Türkiye Cumhuriyeti Tarihi
I
Wilson İlkeleri
Amerikan Başkanı Woodrow Wilson 8 Ocak 1918’te, kendi adıyla anılan 14 maddelik bir barış programı ortaya koymuştur. Bu
programda:
-
Uluslararası ilişkilerde açık diplomasi
uygulanması ve gizli anlaşmalar yapılmaması,
-
Barışın korunması, bütün devletlerin
barğımsızlıklarının ve toprak bütünlüğünün
garanti altına alınması için uluslararası bir
örgüt kurulması öngörülüyor.
Wilson İlkeleri
Wilson İlkelerinin 12. maddesi Osmanlı İmparatorluğu’na ilişkindir.
Wilson’un barış ilkeleri, savaşı kaybeden İttifak devletleri açısından onurlu bir barış antlaşması imzalamak için bir umut kaynağı oluşturmuştur.
Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyetleri’nin
temel gayesi Wilson’un ilkeleri arasında yer alan 12. maddeyi işlevsel hale getirerek barış
konferansında İmparatorluktan kopartılma tehlikesi içinde olan bölgelerin ezici şekilde
Türk-Müslüman bölgeleri olduğunu ve anayurtla
birleşik olarak kalmak istediklerini göstermektir.
Anadolu’da Yükselen Ulusal Direniş Hareketi
Nitekim Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri, ilk olarak, Yunanlılara ya da Ermenilere verilme tehlikesi bulunan bölgelerde kurulmuştur.
İşgallerin haksızlığını vurgulayan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri’nin arkasındaki temel güç İttihatçılardır.
Bu cemiyetler temsili niteliklerini ortaya
koymak üzere Aralık 1918’den Ekim 1920’ye
kadar pek çok kongre düzenlenmiştir.
Anadolu’da Yükselen Ulusal Direniş Hareketi
“Müdafaa-i Hukuk” örgütleri genellikle
Müslüman toprak sahipleri ve tüccarlarından destek görmüştür.
İttihatçıların ve onlara destek veren yerel eşrafın örgütlediği yerel direniş hareketi İzmir’in Yunanlılarca işgali sonrasında
canlılık kazanmış ve daha kitlesel bir destek
edinmiştir.
Anadolu’da ordunun durumu
Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri’nin hukuki ve siyasi platformda yaptığı girişimlerle başarıya ulaşılamayacağının anlaşılması.
Osmanlı ordusu Birinci Dünya Savaşı sonunda tükenmiş halde olmakla birlikte komuta yapısı sağlamdır. Önde gelen subayların hemen
hepsi direnişten yanadır. Bu subaylar
askerlerinin silahlarını bırakmasını ve terhis
olmalarını engellemişler ve bölgesel direniş
hareketlerine gizlice silah ve mühimmat temin
etmişlerdir.
Anadolu’da ordunun durumu
Trakya, Boğazlar bölgesi ve Batı Anadolu’da askeri durum
1921 yılına dek Yunan işgaline karşı direnişte Türk ve Çerkes çeteleri önemli rol oynamıştır.
Güney’de askeri durum
Fransız işgalinin yarattığı huzursuzluk ve işgale
karşı Kuva-yı Milliye denilen birliklerce direniş
başlatılması (19 Aralık 1918)
Anadolu’da ordunun durumu
İç ve Doğu Anadolu’da askeri durum 30 bin kadar asker
Kazım Paşa (Karabekir)’nın komuta ettiği iyi teçhizatlandırılmış 15. Kolordu
Ankara’da Ali Fuat Paşa’nın komuta ettiği 20.
Kolordu
Ulusal Direniş Hareketinin Örgütlenmesi- Amasya Tamimi
Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkması (19 Mayıs 1919)
Bölgesel örgütleri tek bir ulusal örgüte
dönüştürme yönünde girişimlerin başlaması.
Amasya Tamimi (21 Haziran 1919)
Amasya tamimi ülkenin tehlikede olduğunu,
onu İstanbul’daki hükümetin koruyamadığını ve
ülkeyi sadece ulusun azminin kurtarabileceğini
bildirir. Bu amaçla en kısa zamanda Sivas’ta her
livadan seçilecek üçer temsilciden oluşan ulusal
bir kongre toplanacağı ilan eder.
Ulusal Direniş Hareketinin Örgütlenmesi- Erzurum Kongresi
Erzurum Kongresi (23 Temmuz-7 Ağustos 1919)
Altı Doğu vilayetinin İmparatorluk dahilinde kalma kararını yeniden bildirilir.
Hem mütareke sınırları içerisindeki bütün toprakların hem de Müslümanların bir
çoğunluk oluşturdukları öteki bölgelerin
toprak bütünlüğünü ve ulusal egemenliğini
talep eden on maddelik bir beyanname kabul
edilir.
Ulusal Direniş Hareketinin Örgütlenmesi-Erzurum Kongresi
Kongrede ulusal bağımsızlığı muhafaza etmek, saltanatı ve halifeliği korumak için milli güçlerin harekete geçmesi gerektiği bildirilir.
Osmanlı topraklarını İmparatorluk’tan ayırma
girişimlerine, İstanbul’daki hükümet dış baskılara boyun eğse bile, direnileceğini ilan edilir.
Kongre, dağılmadan önce, Mustafa Kemal’in başkanı
olduğu bir Heyet-i Temsiliye seçilir.
Ulusal Direniş Hareketinin Örgütlenmesi-Sivas Kongresi
Sivas Kongresi (4-11 Eylül 1919)
Kendini Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk
Cemiyeti olarak sunan kongre, Amerikan mandası dahil olmak üzere birçok seçeneği tartışmıştır
Kongre sonunda Erzurum’da benimsenen kararlar yeniden ilan edilmiştir.
Yine bir Heyet-i Temsiliye seçilmiş ve Mustafa
Kemal buna başkan atanmıştır. Bu heyet bundan
böyle direniş hareketinin ulusal yürütme organı
olarak çalışmıştır.
Ulusal Direniş Hareketinin Örgütlenmesi – Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı
1919 yılı Aralık ayı sonunda Heyet-i Temsiliye’nin Ankara’ya taşınması
Ankara’nın tercih edilmesindeki neden, merkezi konumu ve İstanbul’a doğrudan bağlanan bir demiryolu hattının başında olması
1919 yılının son aylarında Osmanlı
İmparatorluğu'nun son genel seçimlerinin
yapılması
Ulusal Direniş Hareketinin Örgütlenmesi – Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı – Misak-ı Milli
İstanbul’da toplanan son Meclis-i Mebusan’ın 28 Ocak 1920’de altı maddelik “Misak-ı
Milli” beyannamesini kabul etmesi ve 17 Şubat’ta bunu kamuoyuna açıklaması
İstanbul’un İtilaf devletlerince resmen işgal
edilmesi (16 Mart 1920)
Ulusal Direniş Hareketinin Örgütlenmesi ve Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nin Açılması
İstanbul’dan kaçabilen 92 milletvekili
Ankara’ya ulaşması ve bunların Müdafaa-i Hukuk hareketinin yerel şubelerince seçilen 232 milletvekiliyle birlikte Büyük Millet
Meclisi’ni oluşturmas.
Ankara’da Büyük Millet Meclisi açılması (23 Nisan 1920)
Böylelikle Mondros Mütarekesi sonrasında dağınık bir görünüm sergileyen direniş
hareketleri Ankara’da toplanan ulusal bir
meclis etrafında bütünleştirilmiştir.
Ulusal Direniş Hareketinin Örgütlenmesi ve Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nin Açılması
Sultan-Halife’nin otoritesini resmen tanımaya devam etmekle birlikte, ulusal hareketin
Ankara’daki komuta merkezi artık tam bir
hükümet niteliği almıştır. Böylelikle 1920
Nisanından itibaren ülke yönetimi ikiye
bölünmüş ve çift hükümetli bir siyasi yapı
ortaya çıkmıştır.
Bağımsızlık Savaşı
1920 yılında henüz düzenli ordu da kurulamadığından Ankara hükümeti silahlı mücadelede büyük ölçüde
Kuva-yı Milliye’ye dayanmak durumunda kalmıştır.
“Millet Meclisi”nin açılmasının ardından İstanbul- Ankara ilişkisinin yeniden gerginleşmesi
Damat Ferit’in Nisan 1920’de yeniden sadrazam
olması ile birlikte İstanbul Hükümeti’nin Ankara’daki
ulusal direniş hareketine karşı aldığı siyasi ve askeri
tedbirler
Bağımsızlık Savaşı
Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi’nin fetvasıyla Mustafa Kemal ve ulusal direniş hareketinin bazı önde gelen isimlerinin
gıyaben yargılanarak ölüme mahkum edilmeleri (11 Mayıs 1920)
İstanbul hükümetinin Kuva-yı milliyeye karşı İngilizlerin desteğiyle bazı çeteler oluşturması.
(Çerkes Ahmet Anzavur vs.)
İstanbul hükümetinin ulusal direniş hareketini bastırmak için Kuva-yı İnzibatiye denilen
düzenli bir ordu kurma girişimi
Bağımsızlık Savaşı
1920’de Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde ulusal direniş hareketine karşı bazı yerel ve bölgesel isyanların patlak vermesi
Ankara’nın karşı önlemleri:
Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nun kabulü
“İstiklal Mahkemeleri”nin kurulması
Bağımsızlık Savaşı
Yunan ordusunun 1920 yazında Batı ve Kuzeybatı Anadolu’da ve Trakya’da işgal sahasını genişletmeye başlaması
Yunan işgaline karşı Demirci Mehmet Efe ve Çerkes Ethem’in başında bulunduğu Kuva-yı Milliye güçleriyle karşılık verilmesi
1920 yılı sonbaharında Doğu cephesinde Türk ordusunun başarılı harekatı sonucunda
Ermenistan’ın yenilgiye uğratılması
2 Aralık 1920’de Gümrü’de koşullarını
Türklerin saptadığı bir barış yapılması
Bağımsızlık Savaşı
Ankara hükümetiyle Bolşevikler arasındaki görüşmeler sonucunda 16 Mart 1921’de bir dostluk antlaşması imzalanması
Nahçıvan ve Batum Ruslara bırakılıyor
Bolşeviklerin Boğazların gelecekteki statüsü hakkında söz sahibi olmaları kabul ediliyor.
Bunların karşılığında Türklerin beklediği altın ve askeri gereçler ise özellikle Sakarya
zaferinden sonra gelmeye başlıyor.
Bağımsızlık Savaşı
Batı cephesindeki durum
Albay İsmet (İnönü) komutasındaki Türk
ordusunun İnönü’de 10 Ocak 1921’de Yunan ordusuna karşı elde ettiği zafer.
Askeri gelişmeler üzerine İtilaf güçlerinin Sevr Antlaşması’nın yeniden gözden
geçirilmesi için Yunan ve Osmanlı
hükümetlerini Londra’ya davet etmesi
Bağımsızlık Savaşı
23 Şubat 1921’de toplanan Londra
Konferansı’na hem İstanbul hem de Ankara hükümeti temsilcileri katılmıştır. Konferansta, Sadrazam Ahmet Tevfik Paşa kısa bir açılış konuşmasının ardından sözü Ankara’nın
Hariciye Vekili Bekir Sami (Kunduh)’a bırakmıştır.
Konferans başarısız olmuş ve Türk-Yunan
savaşının devamının kaçınılmazlığı ortaya
çıkmıştır.
Bağımsızlık Savaşı
Konferans dağıldıktan sonra Bekir Sami Bey’in Fransız ve İtalyanlarla ekonomik ayrıcalıklar karşılığında yaptığı anlaşmalar İngilizlerle savaş tutsaklarının değiş tokuşu konusunda yapılan anlaşma
Bekir Sami Bey’in Fransız ve İtalyanlar ile yaptığı anlaşmalar Ankara’da tepkiyle
karşılanmış ve reddedilmiştir. Bekir Sami Bey
bunun sonucunda Hariciye vekilliğinden istifa
etmek zorunda kalmıştır.
Bağımsızlık Savaşı
Saldırıya geçen Yunan ordusunun İnönü’de (7 Nisan 1921’de) ikinci kez durdurulması.
Kütahya-Eskişehir muharebeleri (10-24
Temmuz 1921) sonucunda Yunan ordusunun Afyonkarahisar, Kütahya ve Eskişehir’i işgali.
Mustafa Kemal’in meclisin isteği üzerine ordunun komutasını bizzat üstlenmesi ve üç ay boyunca meclisin bütün yetkilerinin
kendisine verilmesi.
Bağımsızlık Savaşı
Tekalif-i Milliye Emirleri: Hükümet kırsal kesimdeki bütün gıda maddeleri ve çiftlik hayvanlarıyla mevcut bütün silah ve
cephanenin üçte birine el koyması. Askere
alınabilecek herkesin hizmete çağrılması.
Bağımsızlık Savaşı
Sakarya Muharebesi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)
Savaş sonucunda Yunan güçleri yenilgiye
uğratılmış, Türk ordusunun aşırı yorgun oluşu düşmanı takip etmesine engel olmuştur. Cephe hemen bir yıl boyunca değişmeden kalmış,
Yunanlılar Afyonkarahisar-Eskişehir hattına kadar Batı Anadolu’yu ellerinde tutmaya devam
etmişlerdir.
Ankara’daki Fransız temsilcisi Franklin-Bouillon ile
Kilikya’nın Türkiye’ye iadesine dair bir anlaşmaya
varılması (20 Ekim 1921) ve Fransız işgalinin son
bulması
Bağımsızlık Savaşı
Büyük Taarruz (26 Ağustos-9 Eylül 1922) Mustafa Kemal çok titiz hazırlıklardan sonra, 26 Ağustos 1922’de kuvvetlerine Yunan
ordusuna taarruz emrini vermiştir. 30
Ağustos’ta savaş kazanılmasının ardından
Yunan ordusunun denize ve deniz ötesine geri çekilişi bir kaçış halini almıştır. 9 Eylül’de
Türk süvarileri İzmir’e girmiştir.
Bağımsızlık Savaşı
Boğazlar bölgesinde İngilizlerle Türkler
arasında gerginlik (Çanak Olayı-Eylül 1922).
Mudanya’da bir hafta süren görüşmelerden
sonra 10 Ekim’de bir ateşkes anlaşmasına
varılması.
Kaynaklar
Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, çev. Yasemin Saner, 32.B., İstanbul, İletişim
Yayınları, 2016.