• Sonuç bulunamadı

K

itab›n buraya kadar olan bölümlerinde Kuran'da nas›l bir adalet tarif edildi¤inden, iman edenlerin Kitap Ehline kar-fl› tutumlar›ndan ve peygamberler dönemindeki adaletli ve hoflgörülü yönetimden bahsettik. ‹nsanl›k tarihini inceledi¤imiz zaman, peygamberlerin döneminde yaflanan gerçek adaletin, adalet sahibi di¤er yöneticilerin hakimiyetleri alt›nda da devam etti¤ini görürüz. Peygamberimiz Hz. Muhammed'den sonra da Kuran ahlak›ndan taviz vermeyen ve elçilerin yolunu izleyen adil yöneticiler bar›fl ve huzur dolu toplumlar oluflturmay› ba-flarm›fllard›r. Kuran'da tarif edilen gerçek adalet, do¤ruluk ve dürüstlük bu yöneticiler döneminde de hüküm sürmüfl ve bu yönetimler kendilerinden sonra gelecek insanlara birer örnek teflkil etmifllerdir.

Çok flerefli bir geçmifle sahip olan Türk halk› da adaletli, hoflgörülü ve dürüst yönetimiyle tarihe geçmifl bu ender topu-luluklardan biridir. Bu gerçe¤i, kitab›n ilerleyen sayfalar›nda da

görülece¤i gibi, Bat›l› pek çok tarihçi teyid etmektedir. Ayr›ca bu gerçek, geçmiflte Türklerin yönetiminde as›rlarca yaflam›fl halklara mensup araflt›rmac›lar taraf›ndan da samimiyetle dile getirilmektedir. ‹ki büyük Türk imparatorlu¤u olan Büyük Sel-çuklular ve Osmanl› ‹mparatorlu¤u bu konuda akla gelen ilk örneklerdir. Bu imparatorluklar›n yönetimi alt›nda as›rlar bo-yunca yaflayan çeflitli halklar aras›nda gerçek adalet sa¤lanm›fl, toplumda bar›fl ve hoflgörü hakim olmufltur.

Büyük Selçuklu ‹mparatorlu¤u'nun adaletle hükmeden hakanlar›

Türklerin ‹slamiyeti kabulüyle birlikte hakanlar›n, padiflah-lar›n yönetimi de ‹slam ahlak›na göre olmufltur. Kuran'da Allah'›n bildirdi¤i adaleti uygulayan yöneticiler, bu tutumlar›

neticesinde çok büyük baflar›lar elde etmifl, büyük fetihler ger-çeklefltirmifl ve ‹slam'›n yay›lmas›nda önemli katk›larda bulun-mufllard›r. ‹ngiliz araflt›rmac› Sir Thomas Arnold, The Preac-hing of Islam adl› kitab›nda H›ristiyanlar›n, Selçuklular›n bu tu-tumlar›ndan dolay›, nas›l onlar›n idaresi alt›na girmek istedikle-rini flöyle anlatm›flt›r:

"‹slam idaresi, alt›nda dini hayat›n emniyette oldu¤u hak-k›ndaki bu hisler, yine o devirlerde Küçükasya (Anadolu) H›ristiyanlar›n›n, Selçuk Türklerini bir kurtar›c› s›fat› ile karfl›lamalar›na vesile olmufltu... Hatta VIII. Mihail (1261-1282) devrinde, Küçükasya içerisindeki ufak kasabalar›n halk›, Bizans ‹mparatorlu¤unun istibdad›ndan kurtulmak ümidi ile Türkleri kasabalar›n›n iflgali için davet etmifllerdi.

Hatta bu halk aras›nda zengin veya fakir birçok kimseler,

o zamanki Türk Milli s›n›rlar› içerisinde göç etmeyi bile gö-ze alm›fllard›r."20

Bu büyük Türk ‹mparatorlu¤u'nun en parlak devrinde yö-netimde olan Melikflah, Kuran'›n hükümlerini uygulama konu-sunda oldukça hassas davranm›flt›r. Ele geçirdi¤i topraklardaki halka karfl› büyük bir hoflgörü ve merhametle yaklaflm›fl, bu-nun neticesinde de fethetti¤i ülkelerin halklar› taraf›ndan bü-yük bir sevgi ve sayg›yla an›lm›flt›r. Ermeni tarihçisi Urfal› Mat-hiu, Büyük Selçuklu ‹mparatorlu¤u'nu flu flekilde anlat›r:

"Melikflah'›n saltanat› Allah'›n lütfuna mazhar oldu. Hakimi-yeti uzak ülkelere kadar yay›ld› ve Ermenilere huzur ver-di. Kalbi H›ristiyanlara karfl› flefkatle dolu iver-di. Geçti¤i ülke-lerin halklar›na karfl› bir baba gibi davrand›. Birçok flehir ve vilayetler kendi arzular› ile onun idaresine girdi; bütün Rum ve Ermeni beldeleri onun kanunlar›n› tan›d›."21 Tüm tarafs›z tarihçiler Melikflah'›n adaletini ve hoflgörülü tavr›n› içtenlikle dile getirmektedirler. Onun hoflgörüsü Kitap Ehlinin kalbinde de kendisine karfl› bir yumuflama oluflmas›na vesile olmufltur. Hatta bu nedenle tarihte efline az rastlan›r fle-kilde, birçok flehir kendi iste¤iyle Melikflah'›n idaresi alt›na gir-meyi kabul etmifltir. Sir Thomas Arnold'›n yine ayn› kitab›nda yer alan, 2. Haçl› seferine VII. Louis'in özel katibi olarak kat›-lan St. Denis Manast›r› mensubu Odo de Diogilo adl› rahibin an›lar›nda, Müslümanlar›n hangi din mensubu olursa olsun her-kese karfl› nas›l adaletli davrand›klar› tüm fleffafl›¤›yla anlat›l-maktad›r:

"E¤er Müslüman Türklerin kalplerine, o sefaleti ve felake-ti görerek, bir ac›ma duygusu gelmemifl olsayd›, geri kalan 80 KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

Haçl› kafilesinin durumu çok feci olurdu. Türkler, bu biça-relerin yaral›lar›na bakt›lar, fakirlerini cömertlikle besledi-ler ve s›k›nt›dan kurtard›lar. Hatta baz› Müslümanlar, Rumlar›n tehdit ve hile ile hac›lardan koparm›fl olduklar›

Frans›z paralar›n› sat›n alarak ihtiyac› olan hac›lara verdi-ler. Ayn› dinden olmayanlar›n bu koruyucu muameleleri ile dindafllar› olan ve kendilerini a¤›r ifllerde kullanan, dö-ven, doland›ran Rumlar›n hareketleri, Haçl› hac›lar› aras›n-da, öyle bir karfl›laflt›rma vesilesi oldu ki, bunlardan pek ço¤u kendi istekleri ile kendilerini kurtaran Müslümanlar›n dinini kabul ettiler."22

2. Haçl› Seferi s›ras›nda yaflananlar› anlatan Odo de Diogi-lo, Müslümanlar›n gösterdikleri hoflgörülü, flefkatli ve adil tu-tumun nas›l güzel sonuçlara vesile oldu¤unu da flu sat›rlarla ak-tarm›flt›r:

"Kendilerine karfl› zalimce davranan dindafllar›ndan sak›na-rak, imans›z telakki olunan, fakat haklar›nda gayet yumu-flak ve flefkatle muamele edenlerin aras›na emniyetle gir-diler. Ve iflitti¤imize göre, Türkler çekilirken 3 bin kadar›

da onlara kat›lm›flt›r… Gerçekte Müslümanlar, ifa ettikle-ri hizmetle yetinerek, bunlardan hiçbiettikle-risini dinleettikle-rini terk etmeye zorlamam›fllard›."23

Tarihçiler taraf›ndan yaz›lan bu sat›rlar ‹slam ahlak›n›n sa-vafl ya da zorluk döneminde de adaleti emretti¤ini göstermek-tedir. Türklerin -tüm dünyan›n zorba imparatorlarla

yönetildi-¤i, zulmün hüküm sürdü¤ü bir dönemde- gösterdi¤i bu üstün ahlak, Kuran'a olan ba¤l›l›klar›n›n ve yüksek karakterlerinin bir göstergesidir. Bu nedenle de, Türklerin karfl›s›ndaki millet ya

82

da topluluk her ne kadar ‹slam'a karfl› önyarg›l› da olsa, bu gü-zel Müslüman ahlak›na flahit olduktan sonra ayn› Haçl› Ordu-su'ndaki H›ristiyanlar gibi kalplerinde ‹slam'a karfl› bir yumufla-ma, sevgi oluflacakt›r.

Osmanl› ‹mparatorlu¤u fethetti¤i ülkelere adalet götürmüfltür

‹slam ahlak›n›n yafland›¤› toplumlarda sosyal hayat›n nas›l huzur ve bar›fl içerisinde devam etti¤ini tarih bize pek çok ör-nekle göstermifltir. Bu adil yönetimlerden biri de Osmanl› dev-letidir. Osmanl› ‹mparatorlu¤u as›rlar boyunca üç büyük k›ta-n›n büyük bir bölümüne hakim olmufltur. Bugün Balkanlar'da, Ortado¤u'da, Kuzey Afrika'da ve daha pek çok yerde Osman-l›'n›n izlerini görmek mümkündür. Osmanl› ayak bast›¤› her yerde Türk'ün üstün karakterinin tan›nmas›na vesile olmufltur.

La Martine'in 1854 y›l›nda bas›lan Histoire de la Turquie isim-li 10 ciltisim-lik eserinden yap›lan bir al›nt› Osmanl›'n›n günümüzde-ki izlerini çok güzel yans›tmaktad›r:

"‹zmir'i, ‹stanbul'u, Suriye'yi, Lübnan'› ziyaret edin. Oralar-da manast›rlara, dini mekanlara, e¤itim kurumlar›na girin.

Dini e¤itim veren yerlere bak›n ve 'Osmanl›'n›n, size karfl›

davran›fl›nda ve korumas›nda bir eksiklik var m›yd›?' diye sorun. Hepsi size 'Osmanl›'n›n ve Sultan'›n tarafs›zl›¤›ndan' söz edecektir… Gerçek flu ki, bu dini yerlerin yönetimin-de Osmanl› tam bir tarafs›zl›k, sayg› ve bar›fl duygusuyla hareket etmifltir..."24

KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

Osmanl› ‹mparatorlu¤u, kurucusu Osman Bey'den baflla-mak üzere Fatih Sultan Mehmet ve di¤er padiflahlar› adil yöne-timleri ile tüm insanl›¤a örnek olmufltur. Onlar›n zamanlar›nda her dinden, her inançtan insan birarada huzur içerisinde yafla-m›flt›r. Hatta herhangi bir mücadeleye dahi girmeden kendi is-tekleriyle Fatih Sultan Mehmet'e teslim olan toplumlar olmufl-tur. Bu da insanlar›n onun adil yönetiminden ne derece hofl-nut oldu¤unu göstermektedir.

Bütün ‹slam devletlerinde oldu¤u gibi, Osmanl› padiflahlar›

da fethettikleri bölgelerdeki gayrimüslimlere karfl› son derece adaletli davranm›fllard›r.25Çünkü Kuran ahlak›na göre o ülke-lerin yerli insanlar› Allah'›n kendiülke-lerine bir emanetidir. Onlar›

himaye etmek, hiç kimsenin onlara zulüm yapmas›na müsaade etmemek adalet sahibi olan yöneticinin sorumlulu¤udur. Bu nedenle Avrupal› devletler ele geçirdikleri ülkelerde çok bü-yük soyk›r›mlar gerçeklefltirip, yerli halka zulümler yap›p, ülke-nin tüm do¤al zenginliklerini sömürürlerken, Osmanl› padiflah-lar› gittikleri ülkelere refah götürmeyi kendilerine gaye edin-mifllerdir. Fethettikleri ülkelerdeki yerli halk›n inançlar›n›

de-¤ifltirmek için hiçbir zorlamada bulunmam›fl, aksine ibadetleri-ni huzur içerisinde yapabilmeleri için onlara imkan sa¤lam›fllar-d›r.26

Türkler, idareleri alt›nda yaflayan hiçbir zümrenin diline, dinine, sosyal ve idari yap›lar›n›n büyük bir k›sm›na, k›sacas›

kültürlerine müdahale etmemifllerdir. Bu nedenle o dönemde ayn› toprak üzerinde her dinden, her milletten insan birarada huzur içerisinde yaflamaktayd›. Bu konuda tarihçi A. Miquel

84

flöyle demektedir:

"H›ristiyan halklar Bizans ve Latin devletleri zaman›nda bu-lamad›klar› çok iyi yönetilen bir idare karfl›s›nda bulun-maktayd›lar. Asla sistemli bir zulüm görmemekteydiler.

Tam aksine imparatorluk, ‹stanbul baflta olmak üzere, ifl-kence gören ‹spanyol Yahudileri'ne bir s›¤›nak olmufltu.

Hiçbir yerde zorla ‹slamlaflt›rma olmam›flt›r."27

‹slam adaletiyle yönetilen Türk topraklar› o dönemde her dinden insan için bir rahatl›kt›. Örne¤in Osmanl›

‹mparatorlu-¤u döneminde Anadolu ve Rumeli gayrimüslimleri dinlerine ve sosyal hayatlar›na müdahale edilmeden, eski gelenekleri üze-rinde yaflamaya devam etmifllerdir.28 Osmanl› padiflahlar›n›n Kuran'a olan keskin itaatleri neticesinde toplum içerisinde ›rk, dil ve etnik kimlikler nedeniyle bir ayr›m olmam›fl, insanlar bir-biriyle kaynaflm›fl ve toplumun çeflitli kesimleri aras›nda sosyal adalet sa¤lanm›flt›r. Tarihçi ‹smail Hakk› Uzunçarfl›l›, Osmanl›

Tarihi adl› kitab›nda gayrimüslim halklar›n Türklerin güçlü hofl-görülerini nas›l bir kurtulufl olarak gördüklerini flöyle anlatm›fl-t›r:

"Türklerin, gayrimüslim cemaatlerin dini ve vicdani hisleri-ne sayg› göstermesi, bu insanlar›n Osmanl› idaresini bir kurtar›c› olarak karfl›lamas›na sebep olmufltur."29

Avrupal› tarihçi Richard Peters ‹slam dinini benimseyen Türklerin yüzy›llar boyunca ele geçirdikleri tüm ülkelerde na-s›l bir adalet örne¤i temsil ettiklerini de flu sözleriyle dile ge-tirmifltir:

"Türkler as›rlar boyunca birçok milletlere hakim oldular,

KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

fakat onlar› asimile etmeye asla gayret etmediler. Onlara hürriyet verdiler ve din ve kültürlerinin yaflanmas›na mü-saade ettiler."30

Tüm bu örnekler aç›kça göstermektedir ki Türkler fethet-tikleri ülkeleri sömürmemifller, bu ülke insanlar›n›n haklar›na sayg› göstermifllerdir. Selçuklularda oldu¤u gibi, Osmanl› padi-flahlar› da fethettikleri yerlerde yaflayan halk› himaye edip, ko-rumay› kendilerine bir görev bilmifllerdir. Bu nedenle ayn› top-raklar üzerinde her milletten ve dinden insan, kavga ve bozgun olmadan huzur içerisinde yaflam›flt›r. Osmanl› yöneticileri fla-yet toplumu oluflturan bu farkl› gruplara karfl› adaletli bir yö-netime sahip olmasalard›, elbette böyle köklü imparatorluklar kuramaz ve bu insanlar› as›rlar boyu birarada tutamazlard›.

Ancak görmekteyiz ki, ‹slamiyetin onlara kazand›rd›¤› yüksek idealler ve hasletler neticesinde, son derece ileri bir kültür ve medeniyet seviyesine ulaflm›fllard›r.

Osmanl› ‹mparatorlu¤u'nun ilk dönemlerindeki adil yönetim

Osmanl› ‹mparatorlu¤u'nun kurucular› daha ilk y›llardan itibaren adaletle davranmay› kendilerine düstur edinmifllerdir.

Birlikte yaflad›klar› farkl› dinlerden topluluklara, inkarc› grupla-ra karfl› adaletli bir yönetimleri olmufl, dinlerini de¤ifltirmek için herhangi bir zorlamada bulunmam›fl, her zaman bar›fl için-de yaflamay› heiçin-deflemifllerdir.

Osmanl› ‹mparatorlu¤u'nun kurucusu Osman Bey, beyli¤i-nin etraf›ndaki gayrimüslim müslimlerle oldukça dostane

iliflki-86

ler kurmufltur. Bu iyi iliflki neticesinde karfl›l›kl› bir güven olufl-mufltur. Örne¤in Osman Bey afliretiyle yaylaya ç›karken, eflya-lar›n›, Bilecik'teki gayrimüslimlere emanet olarak b›rak›r, dö-nüflte onlara ya¤, peynir ve hal› gibi hediyeler verirdi.31Ayr›ca Osman Bey'in Eskiflehir'in Il›ca yöresinde kurdu¤u pazara, gü-venli oldu¤u için etraftaki gayrimüslimlerden ve Germiyan hal-k›ndan al›flverifl için de s›k s›k gelenler olurdu.32 Gayrimüslim-lerle s›cak bir diyalog, sosyal iliflkiler kurmufltu. Tarihçi Joseph von Hammer'in Osmanl› Tarihi adl› kitab›nda aktard›¤› bir olay bize Osman Bey'in hangi dine mensup olursa olsun, insanlar aras›nda adaletle hükmetti¤ini göstermektedir:

"Birgün bu pazara Bilecik gayrimüslimleri bir yük bardak getirmifl- Germiyanl› bir Müslüman da bardak sat›n alm›fl, ancak paras›n› ödememifltir. Bu gayrimüslimin, Germiyan-l›'y› flikayet etmesi üzerine Osman Bey, Germiyanl› Müslü-man› yan›na ça¤›rarak, barda¤›n paras›n› kendisinden alm›fl ve onu gayrimüslime vermifltir. Bu olay üzerine Osman Bey, tellallar vas›tas›yla, Bilecik gayrimüslimlerine kimsenin eziyet etmemesini ilan etmifltir. Osman Bey bu konuda o kadar adalet göstermifltir ki, Bilecik'in gayrimüslim kad›n-lar› bile, bu pazara gelip emniyet içinde al›flverifllerini ya-par hale gelmifllerdir. Gayrimüslim halk, Osman Bey'in yö-netiminde emniyet ve eman içinde olmufltur. Bilecik'teki gayrimüslimlere karfl› gösterdi¤i bu adaletin sebebi sorul-du¤unda, Osman Bey'in cevab› flöyle olmufltur: "Komflula-r›m›zd›r. Biz bu ile garip olarak geldi¤imiz zaman, onlar bi-zi hofl tuttular. fiimdi bize dahi gerektir ki, bunlara hürmet edelim."33

KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

Osman Bey'in gösterdi¤i bu güzel ahlak, Allah'›n Kuran'da bildirdi¤i bir emrin yerine getiriliflidir:

Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir fleyi ortak koflma-y›n. Anne-babaya, yak›n akrabaya, yetimlere, yoksul-lara, yak›n komfluya, uzak komfluya, yan›n›zdaki ar-kadafla, yolda kalm›fla ve sa¤ ellerinizin malik olduk-lar›na güzellikle davran›n. Çünkü, Allah, her büyük-lük taslay›p böbürleneni sevmez. (Nisa Suresi, 36) Kuran ahlak›na uygun bu davran›fl, birçok insan›n kalbinin

‹slam'a ›s›nmas›na vesile olmufltur. Osman Bey, Yarhisar, ‹ne-göl, Bilecik ve Yeniflehir'i çevresiyle birlikte fethettikten son-ra, burada yaflayan gayrimüslim halka karfl› da adaletle ve hofl-görüyle yaklaflm›fl, topraklar›n› onlara b›rakm›flt›r. Öyle ki bu topraklarda yaflayanlar›n durumlar›, Osmanl› hakimiyetinden öncesine göre daha iyi olmufl ve bu yerler k›sa sürede daha ya-flan›l›r hale gelmifltir. Hatta Osman Bey'in ülkesinde çok gü-venlikli ve adaletli bir ortam oldu¤u için, bunu ifliten di¤er yer-lerin gayrimüslim halklar› da Osmanl› topraklar›na yerleflmeye bafllam›fllard›r.34‹slam dininin getirdi¤i adalet , hoflgörü ve gü-ven ortam› Osman Bey taraf›ndan sa¤lanm›fl olmasayd›, top-raklar› Müslümanlar taraf›ndan fethedilen gayrimüslimler düfl-manca bir tav›r içine girebilirlerdi. Ancak kendisi, Allah'›n emirlerini gözeten bir yönetici olmas› sebebiyle insanlar ara-s›nda adaletle hükmetmifltir. Osman Bey'in, gayrimüslimlere olan hoflgörü ve sayg›s›n›n bir göstergesi olmas› amac›yla,

dü-¤ünlerine kat›larak hediyeler götürdü¤ü de bilinmektedir.35 Osman Bey'in adaletli tavr›na bir baflka örnek de Osmanl›

88

Tarihi isimli kitab›n yazar› Joseph Von Hammer taraf›ndan flöy-le anlat›lmaktad›r:

"Bir Cuma günü Germiyan Türk Beyi Aliflir'in uyruklu¤un-da olan bir Müslüman ile Bilecik Rum Komutan›na ba¤l› bir H›ristiyan aras›nda ç›kan kavgada Osman, H›ristiyandan yana hüküm verdi. Bunun üzerine bütün ülkede Ertu¤-rul'un o¤lu Osman'›n hak ve adalet severli¤inden söz aç›l-maya baflland›."36

Nitekim Osman Bey'in, ölmeden önce o¤lu Orhan'a "Bü-tün tebaan› eflitlik üzere koru, sana itaat edenleri hofl tut." 37 fleklinde bir vasiyette bulundu¤u rivayet edilmektedir. Onun adil yönetimi birçok yerde ün salm›flt›r. Bu sebeple Orhan Bey'in Bursa'n›n fethi s›ras›nda kuvvet kullanmas›na gerek dahi kalmam›fl, Bursa Beyi kaleyi kendi iste¤iyle teslim etmifltir. Bu-nun üzerine Orhan Gazi, Bursa Beyinin veziri Saroz'a, bu ka-leyi niçin teslim etti¤ini sormufl ve Saroz birkaç sebep aras›n-da flunu aras›n-da söylemifltir: "Size itaat edenler rahat içindeler. Biz de rahatl›¤a heves ettik."38Ayn› soru Bursal› Rumlara

soruldu-¤unda verdikleri cevap yine ayn› samimi duygular› göstermek-tedir:

"Sizin devletinizin günden güne yükseldi¤ini ve bizim dev-letimizi geçti¤ini anlad›k; baban›z›n idaresine geçen köylü-lerin memnun kal›p, bir daha bizi anmad›klar›n› gördük ve biz de bu rahatl›¤a heves ettik."39

Orhan Gazi ve etraf›ndaki devlet adamlar›n›n, H›ristiyanla-ra karfl› ne kadar hoflgörülü davH›ristiyanla-rand›klar›n›, 1355 tarihinde, Osmanl›lara esir düflen Selanik Baflpiskoposu Gregory

Pala-KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

mas'›n mektubu da aç›k bir flekilde göstermektedir. Palamas mektubunda, Osmanl› ülkesindeki H›ristiyanlar› tam bir ser-besti içinde gördü¤ünü, Orhan Bey'in o¤lu Süleyman Pafla'n›n, O'na H›ristiyanl›k hakk›nda serbestçe sorular sordu¤unu ve bizzat Sultan Orhan'›n kendisi ile ulema aras›nda münazara yapt›¤›n› yazmaktad›r.40

Orhan Gazi, H›ristiyanlara karfl› oldu¤u gibi Yahudi toplu-luklara karfl› da son derece adaletli ve hoflgörülü davranm›flt›r.

Edirne ve Trakya'n›n di¤er flehirlerinde yaflayan Museviler bir-çok devletten zulüm gördükleri için, Türklerin kendi yaflad›k-lar› bölgeleri fethetmesini sevinçle karfl›lam›fllard›r.41

Osmanl› padiflahlar›n›n Yahudilere olan bu yaklafl›m›, 1.

Murat zaman›nda da devam etmifltir. Sultan Murat'›n halk›na karfl› adil ve hoflgörülü yönetimini ça¤dafl› Bizans tarihçisi Khalkokondylas flöyle anlatmaktad›r:

"Kendisine itaat ve hizmet eden milletlere ve kiflilere, han-gi dinden olurlarsa olsunlar, iyi ve yumuflak ve cömert davran›rd›. Düflmanl›k gösterenlere karfl› amans›zd›. Hiç-bir düflman› elinden kurtulamad›. Verdi¤i söze sonradan aleyhinde tecelli etse bile sad›k kalarak, dost düflman her-kesin güvenini kazand›."42

Bir baflka tarihçi ‹ngiliz Gibbon ise Sultan Murat'›n H›risti-yanlara karfl› olan hoflgörüsünü flöyle anlatmaktad›r;

"Dünya üzerinde ça¤dafl› bütün hükümdar ve devlet adam-lar›ndan üstündü. Babas›n›n bile tahayyül etti¤i s›n›rlar› çok aflt›. Bütün tarihin en hayret verici geliflmelerinden birini, Osmanl› lehine kazand›. Ortodokslar'a, Katolikler'in

Or-90

todokslar'a yapt›¤› muameleden kat kat iyi muamelede bu-lundu."43

Tüm bu örnekler Osmanl› ‹mparatorlu¤unun kurulufl ve ilk geliflim dönemlerinde bir anda çok büyük bir güç kazanma-s›n›n nedenlerini ortaya koymaktad›r. Yöneticilerin adil tutum-lar› di¤er dinlere mensup halklar üzerinde çok olumlu etkiler oluflturmufl, Osmanl› topraklar› çok büyük bir h›zla genifllemifl-tir. Bu genifllemenin di¤er padiflahlar döneminde de h›zlanarak artmas›n›n en büyük nedeni ayn› hoflgörülü ve adil tutumun devam etmesidir. Fatih Sultan Mehmet dönemindeki adil ve hoflgörülü ortam ise tüm tarihçiler taraf›ndan dile getirilen apaç›k bir gerçektir.

Fatih Sultan Mehmet döneminde gerçek bir adalet sa¤lanm›flt›r

Fatih Sultan Mehmet döneminde yap›lan fetihlerle ‹mpara-torluk üç k›taya yay›lm›fl, ‹stanbul'un fethi ise bir ça¤›n kapan›p, yeni bir ça¤›n aç›lmas›na neden olmufltur. Bu fetih Osmanl›'da oldu¤u gibi, Avrupa tarihinde de bir dönüm noktas›d›r. ‹stan-bul'u ola¤anüstü bir askeri deha ile fetheden ve böylelikle dün-yada bir ça¤› de¤ifltiren Fatih, gitti¤i her yeni ülkeye ‹slam'›n adaletini ve hoflgörüsünü götürmüfltür.

Fatih Sultan Mehmet'in Kitap Ehline karfl› olan hoflgörüsü günümüze kalan birçok anlaflmalarla da belgelenmifltir. Onun

‹slam ahlak›ndan kaynaklanan hoflgörüsünden H›ristiyan, Yahu-di, Ermeni, Süryani her dine mensup insan pay›n› al›yordu.44 Bu nedenle Fatih'in padiflah oldu¤u süre boyunca birçok ya-banc› millet onun yönetimi alt›na girmekten büyük bir

memnu-KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

niyet duymufllard›. Bizansl› yönetici Büyük Düka Notaras'›n

"Bizans'ta Latin flapkas› görmektense, Türk sar›¤› görmeyi ter-cih ederim"45fleklindeki sözü de bu gerçe¤i teyid eder nitelik-tedir.

Fatih Sultan Mehmet'in ‹stanbul'u fethi, ilk bafllarda gayri-müslim halk aras›nda büyük bir korkuya neden olmufltur. Bas-k›lara ve sald›r›lara maruz kalacaklar›n› düflünen bu kiflilerin büyük bir bölümü ya firar etmifl ya da Ayasofya'da toplanm›fl-t›r. Ancak Fatih Sultan Mehmet onlara hoflgörü ve adaletle yaklaflm›fl, her türlü korkudan uzak olarak evlerine dönmele-rini ve iflleriyle rahat bir flekilde u¤raflmalar›n› istemifltir.46 On-lara dinleri konusuda hiçbir bask› yapmam›fl, aksine birçok din mensubunu büyük bir hoflgörüyle karfl›layarak, onlar›n dinleri-ni rahatça yaflayabilecekleri bir ortam haz›rlam›flt›r. Sarayda

Fatih Sultan Mehmet'in ‹stanbul'u fethi, ilk bafllarda gayri-müslim halk aras›nda büyük bir korkuya neden olmufltur. Bas-k›lara ve sald›r›lara maruz kalacaklar›n› düflünen bu kiflilerin büyük bir bölümü ya firar etmifl ya da Ayasofya'da toplanm›fl-t›r. Ancak Fatih Sultan Mehmet onlara hoflgörü ve adaletle yaklaflm›fl, her türlü korkudan uzak olarak evlerine dönmele-rini ve iflleriyle rahat bir flekilde u¤raflmalar›n› istemifltir.46 On-lara dinleri konusuda hiçbir bask› yapmam›fl, aksine birçok din mensubunu büyük bir hoflgörüyle karfl›layarak, onlar›n dinleri-ni rahatça yaflayabilecekleri bir ortam haz›rlam›flt›r. Sarayda

Benzer Belgeler