• Sonuç bulunamadı

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 11. DÖNEM

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 11. DÖNEM"

Copied!
25
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 11. DÖNEM

MAYIS DERS NOTLARI

Editör

Dr. Tahir ÖZAKKAŞ

(2)

ii

Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 160 Bütüncül Psikoterapi 11. Dönem Mayıs 2013 Ders Notları

ISBN 978-605-4817-30-6 Copyright Psikoterapi Enstitüsü

Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik ortamlarda

yayımlanamaz.

Birinci baskı: Ocak 2015

Editör: Tahir Özakkaş Yayıma hazırlayan: Sevgi Akkoyun

Katkıda Bulunanlar: Gülsen Nevin Aktaşoğlu, Serpil K. Günyüz

Baskı: Acar Matbaacılık Prom. ve Yayın. San. ve Tic. Ltd. Şti.

Litros Yolu Fatih Sanayi Sitesi No:12/243 Zeytinburnu - İstanbul Tel: 0212 613 40 41

PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK ORGANİZASYON VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.

Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Cad. No:285 Darıca-KOCAELİ

Tel : 0262 653 6699 Fax : 0262 653 5345

Merkez: Bağdat Caddesi No: 540/8 Bostancı-İSTANBUL / TÜRKİYE Tel : 0216 464 3119 Fax : 0216 464 3102

www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com

(3)

iii SUNUŞ

nsanlık tarihi boyunca, her toplumda psikolojik rahatsızlıkları tedavi etmeye yönelik girişimler olmuştur. Bu alanda yapılan girişimler sonucu ortaya çıkan pek çok farklı ekolün savunucu- ları, kendi ekollerini yüceltme ve diğer ekolleri küçümseyerek öte- kileştirme yoluna gitmiştir. Ancak buna rağmen farklı yaklaşımlar- dan bilgiler edinerek kuramını zenginleştirmeye ve bu alanda çalış- malar yapmaya başlayan öncü terapistler, psikoterapide bütünleş- meyi sağlayarak alandaki bölünmeleri büyük oranda azaltmıştır.

Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişi- liğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı olmak için pek çok farklı ekolden faydalanarak daha gerçekçi, uyumlu ve esnek bir çalışma alanı sunar. Eğitimini verdiğimiz bü- tüncül psikoterapi, zamanzaman eklektik ve asimilatif, genellikle de entegratif ve ortak faktörler üzerine kurulmuş bütüncül bir yak- laşımı içerir. Bireye, teori odaklı değil danışan odaklı bakmaya çalı- şan bütüncül psikoterapiler, farklı yaklaşımların bileşenlerini bir araya getirerek terapisti geniş bir vizyona ulaştırır.

Bu amaçtan yola çıkarak, çeşitli bilimsel etkinlik, araştırma, eği- tim ve yayın çalışmalarıyla, ülkemizde bütüncül psikoterapi uygu- lamalarının gelişimine öncülük etmekten gurur duyuyoruz. Eliniz- deki bu ders notları, ruhsal bozuklukların tedavisinde tek bir psi- koterapi yaklaşımına bağlı kalmaktansa elindeki veriyi kullanarak uygulanabilecek en iyi tekniği ve teoriyi arayan bütüncül yaklaşımlı terapistler yetiştirme adına verilen Bütüncül Psikoterapi Teorik

İ

(4)

iv

Eğitimi 11. Grubunun Mayıs ayı deşifrelerini sunmaktadır. Bu ders notları, eğitim deşifresinin derlemesi olma özelliğiyle dünyada eşi benzeri görülmemiş bir yayın niteliği de taşımaktadır.

Bu ders notlarında Anksiyete çeşitleri, kuramların anksiyeteye bakışı, varoluşsal psikoterapi, varoluşçu felsefede idealizm ve ma- teryalizm, idealist felsefe ve materyalist felsefe , formülasyon kiti kullanımı, transaksiyonel analiz yapısı ile diğer kuramların benzer- liği, rol yapma ile vaka analizi ve duygu odaklı terapiye giriş konu- ları ele alınmaktadır.

Bütüncül psikoterapiler de insanın ruhsal yapısının gelişiminde olduğu gibi zamanla özerkleşecek, bireyselleşecek ve ayrışarak psikoterapi ruhunu ayakta tutacaktır.

Psikoterapi uygulayıcıları için önemli olduğunu düşündüğümüz bu eğitim ders notlarını, sizlerin ilgisine sunmaktan kıvanç duy- maktayız. Keyifli okumalar dileriz…

Tahir ÖZAKKAŞ Psikoterapi Enstitüsü Başkanı

(5)

v

İ Ç İ N D E K İ L E R

24 MAYIS 2013 1. GÜN

1 ‘NEDEN VARIM’ SORUSUNUN TARTIŞILMASI

VAROLUŞSAL ANKSİYETE ... 3

2 ANKSİYETE ÇEŞİTLERİ KURAMLARIN ANKSİYETE BAKIŞI... 50

3 VAROLUŞSAL PSİKOTERAPİ ... 71

4 VAROLUŞÇU FELSEFEDE İDEALİZM VE MATERYALİZM ... 100

25 MAYIS 2013 2. GÜN

5 İDEALİST FELSEFE VE MATERYALİST FELSEFE ... 151

6 FORMÜLASYON KİTİ KULLANIMI ... 198

7 GÖBEKLİ TEPE BELGESELİNİN SEYREDİLMESİ ... 213

8 ROL YAPMA İLE VAKA ANALİZİ ... 243

26 MAYIS 2013 3. GÜN

9 TRANSAKSİYONEL ANALİZ YAPISI İLE DİĞER KURAMLARIN BENZERLİĞİ ... 287

10 ROL YAPMA İLE VAKA ANALİZİ ... 318

11 DUYGU ODAKLI TERAPİYE GİRİŞ ... 360

12 FORMÜLASYON DERSLERİNİN İŞLEYİŞİNİN AÇIKLANMASI ... 413

D İ Z İ N ... 437

(6)
(7)

24 Mayıs 2013

1. GÜN

(8)
(9)

1

‘NEDEN VARIM’

SORUSUNUN TARTIŞILMASI VAROLUŞSAL ANKSİYETE

ahir Özakkaş: Hoş geldiniz. Evet, sınıfın hepsi burada mı?

Evet, arkadaşlar bu ayın konusu varoluşçuluk. Bu konuda neler okudunuz?

Kursiyer: Irvin Yalom’un kitaplarını 1992'den bu yana okumaya başladım. Konuya ilgim vardı. Hemen hemen tüm kitaplarını oku- dum.

Tahir Özakkaş: Bu ay ne okudun, bu eğitimle ilgili?

Kursiyer: Bu ay sizin ego durumları notlarınızı okudum.

Tahir Özakkaş: Bu ay varoluşçulukla ilgili ekstra bir şey okuyan değerli arkadaşım var mı?

Kursiyer: Varoluşçuluğu okudum.

Tahir Özakkaş: Biliyorsunuz, bu ay on ikinci ay, mezuniyet ayınız, yarın da mezuniyet yapacağız. Teorik açıdan her şeyi bitirdiğinizi düşünüyorum, kaba hatlarıyla. Bilgi deryasının içinde kayboldu- nuz, Allah sizi çıkarsın oradan. Bu ay varoluşçulukla ilgili klasik bir

T

(10)

4 11. BPT MAYIS DERS NOTLARI

eğitimden ziyade gelin böyle hem varoluşçuluğu ele alalım, hem özümüze dönelim, hem de on iki ayın muhasebesini yapalım bir- likte. Nereye geldik, ne yaptın? Bu kadar kuramsal bilgi, entegras- yon, bütünleştirme, zihnimizdeki dağınıklık. Genel interaktif, sok- ratik eğitim modeli uygulayalım isterim. Gönüllü bir iki arkadaş gelse mesela, onlarla hafif atışsak. Var mı böyle gönüllü arkadaşı- mız? Hiç amacı yok. Evet, bir iki arkadaş daha alalım. Var mı gö- nüllü?

(Gönüllü üç kursiyer çıkar)

Tahir Özakkaş: (Sahnede olan kursiyere dönerek) Niye varsın?

Kursiyer P: Bu benim aslında çok sorguladığım sorulardan bir tane- si.

Tahir Özakkaş: Benim de çok sorguladığım sorulardan bir tanesi, muhtemelen diğerleri de sorguluyordur.

Kursiyer P: Aslında buraya gelirken de, özellikle son birkaç yıldır sürekli düşündüğüm ve açıkçası cevap da bulamadığım, sürekli ka- famı kurcalayan soru; bütün bunlara ne gerek var sorusu. Yaşam, insanlık. Özellikle savaş, ölüm sahneleri, insanların birbirine zalimce davranması gibi şeyleri izlediğimde ya da tanık olduğumda bu soru geliyor. Bütün bunlara ne gerek var, bu binaya, ne bileyim dünyaya, evrene, kâinata ne gerek vardı diye sorguluyorum. Çok temele, baş- langıç noktasına giden bir sorgulama, yaratılışın başlangıç noktası- na kadar giden bir sorgulama. Neden varım sorusuna sosyal anlam- da cevap vermem gerekirse, belli başlı sorumluluklarım var. Dünya- ya geldiğim aile, yetiştirilişim, sahip olduğum meslek, şu ana kadar geliştirmiş olduğum kişilik yapısı…

Tahir Özakkaş: Köpeğin veya kedin oldu mu?

Kursiyer P: Kısa bir dönem bir tanıdığımın köpeğine bakmıştım.

(11)

Varoluşsal Anksiyete 5 Tahir Özakkaş: O köpek de diyor ki, ‘dünyaya gelmişim sorumlu- luklarım var, sahibim var, ona kuyruk sallayacağım, su getirdiğinde içeceğim, onun bahçesini bekleyeceğim’ diyor. Köpek ‘Ben böyle bir sosyal ortamda doğmuşum, bu köpekliğimi yapacağım’ diyor.

Ondan farkın ne?

Kursiyer P: İşte sorguluyor olan kısmımız. Belki de az önce sordu- ğum soru.

Tahir Özakkaş: Onun sorgulamadığını ne biliyorsun?

Kursiyer P: Olabilir ama iletişim kanallarımız onunla örtüşük ol- madığı için aynı diyaloğu onunla yapamıyoruz.

Tahir Özakkaş: Bu insanlar ne manyak sesler çıkartıyor, bizim gibi iletişim kurmuyorlar, havlayıp hırlamıyorlar diyor olabilirler.

Kursiyer P: Bebeklerle ilgili de bu tip videolar var ya, bebekler kendi- lerine agucuk yapanlarla dalga geçerler hani. Olabilir yani, aynı şekilde sorguluyor olabilirler.

Tahir Özakkaş: Biliyorsunuz Leningrad’ın kargaları ile Staling- rad’ın kargalarının dilleri birbirinden farklıydı.

Kursiyer P: Evet. Biz insanlar âlemi olarak iletişim kurarak, konu- şarak beynimizden geçen düşünceleri paylaşıyoruz. Belki onlar kendi içlerinde böyle paylaşıyorlar, ama biz onları çözemiyoruz. Belki çö- zenler vardır.

Tahir Özakkaş: Niye varsın?

Kursiyer P: Niye varım? İşte dediğim gibi, belli başlı hayata dair sorumluluklarım var, bunları yerine getirmek için. Hepimizin dün- yaya gelişinde bir varoluş amacı olduğuna da inanıyorum bir taraf- tan.

Tahir Özakkaş: İnanıyorsun.

(12)

6 11. BPT MAYIS DERS NOTLARI

Kursiyer P: Evet.

Tahir Özakkaş: İnançla bilgi arasındaki fark ne?

Kursiyer P: İnanmak daha hissedilen bir şey belki, bilgi biraz daha araştırılarak, incelenerek, somutlaştırılarak var olan bir şey. İnanç duyguyu barındıran, bilgi bilişsel yönü barındıran bir şey bence.

Tahir Özakkaş: (Hoca tahtaya yazarak) 1. İnanç,

2. Bilgi

Acaba ihtiyacın olan bir şey, bilgi var olan bir şey olabilir mi?

Kursiyer P: Olabilir.

Tahir Özakkaş: (Gönüllü diğer kursiyere döner) Niye varsın?

Kursiyer F: Şimdi şöyle düşünüyorum ben. Bu soruyu kendime sor- dum birkaç kez. Hatta daha depresif dönemlerimde bana tanınan süreyi tamamlamak için diye kendi kendime cevaplar verdim. Çünkü benim...

Tahir Özakkaş: Sana verilen süreyi tamamlamak diye bir cümle söyledin.

Kursiyer F: Evet.

Tahir Özakkaş: Yazabilir miyim bu tahtaya?

Kursiyer F: Evet, tabi.

Tahir Özakkaş: (Hoca tahtaya yazarak) 1- İnanç,

2- Bilgi

3- Sana verilen süre.

(13)

Varoluşsal Anksiyete 7 Birisi sana bir süre vermiş, öyle mi?

Kursiyer F: Evet.

Tahir Özakkaş: Bunu sana vermiş özellikle ve bu zaman dilimi dediğin zaman kavramıyla ilişkilendiriyorsun.

Kursiyer F: Evet. Annemin babaannemle iyi bir diyaloğu var. An- nem hamile kaldığında, annem babaannemle birlikte beni hiç iste- memişler. İstemedikleri için birlikte beni aldırmaya gitmişler ancak annem çok korktuğu için doktor demiş ki alamam. Dolayısıyla dok- tor alamamış ve ben zamanla dünyaya gelmişim, doğuş hikâyeme baktığımda yaşlanarak dünyaya gelmişim, Benjamin Button gibi çıkmışım ortaya, vücudumda yaşlı çıkmış.

Tahir Özakkaş: Şimdi hikâye uyduruyorsun kendinle ilgili.

Kursiyer F: Öyle söylüyorlar.

Tahir Özakkaş: Beş milyon spermin arasından sen girmişsin. Dört milyon dokuz yüz doksan dokuzu orada duruyordu, kardeşlerin.

Kursiyer F: Evet.

Tahir Özakkaş: Hangisi olsa yine sana verilen isim verilecekti.

Kursiyer F: Tabi, tabi. Yani benim yerime başkası olsa, onu da iste- meyecekti o dönemde. Sonuç olarak doğmuşum ve hakikaten yaşa- mın içerisinde sorguladığımda mesela kayıplarım için de sorgularım bunu.

Tahir Özakkaş: Acaba sen şunu mu söylüyorsun? Bir yerlerde vardım da, o varlığı zorlaya zorlaya doğum kanallarından geçtim, annem istemedi, babaannem istemedi, toplum istemedi, rahimde mahpus kaldım, ama o varlığı bir şekilde delerek geldim. Varlığının sıfır noktasının öncesinden o kadar eminsin ki, engellemeye çalış- mış tüm dünya ama engelleyememişler.

(14)

8 11. BPT MAYIS DERS NOTLARI

Kursiyer F: Anladım. Ama bunu kendim yaptığımı düşünmüyorum.

Yani oradan biri itelemiş, bir şey olmuş gibi.

Tahir Özakkaş: O zaman şöyle bir imanın var; bir şekilde vardım;

ya doğurtulacaktım ya doğurtulmayacaktım ama vardım. Böyle bir şey.

Kursiyer F: Evet.

Tahir Özakkaş: Hatta dört milyon dokuz yüz doksan dokuz tane sperm…

Kursiyer F: Onlar gibi ben de vardım.

Tahir Özakkaş: Spermlerdeki insanların da varlıkları orada duru- yor, kuyrukta bekliyorlar. Onlar şansı kaybetmişler ama hepsi de varlığına inanıyor sanki.

Kursiyer F: Evet, aynen öyle düşünüyorum (Gülümser).

Tahir Özakkaş: Ama niye gülüyorsun onların var olduğuna?

Kursiyer F: Onların var olduğuna artık inanmıyorum, çünkü onlar artık yok. Çünkü babam yok sonuç olarak.

Tahir Özakkaş: Ama onlar vardı.

Kursiyer F: Vardı evet. O dönemde vardı, benimle birlikte aynı dö- nemde vardı.

Tahir Özakkaş: Sen şu anda o kadar varlığa iman etmişsin ki, sen kürtaj olabilirdin, düşük olabilirdin, doğumda ölebilirdin ama bun- ların hiç olmayacağına dair bir imanla varlığına inanıyorsun.

Kursiyer F: Evet, aynen öyle inanıyorum.

Tahir Özakkaş: Çok derin bir varoluşsal, varsın yani.

Kursiyer F: Evet, varım.

(15)

Varoluşsal Anksiyete 9 Tahir Özakkaş: Var olacaktın zaten.

Kursiyer F: Evet, sonuç olarak birtakım engellere rağmen bir güçle doğmuşum. Bunu kendim başardığımı söylemiyorum, sonuç olarak dünyaya gelmişim. Ondan sonra her kaybımda kendi kendime sorgu- luyorum, özellikle son kaybım için sorguluyorum, mesela bana göre daha neşeli olan insanlar var dünyada, benim ablam ve ağabeyim bana göre daha neşeli insanlar. Ağabeyim daha neşeliydi. Sorguluyo- rum niye beni tercih etmedi de bana göre daha neşeli bir insanı ter- cih etti. Son zamanlarda en büyük sorgulamam bu.

Tahir Özakkaş: Ölüm anlamında mı söylüyorsun?

Kursiyer F: Ölüm anlamında.

Tahir Özakkaş: Ölüm anlamında, yani ağabeyinin ölmüş olmasını değerlendiriyorsun. Neden onu tercih etti? Kim tercih ediyor, ter- cih eden birisinden bahsediyorsun, kim o?

Kursiyer F: Yani onu Tanrı’ya bağlıyorum.

Tahir Özakkaş: Tanrı.

Kursiyer F: Evet.

Tahir Özakkaş: Nasıl bir Tanrı bu?

Kursiyer F: Görmüyorum, bilmiyorum, ama inanıyorum.

Tahir Özakkaş: İhtiyacımız olana inanırız.

Kursiyer: Evet.

Tahir Özakkaş: Peki.

Kursiyer F: İnanıyorum, yani olduğuna inanıyorum ve iyice çaresiz kaldığım dönemlerde daha çok sığınacak bir liman gibi görüyorum.

(16)

10 11. BPT MAYIS DERS NOTLARI

Tahir Özakkaş: Peki, Akif’in bir şiiri var Allah ile ilgili, okudun mu onu?

Kursiyer F: Okumadım.

Tahir Özakkaş: Okuyan var mı, bilen var mı?

Kursiyer: Mehmet Akif’in mi?

Tahir Özakkaş: Mehmet Akif Ersoy’un.‘Kiminin avukatı, kiminin mühendisi, kiminin kayıkçısı…’ diye. Yani ihtiyacı olduğunda, sıkış- tığında, özellikle geminin altı delinip gemi batmak üzereyken veya uçak düşmek üzereyken ‘aman tanrım’ diyen bir grup var. Herkesin kendi kafasında bir Allah kavramı var o zaman.

Kursiyer F: Benim var.

Tahir Özakkaş: İhtiyacımız olan şey.

Kursiyer F: Benim var.

Tahir Özakkaş: Bir noktadan sonra bu rasyonalite sınırları kaybo- luyor, ondan sonra bir boşluğa düşüyoruz ve diyoruz ki ‘Allah ya- ratmış, Tanrımız yaratmış’. Ne diyorsan, orada bir anlam geliyor gördüğüm kadarıyla ama inanç olarak var, doğru mu?

Kursiyer F: Doğru.

Tahir Özakkaş: Tamam.

Kursiyer F: Şimdi, ben sorguladım, hayatta niçin varım sorusunu sorguladım. Daha doğrusu kendime böyle bir vizyon çizebilir miyim yaşamım içerisinde diye sorguladım. Bunun en önemlisinin neşe olabileceğini düşündüm, yani hedef gibi. Benim varoluşumu gerçek- leyebilecek tek şey neşe olabilir gibi.

Tahir Özakkaş: O zaman şöyle diyebilir misin? Varsan, bir kere varsın, spermlerin arasından çıkmışsın.

(17)

Varoluşsal Anksiyete 11 Kursiyer F: Evet, çıktım.

Tahir Özakkaş: İkinci bir şeye geçiyorsun, varlığında bir misyon olması lazım, bir anlam olması lazım.

Kursiyer F: Evet.

Tahir Özakkaş: Neden böyle bir düşünce mecburiyetinde gidiyor- sun?

Kursiyer F: Çünkü şöyle, bu özendiğim bir duygu benim. Biraz önce ablam ve ağabeyim için söyledim, onlar bulunduğu şartlar içerisinde daha neşeli ve mutlu olabiliyorlar, bende sanki bu biraz daha eksik gibi. Dolayısıyla benim hayatımda bu eksiklik tamamlanırsa, varolu- şumda hayat içerisinde gerçekleşmiş olur diye düşünüyorum.

Tahir Özakkaş: Bir eksiklik buluyorsun, eksikliği tamamlamak ile ilgili bir misyon yaratıyorsun.

Kursiyer F: Evet, yaratıyorum da tamamlayamıyorum. Sadece yara- tıyorum.

Tahir Özakkaş: O yönde yolculuğun devam ediyor.

Kursiyer F: Yok, etmiyor.

Tahir Özakkaş: Etmiyor, nedir misyonun senin?

Kursiyer F: Neşe hayatımda olursa…

Tahir Özakkaş: Depresyondan çıkarsam.

Kursiyer F: Evet, depresyondan çıkarsam diyebiliriz tabi. Hayatım- da neşeyi gerçekleştirebilirsem… Onun için birçok araç var, hani insanlar hedefler koyuyor ya, şu olacağım, bu olacağım, şunu yapa- cağım bunu yapacağım diye, bunların hepsi bir araç diye düşünüyo- rum.

Tahir Özakkaş: Sen neşe diyorsun.

(18)

12 11. BPT MAYIS DERS NOTLARI

Kursiyer F: Neşe, bu araçların sonunda elde edeceğim bir duygu.

Tahir Özakkaş: Neşe eğer böyle bir mutluluk hissi ise, ben seni akşam kokain partimiz var, çağırayım, çok kısa sürede elde edebi- lirsin.

Kursiyer F: Ama işte kalıcı bir şeyden söz ediyorum.

Tahir Özakkaş: Hep içersin, bol miktarda var…

(Gülüşmeler)

Kursiyer F: Önce arttırıp sonra düşüp düşüp onun peşinde mi koşa- cağım?

Tahir Özakkaş: Meçhul bir yere gitmek için, neşe için o kadar beklemene gerek yok yani.

Kursiyer F: Yani…

Tahir Özakkaş: Misyonun çöküyor.

Kursiyer F: Misyonum çökmüyor da…

Kursiyer M: Bir şey söyleyebilir miyim, zaten yaptığınız meslek dolayısıyla sizin çok neşeli olmanız beklenemez. Mesleğiniz bir kere bunu engelliyor.

Tahir Özakkaş: Neden acaba? Mesela ben çok sadist birisi olayım, dökülmüş, düşmüş, harap olmuş, insanlar geldikçe içimden öyle bir haz alıyorum ki ‘oh, bu da düşmüş’ diyorum. Her gün bundan çok keyif alıyorum, muayenehanemi açarken ‘bu gün neler gelecek acaba, hangi düşmüş insanlar gelecek acaba’ diye pek bir keyifle sadisttik tarafımı her gün tatmin ediyorum. Hiç böyle bir terapist düşündün mü?

Kursiyer M: Hayır.

Tahir Özakkaş: Füzyondasın düşünmediğin için.

(19)

Varoluşsal Anksiyete 13 (Gülüşmeler)

Tahir Özakkaş: Bir kısım terapistler sadece bunun için giderler.

Çocuk esirgeme kurumlarında bazı müdürlerin büyük bir amacı vardır, akşam nöbete kaldıklarında çocuklara taciz ve tecavüz ede- bilmek. Ertesi gün sabah ‘okulumuzda birtakım vukuatlar oluyor, bununla ilgili ilk mücadeleyi yapacak olan benim. Halkımı arkaya çağırıyorum, bakanı istifaya çağırıyorum’ diyerek grubun başında o gider.

Kursiyer M: Bunları biz daha çok duyduğumuz için, doğal olarak neşemiz kalmıyor ki.

Tahir Özakkaş: Bu seninki, kendi adına konuş.

Kursiyer: Kendi adıma değil, çoğu meslektaşım adına. Belki arasın- da sizin dediğiniz gibi bir şeyler olabilir ama.

Tahir Özakkaş: Kafasının içine girdin mi?

Kursiyer M: Çevremde öyle görüyorum.

Tahir Özakkaş: Sadece kendi zihnini bilebilirsin, o da kısmen.

Ötekinin zihninde ne olduğunu asla bilemezsin, katil mi, sapık mı bilmiyorsun. Bütün duyguları yalnız başımıza yaşıyoruz. Ölene kadar da yalnız kalacağız. Annemizin, babamızın, eşimizin, çocu- ğumuzun içinden ne geçiyor, hangi duygular var, asla gerçekten bilmemiz hiç mümkün olmayacak. Hiç düşündünüz mü? Peki, B…

devam edelim.

Kursiyer F: Neşe de kalmıştık.

Tahir Özakkaş: Bir misyon edinme mecburiyetinden bahsediyor- sun anladığım kadarıyla.

Kursiyer F: Eksik olan bir şeyi tamamlama.

(20)

14 11. BPT MAYIS DERS NOTLARI

Tahir Özakkaş: Eksik olan bir şeyi tamamlama duygusu.

Kursiyer F: Yani bunun eksik olduğunu düşünüyorum.

Tahir Özakkaş: Kazların yumurta örneğini ilk ay anlatmıştım hatırlıyorsanız.

Kursiyer F: Bir tekrar edebilir misiniz?

Tahir Özakkaş: Kazların altına kuluçka döneminde yumurta ko- yuyorlar. Bilim adamları kazların altında ki yumurtayı çıkarıyor, ileriye koyuyor, kaz gidip yumurtayı altına çekiyor. Her ileriye ko- yuşta kaz gidip altına çekiyor, tavuk yumurtası koyuyorlar, onu da altına çekiyor. Sonra anlaşılıyor ki onda biyokimyasal bir madde var, bu madde olduğunda kaz etrafında yumurta büyüklüğündeki her şeyi altına çekiyor, o madde olmadığında böyle bir davranış sergilemeyen, yavrularıyla ilgilenmeyen bir kaz örneği. Acaba bey- nindeki bir biyokimyasal madde nedeniyle o enjekte edildiği için veya o yapı arttığı için, böyle neşeye doğru yönelim içerisinde olan bir kaz olabilir misin?

Kursiyer F: Olabilir. Ama şunu fark ettim, biraz önce füzyondaki insandan bahsettiniz ya, bir on gün yurt dışına gitmek durumunda kaldığımda bir şey gördüm orada, trafikte belli kurallar vardı ve her- kes uyuyordu, ben çok rahat ettim. Herkes soldakini bekliyor ona göre hareket ediyordu. Kendi adıma rahat ve huzurlu hissettim. O zaman baktığımda…

Tahir Özakkaş: Bertrand Russell ne demiş biliyor musun, ‘Her şeyin sistemden ibaret olduğu yerde fikir ve ruh bakımından ölüm vardır’. Kurallar orada çok net, orada tam bir füzyon hali var. Eğer günün birinde kuralları ihlal eden bir kişi çıkarsa, bir Türk orada araba kullanmaya başlarsa, görürsün.

(21)

Varoluşsal Anksiyete 15 Kursiyer F: Doğru. Çünkü karşıdan karşıya geçerken arkadaşlarım vardı ‘yürüsene, yürüsene’ diyorlar, ‘bir saniye ya, bakıyorum’ diyo- rum.

Tahir Özakkaş: Bütün arabalar durur, eğer şoför Türk değilse. Bu sisteme alışmış bir kişi Türkiye’de yaşayabilir mi? Füzyonu görüyor musun? Yani kuralların egemen olduğu bir yerde füzyon gittikçe ağırlaşıyor. Ona iman ediyorsunuz, onun dışında bir dünya bilmi- yorsunuz. Yurt dışında bir gün araba kullanıyordum, bir orman kasabasının kavşağındaydım. Bir okul aracı geldi sağda durdu, ben karşı taraftan geliyorum, yani benim solumda, dörtlü kavşağın köşe başında, ben süratimi20-30km. indirdim ve kavşağı geçtim. Bir anda kıyamet koptu, herkes panik içerisinde, evlerden insanlar çıktı. ‘ Ne oluyor’ falan deyip, bastım gittim. Daha sonra öğrendim ki okul aracı durup da, şoförün dur levhasını gösterdiğinde bütün trafik duruyor, kavşakta hiçbir araç kıpırdamıyor. Ne zamana ka- dar, o levha kalkıp oradan inen çocuklar karşı yolara geçip, o tehli- ke kalktıktan sonra. Bu o kadar hayati ve önemli herkesin uyduğu, o kadar ciddi bir kural ki birisinin bunu ihlal etme ihtimali yok. O kadar iman etmişler ki.

Kursiyer F: Dedim ya başlangıçta, bana tanınmış bir süre var, bunu tamamlamakla ilgili bir varoluşsal bir amacım var. Bu amacın içeri- sinde bakıyorum ki birtakım sorumluluklar ekleniyor. O zaman di- yor ki sadece tanınan süre ile ilgili değil de…

Tahir Özakkaş: Siz Ruanda’da mı yaşıyorsunuz? Ruanda’daki sorumluluklar neydi? Tutsiler. Siz Tutsi kabilesinde miydiniz?

Kursiyer F: Böyle bir şey anlattıysanız, ben ya uyuyordum, ya yok- tum.

(22)

16 11. BPT MAYIS DERS NOTLARI

Tahir Özakkaş: Anlatmadım. Ruanda’da yaşadığını düşün, Tutsi kabilesinde olduğunu düşün, sorumlulukların ne olurdu anlamında söylüyorum.

Kursiyer F: Hayal bile edemiyorum.

Tahir Özakkaş: Eline satır alıp diğer kabile üyelerini doğrayacak- tın, tek görevin vardı, sorumluluğun o. Çoluk çocuk, yaşlı, genç demeden hepsini satırla keseceksin çünkü kurşun yok. Zaten para yok, silah bulunmuyor. Elinizde palalar var, palalarla. Kaç bin kişiyi kesmişlerdi?

Kursiyer G: Üç milyon kişi.

Tahir Özakkaş: Belgesellerde görebilirsiniz. Orada öyle bir so- rumluluk vardı. Sorumluluk lokal, kültürel, bölgesel ve zamana bağlı bir şey. Sizin sorumluluğunuz neymiş?

Kursiyer F: Benim sorumluluğum düşündüğümde, evdeki çocukları büyütmek.

Tahir Özakkaş: Düşündüğünde mi yoksa toplumun doğduğundan itibaren empoze ettiği, enjekte ettiği kültürel kodların köleliği mi?

Kursiyer F: Kültürel kodlar.

Tahir Özakkaş: Kültürel kodların köleliği.

Kursiyer F: Kendi adıma onun içerisinden çıkarken çok zorlanıyo- rum, kendimi sorguluyorum ve mutsuz oluyorum.

Tahir Özakkaş: Diğer bir baba çocuğuna tecavüz ederken, siz niye etmiyorsunuz?

Kursiyer F: Muhtemelen kültürel kodlardandır diye düşünüyorum.

Yani kendi kafamda bir baba modelim var, kendi babamı örnek aldı- ğım..

(23)

Varoluşsal Anksiyete 17 Tahir Özakkaş: O zaman öğrenme ilkeleri dediğimiz, hangi kültü- rel kodlarda öğrenme ilkelerine sahipseniz, o ilkeler perspektifinde dünyaya anlam ve şekil veriyorsunuz diyebilir miyiz?

Kursiyer F: Diyebilirim.

Tahir Özakkaş: Ruanda’da olsaydı farklı olacaktı, Japonya’da ol- saydı farklı olacaktı, Sibirya’nın bir orman köyünde olsaydı farklı olacaktı.

Kursiyer F: Ruanda’da da onu yapan adamın düşünebileceğini dü- şünüyorum, bazıları bunu düşünmüştür diye düşünüyorum. Çünkü ben de kendi adıma dönem dönem düşünüyorum. O kültürel kodları ben sorgulamaya başladığımda işte orada neşem kaçıyor. Neden neşem kaçıyor? Çünkü sahip olmak istediğim duyguyla sorumluluk- larım arasında bir sıkıntı yaşıyorum. Sorumluluklar ağır basıyor, duygu yok oluyor. Duyguyu öne alırsam sorumluluklardan dolayı suçluluk duyuyorum. İkisi arasındaki sıkıntıdan dolayı benim varo- luşsal dediğim, hani o neşe dediğim varoluş kaçıyor. Sorgulamazsam sorun yok.

Tahir Özakkaş: Tamam. (Diğer kursiyere dönerek)Niye varsın?

Kursiyer G: Yaşamak için.

Tahir Özakkaş: Ne demek yaşamak?

Kursiyer G: Her şey. İnsan için olan her şey.

Tahir Özakkaş: Yaşamak kavramına Japonlar biraz farklı bakıyor.

Biliyor musun bu konuyu?

Kursiyer G: Tabi, onların kültürel kodları farklı.

Tahir Özakkaş: Japonların en çok önem verdikleri şey bahçele- riymiş biliyor musun? Japonların olmazsa olmaz şeyi bahçeleri ve küçük bahçelerinde düzenleme yapmaları.

(24)

18 11. BPT MAYIS DERS NOTLARI

Kursiyer G: Evet, Bonzai’ye çok önem veriyorlar.

Tahir Özakkaş: O bahçenin içinde en önemli bir malzeme var, en önemli nedir o? Hiç duydunuz mu?

Kursiyer: Çitler mi?

Tahir Özakkaş: Taş. Eğer bir Japon bahçesinde taş yoksa orası bir Japon bahçesi olmaz. Japon bahçesinin en temel özelliği doğayı birebir taklit edebilme yeteneğidir. Eğer doğadaki vahşi tabiatın aynısını bahçenizde yapabiliyorsanız, sarmaşıklarıyla birbirine girmiş ağaçlarıyla, taşıyla beraber o zaman evreni gerçekten can- landırıyorsun. Evrende en iyi yaşayan, en sağlıklı yaşayan şey taştır.

Taş sabırlıdır, taş azimlidir, taş sessizdir. Taş doğayı hep dinler.

Taş, yağmura, rüzgâra karşı yıllar içerinde yavaş yavaş şekil alır ve karşılıklı bir ilişki içerisindedir. İnsanın içinde ki en temel öz, git- mesi gereken hedef ve misyon o taş olabilmektir. O taş olmazsa doğa olmaz, doğanın parçası olmaz. Yaşamın amacı taş olabilmek- tir, inorganik maddeye dönüşebilmektir ve doğanın bütünlüğünü, evrenin bütünlüğünü, evrenin ekolojik bütünlüğünü devam ettire- bilme yeteneğini ortaya koymaktır. Senin yaşamak dediğin şey acaba Japonların taş olmak isteğine benzer ve doğaya saygı göste- rerek, doğanın birebir parçası olarak orada sessiz bir şekilde dura- bilmenin, yüzlerce yıl durabilmenin onurunu yaşamak anlamında bir yaşamak mı?

Kursiyer G: Buna benzer zaten bizim kültürümüzde de bu var. Ha- tırlarsanız Eşkıya filminin son sahnesinde bunu söylüyordu, toprak- tan gelip toprağa döneceğimize dair. Bunlar bizim kültürümüzde de var, çok uzağa gitmeye gerek yok. Topraktan geldik, toprağa gidece- ğiz; bu söyleniyor. Buna benzer şeyle, yaşamak derken her şeyi ya- şamak, hissetmek. Bazen doğru bazen yanlış, bazen erdemli bazen erdemsiz ama kendimize göre, kendi hayatımıza göre, kendi düşün-

(25)

Varoluşsal Anksiyete 19 cemize göre yaşamak. Ben 1979 doğumluyum, 1979 yılına kadar in- sanlık tarihinde ne varsa, içinde ne barındırıyorsa benim için yapıl- mış, hangi değer olursa, hangi bilimsel çalışma olursa. Sadece bun- lardan hangisi bana uygunsa, hangisini arzuluyor ve istiyorsam onu seçiyorum bunların içinden.

Tahir Özakkaş: Neden varsın?

Kursiyer G: Yaşamak, hissetmek.

Tahir Özakkaş: Neden yaşamak istiyorsun?

Kursiyer G: Doğal olarak dünyaya geliş şeklim bu. Yani on beş mil- yon spermden en hızlı hareket eden, yaşamak isteyen benim. Ben yaşamın temelinin o sperme kadar indiğini düşünüyorum. Sonuçta on beş milyonda bir tanesi…

Tahir Özakkaş: O zaman mahkûmsun yaşamaya.

Kursiyer G: Tabi ki. Yaşamak zorundayım.

Tahir Özakkaş: Mahkûm olunan bir şeyi nasıl kabul edip devam ettirebiliyorsun?

Kursiyer G: Aslında bu çok büyük, değişik bir paradoks, çünkü öle- ceğini de biliyorsun aynı zamanda.

Tahir Özakkaş: Kesinlikle.

Kursiyer G: Yani öleceğini bilen bir insanın yaşamak için bu kadar çaba göstermesi…

Tahir Özakkaş: Birisi sen atmış bu dünyaya, varsın demiş ve sen yaşamak diye bir misyon ediniyorsun kendi kendine. Bir süre son- rada öldüreceğim seni diyor ve sen yaşamaya da mahkûmsun. Yani özgürlüğe de mahkûmsun. Senin elinde olmayan bir özgürlük var, buna mahkûmsun. Nasıl garip bir çelişki?

Referanslar

Benzer Belgeler

İşte arzularla gerçekler arasındaki bu açılan yay, bebeğin kaldırabileceği boyutta açılabilir- se sağlıklı narsisizme, sekonder narsisizme dönüşür ama bu makas çok

Davranışçılık, Bilişsel Kuram ve Dinamik Kuramın Genel Tekrarı 13 O zaman şöyle bir şey çıktı karşımıza Freud’un iddiasına göre?. Bunu iyi anlamak durumundayız,

Bizim biraz farklı düşüncelerimiz vardı ve iki tane temel sorumuz vardı ve bir de telafi edici stratejiler dediğimiz ve ondan sonra ortaya çıkan öğrenilmiş

Kursiyer: Şimdi hocam ben Beck olarak düşününce üç tane temel kabul olması gerekirken yani değerli hissedemeyip değersiz, çareli hissedemeyip çaresiz, yeterli

Yeniden yakınlaşma evresine gidene kadar olan, “yumurtadan çıkma” yani beden olarak ve duygu olarak ayrı bir varlık olduğunu deneyimlemesi bireyin ilk

Bunu öğrenmek önemli, bu dönem normal geçerse temel güven duygusuyla oluyor, bu dönemde patolojiler olabilir ve patolojiler olduğu zamanda da daha çok psikotik

Şimdi burada davranışsal kuramı basit bir şekilde öğrenme ilkesi olarak görüyoruz.. Öğrenmenin de taklit, modelleme, sosyal öğrenme dediğimiz farklı çeşitleri

Burada da çocuklar bu klinik tablo içerisinde derin bir depresyon duygusuna düşmemek için kendilerini korumaya yönelik olarak ergenlik krizi gibi tepkiler ortaya