• Sonuç bulunamadı

ZĠHNĠN ĠYĠ VE GÜÇLÜ OLMASI

2.9. ADALET FAZĠLETĠ

2.9.1. Haksızlık Ve Sebepleri

Ġbn Miskeveyh haksızlığın üç türü olduğunu söyler. Bunlar;

1) Açık haksızlık: alım-satım, kefillik veya borç gibi Ģeylerde olup isteyerek yapılan.

2) Gizli haksızlık: köleleri aldatma ve yalancı Ģahitlik gibi isteyerek yapılan.

3) ġiddet ve zorlama yoluyla haksızlık: falakaya yatırma ya da iĢkence etme gibi.288

286İbn Miskeveyh, a.g.e. s. 133-134; Tehzîbü’l-Ahlâk, s. 342.

287İbn Miskeveyh, Tehzîb, s. 134.

288İbn Miskeveyh, Tehzîb, s. 134; Tehzîbü’l-Ahlâk, s. 343.

141 Ġbn Miskeveyh, eĢitlikten ayrılmayan hükümdarın bu haksızlıkların hepsini ortadan kaldırması gerektiğini belirtir. O, Aristoteles‟e göre halkın içinde hükümdarlığa layık olan üç mertebe insan sayar. Bunlardan ilki, soylulardır, ikincisi zenginlerdir ve üçüncüsü ise filozoflar ve akıl sahipleridir ki bunlar hikmet ve fazilet sahibi olanlardır.

Ona göre hükümdarlığı kazandıran ve birinci ile ikinci mertebeleri değerlendiren de hikmet ve fazilettir.

Ġbn Miskeveyh bütün haksızlıkların dört nedeni olduğunu beyan eder. Bunlar;

1) ġehvet ve ona bağlı olan fenalık: insanı Ģehveti yönetir. Ġnsan isteyerek ve zevk duyarak bunu yapmaz.

2) Kötülük ve ona bağlı olan haksızlık: baĢkasına isteyerek ve bilerek kötülük yapar.

3) Yanılma ve buna bağlı olan üzüntü: baĢkasına zarar vermek istemeyen ve bundan zevk almayan kimsedir. Bu bir kimsenin amaçladığı fiilinin baĢka bir Ģekilde meydana gelmesiyle olur. KiĢi sonunda piĢman olur.

4) Talihsizlik: bu kiĢinin bir fiil ve kastı söz konusu değildir. Kendisinin dıĢındaki bir sebepten dolayı baĢkasına zarar verir ve bu tarz kiĢiler özürlü sayılır bunlara ceza da gerekmez. Örneğin, ata binen ve atının çarpması sonucu birisine zarar veren kimse gibi.289

Ġbn Miskeveyh, öfkeli, kıskanç ve sarhoĢ olan kimselerin cezayı hak ettiklerini çünkü bunlarının öfkelenmelerinin, kıskanmalarını veya sarhoĢ olmalarının kendi ellerinden olduğunu belirtir.

Ġbn Miskeveyh, Aristoteles‟e göre adaletin üç kısma ayrıldığını belirtir. Bunlar;

1) Tanrı‟ya karĢı adalet: Ġnsanların Allah‟a karĢı yapması gereken ödevidir.

Ġnsanların adaleti gerekli Ģekilde, yerde ve durumda yerine getirmesidir.

289İbn Miskeveyh, Tehzîb, s. 135; Tehzîbü’l-Ahlâk, s. 343.

142 2) Ġnsanlar arasındaki adalet: Ġnsanlar arasındaki iliĢkilerde insaflı olmak.

3) Ġnsanların ölmüĢlerinin haklarını yerine getirmede gösterdikleri adalet:

ölmüĢlerin vasiyetini veya borcunu vs. ödemek.290

Ġbn Miskeveyh, insanların Allah‟ın kendilerine vermiĢ olduğu nimetlere Ģükür etmesi gerektiğini, Allah‟ın vermiĢ olduğu, nimetler karĢısında O‟na Ģükür etmeyen veya nimetlerini hiçe sayanların ancak hayvanlar olacağını belirtir. Aristoteles, insanların Allah‟a karĢı ibadet konusunda farklı farklı Ģeyler söylediklerini belirtir. Ġnsanların kimisi Allah‟a ibadeti, oruç, kurban ve mabetlere hizmette görürken, kimisi Allah‟ın iyilik ve hükümranlığını kesin olarak tanımanın yeterli olduğunu, kimisi de Allah‟a yakınlaĢmak gerektiğini, bunun içinde nefs terbiyesi ve insanlara iyilik etmek gerektiğini söylemiĢlerdir. Ġnsanlardan bir kısmı da Allah‟ı tanımak için onu düĢünmenin veya ilahi konular hakkında araĢtırma yapmanın gerekli olduğunu söylemiĢlerdir. Aristoteles‟e göre Allah‟a ibadet için tek bir yol yoktur ve insanlar ilimlerine göre derece ve sınıflara ayrılmıĢlardır.291Ġbn Miskeveyh yeni filozoflar diye bahsettiği filozofların ise ibadeti üçe ayırdıklarını belirtir. 1) bedenî oruç ve namaz gibi vecibeler, 2) nefsi doğru inanç ve Allah‟ın feyzini düĢünmek gibi vecibeler ve 3) insanlar arasındaki iliĢkilerle ilgili vecibeler.

Ġnsanın Allah katında çeĢitli makam ve dereceleri bulunmaktadır. Bu bağlam da o dört derece sayar; 1) Yakîn sahipleri: filozofların ve bilginlerin makamı. 2) Ġhsan sahipleri:

amalleri ilimlerine uygun olanların makamları ki bu kitapta anlatılan faziletlere uyanların makamıdır. 3) Ġyilerin makamı: Allah‟ın halifeleri olan ıslahçı kimselerin

290İbn Miskeveyh, Tehzîb, s. 136.

291İbn Miskeveyh, Tehzîb, s. 139.

143 makamı ve 4) KurtuluĢa erenlerin makamı: sevgide ihlâs sahibi olanların derecesidir.

Bu makamda birleme derecesi sona erer.292

Ġbn Miskeveyh, insanın bu makamlarda mutlu olabilmesi için, hırs ve atılganlık, gerçek ilimler ve yakînî bilgiler, ihmalle meydana gelen bilgisizlik ve fikir gücü eksikliğinden utanma ve bu faziletlere sarılıp gücü yettiği ölçüde bunlarda yükselmeyi yerine getirmesi gerektiğini ifade eder.293

Ġbn Miskeveyh, insanı Allah‟tan uzaklaĢtıran ve kötü olan dört Ģey sayar, bunların neticesinde kulun dört Ģeyle mutsuz olduğunu ve bunların dinde hangi dört Ģeye iĢaret ettiğini belirtir. O, nefsin hastalıklarının sebeplerinin bunlar olduğunu ifade eder. Ayrıca bu saydığı Ģeyler konusunda din adamları ve filozofların arasında bir fark olmadığını, aralarında fark olarak görülen Ģeyin ise dillerinden veya ifade ediĢ tarzlarından ileri geldiğini belirtir. Ġnsanı, Allah‟tan uzaklaĢtıran dört Ģey, a) Allah‟ın yüz çevirmesine sebep olan düĢüĢ, b) Allah‟ı görmeyecek Ģekilde düĢüĢ ve bu yüzden küçük görülme, c) Allah katından kovulmaya ve O‟nun gazabına sebep olan düĢüĢ ve d) Allah‟ın lanetine ve buğzuna sebep olan düĢüĢtür. Ġbn Miskeveyh kulun mutsuz olacağını belirttiği dört Ģey ise; a) tembellik, zamanın boĢa harcanması ve ömrün faydasız Ģeylerle tüketilmesi, b) Mutluluğun Mertebeleri isimli kitapta belirtilen nefs eğitimini yerine getirmemekten doğan aptallık ve bilgisizlik. c) nefsi ihmal ve Ģehvetlere düĢkünlükten gelen utanmazlık. d) kötü iĢlere devam etmek ve piĢmanlık duymamaktan doğan fenalığın yerleĢmesidir. Bunların dindeki isimleri ise; a) sapma, b) kalbin kötülüklere yenik düĢmesi, c) kalbin perdelenmesi ve d) kalbin mühürlenmesidir.294

292İbn Miskeveyh, a.g.e. s. 140; Tehzîbü’l-Ahlâk, s. 347.

293 Bkz. İbn Miskeveyh, Tehzîb, s. 140-141; Tehzîbü’l-Ahlâk, 347-348.

294 Bkz. İbn Miskeveyh, Tehzîb, s. 141-142; Tehzîbü’l-Ahlâk, s. 348; Sunar, İbn Miskeveyh ve Yunan’da ve İslâm’da Ahlâk Görüşleri, s. 94-96.

144 Ġbn Miskeveyh, hak ve haksızlık üzerine görüĢlerinden sonra tekrar adalet konusuna döner. Platon‟un adalet erdemi hakkında dediklerini anlatır. Platon‟a göre insanın adaleti gerçekleĢtirmesiyle insanın nefsi de aydınlanır. Adalet, nefsin bütün faziletlerini bir araya toplar. Adaleti gerçekleĢtiren nefs Tanrı katına yükselir ve ona yaklaĢır. Platon için bu nokta mutlu insanın varacağı son noktadır. Platon‟a göre adalet bir orta olma durumudur fakat diğer faziletlerden farklı olarak bir orta olma durumudur. Adalet haksızlığın iki aĢırı ucu olan eksiklik ve fazlalığın ortasında bulunur. Fazlalık iyi olan, eksiklik ise kötü olandır. Haksız insan fazlalığı kendisine isteyen ve eksikliği de baĢkasına isteyendir.295 Faziletler ise kötülüklerin ortasında yer alıp amaçları oluĢtururlar.

Ġbn Miskeveyh‟e göre faziletlerin hepsi, denge ve ölçülülüğü içinde barındırır. Adalet ise bunların hepsini kapsar. Ġbn Miskeveyh, hukukun düĢünerek ve ilahi buyruğa uyarak iĢlenen iradi fiilleri değerlendirdiğini belirtir. Ayrıca adalet bu faziletin kaynağını teĢkil eden manevi bir alıĢkanlıktır. Ġnsan bu alıĢkanlık sayesindedir ki hukuka boyun eğer.

Ġbn Miskeveyh, eĢitliği iki Ģey arasında olduğunu ve bunlar üçüncü bir terimin meydana geldiğini ya da eĢitliğin dört terim arasında olduğunu ifade eder. Manevi alıĢkanlığın ise fiillerle ve güçle karĢılaĢtırılması gerekmektedir. Ġbn Miskeveyh‟e göre insanın fiilleri, manevi alıĢkanlıktan bağımsız olarak da meydana gelebilir. Örneğin; adaletli olmadığı halde adaletli kiĢiler gibi davrananlar gibi.296

Ġbn Miskeveyh, adalet ve iyiliğin alıĢveriĢ gibi sosyal iliĢkilerde meydana geldiğini belirtir. O, insanların iyiliğe daha yatkın olduklarını belirtir ancak dünyanın nizamını

295İbn Miskeveyh, Tehzîb, s. 142.

296İbn Miskeveyh, Tehzîb, s. 143.

145 sağlayan Ģeyin iyilik değil adalet olduğunu belirtir. Faziletlerin de iyiliklerle oluĢtuğunu ve her adil olanın iyi, her iyi olanın da adil olduğunu ifade eder.297

Ġbn Miskeveyh, adalet ve kötülüğün isteğe bağlı olup olmadığını da tartıĢır. Bu konuda iki cevap olduğunu ifade eder. Filozofumuz, filozofların bir kısmının insanın bilerek kendisine kötülük etmeyeceğini söylemektedir. Buna göre kıskanç kiĢi örneğinde olduğu gibi kiĢi aslında bir iyiliği amaçlamakta fakat sonuç olarak bir kötülük elde etmektedir. Ġbn Miskeveyh, bu konuyla alakalı olarak ikinci bir cevabın olduğunu belirtir. Bu ikinci yolda ise insanın birçok güçlerle donatıldığı, bu güçlerin sayısınca insanda fiil meydana geldiği fakat insanın bir tek güçle çeĢitli Ģeyler meydana getirmesi söz konusu olunca insandan kötülüğün çıktığı ileri sürülmektedir. Ġbn Miskeveyh, bu cevabın yetersiz olduğunu ifade eder. Fakat insanın birden fazla güçle donatıldığı gerçeğini kabul eder.298 Bu nokta da o sarhoĢ kimsede olduğu gibi kiĢinin aklını alet olarak kullandığını ve ayıldığı zaman sarhoĢ olduğuna piĢman olduğunu örnek verir.

Ġnsan, sarhoĢken aklını kullanamaz ve bunun neticesinde iyi gördüğü ama aslında iyi olmayan bir iĢe yönelir ve neticede kötü bir iĢe imza atar. Ayılınca da kötü ve çirkin bir iĢ yaptığını anlar. Ona göre insanın bu durumlara düĢmemek için yapması gereken Ģey, aklını kullanması ve faziletleri kazanarak bunları alıĢkanlık haline getirmesidir. Ġnsan ancak bu Ģekilde bu kötülüklerden korunmuĢ olur ve adaleti gerçekleĢtirmiĢ olur.299 Ġbn Miskeveyh‟in adalet konusunda ele aldığı diğer bir Ģey ise faziletlerin fazlalıklarıdır.

Ona göre faziletlerde fazlalık, adalet için bir tür tedbirdir. Hatta fazla faziletlilik adaletten daha üstün kabul edilmektedir.300Ġbn Miskeveyh, faziletlerin kesin bir Ģekilde orta yol olduklarını belirlemenin güçlüğünden hareketle bazı faziletlerde fazlalığın daha

297İbn Miskeveyh, a.g.e. s. 144.

298İbn Miskeveyh, Tehzîb, s. 145; Tehzîbü’l-Ahlâk, s. 351.

299İbn Miskeveyh, Tehzîb, s. 146.

300İbn Miskeveyh, a.g.e. s. 147; Tehzîbü’l-Ahlâk, s. 352-353.

146 iyi olduğunu ifade eder. Örneğin; iffet faziletine tedbiri olarak daha fazla sahip olmak daha iyidir. Filozofumuz eĢitlik demek olan adaletin kategorilerde gerçekleĢtiğini ve kimi zaman nicelik kimi zaman nitelik kimi zamanda diğer kategorilerde olduğunu belirtir. Buna göre biz nicelikte eĢit olan Ģeyleri nitelikte birbiriyle eĢitleyemeyiz. Ġbn Miskeveyh, örnek olarak su ve havayı verir. Bunların arasındaki eĢitlik nitelikseldir. Biz bunları niceliksel olarak eĢitleyemeyiz. Eğer eĢitlersek o zaman tabiatın dengesini bozmuĢ oluruz.301

Ġbn Miskeveyh, hukuk ve dinin tam adaleti emrettiğini, ikisinin de küllî olan adalette aynı olduğunu açıklar. Cüzîlere uygulanacak adalette ise bunlar fazlalığı emretmiĢlerdir.

Çünkü cüzî olan Ģeylerin belirlenmesi sayısız cüzî olduğu için imkânsızdır. Ġbn Miskeveyh, kiĢinin faziletler ve onların karĢıtlarının çekiĢmesinin içinden çıkması için aklını kullanması gerektiğini belirtir. Ġnsan, aklı sayesinde Allah‟ın halifesi olmuĢtur.

Ġnsanın fazileti, adaleti ve fiillerindeki düzeni sağlaması için yapması gereken Ģey aklını kullanması ve diğer güçlerini aklının kontrolüne vermiĢtir.

Ġbn Miskeveyh, adil fiillerin kaynağını oluĢturan alıĢkanlıkların kiĢiye nispet edilince fazilet, onunla muamele eden kiĢiye nispet edilince adalet ve özü itibariyle göz önüne alınınca da ruhi meleke isimlerini aldığını belirtir.302