• Sonuç bulunamadı

TÜRKĠYE CUMHURĠYETĠ ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ FELSEFE VE DĠN BĠLĠMLERĠ (ĠSLAM FELSEFESĠ) ANA BĠLĠM DALI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TÜRKĠYE CUMHURĠYETĠ ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ FELSEFE VE DĠN BĠLĠMLERĠ (ĠSLAM FELSEFESĠ) ANA BĠLĠM DALI"

Copied!
353
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRKĠYE CUMHURĠYETĠ ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

FELSEFE VE DĠN BĠLĠMLERĠ (ĠSLAM FELSEFESĠ) ANA BĠLĠM DALI

ARĠSTOTELES ĠBN MĠSKEVEYH VE NASÎRÜDDĠN TÛSÎ‟YE META ETĠK BĠR YAKLAġIM

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

ENES RIDVAN YILMAZ

ANKARA 2017

(2)

TÜRKĠYE CUMHURĠYETĠ ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

FELSEFE VE DĠN BĠLĠMLERĠ (ĠSLAM FELSEFESĠ) ANA BĠLĠM DALI

ARĠSTOTELES ĠBN MĠSKEVEYH VE NASÎRÜDDĠN TÛSÎ‟YE META ETĠK BĠR YAKLAġIM

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

ENES RIDVAN YILMAZ

TEZ DANIġMANI

PROF. DR. MÜFĠT SELĠM SARUHAN

ANKARA 2017

(3)
(4)
(5)

V

Ġçindekiler

İçindekiler ... V Kısaltmalar ... VIII ÖNSÖZ ... X GİRİŞ

1. ARAŞTIRMANIN AMACI YÖNTEM VE TEKNİKLER ... 1

2. İSLÂM AHLÂK FELSEFESİ VE META ETİK TEORİLER... 4

2.1. Ahlâk Teorileri ve Meta Etik ... 6

2.2. İslâm Ahlâk Felsefesi ve İslâm Ahlâkı ... 11

BİRİNCİ BÖLÜM Üç Filozofun Kitap İçeriklerinin Şekilsel Analizi 1. ÜÇ FİLOZOFUN AHLÂK KİTAPLARININ ŞEKİLSEL İÇERİK ANALİZİ ... 24

1.2. ARİSTOTELES’İN NİKOMAKHOS’A ETİK İSİMLİ ESERİNİN ŞEKİLSEL İÇERİK ANALİZİ ... 24

1.3. İBN MİSKEVEYH’İN TEHZÎBÜ’L-AHLÂK İSİMLİ ESERİNİN ŞEKİLSEL İÇERİK ANALİZİ... 26

1.4. NASÎRÜDDİN TÛSÎ’NİN AHLÂK-I NÂSIRÎ İSİMLİ ESERİNİN ŞEKİLSEL İÇERİK ANALİZİ ... 29

İKİNCİ BÖLÜM Üç Filozofun Ahlâk Kitaplarının Detaylı İçerik Tahlili 1. ARİSTOTELES’İN NİKOMAKHOS’A ETİK İSİMLİ AHLÂK KİTABININ İÇERİK TAHLİLİ ... 44

1.1. İYİ VE MUTLULUK ... 44

1.2. ERDEMLER/FAZİLETLER ... 51

1.2.1. Yiğitlik Erdemi ... 64

1.2.2. Ölçülülük ... 66

1.2.3. Cömertlik ... 66

1.2.4. İhtişam ... 67

1.2.5. Yüce Gönüllülük ... 68

1.2.6. Öfke ... 69

1.2.7. Dostluğa Benzer Erdem ... 70

1.2.8. İstihza Ve Şarlatanlık ... 70

1.2.9. Şaka ... 71

1.2.10. Utanma ... 71

1.3. ADALET VE ADALETSİZLİK TÜRLERİ ... 72

1.4. SAĞDUYU/BASÎRET ... 77

1.5. KENDİNE EGEMEN OLMA ... 82

1.6. DOSTLUK ... 86

1.7. HAZ ... 96

1.8. GENÇLERİN EĞİTİMİ ... 99

(6)

VI

2. İBN MİSKEVEYH’İN TEHZÎBÜ’L-AHLÂK İSİMLİ ESERİNİN İÇERİK TAHLİLİ ... 101

2.2. İNSAN NEFSİNİN TANIMI VE GÜÇLERİ ... 101

2.3. NEFSİN GÜÇLERİ VE BUNLARDAN DOĞAN FAZİLETLER ... 104

2.4. AHLÂK HUY VE AHLÂK SANATI ... 112

2.5. GENÇLERİN AHLÂKI ... 114

2.6. EN YÜKSEK MUTLULUK (es-SA’ÂDETÜ’L-KUSVA) VE VARLIK DERECELERİ ... 119

2.7. İYİLİK VE MUTLULUK ARASINDAKİ FARK ... 125

2.8. İNSANIN FİİLLERİ ... 135

2.8.1. YİĞİTLİK ... 135

2.8.2. CÖMERTLİK ... 137

2.8.3. ADALET ... 138

2.9. ADALET FAZİLETİ ... 138

2.9.1. Haksızlık Ve Sebepleri ... 140

2.10. SEVGİNİN TÜRLERİ / DOSTLUK ... 146

2.11. NEFSİN HASTALIKLARI ... 158

2.12. NEFSİN HASTALIKLARININ TEDAVİSİ ... 163

2.12.1. Korku Çeşitleri ... 164

2.12.2. Ölüm Korkusu ... 165

2.12.3. Üzüntünün Tedavisi ... 167

3. NASÎRÜDDİN TÛSÎ’NİN AHLÂK-I NÂSIRÎ İSİMLİ AHLÂK KİTABININ İÇERİK TAHLİLİ ... 168

3.1. AHLÂK TERBİYESİ İLKELER HAKKINDA ... 168

3.2. NEFSİN KUVVETLERİ ... 171

3.3. İYİLİK VE MUTLULUK ... 176

3.4. ERDEM, ERDEM TÜRLERİ ... 183

3.5. ERDEMSİZLİKLER ... 186

3.6. ERDEMLERLE ONLARA BENZEYENLER ARASIDAKİ FARK ... 189

3.7. ADALET ERDEMİ VE KISIMLARI ... 192

3.8. NEFİS HASTALIKLARI VE TEDAVİSİ/ TIBBU’R-RÛHÂNÎ ... 194

3.9. EV YÖNETİMİ/ TEDBİRÜ’L-MENZİL ... 198

3.10.1. Malların Ve Yiyeceklerin Yönetimi ... 199

3.10.2. Eş Yönetimi ... 201

3.10.3. Ahlaki Değişim Ve Çocukların Eğitimi ... 202

3.10.4. Hizmetçilerin Ve Kölelerin Yönetimi... 207

3.11. ŞEHİR YÖNETİMİ/ SİYASET/ TEDBİRU’L-MÜDÜN ... 208

3.11.1. Toplanma Kısımları Ve Devletin Hallerinin Açıklanması ... 215

3.11.2. Hükümdarlık Yönetimi Ve Hükümdarların Adabı (Âdâb-ı Mülûk)... 224

3.11.3. SEVGİ VE DOSTLUK ERDEMİ ... 227

(7)

VII ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Üç Filozofun Ahlâk Kitaplarının Mukayesesi

1. ÜÇ FİLOZOFA GÖRE MUTLULUK ... 235

2. ÜÇ FİLOZOFA GÖRE MUTLULUKLA İLİŞKİSİ BAKIMINDAN HAZZIN TAHLİLİ... 252

3. ERDEM, ERDEMLERİN KÖKENİ VE ERDEMLERİN ORTA(İ’TİDÂL) OLUŞU PROBLEMİNİN ÜÇ FİLOZOFA GÖRE TAHLİLİ ... 256

4. ERDEM VE ERDEME BENZEYENİN ÜÇ FİLOZOFA GÖRE TAHLİLİ ... 276

5. TOPLUMUN KURUCU UNSURU ADALET ERDEMİNİN KAYNAĞI PROBLEMİNİN ÜÇ FİLOZOFA GÖRE TAHLİLİ ... 287

6. TOPLUMUN KURUCU UNSURU SEVGİ VE DOSTLUK ERDEMİNİN ÜÇ FİLOZOFA GÖRE TAHLİLİ ... 292

7. AHLÂK SANATI VE ERDEMLERİN TEMELİ İNSAN NEFİSİNİN ÜÇ FİLOZOFA GÖRE TAHLİLİ 303 8. AHLÂKIN OLUŞUMU VE EĞİTİMİN BU OLUŞUMDAKİ ROLÜ PROBLEMİNİN ÜÇ FİLOZOFA GÖRE TAHLİLİ ... 308

9. ERDEMSİZLİKLERDEN DOĞAN DURUMLARIN TEDAVİLERİNE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ BAĞLAMINDA ÜÇ FİLOZOFUN YAKLAŞIMLARININ TAHLİLİ ... 310

10. AHLÂKÎ BİR MESELE OLARAK EV YÖNETİMİNİN ÜÇ FİLOZOFA GÖRE TAHLİLİ ... 316

11. AHLÂK VE SİYASET İLİŞKİSİNİN ÜÇ FİLOZOFA GÖRE TAHLİLİ ... 319

Sonuç ve Değerlendirme ... 324

KAYNAKÇA... 333

Özet ... 341

Summary ... 341

(8)

VIII

Kısaltmalar

AN :Ahlâk-ı Nâsırî

NE :Nikomakhos‟a Etik

Tehzîb :Tehzîbü‟l-Ahlâk A.g.e. :Adı geçen eser A.g.m :Adı geçen makale

AÜĠFD :Ankara Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi AÜSBE :Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Bkz. :Bakınız

C. :Cilt

Der. :Derleyen

DĠA :Türkiye Diyanet Vakfı Ġslam Ansiklopedisi DĠB :Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı Yayınları

DÜĠFD :Dokuz Eylül Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi

Ed. :Editör

ĠÜSBE :Ġstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü KrĢ. :KarĢılaĢtırınız

M. : Miladi

M.Ö. :Milattan Önce

Md. :Maddesi

MÜSBE :Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü NĢr. :NeĢreden

Ö. :Ölümü

S. :Sayfa

Sy. :Sayı

TDV :Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları

(9)

IX

Thk :Tahkik eden

Trc :Tercüme eden

Vd. :Ve diğerleri

(10)

X

ÖNSÖZ

Ġnsan, bir düĢünce varlığı olduğu kadar aynı zamanda da bir eylem/davranıĢ varlığıdır. Ġnsanı, insan yapan sadece düĢünen yanı değil, düĢünce ile gerçekleĢen aksiyon tarafıdır. Ahlâk dediğimiz zaman, çok geniĢ bir alandan bahsetmekteyizdir. Ahlâkı, kabaca sistematik ahlâk ve sistematik olmayan ahlâk Ģeklinde ikiye ayırarak inceleyebiliriz. Bunlardan ikincisi, herhangi bir ilmi tetkike dayanmayan öyle veya böyle her insanın günlük yaĢantısında, kaynağını bilmeden atıfta bulunduğu, ahlâkî söylemleri içeren ahlâktır. Bu tarz ahlâkı, her ne kadar aralarında fark olsa da örf veya âdet üzerinden tanımlayabiliriz.

Sistematik ahlâk ise dinin, bilimlerin, temellendirmelerin, çözümlemelerin ve en nihayetinde felsefenin ahlâkı ele alıĢ tarzıdır.

Bu çalıĢmamızın konusu sistematik ahlâkı içermektedir. Felsefi ahlâk ve felsefenin ahlâka yaklaĢım tarzlarından birisi olan meta etik ahlâk kuramları çerçevesinde çalıĢmamız da Aristoteles‟in (ö. MÖ 322) Nikomakhos‟a Etik, Ġbn Miskeveyh‟in (ö. 1030) Tehzîbü‟l-Ahlâk, Nasîrüddin Tûsî‟nin (ö. 1274) Ahlâk-ı Nâsırî isimli eserlerini incelemeye çalıĢacağız.

Meta etik gibi çok yeni sayılabilecek bir ahlâk teorisi üzerinden, ahlâk felsefesi alanında birer klasik olan bu üç filozofun eserlerini tahlil etmek, takdir edersiniz ki kolay bir Ģey değildir. Bu zorluktan yola çıkarak, çalıĢmamızda eksikler olduğunun veya olabileceğinin farkındayız. Fakat bu alanda bir ilk olması hasebiyle, en azından daha sonra yapılacak araĢtırmalar için, yol gösterici bir çalıĢma olacağı ümidini taĢıyoruz.

Son olarak, çalıĢmamı yaparken bana her türlü kaynak, görüĢ ve cesareti veren, ahlâk alanındaki bilgi birikimi ve tecrübelerini benle paylaĢmaktan çekinmeyen danıĢman hocam Prof. Dr. M. Selim SARUHAN‟a teĢekkürü bir borç bilirim.

Ayrıca sabırla her yazdığımı okuyup, düzeltme zahmetine katlanan, görüĢ ve

(11)

XI önerileri ile çalıĢmama katı sağlayan eĢim Sümeyye‟ye, Zeynep Çakmak‟a ve en nihayetinde, benim bugünlere gelmemde maddi ve manevi emeği bulunan, anne ve babama teĢekkür ederim. Gayret bizden baĢarı Yüce Allah‟tandır.

Enes Rıdvan YILMAZ Sincan/Ankara

(12)

1 GĠRĠġ

1. ARAġTIRMANINAMACI YÖNTEM VE TEKNĠKLER

AraĢtırmamız, Aristoteles‟in Nikomakhos‟a Etik, Ġbn Miskeveyh‟in Tehzibü‟l-Ahlâk ve Nasîrüddin Tûsî‟nin Ahlâk-ı Nasıri isimli ahlâk kitaplarından hareketle, ismi geçen filozofların ahlâk anlayıĢlarını meta etik bir perspektiften ele almayı amaçlamaktadır.

Tarihsel bir öncelik sonralık iliĢkisi bağlamında, üç filozofumuzun eserlerine meta etik sorular yönelterek çözümleme yapmayı deneyeceğiz.

AraĢtırmamızda, kendimizi sınırlamak adına, kendimize parametre olarak alacağımız yöntemlerimiz olacak. Öncelikle, bahsi geçen üç filozofun, ahlâk anlayıĢlarını sistematik bir Ģekilde yansıttığı için yukarıda isimlerini verdiğimiz kitaplarının içerik analizlerini vereceğiz. Her ne kadar tezimiz klasik bir karĢılaĢtırma formatında olsa da özellikle, erdemler konusunda meta etik bir düzlemde çözümleme yapacağımız yerlerde bu formattan uzaklaĢacağız. Bizim amacımız, bire bir filozofların kitaplarını karĢılaĢtırmak değil, onların kitaplarında ele almıĢ oldukları konulara, meta etik sorular sorarak farklı bir yaklaĢım sergilemek olacaktır. Örneğin; mutluluk konusunu, üç filozofa göre ele aldığımızda, onların mutluluk hakkında neler söylediklerini karĢılaĢtırmaktan ziyade onların mutluluk konusuna yaklaĢım tarzlarını, mutluluğu nasıl temellendirdiklerini, mutluluk insan iliĢkisi ve mutluluk tanrı iliĢkisinin nasıllığı gibi sorularla filozofların görüĢlerini çözümlemeye çalıĢacağız.

Meta etiğe ait sorular sormak ile kastettiğimiz, her yere meta etik sorular getirip bunlara cevaplar aramak olmadığı gibi meta etik dıĢında kalan, etiğin diğer alanlarını da dıĢlayacağımız anlamına gelmemektedir. BaĢka bir ifade ile çalıĢmamızda indirgemeci bir yaklaĢımla kendimizi sınırlamak yerine, etik problemler adına üç filozofunda ahlâk kitaplarına, serbest bir bakıĢ açısı içerisinde yaklaĢacağız. Bu yaklaĢım tarzımızın da gerekli olduğu kanaatindeyiz. Çünkü gerek Aristoteles, gerekse de Ġbn Miskeveyh ve

(13)

2 Tûsî, yaĢadıkları devir itibariyle ve kaleme aldıkları ahlâk kitaplarıyla günümüz etik teorileri içerisine hapsedilmeyi pek de hak etmiyorlar. Bu Ģekilde indirgemeci bir tavır, günümüz etik görüĢlerinden haberdar olmayan, bu filozofların eserlerini dar kalıplara sığdırmak demektir. Biz üç filozofun da eserlerinde günümüz etik görüĢlerinin kıvılcımları sayılabilecek izler olduğuna inanıyoruz. Bundan dolayı da kendimizi sadece bir teori ile sınırlamamaya çalıĢacağız. BaĢka bir ifade ile yer yer etik adına arkeoloji yapmayı deneyeceğiz.

Meta etik kavramını, tezimiz açısından biraz daha açmak gerekiyor. Çünkü tek bir meta etik kuram bulunmamaktadır. Bundan dolayı akla „Hangi meta etik?‟sorusu doğal olarak gelmektedir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi meta etik kuramlar noktasında da kendimizi bir sınırlandırma içerisine sokmadık. ÇalıĢmamızın odak noktası meta etiğin, sınırlı kuramları içerisinden filozofların görüĢlerini değerlendirmek değil, meta etik kuramların, genel olarak bize sunacağı sorunsallardan hareket etmektir.

ÇalıĢmamız boyunca “etik” ve “ahlâk”ı önemli bir ayrım gerekmediği sürece birbirinin yerine kullanmayı tercih ettik. Bu Ģekilde bir tutum sergilememizin amacı, kullanım kolaylıklarından dolayı olacaktır. Gerekli olan yerlerde etik ve ahlâk arasında olan farklara dikkat etmeye özen göstereceğiz. Ayrıca, çalıĢmamızda “erdem” ve “fazilet”

gibi aslında eĢ anlamlı olan bu iki kavramı da yer yer birbirlerinin yerine kullandığımız oldu.

Tezimiz üç bölümden oluĢmaktadır. Birinci bölümde, üç filozofun eserlerinin Ģekilsel içerik analizlerine yer vereceğiz. Ġçerik analizini yaparken, bir kitap tanıtımından ziyade amacımız, Ģekilsel bir yöntemle üç filozofun ahlâk eserlerinin gösterimi Ģeklinde olacaktır. Hangi bölümde hangi konunun iĢlendiğini, konu bağlamında o bölümde geçen kavramları kısa bir Ģekilde göstermeye çalıĢtık. Filozofların, kitaplarını yazarken hangi

(14)

3 kaynakları kullandıkları veya kendilerinden sonra nasıl bir etki oluĢturdukları gibi konulara derinlemesine girmedik.

AraĢtırmamızın, ikinci bölümünü ise Aristoteles‟in Nikomakhos‟a Etik (bundan sonra NE), Ġbn Miskeveyh‟in Tehzibü‟l-Ahlâk (bundan sonra Tehzîb) ve Nasîrüddin Tûsî‟nin Ahlâk-ı Nasıri (bundan sonra AN) isimli ahlâk kitaplarının, ayrıntılı içerik tahlili oluĢturacaktır.

ÇalıĢmamızda, hazırladığımız içerik tahlilleri ile alakalı olarak, belirtmemiz gereken birkaç husus var. Öncelikle, içerik tahlillerinde olabildiğince kolay ve anlaĢılır bir dil kullanmaya çalıĢtık. Ayrıca kitaplarda yer alan bazı baĢlıkları, ilgili oldukları diğer konu baĢlıkları ile birleĢtirme yoluna gittik. BaĢlıklar konusunda bir diğer husus ise Aristoteles‟in NE‟inin içeriğinin, Aristoteles tarafından baĢlıklandırılmamasıdır.

Bundan dolayı biz, bu güçlüğü kendimiz konular ile alakalı baĢlıklar koyarak aĢmaya çalıĢtık. Diğer iki filozofumuzun kitaplarında, kendi baĢlıkları olduğu için belirttiğimiz gibi sadece ilgili olan kimi baĢlıkları birleĢtirme yoluna gittik. Bunun yanında içerik tahlillerini yaparken filozoflarımızın ahlâk kitaplarına bağlı kalarak ayrıntılı bilgiler vermekten kaçınmadık.

Üçüncü bölümünde ise meta etik bir yaklaĢım sergileyerek, filozoflarımızın üç ahlâk kitabından hareketle, görüĢlerini değerlendireceğiz. Ayrıca birbirlerine olan etkilerini veya birbirlerinden hangi noktalarda ayrıldıklarını göstermeye çalıĢacağız. Üç filozofun görüĢlerini belirlediğimiz baĢlıklar altında mukayese ve tahlil ettik.. Bunu yaparken kimi baĢlıklar altında klasik mukayese usulünü kimi baĢlıklar altında belirli problemler üzerinden mukayesemizi gerçekleĢtirdik.

Son olarak, kaynak yönetimimiz hakkında birkaç Ģey söylememiz icap ediyor. Tezimizi oluĢtururken, tabiri caizse kaynak cimriliği göstermeye özen gösterdik. Elimizden geldiğince birincil kaynaklar dıĢında, ikincil kaynaklara çok fazla yer vermemeye

(15)

4 çalıĢtık. Bu Ģekilde bir yol izlememizin sebebi ise Ġslâm ahlâk felsefesi adına meta etik ile ilgili pek kaynağın mevcut olmamasını gösterebiliriz. Buradaki kastımız, illa meta etik ve Ġslâm ahlâk felsefesi kavramlarının, geçtiği bir çalıĢma aradık gibi anlaĢılmamalıdır. Bilakis, içerik olarak faydalandığımız ikincil eserler de mevcuttur.

Üç filozofumuzun eserlerini ele alacak olursak, Aristoteles‟in NE‟i için gerekmedikçe Saffet Babür‟ün tercümesini kullandık.1 Ġbn Miskeveyh‟in Tehzîb‟i için Abdulkadir ġener vd. tercümesini temel aldık.2 Tûsî‟nin AN‟si için ise iki tane Türkçe tercümeden faydalandık. Bunlardan temel olarak kullandığımız, Anar Gafarov ve Zaur ġükürov‟un tercümesiyken3, ikinci olarak baĢvurduğumuz diğer tercüme ise A. Vahap TaĢtan ve Habil Nazlıgül‟ün tercümesidir.4

2. ĠSLÂM AHLÂK FELSEFESĠ VE META ETĠK TEORĠLER

Ġslâm düĢüncesinde ahlâk ve geliĢtirilen ahlâk kuramları ile 20. Yüzyılın dikkat çeken analitik felsefesinin, bir yansıması olan meta etik ahlâk kuramlarının, genel bir perspektifini vereceğimiz bu baĢlık altında, yazımızın sınırlarını belirlemek adına, kendimize bir yol haritası çizmenin gerekli olduğu kanaatindeyiz. Nitekim sınırlı bir çalıĢmada, böylesine geniĢ kapsamlı bir baĢlık açmak, bu cümleyi kurarak kendimizi sınırlandırmayı gerekli kılmaktadır.

1 Aristoteles, Nikomakhos’a Etik, ter. Saffet Babür, Bilgesu Yayıncılık, Ankara 2014. Sonraki atıflar “N.E.”

şeklinde olacaktır.

2 İbn Miskeveyh, Tehzîbü’l-Ahlâk, ter. Abdulkadir Şener, İsmet Kayaoğlu, Cihat Tunç, BüyüyenAy Yayınları, İstanbul 2013. Sonraki atıflar “Tehzîb” şeklinde olacaktır.

3 Tûsî, Ahlâk-ı Nâsırî, ter. Anar Gafarov, Zaur Şükürov, Litera Yayıncılık, İstanbul 2007. Bundan sonraki atıflar “A.N.” şeklinde olacaktır.

4 Tûsî, Ahlâk-ı Nâsırî, ter. A. Vahap Taştan, Habil Nazlıgül, Fecr Yayınları, Ankara 2005. Sonraki atıflar

“Ahlâk-ı Nâsırî” şeklinde olacak.

(16)

5 Ġslâm ahlâk felsefesine, meta etik bir anlayıĢla yaklaĢmak mümkün müdür? Ġslâm ahlâk felsefesi veya Ġslâm ahlâk filozofları adına, bir meta etikten bahsedebilir miyiz? Yoksa bu iki ahlâk anlayıĢının/yorumlayıĢının, ahlâkı ele alıĢ tarzları birbirinden çok mu farklıdır?

Ġslâm ahlâk felsefesi veya Ġslâm filozoflarının, ahlâkı ele alırken meta etikten faydanladıklarını söyleyebiliriz. Fakat belirtmemiz gerekir ki bu faydalanma, günümüz meta etik kuramlarının herhangi birisiyle doğrudan ilintili olarak gerçekleĢmemiĢtir.

Ġslâm ahlâk filozofları, daha çok meta etiğin yöntem ve sorularından faydalanmıĢtır.

Örneğin; Ġbn Sînâ‟nın (ö. 1037), cömertlik konusunu, İşârât ve Tenbihât isimli eserinde ele alıĢ tarzıdır. O, bu kitabında cömertlik nedir sorusunu metafizik konuların ortasında sorarken aslında verdiği ve geliĢtirdiği cevapta Kant‟tan çok önceleri görev ahlâkının temellerini belirler. Onun açıklamasına göre, cömertlik, gerekeni karsılıksız vermektir.

Gerekmeyen kimseye bıçak veren kiĢi cömert değildir. Ġnsanların, cömert gözükmesinin temelinde belli bazı etkenler vardır. Ġbn Sînâ, bu etkenleri belirlemeye çalıĢırken meta etik ilkeler belirlemeye çalıĢmaktadır.5 Meta etik yöntemin, Ġslâm ahlâk filozofları tarafından kullanıldığının diğer önemli bir örneğini de Fârâbî‟nin (ö. 950 ) belirlediği erdemin Ģartlarını verebiliriz. O, belli baĢlı ilkeler ıĢığında bir erdemin erdem olabilmesi için Ģartlar belirlemekte ve herhangi bir eylemin bu ilkelere uygunluğu açısından ahlâka konu olup, erdem veya erdemsizlik olarak belirleneceğini belirtir.6 Bu verdiğimiz örneklerden de anlaĢılacağı üzere, meta etik bir yaklaĢım tarzı Ġslâm filozoflarınca kullanılmıĢtır. Burada dikkat etmemiz gereken Ģey meta etiğin bu günkü kapsamıdır.

Biz, çalıĢmamız da üç filozofun eserlerindeki meta etik yaklaĢımları göstermeye

5 Müfit Selim Saruhan, “İbn Sînâ’da Ahlâkî Çözüm Üzerine” Uluslar Arası İbn Sina Sempozyumu Bildirileri içinde, İstanbul 2008, s. 123. Ayrıca bkz. İbn Sînâ, El-İşârât Ve’Tenbîhât, trc. Muhittin Macit, Ali Durusoy, Ekrem Demirli, Litera Yayıncılık, İstanbul 2013, s. 144.

6 Fârâbî, Tenbîh A’lâ Sebîli’s-Sa’âde, Fârâbî’nin İki Eseri içinde, trc. Hanifi Özcan, İFAV Yayınları, İstanbul 2014, s. 153.

(17)

6 çalıĢırken aynı zamanda da meta etiğin yöntemini kullanmaya çalıĢacağız. Buradaki argümanımız, verdiğimiz örneklerden anlaĢıldığı gibi ele alacağımız üç filozofunda eserlerinde meta etik yaklaĢımların olduğudur.

2.1.Ahlâk Teorileri ve Meta Etik

Ahlâk felsefesi veya etik hakkında ilk dikkat çekilmesi gereken husus ahlâk ve etik kavramlarının barındırdığı farklılıklardır. Biz, bu iki kavramı derinlemesine ele almamakla birlikte, birkaç cümleyle farklarına değinmek istiyoruz. Öncelikli olarak, belirtmek gerekirse, ahlâk ve etik farklı referans noktalarına sahiptir. Ahlâk (moral), kelimesi Arapçada huy, seciye ve tabiat gibi anlamlara gelen “hulk” kelimesinin çoğuludur. Ġnsanın, iyi ve kötü olarak vasıflandırılmasında etkin olan manevi nitelikleri, huyları ve bunların etkisi ile meydana gelen iradeli davranıĢların bütünü ahlâkın konusudur.7 Bunun yanında ahlâk, içerisinde toplumsal olan ve toplumun uyması gereken davranıĢ kuralları ve bir kimsenin Ģahsiyetini ifade eden hareketler bütünü gibi daha birçok anlamı içerisinde barındırmaktadır.8 Etik, Yunanca “ethos” kavramından türetilmiĢtir. Etik, ahlâk ele alındığında, ahlâkın felsefesini yapmak olarak tanımlanabilir. Ġnsan davranıĢları ile ilgili problemleri, iyi, kötü, sorumluluk veya sorumsuzluk gibi kavramların ne olduğunu ve bu kavramlarla, insanın nasıl bir iliĢkisi olduğu sorunlarını araĢtırmaya çalıĢan, felsefenin bir alt disiplinidir.9 Her ne kadar günümüzde bu iki kavram birbiri yerine kullanılsa da iki kavramdan anlaĢılan Ģey aynı değildir. Etik dediğimiz de felsefe açısından bir ahlâktan bahsederken, ahlâkı ele aldığımız da hem felsefeden bağımsız bir alandan hem de felsefi disiplinlerden birisinin

7 Mehmet Vural, İslâm Felsefesi Sözlüğü, Elis Yayınları, Ankara 2011, s. 18.

8 S. Hayri Bolay ahlâk kavramını altı ayrı şekilde tanımlamaktadır. Ayrıntılı bkz. Süleyman Hayri Bolay, Felsefe Doktrinleri ve Terimleri Sözlüğü, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara 2009, s. 4.

9 Bolay, a.g.e. s. 6.

(18)

7 temelini oluĢturan bir alandan bahsetmekteyizdir.10Ahlâk ve etik kavramları arasındaki fark konusunda anlattıklarımızdan maksadın hâsıl olduğu kanaatindeyiz.

Ahlâk ve etik arasındaki farktan hareket edersek, biz, felsefi ahlâk demek olan etik üzerinde durmaya gayret edeceğiz. Felsefi bir ahlâktan bahsetmek aynı zamanda felsefi düĢüncelerin veya teorilerin ahlâkın içerisine girmesini ve bu düĢünce veya teorilerden beslenen, ahlâk anlayıĢlarının neĢet etmesini ifade etmektedir. Ahlâk felsefesi alanında ortaya koyulan görüĢleri birçok baĢlık altında değerlendirmek mümkündür. Ancak, kabaca felsefenin sistematik, tarihsel ve eleĢtirel yönlerinden hareketle ahlâkı da bu üç alan üzerinden ele alabiliriz. Biz de ahlâk felsefesinde ortaya konulan teorileri;

klasik/normatif etik, meta etik ve eleĢtirel etik Ģeklinde ele alacağız.11 Bu Ģekilde indirgemeci bir tarzda ahlâkı ele almak, beraberinde birçok soruyu gündeme getirebilir.

Fakat biz bu soruları burada ele almamakla beraber, bu sorulardan belki de en önemlisi olan „Ahlâkın kaynağı nedir?‟ sorusu hakkında birkaç açıklama yapmak istiyoruz.

Ahlâkın kaynağının ne olduğu veya yukarıdaki gibi bir ayrım yaptığımız zaman, hangi tür temellere sahip olan teorileri bir baĢlık altında topladığımız gibi cevaplanması gereken bir dizi soru/sorunla daha karĢılaĢmaktayız. Biz, bu sorunlara derinlemesine girmeden ahlâkın kaynağı konusunda konuĢmak istiyoruz. Ahlâkın kaynağı konusunda ortaya birçok görüĢ koyulmuĢtur. Fakat din ve din dıĢı Ģeklinde indirgemeci bir yaklaĢımla bu sorunu ikiye ayırıp ele alabiliriz. Din dıĢı temeller, farklı filozoflar tarafından akıl, sezgi veya duygu olarak kabul edilmiĢtir.12 Dini temellerden hareket eden filozoflar ise mensubu oldukları dinin temel dinamikleri olan Tanrı, vahiy veya

10 Ahlâk ve etik arasındaki farklar için bkz. Ahmet Cevizci, Etik Ahlâk Felsefesi, Say Yayınları, İstanbul 2014, s. 17-21.

11 Ahlâkın bu şekilde ayırmakta Ahmet Cevizci’yi takip ettik. Fakat o, bu üçlü ayrımı Teorik Etik başlığı altında yapmaktadır. Önce ahlâkı teorik ve uygulamalı ahlâk/etik olarak ikiye ayırmakta sonra Teorik etik başlığı altında bu üç alan üzerine yoğunlaşmaktadır. Ayrıntılı bkz. Cevizci, a.g.e. s. 24-33.

12 Recep Kılıç, Ahlâkın Dini Temeli, TDV, Ankara 2012, s. 14.

(19)

8 peygamberlerin sözlerinden/hadislerinden hareketle, ahlâkî olanın kaynağını belirleme yoluna yönelmiĢlerdir. Dini temeli esas alan düĢünürlerin, görüĢlerinde de din dıĢı temeli esas alanların görüĢlerinde olduğu gibi farklı yaklaĢımlar bulunmaktadır. Fakat sınırlı bir çalıĢmamız olduğu için bu konulara daha detaylı girmeyeceğiz.

Ahlâk felsefesi içerisinde ortaya koyulan görüĢleri üç baĢlığa indirgemiĢtik. Tekrar bu baĢlıkları ele alarak devam edersek ilk olarak karĢımıza “normatif etik”(kural koyucu) çıkmaktadır. Normatif etik türü olarak nitelendirdiğimiz ahlâk kuramlarının en dikkat çekici yönü, ahlâkî olan yargıları ortaya koyup bunu temellendirme yoluna giderek, genel ilkeler ortaya koyma çabası içerisinde olmalarıdır. Bu çabanın neticesinde ise ortaya koydukları görüĢlerin, haklı olduğu kanaatine ulaĢmayı gaye edinirler. Bununla birlikte normatif ahlâk da teleolojik (sonuçcu), deontolojik (eylemin kendisine vurgu yapan) ve erdem etikleri gibi kendi içerisinde ayrımlara tabi tutulmuĢtur.13

Etik türlerinden bir diğeri ise eleĢtirel etiktir. EleĢtirel etik, modern etiğe ve klasik etiğin modern tarzına bir tepki olarak ortaya çıkmıĢtır. Normatif etiği ve meta etiği, eleĢtiri süzgecinden geçirme ve etik adına yeni bir yol haritası çıkarma, eleĢtirel etiğin edindiği bir yöntemdir.14

Etik teorilerinden sonuncusu ise tezimizi de yakından ilgilendiren meta etiktir. Meta etik, diğer bir adıyla -analitik felsefenin etik anlayıĢını yansıttığı için- analitik etik veya

13Normatif etik ve türleri ile alakalı olarak geniş bilgi için bkz. Abdullah Yıldız, Meta-Etik Bir Teori Olarak Ahlâkî Sezgiciliğin Savunulabilirliği, (Basılmamış doktora tezi), AÜSBE, Ankara 2014, Giriş bölümü, s. 11- 16. Bu esere bundan sonraki atıflarımız “Meta-Etik Bir Teori” şeklinde yapılacaktır. Ayrıca bkz. Cevizci Etik Ahlak Felsefesi, s. 35-181. Bunun yanı sıra ahlâkın içerisinde burada girmediğimiz birçok ayrım bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi de “betimleyici ahlâk” teorileridir. Betimleyici ahlâk teorileri daha bilimsel olan ahlâk olarak da karşımıza çıkmaktadır. Buradaki bilimselden kastımız ise sosyal bilimlerin, özellikle psikoloji, sosyoloji ve tarih gibi alanların ahlâkı ele alış tarzlarını anlamaktayız. Betimleyici ahlâk daha çok olgu üzerinden hareketle ortada bulunan “ahlâkî olanı” anlayıp anlamlandırma içerisindedir. Ne normatif ahlâk teorileri gibi bir gaye veya sonuç edinme ne de meta etik teoriler gibi çözümleyici bir tavra sahip değildir. Betimleyici ahlâk için ayrıntılı olarak bkz. Cevizci, a.g.e., s. 38-42.

14 Eleştirel etik için daha ayrıntılı bilgi için bkz. Cevizci, a.g.e. s. 255-481.

(20)

9 çözümleyici etik olarak da karĢımıza çıkmaktadır. Analitik felsefe terimi, yirminci yüzyılın baĢından itibaren, özellikle Anglosakson coğrafyada, dil analizinden hareket eden felsefi araĢtırmaları belirtmek için kullanılmıĢtır.15 Bu felsefi anlayıĢın ürünü olan meta etik ise normatif etik sistemlerini, onların ilkelerini, kaynaklarını ve ahlâkî kavramlarını inceler. Normatif etikte olduğu Ģekliyle ahlâkî ideal veya teori üretmek gibi bir amacı bulunmamakta aksine felsefi bir analiz gayesi gütmektedir.16

Meta etiğin ahlâkî yargıları dil açısından çözümlemesinde farklı yaklaĢımlar bulunmaktadır. Meta etik üzerine kafa yoran felsefecilerin bazıları, etiğin bilgisel olmadığından hareket ederken, bazıları ise etiği metafizikten soyutlayarak ancak bir etik elde edeceklerini düĢünmektedirler. Bir diğer grup ise, meta etik çözümlemelere dayanan fakat bu çözümlemeleri sadece bir baĢlangıç noktası olarak kabul eden bir etik kurma çabası içerisindendirler.17 Bu Ģekilde bir etik anlayıĢı kurmaya çalıĢan filozoflar, ahlâk dili üzerine kafa yormuĢlar ve bunun sonucunda ahlâkın dilini birinci ve ikinci düzey Ģeklinde ayırma yoluna gitmiĢlerdir. Buna göre, birinci düzey dilin içerisinde ahlâk açısından günlük yaĢantıda kullanılan dil ve dilden hareket eden normatif etiğin soruları yer almaktadır. Ġkinci düzey dil ise, birinci düzeyde ortaya koyulan ahlâkî yargıların çözümlemesinde kullanılmaktadır.18 Örneğin; fakir insanlara yardım etmenin ahlâkî bir ödev olup olmadığını tartıĢan iki kiĢinin verdiği cevaplardan hangisinin doğru olduğu veya neden doğru olduğuyla alakalı sorular birinci düzey sorulardır. Bu tartıĢan iki kiĢinin, aslında ne yaptığı, objektif mi yoksa sübjektif mi bir duygu durumunu

15 Jean-Gérard Rossi, Analitik Felsefe, Analitik Felsefe içinde der. Ve trc. Atakan Altınörs, Say Yayınları, İstanbul 2008, s. 9. Ayrıca meta etikle alakalı olarak bkz. John Hospers, Analitik Felsefeye Giriş, trc. Şahin Filiz, adres Yayınları, 2017, s. 296-324. Fred Feldman, Etik Nedir? trc. Ferit Burak Aydar, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, 2013, s. 254-359.

16 Cevizci, a.g.e. s. 183. Ayrıca bkz. Bolay, Felsefe Doktrinleri ve Terimleri Sözlüğü, s. 247-248, William K.

Frankena, Etik, trc. Azmi Aydın, İmge Kitabevi, Ankara 2007, s.173.

17 Harun Tepe, Etik Ve Metaetik, Türkiye Felsefe Kurumu, Ankara 2011, s. 12.

18 Hakan Poyraz, Dil ve Ahlâk, Vadi Yayınları, Ankara 1996, s. 24-25.

(21)

10 birbirleri ile paylaĢıyorlar? Gibi sorular sormak da ikinci düzey sorulara örnek olmaktadır.19 Bu örnekte gördüğümüz gibi normatif etik üzerine meta etiği inĢa etmek mümkündür. Nitekim bizde tezimizde bu Ģekilde bir yol tutup normatif yargılarda meta etik çözümlemeler yapmaya çalıĢtık.

Yukarıda ana hatları ile ortaya koymaya çalıĢtığımız, meta etik de kendi içerisinde farklı baĢlıklar altında kısımlara ayrılmaktadır. BiliĢselcilik (Cognitivism); biliĢselci-olmayan (non-Cognitivism); betimleyicilik (descriptivism); betimleyici-olmayan (non- descriptivism); tanımlayıcılık (definism); tanımlayıcı-olmayan (non-definism) gibi ayrımlar yapılmaktadır. Bu ayrımlar yapılırken duygulanımcılık (emotivism), sezgicilik (intuitionism) ve önkayıtlayıcılık (prescriptivism) gibi kavramlar kullanılmaktadır.20 Meta etik hakkında ana hatlarıyla Ģimdiye kadar bahsetmeye çalıĢtık. Son olarak meta etiğin hangi soru veya sorunlarla ilgilendiğiyle alakalı bahsetmek istiyoruz. Frankena‟ya göre genellikle meta etik Ģu soruları sorar;

a) Doğru, yanlıĢ, iyi, kötü ve etik gibi kavramların anlamları ya da tanımları nelerdir? Bu tür kavramları içeren yargıların iĢlevi ya da anlamı nedir?

b) Bu tür terimler ahlâkî olarak kullanıldığında, ahlâkî olmayanın kullanılıĢından nasıl ayrılmaktadır ve ahlâkî yargılar normatif yargılardan nasıl ayrılır?

c) Eylem, vicdan, özgür irade, niyet ve söz verme gibi birbirleriyle bağlantılı kavramların açıklaması ya da anlamı nedir?

d) Etik yargılar ya da değer yargıları kanıtlanabilir ya da geçerli oldukları gösterilebilir mi? Evetse nasıl ve ne Ģekilde?21

19 Yıldız, Meta-Etik Bir Teori, Giriş bölümü, s. 18.

20 Poyraz, a.g.e. s. 29. Meta etik teorilerin farklı şekillerde ayrımları için bkz. Yıldız, a.g.e. Giriş bölümü s.

24-27.

21 Frankena, Etik, s. 174.

(22)

11 Frankena‟nın bu Ģekilde belirlediği soruların/sorunların yanında, ahlâkla ilgili olması yönünden epistemolojik, ontolojik, semantik, psikolojik, metafizik ve fenomenolojik sorular sormak ve bunlara cevap aramak için birçok meta etik soru gündeme taĢınmaktadır.22

2.2.Ġslâm Ahlâk Felsefesi ve Ġslâm Ahlâkı

Bir önceki baĢlık altında günümüz açısından ahlâk felsefesinin nasıl kısımlara ayrılıp ele alındığını göstermeye çalıĢtık. Söz konusu ayrımlardan hareket ederek, Ġslam ahlâkının da benzer ayrımlara tabi tutulduğunu görmekteyiz. Bu baĢlık altında, Ġslam düĢüncesinde ahlâk ve ahlâk felsefesine genel bir bakıĢ atmaya çalıĢacağız.

Ġslam düĢüncesinde ahlâkı ele almak beraberinde birçok soruyu gündeme getirmektedir.

Bunlardan en bilindik olanı ise, bir Ġslam ahlâkından bahsedip bahsedemeyeceğimiz gibi özgünlükle alakalı sorudur. Tezimizin sınırlılığı içerisinde biz böylesi kapsamlı bir sorunun yanıtlanması ile uğraĢmayacağız.23 Fakat belirtmek isteriz ki bu konudaki tavrımız gerek Ġslam felsefesinin gerekse de Ġslam ahlâkının özgünlüğünü kabul ettiğimiz Ģeklindedir. Bu konudaki kanaatlerimize biraz aĢağıda değineceğiz. ġimdi Ġslam ahlâk teorilerine daha yakından bakalım.

“Ġslâm ahlâkı” ve “Ġslâm‟da ahlâk ilmi” ayrı anlamlara iĢaret etmektedir. Ġlki kendinde bir özgünlük taĢırken, ikincisi Ġslâm düĢüncesinde ahlâkın bir fenomen olarak nasıl ve ne Ģekillerde ele alındığına iĢaret etmektedir.24 Ġslam ahlâk teorileri de “bu iki kavramın

22 Bu alanlara ait sorular ve örnekleri için bkz. Yıldız, Meta-Etik Bir Teori, Giriş bölümü s. 18-19.

23 İslâm ahlâkının özgünlüğü üzerine bkz. İbrahim Hakkı Aydın, İslâm Ahlâk Teorilerinin Özgünlük Problemi Üzerine, İslâm Felsefesinin Özgünlüğü içinde, Elis Yayınları, Ankara 2009, s. 99-113. Ayrıca İslâm Felsefesinin Özgünlüğü için bkz. Mehmet Vural, İslâm Felsefesinin Özgünlüğü, ed. Mehmet Vural, Elis Yayınları, Ankara 2009.

24 Müfit Selim Saruhan, İslâm Düşüncesinde Ahlâk İlmi, Eskiyeni, ss. 28/Bahar, 2014, s. 54.

(23)

12 hangisinin temele alarak oluĢturulduğuyla ilgilidir” demek yanlıĢ olmasa gerek. Nitekim Ġslam ahlâkı dediğimiz zaman, dini temele sahip ahlâk görüĢlerinden bahsetmekte iken, Ġslam‟da ahlâk ilmi veya Ġslam düĢüncesinde ahlâk dediğimizde de sadece ahlâkın dini temeline değil, din dıĢı temellerine de iĢaret etmekteyiz.

Ahlâkı, indirgemeci bir tarzla dini ve din-dıĢı temellere dayanan Ģeklinde ayırmıĢtık.

Ġslam düĢüncesinde ahlâkı ele alırken, bu ayrıma göre bir tasnife giderek dini ve din dıĢı temeller bağlamında bir ayrım yapmak mümkündür. Kaynağını direk Ġslam dinin kutsal kitabı ve peygamberinin sünnetlerinden alan ahlâk görüĢlerini, dini temele sahip olan ahlâk teorileri olarak belirliyoruz. Bunun yanında aklı temele alıp felsefi analizler sonucu ahlâk nazariyesi kurmaya çalıĢan teorileri de din-dıĢı temele dayanan ahlâk teorileri olarak değerlendireceğiz. Burada belirtmek gerekir ki bu Ģekilde kalın çizgilerle bu görüĢ dini bu görüĢ din-dıĢı demek gibi kesin bir kanaatimiz yoktur, zaten Ġslam düĢüncesinde ahlâkı ele alan düĢünürlerin ahlâk görüĢlerinde hem dini hem de din-dıĢı temellendirmelerin birlikte kullanıldığını görebiliriz. Ġslam ahlâkını veya Ġslam düĢüncesinde ahlâk teorilerini farklı Ģekillerde sınıflamak mümkün olmakla birlikte biz, dini temele dayalı olan ahlâk teorilerini; Kur‟ân ve Sünnet Temelli Ahlâk; Kelamî Ahlâk ve Tasavvufi ahlâk baĢlıkları altında değerlendirirken, din-dıĢı temele sahip olan ahlâk teorilerini ise Felsefi Temelli Ahlâk Teorileri baĢlığı altında değerlendireceğiz.25

Dini ahlâk teorilerinden ilki kuĢkusuz Ġslam dininin temel iki kaynağını oluĢturan Kur‟ân-ı Kerim ve Hz. Peygamber‟in (s.a.v.) sünnetleridir.26 Dinler genel olarak ibadet,

25 İslam’da ahlâkın farklı şekillerde sınıflandırılması ile ilgili olarak bkz. Macid Fahri, İslam Ahlâk Teorileri, trc. Muammer İskenderoğlu, Atilla Arkan, Litera Yayıncılık, İstanbul 2014; Ahmet Hamdi Akseki, Ahlâk Dersleri Ahlâk İlmi ve İslam Ahlâkı, sad. Ali Arslan Aydın, Yasin Yayınevi, İstanbul 2014, s. 32; Mustafa, Çağrıcı, İslam Düşüncesinde Ahlâk, Dem Yayınları, İstanbul 2014.

26 Kur’ân-ı Kerim’de ahlâk kelimesi yer almamakla birlikte, biri “âdet ve gelenek” diğeri de “ahlâk”

manasında olmak üzere iki yerde (eş-Şuarâ 26/137; el-Kalem 68/4) ahlâkın tekili olan “huluk” kelimesi geçmektedir. Ayrıca pek çok yerde yer alan “amel” teriminin alanı ahlâkî davranışları da içine alacak şekilde geniş tutulmuştur. Bunun yanında birr, takvâ, hidâyet sıdk gibi iyi ahlâklılıkla ilgili, ism, dalâl, israf,

(24)

13 inanç ve ahlâk konularında temel prensipleri müntesiplerine sunmaktadır. Bundan dolayıdır ki Ġslam dini de aynı Ģekilde Müslümanlara aynı temel prensipleri sunmaktadır. Müslümanların temel kaynağı olan Kur‟ân-ı Kerim‟de insanın gerek ameli, gerekse de pratik hayatı ile ilgili prensipler bulmak mümkündür. Belirtmek isteriz ki Kur‟ân sistematik bir ahlâk kitabı değildir. Fakat ortaya koymuĢ olduğu ahlâkî prensiplerden hareketle bir ahlâk sistemi oluĢturmak mümkündür ki, Ġslam ahlâkı alanında fıkıhçılar, kelamcılar, mutasavvıflar ve felsefecilerin bu prensipleri temel alarak ahlâk görüĢlerini kurduklarını söylemek mümkündür.27

Kur‟ân, peygamber aracılığı ile insanlara bir takım emirler ve yasaklar getirmiĢtir. Bu emir ve yasakların bazıları içinde taĢıdıkları anlamın mahiyeti itibariyle insanların, ahlâkî olarak yapması gerektiği veya yapmaktan sakınması gerektiği eylemleri içerisinde barındırmaktadır.28 Ġnsan, ancak bu emir ve yasaklara uyduğu ölçüde ahlâklı kabul edilmekte ve bunun neticesinde gerçek kazanan veya kaybeden olmaktadır.

Takvâ, hilm, maaruf ve hasene gibi olumlu ahlâkı ifade eden kavramların yanında ism, zulüm ve hevâ gibi olumsuz ahlâkı ifade eden ahlâkî buyruklar insanların dini ve

hevâ ve zulüm gibi kötü ahlâklılıkla ilgili terimler kullanılmıştır. Hadislerde ise bu terimlerin yanında

“ahlâk” ve “hulk” kelimeleri de kullanılmıştır. Bkz. Mustafa Çağrıcı, “Ahlâk” mad. DİA, Ankara 1989, c. 2, s. 2.

27 Çağrıcı, İslam Düşüncesinde Ahlâk, s. 30.

28Kur’ân’da emirler için bkz. Hud 11/113, en-Nûr 24/30, 31, 33, 60, el-Ahzâb, 33/32,33, en-Naziât 79/40, 41, et-Tevbe 9/120, el-Müddessir 74/7, el-İsrâ 17/29, 36, 110, Lokman 31/19, el-Hucurât 49/12, el- Ankebût 29/ 1-3, 10 gibi ayetler; yasaklar için bkz. el-Bakara 2/172, 173, 174, 188, 204-206, 268, 275- 276, en-Nisâ 4/ 28, 36, 37, 48, 113, 119, el-Haşr 59/9, Saff 61/2-3, el-İsrâ 17/26-27, el-Mâûn 107/ 4-7, el- Kehf 18/28, 32-42, Al-i İmrân 3/153, Tahâ 20/31, el-Hadîd 53/27, en-Nahl 16/23 gibi ayetler örnek olarak gösterilebilir. Dini ahlâkla ilgili M. Abdullah, Draz, Kur’ân Ahlâkı isimli eserinde çeşitli konu başlıkları altında ahlâka dair ayetleri bir araya getirmiştir. Bkz. M. Abdullah Draz, Kur’ân Ahlâkı, İz Yayıncılık, trc.

Emrullah Yüksel, Ünver Günay, İstanbul 2009, s. 445-516. Ahlâkla alakalı ayetleri bir arada bulabileceğiniz bir başka eser için bkz. Ömer Özsoy, İlhami Güler, Konularına Göre Kur’an (Sistematik Kur’an Fihristi), Fecr Yayınları, Ankara 2013, s. 353-438; Ömer Aydın, Kur’ân-ı Kerim’de İman Ahlâk İlişkisi, İşaret Yayınları, İstanbul 2007.

(25)

14 dünyevi hayatlarını Ģekillendirmelerinde Kur‟ân-ı Kerim de öne çıkan yol gösterici konumda bulunan bazı terimlerden bir kaçıdır.

Kur‟ân‟ın ortaya koymuĢ olduğu bu prensiplerin yanında bir de Hz. Peygamber‟in (s.a.v.), bu ilkeler doğrultusunda ortaya koymuĢ olduğu ahlâkî prensipler bulunmaktadır. Bu prensiplerin de Ġslam söz konusu olunca bağlayıcılığı bulunmaktadır.

Hz. Peygamber (s.a.v.), Kur‟ân-ı Kerim‟in ete kemiğe bürünmüĢ bir hali olarak teorik olan ayetleri pratikte uygulamıĢtır. O, sizden birisi kendisi için istediğini din kardeĢi için istemedikçe gerçek anlamda iman etmiĢ olmaz diyerek altın oran prensibine iĢaret ederken, ameller niyetlere göredir diyerek ahlâkî olanın belirlenmesinde niyetin yani insanın sahip olduğu psikolojinin önemine dikkat çekmektedir. O, ahlâk açısından temel olan prensipleri barındıran bu ve bunun benzeri birçok hadis ve sünneti ile insanın ahlâkî yönünün geliĢmesinde baĢat rol oynamıĢtır.29

Kur‟ân ve Sünnet‟ten sonra, Ġslam dini içerisinde ahlâk alanında farklılaĢmalar baĢlamıĢtır. Bunlardan ilki, Tasavvuf ehlinin yaĢamıĢ oldukları ve ortaya koydukları ahlâktır. Hz. Peygamber‟in ölçülü bir zühd hayatı yaĢamıĢ olmasına özenen insanlar, Ġslam ile gelen bu dünyanın geçici olup esas kalıcı olanın ölüm sonrası hayat olduğu anlayıĢından hareketle, bu dünyada fani ihtiyaçlarından fazlasına önem vermemiĢler ve bu yolda bir takım ahlâkî prensipler ortaya koyup bunlara uymaya özen göstermiĢlerdir.30 Ortaya koyulan bu zühd ahlâkı, Tasavvuf ahlâkının temelini oluĢturmaktadır. Tasavvufi ahlâkın temelinde, zühd hayatına yönelik bir yaĢantı yer almakta olup dünyevi olanlardan ihtiyaç ölçüsünde faydalanmak, nefsin isteklerinden

29Hz. Peygamber’in (s.a.v.) hadisleri ve sünnetlerindeki ahlâkî ilkeler ve kurallar için bkz. Cafer Sadık Yaran, İslam Ahlâk Felsefesine Giriş, Dem Yayınları, İstanbul 2012, s. 16-18, Ayrıca konu ile ilgili olarak bkz. Fahri, İslâm Ahlâk Teorileri, s. 49-58; Çağrıcı, İslâm Düşüncesinde Ahlâk, s. 24-40.

30 Çağrıcı, a.g.e. s. 109-110.

(26)

15 vazgeçmek ve nefs terbiyesi gibi uygulamalar bu hayatın baĢlıca kurallarını oluĢturmaktadır.

Tasavvuf ahlâkından sonra dini ahlâkın içerisinde ikinci büyük oluĢum, Kelâmî ahlâktır.

Nitekim Kelâmî ahlâk, felsefi ahlâka giden yolda ilk kıvılcımların ortaya çıktığı yerdir demek zorlama bir yorum değildir. Kelâm ilminde ahlâk konusu bağımsız bir yapıya sahip olmasa da husun-kubuh, ta‟dil-tecvir, salah-aslah, teklif, irade ve kader gibi ahlâkla ilgili kavramların kelâm ilminde ele alınması kelâmın ahlâkı doğrudan incelediğini de göstermektedir.31 Kelâm ilmi ile uğraĢan düĢünürler, ahlâkı da yakından ilgilendiren insanın fiillerini nasıl kazandığı ve fiillerini kazanırken Allah-kul, kul-Allah iliĢkisinin nasıllığı ölçüsünde düĢüncelerini belirlemeye çabalamıĢlardır. Bu çabalar sonucunda da ortaya birçok yeni görüĢ ve bu yeni görüĢleri savunan fırkalar çıkmıĢtır.

Bunlardan en çok bilinen görüĢleri ele alacak olursak; Mu‟tezilî âlimler, insanın tüm fiillerinde özgür olduğu tezini savunmuĢlardır. Mu‟tezilî âlimlerin karĢısında ise insanın tüm fiillerinde Allah‟a bağlı olduğu tezini savunan ve insanı rüzgâr önünde oradan oraya savrulan bir yaprağa benzeten Cebriyye âlimleri yer almıĢtır. Bu iki uç arasında birçok görüĢ ortaya atılmıĢtır. Bunlardan en önemli ikisi; EĢ‟âri ve Matûridîler‟in ortaya koydukları görüĢlerdir. Bu görüĢlerin farklılıklarına bir örnekle değinmenin yeterli olacağı kanaatindeyiz. Ġnsanın fiillerini iĢlemede hür olup olmadığı problemi Kelâmî ekoller arasında en çok tartıĢılmıĢ konulardan bir tanesidir. Mu‟tezilî âlimler insanın fiillerini hür bir irade ile meydana getirdiğini kabul ederken, EĢ‟âri âlimler ise insanın böylesi bir serbestiyete sahip olmadığını ifade etmektedirler. Bu tavırlarını da “istitaat”

ve “kesb” nazariyeleri ile açıklama yoluna yönelirler. Matûridîler ise diğer iki ekolün orta yolunu tutma giriĢimine gitmiĢtir. Onlara göre insanın fiili ontik olarak Allah‟a nispet edilse de fiillerin iyi veya kötü Ģeklinde nitelik kazanması insanın irade ve hürriyetindedir. Ayrıca Matûrîdiler, EĢ‟ârîlerin ortaya koymuĢ oldukları kesb anlayıĢını

31 Abdunnasır Süt, Mu’tezile ve Ahlâk Kadı Abdulcebbar Örneği, İz Yayıncılık, İstanbul 2016, s. 15.

(27)

16 da ihtiyar, kasd ve azm gibi psikolojik âmillerle açıklamaya çalıĢarak kesb nazariyesine farklı bir yorum getirmiĢlerdir.32Kelâmcıların ortaya koymuĢ oldukları bu görüĢler temelde insan fiillerinin Allah‟la iliĢkisinin nasıllığı konusunda olsa da dolaylı olarak da ahlâk ilmi için büyük öneme sahiptir. Nitekim irade hürriyeti, ahlâkî olanın belirlenmesine esas teĢkil etmektedir.

Dini ahlâk çerçevesinde, Ġslam içerisinde neĢet eden ahlâk görüĢlerine kısaca bakmaya çalıĢtık.33 ġimdi Ġslam düĢüncesi içerisinde meydana gelen felsefi ahlâk anlayıĢlarına kısaca bakalım.

Felsefi temele sahip ahlâk anlayıĢlarına geçmeden birkaç cümle ile Ġslam dünyasında meydana gelen tercümelerden ve bu tercümelerden önceki o coğrafya da bulunan ahlâk anlayıĢından bahsetmek istiyoruz.

Dünya medeniyet tarihine baktığımız da hiçbir medeniyet yoktur ki baĢka medeniyetler ile temasa geçmemiĢ olsun ve baĢka medeniyetlerden etkilenmemiĢ olsun. H. Ziya Ülken (ö. 1974);

32 Kelâm ekolleri ve ortaya koydukları farklı görüşler için ayrıntılı olarak bkz. Çağrıcı, a.g.e. s. 97-109.

33 Yukarıda İslam ahlâk literatürü içerisinde ele almadığımız bir diğer konu ise edebi ahlâk yazınıdır. Bir başka adı ile “Hikemiyat” kültürüdür. Bu edebi ahlâk yazının da çeşitli kültürlere mensup olmasına rağmen aynı düşünceleri ifade ettiklerine inanılan filozof, sufi, doktor, şair ve hukukçu gibi birçok düşünürün sözleri bir araya getirilir. Genellikle bu tarz eserler enbiya kıssalarından başlayıp Hz.

Peygamberin hadisleriyle devam eden fakat asıl itibariyle Hind, ,İran, İslam-öncesi Arap ve Hellenistik kültürlerin hikemiyat koleksiyonlarını sergileyen antolojilerden oluşmaktadır. Bunlardan en bilinenleri İbn Miskeveyh’in Cavidân-ı Hired’i, ,Sicistânî’nin Sıvânu’l-Hikme’si ve Ebu’l-Hasen El-Âmirî’ninEs-Saâde ve’l-İs’âd’ı gibi eserlerdir. Hikemiyat kültürü ve bazı örnekleri için bkz. İlhan Kutluer, İslam Felsefesi Tarihinde Ahlâk İlminin Teşekkülü, (Basılmamış doktora tezi) MÜSBE, İstanbul 1989, s. 47-97. Esere bundan sonraki atıflar “ Ahlâk İlminin Teşekkülü” şeklinde olacaktır. ; Eşref Altaş, Hikemiyat Literatürü ve Ahlâk, İslâm Ahlâk Literatürü Ekoller ve Problemler içinde, ed. Ömer Türker, Kübra Bilgin Tiryaki, İlem Kitaplığı, 2016, s. 103-138. Fars, Hind, Arap, Yunan ve İslâm düşünürlerinin hikemi sözlerini barındıran İbn Miskeveyh’in Cavidân-ı Hired’i için bkz. İbn Miskeveyh, el-Hikmetü’l-Hâlide (Cavidân-ı Hired), thk.

Abdurrahman Bedevi, Kahire 1952.

(28)

17

“… Kendi içine kapanan ve her Ģeyi yalnız kendinde arayan cemiyetlerin yeni bir Ģey yaratmasına, tek ve büyük medeni açılıĢ yoluna girmesine imkân yoktur. Çıraklık devresi geçirmeden usta olunamaz. Bütün tesirlere kapısını geniĢçe açmasını bilmeyen

yeni bir Ģey yaratamaz. Yaratmak, temsil etmek ve uzviyete karıĢtırmak demektir.”34

Ülken‟den yaptığımız bu alıntı, medeniyetler arasındaki etkileĢimi güzel bir Ģekilde anlatmaktadır. Usta çırak iliĢkisinin medeniyetler arasında da kurulduğunu ve bu iliĢkiden yeni yeni medeniyetlerin peyda olduğunu haber vermektedir. KuĢkusuz medeniyetler arasındaki bu usta çırak iliĢkisini sağlayan en temel araç ise dildir.

Medeniyetler tarihine baktığımız zaman, tercümelerin usta çırak iliĢkilerinin kurulmasında, temel bir göreve sahip olduğunu görürüz. Usta çırak iliĢkisi bağlamında tercüme faaliyetleri Ġslam medeniyetinin meydana gelmesinde de ortaya çıkmıĢtır.

Ġslâm dini, indiği andan itibaren fetihçi bir politika izleyerek kısa sürede sınırlarını geniĢletmiĢtir. Ġçerisinde barındırdığı hoĢgörü ve ilme verdiği değer sayesinde yayıldığı coğrafyalarda karĢılaĢtığı kendisine göre yeni olan ilmi hareketleri yasaklayıp cephe almamıĢ bilakis “hikmet müminin yitiğidir. Onu nerede bulursa alır.” mottosundan hareket ederek, karĢılaĢtığı yabancı ilimleri kendi bünyesine katıp Ġslam‟ın hamurunda titizlikle yoğurmaya gayret etmiĢtir. Bu bağlamda Müslümanlar, karĢılaĢtıkları farklı kültürlerin dillerinden sahip oldukları ilmi zenginlikleri tercüme yoluyla Arapçaya aktarmaya baĢlamıĢlardır. Özellikle IX. yüzyılda Abbasi halifelerinden Memûn‟un Beytü‟l-Hikme isimli tercüme evini kurmasıyla tercümeler daha sistematik ve titiz bir Ģekilde yapılmaya baĢlanmıĢtır. Müslümanlar, tercüme faaliyetleriyle bir yandan elde ettikleri bilgi birikimlerini, sahip oldukları Ġslami birikimin daha sistematik hale getirilmesinde kullanırken, diğer yanda da Ġslam‟a saldırı niteliği taĢıyan düĢüncelere karĢı sistematik cevaplar vermek için kullanmaya baĢlamıĢlardır. Belirtmek gerekir ki,

34 H. Ziya Ülken, Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2011, s. 3.

(29)

18 bu tercümeler neticesinde ortaya çıkan tesirler Ġslam kültürünü etkisi altına alıp onu temelinden soyutlamamıĢ tersine Ġslam medeniyetini geliĢtirici bir rol oynamıĢtır.35 Tercümeler aracılığı ile diğer medeniyetlerden tercüme edilen eserler içerisinde ahlâk ilmini ilgilendiren birçok eser de tercüme edilmiĢtir. Fakat tekrar belirtmek gerekir ki, Müslümanlar diğer medeniyetlerin ilimlerinden Ģekil bakımından etkilenirken, özünü muhafaza etmeyi baĢarmıĢtır. Konumuzla alakalı olarak ahlâka dair tercüme faaliyetlerinde ilk tanınan filozoflar Pisagor(ö. M.Ö. 500), Sokrates(ö. M.Ö. 399), Platon (ö. M.Ö. 347), Aristoteles (ö. M.Ö. 322) ve Galinos(ö. 200) gibi filozoflardır.

Bunun yanında Plotinus (ö. M. 270) ve Proclus(ö. M. 485) gibi yeni-Platoncular ile Porphyrius (ö. M. 305) ve Themistius (ö. M. 387) gibi Ģarihlerdir. Bu filozof ve Ģarihlerden yapılan tercümeler neticesinde Ġslam düĢüncesinde ahlâk ilmi daha sistematik bir hal almıĢtır.36

Tercüme faaliyetlerinin Ġslam ahlâkına olan etkisinden yukarıda kısaca bahsetmeye çalıĢtık. Müslüman filozoflar tercüme faaliyetleri ile Yunan felsefesi ile tanıĢmıĢlar ve bu tanıĢmanın neticesinde düĢüncelerinde daha sistematik bir Ģekilde değiĢimler olmuĢtur. Yukarıdaki filozofların eserlerinin Arapçaya tercüme edilmesiyle birçok alanda olduğu gibi ahlâk alanında etkilenme meydana gelmiĢ ve bu filozofların sistemlerinden etkilenmeler sonucunda Ġslam düĢüncesinde ahlâkın, felsefi bir hal alması baĢlamıĢtır. Tabi ki, bu etkilenme bir kopyala yapıĢtır Ģeklinde meydana gelmemiĢtir. Ahlâk adına Kur‟ân, sünnet ve diğer dini ahlâk temelli düĢüncelerin felsefi bir analizinden yola çıkılarak daha sistematik ahlâk kitapları meydana getirilmiĢtir.

Nitekim Kur‟ân‟ın indiği dönem ve öncesinde ahlâkî olarak Yunan filozoflarının sistematize etmiĢ oldukları bir takım ahlâkî prensip ve erdemleri Cahiliye Araplarında

35 Kutluer, Ahlâk İlminin Teşekkülü, s. 31;

36 Kutluer, a.g.e. s. 32.

(30)

19 da görmek mümkün olduğu gibi, Ġslam dini ile bu kavramların ve erdemlerin benzerlerini veya daha geniĢ kapsamlılarını da bulmak mümkündür.37

Ġslam ahlâk felsefesi din, ahlâk ve felsefenin içerik ve yöntemleriyle bir araya geldiği bir sistemdir. Ġslam ahlâk felsefesi denilince, ahlâkî meselelere Ġslam düĢüncesinin akli ve nakli verileriyle bakan, sorunlara bu ilkeler ıĢığında çözümler üreten bir değerler sistemi ve hayat felsefesi anlaĢılabilir.38 Ġslam ahlâk felsefesi tercümeler yoluyla özellikle Platon ve Aristoteles‟in ahlâk anlayıĢlarından etkilenmiĢtir. Ġslam ahlâk düĢüncesinde manevi bir cevher olarak kabul edilen nefs, nefsin üçlü yapısı, ideal devlet, bilgi, dört ana fazilet ve saadet gibi temalar konusunda Platon‟dan etkilenilirken39, insanın sosyal bir canlı olarak tanımlanması, doğru olan orta, haz teorisi, dostluk fikri, ahlâk-adet gibi temalarda da Aristoteles‟ten etkilenilmiĢtir.40 Bununla birlikte Ġslam ahlâkına ve eserlerine çeĢitli etkilerin olması, onun özgünlüğüne helal getirmez. Ġnsanlar için sağduyu paylaĢılan ortak bir nimettir. Ġslam toplumu Yunan felsefesi ile tanıĢmadan önce de Kur‟ân‟da yer alan teorik, pratik ahlâkî prensipler, erdemler ve saâdet konuları ile iç içeydiler.41

37 Kur’ân’ın indiği dönemde ve onun öncesinde cahiliye Arapları arasında cömertlik, cesaret, dayanışma, hilim ve bunların hepsini bünyesinde barındıran mürüvvet gibi ahlâkî niteliklerden ve bu ahlâkî kavramların karşıtları olan zulüm, cehl ve cimrilik gibi kavramlar ve erdemlerden bahsetmek mümkündür. İslam dini gelmesiyle birlikte bu kavramların kimisine yeni anlamlar yüklerken kimi cahiliye erdemlerini de ortadan kaldırmıştır. Aynı şekilde tercümelerle birlikte dağınık halde olan erdemler ve ahlâkî kavramlar daha sistematik hale getirilmeye çalışılmıştır. İslam öncesi Arapların ahlâkî erdem ve kavramlara verdikleri anlamlar için bkz. Mustafa Çağrıcı, Kur’ân’ın Geliş Ortamında Ahlâk ve İnsan İlişkileri, Kuramer, İstanbul 2017. Ayrıca Cahiliye dönemi ahlâkının ve bazı ahlâk kavramlarının semantik analizleri için bkz. Toshihiko Izutsu, Kur’ân’da Dînî ve Ahlâkî Kavramlar, trc. Selahattin Ayaz, Pınar Yayınları, İstanbul 2011.

38 Müfit Selim Saruhan, Ahlâk ve Erdemin İnşası, İslam Felsefesi Tarihi içinde, ed. Bayram Ali Çetinkaya, Grafiker Yayınları, Ankara 2012, c. 1, s. 330.

39 Kutluer, Ahlâk İlminin Teşekkülü, s. 33.

40 Kutluer, a.g.e. s. 35.

41 Saruhan, Ahlâk ve Erdemin İnşası, s. 331.

(31)

20 Ġslam ahlâk felsefesi adı altında ortaya koyulan görüĢlere daha yakından bakalım. Bunu yaparken de ahlâk alanın da öne çıkan Ġslam filozoflarının görüĢlerine kısaca değineceğiz. Ġslam ahlâk felsefesinin ilk sistematik eseri Ġbn Miskeveyh‟in (ö. 1030) Tehzibü‟l-Ahlâk isimli eseri olmakla birlikte ondan önce de Ġslam filozoflarından ahlâk felsefesi adına yazanlar olmuĢtur. Ġlk Ġslam filozofu olarak kabul edilen el-Kindi (ö.

866) ile ahlâk alanından felsefi yazın baĢlamıĢtır. Onun ahlâka ait en önemli eseri Üzüntüden Kurtulma anlamına gelen Def‟u‟l-Ahzân isimli risalesidir. Kindî‟den sonra ahlâk alanında bahsedilmesi gereken diğer bir filozof ise Ebu Bekir er-Râzi‟dir (ö. 925).

Ġslam dünyasında ahlâka dair ilk kapsamlı eser yazan filozof Râzi‟dir. O, ahlâk anlayıĢında Platon, yeni-Platonculuk ve Maniheizm‟in etkisinde kalmıĢtır.42 Râzi‟nin ahlâk anlayıĢı din dıĢı temellere dayanmaktadır. Onun ahlâk anlayıĢının temelini, sezgi veya duygu değil akıl oluĢturmaktadır. Ahlâka dair yazmıĢ olduğu meĢhur eserinin ismi Ruhani Tababet anlamına gelen et-Tıbbu‟r-Ruhânî‟dir.43 Bu eseriyle o, ruhsal tıp alanının temellerini atmıĢtır. Râzi‟den sonra Ġslam ahlâk felsefesi alanın da Fârâbî‟yi (ö.

950) zikretmemiz gerekmektedir. Nitekim birazdan ele alacağımız Ġbn Miskeveyh ve sonrası ahlâk yazınının oluĢmasında etkisi büyük olmuĢtur. Aristoteles felsefesi olarak kabul edilen MeĢĢai geleneğin, Ġslâm dünyasına girmesinde en büyük pay Fârâbî‟ye aittir. Fârâbî‟nin ahlâka dair görüĢlerini Tahsîlu‟s-Saâde, Tenbîh AlâSebîli‟s-Saâde, Fusûlü‟l-Medenî gibi eserlerinde görmek mümkündür. Onun ahlâk alanındaki görüĢleri Aristoteles çizgisini takip etmektedir. Ahlâk siyaset iliĢkisi konusunda ise Platon‟un etkisi büyüktür. Ġbn Miskeveyh ahlâkını akli temellere oturtmaya çalıĢmıĢtır. Tehzib‟de Platon ve özellikle Aristoteles‟i takip etmektedir. Bu filozofların sistemlerinden etkilenmekle beraber, Aristoteles‟in Ġslami inanç ve ilkelerle bağdaĢmayan görüĢlerinde, Aristoteles‟in düĢüncelerinden uzaklaĢmıĢ ve görüĢlerini ayet ve hadislerle

42 Çağrıcı, İslâm Düşüncesinde Ahlâk, s. 133.

43 Hüseyin Karaman, Ebû Bekir Râzî’nin Ahlâk Felsefesi, İz Yayıncılık, İstanbul 2004, s. 34.

(32)

21 temellendirmeye çalıĢmıĢtır.44 Ġbn Miskeveyh‟ten sonra ahlâk yazınının olgunluk devrinde Tûsî (ö 1274) karĢımıza çıkmaktadır. O, Ahlâk-ı Nâsırî isimli ahlâk eseri ile kendisinden sonraki ahlâk yazınının Ģekilsel temasına son Ģeklini vermiĢtir.45 O, eserinin ilk makalesinde ve diğer makalelerinin bazı bölümlerinde Ġbn Miskeveyh‟in Tehzîb‟inin serbest bir tercüme ve yer yer Ģerhini kaleme almıĢtır. Ġkinci ve üçüncü makalelerinde ise Ev Yönetimi ve Devlet Yönetimi gibi ahlâkın diğer önemli iki konusunu ele alarak ahlâkın konularını tamamlamaktadır.

Buraya kadar ele alıp göstermeye çalıĢtığımız filozofların ahlâk anlayıĢları, felsefi temellerle sahiptir. Bu filozoflarımız, ahlâkın dini veçhesinden çok akli veçhesi üzerine yoğunlaĢıp, ahlâkı akıl temellerine dayandırıp, mantıki açıklamalar türetmeye çalıĢmıĢlardır. Ġslam ahlâk filozoflarının, dıĢ kaynaklardan etkilenmelerini sistem alma Ģeklinde olduğunu söyleyebilir. Örneğin, Platon‟un dörtlü erdem tasnifi ile Aristoteles‟in doğru orta kuramları buna güzel bir örnektir. Bunun yanında bu iki filozofun görüĢlerine katılmadıkları yerlerde kendi görüĢlerini zikrederlerken, değinmedikleri konularda da özgün düĢünceler ortaya koymuĢlardır. Örneğin mutluluk konusunda Aristoteles‟in nefsin bu dünyada mutluluğu ile Platon‟un müdafaa ettiği nefsin ancak öldükten sonra mutlu olacağı tezleri karĢısında bir iki istisna dıĢında46 Ġslam filozofları, mutluluğu hem bu dünya hem de öteki dünya Ģeklinde ikili bir Ģekilde ele almıĢlardır. Tabi ki, onlara göre tam ve gerçek mutluluk öldükten sonra gerçekleĢmekle beraber bu dünyadaki mutlulukta ölüm sonrası mutluluk için hazırlığın baĢladığı yerdir.

Günümüz etiği açısından, Ġslâm ahlâkını değerlendirecek olursak Klasik/Normatif etik türleri arasında değerlendirilmeyi daha çok hak etmektedir. Normatif etik de teleolojik,

44 Çağrıcı, İslâm Düşüncesinde Ahlâk, s. 213.

45 Çağrıcı, a.g.e. s. 287.

46 Örneğin Ebû Bekir Razî.

(33)

22 deontolojik ve erdem etikleri Ģeklinde ayrıldığından, Ġslam ahlâkı daha çok erdem etikleri içinde değerlendirilebilir. Tabi ki, burada kesin çizgilerle erdem etiğidir demiyoruz ama genel hatları ile erdem etiği içerisinde değerlendirilmesinin daha doğru bir kanaat olduğu fikrindeyiz.

(34)

23 BĠRĠNCĠ BÖLÜM

Üç Filozofun Kitap Ġçeriklerinin ġekilsel Analizi

(35)

24 1. ÜÇ FĠLOZOFUN AHLÂK KĠTAPLARININ ġEKĠLSEL ĠÇERĠK

ANALĠZĠ

ġekilsel içerik analizinden neyi kastettiğimizi biraz açmak istiyoruz. AĢağıda üç filozofun ahlâk eserlerinin Ģekilsel içerik analizini vermeye çalıĢacağız. Ġçerik analizi daha teferruatlı bir çalıĢmayı gerektirdiği için biz, belirli sınırları olan tezimizin dıĢına çıkmamak için kitapların içeriğinden genel olarak bahsetmek istedik. Bu Ģekilde bir çalıĢmanın, tezimizi okuyacak olanlara filozofların eserlerinde hangi kavramların hangi bölümlerde kullanıldığıyla alakalı olarak yol göstereceği kanaatindeyiz.

1.2.ARĠSTOTELES’ĠN NĠKOMAKHOS’A ETĠK ĠSĠMLĠ ESERĠNĠN ġEKĠLSEL ĠÇERĠK ANALĠZĠ

Aristoteles, felsefe tarihi açısından en önemli filozoflardan birisidir. Söz konusu Ġslâm felsefesi olunca da Aristoteles‟in önemi bir nebze daha artmaktadır. Fizikten, metafiziğe, mantıktan psikolojiye kadar birçok alanda Aristoteles‟in görüĢleri Ġslâm felsefi geleneği içerisinde kendisine yer bulmuĢtur. Felsefenin bir alt disiplini olan ahlâk alanında da Aristoteles‟in Ġslâm ahlâkçılarına etkisi büyük olmuĢtur.

Aristoteles‟in ahlâk anlayıĢını, derli toplu bir Ģekilde bulabileceğimiz en sistematik ahlâk eseri Nikomakhos‟a Etik‟tir. NE, kitap olarak adlandırılan on bölümden meydana gelmektedir. Biz bu bölümde, NE‟in içeriğinde neler olduğundan, kitabın bölümlerinde hangi konu ve kavramların geçtiğinden kısaca bahsetmeye çalıĢacağız.

Aristoteles, NE‟in I. kitabında ve X. kitabının bir bölümünde47 mutluluğu ele alır. Bunu yaparken “iyi, mutluluk ve mutlak iyi” gibi kavramları ayrıntılı Ģekilde tartıĢmaya çalıĢır. Toplumda hüküm süren, iyinin betimsel tanımları üzerinden en yüksek iyiye

47 Bkz. Aristoteles, N.E. s. 204-211.

Referanslar

Benzer Belgeler

ويلع ليبرج وب ئبٯ يحولا فلأ يحولا رمأب قلعتي امك يمظن بُ وهف اذى امأ ﵁ا دنع نم ءاج مذلا ول ةمكب٢اك لثب٤ا برضلا نم رخآ ئش عم فآرقلا طلتبٱلا بٍ بتكاك بتراك ركفا

ayetine atıf yapılarak Ġslam‟ın, insanlar arasındaki din tercihinde ve tercih ettiği dinin mesajını anlayıp hayata aktarmada farklılıkların vazgeçilmezliğini de göz

Çünkü Kur‟an-ı Kerim bu kavramı kendi anlam evreninde yeniden ĢekillendirmiĢ ona yeni bir ruh ve dinamizm kazandırmıĢtır. Bir baĢka ifade ile onu yepyeni

oluĢtuğunu gösterme yoluna gitmiĢtir. Bu görüĢün Friedrichs ve Effrat‟la uyuĢan tek yanı, sosyolojinin yine çok paradigmalı bir yapıda değerlendirilmiĢ

Buna karşılık olarak şu söylenebilir: Milliyetçilik, diğer ulus- devletler gibi Türkiye‟nin de yönünü tayin eden bir düşünce biçimi, siyasal güzergah ve hatta

 Elektronik ticaret, vergi kaybı, transfer fiyatlandırması gibi küreselleĢme sonucunda ortaya çıkan vergilendirme sorunları sosyal devlete olan güveni ortadan

Allah‟ın (c.c) seferde namazları iki rek‟at olarak kılmamızı emretmiĢ olması da onun (s.a.v) bize öğrettiklerinden biridir” 74 Ģeklindeki cevabı, kasr

51 Geçmişten günümüze kadar yerli halk dilinde yazılan Maveraünnehir coğrafyasında bütün tarikatlar içerisinde ayrım yapılmaksızın okunan Pîr-i Türkistan