• Sonuç bulunamadı

KĠTABININ ĠÇERĠK TAHLĠLĠ

1.4. SAĞDUYU/BASÎRET

Aristoteles, NE‟in VI. kitabında ruhun erdemlerini ele alır. O, ruhun erdemlerinden bahsetmeden önce bize ruh( Ġslâm filozoflarında nefs) hakkında bilgi verir. Aristoteles, düĢüncesinde ruhun akıldan pay alan ve akıldan pay almayan Ģeklinde iki sınıfa ayrıldığını daha önce belirtmiĢtik. Bu iki yandan akıldan pay almayan kısım karakter erdemleriyle alakalı olan yanken, akıldan pay alan kısmı ise akıl sahibi olan kısmı olup bu yan da düĢünce erdemleriyle alakalıdır. Aristoteles akıldan pay alan kısmı da ikiye ayırır; a) ilkeleri baĢka türlü olabilecek nesnelere baktığımız yan, b) ilkeleri baĢka türlü olamayacak nesnelere baktığımız yan.144 O, bunlardan ilkine tartan yan der ki ona göre tartmak ile düĢünüp taĢınmak aynı Ģeydir. Ġkincisine ise bilimsel yan der.

143Aristoteles, N.E. s. 112.

144Aristoteles, N.E. s. 115; Nicomachean Ethics, s. 91-92.

78 Aristoteles, bu ayrımı yaptıktan sonra ruhta eyleme ve doğruluğa yönelik üç Ģeyin olduğunu belirtir. Bunlar; 1) Duyum 2) Us ( akıl) 3) ĠĢtah‟tır. O, bu üç iĢten ilki olan duyumu, düĢüncenin evetleme veya değilleme özelliğiyle kıyaslayarak, duyumun da bir nevi evetleme veya değilleme olduğunu ifade eder. Aristoteles‟e göre duyumun, eyleme katkısı yoktur. Fakat akıl ve iĢtahın farklı düzeylerde de olsa eylemle iliĢkisi vardır. O, iĢtahı peĢinden koĢma ve kaçma olarak tanımlar. Aristoteles, eylemle ilgili akıl yürütme ve doğruluğu Ģu Ģekilde formüle eder;

1) Karakter erdemi tercih edilen bir huy ve tercihtir 2) DüĢünüp taĢınma ile ilgili bir iĢtahtır

3) Tercih erdemli ise ve aynı Ģeyleri akıl uygun bulup iĢtah izliyorsa 4) Akıl doğru, iĢtah sağın olur.

Aristoteles, bu formülasyonundan sonra tercihi(irade) ele alır. Tercihe değinmeden önce eylemle ve yaratmayla ilgili olmayan teorik düĢüncenin iyisi ve kötüsünün doğruluk ve yanlıĢlık olduğunu belirtir. Onun anlayıĢında, irade, eylemin ilkesidir ve iradenin ilkesi ise iĢtah(arzu)tır. Bundan dolayı insanın iradesi, akıl, akıl yürütme ve etik (ahlâkî) düĢünceyi de içinde barındırmaktadır. Akıl yürütme ve alıĢkanlıktan yoksun bir eyleme iyi veya kötü diyemediğimiz gibi bir Ģey veya eylemle ilgili olmayan bir akıl yürütme

Ruhun Akıldan Pay Alan Kısmı

İlkeleri Başka Türlü Olabilecek Nesnelere Baktığımız Yan ( Tartan/ Düşünüp-Taşınan Yan)

İlkeleri Başka Türlü Olamayacak Nesnelere Baktığımız Yan ( Bilimsel Yan)

79 de bizi bir yere götürmez. Aristoteles, ruhun akıl sahibi olan yanının iki parçasının – bilimsel ve tartan yanın- doğruya ulaĢtıran huyları olduğunu ve bunlarında bu iki yanın erdemleri olduğunu ifade eder.

Aristoteles, ruhun evet veya hayır derken kullandığı beĢ Ģeyden bahseder. Bunlar; 1) sanat (art), 2) bilimsel bilgi ( scientific knowledge) 3) pratik bilgelik ( practical wisdom), 4) teorik bilgelik (philosophic wisdom), 5) anlayıĢ yetisi/us ( intuitive reason)dir.145 Aristoteles bu beĢ Ģeyden baĢka iki Ģeyden daha bahseder bunlar; kabul ve sanıdır.

Bu beĢ Ģeyden bilimsel bilginin, ona göre nesnesi zorunludur. Ayrıca bilgi, öğretilebilir bir Ģeydir. Bilginin öğrenilmesi, bir takın ön bilgilerden hareketle tümevarım ve tasım yoluyla olur ve bilgi kanıtlamalarla ilgili bir tutumdur. Bilginin edinilmesi için bu iki Ģart meydana gelirse bilgi edinilmiĢ olur.146

Ruhun evet ya da hayır derken kullandığı beĢ Ģeyden bir diğeri olan sanat, ona göre doğru akılla birlikte giden ve yaratmayla ilgili bir tutumdur. Aristoteles‟e göre eylem ve yaratma birbirinden farklıdır. Sanat ise yaratmayla ilgidir. O, sanatın baĢka türlü olabilecek bir nesneye göre meydana geldiğini yani sanatın tartan yanla alakalı olduğunu ifade eder. Çünkü zorunlu olan ya da doğal olan Ģeylerin sanatı yoktur. Bu da sanatın bir araç olduğunu gösterir ki bu Ģekilde sanatı ele aldığımız zaman da sanat pratik bilgeliğe tabidir.147

Aristoteles, üçüncü olarak, pratik bilgeliği(aklı baĢındalık) ele alır. O, aklı baĢında kiĢiyi nelerin kendisi için iyi olduğunu bilen kiĢi olarak tanımlar. Ayrıca aklı baĢında olan kiĢi, düĢünüp taĢınabilen ve sanatı olmayan erdemler hakkında akıl yürütebilen kiĢidir.

Aklı baĢındalık (pratik bilgelik), zorunlu bilgiler hakkında düĢünmek olmadığı için

145 Aristoteles, N.E. s. 117; Krş. Aristoteles, Nicomachean Ethics, s. 93.

146Aristoteles, N.E. s. 117.

147Aristoteles, N.E. s. 118; Ross, Aristoteles s. 337; Akarsu, Mutluluk Ahlâkı, s. 105.

80 bilgelik olmadığı gibi eylem ve yaratmanın cinsi farklı olduğundan da bir sanat değildir.

Aristoteles‟e göre o, bunlar değilse insan için iyi ve kötünün belirlenmesinde akılla gideni uygulayıcı ve doğru bir tutumdur. Patrik bilgelik( aklı baĢındalık), insanın eylemleri ile ilgidir. Ġnsan her zaman eylemlerinin ilkelerini göremeyebilir. Aristoteles‟e göre bunun nedeni de haz ya da acı yüzünden meydana gelen kötülüklerdir. Pratik bilgelik, ruhun sanı ile ilgili yanıyla yani ilkeleri baĢka türlü olabilecek Ģeyle ilgili olan yanla alakalıdır. Aristoteles düĢüncesinde, erdemler üzerinde düĢünebilme ve yapabilme ilkesinin temelinde pratik akıl bulunmaktadır. Bir baĢka ifade ile karakter erdemlerinin temelini pratik akıl oluĢturmaktadır.148 Ona göre pratik bilgelik, eylemle ve tek tek nesnelerle ilgilidir. Nesnesi baĢka türlü olabilecek Ģeylerle ilgilidir. O, bu konuda siyaset ve devlet yönetimini örnek verir. Çünkü pratik bilgelik aynı zamanda uygulama ile ilgilidir. Devlet yönetiminde de tek tek yasalar ve pratik bilgelik ön plandadır ve devlet bunlara göre yönetilir.149 Pratik bilgelik, teorik bilgelikten farklıdır çünkü patrik bilgelik sonuçlarla ve olanlarla ilgilidir. Fakat pratik bilgelik veya us nedeni olmayan tanımlarla ilgidir. Aristoteles, pratik bilgelikle alakalı olarak, düĢünüp taĢınmayı ele alır.

O, araĢtırma ve düĢünüp taĢınmanın faklı Ģeyler olduğu dile getirir. Ona göre düĢünüp taĢınma, içerisinde araĢtırma ve tartmayı içeren bir süreçtir. Pratik bilgeliğe ait olan düĢünüp taĢınma ise pratik bilgelik için doğru olan hedefe yararlı ve uygun olan bir düĢünce sağınlığıdır.150

Aristoteles anlayıĢ yetisini/usu ise insanın bilimsel bilgileri kavrayan yanı olarak ifade eder. Us, ilkelerle ilgilidir. Çünkü diğer Ģeyler ilkelerle ilgili değildir. Ġnsan ancak us sayesinde tümevarım yapabilir ve ilkelerden bilgi edinebilir.151

148Aristoteles, a.g.e. s. 119; Akarsu, a.g.e. s. 106; Ross, a.g.e. s. 338; ayrıca Pratik akıl için bkz. Özturan, Akıl ve Ahlâk, s. 123-127.

149Aristoteles, a.g.e. s. 122.

150Aristoteles, N.E. s. 124.

151Aristoteles, a.g.e. s. 120; Ross, Aristoteles, s. 338-339; Akarsu; Mutluluk Ahlâkı, s.106-107.

81 Aristoteles‟in ele aldığı son Ģey ise teorik bilgeliktir. Ona göre teorik bilgelik, sadece ilkeleri bilen değil aynı zamanda ilkeler hakkında da doğruyu bulmak demektir ki, bu da bilgi ile ustur. Teorik bilgelik, metafizik olanla ilgilidir diyebiliriz. Bu Ģekliyle alındığında pratik bilgeliğin çok üstündedir. Teorik bilgelik, ideal olanla ilgi Ģeylerle yani tümellerle ilgilenir. Pratik bilgelik ise tikel ve olumsal olanlarla ilgidir. Bilgi burada en tam ve en yüce Ģekliyle bilinmektedir. En yüce varlıkların bilgisini biz bu aklımızla kavramaktayız. Pratik bilgelik ise insan için iyinin ne olduğu peĢinden gitmektedir.152

Aristoteles, yukarıda anlattıklarımızdan sonra pratik bilgeliğin bir baĢka özelliği olan doğru yargılama ve tam yargılamayı da ele alır. Doğru yargılama, sabit olan nesnelerle ilgili değildir. Bilakis o pratik bilgelik gibi sürekli nesnesi değiĢen Ģeylerle ilgili bir yargılamadır. Fakat doğru yargılama ile pratik bilgelik bir ve aynı Ģey değildir. Pratik bilgelik yaptırımsal bir özelliğe sahipken, doğru yargılama değerlendirici bir özelliğe sahiptir. Bununla birlikte doğru yargılama ile tam yargılama birdir. Doğru yargılama, aynı zamanda tam yargılama demektir.153 Doğru yargılayan kiĢi aynı zamanda anlayıĢlı kiĢidir. Bir baĢka ifadeyle bağıĢlama/anlayıĢ doğru kiĢinin sağ yargılı anlayıĢıdır.

Aristoteles‟e göre bütün bu huyların aynı amaca yönelmesi akla uygundur. Bir kiĢi pratik bilgeliğe, doğru yargılamaya ve anlayıĢa sahip olabilir. Çünkü bu huyların hepsi tek tek olan nesnelerle ilgili olarak aynı Ģeydir.

Aristoteles, pratik bilgelik ve teorik bilgeliğin ruhun iki farklı yanının erdemi olduğunu belirtir. Teorik bilgelik aracılığıyla insan mutluluğa ulaĢır. Çünkü o yaratıcı erdemdir.

Fakat tek baĢına bunu yapamaz bunun içinde pratik bilgelik devreye girer. Pratik bilgelik, karakter erdemine uygun olarak mutluluğu tamamlar. Aristoteles erdemin

152 Aristoteles, a.g.e. s. 121; Ross, a.g.e. s. 339; Akarsu, a.g.e. s. 107; Özturan, a.g.e. s. 78; 73-118.

153Aristoteles, a.g.e. s. 125.

82 amacı sağın kıldığını, pratik bilgeliğin de bu amaçla ilgili Ģeyleri sağın kıldığını belirtir.154

Aristoteles, pratik bilgeliğin ne olduğunun daha iyi anlaĢılabilmesi için doğal ve asıl erdem ayrımına gider. Ġnsanların doğal olarak doğuĢtan itibaren adil ya da yiğit gibi alıĢkanlıklar edindiklerinden bahseder. Fakat tıpkı hayvanlarda olduğu gibi bu doğal erdemler akıldan yoksun olduğu zaman zararlara yol açabilmektedir. ĠĢte tam burada devreye pratik bilgelik girer. Asıl erdemler pratik bilgelikten bağımsız olamaz.

Aristoteles, Sokrates‟in bütün erdemlerin pratik bilgelik olduğu anlayıĢını eleĢtirir.

Sokrates‟in bütün erdemlerin pratik bilgelik olduğu fikrinin yanlıĢ ama erdemlerin pratik bilgelikten bağımsız olamayacağı fikrinin ise doğru olduğunu ifade eder.

Aristoteles göre erdem, sağduyu/basîret ile birlikte giden bir huydur. Sağduyu ise bu tarz Ģeylerde pratik bilgeliktir.155