• Sonuç bulunamadı

(Hediye GÜNDÜZ aktarıyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "(Hediye GÜNDÜZ aktarıyor"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KURŞUNLU KÖYLÜLERİNİN HAKLI MÜCADELESİ SONUÇ VERDİ

Antalya Valiliği ve yöredeki köylülerden alınan bilgiye göre Valilik Makamı’nın emriyle Antalya Kurşunlu’da faaliyet yürüten taş ocağı bugün saat 14.30 itibariyle İl Özel İdaresi tarafından mühürlenerek kapatıldı. Ekoloji Kolektifi tarafından Antalya Kurşunlu’daki Taş Ocaklarına karşı mücadele eden Kurşunlu köylülerine destek için Valilik ve İl Özel İdaresi’nin protesto edilmesi için çağrı yapılmış, Antalya Valilik Makamı’ndan taş ocağına verilen işletme ruhsatlarının iptal edilmesi talep edilmişti.

Bugün (2 Mayıs) Antalya Valiliği’ne yapılan başvurular ile ilgili gelen cevapta durumun İl Özel İdaresi’ne bildirilmesine karar verilmiş ve durum başvuru sahiplerine elektronik posta yolu ile iletilmişti.

Antalya Valiliği Kararıyla Kurşunlu’daki Taş Ocakları Bugün İtibariyle Kapatıldı.

Antalya Valiliği ve yöredeki köylüler ile Hediye Gündüz’den alınan bilgiye göre Valilik Makamı’nın emriyle Antalya Kurşunlu’da faaliyet yürüten taş ocağı bugün saat 14.30 itibariyle İl Özel İdaresi tarafından mühürlendiği belirtildi.

Konu ile ilgili gelişmeler ve ayrıntılı haberlerin ekolojistler.org adresinde Hediye Gündüz tarafından yayınlanacağı bildirildi.

Köylüler ve çevreciler adına açıklama yapan Hediye Gündüz mücadelelerine destek veren herkese teşekkür etti.

ekolojistler.org 02.05.2007

Hediye GÜNDÜZ'ün 4.5.2007 tarihli TEŞEKKÜR YAZISI KURŞUNLU'DA TAŞ OCAĞI İSTEMİYORUZ...

(Hediye GÜNDÜZ aktarıyor...) Bugün biz çevreciler ve Kurşunlu Köylüleri için çok uzun ve çok yorucu bir gün oldu.

Sabah kurşunlu köylülerinin telefonuyla uyandım. Köylüler “4 aydır mücadele ettiğimiz taş ocağı bugün çalışmaya başladı. Basına da haber verin ve lütfen yanımıza gelin” deyince basınla birlikte bölgeye gittik.

Gittiğimizde 40-50 kişilik kadınlı erkekli köylü toplanmış bizleri bekliyorlardı. Taş ocağına yakın bir yerde basın açıklaması yapacaktık. En yakın yer dere içindeki yoldu. Ama Kurşunlu muhtarı(aylardır hiçbir çalışmaya

katılmamış, muhtar konuyla ilgilenmeyince de köylüler Kurşunlu, Güloluk ve Yeşil Karaman Köyleri koruma, güzelleştirme derneği kurmuştu) bizim yola inişimizi engellemeye çalışarak bizlere hakaret etti. Ama yine de yola indik.

Dozerler ve kamyonlar çalışmaya başlamış bizi görünce de ara vermişlerdi. Köylülerle birlikte taş ocağına sıfır dere içindeki ara yola (derenin altı Güloluk köyünün içme suyu kaynağı) inip basın açıklamasını yaptık.

Açıkçası şaşkındık. Yanı başımızda orman tahrip edilmiş altında kıpkızıl görünen güzelim toprak da taş ocağı adı altında çekilmeye başlamıştı.

Bu arada Antalya Valiliği özel kalem, Antalya vali yardımcısı, Antalya milletvekili Tuncay Ercenk(CHP), Nail

Kamacı(CHP), Burhan Kılıç(AKP-TBMM idare amiri) Antalya Baro Başkanı, Baro çevre Komisyonu Başkanı, Kesk Antalya Şubeler Platformu sözcüsü, CHP Antalya il Başkanı gibi birçok yeri arayıp durumu anlattık ve destek istedik.

Tam bu çalışmaların arasında kararlı bir çevreci arkadaşımız Sami Evli ile de telefonlarımız kesişince yaşadıklarımızı onunla da paylaşıp bilgileri sizlere de iletmesini rica ettik.

Oturarak eylem ve bekleyişimiz sürüyordu.

Öğlen olmuş ve acıkmıştık. Köylüler yoğurt, zeytin ve ekmek alıp gelince hep birlikte yemeğimizi yedik.

Ama patronlar boş geçen iş gününü sevmez biliyorsunuz ve iş makinalarının çalışması için kıpırtı başladı. Jandarma yanımıza gelerek buradan kalkın ve az ilerdeki tepeyi göstererek oraya gidin dedi.

Biz de kamuya ait yolda olduğumuz söyledik. Bu arada ek jandarma geldi ve bir de Yüzbaşı. Yüzbaşı yanımıza gelerek buradan çekilin dedi ama bizler verilen ruhsatların kanuna aykırı olduğunu, taş ocağına en yakın zeytinliğin 3 km. olması gerektiğini, ancak burada 100 m. olduğu, ocağın su kaynağı olan yere açılamayacağı ama şu an su

(2)

kaynağı üzerinde olduğunu ve dava açtığımızı ve dava sonuçlanıncaya kadar valiliğin ocaktaki çalışmayı

durdurmalarını istediğimizi söyledik ama jandarma taş ocağı ile aramıza barikat kurarak çalışmayı yeniden başlattı.

Üstelik dozer bizi adeta ezecek denli yakından (kasıtlı olduğunu sanıyoruz) çalışma yaptı.

Oturma eylemimiz ve tanıdık ilgili bütün insanları aramaya devam ediyorduk.

Yeniden çalışma başlayınca basını yeniden aradık ve gelmelerini rica ettik. çok cok duyarlı olan yerel basın

temsilcilerinden bir grup geldi. Tam da bu arada Ekoloji Kollektifi’nden bir destek telefonu aldık ve tüm köylülere de ve de hepimiz de çok mutlu olduk.

Basın gelince bizler yeniden yer değiştirip kamyonla dozer arasına oturduk. Basına yeniden çalışma başlattıklarını anlattık. Basın bilgiyi alınca aramızdan ayrıldı ve onlar ayrılır ayrılmaz da hızla jandarma bize müdahale etti. Özellik Kurşunlu Derneği başkanı Bayram Karagöz, Mehmet Amca ve İbrahim beyi derdeste toplayıp götürmeye kalktılar.

(kadınlara dokunmayın diye de jandarmaya komutanları jandarmaya talimat veriyordu) Ama biz kadınlı erkekli dernek başkanını kolundan sıkı sıkı tutarak almalarını engellemeye çalışırken bizi de sürüklediler. Jandarma beni de

kolumdan tutarak çok kötü bir şekilde itti ve şu an sağ kolum ağrıyor.

Bu arada tüm köylüler bağırış çağırış derken biri henüz yola çıkmış olan basını arayıp olanları anlatıp “bize müdahale ettiler geri gelin” deyince basın geri döndü ama jandarmanın müdahalesini görünteleyememişti ve jandarma da bizi bırakıp geri gitti.

Ancak arbade sinirleri çok germişti. Ve taş ocağı çalışanları da ürkmüş olacaklar ki dozeri geri çekeceklerini bildirdiler.

Anladığımız kadarıyla o arada yetkililerden de gelen telefonlar gelmiş olmalı ki dozer geri çekildi.

Kısacası bugün ocağın çalışmasını durdurduk. Yarın eğer yine çalışırsa bizler yine tüm köylülerle orada olacağız. Bir tam gün süren eylemin sonucunda köylülerin morali çok cok iyi. En azından taş ocağını ilk gün durdurduk. Ama davada yürütmeyi durdurmayı almak zaman alacak.

Ama bu taş ocakları sorunu bitecek gibi de değil ve daha bu ikincisi. Bundan önce de Doyran için epey uğraşmıştık.

Antalya’da toplam 1627 tahsis var tüm Türkiye de ise 70 bin ocak...

Gelin Türkiye ormanlarının halini siz düşünün.

Lütfen sevgili doğasever arkadaşlar, hepimizi yoğunluğu çok fazla ama yarından itibaren Ekoloji Kolektifin hazırlamış olduğu dilekçeyi Antalya Valiliğine siz de gönderin. En azından şimdilik böyle bir katkınız ve desteğiniz olsun.

Yakında yeni eylemliliklerimiz gündeme gelecek. O zaman onları da sizlerle paylaşır ortak çalışma kanallarımızı yenilemiş oluruz.

Hepinize selam, sevgi ve şimdiden teşekkürlerimizle...

26.04 2007 Hediye Gündüz

TTKD Ant. Ş. Yön. Kur. Baş.

---

Sevgili Arkadaşlar Tekrar Merhaba,

Dün akşam dostlarımızın internet ve telefonlarıyla gördüğümüz destekler ve taş ocaklarını durdurmuş olmanın

huzuruyla biten bir akşamdı ama bugün durum yine değişti ve yine zor ve yine yorucu ve yine stresli bir gün yaşamak

(3)

zorunda kaldık.

Dün akşam içimiz rahat dönmüştük evimize ve yastığa başımızı koyduğumuz da ormanlarımızın kurtulmuş olmasıyla içimiz rahat uyumuştuk ama bugün yine içimiz sızladı.

Saat 10 sularında Kurşunlu Derneği başkanı Bayram Karagözün telefonuyla bölgede yine jandarma hareketinin başladığını haber aldık ama sanki genel durum değerlendiriliyor olabilirmiş gibi gelse de yine de bakalım ne olacak diyerek izleme kararıyla kapattık telefonu. Tam o sırada Cargil'le karşı büyük bir mücadele veren Bursa'dan İkbal arkadaşın destek telefonu geldi. Sağolsun anlamış halimizi ve moral ve desteğin önemine inanarak aradı bizleri.

Çok örnek bir mücadele örneği veren arkadaşımızın telefonunu alınca inanın çok mutlu oldum ve de gururlandım. Bu ülkeden doğa, toprak, eşitlik, adalet ve ülkemizin geleceği için ne çok mücadele eden ne çok adsız kahramanlarımız vardı.

O mücadelenin yoğun olduğu günlerde her iletilerini okuyor ve içimden onlara güç, sabır ve enerji diliyordum. Ne güzel, büyük bir mücadele verdiler. Telefonda önümüzdeki günlerde taş ocakları için yapacağımız çalışmalarla birlikte o günlerin mücadelesini de ardık.

Öyle ya bursa demek son günlerde çevre adına cargill mücadelesi demekti.

Tam telefonu kapatmıştım ki Bayram Bey yine aradı ve taş ocağı yine başlamış dedi.

Bazen insan nasıl da çaresiz kalabiliyor. Tamam dedim yine basınla gelişimizi organize ederim.

Bölgeye vardığımızda halk yine toplanmış ve yine toplanma yerine tarladan gelmişti.

Herkes birbirine telefonla haber vermiş ve tarlada işi bırakan oraya koşmuştu.

Antalya ÖDP il örgütü de köylülerin yanında çoktan yerini almıştı.

Ancak jandarma dün indiğimiz derenin çok daha berisinde güvenlik önlemi almıştı. Tarlaların arasından geçerek basın açıklaması yapmak üzere dünkü deredeki yola inecektik. Bizim önümüzü kesmeye başladılar. Yolda basın açıklaması yapacağımızı, oraya inmek istediğimizi belirttik ama jandarma ısrarla engel olmaya devam etti.

Basın açıklamasının yasal hakkımız olduğunu ve kamusal yolda yapabileceğimizi söylesek de durum çok sertleşmiş ve bizi kesinlikle dinlemiyorlar "aşağıya inemezsiniz" diyorlardı. Biz inmeye çalıştıkça onlar da engel olmak için her şeyi yaptılar. Kiminin pantolonu, kiminin gömleği yırtılmış, kiminin bileği yara bere içindeydi köylülerin. Bir ara bir kadının elindeki çam dalıyla jandarma tarafından kadının geri doğru itildiğini kadının elindeki çam dalını ısrarla iterek geri doğru ittiğini gördüm.

Her taraf çığlık çığlığaydı ve bağırmalar, çağırmalar doruk noktadaydı. Zaman zaman asker çok sert davranıyor olmalıydı ki itekleme çok fazlaydı.

Bu arbade ne kadar devam etti bilmiyorum. Engellemeyi geçen bir iki kadını ilerde yine jandarma engellemiş ve orada oturmuşlardı. Bayram bey de geçmişti ama yine engellemiş ve o da bir ağacın başına çıkmış oradan kızıyor

bağırıyordu. O arada bir kadın fenalaştı. Bayram beyin annesiymiş. Suyla rahatlatmaya çalıştık ama durum çok gergindi. Bayramım nerde diyordu durmadan. Oğlu adına duyduğu aşırı tedirginlik ve kaygıya ana yüreği dayanamamış ve fenalaşmıştı.

Hemen ambulans arandı. Ama hava çok gergindi. Köylüler başımıza ne haller açtınız, biz bunları niye hak ettik? Siz şu anda dozerleri koruyorsunuz iyi ama bizi kim koruyacak, sularımız kim koruyacak diyordu askerlere.

Bayramın annesinin fenalaşmasından dolayı bir an köylü şaşkın ve üzüntülü sakinleşme oldu. Ama bu kez kızı korku ve kaygıyla bağırmaya başladı. Durum iyice tedirgin ve gerilimliydi. Anne yarı baygın, kızı patlama yaşıyor oğlu ise

(4)

dozerlerle mücadele ediyordu.

Tam bu arada ormandan dumanlar yükselmeye başladı. Bir an ne olduğunu bile anlamadık ama orman yanıyor dedi köylüler.

Orman yanıyor komutan itfaiyeyi arayın ve hep birlikte gidip söndürelim dediysek de komutan itfaiye arandı siz gidemezsiniz dedi. çok ciddi dumanlar çıkıyordu.

Önce çok anlamasak da sonradan aklımız başımıza gelmişti. Köylüleri suçlayacak konu yaratmak üzere ormanı bile yakmayı göze alacak kadar ahlak dışı tavır ve tutum takınabileceklerle karşı karşıyaydık demek ki. Bu durum çok vahimdi.

Kızını zor bela sakinleştirdik. Bu arada ambulans geldi ve doktor gerekeni yaptıktan sonra sedyeyle aldılar hastaneye götürdüler.

Bu arada köylülerin sakinleşmesi için biraz oturmalarını söyledik ve valiliğe verilen taş ocaklarının durdurulması istemli dilekçeyi okuduk.

Dilekçede genel durum aktarılıyordu ve ekte de kurumların verdiği yazı ve raporlar vardı ve doğabilecek telafisi imkansız durumların engellenmesi isteniyordu.

Böylece yine oturma eylemi başlamış oldu.

Aşağıda dozerler çalışıyordu ve o arada da ormandan bir ekip arabası geldi. Kıyamet yine kopuverdi. Ormanı koruyamayan bir orman teşkilatıyla karşı karşıyaydık ne de olsa. Nasıl yuhaladılar, nasıl yuhaladılar anlatamam.

Mesleki etiğini unutmuş kurum çalışanları yüzünden ne çok bedel ödüyordu ülkemiz. Aramız epeyce uzaktı ama o ıslıkları ve sesleri duymamaları mümkün değildi. Acaba bu akşam kendilerine biz ne yapıyoruz diye soracak cesaretleri olabilecek miydi?

Biraz daha zaman geçince bu konuda inanılmaz bir çaba gösteren ve aylardır davalarımızı ücret bile almadan açan avukatımız Zafer Mülayim ve cumuk tan iki avukat geldi.

Daha sabahtan gerginliği bildiğimiz için Zafer Bey Baro başkanını yine arayıp durumu belirtmiş ve haberdar etmişti.

Avukatımız jandarma ile de konuştu. O arada işletmeciyle bir konuşalım belki dava sonuçlanıncaya kadar çalışmayı durdurabilir diye bir fikir çıkmış. Peki dedik.

Avukatlarımız, komutanlar ve biz iki dernek başkanı ile işletmeciyle tarafsız bir yerde buluştuk(buluşma için iletişimi jandarma sağladı). Amacımızın diyalog kurmak olduğu telafisi imkansız olacak şeyler olmadan dava sonuçlanıncaya kadar çalışmayı durdurmasını istediğimizi ilettik.

Ama kendisi çalışmanın yasal hakkı olduğunu ve çalıştıracağını söyledi. Biz de bu arada kendisini durdurmak için her türlü etkinliğe devam edeceğimizi ileterek ayrıldık.

En önemli gözlemim avukatların sorduğu soruya verdiği yanıttan sonra oluştu. Avukatlar burayı neden seçtiniz, sizin seçiminiz miydi deyince bu malzeme burada var. Bu malzeme her yerde olmaz (mıcır deniler malzeme) dedi. Niye başka bir yer seçmediniz kayalık dağlık yerler ver deyince bu malzeme yalnızca burada var dedi. Ya ormanlar dedik ama onun çok da o boyutta olmadığını gördük. O bir yatırımcıydı anlaşılan. Amaç kardı.

Ama ikinci gözlemim de çok üzgün olduğuydu. Tüm bu olanların sonunda üzüntüsünün ormanların yok olması, köylülerin sularının kaybolması değil de karından olmak olduğunu şimdi daha çok anlıyorum.

Anlaşılan o ki hiç muhalefet olmadan o güzel ormanları kesecek ve para kazanacaktı ama işte olmadı. Birileri çıkıp

(5)

ormanlar diye bağırıp çağırıyor ve de hak arıyordu.

Tam dönüp köylülerin yanına geliyorduk ki, bizim için çalışmalarını engellediğimize dair şikayette bulunduğunu ve savcılığın bizim ifademizin alınmasına dair yazı gönderdiğini haber verdiler.

Avukatlarımız karakola gidip suçlama nedeni öğrendikten sonra bizi aradılar ve 7-8 kişi hakkındaki şikayet için 30 kadar kişi tam da hava kararırken hep birlikte karakola gittik.

Saat 21 sularında işimiz bitmişti ve evlerimize dönmek üzere çıkarken hazırlamış olduğumuz cumhuriyet savcılığına suç duyurusu dilekçemizi imzaladık.

1-protesto hakkımızı engellenmesi için gece boyuca(dün gece) taş ocağının olduğu bölgede silah sıkılarak gözdağı vermek istemişlerdi.

2- yasal protesto hakkımızı engellenmesi için baskı uygulatmaktaydılar.

3- biz yasal hakkımızı kullanırken önce ormanları keserek zarar veren kişiler protesto anında ormanı bile yakacak noktaya gelmiş ve tüm ahlaki değerleri çiğnediği gibi yasal hakkımız üzerinde de baskı uygulamayı seçmiş ve de en büyük suç olan ormanı yakmışlardı

Ne derler hem suçlu hem güçlü olmak böyle bir şeydi sanırım. Ama bu bizi engellemeyecekti ve biz eninde sonunda Kurşunluda yeniden AĞAç DİKMEYİ BA_ARACAK ve köylülerin deyimiyle kurdukları eleme sistemini sökerken cıvata seslerini duymanın keyfini yaşayacaktık.

Sevgili arkadaşlar sizlerle birçok şeyi paylaşmaya çalıştım amacım da ne ile karşı karşıya olduğumuzu anlatabilmekti.

Umarım bir daha böyle bir şeyleri yazmak ve yaşama zorunda hiç birimiz kalmayız.

Sevgi ve selamlarımızla...

27.4.2007 Hediye

---

KONU İLE İLGİLİ DİĞER HABERLER

Ekoloji Kolektifi Herkesi Köylülere Değil Taş Ocaklarına Barikata çağırdı Ekoloji Kolektifi Kurşunlu için Valiliği Harekete çağırdı.

Kurşunlu'da 30 Gözaltı

Referanslar

Benzer Belgeler

EGEÇEP ve Ekoloji Kolektifinin ortakla şa açılan davada Danıştayın, ÇED raporu hazırlanmadan, ÇED Olumlu kararı al ınmadan yapılan maden arama faaliyetlerinin hukuka

Dava gerekçesinde yapılan değişiklik ile 20.1.2010 tarihinde kontrol belgesi alınmış ürünlerin ithalatında 1/3/2010 tarihine kadar denetim yap ılmayacağına dair

Ekoloji Kolektifi aç ıklamasında devamla köylüler temel hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılamayacağı, taş ocaklarına karşı mücadelelerinde köylülerin

Şimdi de benzer bir durumla karşı karşıyayız, doğal ve tarihi değerleri açısından korunması gereken bölge, Kısa vadeli yat ırımlar için heba edilemez. Bu nedenle de

Bölgeye girmeye çalışan şirket yetkililerin bir an önce çıkartılması, şirketin hukuk süreçlerine uygun davranacak şekilde hareket etmesi için kolluk güçleriniz

yürütüldü ğü, sürdürülebilir kalkınmanın sürdürülebilir çevre ile mümkün olduğu, halbuki söz konusu çed raporları ile al ınması gereken en basit tedbirlerin

Kolektifi’nden Fevzi Özlüer, EDP İl Başkanı Arif Ali Cangı, EGEÇEP Dönem Sözcüsü Muammer Sakaryalı, Gıda Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi Başkanı Hülya Yılmaz

EMET DEĞİRMENCİ İLE SÖYLEŞİ Kent ve Ekoloji: Yeni Zelanda Deneyimi YER: Mimarlar Odası Ankara, SAAT: 18.30 Konur Sokak No: 4 Kat: 5 06650 Kızılay-Ankara. 21 EYLÜL