• Sonuç bulunamadı

K

itab›n ilk bölümünde tarif etti¤imiz adaletin hakim oldu¤u ortam, insanlar›n büyük bir bölümüne göre sadece kitap-larda tarifi yap›lan, insanlar›n hayallerini süsleyen bir ütopyad›r.

Bu düflünceye göre gerçek adaletin hakim oldu¤u bir toplu-mun var olmas› asla mümkün de¤ildir. Oysa insanl›k tarihi bo-yunca Kuran'da emredilen adaletin hüküm sürdü¤ü, insanlar aras›nda gerçek huzur, hoflgörü ve güvenin yafland›¤› dönem-ler olmufltur.

Allah'›n insanlara uyar›c› olarak gönderdi¤i elçilerin

yaflad›-¤› toplumlarda çok büyük bir hoflgörü, bar›fl ve adalet hüküm sürmüfltür. Allah'›n "Her ümmetin bir resulü vard›r. On-lara resulleri geldi¤i zaman, aralar›nda adaletle hü-küm verilir ve onlar zulme u¤rat›lmazlar." (Yunus Su-resi, 47) fleklinde bildirdi¤i gibi bu dönemlerde hiç kimseye zulmedilmemifl, insanlar aras›nda adalet hakim olmufltur.

Allah tüm elçilerine insanlar aras›nda adaletle hükmetme-lerini emretmifltir. Hz. ‹sa'ya, Hz. Musa'ya, Hz. Davud'a indiri-len kitaplarda, ayn› Hz. Muhammed (sav)'e indiriindiri-len Kuran'da oldu¤u gibi, insanlar güzel ahlaka, hoflgörüye, bar›fla ve güvene

davet edilmifllerdir. Allah "Andolsun, Biz elçilerimizi apa-ç›k belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tut-sunlar diye, onlarla birlikte kitab› ve mizan› indirdik."

(Hadid Suresi, 25) ayetiyle elçilerin gönderilifl sebeplerinden birinin "adaleti ayakta tutmak" oldu¤unu bildirmektedir.

Kuran'da insanlar aras›nda adaletle hüküm vermesiyle ör-nek gösterilen peygamberlerden biri Hz. Davud'dur. Hz. Da-vud'a aralar›nda anlaflmazl›k olan iki davac› gelmifl ve ondan aralar›nda hak ile hükmetmesini istemifllerdir:

Sana o davac›lar›n haberi geldi mi? Hani mihraba (Davud'un bulundu¤u yere girmek için) yüksek du-vardan t›rmanm›fllard›. Davud'a girdiklerinde, o, on-lardan ürkmüfltü; dediler ki: "Korkma, iki davac›y›z, birimiz di¤erimize haks›zl›kta bulundu. fiimdi sen aram›zda hak ile hükmet, karar›nda zulme sapma ve bizi do¤ru yolun ortas›na yöneltip-ilet. Bu benim kar-deflimdir, doksan dokuz koyunu vard›r, benimse bir tek koyunum var. Buna ra¤men "Onu da benim pa-y›ma (koyunlar›ma) kat" dedi ve bana, konuflmada üstün geldi." (Sad Suresi, 21-23)

Ayette de bildirildi¤i gibi iki davac› Allah'›n elçisinden ara-lar›nda hükmederken zulme sapmamas›n› ve onlar› do¤ru olan yola iletmesini istemifllerdir. Onun adaletle karar verece¤ine güvenmifl ve karar›na teslim olmufllard›r. Hz. Davud'un cevab›

flu flekildedir:

(Davud) Dedi ki: "Andolsun senin koyununu, kendi koyunlar›na (katmak) istemekle sana zulmetmifltir.

Do¤rusu, (emek ve mali güçlerini) birlefltirip katan

(ortak)lardan ço¤u, birbirlerine karfl› tecavüz eder-ler; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar bafl-ka. Onlar da ne kadar azd›r."…(Sad Suresi, 24) Hz. Davud'un bu karar› iman edenler için çok güzel bir ör-nek teflkil etmektedir. Çünkü Davud Peygamber güçlü olandan de¤il, haktan ve do¤rudan yana olmufl, adaletle hüküm vermifl-tir. Allah ayn› surenin 25. ayetinde Hz. Davud'un güzel ahlak›-n› "fiüphesiz onun Bizim Kat›m›zda gerçekten bir ya-k›nl›¤› ve var›lacak güzel bir yeri vard›r" fleklinde övmüfl, güzel bir yer ile müjdelemifltir. 26. ayette ise Allah Hz. Da-vud'a, "Biz seni yeryüzünde bir halife k›ld›k. Öyleyse in-sanlar aras›nda hak ile hükmet, istek ve tutkulara (he-vaya) uyma; sonra seni Allah'›n yolundan sapt›r›r. fiüp-hesiz Allah'›n yolundan sapanlara, hesap gününü unut-malar›ndan dolay› fliddetli bir azab vard›r" hükmüyle adaletin önemi bildirilmektedir.

Medyen toplumuna gönderilen Hz. fiuayb'›n kavmi de tica-ret hayat›nda adaletsiz davranan bir kavimdi. Ölçü ve tart›y› tam tutmuyor, eflyalar›n de¤erini eksiltiyor, insanlar› aldat›yorlard›.

Hz. fiuayb, kavmini bu adaletsiz tutumlar› nedeniyle uyarm›fl, onlar› adalete davet etmifltir. Ayetlerde flu flekilde bildirilir:

Medyen (toplumuna da) kardeflleri fiuayb'› (gönder-dik. fiuayb onlara:) Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a kul-luk edin, sizin O'ndan baflka ilah›n›z yoktur. Size Rabbinizden apaç›k bir belge (mucize) gelmifltir. Öl-çüyü ve tart›y› tam tutun, insanlar›n (haklar› olan mallar›n›) eflyas›n› de¤erinden düflürüp-eksiltmeyin ve düzene (›slaha) konulmas›ndan sonra yeryüzünde 52 KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

bozgunculuk (fesad) ç›karmay›n. Bu sizin için daha hay›rl›d›r, e¤er inan›yorsan›z." (Araf Suresi, 85) Bir baflka ayette ise Hz. fiuayb kavmine Allah r›zas› için ya-p›lan helal kazanc›n onlar için daha hay›rl› oldu¤unu hat›rlatm›fl, adaleti gözetmelerini söylemifltir:

"Ey kavmim, ölçüyü ve tart›y› -adaleti gözeterek-tam tutun ve insanlar›n eflyas›n› de¤erden düflürüp-eksiltmeyin ve yeryüzünde bozguncular olarak kar›-fl›kl›k ç›karmay›n. E¤er müminseniz, Allah'›n

b›rakt›-¤› (helal ifllerden olan kazanç) sizin için daha hay›rl›-d›r. Ben, sizin üzerinizde bir gözetleyici de¤ilim."

(Hud Suresi, 85-86)

Kuran'da Hz. Musa'n›n, Hz. ‹sa'n›n, Hz. Yusuf'un ve di¤er peygamberlerin adil tutumlar› ile ilgili pek çok örnek verilmifl, onlar›n gönderildikleri kavimleri güzel ahlaka davetleri ayr›nt›-l› olarak bildirilmifltir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed de tüm hayat› boyunca, Kuran'da bildirilen "Allah için flahidler olarak adaleti ayakta tutun…" (Nisa Suresi, 135) emri uyar›nca gönderil-di¤i kavminde adaleti eksiksizce uygulam›flt›r. Onun adaleti uy-gulama konusundaki ola¤anüstü titizli¤i ve güzel ahlak› insanla-r›n ona olan güvenlerinin kat kat artmas›na ve Allah'›n dinine ba¤lanmalar›na vesile olmufltur. Hatta Kuran'›n indirildi¤i ilk y›llarda birçok önde gelen inkarc›, Peygamber Efendimizin gü-zel ahlak› ve adil kararlar› karfl›s›nda ona tüm kalpleriyle teslim olarak ‹slam'a girmifllerdir.

Peygamberimiz (sav)'in hayat›nda bu yönde pek çok olay yaflanm›fl, bu olaylar›n büyük bir bölümü de gerek

Peygambe-rimiz (sav)'in hadislerinde, gerekse ‹slam tarihinde yer alarak bize ulaflm›flt›r. Peygamber Efendimiz bu adil, hoflgörülü, mer-hametli, flefkatli tavr› ile her dönemde kendisini izleyen Müslü-manlar için çok güzel bir örnektir. Onun her tavr›nda, her sö-zünde, her uygulamas›nda iman edenler için hikmetler bulun-maktad›r. Allah Peygamberimiz (sav)'in üstün ahlak›n› ve Müs-lümanlara olan düflkünlü¤ünü bir ayetinde flöyle bildirmifltir:

Andolsun size, içinizden s›k›nt›ya düflmeniz O'nun gücüne giden, size pek düflkün, mü'minlere flefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmifltir. (Tevbe Suresi, 128)

Hz. Muhammed (sav)'in tüm insanl›¤a örnek hayat›

Allah, insanlara bir uyar›c› ve korkutucu olarak gönderdi¤i elçilerine, önceki sayfalarda belirtti¤imiz gibi, insanlar aras›nda adaleti sa¤lamalar›n› emretmifltir. Son peygamber olan Hz. Mu-hammed (sav) de kendisine vahyin geldi¤i yer olan Mekke'de

‹slam dinini adil bir tutumla yaymaya bafllam›flt›r.

O dönemde Arabistan'da, özellikle de Mekke'nin toplum-sal düzeninde, birçok sorunlar vard›. "Cahiliye dönemi" olarak adland›r›lan ‹slamiyetten önceki bu zamanda, ›rklar ve dinler aras›nda çok fliddetli bir ayr›m ve bu ayr›mdan kaynaklanan hu-zursuzluklar, farkl› dinlere mensup kavimler aras›nda hoflgörü-süz bir ortam, afliret kavgalar›, adaletsiz bir ekonomik düzen, ya¤malamalar, zengin ve fakirler aras›nda çok büyük uçurum-lar ve daha pek çok adaletsiz uygulamauçurum-lar mevcuttu. Adalet sa¤lanam›yor, zay›f olanlar gücü ve paras› olanlar taraf›ndan 54 KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

olabildi¤ince eziliyor, insanlara ›rklar›, dinleri ve dilleri yüzün-den zulmediliyordu. ‹nsanlar kar›n toklu¤una çok a¤›r flartlar alt›nda çal›flt›r›l›yor, adeta eziyet görüyorlard›.

Ticaret hayat›nda da faiz sisteminin getirdi¤i a¤›r yük alt›n-da gücü az olan yok oluyor, zengin olan ise afl›r› bir tüketime yöneliyordu. Hatta bu ahlaks›zl›klardan baz›lar› geleneksellefl-miflti. Örne¤in ticaret kervanlar›na bask›n yaparak yolcular›

ya¤malayan cahiliye devri Araplar›, elde ettikleri ganimetleri ucuz fiyata piyasaya sürerek fiyatlar› etkilerlerdi. Bazen de el-lerindeki mallar› özellikle saklayarak karaborsa piyasas› olufltu-rurlard›.

Kuran'da Hz. Muhammed (sav) öncesinde toplumun büyük ço¤unlu¤unu oluflturan Bedevi toplumu ile ilgili pek çok bilgi verilmifltir. Allah, Kuran'da Arabistan'daki bu cahil halk›n ne derece söz anlamaz oldu¤unu, "Bedeviler inkar ve nifak bak›m›ndan daha fliddetlidir. Allah'›n elçisine indirdi¤i s›n›rlar› bilmemeye de onlar daha 'yatk›n ve elveriflli-dir.' Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." (Tev-be Suresi, 97) ayetiyle bildirmifltir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed iflte böylesine cahil ve söz anlamaz bir kavme do¤rular› anlatmak ve onlar› güzel ahlaka davet etmek için gönderilmifltir. Ancak karfl›s›na ç›kan hiçbir zorluk Allah'›n elçisini y›ld›rmam›fl, o, "inkar ve nifak bak›m›n-dan fliddetli" olan bu kavme Allah'›n dinini tebi¤ etmifl, tüm ha-yat›yla onlara çok güzel bir örnek olmufltur. Afla¤›daki ayette emredildi¤i gibi, kavmini daima adaletli olmaya davet etmifltir:

De ki: "Rabbim adaletle davranmay› emretti…"

(Araf Suresi, 29)

56

Hz. Muhammed (sav)'in tebli¤i ve güzel ahlak› tüm Arap yar›madas›nda çok büyük bir etki uyand›rm›fl ve onun döne-minde insanlar ak›n ak›n ‹slam› kabul etmifllerdir. Kuran'da bil-dirilen adil hükümler, güzel ahlak, hoflgörü ve bar›fl, sosyal ha-yata bir düzen ve huzur getirmifltir. Bunun en önemli sebeple-rinden biri de Hz. Muhammed (sav)'in, "...insanlar aras›nda hükmetti¤inizde adaletle hükmetmenizi emrediyor"

(Nisa Suresi, 58) ayeti gere¤i, insanlar aras›nda hiçbir ayr›m yapmaks›z›n adaleti korumas›d›r.

Bunun bir örne¤i Peygamber Efendimizin Kitap Ehlinden Necran Halk› ile yapt›¤› bir sözleflmedir. ‹lerleyen sayfalarda daha detayl› olarak inceleyece¤imiz bu metin Hz. Muhammed (sav)'in o dönemde benzerine rastlanmayan bir adalet anlay›fl›-n› insanlar aras›nda uygulad›¤›anlay›fl›-n› göstermektedir. Peygamberi-miz Hz. Muhammed'in "Adalet isteyen bulacakt›r, ne zalim ne de mazlum olacakt›r..." 1fleklindeki sözü, insanlar aras›nda na-s›l bir adalet uygulad›¤›n›n da ifadesidir. ‹flte bu benzersiz yö-netiminden dolay› Allah'›n elçisine karfl› o dönemde çok güçlü bir güven oluflmufl, hatta en fliddetli düflmanlar› dahi, onun dü-rüstlü¤ünü kabul etmekten kendilerini alamam›fllard›r.

Peygamberimiz (sav)'in Allah'›n emirlerini eksiksizce uygu-lamas› sonucunda ortaya ç›kan bu güzel ahlak örnekleri, elçile-rin sosyal hayata getirdikleri hoflgörülü, bar›flç›, huzurlu düze-ni de tarif etmektedir. Kuran ahlak›n›n eksiksizce yafland›¤› bir ortamda ise ayn› yukar›daki örnekte gördü¤ümüz gibi kardefl-çe ve huzur ikardefl-çerisinde bir yaflam sa¤lanaca¤› aç›kt›r.

KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

Hz. Muhammed (sav) her türlü ›rkç›l›¤a karfl› ç›km›flt›r

Bu bölümün bafl›ndan itibaren vurgulad›¤›m›z gibi, Hz. Mu-hammed (sav) yaflad›¤› dönemde tüm insanlar aras›nda adaleti ayakta tutmufl, cahiliye inanc›nda var olan dil, ›rk, sosyal statü, etnik farkl›l›k gibi kavramlardan do¤an üstünlük inanc›n› red-detmifltir. Çünkü insanlar aras›nda bu özelliklere göre bir ay-r›m yapmak Kuran ahlak›nda fliddetle yerilmektedir. Günü-müzde kullan›lan tan›m›yla "›rkç›l›k" Kuran'da yasaklanan, an-cak cahiliyede yayg›n bir flekilde destek gören bir fikirdir. Ki-tab›n ilk bölümünde de tarif etti¤imiz gibi insanlar›n farkl› ›rk-larda yarat›lmalar›n›n hikmetlerinden biri "birbirleri ile tan›fl-malar›"d›r. Tüm insanlar Allah Kat›nda eflittir ve tek üstünlük Allah'a imandan ve takvadan kaynaklanmaktad›r.

Peygamberimiz (sav) de ›rkç›l›¤›n çok yayg›n oldu¤u kavmi-ne insanlar aras›ndaki etnik farkl›l›klar›n hiçbir ökavmi-neminin olma-d›¤›n›, herkesin Allah Kat›nda eflit oldu¤unu, önemli olan›n Allah'a samimi kalple iman etmek oldu¤unu bildirmifltir. Pey-gamberimiz Hz. Muhammed, kavmini Allah'a iman etmeye da-vet ederken, insanlar aras›nda hiçbir ayr›m yapmamalar›n› em-retmifl ve flöyle demifltir:

"Ey insanlar dikkat ediniz! Rabbiniz tektir. Arab›n, Arab ol-mayana, Arab olmayan›n Arab'a, siyah›n k›rm›z›ya, k›rm›z›-n›n siyaha, takvadan öte, hiçbir üstünlü¤ü yoktur. fiüphe-siz Allah Teala Kat›nda en üstününüz, Allah Teala'dan en çok korkan›n›zd›r." 2

Peygamberimiz (sav), Allah'›n insanlar› yoktan var etti¤ini, herkesin eflit olarak yarat›ld›¤›n› ve herkesin Allah Kat›nda

ya-58

payaln›z, yal›n bir flekilde hesaba çekilece¤ini, bu nedenle kifli-lerin soylar›na bakarak bir üstünlük aray›fl› içerisinde olmalar›-n›n çok büyük bir yanl›fl oldu¤unu da aç›klam›flt›r.

Ebu Hureyre (R.A)'dan, Resullullah (sav) flöyle buyurdu:

"Ey insanlar! Hepiniz Adem'in çocuklar›s›n›z. Adem'se topraktan yarat›lm›flt›r. ‹nsanlar muhakkak ve muhakkak

›rklar›yla övünmeyi b›rakmal›lar."3

Bir baflka hadisinde ise Hz. Muhammed (sav), insanlar ara-s›nda takva d›fl›nda bir üstünlük olamayaca¤›n› flöyle ifade eder:

"Sizin flu soyunuz-sopunuz kimseye üstünlük ve kibir tas-lamaya vesile olacak fley de¤ildir. (Ey insanlar)! Hepiniz Adem'in çocuklar›s›n›z. Hepiniz bir ölçek içindeki birbiri-ne müsavi bu¤day tabirbiri-neleri gibisiniz… Halbuki, hiç kimse-nin kimseye din ve takva müstesna üstünlü¤ü yoktur. Kifli-ye kötü olmas› için; baflkalar›n› Kifli-yermesi, küçük görmesi, cimri, kötü huylu, had ve hududu aflm›fl olmas› yeter."4 Peygamber Efendimiz tüm hayat› boyunca insanlara kendi cahil ve sapk›n inançlar›n› bir yana b›rak›p, Kuran'da emredilen bak›fl aç›s›yla yaflamalar›n› ö¤ütlemifltir. Kuran'da ise ›rkç› bir tu-tum "soy koruyuculu¤u" olarak isimlendirilmifl, ve insanlar›n bu konudaki h›rsl› tutumlar› elefltirilmifltir. Bu konudaki bir ayet flöyledir:

Hani o inkar edenler, kendi kalplerinde, 'öfkeli soy koruyuculu¤u'nu (hamiyeti), cahiliyenin 'öfkeli soy koruyuculu¤unu' k›l›p-k›flk›rtt›klar› zaman, hemen Allah; elçisinin ve mü'minlerin üzerine '(kalbi teskin eden) güven ve yat›flma duygusunu' indirdi ve onlar›

"takva sözü" üzerinde 'kararl›l›kla ayakta tuttu." Za-KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

ten onlar da, buna lay›k ve ehil idiler. Allah, herfleyi hakk›yla bilendir. (Fetih Suresi, 26)

Allah'›n yukar›daki ayetiyle dikkat çekilen bu ça¤r›ya uyan Müslümanlar, hem Peygamberimiz (sav) döneminde hem de ondan sonra gelen adil yöneticilerin dönemlerinde huzur ve güven içerisinde yaflam›fllard›r.

Peygamberimiz (sav) döneminde Ehli Kitapla ve müflriklerle imzalanan anlaflmalar toplum-da atoplum-daleti sa¤lam›flt›r

Peygamber Efendimiz Mekke'den Medine'ye hicret ettikten sonra, çok farkl› insan topluluklar›yla karfl›laflm›flt›r. O dönem-de, Medine'de büyük bir etkinli¤e sahip olan Yahudiler, H›risti-yan topluluklar› ve o güne kadar ‹slam'a girmemifl, eski dini an-lay›fllar›n› sürdüren müflrikler birarada yaflamaktayd›. Hz. Mu-hammed (sav) böyle bir ortamda, toplumsal birli¤i ve bar›fl› sa¤-lamak amac›yla Medine'deki kozmopolit yap›y› çeflitli sosyal sözleflmelerle kaynaflt›rm›fl, yüzden fazla topluluk ile bazen mektupla bazen de bizzat kendisi konuflarak çeflitli anlaflmalar yapm›fl, onlarla uzlaflmaya varm›flt›r.5T.W. Arnold, Peygamber Efendimizin kurdu¤u bu toplumsal birli¤in önemini flu flekilde ifade etmektedir:

"Önceleri tek bir emire kesinlikle itaat etmemifl olan o Arabistan, birdenbire siyasi bir birlik haline geliverdi ve o mutlak amire kendisini teslim etti. Yüz kadar küçük sosyal gruptan meydana gelmifl olan ve sürekli olarak birbirleriy-le karfl›l›kl› düflmanl›klarda bulunan küçük-büyük nice kabi-lelerden Hz. Muhammed (sav) bir birlik meydana getirdi."6

60

Kuran'da pek çok ayetle de bildirildi¤i gibi di¤er dinlerden insanlarla hoflgörü içinde yaflamak, ‹slam ahlak›n›n öngördü¤ü bir ahlakt›r. Allah ayette bir Müslüman›n her kutsal kitaba inan-mas› ve onlar›n inançlar›na sayg› duyinan-mas› gerekti¤ini flu flekilde emretmektedir:

fiu halde, sen bundan dolay› davet et ve

emrolundu-¤un gibi do¤ru bir istikamet tuttur. Onlar›n heva (is-tek ve tutku)lar›na uyma. Ve de ki: "Allah'›n indirdi¤i her kitaba inand›m. Aran›zda adaletli davranmakla emrolundum. Allah, bizim de Rabbimiz, sizin de Rab-binizdir. Bizim amellerimiz bizim, sizin amelleriniz sizindir. Bizimle aran›zda 'deliller getirerek tart›flma (ya, huccete gerek)' yoktur. Allah bizi biraraya geti-rip-toplayacakt›r. Dönüfl O'nad›r." (fiura Suresi, 15) Yukar›daki ayette bir Müslüman›n di¤er dinlerden insanlar-la iliflkisinin nas›l olmas› gerekti¤i tarif edilmektedir. Müslü-manlar da, peygamber ahlak›n› kendilerine örnek alarak tüm insanlara karfl› ayn› adaletli ve hoflgörülü tavr› göstermekle so-rumludurlar. Bu kifli Yahudi, H›ristiyan, müflrik, Budist ve hat-ta ateist olabilir. Neye ve kime inan›rsa inans›n, ya da hiçbir inanc› olmas›n Allah'›n emretti¤i bu adil ve dürüst tav›rlar ka-ç›n›lmaz olarak her birinin üzerinde çok olumlu etki uyand›ra-cak, kalbinin ‹slam'a ›s›nmas›na vesile olacakt›r.

Peygamberimiz (sav)'in Medine'ye gelip, kardeflli¤i ve hofl-görüyü pekifltirmesi farkl› ›rklara, dinlere ve dillere sahip grup-lara ait insanlar›n birarada huzur içerisinde yaflayabilece¤ini de ispatlam›flt›r. Onun bar›fl ve hoflgörü davetçisi oldu¤unun en büyük delillerinden birisi kendisinin yazd›rd›¤› ilk metnin bir bar›fl sözleflmesi olmas›d›r.7 Hz. Muhammed (sav), Mekke'yi

KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

fethettikten sonra da, daha önce Müslümanlara iflkence eden müflrikleri dahi serbest b›rakm›fl, onlara büyük bir hoflgörü göstermifltir. Peygamberimiz Hz. Muhammed'in gösterdi¤i bu üstün ahlak, daha önce Arap toplumunda benzerine hiç rast-lanmam›fl bir durumdu ve insanlar aras›nda takdirle karfl›lan-maktayd›.

O dönemde fethedilen yabanc› ülkelerde de gerçek adale-tin uygulanmas› konusunda Hz. Muhammed (sav) tüm Müslü-manlara örnek olmufltur. Peygamber Efendimiz ele geçirilen ülkelerin yerli halklar›na karfl› Kuran'da bildirilen adaleti uygu-lam›fl, onlarla her iki taraf›n da memnun kalaca¤› ve en ufak bir ma¤duriyet dahi yaflamayaca¤› anlaflmalar yapm›flt›r. Bu neden-le hangi dine veya ›rka mensup olursa olsun, fethedineden-len ülkeneden-le- ülkele-rin halk› ‹slam'›n getirdi¤i adaletten her zaman hoflnut kalm›fl-t›r. Hz. Muhammed (sav) ve yan›ndaki sahabeler, "Yaratt›k-lar›m›zdan, hakka yöneltip-ileten ve onunla adaleti k›-lan (uygulayan) bir ümmet vard›r." (Araf Suresi, 181) ayetinde söz edildi¤i gibi, insanlar aras›nda adaleti sa¤layan bir ümmet olmufllard›r.

Arap Yar›madas›'n›n Güney k›sm›ndaki H›ristiyan Necran Halk› ile yap›lan sözleflme de Peygamberimiz (sav)'in hoflgörü ve adaletinin en güzel örneklerinden birini göstermektedir.

Yap›lan sözleflmenin maddelerinden biri flu flekildedir:

"Necranl›lar›n ve maiyetindekilerin canlar›, mallar›, dinleri varlar› ve yoklar›, aileleri, kiliseleri ve sahip oldular› herfley Allah'›n ve Allah'›n, Peygamberinin güvencesi (himayesi) al-t›na al›nacakt›r."8

Peygamberimiz (sav) bu ve benzeri anlaflmalarla, afla¤›daki ayetin toplum içinde tecelli etmesine ve Kitap Ehlinin de

Müs-62

lümanlarla birlikte huzur ve bar›fl dolu bir yaflam sürdürmesi-ne vesile olmufltur:

fiüphesiz, iman edenler(le) Yahudiler, H›ristiyanlar ve sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, art›k onlar›n Allah Kat›nda ecirleri vard›r. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklard›r. (Bakara Suresi, 62) Yukar›da verilen örnekler Peygamber Efendimizin adaletli uygulamalar›ndan sadece birkaç›d›r. Fakat bu anlaflmalardan en önemlisi, Peygamberimiz (sav)'in H›ristiyan, Yahudi ve müflrik topluluklarla imzalad›¤› Medine Vesikas›'d›r. Bu sözleflme gü-nümüzde de s›kça yaz›lara konu olmakta, üzerine genifl çapl›

araflt›rmalar yap›lmaktad›r.

Medine Vesikas› bundan yaklafl›k 1400 y›l önce, 622 y›l›n-da, farkl› inançlara sahip olan halklar›n taleplerine cevap ver-mek üzere, Hz. Muhammed (sav)'in önderli¤inde kaleme al›n-d› ve yaz›l› bir hukuki sözleflme olarak hayata geçti. Bunun so-nucunda da 120 y›l boyunca birbirine karfl› düflmanca duygular besleyen farkl› din ve ›rklara sahip topluluklar bu anlaflma için-de yer ald›lar. Hz. Muhammed (sav) bu sözleflme yoluyla her f›rsatta birbirlerine sald›ran, düflmanca duygular besleyen ve uzlaflamayan topluluklar›n aras›ndaki çat›flmalar›n son bulabile-ce¤ini, onlar›n anlaflarak birarada yaflayabileceklerini gösterdi.

Medine sözleflmesine göre herkes hiçbir bask› olmadan is-tedi¤i dini, inanc›, siyasi ya da felsefi seçimi yapmakta özgürdür.

Kendi görüfllerine sahip insanlarla bir topluluk oluflturabilir.

Kendi hukukunu uygulamakta özgürdür. Ancak suç iflleyen kimse hiç kimse taraf›ndan korunmayacakt›r. Sözleflmeye taraf olan gruplar birbirleriyle yard›mlaflacak, birbirlerine destek

KURAN'DA ADALET VE HOfiGÖRÜ

olacaklard›r ve Peygamberimiz Hz. Muhammed'in himayesi al-t›ndad›rlar. Karfl›l›kl› taraflar aras›ndaki anlaflmazl›klar Allah'›n Resulü'ne götürülecektir.

Peygamber Efendimizin haz›rlatt›¤› bu sözleflme kademeli bir biçimde 622 y›l›ndan 632'ye kadar uygulanm›flt›r. Bu vesika ile kan ve akrabal›k ba¤lar›na dayal› kabile tarz› yap›lanma afl›l-m›fl, co¤rafi, kültürel ve etnik kökeni tamamen birbirinden farkl› insanlar biraraya gelerek, bir birlik oluflturmufllard›r. Me-dine Vesikas›'nda çok genifl bir din ve inanç özgürlü¤ü sa¤lan-m›flt›r. Bu özgürlü¤ü ifade eden madde flu flekildedir:

"Ben-i Avf Yahudileri, müminlerle beraber ayn› ümmettir-ler, Yahudilerin dinleri kendilerine, Müslümanlar›n dinleri

"Ben-i Avf Yahudileri, müminlerle beraber ayn› ümmettir-ler, Yahudilerin dinleri kendilerine, Müslümanlar›n dinleri

Benzer Belgeler