• Sonuç bulunamadı

Türkiye Cumhuriyeti Tarihi I

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkiye Cumhuriyeti Tarihi I"

Copied!
30
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Türkiye Cumhuriyeti Tarihi

I

(2)

Wilson İlkeleri

Amerikan Başkanı Woodrow Wilson 8 Ocak 1918’te, kendi adıyla anılan 14 maddelik bir barış programı ortaya koymuştur. Bu

programda:

-

Uluslararası ilişkilerde açık diplomasi

uygulanması ve gizli anlaşmalar yapılmaması,

-

Barışın korunması, bütün devletlerin

barğımsızlıklarının ve toprak bütünlüğünün

garanti altına alınması için uluslararası bir

örgüt kurulması öngörülüyor.

(3)

Wilson İlkeleri

Wilson İlkelerinin 12. maddesi Osmanlı İmparatorluğu’na ilişkindir.

Wilson’un barış ilkeleri, savaşı kaybeden İttifak devletleri açısından onurlu bir barış antlaşması imzalamak için bir umut kaynağı oluşturmuştur.

Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyetleri’nin

temel gayesi Wilson’un ilkeleri arasında yer alan 12. maddeyi işlevsel hale getirerek barış

konferansında İmparatorluktan kopartılma tehlikesi içinde olan bölgelerin ezici şekilde

Türk-Müslüman bölgeleri olduğunu ve anayurtla

birleşik olarak kalmak istediklerini göstermektir.

(4)

Anadolu’da Yükselen Ulusal Direniş Hareketi

Nitekim Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri, ilk olarak, Yunanlılara ya da Ermenilere verilme tehlikesi bulunan bölgelerde kurulmuştur.

İşgallerin haksızlığını vurgulayan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri’nin arkasındaki temel güç İttihatçılardır.

Bu cemiyetler temsili niteliklerini ortaya

koymak üzere Aralık 1918’den Ekim 1920’ye

kadar pek çok kongre düzenlenmiştir.

(5)

Anadolu’da Yükselen Ulusal Direniş Hareketi

“Müdafaa-i Hukuk” örgütleri genellikle

Müslüman toprak sahipleri ve tüccarlarından destek görmüştür.

İttihatçıların ve onlara destek veren yerel eşrafın örgütlediği yerel direniş hareketi İzmir’in Yunanlılarca işgali sonrasında

canlılık kazanmış ve daha kitlesel bir destek

edinmiştir.

(6)

Anadolu’da ordunun durumu

Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri’nin hukuki ve siyasi platformda yaptığı girişimlerle başarıya ulaşılamayacağının anlaşılması.

Osmanlı ordusu Birinci Dünya Savaşı sonunda tükenmiş halde olmakla birlikte komuta yapısı sağlamdır. Önde gelen subayların hemen

hepsi direnişten yanadır. Bu subaylar

askerlerinin silahlarını bırakmasını ve terhis

olmalarını engellemişler ve bölgesel direniş

hareketlerine gizlice silah ve mühimmat temin

etmişlerdir.

(7)

Anadolu’da ordunun durumu

Trakya, Boğazlar bölgesi ve Batı Anadolu’da askeri durum

1921 yılına dek Yunan işgaline karşı direnişte Türk ve Çerkes çeteleri önemli rol oynamıştır.

Güney’de askeri durum

Fransız işgalinin yarattığı huzursuzluk ve işgale

karşı Kuva-yı Milliye denilen birliklerce direniş

başlatılması (19 Aralık 1918)

(8)

Anadolu’da ordunun durumu

İç ve Doğu Anadolu’da askeri durum 30 bin kadar asker

Kazım Paşa (Karabekir)’nın komuta ettiği iyi teçhizatlandırılmış 15. Kolordu

Ankara’da Ali Fuat Paşa’nın komuta ettiği 20.

Kolordu

(9)

Ulusal Direniş Hareketinin Örgütlenmesi- Amasya Tamimi

Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkması (19 Mayıs 1919)

Bölgesel örgütleri tek bir ulusal örgüte

dönüştürme yönünde girişimlerin başlaması.

Amasya Tamimi (21 Haziran 1919)

Amasya tamimi ülkenin tehlikede olduğunu,

onu İstanbul’daki hükümetin koruyamadığını ve

ülkeyi sadece ulusun azminin kurtarabileceğini

bildirir. Bu amaçla en kısa zamanda Sivas’ta her

livadan seçilecek üçer temsilciden oluşan ulusal

bir kongre toplanacağı ilan eder.

(10)

Ulusal Direniş Hareketinin Örgütlenmesi- Erzurum Kongresi

Erzurum Kongresi (23 Temmuz-7 Ağustos 1919)

Altı Doğu vilayetinin İmparatorluk dahilinde kalma kararını yeniden bildirilir.

Hem mütareke sınırları içerisindeki bütün toprakların hem de Müslümanların bir

çoğunluk oluşturdukları öteki bölgelerin

toprak bütünlüğünü ve ulusal egemenliğini

talep eden on maddelik bir beyanname kabul

edilir.

(11)

Ulusal Direniş Hareketinin Örgütlenmesi-Erzurum Kongresi

Kongrede ulusal bağımsızlığı muhafaza etmek, saltanatı ve halifeliği korumak için milli güçlerin harekete geçmesi gerektiği bildirilir.

Osmanlı topraklarını İmparatorluk’tan ayırma

girişimlerine, İstanbul’daki hükümet dış baskılara boyun eğse bile, direnileceğini ilan edilir.

Kongre, dağılmadan önce, Mustafa Kemal’in başkanı

olduğu bir Heyet-i Temsiliye seçilir.

(12)

Ulusal Direniş Hareketinin Örgütlenmesi-Sivas Kongresi

Sivas Kongresi (4-11 Eylül 1919)

Kendini Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk

Cemiyeti olarak sunan kongre, Amerikan mandası dahil olmak üzere birçok seçeneği tartışmıştır

Kongre sonunda Erzurum’da benimsenen kararlar yeniden ilan edilmiştir.

Yine bir Heyet-i Temsiliye seçilmiş ve Mustafa

Kemal buna başkan atanmıştır. Bu heyet bundan

böyle direniş hareketinin ulusal yürütme organı

olarak çalışmıştır.

(13)

Ulusal Direniş Hareketinin Örgütlenmesi – Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı

1919 yılı Aralık ayı sonunda Heyet-i Temsiliye’nin Ankara’ya taşınması

Ankara’nın tercih edilmesindeki neden, merkezi konumu ve İstanbul’a doğrudan bağlanan bir demiryolu hattının başında olması

1919 yılının son aylarında Osmanlı

İmparatorluğu'nun son genel seçimlerinin

yapılması

(14)

Ulusal Direniş Hareketinin Örgütlenmesi – Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı – Misak-ı Milli

İstanbul’da toplanan son Meclis-i Mebusan’ın 28 Ocak 1920’de altı maddelik “Misak-ı

Milli” beyannamesini kabul etmesi ve 17 Şubat’ta bunu kamuoyuna açıklaması

İstanbul’un İtilaf devletlerince resmen işgal

edilmesi (16 Mart 1920)

(15)

Ulusal Direniş Hareketinin Örgütlenmesi ve Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nin Açılması

İstanbul’dan kaçabilen 92 milletvekili

Ankara’ya ulaşması ve bunların Müdafaa-i Hukuk hareketinin yerel şubelerince seçilen 232 milletvekiliyle birlikte Büyük Millet

Meclisi’ni oluşturmas.

Ankara’da Büyük Millet Meclisi açılması (23 Nisan 1920)

Böylelikle Mondros Mütarekesi sonrasında dağınık bir görünüm sergileyen direniş

hareketleri Ankara’da toplanan ulusal bir

meclis etrafında bütünleştirilmiştir.

(16)

Ulusal Direniş Hareketinin Örgütlenmesi ve Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nin Açılması

Sultan-Halife’nin otoritesini resmen tanımaya devam etmekle birlikte, ulusal hareketin

Ankara’daki komuta merkezi artık tam bir

hükümet niteliği almıştır. Böylelikle 1920

Nisanından itibaren ülke yönetimi ikiye

bölünmüş ve çift hükümetli bir siyasi yapı

ortaya çıkmıştır.

(17)

Bağımsızlık Savaşı

1920 yılında henüz düzenli ordu da kurulamadığından Ankara hükümeti silahlı mücadelede büyük ölçüde

Kuva-yı Milliye’ye dayanmak durumunda kalmıştır.

“Millet Meclisi”nin açılmasının ardından İstanbul- Ankara ilişkisinin yeniden gerginleşmesi

Damat Ferit’in Nisan 1920’de yeniden sadrazam

olması ile birlikte İstanbul Hükümeti’nin Ankara’daki

ulusal direniş hareketine karşı aldığı siyasi ve askeri

tedbirler

(18)

Bağımsızlık Savaşı

Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi’nin fetvasıyla Mustafa Kemal ve ulusal direniş hareketinin bazı önde gelen isimlerinin

gıyaben yargılanarak ölüme mahkum edilmeleri (11 Mayıs 1920)

İstanbul hükümetinin Kuva-yı milliyeye karşı İngilizlerin desteğiyle bazı çeteler oluşturması.

(Çerkes Ahmet Anzavur vs.)

İstanbul hükümetinin ulusal direniş hareketini bastırmak için Kuva-yı İnzibatiye denilen

düzenli bir ordu kurma girişimi

(19)

Bağımsızlık Savaşı

1920’de Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde ulusal direniş hareketine karşı bazı yerel ve bölgesel isyanların patlak vermesi

Ankara’nın karşı önlemleri:

Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nun kabulü

“İstiklal Mahkemeleri”nin kurulması

(20)

Bağımsızlık Savaşı

Yunan ordusunun 1920 yazında Batı ve Kuzeybatı Anadolu’da ve Trakya’da işgal sahasını genişletmeye başlaması

Yunan işgaline karşı Demirci Mehmet Efe ve Çerkes Ethem’in başında bulunduğu Kuva-yı Milliye güçleriyle karşılık verilmesi

1920 yılı sonbaharında Doğu cephesinde Türk ordusunun başarılı harekatı sonucunda

Ermenistan’ın yenilgiye uğratılması

2 Aralık 1920’de Gümrü’de koşullarını

Türklerin saptadığı bir barış yapılması

(21)

Bağımsızlık Savaşı

Ankara hükümetiyle Bolşevikler arasındaki görüşmeler sonucunda 16 Mart 1921’de bir dostluk antlaşması imzalanması

Nahçıvan ve Batum Ruslara bırakılıyor

Bolşeviklerin Boğazların gelecekteki statüsü hakkında söz sahibi olmaları kabul ediliyor.

Bunların karşılığında Türklerin beklediği altın ve askeri gereçler ise özellikle Sakarya

zaferinden sonra gelmeye başlıyor.

(22)

Bağımsızlık Savaşı

Batı cephesindeki durum

Albay İsmet (İnönü) komutasındaki Türk

ordusunun İnönü’de 10 Ocak 1921’de Yunan ordusuna karşı elde ettiği zafer.

Askeri gelişmeler üzerine İtilaf güçlerinin Sevr Antlaşması’nın yeniden gözden

geçirilmesi için Yunan ve Osmanlı

hükümetlerini Londra’ya davet etmesi

(23)

Bağımsızlık Savaşı

23 Şubat 1921’de toplanan Londra

Konferansı’na hem İstanbul hem de Ankara hükümeti temsilcileri katılmıştır. Konferansta, Sadrazam Ahmet Tevfik Paşa kısa bir açılış konuşmasının ardından sözü Ankara’nın

Hariciye Vekili Bekir Sami (Kunduh)’a bırakmıştır.

Konferans başarısız olmuş ve Türk-Yunan

savaşının devamının kaçınılmazlığı ortaya

çıkmıştır.

(24)

Bağımsızlık Savaşı

Konferans dağıldıktan sonra Bekir Sami Bey’in Fransız ve İtalyanlarla ekonomik ayrıcalıklar karşılığında yaptığı anlaşmalar İngilizlerle savaş tutsaklarının değiş tokuşu konusunda yapılan anlaşma

Bekir Sami Bey’in Fransız ve İtalyanlar ile yaptığı anlaşmalar Ankara’da tepkiyle

karşılanmış ve reddedilmiştir. Bekir Sami Bey

bunun sonucunda Hariciye vekilliğinden istifa

etmek zorunda kalmıştır.

(25)

Bağımsızlık Savaşı

Saldırıya geçen Yunan ordusunun İnönü’de (7 Nisan 1921’de) ikinci kez durdurulması.

Kütahya-Eskişehir muharebeleri (10-24

Temmuz 1921) sonucunda Yunan ordusunun Afyonkarahisar, Kütahya ve Eskişehir’i işgali.

Mustafa Kemal’in meclisin isteği üzerine ordunun komutasını bizzat üstlenmesi ve üç ay boyunca meclisin bütün yetkilerinin

kendisine verilmesi.

(26)

Bağımsızlık Savaşı

Tekalif-i Milliye Emirleri: Hükümet kırsal kesimdeki bütün gıda maddeleri ve çiftlik hayvanlarıyla mevcut bütün silah ve

cephanenin üçte birine el koyması. Askere

alınabilecek herkesin hizmete çağrılması.

(27)

Bağımsızlık Savaşı

Sakarya Muharebesi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)

Savaş sonucunda Yunan güçleri yenilgiye

uğratılmış, Türk ordusunun aşırı yorgun oluşu düşmanı takip etmesine engel olmuştur. Cephe hemen bir yıl boyunca değişmeden kalmış,

Yunanlılar Afyonkarahisar-Eskişehir hattına kadar Batı Anadolu’yu ellerinde tutmaya devam

etmişlerdir.

Ankara’daki Fransız temsilcisi Franklin-Bouillon ile

Kilikya’nın Türkiye’ye iadesine dair bir anlaşmaya

varılması (20 Ekim 1921) ve Fransız işgalinin son

bulması

(28)

Bağımsızlık Savaşı

Büyük Taarruz (26 Ağustos-9 Eylül 1922) Mustafa Kemal çok titiz hazırlıklardan sonra, 26 Ağustos 1922’de kuvvetlerine Yunan

ordusuna taarruz emrini vermiştir. 30

Ağustos’ta savaş kazanılmasının ardından

Yunan ordusunun denize ve deniz ötesine geri çekilişi bir kaçış halini almıştır. 9 Eylül’de

Türk süvarileri İzmir’e girmiştir.

(29)

Bağımsızlık Savaşı

Boğazlar bölgesinde İngilizlerle Türkler

arasında gerginlik (Çanak Olayı-Eylül 1922).

Mudanya’da bir hafta süren görüşmelerden

sonra 10 Ekim’de bir ateşkes anlaşmasına

varılması.

(30)

Kaynaklar

Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, çev. Yasemin Saner, 32.B., İstanbul, İletişim

Yayınları, 2016.

Referanslar

Benzer Belgeler

1/267 Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair

Âkit Taraflardan her biri, diğer Âkit Tarafın yetkili makamları tarafından kendi kanun ve yönetmeliklerine uygun olarak düzenlenmiş olup diğer Âkit Taraf gemilerinde

Ulusal Direniş Hareketi içerisindeki siyasal gelişmeler.. Milli Mücadele’nin sürdüğü yıllarda Mustafa Kemal silahlı kuvvetler üzerinde sağlam bir otorite kurmuşsa

İsmet Bey’in kabinesinin 4 Mart 1925’te Terakkiperver Fırkalıların ret oyuna rağmen açık farkla güvenoyu alması.. Şeyh Sait İsyanı-Takrir-i Sükun Kanunu ve

Türkiye Cumhuriyeti’nin Dış Dünya İle İlişkileri (1923-1939).. İki Savaş Arası

 Batılı ülkelere Türkiye’nin bundan sonra izleyeceği ekonomik ve sosyal sistem hakkında fikir vermek Kongrede, özel sermayenin devlet tarafından.. destekleneceği ve

1932-1934 yılları arasında Kadro dergisini çıkaran Kadro grubu, toplumsal, ekonomik ve kültürel yaşamın her.. alanında devlet planlamasını savunmuş ve devletçiliği

Bu dönemde sinema üzerindeki tiyatro etkisi o kadar belirleyicidir ki sinema tarihçileri 1923- 1939 yılları arasını çoğunlukla tiyatrocular dönemi olarak