• Sonuç bulunamadı

ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ"

Copied!
1841
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Editörler

Prof. Dr. Ferruh AĞCA - Doç. Dr. Adem KOÇ

X. ULUSLARARASI DÜNYA DİLİ TÜRKÇE SEMPOZYUMU

BİLDİRİ KİTABI

Editörler: Prof. Dr. Ferruh AĞCA - Doç. Dr. Adem KOÇ

X. ULUSLARARASI DÜNYA DİLİ TÜRKÇE SEMPOZYUMU BİLDİRİ KİTABI

(2)

X. ULUSLARARASI

DÜNYA DİLİ TÜRKÇE SEMPOZYUMU

BİLDİRİ KİTABI

(3)

1.Baskı

Sahibi: Prof. Dr. Kemal ŞENOCAK Yayın Komisyonu: Prof. Dr. Kamil ÇOLAK Prof. Dr. Abdurrahman KARAMANCIOĞLU

Prof. Dr. Mahmut KEBAPÇI

Kapak Tasarım: ESOGÜ Matbaa

Basım Tarihi ve Yeri: Mart 2019, Eskişehir

Elektronik Yayın Adresi: dunyadiliturkce2018.ogu.edu.tr

Bu kitabın basım, yayın ve satış hakları Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’ne aittir.

Bütün hakları saklıdır.

Bölümlerde yazılanların bütün sorumluluğu bölüm yazarlarına aittir.

Kitabın tümü ya da bölümü/bölümleri

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nin yazılı izni olmadan elektronik, optik, mekanik ya da diğer yollarla

basılamaz, çoğaltılamaz ve dağıtılamaz.

© Copyright 2019 by Eskişehir Osmangazi University All rights reserved.

No part of this book may be printed, reproduced or distributed by and electronical, mechanical or other means

without the written permission of the University.

(4)

X. ULUSLARARASI DÜNYA DİLİ TÜRKÇE SEMPOZYUMU

BİLDİRİ KİTABI

Editörler:

Prof. Dr. Ferruh AĞCA – Doç. Dr. Adem KOÇ

Eskişehir 2019

(5)

Atebetü’l Hakayık’ın Basılışının 100. Yıldönümü Adına

X. ULUSLARARASI DÜNYA DİLİ TÜRKÇE SEMPOZYUMU

17-19 EKİM 2018 ESKİŞEHİR

(6)

ii ÖN SÖZ

Bugünkü bilgilerimize göre 7. yüzyıldan bu yana kesintisiz bir yazı dili olan Türk dili, dünyanın en kadim dillerinden biridir. Öte yandan 7-8. yüzyıllardaki Türk dilinin gerek yapısal ve gerekse anlamsal olarak ilerlemiş hâli, Türk dilinin daha önceki yüzyıllarda da bir yazı dili olduğuna işaret etmektedir. Miladın ilk yıllarına ait kimi tarihsel ve arkeolojik veriler de Türk dilinin 7. yüzyıldan önce de bir yazı dili olduğuna işaret etmektedir. Bu çerçevede Türk dilinin, dünyada sayıları binlerle ifade edilen diller içinde en eski dillerden biri olduğu ifade edilebilir.

Tarihte farklı coğrafyalara yayılan ve böylece farklı kültürlerle temas eden Türkler, tabii olarak kendi dillerini de dünyanın farklı yerlerine taşımışlar ve böylece çok sayıda eser vermişlerdir. İç Asya’nın steplerinden Avrupa içlerine, Sibirya’dan Kuzey Afrika’ya kadar yayılan alanda Türk dili ile çok sayıda eser yazılmıştır. Böylece Türk dili, tarihte olduğu gibi bugün de yukarıda sınırları çizilen alanda konuşulmaya ve yazı dili olarak kullanılmaya devam etmektedir. Bu bağlamda Türk dili coğrafi yayılım bakımından da dünyanın önde gelen dillerinden biridir.

Bugüne değin yazılmış metinler, Türk dilinin bir edebiyat ve kültür dili olduğunu göstermektedir. Yazıtlar zamanında açık bir şekilde fark edilen soyut kavramları ifade edebilme yeteneği ve edebî üslup, Türk dilinin o tarihlerde dahi ilerlemiş bir dil olduğunu göstermektedir. Sonraki yüzyıllarda, dâhil olunan kültürel çevre ne olursa olsun, Türk dilinin işlenmişlik bakımından yol kat etmeye devam ettiğini ifade etmek mümkündür. Buna göre Türk dilinin yüzyıllara yayılmış ve dünyanın en işlenmiş edebiyat, kültür, bilim dillerinden biri olduğunu ifade etmek mümkündür.

Türk dili bugün konuşur sayısı bakımından da dünyanın en büyük dillerinden biridir.

Türk dili sadece ana dili Türkçe olanlar tarafından kullanılmamakta, Balkanlar, Kafkasya, Orta Doğu ve Afrika’da ana dili Türkçe olmayanlar tarafından da öğrenilmek istenen bir dildir. Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı’nın, Yunus Emre Enstitüsü’nün ve Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı’nın Türk dilini ve kültürünü tanıtma ve öğretmeye yönelik faaliyetleri ile Türk dili, bu coğrafyada prestij dil olma yolundadır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Türk dilinin incelikleri ve güzellikleri ile ne kadar kadim bir dil olduğunun bilimsel olarak ortaya çıkarılmasını, en mühim hedeflerden biri olarak göstermiştir. Bu çerçevede Türk dilinin güzellik ve inceliklerinin dünya bilim camiasına sunulması ve küreselleşen dünyada karşılaşılan problemlere çözüm yolları üretmek, alan araştırmacılarının temel görevlerindendir. Bu çerçevede Türk dili, edebiyatı ve kültürü hakkında yapılan bilimsel toplantılar büyük önem taşımaktadır. 16-19 Ekim 2018 tarihleri arasında gerçekleştirdiğimiz “X. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu”, Türkiye’den ve Türkiye dışından gelen çok değerli katılımcılar ile başarılı bir bilimsel toplantıya dönüşmüş; üç gün boyunca, altı farklı salonda sunulan bildiriler, Türk dili ve kültürünün birçok problemine ışık tutmuştur. Bu bakımdan sempozyuma iştirak eden bilim insanlarına teşekkür ederiz.

“X. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesinin büyük katkı ve desteği ile yapılmıştır. Sempozyumun hazırlık aşamasından gerçekleştiği ana kadar desteğini esirgemeyen Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Kemal ŞENOCAK’a teşekkür ederim. Sempozyuma Türk Dil Kurumu, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı, Yunus Emre Enstitüsü, UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Başkanlığı,

(7)

iii

Sivrihisar Belediyesi büyük katkı sunmuştur. Bütün destek ve katkılarından dolayı ilgili kurum ve kuruluşların değerli başkanları ve ilgililerine teşekkür ederim.

Sempozyum Bildiri Kitabı’nın basım aşamasında emeği geçen Öğr. Gör. Esin AĞCA, Öğr. Gör. Selin BAYRAK, Arş. Gör. Kenan AZILI ve Arş. Gör. Buket Nur KIRMIZIGÜL’e teşekkür ederim.

Prof. Dr. Ferruh AĞCA

Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı

(8)

iv

İ

ÇİNDEKİLER

Gızılgül ABDULLAYEVA

XVII. Yüzyıl Azerbaycan Edebî Dilinde Diyalekt Leksikasının Tarihi Tezahürü ... 1 Esin AĞCA

Mukaddimetü’l Edeb’de Leksik Denkler ... 7 Mustafa AĞCA

Tarihî Metinlerin Anlaşılması ve Aktarımında Eşdizimlilik Bilgisinin Önemi ... 12 Murat AKA

Eski Türkçede “Sevinme, Kıvanç Duyma, Mutlu Olma” Kavram Alanı Üzerine ... 21 Ali AKAR

Hayat > Zihin > Dil İlişkileri Açısından Türkçe Kelimeler... 36 Cüneyt AKIN - Oğuz KISA

Türk Dilinde Bazı Köklerin Metaforik Yapısı Üzerine ... 41 Gulnara ALİYEVA KOŞKUN

Azerbaycan Türkçesi Ağız Sözlükleri Üzerine ... 45 Ercan ALKAYA - Zoya KİRİLLOVA

Tatarca-Çuvaşça Dil İlişkileri ve Kreşin Tatar Ağızlarındaki Çuvaşça Alıntılar ... 52 Gündoğan ALPAY

Anadolu Ağızlarında Anorganik Ünsüz (m, b, p, n, r, t) Türemesi ... 58 Gülden ALTINTOP

Gezgin Bir Sözcük Olarak “Vampir”in Anadolu Ağızlarındaki İlginç Bir Kullanımı Üzerine………....78 Uğur ALTUNDAŞ

Tuva Türkçesinde -GAn ve -PtXr Eklerine Kanıtsallık (Evidensiyel) Açısından Bir Bakış .... 83 Venera ANARBEKOVA

Divanü Lugati’t-Türk İle Kutadgu Bilig’deki Ölüm Kavramına Felsefi Açıdan Bakış ... 93 Berrin AR

Yabancılara Türkçe Öğretiminde Dil Bilgisinin Önemi ... 99 Mustafa ARGUNŞAH

Codex Cumanicus'ta Geçen 'Agır Sıy' ve 'Sıy Tabuḫ' İkilemeleri Üzerine ... 105 Sema ASLAN DEMİR

Dilbilimsel Tipoloji ve Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimine Etkisi ... 114 Naciye ATA YILDIZ

Batı Karadeniz Bölgesinde Kadın Baş Giyimiyle İlgili Söz Varlığı ... 124 Emine ATMACA - Emre KANIK

Antalya’nın Gündoğmuş İlçesinin Köy Adları Üzerine Bir İnceleme ... 138

(9)

v İbrahim Ahmet AYDEMİR

Çağdaş Türk Dillerinde Sıralı Fiil Yapıları ... 155 Özgür Kasım AYDEMİR - İsmail KURT

Türkiye’deki Lise Tarih Kitaplarında İnşa Edilen Tarihî Kimlik Odaklı Söylem Çözümlemesi.. ... 164 Erhan AYDIN

Eski Türk Yazıtlarında Erken Ünsüz Değişmeleri ... 171 Hasene AYDIN

Süreklilik Bildiriminde Tekrarların Kullanımı ... 180 Şengül AYGÜMÜŞ

Kazak Türkçesi Emir Kipinde Kullanılan –GIn ve –GIr Eki Üzerine ... 191 Gıyasettin AYTAŞ

Edebiyat ve İletişim ... 204 Kenan AZILI

Eski Türkçede Nesne Adları ... 214 Nedim BAKIRCI - Hüseyin Kürşat TÜRKAN

Yabancı Öğrenciler İçin Hazırlanan İstanbul Adlı Türkçe Ders Kitabında Dilbilgisi-Okuma Üzerine Eleştiri ve Öneriler: B1 Örneği ... 226 Orhan BALDANE

Deyimlerde Varyantlaşma Yolları ve Sebepleri: Türkiye Türkçesi Ağızları Örneği ... 240 Julianna BARTHA

Macaristan’da Yaşayan Bir Türk Etnik Grubu: Kumanların Halk Kültür Mirası ... 250 Selin BAYRAK

Eski Türkçede Kaynağı Sayı Olan Sözcük Türleri ... 253 Bülent BAYRAM

Domojakov Köyü (Rusya Federasyonu/Hakasya) Örneğinde Hakasya Çuvaşlarının Dil ve Kültür Durumu Üzerine Tespitler ... 261 Beytullah BEKAR

Avrupalı Türkler İki Dilli Mi? ... 270 Bekir BELENKUYU

Lâmiî Çelebi'nin Mesnevilerinde Münazara Üslûbu ... 279 S. Aybüke BERK

Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Dolaylı Anlatımın Kullanımı ... 287 İsmail Alperen BİÇER

XIX. Yüzyılda İngilizlere Türkçe Öğretmek Amacıyla Yazılmış Bir Kitap: A Simple Translitteral Grammar Of The Turkish Language ... 301 Nergis BİRAY - Ezgi YIKMIŞ

Türk Dünyası Üzerinde Uygulanan Ruslaştırma Siyasetinin Afişlere Yansıması ... 311 Sandybai Recepoğlu BORANBAEV

Orta Türklük Deyimleri Araştırmanın Önemi ... 324

(10)

vi Emrah BOZOK

Eski Türkçede İştikaklı İkilemelerle Kurulan Deyimler ... 332 Elsev BRİNA LOPAR

Kosova Türk Edebiyatı’nın Toplum Hayatında Yeri ve Önemi ... 338 Himmet BÜKE

Ferhengnâme (Kilisli Muallim Rifat ve Veled Çelebi) ... 349 Betül BÜLBÜL OĞUZ

Göstergebilim Teorileri Bağlamında Cezayirlilerin Türkçe Öğreniminin Yazılı Metinler Üzerinden İncelenmesi ... 353 Aslı BÜYÜKOKUTAN TÖRET

Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretimi ve Kültür Aktarımı Sürecinde Dede Korkut Hikȃyeleri ... 362 Meltem CAN

Dilbilgiselleşme ve İkincil Edat Kavramı ... 371 İsa CEYLAN

Türkiye Türkçesinde Kopulatif Formlar ... 381 Ali CİN

Eski Anadolu Türkçesiyle Yazılmış Müellifi Bilinmeyen Bir Yusuf ve Züleyha Hikâyesi ... 387 Asiye Mevhibe COŞAR - İrem ERTEN

Türkiye Türkçesi Ağızları İçin Bir Haritalandırma: Çepni Ağızları Örneği ... 395 Cihan ÇAKMAK

Fatih Kerimî’nin Eserlerinde Kullandığı Dil Üzerine ... 430 Pervin ÇAPAN

Leylâ Saz Hanım’ın Şarkıları Üzerine Bir İnceleme ... 438 Halit ÇELİK

Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Örtük Öğrenme Yöntemi İle Değerler Eğitimi .... 448 Mehmet Emre ÇELİK

Batı Trakya Türklerinin Yerel Basına Yansıyan Türkçe Eğitim-Öğretime Dayalı Meseleleri…. ... 454 Günay ÇELİKELDEN

Sinan Paşa’nın Şiiri ... 463 Bayram ÇETİNKAYA

Türkiye Türkçesinde Yaklaşıklık Bildiren Nicelik Yapıları ... 480 Salim ÇONOĞLU

Dil Konusunda Yaratıcı Bir Hamle: Muallim Naci ve Mecmua-i Muallim’deki Makaleleri Üzerine Bir Değerlendirme ... 491 Zayabaatar DALAİ

Moğol Yazı Dilinin Bazı Şekilleri ve Kadim Özelliklerinin Türk Dili Kaynakları Işığında Aydınlatılması ... 496 Ankhbayar DANUU

İlhanlı Devlet Teşkilatında Türkçe Istılahi Terimler ... 502

(11)

vii Ezgi DEMİREL

Irk Bitig ve Körüm Bitig’de Temel Sözcüklerin Karşılaştırması... 506 Deniz DEPE

Cahit Külebi’nin Şiirlerinde “Öz Türkçecilik” Hareketinin Etkisi ... 513 Aybüke Betül DOĞAN

Eski Türkçe Runik Yazılı Metinlerde Sebep Bildiren Belirteç İşlevli Bağımlı Cümle Yapılarının Üst Cümleye Bağlanma Yolları ... 525 Nuh DOĞAN

Türkçede Dil Bilgisel Eşdizimlilik ... 535 Şaban DOĞAN

Moğolistan’daki Şoroon Dov ve Şoroon Bumbagar Kurganları Üzerine ... 546 Mina DOLATİ DARABADİ

Günümüzde Halaçça ve Halaçça’nın Toplum Dilbilimsel Durumu ... 569 Enkhtsetseg DUGARSUREN

Moğolistan’da Türkçe Yer Adları... 578 Ali DUYMAZ

Gelenekten İstifade Ekseninde Asaf Halet Çelebi'nin "Tekerleme"Leri... 583 Kürşat EFE

Dil Zihin İlişkisi Açısından İsim Cümlelerinin Çözümlenmesi ... 589 Meltem EKTİ

Yurt Dışında Yaşayan Türk Göçmen Çocukların Ana Dil Sorunsalı İle İlgili Çözüm Odaklı Basın Yayın Desteği: Almanya Örneği ... 597 Mehmet ER - Tarık DEMİR

Simülatif Türkçe Öğretim Sistemlerinin Geliştirilmesi ... 603 Aliye Nur ERCAN - Rabia GÜRBÜZ US

Türkçe Öğrenen Yabancı Öğrencilerin Bağlaçları Bilme ve Kullanma Durumları Üzerine Bir İnceleme ... 608 Mevlüt ERDEM

Türk Dillerinde Dönüşlü Yapılar ... 621 Mehmet Mehdi ERGÜZEL

Kutadgu Bilig’in Söz Varlığı ve Kelime Grupları Üzerine ... 631 Raziye ERSAN

Farsçadan Alıntı Peş Kelimesi Üzerine ... 646 Feyzi ERSOY

Türkiye’de Çuvaşça Öğretimi ve Bu Öğretimde Dikkati Çeken Bazı Hususlar Üzerine ... 651 Gülser ERSOY

Muhammed Bin Kays’ın İzinde: Ferheng-i Fârûkî’deki Türkçe Kelimeler ... 657 Serpil ERSÖZ

Bigadiç (Balıkesir) Çepnilerinin Gizli Dili: Dilce ... 672

(12)

viii Fatma ERTÜRK

Başkurtçaya Geçen Arapça İkilemelerde Anlam Değişmesi ... 677 Sema EYNEL

Özbek Türkçesinde Yansımalı İkilemeler (Yapı, Ses ve Şekil Özellikleri Bakımından) ... 682 Firoz FAOZİ - Merwe FAOZİ

Afganistan’da Yeni Açılan Türkoloji Bölümlerinin Türk ve Afgan Kültürüne Etkisi ... 693 Gülnara GAUNİTDİNOVA

XIV Yüzyılına Ayıt Rabguzi’nin ‘Kıssasül Enbiya’ Eserinde Sayım Sözleri (Numerativler) 699 Genç Osman GEÇER

II. Meşrutiyet Sonrası Türkçe Gazetelerin Etki Alanına Dair Bazı Tespitler ... 703 Yasemin GEÇERLER

Eski Türkçede tüket- Yardımcı Fiili ... 710 Bilgehan Atsız GÖKDAĞ - Gülşah AZER EFE

Atebetü’l-Hakayık’ta Eş ve Zıt Anlamlılık ... 716 Ozan GÖKDEMİR

Özbek Türkçesinde Dokunma Duyu Fiilleri Üzerine Bir İnceleme... 733 Zemire GULCALI

Eski Uygurcadan Çağdaş Uygurcaya Anlam Değişmeleri ... 748 Hatice GÜLENSOY

Görselliğin Türk Diline ve Kültürüne Olan Katkıları... 761 Tuncer GÜLENSOY

Bazı Etimolojik Sözlüklerin Türk Diline Verdikleri Zarar (Tietze-Eren-Nişanyan-Emiroğlu Örneği) ... 774 Okan Celal GÜNGÖR

Gülistan Tercümesinin Söz Varlığında Oğuz-Kıpçak Lehçe Ayrımını Yansıtan İkili Kullanımlar ... 780 Galibe HACIYEVA

Nahçıvan Qrubu Ağızları ve Çağdaş Türk Dillerinin Ortak Diyalekt Leksikası ... 791 Erkan HİRİK

Türkçede Duyu Fiilleri ve Kılınış Arasındaki İlişki ... 805 Seçil HİRİK

Ad Öbekleri ve Ad Tümcelerine Sözdizimsel Bakış ... 817 Utku IŞIK

Eski Türkçede Tıp Terimi Olarak “Kezig” Sözcüğü Hakkında ... 833 Işılay IŞIKTAŞ SAVA

Kırım Tatarcasında Kargışlar ... 842 Elçin İBRAHİMOV - Rübabe İBRAHİMOVA

Türk Dünyasının Güncel Sorunu: Ortak Alfabe ... 856 Alpay İĞCİ

Karadağ Ağızlarında Gelecek Zaman Eki Olarak {˗[A]r} ... 862

(13)

ix Ayşe İLKER

Cumhuriyet Döneminde Davet/Çağrı Yazılarının Dili ... 866 Alimcan İNAYET

Uygur Atasözlerinde Geçen Hayvan Adları Üzerine ... 874 Birol İPEK

Türkiye Türkçesinde Ki Morfeminin Türlü Kullanımları ... 891 Hasan İSİ

Eski Uygurca Körüm Bitig’de Kaotik Sözler ... 902 Ebru KABAKÇI YEŞİLTEPE

Türk İşaret Dili Sözlüklerinin Karşılaştırmalı Bir İncelemesi ... 918 Duygu KAMACI GENCER

Dede Korkut Kitabı’nda -(y)A Biçimbiriminin Kiplik İşlevleri ... 929 Ferhat KARABULUT

Türk Dilinde Yardımcı Ses Tartışmalarına Fonem Kuramı Bağlamında Bir Yaklaşım:

Fonemik Yarılma ve Fonemik Birleşme Temelinde /y/ ve /n/ İkiliği ... 941 Oğuzhan KARABURGU

Reşat Nuri'nin Recm Hikâyesi ve Halide Edib'in Vurun Kahpeye Romanı Üzerine Bir Karşılaştırma ... 962 Mustafa KARATAŞ

Türk Dilinin Azerbaycan’da Ders Kitaplarıyla Dirilişi ... 967 Ahmet KARTAL

Farsça Kaleme Alınan Eserlerde Türkçenin Kullanımı ... 984 Nuri KAVAK

Kırım Hanlığı Kadıasker Defterlerinin Dil ve Üslubu ... 999 Zeki KAYMAZ

Eski Anadolu Türkçesi Metinlerinde Atasözleri Varlığı: ‘Işk-Nâme Örneği ... 1021 İbrahim KEKEVİ

Irk Bitig’deki Anlam ve Bildirişim Üzerine ... 1034 Esra Gül KESKİN

Karaçay-Malkar Türkçesinde -gAn + lIk + Durum Eki (+gA, +dAn) Yapısından Oluşan Birleşik Zarf-Fiil Ekleri... 1039 Firdaus KHİSAMİTDİNOVA

Başkurt Dilinin Fonetiğinde Oğuz Unsurları ... 1045 Buket Nur KIRMIZIGÜL

Eski Uygurca Sözcük Tabanlarında /a/ ̴ /ı/ Değişkenliği ... 1050 Fatih KİRİŞÇİOĞLU

Gyula Nemeth'in "Yakut Fonetiği" Üzerine Görüşleri ... 1056 Adem KOÇ

Türkçenin Öğretiminde Somut Olmayan Kültürel Miras ve Kuşaklar Arası Aktarımın İşlevleri ... 1063

(14)

x Abdullah KÖK - Özge EKER

Yüknekî’den Mahzunî Şerif’e Türkçenin Tarihî Yolculuğuna Tanıklar ... 1070 Ali KÖK

Özbek Ubeydullah Han’ın 11 Şaban 941/15 Şubat 1535 Tarihli Mektubunun Dil ve Üslubu Üzerine Bir İnceleme ... 1080 Ebru KUYBU

Atasözü ve Deyimler Üzerine Bir İnceleme: Övgü İfadeleri ... 1092 Salim KÜÇÜK

Türkiye Türkçesi Ağızlarında “Önce” Kavramını Karşılayan Sözcükler ... 1104 Zuhal KÜLTÜRAL - Burcu SIBIÇ

Osmanlı Türkçesi Döneminde Eğitim Konusunda Yazılmış Bir Risale: Risâle-i Ahlâkiyye……... ... 1111 Zakiya MAMUTOVA

Kırımtatar Halk Türkülerinin ve Lirik Eserlerinin Üslübiy Özellikleri ... 1120 Raghed MOHAMMAD

Memluk Kıpçak Türkçesi Sözlüklerindeki Türkçe Alıntı Kelimeler Üzerine Bir İnceleme . 1126 Mehmet Vefa NALBANT - Merve TIĞ

Türkçenin Yazımında Yeni Bir Moda: İdeografik ve Piktografik Yazıya Dönüşüm Mü? ... 1132 Muammer NURLU - Bahadır GÜLDEN

Yaparak- Yaşayarak Öğrenme Felsefesi Çerçevesinde Türkçe Ders Kitaplarına Ortaokul Öğrencilerinin Eleştirel Bakışı ... 1150 Kürşat ÖNCÜL

Yabancı Sözcüklere Türkçe Karşılık Bulmak İçin Bir Teklif ... 1162 Munise ÖNER

Aydın Dağları Toponimlerinde Mitonimler ... 1165 Mehmet ÖZEREN

Türk Dünyasında Ortak İmlâ (Yazım) Sorunu ... 1171 Can ÖZGÜR

Et-Tuhfetü’z-Zekiyye Fi’l Luġati’t-Türkiyye’nin Gramer Bölümünde Lehçe Kaydıyla Geçen Unsurlar ... 1190 Bilge ÖZKAN NALBANT - Betül AMAN

Çağatay Dönemi Giyim Kuşam ve Süslenme Terimleri ... 1196 Nevzat ÖZKAN

Türkçenin Din Dili Olarak Gelişimi Üzerine ... 1211 Abdulkadir ÖZTÜRK

Karaycada Kelime Yapımı ... 1230 Rasim ÖZYÜREK

Avrupada Yaşayan Türk Ailelerinin Üçüncü Nesil İşçi Çocuklarının Türkiye’ye Kesin Dönüşlerinde Karşılaştıkları Türkçe İle İlgili Problemleri ve Çözüm Önerileri ... 1240 Gökçe YÜKSELEN PELER

Dağıstan’da Avarcanın Türkçenin Yerine Başlıca Dil Olarak İkame Ettirilme Süreci... 1247

(15)

xi Önder SAATÇİ

Irak Türkmen Ağızlarında İlk Hece Ünlü Uzunluklarının Arkaikliği ve Asliliği Hakkında...1254 Bahar SAĞIR

Özbek Türkçesinde Kişi Özellikleri İçin Kullanılan Deyimleşmiş Kalıp Sözler ... 1265 Bilgit SAĞLAM

Van İli Ağızlarında Eylem İstemi ... 1270 Erkan SALAN

Eski Anadolu Türkçesinde {…+DAn …-IncA} Yapısı ... 1283 Anarkul SALKYNBAY

Kazak Dili: Latin Alfabesine Geçiş ... 1288 Olcay SALTIK

Yabancı Dil Olarak Türkçenin Öğretimi Ders Kitaplarında Yer Alan Metinlerin Türkçe Dil Duyarlığı ... 1295 İsa SARI

Türkolojide Dil Verisi Biçimlendirme, Gösterim ve İşaretleme: Satır Arası Analiz Yöntemi….. ... 1301 Bedri SARICA

Esre, Ötre ve Üstün Terimleri Üzerine ... 1310 Tuğba SARIKAYA AKSOY

Tuva Türkçesinde ‘-la-’ Ekinin Çatı Ekleriyle Kullanılması: Sentaktik Bir İnceleme ... 1322 Mehmet SARIKÖSE

Eski Türk Yazıtlarında Ölüm İfadeleri ... 1333 Berdi SARIYEV

Türkmencenin Dört Boyutlu İmla Kılavuzu Üzerine Bir Deneme... 1349 Hülya SAVRAN

Türkiye Türkçesinde ve Kazak Türkçesinde Karmaşık Fiiller ... 1396 Kuban SEÇKİN

Edip Ahmed’in Zihin Dünyası: İdrak Fiilleri ... 1403 Ayşe Nur SIR DÜNDAR

Abdüllatif Gazzizâde Efendi’nin Hulâsatü’l-Vefeyât Adlı Eserinde Ölüm İfade Eden Örtmeceler ... 1415 Melike SOMUNCU

Behçetü’l-Hadâyik’ta İkili Kullanımlar... 1427 Oksana SOROKİNA

Çuvaş Mitolojisinde Sayısal Semboller ... 1435 Yaşar SÖZEN

Atebetü’l Hakâyık ve Refail Oğuztürk Dağlı’nın Eserlerinde Dinî Değerler ... 1442 Hatice ŞAHİN

Bursa Yerli Ağızlarında Ol- Fiili... 1455

(16)

xii İbrahim ŞAHİN

Modern Türkçenin Doğuşu ve Tanzimat Romanı ... 1462 İbrahim ŞAHİN - Ghadeer BAREM

Dil Politikası Uygulamaları Çerçevesinde Telafer Etnotoponimleri ... 1469 Savaş ŞAHİN

Türkmen Türkçesinde Zaman Anlatan Sözcükler ve Yapılar Üzerine ... 1478 Serkan ŞEN

Türkçe Giyim Kuşam Söz Varlığının Deyimlerde Kullanımı -“Esvaplı Deyimlerimiz”- ... 1487 Mustafa ŞENEL - Zeynep KARAÇALI

& İşaretine Türkçe Karşılık Bulabilir Miyiz ? ... 1500 Fatma ŞENYÜZ

Ermeni Harfli Kıpçakçada –dAş Eki Üzerine ... 1506 Rabia Şenay ŞİŞMAN

Bir Müştak Baba Şiiri’nin Ontolojik Analizi Bu Yöntemin Dil Öğretimine Getirileri ... 1512 Zelfira ŞÜKÜRCİYEVA

İsmail Gaspıralı’nın Kaleminden Ortak Türk Dili ... 1521 Maral Annayevna TAGANOVA

Türkolojide -rAk/-rÄk Eki Üzerine ... 1525 Ali TAN

Kazak Türkçesinde İki Sıfat-Fiil Eki: -mAytIn/-mAytugın ... 1540 Hatice TATGİL

Türk Çocuklarının İki Dillilikten Doğan Problemleri ve Bu Problemlere Yönelik Çözüm Önerileri ... 1546 Mesut TEKŞAN

Yahya Kemal'in Kaleminden Türkçeye Dair ... 1552 Nezir TEMUR - Aliye DUMAN

Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretim Süreçlerinde Temel Motivasyon Unsurları ... 1560 Turgut TOK

Kadim Balkan Kavmi Goralıların Dili Gorançe Üzerine Bazı Tespitler ... 1568 Turgut TOK - Yulia TARASIUK

Ukraynada Türkçe Öğretiminde Noktalama İşaretlerinin Kullanımında Görülen Özellikler……... 1578 Yaşar TOKAY - Nurdan BESLİ

Albert Bobowskı (Ali Ufkî Bey)'in Grammatica Turcico Latina (1666) Adlı Eserinde XVII.

Yüzyıl Osmanlı Konuşma Diline Ait Örnekler ... 1585 Selahattin TOLKUN

Türkçede Nadir Görülen Bir Kelime Türetme Yolu: Eklerin Kelimeleşmesi ... 1596 Funda TOPRAK

Yunus Emre’de Ticaret İle İlgili Metaforlar ... 1611

(17)

xiii Aleksandr TSOİ

Kâşgarlı Mahmud’un Dîvânü Lugâti't-Türk Sözlüğündeki Yardımcı Kelimelerin Nitel ve Nicel Özellikleri ... 1618 Baisier TUERKEZHATİ

Dilbilimsel Karmaşıklık Açısından Yeni Uygurca ... 1625 Mehmet Mahur TULUM

göster- Fiili Üzerine ... 1633 Mihriban TURSUN AYDIN

Dîvânu Lugâti’t-Türk’te Uygurlar ve Uygurca İle İlgili Kayıtlar ... 1637 Hüseyin Kürşat TÜRKAN - Bülent ARI

Sosyo-Kültürel Ortamda Hatay’da İki Dilli Bireylerin Dile Bakış Açıları Üzerine Bir Saha Çalışması ... 1645 Murat Sami TÜRKER

Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Blog Kullanımı ... 1654 Emre TÜRKMEN

Cümlede Bir Öge Görevi Yapan Cümle Örnekleri Üzerine ... 1664 Gökbey ULUÇ

T /At/ Damgasınıñ Kökeni Üzerine ... 1671 Minsylu USMANOVA

Başkurt Türkçesinde Zaman Kavramının İfadesi ... 1676 Kerime ÜSTÜNOVA

Cümleden Nesne Silme İşlemleri ... 1693 Süleyman Kaan YALÇIN

Azerbaycan Türkçesindeki Alıntı Sözcüklerde Görülen Ses Olayları Üzerine Bir İnceleme…… ... 1700 Özen YAYLAGÜL ÜSTÜNEL

Azerbaycan Türkçesi ve Türkiye Türkçesindeki Bazı Cümle Bağlayıcıları ... 1711 Habibe YAZICI ERSOY

Eski Türkçeden İdil-Ural Grubu Türk Yazı Dillerine Yön Kavramına Dair Söz Varlığı Üzerine ... 1725 Abdullah YILDIRIM

Yenisey Yazıtlarında Olumsuzluk ve Yokluk Şekilleri ... 1736 Dursun YILDIRIM

Türk Dili İmparatorluğu ... 1744 Nilüfer YILDIRIM

Elazığ Ağzında Kullanılan Hitaplar ... 1752 Zeynep YILDIRIM

Dil İçi İlişkiler Bağlamında Türkmen ve Horasan Türk Lehçelerinin Söz Varlığı... 1762 Hüseyin YILDIZ

Eski Uygurca Arvış ve Arva-(mak) Kelimeleri Üzerine Notlar ... 1767

(18)

xiv Oktay YİVLİ

Metaforların Yorum İlkeleri ... 1786 Ferit YUSUPOV

Tatar Türkçesi Ağızlarında Bazı Arkaik Geçmiş Zaman Biçimleri... 1790 Alfiya YUSUPOVA

Kazan Türkoloji Okulu ... 1794 Gulnara ZAMALETDİNOVA

‘Öy’ ve ‘Yort’ Kelimelerini İçeren Atasözlerinde Tatar Milli Zihniyetinin Yansıtılması (Lingvokültüroloji Açısından Bir Araştırma) ... 1798 Siham ZENGİ

Gulam Baba'ya Selam Destanında Söz Varlığı ... 1804

(19)

1

XVII. YÜZYIL AZERBAYCAN EDEBÎ DİLİNDE DİYALEKT LEKSİKASININ TARİHİ TEZAHÜRÜ

Doç. Dr. Gızılgül ABDULLAYEVA Bakü Devlet Üniversitesi / Azerbaycan

gizilgulabdullayeva@gmail.com

Toplumun günlük kullandığı söz varlığının edebi dile gelişi XVII. yüzyıldan hem sayıca, hem de yoğunluk açısından hızla gelişmeye başlamıştır. Önceki tarihi gelişim aşamaları ile karşılaştırıldığında belirgin seviyede görünen bu artış XVII. yüzyılda halkileşmenin güçlenmesini başlatır ve hatta bu yönde önemli etki gücüne dönüşür. Özellikle günlük hayatımızda işlenen dil olgularının sahip olduğu kendi fonoformu ve semantikası ile adi sözler gibi XVII. yüzyıl Azerbaycan edebi diline girmesi halkileşmenin gelişmini daha da güçlendiriyor. Halkileşmeğe meydan veren bu kelimeler günlük hayatımızın çeşitli alanlarını yansıtan leksik olgulardır. Baba [Olmasaydı itigi helge begus olmaz idi, Sadigi, mehrü vefa tekyesinin babası – (Sadık bey 53)], at, çoban(lık) [Edib her bir ata ol pasibanlık, Çimenzar içre eylerdi çobanlık – (Fedai 26)], mehter [Sana layik değildir mehter olmak, Hazine ihtiyarın ele almak – (26) ], deve [Var idi bir deve ender biyaban – (155)]; bağban (bahçivan) [Keramet ehli idi goca bağban – (36)], biçin (biçme) (İlave her biçinde pay alarsan – Fedai, 2004: 36), muştuluk [Alım bir muştuluk desti-pederden, Edim hali onu bu hoş haberden – (11)], toy, yas [Onun çünkü toyu bir yasa döndü – (86)], mıh (çivi) [Onun gözüne batsın mihi-mestur – (76)], mismar (çivi) [Açam nezer et cüdaye, ey yar, Müjgan ola gözde növgi-mismar – (Mesihi 82)], demir, şiş [Var idi iki uçlu bir demir şiş – Fedai, 2004:

86] ... vb. kelimleler bu kabildendir. Esasen klasik şiir türlerinde yazan Amani`nin manzum hikâyelerinde insan organlarından biri olan ayak yerine canlı konuşma dilinin leksikasında yer alan kıç (bacak) sözünü işletmesi [...Kim, saçanda buduna lök südük, Yapuşurdu kıçına misli-sülük – (Amani 298)] de ilgi çekicidir. XVII. yüzyıl Azerbaycan edebi diline günlük hayattan gelen ve geniş kullanım hızına sahip olan metal adlarının işlenmesi,örneğin, kızıl (altın) [Bu kızıl danlu kara leşker sipahımdir benim – (XVII. Asr Azerbaycan Lirikası 277)]

gümüş [Bin vezne gümüş, hezar ben zer... – (Mesihi 95)], kadına ait süs eşyaları, değerli taşlar, somut olarak dürr, elmas, yakut, gövher, zümrüt, kehreba, mirvari (inci), lel ... [Dürrü elmasü yakut, dürlü gövher, Zümrüt, kehreba, mirvari, cövher – (Fedai 55); Bin dürci-egigü le`li gövher – (Mesihi 95)], firuze (turkuaz), mercan, yakut [Mürecce daneler, firuze, mercan, Neçe yakut ile le`li-Bedehşan! – (Fedai 46)], bugün mutfağımızda önde gelen gıda ve şekerleme ürünleri olan nabat, gend (şeker), toz şeker [Bin vegr nebatü gendü şekker... – (Mesihi 95)]... gibi kelimeler de bugün genel kullanılan leksik birimler sırasındadır. Daha bunlar yüzde yüz şekilde olmasa da, artık teşbih yaratan araçlar değil, sıradan sözlerdir ki, onlar günlük hayatta hangi fonksiyon ve görevi kazanırsa, sırf o görev ile de dile girerek kullanım hızı kazanıyor. Bugün Türkçemizde genel olarak işlenen çınar, söğüt [Şükufe olsa perişanü müzterib, neşekoft, Çinarü söğütü ki, bidestü pa eder serma – Sadiq bəy Əfşar, (Sadık bey 29)] gibi sözcükler de yavaş yavaş sıradan kelimeler gibi XVII. yüzyıl Azerbaycan edebi dilinin söz varlığında yer alır. Gerçi bugün canlı konuşma dilinde çınar kelimesi de bazen benzetme aracı olarak iletişime girer (Örn.: Çınar boylu oğlanları var;

Çınar gibi boyu var və s.), ama bu, dilde öncülük taşımaz, aksine ara sıra iletişimde görünür.

XVII. yüzyılın dil malzemelerinde diyalekt olgularının belirlenmesi halkileşmenin çift tezahürünün göstergesidir. Halkileşmenin öncülüğüne katkıda bulunan bu kelimeler sistem oluşturmasa da, XVII. yüzyıl Azerbaycan edebi dilinin leksik sisteminde kendi yerini

(20)

2

almıştır. Aslında bunlar zamanında normatiflik kazanarak edebi dil olgusu gibi dikkat çeken dil birimleridir. Halktan gelen değel [Verdi o değel düzüb beyanın, Hem perinin, elinin nişanın ‒ (Mesihi 105)]; laf [Pes mehzi-hatadur urduğun laf, Ey saf zemir, özün ver insaf;

Noldu o mehebbetinde lafın, Vechi nedurur bu e`tigafın?‒ (71,82)]; dej [Yalguz neçe ker o kuhi-peyker, Alub dejü bozmuş idi leşker ‒ (148)]; jınde [...Çü verdiler, cavan oldu revane, Onun eyninde var bir köhne jinde ‒ (Fedai 37)]; gavzamak [Baş gavzamağa kim oldu hürsend, Verdi yele ser hübab manend ‒ (Mesihi 172)]; yavıncımak [Eğer düşmanlara yalvarsa idim, rahm ederlerdi, Bu vechile ki, ben yavıncıdım, ehbabe yalvardım ‒ (Tebrizi 109)]; perik düşmek [Bir yüz göster Aşığa Kapından perik düşer – (Sarı 66)], çisen [Dolu döymüş Aşığı, Ne bulut var, ne çisen – (66)]; ürcah eylemek [Tanrım ürcah eylesin Yahşı yara yahşı yar – (35)]...gibi leksik örneklere XVII. yüzyıl Azerbaycan edebi dilinin söz varlığında rastlanmıştır. Onu da belirtelim ki, XVII. yüzyıl Azerbaycan edebi dilinden seçilen bu dil olgularının işleklik açısından karşılaştırılması daha yüksek yoğunluğun gavzamak sözcüğünün payına düştüğünü ortaya koyur. Bugün bu dil birimleri diyalekt olguları gibi algılanır. Yani sunulan bu dil birimlerinin hepsi bugün de ağızlarımızda korunur. Sadece XVII. yüzyıl Azerbaycan edebi dilinde değil, aynı zamanda bu dönemden önceki klasik edebi-bedii dil örneklerinde rastlanan değel kelimesi [Örn.: Her bir değelün oyını serbazi degüldür, Yar yoluna qomah kişi ser bazi degüldür − (Bürhaneddin 34)];

Benlik satanın, çünkü değel çıktı kumaşı, Var, ari meta iste, bu bazare yapışma – (Nesimi 367)] Laçın, Ordubad ağızlarında “inatçı”, “söze bakmayan”; Ağdaş, Borçalı, Celilabad, Fuzuli, Kürdemir, Gazah, Mingeçevir, Sabirabad, Salyan, Tovuz ağızlarında “oyun sırasında genel kuralı bozan”, “cığal” [(Örn.: Dağal adam oyuna şuluğlığ salar (Salyan); Oynıyanda adam dağal olmaz (Füzuli); Dağal adam insannan yole:tmir (Borçalı); O yaman dağal adamdı (Qazax)] (Azerbaycan Dilinin Diyalektoloji Lugati 110) kelimeleri kullanılmaktadır.

Aslında Arap kökenli bu söz zamanında klasik edebi-bedii dil örneklerinde çeşitli anlam kapasiteleri ile kullanım hızına sahip olmuştur:

1. gelp, sahte; 2. hile, dolandırıcılık; 3. kurnaz, fırıldakcı (Klasik Azerbaycan Edebiyatında İşlenen Arap ve Fars Sözleri 111).

Anlamlar (tabii ki, XVII. yy kastediliyor) yüzde yüz şekilde benzerlik teşkil etmese de, semantik tutum yakınlığı apaçık şekilde görünmektedir. Bu bir kez daha kanıtlıyor ki, çağdaş Türkçemizde olduğu gibi ağızlarımızda da o tarihi izi korumaya devam eden yabancı kelimelerin bir kısmı ilk semantikası ile dilimizde yaşam bulsa da, diğer kısmı anlam değişkenliğine maruz kalmış şekilde belirlenir.

XVII. yüzyıl Azerbaycan edebi dilinde “söz” semantikası ile eş değerlilik oluşturan laf kelimesine “anlamsız” anlam yükü ile Gazah, Şeki ağızlarında [(Örn.: Məmməd laf-laf danışer; Əziz yaman laf vuror (Qazax)] (Azerbaycan Dilinin Diyalektoloji Lugati 320) rastlanmaktadır. Bu dil birimi Türkiye Türkçesinde aynı fonetik içerikte, ama farklı anlamlarla kullanılmaktadır. Bunlara dikkat edelim:

1. Söz, lakırtı; 2. Sonucsuz, yararı olmayan söz; 3. Konuşma; 4. Konu, mevzu, bahis;

5. ... hafifseme yollu kullanılan bir söz; 6. Dedikodu (Türkçe Sözlük 1292).

Görüldüğü gibi, sözün XVII. yüzyıl edebi-bedii dil örneklerindeki anlamı Türkiye Türkçesinde işlek olan anlam seçeneklerinden birincisi ile uygunluk buluyor.

XVII. yüzyıl Azerbaycan edebi dilinde rastlanan dej sözü “nişan”, “takım”

anlamlarıyla Karakilse, Ucar ağızlarında [(Örn.: Əmbizə dəj qoydum ki, pozan olmasın (Ucar); Billara dəj vıraciyıx, qalacax xirməndə (Karakilse); Mənim qablarım hamısı burda

(21)

3

dəjdi (Ucar)] (Azerbaycan Dilinin Diyalektoloji Lugati 123); gavzamak “kaldırmak” anlamı ile Nahçivan, Şahbuz, Şerur ağızlarında [(Örn.: Niyar başın qavzadı (Şahbuz)] (288);

yavıncımak kelimesi “yalvarmak” anlamıyla Cebrayıl, Fuzuli ağzılarında [(Örn.: Yavıncıdı kin, məni də özünnən apar (Cebrayıl)] (543), perik düşmek ifadesi “didergin düşmek”

(yurdundan, yerinden olmak) anlamı ile Ağdam [(Örn.: İt töyüx-cücəni perix´dirif) (395),

“peren-peren düşmek” (dağılmak) semantik yükü ile Gubadlı (İt nətə:r tullandısa, to:xlar yerinnən perx´di)] (Abbasova 192) çisen sözcüğü ise “narın yağış” (narin yağmur) anlamında çisan ses içeriği ile Derbend, çisəx´ fonoforması ile Çenberek, Oğuz, Şemkir, Tovuz [(Yazbaşı çox olur çisəx´(Şemkir); Sə:rdən çisəx´ gəlir (Basargeçer)] (Azerbaycan Dilinin Diyalektoloji Lugati 103); ürcah eylemek “rast gəlmək” (rastlamak) semantik yükü ile Cebrayıl, İmişli, Ordubad, Tovuz [(Yerimiz çox gənəşdiydi, sən də bizə ürcah oldun (Tovuz)] (524) ağızlarında kullanılmaktadır. Onu da belirtelim ki, bulduğumuz bu dil olgularının bir kısmı bugün aynı fonetik cilt, diğer bir kısmı azıcık ses farklılığıyla görülmeketdir. Örneğin, XVII. yüzyıl kaynaklarında rastlanan jinde kelimesi yaygın olmasa da, bugün canlı konuşma dilinde cında şekli belirtisi ile işleklik kazanmaktadır. Bu ise bir daha ona işarettir ki, canlı konuşma dili olguları XVII. yüzyıl Azerbaycan edebi dilinin söz varlığına gelmekte devam ediyordu.

Bu dil olguları göstermektedir ki, diyalekt olguları XVII. yüzyıl temsilcilerinin çoğunun dilinde vardır. Ama XVII. yüzyılın ünlü bayatı üstadı Sarı Aşığ`ın dilinde bu tür kelimeler daha geniş kapsam kazanmıştır. Bize göre, bu, halk şiiri türleri ile ilgili bir meseledir. Çünkü halk şiiri türleri kendi peşinden sırf halktan gelen kelime ve ifadeleri çekip götürüyor. Gomalamak, budaşmak, lehlemek, belgeli, şavh, gebele, şele, avand vb. sözler de bu olgular sırasında ayarlanır. Bu kelimelerin anlam tutumlarını bağlam tüm çılpaklığı ile sunur. Örneğin, Sarı Aşığ`ın dilinde rastlanan gomalamak sözü “bükmek, eğmek” anlamına gelir:

Aşığam, ne sin deyim, Ne elif, ne sin deyim.

Gomalamış dert beni, Halimin nesin deyim? (Sarı 40).

Azerbaycan Türkçesinin Gubadlı ağzında bu kelime “toplamak” anlam yükü ile daha yaygın olarak kullanılır.

Budaşmak kelimesine “savaşmak, mücadele etmek” anlamının taşıyıcısı olarak Sarı Aşığ`ın dilinde rastlanır:

Ben Aşığım bu daşa, Gönül gamle budaşa.

Ele vur ki, Yamanı, Kellesinden bud aşa (95).

Lehlemek sözüne de Sarı Aşığ`ın dilinde rastlanır ve söz “nefesi kesilmek» anlam kapasitesinin ifadeçisi olarak rastlanır:

Bostanı günde lekle, Gün çıksın, günde lekle.

Aşık, hicran yohuşun Çıktıkca günde lehle (46).

Sarı Aşığ`ın söz varlığına giren belgeli leksik birimi de ilgi çekicidir. Bu kelimenin kök morfemi, yani belge kısmı ağızlarda farklı anlam seçenekleri ile kullanılır:

1.Gence, Kelbecer, Kürdemir, Oğuz, Ordubad, Şemkir, Zengilan ağızlarında “oğlan evinden kız evine götürülen nişan” anlamında. Örneğin: Qıza bəlgə aparallar (Oğuz); Bizim kətdə bəlgəsiz qız verməzdər (Zengilan); Bu axşam Zeynava bəlgə aparajaxlar (Şemkir);

(22)

4

2. Salyan ağzında “bahane” anlamında: Yaxşı adam bəlgə gətirməz;

3. Bakü ağzında “şeftali kurusu” anlamında. Örn.: Ordubatdan gələndə birez bəlgə getirmişdim...

4. Ağdam, Bakü, Cebrayıl, Celilabad, Şirvan, İmişli, Kürdemir, Salyan, Zengilan ağızlarında

“çarpışma sırasında savunma için kola sarınan sargı” anlamında: Bəlgəni qolə doleylər (Celilabad);

5. Ağdam, Salyan ağızlarında “ekim alanlarının sınırlarını bildiren nişan” anlamında. Örn.:

Bu yerə bəlgə qoy (Ağdam);

6. Şuşa ağzında “gön aşılamak için narın kabuğundan ve yaprağından hazırlanmış madde” anlamında. Örn.: Bəlgə qutardı, gön istaxda qaldı;

7. Zengilan ağzında “boyacılıkta kullanılan bitki” anlamında;

8. Bakü, Salyan ağızlarında “belge, delil” anlamında: Əlində bəlgən var ki, belə di:rsən?

(Bakü)

9. İmişli, Kürdemir ağızlarında “batmaması için balık ağının yan iplerine bağlanan kamış”

anlamında: Torun üst ciyəsinə bəlgə bağlanır (Kürdemir);

10. Masallı ağzında “çok tuzlu” anlamında (Azerbaycan Dilinin Diyalektoloji Lugati 50) kullanılmaktadır.

Bunları söylemekte temel amacımız aynı fonoforma sahip bir kelimenin ağızlarda ne kadar çok anlam kapasitesinin taşıyıcısı olduğunu dikkate iletmekten ibarettir. Sarı Aşığı`n leksikonunda bu sözcüklerden birisine - belgeli (belge + li) kelimesine rastlanmaktadır:

Başı belgeli dağlar, Dibi gölgeli dağlar.

Yol üste gözler Aşık, Ne vakit el geli, dağlar? (Sarı 62).

Görüldüğü gibi, söz “nişaneli” (işaretli) anlam kapasitesi ile Sarı Aşığ`ın diline girer ki, bu, Gubadlı ağzında [nişanalı] şeklinde telaffuz edilir. Aslında bu sözcüğün de kökü (belge) “nişan” anlamı ile eş değerlilik oluşturmaktadır. Sadece, yapım ekinin eklenmesi ile önceki kelimeyle yeni oluşan sözcük arasında kelimle türleri açısından diferansiyellik - farklılık oluşur. Çağdaş Türkçemize bu kelime iki şekilde – “nişan” [Örn.:: O yerə nişan qoydum (Örnek canlı konuşma dilinden alınmıştır)] ve “nişana” [Örn.:: O yerə nişana qoydum (Örnek canlı konuşma dilinden alınmıştır)] fonoformu ile giriyor. Bunlardan biri edebi dil olgusu (nişan), diğeri ise (nişane / a) canlı konuşma dili olgusu olarak çağdaş dilimizde yer almaktadır. Ama belgeli kelimesi (ayrıca belge sözü), tabii ki, ağız olgusu olarak kabul edilir.

Davar kelimesi de diyalekt-konuşma unsurları arasında bulunuyor:

Aşığındır o davar, O da devlet, o da var. Görünür yar obası, yetim gönlüm, oda var (83).

Davar kelimesi bir leksik olgu olarak, hayvancılık alanına ait olan dil birimidir.

“Koyun” anlamını ifade eden bu ağız sözü bugün Azerbaycan Türkçesinin Batı ağzında, ayrıca Tebriz diyalektinde izini sürdürüyor: Bizim davarları qoymırdıla orda otdası (Azerbaycan Dilinin Diyalektoloji Lugati 120). Bu dil örneği “mal” anlamında Rusçada da rastlanılır (Örn.: Товар принимали?/ Malı kabul ettinizmi?) ve yanlış olarak bu dile mahsus kelime gibi verilmiştir. Şunu da belirtelim ki, bu sözcük Rusçada çok geniş işlenme hızına sahip olan ve “arkadaş”, ayrıca “yardımcı, muavin” anlamlarının taşıyıcısı olan товарищ

(23)

5

(tovariş) (Russkogo-Azerbaydjanskiy Slovar 325) kelimesinin içinde de izini sürdürür.

Aslında iki kısımdan – “mal, koyun” anlamına gelen “tavar” ve “ortak” anlamı ile uyarlık oluşturan “eş” kelimelerinden oluşan bu leksem, kanaatimizce, “mal ortağı” anlamının taşıyıcısıdır. Söze, “tavareş” ses yapısı ile XI. yüzyılın abidesi olan “Kutadgu bilik” anıtında da rastlanılır ve o, bu yazılı anıtta “mal otaran”, “çoban” anlamnın ifadeçisi olarak gösterilir (Ramiz 179). Davar kelimesi M.Kaşğari`nin “Divani-Lugat-it-Türk” eserinde (Kaşğari 367- 368), eski Türkçe sözlüğünde (Drevnetyurskiy Slovar 542), V.V.Radlov`un sözlüğünde (Radlov 986), ayrıca Şemseddin Sami'nin “Kamus-i-Türki” eserinde de (Sami 234) yaklaşık aynı anlam uygunluğu ile verilmiştir. Bu sözcük çağdaş Türkiye Türkçesinde de aynı fonoform ile izini henüz sürdürmektedir. Anlam tutumlarına gelince, farklı seçenekleri de vardır:

«1. Koyun ve keçiye verilen ortak ad; 2. Koyun veya keçi sürüsü: Çoban davarı yaymaya götürdü» (Türkçe Sözlük 476).

Demek ki, Azerbaycan Türkçesinin diyalekt leksikasında korunan davar kelimesinin taşıdığı anlam yükü Türkiye Türkçesinde işlenen aynı isimli sözcüğün birinci anlamıyla benzerlik oluşturmaktadır. Şunu da belirtelim ki, söz Türkiye Türkçesinde henüz edebi dil normu seviyesini korumaya devam ediyor.

XVII. yüzyıl Azerbaycan Türkçesinin söz varlığında rastlanan şavh leksemi de özel ilgi çekmektedir. Aslında bu kelime “güneşin çıkması veya batması sırasında göğün kızarması” anlamını ifade eden Arap kökenli şafak (Klasik Azerbaycan Edebiyatında İşlenen Arap ve Fars Sözleri., II c. 317) sözünün fonetik açıdan değişilmiş fonoformlarından biridir.

Ağızlarda şavah şeklinde “ışın, ışık” anlamlarının taşıyıcısı olarak kullanılır [(örneğin: Şavax gözümə düşür (Karakilse)] (Azerbaycan Dilinin Diyalektoloji Lugati 458). XVII. yüzyılın leksik sisteminde ise bu leksem, yukarıda sunulan fonoseçenekle kaydedilir:

Aşık burda az kala, Buharını az kala, Şavhın yüzüme düştü, Yıkılmıştım az kala (Sarı 101).

Örnekten de açıkça anlaşılıyor ki, bu kelimenin semantikası sırf sözlüklerde gösterilen “ışık, ışın” anlamına uygundur.

XVII. yüzyıl Azerbaycan Türkçesinin söz varlığında şele kelimesine de rastlanır:

Ben aşığım lele ben, Kafletteyim hele ben. Dertten, gamden, hicrandan Bağlamışam şele ben (63); Kim saldı şele seni, Cengele, şele seni? Ulaksız kalan Aşık, Eyibdi şele seni;

Yüz tutub Kürde sarı, Ne desin Kürde Sarı? Aşık, şelen ağırdı, Böl, yarsın Kürde sarı (114).

Görüldüğü gibi, belirlediğimz ağız olgularına klasik şiir türler ile mukayesede daha çok halk şiiri türlerinde rastlanmaktadır. Prof. Dr. E.Ezizov doğru olarak yazmış ki,

“folklorun şiirsel örneklerinde bu ve diğer sebepten edebi dilde yansıyabilmeyen diyalekt leksikası yer alabilir. Böyle örneklerde bazen tonlama, ritim, vezn ve kafiyenin talebine uygun olarak arkaik biçimler ve yenilikler kendini gösterir” (Ezizov 11)

XVII. yüzyıldan sunduğumuz örneklerde kelimenin “yük” anlamına uygun geldiği anlaşılmaktadır. Şele kelimesi mensup olduğum Gubadlı ağzında aynı fonoform ile ve aynı anlam yükünün taşıyıcısı gibi bugün de yaşamını sürdürüyor.

Bu da inkar edilemez ki, belirlenen tüm leksik birimlerin leksik-semantik kaderi XVII. yüzyıl Azebaycan edebi dili ile çağdaş dilimizin karşılaştırılması fonunda paralellik oluşturur. Zamanında edebi dil olgusu olarak rastlanan bu kelimeler çağdaş Azerbaycan Türkçesi kapsamında arkaizm adını kazanıyor. Ama edebi dili terk ederek çağdaş dil

(24)

6

açısından arkaikleşen sözler şimdi ağızlarımızda yer almaktadır. Demek ki, aslında bu dil olguları bugün edebi dilden öte iki isimle – “arkaizm” ve “diyalektizm” isimleri ile yaşamaktadır. XVII. yüzyıl edebi dilinde rastlanan bu dil olgularının bugün ağızlarımızda aynı ses içeriğinde (tabii ki, istisnaları dikkate almazsak), ayrıca aynı anlamsal içerik göstergesi ile birlikte yer alması ise bir daha o dönem Azerbaycan edebi dilinde halkileşmenin kapsam dairesinin genişlenmesinden haber vermektedir.

KAYNAKÇA

Abbasova, Roza Azerbaycan Dilinin Gubadlı Şiveleri. Bakü: Çınar-Çap, 2006.

Azerbaycan Dilinin Diyalektoloji Lugati. Bakü: Şerg-Gerb, 2007.

Bürhaneddin, Gazi. Divan (Tertibci E.Seferlidir). Bakü: Azerneşr, 1988.

Drevnetyurskiy Slovar. Leningrad: Nauka, 1969.

Amani. Eserleri (Tertibci E.Seferlidir). Bakü: Yazıcı, 1983.

Ezizov, Elbrus. Azerbaycan Dilinin Tarihi Diyalektolojisi. Bakü: Bakü Üniversitesi Neşriyatı, 1999.

Fedai. Bahtiyarname (Tertibci G.Memmedlidir). Bakü: Şerg-Gerb, 2004.

Fedai. Bahtiyarname (Tertibci G.Memmedlidir). Bakü: Azerbaycan Üniversitesi Neşriyatı, 2004.

Kaşğari, Mahmud. Divanü Lügat-İt Türk. IV ciltte. I c. Bakü: Ozan, 2006.

Klasik Azerbaycan Edebiyatında İşlenen Arap ve Fars Sözleri. 2 ciltte. I.cilt. Bakü: Şerg- Gerb, 2005.

Klasik Azerbaycan Edebiyatında İşlenen Arap ve Fars Sözleri. 2 ciltte. II.cilt. Bakü: Şerg- Gerb, 2005.

Mesihi. Verga ve Gülşa (Tertibci E.Seferlidir). Bakü: Azerneşr, 1977.

Nesimi. Seçilmiş Eserleri (Tertibci H.Araslıdır). Bakü: Azerneşr, 1973.

XVII. Asr Azerbaycan Lirikası (Tertibciler P.Kerimov ve M.Hüseyindir). Bakü: Nurlan, 2007.

Radlov, Vasiliy, Vasiliyeviç. Opıt Slovarya Tyurskih Nareçiy. T. III. Çast I. Peterburg, 1905.

Ramiz, Asker. Kutadgu bilig. Bakü: İlim, 2013.

Russkogo-Azerbaydjanskiy Slovar. T.III. Baku: Elm, 1978.

Sadık bey, Efşar. Şiirler (Transfoneliterasiya ve fotofaksimile). (Tertibci P.Kerimovdur).

Bakü: İlim ve tahsil, 2010.

Sami, Şemseddin. Kamus-i Türki (Hazırlayan: Paşa Yavuzarslan). Ankara, 2010.

Sarı, Aşık. Seçme Bayatılar (Tertibci H.Kürdoğludur). Bakü: Sabah, 1993.

Sarı, Aşık. Şiirler (Tertibci E.Ahundovdur). Bakü: Azerneşr, 1966.

Tebrizi, Gövsi. Seçilmiş Eserleri (Tertibci G.Memmedlidir). Bakü: Azerbaycan Üniversitesi Neşriyatı, 1958.

Türkçe Sözlük. Ankara: Akşam Sanat Okulu Matbaası, 2005.

(25)

7

MUKADDİMETÜ’L EDEB’DE LEKSİK DENKLER Öğr. Gör. Esin AĞCA

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi / Türkiye esinagca@gmail.com

Kesin olarak tarihlendirilebilir ilk metinlerini 7. yüzyılın sonlarında veren Türk dili konuşurlarının farklı coğrafyalarda ve farklı kültürler etrafında 13. yüzyıla kadar yazdıkları yazılı ürünlerinin tamamı “Eski Türkçe” olarak adlandırılan dönem içinde değerlendirilmektedir. Başka bir ifadeyle Türk boyları, 7. yüzyılın sonlarından 13. yüzyıla kadar Moğolistan’da kurdukları Köktürk Devleti ve Bozkır Uygur Devleti, bugünkü Çin topraklarında kurdukları Uygur devletleri ve Kâşgar ve etrafında kurdukları Karahanlı Devleti yönetimleri altında aşağı-yukarı aynı seslik ve biçimlik özellikler gösteren Türk dili ile metinler yazmışlardır.

13. yüzyılın başlarında büyük Moğol İmparatorluğunun kurucusu ve büyük komutan Çingiz Kağan’ın batıya doğru başlattığı fetih harekâtı ile birlikte Türk boyları da yerlerinden göç etmeye, ya belirli bölgelerde toplanmaya ya da ayrışıp farklı bölgelere gitmeye başlamışlardır. Böylece bir anlamda Moğol hâkimiyeti altına girmiş Sir Derya’nın aşağı kesimlerindeki Harezm denilen bölge ile Saray merkezli Altın Ordu sahasında çoğunluğu oluşturan çeşitli Türk boyları bir arada yaşamaya başlamış ve bir süre sonra bu bölgelerde Türk dili ile metinler yazılmaya başlanmıştır. Harezm, Kıpçak ve Çağatay sahalarının meşhur mütehassısı Janos Eckmann, 13-14. yüzyılllarda Harezm ve Altın Ordu sahasında ortaya çıkan Türk yazı dilini şöyle tanımlamıştır:

“13. yüzyıldan itibaren, Harezm ve Sir Derya’nın aşağı kesiminde kısmen Oğuz (Türkmen) ve Kıpçak yerli ağızlarının tesiri altında Karahanlıca’dan teşekkül eden, Orta Asya Türkçesi (Doğu Orta Türkçesi) edebiyat dilinin inkişaf merhalesine Harezm Türkçesi adını veriyoruz.” (Eckmann 2003: 1).

Tanımdan da anlaşılacağı üzere bu yazı dili Karahanlıcadan intikal etmekle birlikte Oğuzca ve Kıpçakça özelliklerin de yer aldığı “inkişaf merhalesi”dir. Bu tanım daha sonra Çağatayca dönemi için Orta Asya Türkçesinin son merhalesi olarak ifade edilecek ve böylece Karahanlıca, Harezm Türkçesi ve Çağatay Türkçesi birbirinin devamı olarak değerlendirilecektir.

Türklük Bilimi araştırmacılarının değerlendirmeleri ışığında, Türk dilinin 13.

yüzyılda Harezm ve Altın Ordu sahasında yazılmış metinlerle birlikte yeni bir döneme girmiş olduğu ifade edilebilir. Türk dili, bu sahalarda yazılmış metinlerde değişmeye başlamış, ses ve şekil özellikleri bakımından farklılaşmaya başlamıştır. Bu dönemin dillik özellikleri ile ilgili birçok özelliği ifade etmek mümkün olmakla birlikte, bu dönemin karakteristiği, “Türk dilinin alışılagelen özelliklerinin dışında Oğuzca ve Kıpçakça olarak ifade edilebilecek özelliklerin yazı dilinde yer bulması”dır. Daha da önemlisi, “Harezm ve Altın Ordu sahalarında yazılan eserlerde Karahanlı Türkçesinin özelliklerine Oğuzca ve Kıpçakça özelliklerin de eklenmesi ve bu üç farklı diyalekte ait özelliklerin aynı dönem ve aynı eserlerde bir arada yürümesi”dir. Bu çerçevede Harezm-Altın Ordu sahasında yazılmış metinlerdeki diyalektikal özelliklerin belirlenmesi, eserlere en fazla hangi Türk diyalektinin tesir ettiğini tespit etmek ve bu diyalektin ilk şekillerini tespit etmek bakımından önem taşımaktadır.

(26)

8

Bu bildiride, hem Harezm Türkçesinin en erken ve önemli metinlerinden biri olan hem de tarihsel Türk dili alanlarının Dȋvânu Lugâti’t-Türk’ten sonraki en hacimli sözlüklerinden biri kabul edilen Mukaddimetü’l-Edeb’deki örneklerden hareketle, Karahanlıca, Oğuzca ve Kıpçakça söz varlığına ait denk çiftler üzerinde durulacaktır.

Bildiride “denk çift” ibaresi, lehçeler arasında aynı nesne, kavram, olay, olgu ya da eylem için birbirinin yerine kullanılmış olan ve lehçeler arasında denklik kuran sözcükler için kullanılacaktır. Türk dilinde “denk çiftler” ibaresi, Türklük Bilimi araştırmalarında ilk defa Gürer Gülsevin tarafından kullanılmıştır (Gülsevin 2007: 277) Bu bildiride sadece sözcüksel denkliklerden bahsedilmeyecek aynı zamanda morfemik denklikler de ele alınacaktır.

Mukaddimetü’l-Edeb, tarihsel Türk dilinin ikinci büyük sözlüğü olmanın ötesinde, sözcüklerin anlamlarını veren basit bir sözlük değildir. Bu sözlüğün en önemli özelliklerinden biri, verilen bir sözcüğün ya da ibarenin, başka bir Türk lehçesindeki karşılığının da ifade edilmiş olmasıdır. Bu özellik eseri, tarihsel Türk dili diyalektolojisi açısından önemli kılmaktadır.

Eserden elde edilen veriler ışığında Mukaddimetü’l-Edeb’deki sözcüksel ve morfemik denk çiftleri şöyle tasnif etmek mümkündür:

1. Birbirinin yerine kullanılan morfemik denk çiftler:

Mukaddimetü’l-Edeb’de dikkat çeken denkliklerden biri, bazen aynı köklere bazen de farklı köklere gelerek aynı anlam ve görevi üstlenen morfemlerin kullanılmış olmasıdır:

Titregen boldı er = titrekli boldı er (1 / 1) yaslagan tişi = yaslıg tişi (36 / 1)

ME’de aynı köke sahip olan; fakat farklı morfemler ile türetilmiş olan sözcüklerin birbirine denk kabul edildiği örneklerin sayısı az değildir. Bunlardan biri, karım katımluk edişti anıŋ birle = karıştı anıŋ birle (109 / 5) örneğidir. Bu örnekte karım, katımluk ve karış- eylemleri denk sayılmıştır. Bu denklikte ortak bir kökün olduğu aşikârdır ve farklı eklerle aynı / benzer anlam alanına ait sözcükler türetilmiştir (Ağca 2015b: 23)

2. Sözcüksel denk çiftler:

Eserde tarihsel Türk yazı dilleri arasındaki diyalektikal ayrımı ifade eden en önemli özelliklerden biri, aynı anlama gelen farklı sözcüklerin tercih edilmiş olmasıdır. Modern Türk yazı dillerinin ayrımında da önemli bir ölçüt olarak kullanılan bu özellik, ME’de yaygındır. Mesela metinde, üykürdi anlar üze atlıgları birle ifadesi ya’ni çerigi birle ibaresine denk kabul edilmiştir. Bu örnekte Eski Türkçe metinlerden itibaren “ordu, asker”

anlamı ile kullanılan çerig sözcüğü, yine Eski Türkçede yaygın olan atlıg sözcüğüne denk kabul edilmiştir.

Eserde denk çiftler konusundaki en iyi örneklerden biri de kükredi kalık = küldüredi kök (9 / 5) ibaresidir. Bu ibarede hem kükre- ve küldüre- fiilleri hem de kök ve kalık sözcükleri eş değer kabul edilmiştir (Ağca 2015a: 203).

Bugün modern Türk yazı dillerinin lehçesel söz varlığı ile ilgili en ayırt edici örneklerinden olan fiiller, yak-, köydür- ve örte-‘tir. Bu durum ME’de köydürdi anı = örtedi anı (24 / 4) örneğinde belirtilmiştir. Eski Türkçe metinlerde geçmeyen yak- eylemi bu metinde de kullanılmaz; bununla birlikte köydür- ile örte- denkliği verilmiştir.

Tarihsel Türk dili leksikolojisi ile ilgili önemli sayılabilecek denkliklerden biri de boşadı bulunnı = ıya berdi esirni = ıyınmış bulun = berdi aŋa malnı = ıdu berdi aŋa tıvarnı

(27)

9

(25 / 6-7) örneğidir. Bu örnekte, “serbest bırakmak” anlamındaki boşa- fiilinin karşılığı

“göndermek” anlamlı ıya ber- ve ıdu ber- ibarelerinin verilmesi ilginçtir. Zira asıl anlamı

“göndermek” olan ıdu ber- / ıya ber- fiillerinin anlambilimsel olarak kendisine pek de uzak olmayan boşa- fiiline yaklaştığının eserde tespit edilmesi, bu anlamsal değişimin gerçekleştiği zamanı tespit etmek bakımından önemlidir. Öte yandan metinde Harezm Türkçesinin bir özelliği olarak eskicil ve yeni şeklin bir arada kullanıldığını, hem eskicil ıdu ber- hem de dönemi için yeni olan ıya ber- biçimlerinin kullanılmış olmasından anlaşılmaktadır. Benzer bir durumu, söz içinde hece başı /g/ ünsüzünün durumu bakımından yetgürdi aŋa özge kişini = yetürdi anı aŋa = yetürdi aŋa öŋin kişi (26 / 2-3) örneği için de söylemek mümkündür.

ME’de sözcüksel denk çift olarak kabul edilebilecek örneklerden bazıları şunlardır:

kopardı yel bulutnı = kaldurdı yel bulıtnı (3 / 2), emgetti anı = arguzdı anı (3 / 4),

arka berdi damka = tayandurdı arkasını tamga (10 / 1), sevündi ol neme birle = sevünçlüg boldı nerse birle (12 / 4), örtüglü söz ya yaşargu sav (36 / 8),

tartdı bıçaknı boğazı üze = çekdi bıçaknı = keçürdi bıçaknı = yörütdi bıçaknı = egedi bıçaknı (37 / 4),

arıg kıldı anı = süzük kıldı (67 / 3),

toksanga yavudı = toksan yaşka yetti (83 /5),

eli adakı baglanmış esir = bukagulanmış esir (87 / 2)

Bu örneklerden emgetti anı = arguzdı anı (3 / 4) örneğinde ise emget- fiili arguz- fiiline denk kabul edilmiştir. “acı, sıkıntı çektirmek” anlamındaki emget- fiilinin anlamsal karşılığı olarak arguz- fiilinin verilmesi ilginçtir. Eski Türkçede “yormak” anlamındaki ar- fiilinin ettirgen ekli şekli olan arguz- fiilinin metnin yazıldığı çevreye ait diyalektlerin birinde “sıkıntı çektirmek” anlamı kazanmış olduğu anlaşılmaktadır. Eserdeki bu tür örnekler, denk çiftleri tespit etmenin yanı sıra Türk dilinde sözcüklerin geçirdiği anlamsal değişimleri takip edebilmek bakımından da önem taşımaktadır. Dahası, metnin başka bir yerinde emgetti anı ibaresi için şöyle bir denklik oluşturulmuştur:

emgekge kemişdi anı = emgetti anı = emgekge tüşürdi anı (6 / 4).

Bu örnekte emget- fiilinin denkleri olarak emgekge kemiş- “sıkıntıya sokmak” ile emgekge tüşür- “sıkıntıya düşürmek” deyimleri kullanılmıştır. Eserde geçen bir başka örnek ise başın kuyukattı = közin yerge tikti (25 / 6) örneğidir. “aşağıya eğ(il)mek” anlamında közin yerge tik- deyiminin karşılığı olarak kuyukat- eylemini kullanması ve bu ibareleri denk kabul etmesi Türk leksikoloji araştırmaları bakımından değerlidir. Bu ve benzeri örnekler, Türk dilinde deyimleşme sürecini ve temel anlamlı sözcüklerin mecazlaşan sözcüklerle hangi bağlamda bir araya geldiğini göstermesi bakımından da önem taşımaktadır. Benzer durumda olan, temel anlamlı sözcüğün deyimleştiği başka örnekler de vardır:

övkege keltürdi anı = övkelendürdi anga (5 / 4),

Buna benzer örneklerden bir kısmında ise, kıl- yardımcı fiili görev üstlenmiş gibi durmaktadır. Mesela tabbalattı aŋa düşmannı = düşman tabbası kıldı anı (6 / 3-4) örneğinde isme eklenen +lAt- eklerinin vazifesini açık bir şekilde aynı sözcüğe eklenen kıl- yardımcı

(28)

10

fiili yerine getirmiştir. Bu çerçevede sanadı malını = üküş kıldı anıŋ malını (92 / 2) örneği de ilgi çekicidir. “çoğaltmak” anlamındaki üküş kıl- ifadesi Eski Türkçeden beri yaygın olmakla birlikte, sana- fiilinin bununla aynı anlam ile kullanılması, geç döneme ait bir özelliktir. Zira sana- eylemi Eski Türkçede “saymak” anlamındadır. Bu anlama gelen fiilin,

“çoğal(t)mak” anlamı kazanması, fiilin anlam alanı bakımından normaldir. Bununla birlikte fiilin, “çoğal(t)mak” anlamı kazanması Eski Türkçe döneminde değildir. Benzer bir kulanım dönüşlü fiil = isim+lXg bol- formülasyonu için de söz konusudur:

sevündi ol neme birle = sevünçlüg boldı nerse birle (12 / 4),

bolmas kıldı aŋa nerseni = yitürdi aŋa nerseni = yoksuz boldı er (31 / 7-8), yinçge kıldı anıŋ içinde bakmaknı = yinçgeledi anıŋ içinde bakmaknı (38 / 3), yavalatdı teveni = yava kıldı teveni (39 / 2),

iglig kıldı anı = igletdi anı (42 / 3), körer kıldı aŋa = körküzdi aŋa (72 / 2), yaŋı kıldı anı = yaŋıladı anı (91 /8)

Eserde tarihsel Türk dilinin söz varlığına dair araştırmalar bakımından bay boldı er = barlu boldı er (3 / 4) veya bay boldı er = bayıdı = barlu boldı er = keŋliklü boldı er (42 / 5) örneği de dikkate değer bir durum arz etmektedir. Bu örnekte “zengin” anlamlı bay sözcüğü ve türevleri bir tarafa bu sözcük ile denk kabul edilen keŋliklü sözcüğü ilgi çekicidir. Eski Türkçe keŋ “geniş” sözcüğünden geldiği anlaşılan keŋliklü, muhtemelen “cömert” anlam alanından “zengin” anlamı kazanmış olmalıdır.

ME’de İslamiyet’in kabulü ile Türk dilinde kullanılmaya başlanan Arapça ve Farsça sözcükler ile oluşturulan sözcüksel denk çiftler de vardır. Mesela cüft kıldı sözni = koş koş sözledi = koşa koşa kıldı sözni (46 / 3) örneğinde koş ismi ve zarf-fiil ekli koşa sözcükleri, alıntı cüft ve Türkçe kıl- fiilinin birleşimiyle denk tutulmuştur. Bu örnek ayrıca Türkçede

“çift” anlamında bir koş isminin ve “çift olmak” anlamında koş- fiilinin olduğunu tanıklayan örneklerden biridir. Eserde Arapça ve Farsçadan ödünçlenen sözcükler ile Türkçe sözcüklerin denk kabul edildiği başka örnekler de vardır:

nişansız kıldı nerseni = belgüsüz koydı nerseni (29 / 3),

‘avrat karında oğlan bar erken süt emdirdi = emdürdi = emdürdi tişi oglanınga yüklü erken = yüklüg erken süt emdürgen tişi (54 / 1),

Eserdeki denk çiftlerin kullanılışından yola çıkılarak aynı zamanda bu sözcüklerin sentaktik yapıda hangi düzende kullanıldıkları hakkında çıkarımlar yapmak da mümkündür.

Mesela karşu koydı yüzini = evürdi anıŋ tapa yüzini (29 / 5) örneğinde birbirine denk kabul edilen evür- ile karşu koy- çiftleri, aslında tek başlarına denk kabul edilecek türden değildir.

Bu sözcüklerin denk olması ancak sözdizimi içindeki kullanılışına bağlıdır. Bu örnekten hareketle, her iki unsurun denk sayılabilmesi için, evür- eyleminin tapa edatı ile tapa evür-, karşu koy- ibaresinin ise akuzatif almış bir isimle birlikte kullanılması gerekmektedir. Bu ve benzeri örnekler, Türk dilinde sözcüklerin bağlamda anlam kazandığını ve sözlüklerin buna göre hazırlanması gerektiğini göstermektedir.

Sonuç

Sonuç olarak, tarihsel Türk dili alanlarının önemli sözlüklerinden olan ME, bir sözlük olmanın ötesinde, Türk dilinin tarihsel diyalektolojisi ve gramer araştırmalarının

(29)

11

önemli kaynaklarından biridir. Eser, bugüne kadarki çalışmalarda genellikle “sözlükçülük”

bakımından ele alınmış; bununla birlikte eserin söz varlığı “diyalektoloji” bağlamında pek değerlendirilmemiştir. Halbuki yukarıda da belirtildiği üzere eser, “aynı anlam alanına ait sözvarlığı” bakımından çeşitlilik göstermektedir. Bildiride “leksik denkler” olarak tanımlanan bu çeşitlilik, eserin yazıldığı çevre ve zamanda Türk lehçelerinin leksik tercihlerini tespit etmek bakımından değerlidir. Tarihsel döneme ait eserde tespit edilen bu tür denklikler, aynı zamanda modern zamana ait Türk dili araştırmaları bakımından da önem taşımaktadır. Zira bugünkü Türk yazı dillerinin tasnifindeki kriterlerden biri olan leksikal farklılıkların tarihsel zeminlerini tespit ve tayin etmek, bu tür eserler ile mümkün olabilmektedir. Bu çerçevede tarihsel Türk dili alanlarına ait bilhassa “karışık dilli” eserler olarak tanımlanan metinlerdeki diyalektikal malzemenin tespiti önem taşımaktadır.

Diğer taraftan, bildirinin inceleme kısmında da belirtildiği üzere tarihsel Türk lehçeleri arasında tespit edilen leksik denk örneklerinin bir kısmı, “gramatikal” karakter göstermektedir. Bu anlamda özellikle bazı yapım ekleri ile yardımcı fiillerin birbirine denk geldiği anlaşılmaktadır (bay boldı er = bayıdı = barlu boldı er = keŋliklü boldı er 42 / 5). Bu tür örnekler, Türk lehçeleri arasında denklik oluşturan sözcüklerin bir kısmının birbirini karşılayan gramatikal yapılarla mümkün olduğunu göstermektedir. Böylece bu tür denkliklerin aynı zamanda Türk dilinde birbirinin yerini tutan gramatikal unsurlarla gerçekleştiğine işaret etmektedir. Bu bildiride birkaç madde ile dikkat çeken bu tür denkliklerin, Türk dilinin tarihsel döneme ait diğer metinlerini de kapsayacak şekilde, daha ayrıntılı bir şekilde tespiti, tarihsel ve modern Türk dilinin diyalektikal çalışmalarına katkısı büyük olacaktır.

Kaynaklar

AĞCA, Ferruh (2015a), Eski Türkçe kö:k teŋri ve kö:k kalık İkilemeleri Üzerine, Türkbilig Türkoloji Araştırmaları, 2015/30, Ankara: 201-221.

AĞCA, Ferruh (2015b), Eski Uygurca İştikaklı İkilemeler Üzerine, Alkış Bitigi Kemal Eraslan Armağanı (Ed. Bülent GÜL), Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Ankara:

17-30.

CLAUSON, Sir Gerard (1972), An Etymological Dictionary of PreThirteenth-Century Turkish, Oxford: Oxford University.

ECKMANN, Janos (2003), Harezm, Kıpçak ve Çağatay Türkçesi Üzerine Araştırmalar, Türk Dil Kurumu yayınları, Ankara.

ERCİLASUN, Ahmet Bican (2005), Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla Türk Dili Tarihi, Akçağ Yayınları, Ankara.

GÜLSEVİN, Gürer (2007), Kutadgu Bilig’in Dilinde Lehçelerin Özellikleri:ʽdenk çiftler’, Turkish Studies V 2/2, Ankara.

KAFESOĞLU, İbrahim (2000), “Harezmşahlar Devleti Tarihi”, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara.

YÜCE, Nuri (1993), Mukaddimetü’l-Edeb - Hvârizm Türkçesi ile Tercümeli Şuşter Nüshası - Giriş, Dil Özellikleri, Metin, İndeks, TDK Yayınları, Ankara.

Referanslar

Benzer Belgeler

Soruların cevap- larını, her sorunun hemen altında ayrılan yere yazınız. Ba¸ska yerlere veya ka˘gıtlara yazılan cevaplar

Spikülleri inceleyebilmemiz için kalkerli bir sünger ilmeğinden (Calcarea) lam üzerine jiletle kazıyıp üzerine bir damla su damlatmak ve lamel kapatarak yine önce en

1.Hyalin Kıkırdak Dokusu: Taze veya tespit edilmiş preparatlarda, hyalin kıkırdak dokusunun hücreler arası esas maddesi homojen, şeffaf, camsı bir görünüştedir..

Bu tepkimede önce diazonyum tuzları adı verilen iyonik yapılı bir ara bileşik oluşur daha sonra bu ara bileşik kenetleme tepkimesi adını verdiğimiz bir ikinci tepkime ile

Bu tarzda meydana gelen ve etrafı kalın bir hücre duvarı ile çevrili olan sporlar çevresel koşullara karşı

Koruma (özen) ilkesi: Organik tarımda üretim için kullanılan doğal ve çevresel kaynaklar gelecek nesiller için güvende tutulmalıdır. Çevre sağlığı ve sürekliliğini

CFC Gazları brom ve ıyot içermezler, ancak 1950 ‘li yılların başından itibaren sadece yangın söndürücülerde kullanılan ancak bugün neredeyse tamamı yasaklanmış olan Br

Grand Kanyon, Mars yüzeyinde bilinen büyük ölçekli yapılardan biri olan Valles Marines ile hem yapısal hem de morfolojik olarak oldukça benzerdir (Şekil-8).