliriz. Ama sonuçta karfl›- laflt›¤›m›z gerçek ayn›d›r: Baz› insanlar adaletin gereklili¤ine inansalar dahi, kendi ç›karlar› söz konusu oldu¤unda adaleti

(37)

çi¤neyebilmektedirler. Bu flekilde düflünen insanlar baz› top- lumlarda ço¤unlu¤u oluflturduklar› için de, adalet hayali bir kavram olmaya devam etmektedir.

Adaletin yeryüzünde gerçekten uygulanabilmesi içinse, in- sanlara, adalet u¤runa kendi ç›karlar›n› bir kenara b›rakt›rabi- lecek bir ahlaka ihtiyaç vard›r.

Bu ahlak, Allah'›n bizlere ö¤retti¤i ve emretti¤i Kuran ah- lak›d›r. Çünkü Kuran ahlak› insanlar aras›nda hiçbir ayr›m gö- zetmeden, sadece haktan ve do¤rulardan yana, kat›ks›z bir adaleti emretmektedir. Allah Nisa Suresi'nde inananlara, ken- di aleyhlerinde de olsa adaletli davranmalar›n› flöyle emreder:

Ey iman edenler, kendiniz, anne-baban›z ve yak›nla- r›n›z aleyhine bile olsa, Allah için flahidler olarak ada- leti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fa- kir olsun; çünkü Allah onlara daha yak›nd›r. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkular›)n›za uymay›n. E¤er dilinizi e¤ip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirse- niz, fiüphesiz Allah, yapt›klar›n›zdan haberi oland›r.

(Nisa Suresi, 135)

Ayette de bildirildi¤i gibi insanlar aras›nda hiçbir ayr›m gö- zetmeden, sadece Allah r›zas› gözetilerek, Allah'tan korkarak sa¤lanan adalet gerçek adalettir. Böyle bir adalet hedeflendi¤in- de, ne flahsi bir menfaat, ne dostluk, ne düflmanl›k, ne de kifli- nin hayata bak›fl aç›s›, dili, ›rk›, teninin rengi kararlar›nda etki edemeyecek, sadece ve sadece haktan yana karar verilecektir.

Kuran ahlak›n›n yafland›¤› toplumlarda gerçek adaletin, gerçek huzurun ve güvenin de yaflanaca¤› mutlakt›r. Çünkü ancak Allah'tan korkan, hesap gününde tüm yap›p ettikleriyle hesaba

(38)

36 KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

çekilece¤ini bilen bir insan gerçek adaleti sa¤layabilir.

Nitekim tarih bunun ispat›d›r. Allah'›n "Yaratt›klar›m›z- dan, hakka yöneltip-ileten ve onunla adaleti k›lan (uy- gulayan) bir ümmet vard›r." (Araf Suresi, 181) fleklinde bildirdi¤i gibi, tarih boyunca adaletin hakim oldu¤u dönemler yaflanm›flt›r. Baflta peygamberler ve sonra da onlar›n yolunu iz- leyen pek çok adil yönetici yaflad›klar› dönemlerde toplum içe- risinde güven ve bar›fl ortam› oluflturmufllard›r. Örne¤in Müs- lüman Türk milleti, geçmifl yüzy›llarda gerçek adaletin nas›l sa¤lanabilece¤i konusunda tüm dünya ülkelerine örnek olmufl- tur. Gerek Selçuklu döneminde gerekse Osmanl› döneminde, çok farkl› dinlere mensup, ayr› dilleri konuflan, farkl› toplumlar ayn› bayra¤›n alt›nda, birarada huzur içinde yaflam›fl ve toplum- sal adalet sa¤lanm›flt›r. Müslüman Türkler ayak bast›klar› her- yerde adaletli uygulamalar›yla tan›nm›fllar, hoflgörülü, bar›flç›l ve merhametli tav›rlar› nedeniyle fethedilen ülkelerin halklar›

taraf›ndan dahi sevinçle karfl›lanm›fllard›r.

Elinizdeki bu kitab›n amac› ise, Kuran'daki adaleti insanlara tarif etmektir. Ancak unutmay›n ki, böylesine huzur ve güven dolu bir hayat› yaflamak için siz de birfleyler yapmal›s›n›z. E¤er huzur dolu bir hayat yaflamak istiyor ve gelecek nesillerin de adaletli, güven dolu bir ortamda büyümelerini istiyorsan›z, ön- celikle sizin adaleti gözeterek insanlara örnek olman›z gerekir.

Sizin de ayette bildirilen "adaleti emreden ümmet"ten ol- mak için önünüzde bir f›rsat var. Unutmay›n ki "... Allah, adaletle hüküm yürütenleri sever." (Maide Suresi, 42)

(39)

ALLAH ADALET‹ EMREDER

G

erçek adaleti Allah Kuran'da, insanlar aras›nda hiçbir ay- r›m yapmadan adaletle hükmetmek, insanlar›n hakk›n›

korumak, zulme asla r›za göstermemek, zalime karfl› mazlum- dan yana tav›r almak, ihtiyaç içinde olanlara yard›m eli uzatmak olarak emretmektedir. Bu adalet, bir karar vermek gerekti¤in- de her iki taraf›n da hakk›n› korumay›, olaylar› çok yönlü de-

¤erlendirmeyi, ön yarg›s›z düflünmeyi, tarafs›zl›¤›, hakkaniyeti, dürüstlü¤ü, hoflgörüyü, merhameti ve flefkati gerektirir. Bun- lardan birinin eksikli¤inde, ya da birinin a¤›r basmas›nda gerçek adaleti uygulamak zorlafl›r. Örne¤in olaylar› itidalli de¤erlendi- remeyen, heyecan›na ve hislerine kap›lan bir insan sa¤l›kl› ka- rar veremeyecek, bu duygular›n›n etkisinde kalacakt›r. Oysa adaletle hükmeden bir kifli tüm kiflisel duygu ve düflüncelerini bir tarafa b›rakmay›, kendisinden yard›m talep eden iki tarafa da hakkaniyetli davranmay›, her flart ve durumda do¤rulardan yana olmay›, dürüstlükten ve do¤ruluktan asla taviz vermeme- yi Kuran ahlak› ölçüsünde kendine yol edinmelidir. Kifli, öyle bir ahlaka sahip olmal›d›r ki, kendi ç›karlar›ndan önce karfl› ta- raf› düflünmeli, kendisine bir zarar gelecek olsa dahi, e¤er hak

(40)

38 KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

karfl› taraftan yanaysa, adil olabilmelidir.

"Ey iman edenler, adil flahidler olarak, Allah için, hakk› ayakta tutun. Bir toplulu¤a olan kininiz, sizi ada- letten al›koymas›n. Adalet yap›n. O, takvaya daha ya- k›nd›r. Allah'tan korkup-sak›n›n. fiüphesiz Allah, yap- makta olduklar›n›zdan haberi oland›r." (Maide Suresi, 8) ayetinde de bildirildi¤i gibi, Allah insan›n tüm yapt›klar›n› bil- mektedir. Allah'tan korkup sak›nan ve ahiret gününde hesaba çekilece¤ini bilen bir kifli Allah'›n hoflnutlu¤unu kazanmak için adaletle hükmeder. Bilir ki, Allah tüm yap›p ettikleriyle, söyle- di¤i her sözle ve akl›ndan geçen her düflünceyle onu ahiret gü- nünde sorguya çekecek ve bunlarla eksiksiz bir flekilde karfl›l›k görecek…

‹flte bu nedenle de, insan›n Allah'›n r›zas›n› kazanmas›, ce- hennem azab›ndan kurtulmas› ve Allah'›n sonsuz nimetlerine kavuflabilmesi için yapmas› gereken fley, Kuran ahlak›n› eksik- siz bir flekilde yaflamakt›r. Bunun için her insan›n, bu ahlaka ulaflmak için bireysel olarak çaba sarf etmesi, tüm bencil istek- lerini ve kiflisel menfaatlerini bir yana b›rak›p, adaleti, merha- meti, hoflgörüyü, flefkati ve bar›fl› kendine yol edinmesi gere- kir. Allah Kuran'da gerçek adaleti ayr›nt›l› olarak tarif etmek- te, her türlü anlaflmazl›¤›n adaleti ayakta tutmakla çözülece¤i- ni bildirmektedir. Adil yöneticilerden ve adil insanlardan olu- flan bir toplumda her türlü anlaflmazl›¤›n kolayl›kla çözülece¤i aç›kt›r. Kuran'da adaletin eksiksiz olarak tarifi yap›lm›fl, iman edenlere karfl›laflacaklar› olaylar karfl›s›ndaki tutumlar› ve ada- letin nas›l uygulanaca¤› bildirilmifltir. Bu iman edenler için çok büyük bir kolayl›k ve Allah'tan bir rahmettir. Bu nedenle de

(41)

iman edenler hem Allah'›n hoflnutlu¤unu kazanmak, hem de huzurlu, güvenli ve bar›fl içinde bir hayat yaflayabilmek için in- sanlar aras›nda eksiksiz bir flekilde adaleti uygulamakla sorum- ludur.

Adalet, dil, ›rk, etnik köken gözetilmeden, tüm insanlar aras›nda eflit olarak

uygulanmal›d›r

Dünya üzerinde geliflen olaylar› inceledi¤imizde adaletin yer, zaman ve kiflilere göre farkl› flekilde uygulanabildi¤ine fla- hit oluruz. Örne¤in baz› toplumlarda kiflilerin tenlerinin rengi adaleti uygulayan kiflilerin karar›na etki eder. Beyaz ten rengi olan bir kifliyle siyah ten rengi olan kifliye ayn› durumlarda, ay- n› kararla hükmedilmez. Baz› toplumlarda ›rk çok büyük bir önem tafl›maktad›r. Geçti¤imiz yüzy›lda Hitler'in Ari ›rk› di¤er

›rklardan üstün görüp, milyonlarca insan› s›rf ›rklar› nedeniyle yok etmek istemesi bunun bir örne¤idir. Günümüzde de ›rkla- r›, tenlerinin rengi nedeniyle zalimce ve adaletsiz muameleler- le karfl›laflan insanlar vard›r. ABD'de ve Güney Afrika'da y›llar- ca siyah ›rka ikinci s›n›f insan muamelesi yap›lm›fl, çok say›da Asya ve Afrika ülkesinde s›rf ›rk farkl›l›klar› yüzünden çok flid- detli tart›flmalar yaflanm›flt›r.

Oysa Kuran ayetlerinde farkl› halklar›n ve kabilelerin yara- t›lmas›n›n hikmetlerinden biri, insanlar›n "birbirleriyle tan›flma- lar›" olarak bildirilir. Hepsi de Allah'›n kulu olan farkl› milletler veya kabileler, birbirleriyle tan›flmal›, yani birbirlerinin farkl›

kültürlerini, dillerini, örflerini, yeteneklerini ö¤renmelidir.

Farkl› ›rk ve milletlerin bulunmas›n›n bir amac›, çat›flma ve sa-

(42)

40

vafl de¤il, kültürel bir zenginliktir. Bu çeflitlilik Allah'›n yarat›- fl›ndaki bir güzelliktir. Bir insan›n daha uzun boylu, birinin k›sa boylu olmas›, bir kiflinin teninin beyaz di¤erinin sar› renk olma- s› bu kifliye herhangi bir üstünlük getirmedi¤i gibi, bir eksiklik olarak da nitelendirilemez. Bunlar›n her biri Allah'›n takdir et- mesiyle ve çok büyük hikmetlerle yarat›lm›flt›r. Ancak bu fark- l›l›klar›n Allah Kat›nda hiçbir önemi yoktur. ‹man eden bir in- san tek üstünlü¤ün takva ile, yani Allah korkusu ve Allah'a imandaki üstünlükle oldu¤unu çok iyi bilir. Allah, Hucurat Su- resi'nde bu gerçe¤i flu flekilde bildirir:

Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir difli- den yaratt›k ve birbirinizle tan›flman›z için sizi halk- lar ve kabileler (fleklinde) k›ld›k. fiüphesiz, Allah Ka- t›nda sizin en üstün (k erim) olan›n›z, (›rk ya da soy- ca de¤il) takvaca en ileride olan›n›zd›r. fiüphesiz Allah, bilendir, haber aland›r. (Hucurat Suresi, 13) Ayette de bildirildi¤i gibi Allah'›n emretti¤i adalet anlay›fl›

hiçbir ayr›m yapmadan her insana eflit, hoflgörülü ve bar›fl için- de bir tavr› gerektirir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed de yaflad›¤› dönem boyun- ca farkl› ›rktan halklara karfl› büyük bir adaletle davranm›flt›r.

‹nsanlar›n ›rklar› nedeniyle farkl› muamele görmesini her za- man fliddetle elefltirmifl, böyle bir ahlak› "cahiliye ahlak›" olarak tan›mlam›flt›r.

Peygamberimiz (sav), kavmine, cahiliye toplumunda insan- lar›n sadece renkleri ya da ›rklar› farkl› oldu¤u için birbirlerine karfl› düflmanca duygular besleyebildiklerini hat›rlatm›fl ve Müs- lümanlar› Kuran'da çirkin gösterilen bu davran›fltan sak›nmaya

KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

(43)

davet etmifltir. Bundan 1400 y›l önce Peygamberimiz Hz. Mu- hammed arac›l›¤›yla insanlara bir rahmet olarak gönderilen Ku- ran'da, tüm bu ilkel mant›klar ortadan kald›r›lm›fl, tüm insanla- r›n, rengi, ›rk›, dili ne olursa olsun eflit oldu¤u bildirilmifltir. Pey- gamberimiz (sav) cahiliye inanc›nda var olan, insanlar› ›rka ve renge göre de¤erlendirme anlay›fl›n›n basitli¤i üzerinde durmufl ve Veda Hutbesinde Arap kavmine hitaben flöyle söylemifltir:

"Soylarla övünülmez. Araplar, Arap olduklar›ndan Acem- lerden; Acemler de, Acem olduklar›ndan Araplardan üstün say›lamazlar. Çünkü Allah Kat›nda en yüce olan›n›z, ona karfl› gelmekten en fazla kaç›nan›n›z (en takval›n›z)d›r."

Peygamberimiz (sav) bu sözleriyle insanlara bir kez daha Hucurat Suresi, 13. ayette bildirilen, insanlar aras›ndaki üstün- lü¤ün sadece takvaya göre olabilece¤i gerçe¤ini hat›rlatm›flt›r.

‹slam, Peygamber Efendimizin de bildirdi¤i gibi bu ilkel bak›fl aç›lar›n› tamamen ortadan kald›rmaktad›r. Islam ahlak›n›n ya- fland›¤› bir ortamda, bir insan ne Yahudi, ne zenci, ne de K›z›l- derili oldu¤u için suçlanamaz, farkl› bir muameleye maruz ka- lamaz, ma¤dur edilemez. Bu, Allah'›n takdiridir ve Allah her in- san› en güzel flekliyle yaratm›fl, en güzel sureti vermifltir. ‹nsan- lara düflen her zaman ve herkese karfl› adil, sayg›l›, hoflgörülü, merhametli, bar›flç›l ve sevgi dolu olmakt›r.

Bunun yan› s›ra kiflinin fakir ya da zengin olmas› da müminin adaletle hükmetmesini engellemez, kararlar›n› etkilemez. Bir in- san›n sadece maddi güç sahibi oldu¤u için di¤er insanlara haks›z- l›k yapmas›, zulmetmesi ve bundan da hiçbir karfl›l›k görmeden kurtulmas› çok büyük bir haks›zl›kt›r. Oysa günümüzde baz›

dünya devletlerine bakt›¤›m›zda, zenginleri kollayan, fakirlere ise

(44)

42

ikinci s›n›f insan muamelesi yapan bir anlay›fl›n hakim oldu¤u gö- rülmektedir. Buna göre baz› zenginler adaletten daha fazla fay- dalanmakta, fakirlerden üstün tutulmay› kendilerinde bir hak gi- bi görmektedirler. Dahas›, adalet mekanizmalar›n› kendi menfa- atleri için yönlendirmeye çal›flmaktad›rlar. Bu anlay›fl dinin ya- flanmad›¤› toplumlarda çok büyük adaletsizliklere neden olmak- ta, insanlar›n bir bölümü çok büyük bir sefaletle mücadele eder- ken, di¤erleri zenginliklerinin verdi¤i ayr›cal›klar› kullanmaktad›r.

Ancak tüm bu olumsuzluklara ra¤men adaletin hakim ol- mas›, insanlar aras›nda toplumsal bar›fl›n sa¤land›¤› bir hayat›n hakim k›l›nmas› mümkündür. Bu, Kuran ahlak›n›n hakim k›l›n- mas›yla ve insanlar›n Kuran ahlak›ndan taviz vermemeleriyle olabilir. Çünkü Allah bir ayetinde flu flekilde emreder:

… Allah için flahidler olarak adaleti ayakta tutun.

(Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yak›nd›r. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkular›)n›za uymay›n… (Nisa Suresi, 135) Allah'›n bu emri uyar›nca Allah'tan korkan mümin, karfl›- s›ndaki kifli fakir de olsa zengin de olsa, her ne flart olursa ol- sun, mutlaka adaletle hükmeder, o kiflinin maddi durumu ne- deniyle farkl› bir tutum içine girmez. Çünkü zenginlik ya da fa- kirli¤in Allah'›n insanlar› denemek için yaratt›¤› geçici dünya flartlar› oldu¤unu bilir. ‹nsan öldü¤ü zaman dünyadaki mal›n›n ve mülkünün hiçbir de¤eri kalmayacak, sadece takvas›yla kar- fl›l›k bulacakt›r. Allah'›n hoflnut olaca¤›n› bildirdi¤i tav›r ise hak- kaniyettir, adalettir, dürüstlük ve do¤ruluktur. Bu güzel ahla- k›n karfl›l›¤› ise sonsuz ahiret mükafatlar›d›r.

KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

(45)

Allah yetimler konusunda kesin bir adaleti emretmifltir

Kuran'da adaletin ayakta tutulmas› konusunda verilen ör- neklerden biri de yetimlerin mallar› konusundad›r. Ayetlerde yetimlerin mallar›n›, onlar bu mallar› kontrol edebilecek yafla gelene kadar, en adil flekilde kullanmak emredilmifltir. En'am Suresi'nde flu flekilde buyurulur:

"Yetimin mal›na, o erginlik ça¤›na eriflinceye kadar - o en güzel (fleklin) d›fl›nda- yaklaflmay›n. Ölçüyü ve tart›y› do¤ru olarak yap›n…(En'am Suresi, 152) Allah baflka ayetlerinde de, yetimler erginlik ça¤›na ulaflma- dan onlar›n mallar›n› çarçabuk tüketmeye çal›flmamay› hat›rlat- makta, insanlar› tamamen adil bir tutumla hareket etmeye ça-

¤›rmaktad›r. Bu konudaki ayetlerden baz›lar› flöyledir:

Yetimlere mallar›n› verin ve murdar olanla temiz olan› de¤ifltirmeyin. Onlar›n mallar›n› mallar›n›za katarak yemeyin. Çünkü bu, büyük bir suçtur. (Nisa Suresi, 2)

Yetimleri, nikaha eriflecekleri ça¤a kadar deneyin;

flayet kendilerinde bir (rüfld) olgunlaflma gördünüz mü, hemen onlara mallar›n› verin. Büyüyecekler di- ye israf ile çarçabuk yemeyin. Zengin olan iffetli ol- maya çal›fls›n, yoksul olan da art›k maruf (ihtiyaca ve örfe uygun) bir flekilde yesin. Mallar›n› kendilerine verdi¤iniz zaman, onlara karfl› flahid bulundurun. He- sap görücü olarak Allah yeter. (Nisa Suresi, 6) Erginlik ça¤›na eriflinceye kadar, -o da en güzel bir tarz olmas›- d›fl›nda yetimin mal›na yaklaflmay›n. Ah-

(46)

44

de vefa gösterin. Çünkü ahid bir sorumluluktur. (‹s- ra Suresi, 34)

Ayetlerde bildirilen ahlak›n aksi yönünde hareket ederek yetimlerin mallar›n› zulümle tüketenler ve adaletsizce harca- yanlar sonsuz azapla uyar›lm›fllard›r. Allah "Gerçekten, ye- timlerin mallar›n› zulmederek yiyenler, kar›nlar›na ancak atefl doldurmufl olurlar. Onlar, ç›lg›n bir atefle gireceklerdir." (Nisa Suresi, 10) ayeti ile insanlar› adaletsiz davranmaktan menetmifltir. Bu örnekte de görüldü¤ü gibi Ku- ran'da tarif edilen adalet insan›n tüm hayat›n› kapsayan bir ada- lettir. ‹nsan›n adaleti uygulama konusunda gösterdi¤i titizlik ise, o kiflinin ebedi hayat›nda cennet veya cehenneme gitmesi- ne etki etmektedir.

Verilecek karar kendi yak›nlar› ile ilgili olsa dahi, mümin adaletle hükmetmekle

sorumludur

Adaletin tarifi yap›ld›¤› zaman belki içinizden adaletli dav- ranman›n çok kolay oldu¤unu, tüm kararlar›n›zda her zaman adil davrand›¤›n›z› geçirmifl olabilirsiniz. Ancak verece¤iniz adil bir karar›n neticesinde bir yak›n›n›z, anneniz, baban›z ya da bir akraban›z fiziki ya da manevi bir s›k›nt›ya girecek olsa, acaba bu karar› kolayl›kla verebilir misiniz? Sevdi¤iniz, fakat do¤ru yol- dan sapm›fl bir kifli hakk›nda karar verirken de tarafs›z, dürüst ve hakkaniyetli olabilir misiniz?

Bu soru karfl›s›nda birçok insan duraklar. Gerçekten de böyle bir durumda adil olmak baz› kiflilere zor gelebilir. Sevdi-

¤i bir kifliye, baflka birine oldu¤undan daha toleransl› davrana-

KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

(47)

bilir, bir an olsun baz› gerçekleri görmezden gelebilir. Ancak as›l önemli olan insan›n her flart ve durumda adaletten hiçbir flekilde taviz vermemesi, Allah'›n "Ey iman edenler, kendi- niz, anne-baban›z ve yak›nlar›n›z aleyhine bile olsa, Allah için flahidler olarak adaleti ayakta tutun..." (Nisa Suresi, 135) ayetine titizlikle uymas›d›r. ‹nsanlarda güven duy- gusu oluflturacak olan da karfl›lar›ndaki kiflinin her flart alt›nda do¤rulardan yana tav›r alaca¤›n› bilmektir. Sadece kan veya dostluk ba¤› oldu¤u için yak›nlar›n korunup-gözetilmesinin, adalet bekleyen kiflilerde huzursuzluk oluflturaca¤› ve güvensiz bir ortam meydana getirece¤i kesindir.

Ancak Kuran'›n hükümlerine göre hareket eden bir kifli Allah'›n "… Söyledi¤iniz zaman -yak›n›n›z dahi olsa- adil olun. Allah'›n ahdine vefa gösterin. ‹flte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki ö¤üt al›p-düflünürsü- nüz." (Enam Suresi, 152) fleklinde bildirdi¤i tavsiyelerine uyar.

Bu tav›r onun Allah'a olan güçlü iman›n›n ve güzel ahlak›n›n bir göstergesidir.

Kuran'da bu konuda Hz. Musa'n›n hayat›ndan bir örnek haber verilmektedir. Kasas Suresi'nde flu flekilde bildirilir:

(Musa) Halk›n›n haberi olmad›¤› bir zamanda flehre girdi, orda kavga etmekte olan iki adam buldu; bu kendi taraftarlar›ndan, flu da düflmanlar›ndan. Der- ken taraftarlar›ndan olan, düflmanlar›ndan olana karfl› ondan yard›m istedi. Bunun üzerine ona bir yumruk att› ve iflini bitiriverdi. (Sonra da:) "Bu fley- tan›n iflindendir; o, gerçekten aç›kca sapt›r›c› bir düfl- mand›r" dedi. (Kasas Suresi, 15)

(48)

46

Bu olayda Hz. Musa kendi taraftarlar›ndan birisinin kavga- s›na flahit olur. Musa Peygamber yak›nlar›ndan olan bu kiflinin yan›nda yer al›r ve onunla birlikte di¤er kifliye karfl› ç›kar. Bu tart›flma esnas›nda karfl› taraftaki kifliye yumruk atar ve onu is- temeden öldürür. Ancak daha sonra çok büyük bir hata yapt›-

¤›n›n fark›na var›r. Bu, iman eden bir kiflinin adalet anlay›fl›n› ta- rif etmesi bak›m›ndan çok önemli bir örnektir. Çünkü kimin hakl› kimin haks›z oldu¤unu araflt›rmadan, sadece kendi yak›n›, akrabas› ya da dostu oldu¤u için bir kifliyi desteklemek Allah'›n be¤enmedi¤i bir ahlakt›r. Nitekim kutlu bir peygamber olan Hz. Musa da bu gerçe¤i hemen anlam›fl, yapt›¤› hareketi "fley- tan›n ifli" olarak nitelendirmifltir.

Hz. Musa'n›n "fleytan›n ifli" olarak tarif etti¤i "hizipçilik duy- gusu", tarih boyunca dökülen kanlar›n en büyük sorumlusudur.

‹nsanlar›n adalet ve hakka göre de¤il, her ne surette olursa ol- sun kendi ailesini, afliretini, kavmini, yandafllar›n› veya ›rk›n›

hakl› ç›karmaya yönelik saplant›lar›, say›s›z çat›flma ve savafl›n ç›k›fl noktas› olmufltur.

Bu k›flk›rtmaya karfl› müminin göstermesi gereken tav›r da yine Hz. Musa'n›n hayat› örnek verilerek Kuran'da bildirilmek- tedir. Hz. Musa, fleytan insana vermeye çal›flt›¤› bu kötü duy- gunun bir zulüm oldu¤unu vicdan›yla hemen anlam›fl, fleytan›n k›flk›rtmas›yla iflledi¤i hatadan dolay› tevbe edip, Allah'a s›¤›n- m›flt›r. K›ssan›n devam›nda Hz. Musa'n›n bu örnek ve vicdanl›

tavr› flöyle anlat›l›r:

Dedi ki: "Rabbim, gerçekten, ben kendi nefsime zul- mettim, art›k beni ba¤›flla." Böylece (Allah) onu ba-

¤›fllad›. fiüphesiz. O, ba¤›fllayand›r, esirgeyendir. De- KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

(49)

di ki: "Rabbim, bana verdi¤in nimetler ad›na, art›k suçlu günahkarlara destekçi olmayaca¤›m." (Kasas Suresi, 16-17)

Bir toplulu¤a karfl› duyulan kin müminleri adaletten al›koymaz

Bir insan›n adil karar vermesini, sa¤duyulu düflünmesini ve ak›lc› davranmas›n› engelleyebilecek etkenlerden biri karfl›s›n- daki kifliye ya da toplulu¤a olan k›zg›nl›¤›, kinidir. Asl›nda bu, gü- nümüz cahiliye toplumlar›nda oldukça yayg›n bir bak›fl aç›s›d›r.

Baz› insanlar düflmanca duygular besledikleri kiflilere karfl› her türlü adaletsizli¤i, ahlaks›zl›¤› kolayl›kla yapabilirler. Bu kiflinin üzerine ifllemedi¤i suçlar› atar, masum oldu¤unu bilseler dahi bu kifli aleyhinde flahitlik yapabilirler. Sadece bu gibi düflmanca tutumlardan dolay› suçsuz yere birçok insan çok büyük ma¤du- riyetler yaflayabilmektedir. Baz› kifliler do¤ruyu bilmelerine ra¤- men kendilerine düflman gördükleri kiflilerin lehinde flahitlik yapmaz, ellerinde bu kiflinin suçsuzlu¤unu kan›tlayacak delil ol- sa bile ortaya ç›karmazlar. Hatta bu kiflinin bafl›na büyük bir be- la gelmesi, haks›zl›klarla karfl›laflmas› ya da zulüm görmesi söz konusu kiflilerde büyük bir sevinç uyand›r›r. En büyük tedirgin- likleri ise adaletin üstün gelmesi ve bu kiflinin suçsuzlu¤unun or- taya ç›kmas›d›r.

‹flte bu nedenle de cahiliye toplumunda insanlar›n birbirle- rine güvenmeleri çok zordur. Herkes bir an sonra karfl›s›nda- ki kifliden kötülük görece¤i endiflesiyle yaflar. Birbirlerine kar- fl› güvenlerini kaybetmelerinin sonucunda ise yard›mlaflma, hoflgörü, flefkat, merhamet, kardefllik gibi insani özelliklerini

(50)

48

zamanla yitirir, birbirlerinden nefret eder hale gelirler.

Oysa iman eden bir kiflinin bir toplulu¤a ya da kifliye karfl›

hissetti¤i duygular, onun ald›¤› kararlarda kesinlikle etkili ol- maz. Karfl›s›ndaki kifli ne kadar kötü ahlakl› olursa olsun, ne kadar düflmanca bir tutum içinde olursa olsun, iman eden kifli bir karar vermesi gerekti¤inde tüm bu duygular›n› bir kenara b›rak›p, adaletle davran›r, adaletle karar verir, adaleti tavsiye eder. O kifliye karfl› hissettikleri akl›n›n ve vicdan›n›n önüne geçemez. Vicdan› ona her zaman Allah'›n emir ve tavsiyelerine uymay›, güzel ahlaktan asla taviz vermemeyi söylemektedir.

Çünkü bu, Allah'›n iman edenlere Kuran'da bildirdi¤i bir emri- dir. Maide Suresi'nde flu flekilde bildirilir:

Ey iman edenler, adil flahidler olarak, Allah için, hak- k› ayakta tutun. Bir toplulu¤a olan kininiz, sizi ada- letten al›koymas›n. Adalet yap›n. O, takvaya daha yak›nd›r. Allah'tan korkup-sak›n›n. fiüphesiz Allah, yapmakta olduklar›n›zdan haberi oland›r. (Maide Su- resi, 8)

Ayette de bildirildi¤i gibi adil bir tav›r sergilemek takvaya en yak›n oland›r. ‹man eden bir kifli, ancak adaletle davrand›¤›

zaman Allah Kat›nda bir hoflnutluk kazanaca¤›n› bilir. Güzel ah- lak›na flahit olan her insan bu kifliye güvenir, yan›nda rahat eder, her türlü sorumlulu¤u ve görevi gönül rahatl›¤› ile ken- disine verebilir. Böyle kifliler, düflmanlar› taraf›ndan dahi sayg›

ile karfl›lan›r. Hatta onlar›n bu tavr›, inkar eden birçok insana örnek olarak iman etmelerine vesile olabilir. Nitekim bu ko- nuda bizim için en güzel örnek Hz. Muhammed (sav)'dir. Pey- gamberimiz (sav)'in, hiçbir ayr›m yapmadan, hoflgörü ve mer-

KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

(51)

hameti herkese göstermifl olmas›, o dönemde yaflayan H›risti- yan, Yahudi, dinsiz, müflrik her kesimden insan›n kalbinin ‹s- lam'a ›s›nmas›na vesile olmufltur.

Günümüzde yaflayan müminler için de kuflkusuz en güzel örnek Peygamber Efendimiz (sav)’in Kuran'da da bildirilen uy- gulamalar›d›r. Günümüzde de ayn› Asr-› Saadet döneminde ol- du¤u gibi, H›ristiyan, Yahudi, Budist, Hindu, ateist, dinsiz, müfl- rik, putperest gibi çok farkl› inançlara sahip insan topluluklar›

birarada yaflamaktad›r. Bir Müslüman karfl›s›ndaki insan›n inan- c› ne olursa olsun hoflgörülü olmakla, affetmekle, adil ve insan- c›l davranmakla yükümlüdür. Çünkü her insan›n ileride iman etme, Müslüman olma, Allah'a teslim olma ihtimali vard›r.

‹man eden bir kiflinin bu gerçe¤i akl›ndan hiç ç›karmamas› ge- rekir. ‹man edenlere yükletilen sorumluluk Allah'›n dinine gü- zellikle, bar›flla ve hoflgörüyle davet etmektir. Bu do¤rular› uy- gulay›p uygulamama, iman edip etmeme karar› karfl› tarafa ait- tir. Bir kifliyi iman etmeye zorlamak, baz› fleyleri zorla kabul et- tirmeye çal›flmak Kuran ahlak›na ayk›r› bir tav›rd›r. Allah bunu Kuran'da flöyle bildirmifltir;

"Dinde zorlama (ve bask›) yoktur. flüphesiz, do¤ru- luk (rüfld) sap›kl›ktan apaç›k ayr›lm›flt›r. Art›k kim ta¤utu tan›may›p Allah'a inan›rsa, o, sapasa¤lam bir kulpa yap›flm›flt›r; bunun kopmas› yoktur. Allah, ifli- tendir, bilendir." (Bakara Suresi, 256)

(52)

50

RESULLER ADALET‹ GET‹RM‹fiT‹R

K

itab›n ilk bölümünde tarif etti¤imiz adaletin hakim oldu¤u ortam, insanlar›n büyük bir bölümüne göre sadece kitap- larda tarifi yap›lan, insanlar›n hayallerini süsleyen bir ütopyad›r.

Bu düflünceye göre gerçek adaletin hakim oldu¤u bir toplu- mun var olmas› asla mümkün de¤ildir. Oysa insanl›k tarihi bo- yunca Kuran'da emredilen adaletin hüküm sürdü¤ü, insanlar aras›nda gerçek huzur, hoflgörü ve güvenin yafland›¤› dönem- ler olmufltur.

Allah'›n insanlara uyar›c› olarak gönderdi¤i elçilerin yaflad›-

¤› toplumlarda çok büyük bir hoflgörü, bar›fl ve adalet hüküm sürmüfltür. Allah'›n "Her ümmetin bir resulü vard›r. On- lara resulleri geldi¤i zaman, aralar›nda adaletle hü- küm verilir ve onlar zulme u¤rat›lmazlar." (Yunus Su- resi, 47) fleklinde bildirdi¤i gibi bu dönemlerde hiç kimseye zulmedilmemifl, insanlar aras›nda adalet hakim olmufltur.

Allah tüm elçilerine insanlar aras›nda adaletle hükmetme- lerini emretmifltir. Hz. ‹sa'ya, Hz. Musa'ya, Hz. Davud'a indiri- len kitaplarda, ayn› Hz. Muhammed (sav)'e indirilen Kuran'da oldu¤u gibi, insanlar güzel ahlaka, hoflgörüye, bar›fla ve güvene

(53)

davet edilmifllerdir. Allah "Andolsun, Biz elçilerimizi apa- ç›k belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tut- sunlar diye, onlarla birlikte kitab› ve mizan› indirdik."

(Hadid Suresi, 25) ayetiyle elçilerin gönderilifl sebeplerinden birinin "adaleti ayakta tutmak" oldu¤unu bildirmektedir.

Kuran'da insanlar aras›nda adaletle hüküm vermesiyle ör- nek gösterilen peygamberlerden biri Hz. Davud'dur. Hz. Da- vud'a aralar›nda anlaflmazl›k olan iki davac› gelmifl ve ondan aralar›nda hak ile hükmetmesini istemifllerdir:

Sana o davac›lar›n haberi geldi mi? Hani mihraba (Davud'un bulundu¤u yere girmek için) yüksek du- vardan t›rmanm›fllard›. Davud'a girdiklerinde, o, on- lardan ürkmüfltü; dediler ki: "Korkma, iki davac›y›z, birimiz di¤erimize haks›zl›kta bulundu. fiimdi sen aram›zda hak ile hükmet, karar›nda zulme sapma ve bizi do¤ru yolun ortas›na yöneltip-ilet. Bu benim kar- deflimdir, doksan dokuz koyunu vard›r, benimse bir tek koyunum var. Buna ra¤men "Onu da benim pa- y›ma (koyunlar›ma) kat" dedi ve bana, konuflmada üstün geldi." (Sad Suresi, 21-23)

Ayette de bildirildi¤i gibi iki davac› Allah'›n elçisinden ara- lar›nda hükmederken zulme sapmamas›n› ve onlar› do¤ru olan yola iletmesini istemifllerdir. Onun adaletle karar verece¤ine güvenmifl ve karar›na teslim olmufllard›r. Hz. Davud'un cevab›

flu flekildedir:

(Davud) Dedi ki: "Andolsun senin koyununu, kendi koyunlar›na (katmak) istemekle sana zulmetmifltir.

Do¤rusu, (emek ve mali güçlerini) birlefltirip katan

(54)

(ortak)lardan ço¤u, birbirlerine karfl› tecavüz eder- ler; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar bafl- ka. Onlar da ne kadar azd›r."…(Sad Suresi, 24) Hz. Davud'un bu karar› iman edenler için çok güzel bir ör- nek teflkil etmektedir. Çünkü Davud Peygamber güçlü olandan de¤il, haktan ve do¤rudan yana olmufl, adaletle hüküm vermifl- tir. Allah ayn› surenin 25. ayetinde Hz. Davud'un güzel ahlak›- n› "fiüphesiz onun Bizim Kat›m›zda gerçekten bir ya- k›nl›¤› ve var›lacak güzel bir yeri vard›r" fleklinde övmüfl, güzel bir yer ile müjdelemifltir. 26. ayette ise Allah Hz. Da- vud'a, "Biz seni yeryüzünde bir halife k›ld›k. Öyleyse in- sanlar aras›nda hak ile hükmet, istek ve tutkulara (he- vaya) uyma; sonra seni Allah'›n yolundan sapt›r›r. fiüp- hesiz Allah'›n yolundan sapanlara, hesap gününü unut- malar›ndan dolay› fliddetli bir azab vard›r" hükmüyle adaletin önemi bildirilmektedir.

Medyen toplumuna gönderilen Hz. fiuayb'›n kavmi de tica- ret hayat›nda adaletsiz davranan bir kavimdi. Ölçü ve tart›y› tam tutmuyor, eflyalar›n de¤erini eksiltiyor, insanlar› aldat›yorlard›.

Hz. fiuayb, kavmini bu adaletsiz tutumlar› nedeniyle uyarm›fl, onlar› adalete davet etmifltir. Ayetlerde flu flekilde bildirilir:

Medyen (toplumuna da) kardeflleri fiuayb'› (gönder- dik. fiuayb onlara:) Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a kul- luk edin, sizin O'ndan baflka ilah›n›z yoktur. Size Rabbinizden apaç›k bir belge (mucize) gelmifltir. Öl- çüyü ve tart›y› tam tutun, insanlar›n (haklar› olan mallar›n›) eflyas›n› de¤erinden düflürüp-eksiltmeyin ve düzene (›slaha) konulmas›ndan sonra yeryüzünde 52 KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

(55)

bozgunculuk (fesad) ç›karmay›n. Bu sizin için daha hay›rl›d›r, e¤er inan›yorsan›z." (Araf Suresi, 85) Bir baflka ayette ise Hz. fiuayb kavmine Allah r›zas› için ya- p›lan helal kazanc›n onlar için daha hay›rl› oldu¤unu hat›rlatm›fl, adaleti gözetmelerini söylemifltir:

"Ey kavmim, ölçüyü ve tart›y› -adaleti gözeterek- tam tutun ve insanlar›n eflyas›n› de¤erden düflürüp- eksiltmeyin ve yeryüzünde bozguncular olarak kar›- fl›kl›k ç›karmay›n. E¤er müminseniz, Allah'›n b›rakt›-

¤› (helal ifllerden olan kazanç) sizin için daha hay›rl›- d›r. Ben, sizin üzerinizde bir gözetleyici de¤ilim."

(Hud Suresi, 85-86)

Kuran'da Hz. Musa'n›n, Hz. ‹sa'n›n, Hz. Yusuf'un ve di¤er peygamberlerin adil tutumlar› ile ilgili pek çok örnek verilmifl, onlar›n gönderildikleri kavimleri güzel ahlaka davetleri ayr›nt›- l› olarak bildirilmifltir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed de tüm hayat› boyunca, Kuran'da bildirilen "Allah için flahidler olarak adaleti ayakta tutun…" (Nisa Suresi, 135) emri uyar›nca gönderil- di¤i kavminde adaleti eksiksizce uygulam›flt›r. Onun adaleti uy- gulama konusundaki ola¤anüstü titizli¤i ve güzel ahlak› insanla- r›n ona olan güvenlerinin kat kat artmas›na ve Allah'›n dinine ba¤lanmalar›na vesile olmufltur. Hatta Kuran'›n indirildi¤i ilk y›llarda birçok önde gelen inkarc›, Peygamber Efendimizin gü- zel ahlak› ve adil kararlar› karfl›s›nda ona tüm kalpleriyle teslim olarak ‹slam'a girmifllerdir.

Peygamberimiz (sav)'in hayat›nda bu yönde pek çok olay yaflanm›fl, bu olaylar›n büyük bir bölümü de gerek Peygambe-

(56)

rimiz (sav)'in hadislerinde, gerekse ‹slam tarihinde yer alarak bize ulaflm›flt›r. Peygamber Efendimiz bu adil, hoflgörülü, mer- hametli, flefkatli tavr› ile her dönemde kendisini izleyen Müslü- manlar için çok güzel bir örnektir. Onun her tavr›nda, her sö- zünde, her uygulamas›nda iman edenler için hikmetler bulun- maktad›r. Allah Peygamberimiz (sav)'in üstün ahlak›n› ve Müs- lümanlara olan düflkünlü¤ünü bir ayetinde flöyle bildirmifltir:

Andolsun size, içinizden s›k›nt›ya düflmeniz O'nun gücüne giden, size pek düflkün, mü'minlere flefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmifltir. (Tevbe Suresi, 128)

Hz. Muhammed (sav)'in tüm insanl›¤a örnek hayat›

Allah, insanlara bir uyar›c› ve korkutucu olarak gönderdi¤i elçilerine, önceki sayfalarda belirtti¤imiz gibi, insanlar aras›nda adaleti sa¤lamalar›n› emretmifltir. Son peygamber olan Hz. Mu- hammed (sav) de kendisine vahyin geldi¤i yer olan Mekke'de

‹slam dinini adil bir tutumla yaymaya bafllam›flt›r.

O dönemde Arabistan'da, özellikle de Mekke'nin toplum- sal düzeninde, birçok sorunlar vard›. "Cahiliye dönemi" olarak adland›r›lan ‹slamiyetten önceki bu zamanda, ›rklar ve dinler aras›nda çok fliddetli bir ayr›m ve bu ayr›mdan kaynaklanan hu- zursuzluklar, farkl› dinlere mensup kavimler aras›nda hoflgörü- süz bir ortam, afliret kavgalar›, adaletsiz bir ekonomik düzen, ya¤malamalar, zengin ve fakirler aras›nda çok büyük uçurum- lar ve daha pek çok adaletsiz uygulamalar mevcuttu. Adalet sa¤lanam›yor, zay›f olanlar gücü ve paras› olanlar taraf›ndan 54 KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

(57)

olabildi¤ince eziliyor, insanlara ›rklar›, dinleri ve dilleri yüzün- den zulmediliyordu. ‹nsanlar kar›n toklu¤una çok a¤›r flartlar alt›nda çal›flt›r›l›yor, adeta eziyet görüyorlard›.

Ticaret hayat›nda da faiz sisteminin getirdi¤i a¤›r yük alt›n- da gücü az olan yok oluyor, zengin olan ise afl›r› bir tüketime yöneliyordu. Hatta bu ahlaks›zl›klardan baz›lar› geleneksellefl- miflti. Örne¤in ticaret kervanlar›na bask›n yaparak yolcular›

ya¤malayan cahiliye devri Araplar›, elde ettikleri ganimetleri ucuz fiyata piyasaya sürerek fiyatlar› etkilerlerdi. Bazen de el- lerindeki mallar› özellikle saklayarak karaborsa piyasas› olufltu- rurlard›.

Kuran'da Hz. Muhammed (sav) öncesinde toplumun büyük ço¤unlu¤unu oluflturan Bedevi toplumu ile ilgili pek çok bilgi verilmifltir. Allah, Kuran'da Arabistan'daki bu cahil halk›n ne derece söz anlamaz oldu¤unu, "Bedeviler inkar ve nifak bak›m›ndan daha fliddetlidir. Allah'›n elçisine indirdi¤i s›n›rlar› bilmemeye de onlar daha 'yatk›n ve elveriflli- dir.' Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." (Tev- be Suresi, 97) ayetiyle bildirmifltir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed iflte böylesine cahil ve söz anlamaz bir kavme do¤rular› anlatmak ve onlar› güzel ahlaka davet etmek için gönderilmifltir. Ancak karfl›s›na ç›kan hiçbir zorluk Allah'›n elçisini y›ld›rmam›fl, o, "inkar ve nifak bak›m›n- dan fliddetli" olan bu kavme Allah'›n dinini tebi¤ etmifl, tüm ha- yat›yla onlara çok güzel bir örnek olmufltur. Afla¤›daki ayette emredildi¤i gibi, kavmini daima adaletli olmaya davet etmifltir:

De ki: "Rabbim adaletle davranmay› emretti…"

(Araf Suresi, 29)

(58)

56

Hz. Muhammed (sav)'in tebli¤i ve güzel ahlak› tüm Arap yar›madas›nda çok büyük bir etki uyand›rm›fl ve onun döne- minde insanlar ak›n ak›n ‹slam› kabul etmifllerdir. Kuran'da bil- dirilen adil hükümler, güzel ahlak, hoflgörü ve bar›fl, sosyal ha- yata bir düzen ve huzur getirmifltir. Bunun en önemli sebeple- rinden biri de Hz. Muhammed (sav)'in, "...insanlar aras›nda hükmetti¤inizde adaletle hükmetmenizi emrediyor"

(Nisa Suresi, 58) ayeti gere¤i, insanlar aras›nda hiçbir ayr›m yapmaks›z›n adaleti korumas›d›r.

Bunun bir örne¤i Peygamber Efendimizin Kitap Ehlinden Necran Halk› ile yapt›¤› bir sözleflmedir. ‹lerleyen sayfalarda daha detayl› olarak inceleyece¤imiz bu metin Hz. Muhammed (sav)'in o dönemde benzerine rastlanmayan bir adalet anlay›fl›- n› insanlar aras›nda uygulad›¤›n› göstermektedir. Peygamberi- miz Hz. Muhammed'in "Adalet isteyen bulacakt›r, ne zalim ne de mazlum olacakt›r..." 1fleklindeki sözü, insanlar aras›nda na- s›l bir adalet uygulad›¤›n›n da ifadesidir. ‹flte bu benzersiz yö- netiminden dolay› Allah'›n elçisine karfl› o dönemde çok güçlü bir güven oluflmufl, hatta en fliddetli düflmanlar› dahi, onun dü- rüstlü¤ünü kabul etmekten kendilerini alamam›fllard›r.

Peygamberimiz (sav)'in Allah'›n emirlerini eksiksizce uygu- lamas› sonucunda ortaya ç›kan bu güzel ahlak örnekleri, elçile- rin sosyal hayata getirdikleri hoflgörülü, bar›flç›, huzurlu düze- ni de tarif etmektedir. Kuran ahlak›n›n eksiksizce yafland›¤› bir ortamda ise ayn› yukar›daki örnekte gördü¤ümüz gibi kardefl- çe ve huzur içerisinde bir yaflam sa¤lanaca¤› aç›kt›r.

KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

Referanslar

Benzer Belgeler

Yollar¬n dört tane yar¬do¼ gru ve parabol benzeri e¼ grilerden olu¸ stu¼ gu bir kritik nokta bir dü¼

jxj ve jyj küçük oldu¼ gunda, yani (x; y) orijine yak¬n oldu¼ gunda ikinci ve daha yüksek dereceli terimler çok küçük olur... oldu¼ gu

Örnek 4.8 için verilen program¬ veya biraz daha de¼gi¸ sik olarak a¸ sa¼g¬da verilen program¬ referans alarak, seçece¼giniz frekanslardaki iki sinyalin toplam¬olarak ifade

Ayr¬k Fourier dönü¸sümü için genelde kullan¬lan bir özel notasyon yoktur, ancak burada biz kolayl¬k aç¬s¬ndan c = F ( f ) notasyonunu kullanaca¼ g¬z. Matris-vektör

Uzunlu¼ gu N olan vektör için ¤t() ile elde edilen sonuçlar, fourier() ile elde etti¼ gimiz sonuclar¬n N kat¬na e¸sit olur. Bile¸sen say¬s¬fazla olan uygulamalar için

Deramliner’›n kendisi kadar ilginç bir baflka uçak da, parçalar›n› Eve- rett’teki montaj fabrikas›na tafl›mak için kullan›lmakta olan özel yap›m kar-

Closed reduction and percutaneous lateral pin fixation in the treatment of displaced supracondylar fractures of the humerus in children.. Yusuf ÖZTÜRKMEN, Mahmut KARAMEHMETO⁄LU,

D arwinizm, yani evrim teorisi, yarat›l›fl gerçe¤ini reddetmek amac›yla ortaya at›lm›fl, ancak baflar›l› olamam›fl bilim d›fl› bir safsatadan baflka bir