• Sonuç bulunamadı

ZĠHNĠN ĠYĠ VE GÜÇLÜ OLMASI

2.5. GENÇLERĠN AHLÂKI

Ġbn Miskeveyh, insanın ahlâkî geliĢimi sırasında birçok mertebe olduğundan bahseder.

Bizim bu mertebeleri anlamımızın yolu ise insanın çocukluğundan itibaren geliĢimini izlemektir. Ġbn Miskeveyh ahlâkî geliĢimi çocuk geliĢimine paralel kabul ederek, insanın çocukluktan itibaren ahlâkî ilkelere göre yetiĢtirilmesine göre ahlâkı kazandığını belirtir. Çocukluktaki ahlâkî geliĢmeler, yetiĢkinlere nazaran daha belirgindir. Çünkü yetiĢkin kimseler yaptıkları yanlıĢları kavrayabilecek bir yaĢta oldukları için ahlâken yapmıĢ oldukları kötülükleri gizleyebilmektedir. Fakat bu çocuklarda bu Ģekilde olmamaktadır. Ġbn Miskeveyh, çocuklarda eğitimi kabul etme, kıskançlık, utangaçlık gibi durumlara bakarak onların cimri, kıskanç cömert ya da acıma gibi durumlarının

224 Aristoteles’in Kategoriler kitabında nitelik kategorisini açıklarken huy ve yatkınlık kavramlarını açıklamaktadır. Burda o, huy ve yatkılığın değişimi üzerine çok kısa denecek bir bilgi vermektedir. Bkz.

Aristoteles, Kategoriler, trc. Saffet Babür, İmge Kitapevi, Ankara 2016, s. 51-59.

225İbn Miskeveyh, a.g.e. s. 51; Tehzîbü’l-Ahlâk, s. 267-268.

115 ortaya çıktığını ifade etmekte ve bunların insanın ahlâkî mertebelerinin anlaĢılmasında yardımcı olduğunu belirtmektedir. Çocukların huyları ihmal edilip, gerektiği Ģekilde eğitilmezlerse, ömrü boyunca öfkeli, kıskanç veya açgözlü ve benzeri huylarla yaĢarlar.

Ġbn Miskeveyh, çocukların ahlâkî eğitiminde din kurallarının önemli olduğunu ve din kurallarının çocukları iyi iĢler yapmaya alıĢtırdığını belirtir. O, çocukların ana-babalarının çocukların eğitiminde gereken eğitim ve öğretime dikkat etmeleri gerektiğinin önemini belirtir. Çocukların öğrenmiĢ oldukları Ģeyleri alıĢkanlıklar ile pekiĢtirip benimsemeleri gerekmektedir.226

Ġnsanda çocukluktan itibaren meydana gelen bu geliĢim insanın tabiatıyla uygunluk arz eder. Buna göre ilk önce insan bitkilerle ortak olan besleme gücünü sonra hayvanlarla ortak öfke ve Ģehvet gücünü ve en nihayetinde de bilgi ve marifet kazandıran gücünü geliĢtirir ve yönlendirir. Ġbn Miskeveyh insanın geliĢiminin ana karnındaki ceninden baĢlayıp bir sıra ile meydana geldiği gibi ahlâkının da bu sıra ile meydana geldiğini belirtir.227 Onun nefs anlayıĢıyla uygun bir geliĢim planı çizmektedir.

Filozofumuzun, çocuk geliĢimi ile ilgili ortaya koymuĢ olduğu ilkelere daha yakından bakalım. Ona göre insanda, ilk ortaya çıkan Ģey beslenme gücüdür. Ġnsan bu güç sayesinde bir Ģeyler arzu duymaya baĢlar. Daha sonra insan beslenmek için çeĢitli sesler çıkarır. Bu seslerle çocuk acı veya zevk aldığını ifade etmeye çalıĢır. Çocuktaki bu güçler zamanla geliĢerek, çocukta hareket gücü geliĢir ve akabinde çocukta yönelme gücü oluĢur. Yönelme gücünden sonra çocukta hayal etme gücü oluĢur ve bunun ardından öfke gücü meydana gelir ve çocuk öfke gücünü kullanarak intikam almak ister, eğer intikamını alırsa intikam duygusu kaybolur ama intikamını alamazsa öfkesini babasından veya çevresinden almaya çalıĢır. Ġbn Miskeveyh, çocukta en sonunda da ayırt etme gücünün oluĢtuğunu ve çocuğun olgunluğa ulaĢtığını ve akıllı kimse

226İbn Miskeveyh, Tehzîb, s. 53.

227İbn Miskeveyh, a.g.e. s. 54; Tehzîbü’l-Ahlâk, s. 270.

116 olduğunu belirtir. Filozofumuz, bu güçlerin çok olduğunu ifade eder ve bu gayelerin kimisinin birbiri için zorunlu olduğunu, bu zorunluluğun son gayeye kadar devam ettiğini ve son gayenin de mutlak iyilik olduğunu belirtir.228Çocukta ayırt etme gücünden doğan ilk duygu ise utanma duygusudur. Ġbn Miskeveyh utanma duygusuna önemli bir rol verir. Çünkü eğer çocuk utanıyorsa ve yanlıĢ bir Ģey yaptığında yüzü kızarıp, bakıĢlarını yere eğiyorsa bu çocukta iyi ve kötü bilgisinin oluĢmuĢ olduğuna iĢaret etmektedir. Ġbn Miskeveyh‟e göre iĢte bu duyguyla beraber çocuk artık eğitime hazır demektir.229

Ġbn Miskeveyh çocuk eğitiminde ceza ve ödüllendirme yöntemini kullanmıĢtır.

Birazdan da geleceği üzere onun çocuk eğitimi konusunda ceza ve ödüllendirmeye ayrı bir önem verdiğini belirtmek yerinde olacaktır.

Ġbn Miskeveyh, çocukların Ģerefli iĢlere alıĢtırılması gerektiğini, maldan ziyade dinin kural ve görevlerine bağlılık gerektiren duyguları kazanmalarının önemli olduğunu belirtir. Çocuklar iyi bir davranıĢta bulunduğunda övülmeli, kendisinde görülen kötü davranıĢlarda ise kınanmalı, korkutulmalı hatta yiyeceklere, içeceklere ve aĢırı zevklere düĢkünlük gösterdiğinde kulağı çekilmelidir. Filozofumuza, göre çocuklara nefsi arzuların ve zevklerin kötülüğü gösterilmelidir. Ayrıca çocukların giyim ve kuĢamlarına dikkat edilmeli onlara çok renkli veya pahalı elbiseler giydirilmemelidir. Çocuğun oyun oynarken kendisiyle yaĢıtlarıyla oynamasına dikkat edilmelidir. Çocuklar davranıĢlarının ilk geliĢim evrelerinde ilkel olmakta ve eğitimle birlikte yavaĢ yavaĢ davranıĢları değiĢtirilebilmektedir.230Filozofumuz çocukların her yanlıĢ yaptığında sık

228İbn Miskeveyh, Tehzîb, s. 73.

229İbn Miskeveyh, a.g.e. s. 74.

230İbn Miskeveyh, Tehzîb, s. 75.

117 sık azarlanmaması gerektiğini çünkü bunun çocuklarda sürekli yapılması halinde çocuğun buna alıĢacağını ve çocukta utanmazlık duygusunun geliĢeceğini belirtir.231

Filozofumuz, çocukların eğitilirken yemek yeme, giyinme ve oturup kalkmakla ilgili adâb-ı muâĢeret kurallarının öğretilmesi gerektiğini belirtir. Ayrıca dünyevî isteklere karĢı çocuklar uyarılmalıdır. Ġbn Miskeveyh, bu sayılan Ģeylerin çocuk eğitimde gerçekleĢtirilmediği sürece çocuklardan bir baĢarı beklenilmemesi gerektiğini belirtir.

O, bu Ģekilde yetiĢtirilmeyenlerin sonradan eğitilemeyeceğini ve bunların yabanî domuzlara benzediğini belirtir. Ġbn Miskeveyh, bu çeĢit birinin düzelebileceğine dair bir ümidin olduğunu da belirtir. Bu kiĢi, eğer kendinin bu halinin farkında ise ve kendini düzeltmek için uğraĢıyorsa, iyi kiĢilerle ve felsefe aracılığıyla bu kiĢilerin düzelmesinin ümit edilebileceğini ifade eder.232

Filozofumuz ahlâkî eğitimin önemi üzerinden ahlâk sanatının önemini belirtir. Buna göre ahlâkın konusu insanın fiillerini iyileĢtirmek olduğu için sanatların en faziletlisi olarak kabul edilmelidir. O, her varlığın kendine has bir fiili olduğunu tekrarlar ve insanın bu dünyanın en Ģerefli varlığı olduğunu ifade eder. Ġnsanın sahip olduğu cevherin yaratıcısının Allah olduğunu fakat bu cevheri koruyup, geliĢtirmenin ise insanın eline bırakıldığını ifade eder.233 Bundan dolayı insan kendi nefsini ve cevherini bilmek ve onun kendine has olan fiillerini bulup yerine getirmelidir. ĠĢte insanın bu fiillerini araĢtıran ilim de ahlâk ilmidir. Ahlâk ilmi, örneğin; hayvan derilerini iĢleyen tabaklık ilminden cevherce çok daha yüce bir ilimdir. Ayrıca insan ile diğer varlıklar arasında da cevherce büyük farklılıklar bulunmaktadır. Ġnsan, diğer varlıklardan daha üstün olduğu için de insanla ilgilenen ilim yine en Ģerefli ve en üstün ilim olmalıdır. Ġbn Miskeveyh, insan kelimesinin hem en üstün hem de en aĢağı insan içinde kullanıldığını

231İbn Miskeveyh, a.g.e. s. 76.

232İbn Miskeveyh, Tehzîb, s. 82.

233İbn Miskeveyh, Tehzîb, s. 56.

118 belirmektedir. Ġnsanların bu farklılıklarına delil olarak Hz. Muhammed‟in (s.a.v.) hadislerinden deliller getirir. 234

Ġbn Miskeveyh, yukarıdaki açıklamalarına ek olarak insan nefsinin sahip olduğu iki tane gücü üzerinde durur ve bu iki gücün felsefenin nazari ve amelî yönlerindenhangisine tekabül ettiğini açıklar. Bu iki güç, bilme ve yapma güçleridir. Bu iki güç, aynı zamanda felsefenin nazarî ve amelî kısımlarına tekabül etmektedir. Bunlardan ilki, felsefenin nazarî kısmına girer. Ġnsan bilme gücü sayesinde, ilimleri ve marifetleri edinir ve bu güç sayesinde doğru ve isabetli görüĢler elde eder. Ġnsan, bu bilme gücü ile sırasıyla varlıkları ve ilimleri en son mertebelerine kadar öğrenir ve ilahî(metafizik) ilme ulaĢır.

Ġnsanın sahip olduğu güçlerden ikincisi olan yapma gücü ise felsefenin amelî kısmına tekabül eder. Ġnsan bilme gücü ile ilimleri öğrenince bunları uygulamasını sağlayan güç yapma gücüdür. Ġbn Miskeveyh, bilme ve yapma gücünün, insanı gerçek mutluluğa ulaĢtırsan iki Ģey olduğunu ifade eder. O, insanın ancak bu iki gücü gerektiği gibi kullanabildiğinde ve bu güçlerini mükemmelleĢtirdiğinde gerçek mutluluğa erebileceğini ifade eder.235Ġnsanı mutluluğa ulaĢtıran bu iki güçten ikicisi olan yapma gücü ahlâkla ilgilidir. O, insanın yapma gücü ile mükemmelliğe ulaĢmayı amaçladığında güçlerini ve onlara has olan fiillerini çok iyi bir Ģekilde sıraya koyması gerektiğini, güçlerinin birbiriyle çatıĢma içinde olmaması gerektiğini ve bu düzen ve tertibin en sonunda tüm Ģehir halkında son bulması gerektiğini belirtir ki mükemmelliğe eriĢilebilsin.236

Ġbn Miskeveyh, nazari olan ilk mükemmelliği „suret‟, amelî olan ikinci mükemmelliği ise „madde‟ hükmünde kabul eder. Ona göre bu ikisi, bir arada olmadan insan tam bir mutluluğa eriĢemez. Bu iki güç, birbirini tamamlamaktadır. Nazarî bilgi, olmadan

234 Hadisler için bkz. İbn Miskeveyh, a.g.e. s. 55-56; Tehzîbü’l-Ahlâk, s. 271.

235İbn Miskeveyh, Tehzîb, s. 57.

236İbn Miskeveyh, Tehzîb, s. 58.

119 yapılan amelî bilgilerin anlamsız, amelî bilgi olmadan da yapılan nazariyelerin boĢuna olduğunu ifade eder. Ġbn Miskeveyh, mükemmelliği amaç olarak ele alır. Fakat amaç ile mükemmellik arasında fark vardır. Mükemmellik, henüz fiil haline çıkmadan önce amaçtır. Fakat fiil haline çıktıktan sonra ise mükemmelliktir.237

Nazarî ve amelî yanın uyum ile çalıĢmasından sonra insanın mükemmelliği ortaya çıkar, bunun neticesinde insan tüm varlıkların öz ve cevherini kavrayabilir ve kendinde tüm varlıkları toplar. Bu Ģekilde olan insana da “küçük âlem” denilir.238

2.6. EN YÜKSEK MUTLULUK (es-SA’ÂDETÜ’L-KUSVA) VE VARLIK