• Sonuç bulunamadı

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 8. DÖNEM

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 8. DÖNEM"

Copied!
25
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 8. DÖNEM

TEMMUZ DERS NOTLARI

Editör

Dr. Tahir ÖZAKKAŞ

(2)

ii

Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 111

Bütüncül Psikoterapi 8. Dönem Temmuz 2009 Ders Notları

ISBN 978-605-5241-56-8 Copyright Psikoterapi Enstitüsü

Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik ortamlarda

yayımlanamaz.

Birinci baskı: Ekim 2013

Editör: Tahir Özakkaş

Yayıma hazırlayan: Sevgi Çorabatur & Menekşe Arık Katkıda Bulunanlar: Beyza Tıraş, Emin Komşal

Baskı: İklim Ofset

Nişanca Mah. Arpacı Hayrettin Sok. No:21 Eyüp/İstanbul Tel: 0212 577 77 45

www.iklimmatbaa.com

PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK ORGANİZASYON VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.

Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Cad. No:285 Darıca-KOCAELİ

Tel : 0262 653 6699 Fax : 0262 653 5345

Merkez: Bağdat Caddesi No: 540/8 Bostancı-İSTANBUL / TÜRKİYE Tel : 0216 464 3119 Fax : 0216 464 3102

www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com

(3)

iii SUNUŞ

nsanlık tarihi boyunca, her toplumda psikolojik rahatsızlıkları tedavi etmeye yönelik girişimler olmuştur. Bu alanda yapılan girişimler sonucu ortaya çıkan pek çok farklı ekolün savunucu- ları, kendi ekollerini yüceltme ve diğer ekolleri küçümseyerek öte- kileştirme yoluna gitmiştir. Ancak buna rağmen farklı yaklaşımlar- dan bilgiler edinerek kuramını zenginleştirmeye ve bu alanda çalış- malar yapmaya başlayan öncü terapistler, psikoterapide bütünleş- meyi sağlayarak alandaki bölünmeleri büyük oranda azaltmıştır.

Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili- ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı olmak için pek çok farklı ekolden faydalanarak daha gerçekçi, uyumlu ve esnek bir çalışma alanı sunar. Eğitimini verdiğimiz bü- tüncül psikoterapi, zamanzaman eklektik ve asimilatif, genellikle de entegratif ve ortak faktörler üzerine kurulmuş bütüncül bir yak- laşımı içerir. Bireye, teori odaklı değil danışan odaklı bakmaya çalı- şan bütüncül psikoterapiler, farklı yaklaşımların bileşenlerini bir araya getirerek terapisti geniş bir vizyona ulaştırır.

Bu amaçtan yola çıkarak, çeşitli bilimsel etkinlik, araştırma, eğitim ve yayın çalışmalarıyla, ülkemizde bütüncül psikoterapi uygulama- larının gelişimine öncülük etmekten gurur duyuyoruz. Elinizdeki bu ders notları, ruhsal bozuklukların tedavisinde tek bir psikotera- pi yaklaşımına bağlı kalmaktansa elindeki veriyi kullanarak uygu- lanabilecek en iyi tekniği ve teoriyi arayan bütüncül yaklaşımlı terapistler yetiştirme adına verilen Bütüncül Psikoterapi Teorik

İ

(4)

iv

Eğitimi 8. Grubunun Temmuz ayı deşifrelerini sunmaktadır. Bu ders notları, eğitim deşifresinin derlemesi olma özelliğiyle dünyada eşi benzeri görülmemiş bir yayın niteliği de taşımaktadır.

Bu ders notlarında, ruhsal aygıt, egonun savunma mekanizmaları ve orta düzey savunma mekanizmaları konuları ele alınmaktadır.

Bütüncül psikoterapiler de insanın ruhsal yapısının gelişiminde olduğu gibi zamanla özerkleşecek, bireyselleşecek ve ayrışarak psikoterapi ruhunu ayakta tutacaktır.

Psikoterapi uygulayıcıları için önemli olduğunu düşündüğümüz bu eğitim ders notlarını, sizlerin ilgisine sunmaktan kıvanç duymakta- yız. Keyifli okumalar dileriz…

Tahir ÖZAKKAŞ Psikoterapi Enstitüsü Başkanı

(5)

İ Ç İ N D E K İ L E R

TEMMUZ 2009 1. GÜN

1 RUHSAL AYGIT BAŞLANGIÇ ... 1

2 İNSANIN VAROLUŞU ve RUHSAL AYGITIMIZ ... 34

3 RUHSAL AYGIT: İD ... 81

4 İD’İN ÖZELLİLLERİ ... 118

TEMMUZ 2009 2. GÜN

5 EGO VE SÜPEREGO ... 167

6 EGONUN SAVUNMA MEKANİZMALARI ... 204

7 İLKEL SAVUNMA MEKANİZMALARI ... 251

8 EGONUN SAVUNMA MEKANİZMALARI ... 293

TEMMUZ 2009 3. GÜN

9 ORTA DÜZEY SAVUNMA MEKANİZMALARI ... 331

10 ORTA DÜZEY SAVUNMA MEKANİZMALARI (Devam) ... 359

11 ORTA DÜZEY SAVUNMA MEKANİZMALARI (Devam) ... 394

12 ORTA DÜZEY SAVUNMA MEKANİZMALARI (Devam) ... 423

(6)
(7)

Temmuz 2009

1. GÜN

(8)
(9)

1

RUHSAL AYGIT BAŞLANGIÇ

ahir Özakkaş: Hoş geldiniz, ekibin yarısı yok. Arkadaşlar ben bu ay biraz gribim. Son günleri inşallah, sesim biraz çatlak gidecek.

Kursiyerler: Geçmiş olsun.

Tahir Özakkaş: Yoklama yapılıyor. Birbirilerinizin isimlerini öğ- rendiniz mi? İnşallah ben de öğrenirim. En kötü olanları çabuk öğrenirim, en zayıf olanları çabuk öğrenirim. Otelde kaybolanları da zor öğrenirim. Mutlaka bir çıkıntılık yapın. Ödipali bilmiyorsu- nuz değil mi?

Kursiyer: Kitabı okuduk.

Tahir Özakkaş: Okudunuz mu? Aferin valla. Çalışkan gruba ben- ziyorlar. 3 ay sonra bana öğret diye başlarsınız artık.

Tahir Özakkaş: Kursiyer S’i zaten hatırlıyoruz.

Kursiyer S: Çıkıntı derken zaten bana baktınız hocam.

Tahir Özakkaş: S herkes sana müteşekkir biliyorsun. Kahramanca o çıkışından dolayı, tebrik ettiler seni. Öyle oldu değil mi?

Kursiyerler: Evet. Bağrımıza bastık.

T

(10)

2 8. BPT TEMMUZ DERS NOTLARI

Kursiyer S: Hocam arkadaş yeni geldi H tanımıyorum. N’aber S dedi bana direk. Bir an şey oldum, acaba eğitimde mi hatırlamıyo- rum mümkün değil. Öyle kaldım.

Tahir Özakkaş: 3’er gün yoklukları var bunların.

Kursiyer A: Ceza verelim.

Tahir Özakkaş: Bunlar gece de ders görsünler. Ben her zaman anlatırım. Rüyalarımda da anlatıyorum zaten. Giriyorum yorganın altına, başlıyor konuşmaya cümleler. Ben uyumaya çalışıyorum, o böyle tırıs tırıs gidiyor. İlginç değil mi? Akşam dedim ki hanıma;

“yarın ne anlatacağım” dedim. “Kaçıncı grup dedi. 8. grup dedim.

Sen ne anlatacağını bilirsin” dedi.

Evet, biliyorsunuz bizim burada eğitim programı modüler şe- kilde hazırlandığı için, size de 2. modülde neler anlatıldı, elinize şeyler gelecek, savunma mekanizmaları anlatılacak,

Kursiyer: Hocam biz öğrendiğimizde savunma mekanizmaları bu kadar çok değildi.

Tahir Özakkaş: Valla hayat gittikçe modernleştikçe savunmalar artıyor. Aslında savunma mekanizmaları kavramı ciddi manada değişti. O bizim klasik lisede öğrendiğimiz savunma mekanizmala- rıyla bugün gelinen nokta nesne ilişkilerinin ve kendilik psikoloji- sinin gelişmesiyle savunma mekanizmalarının içeriği, mahiyeti, işlevi çok farklı algılanmaya başladı. Bunun için savunma meka- nizmaları zaten bu işin şeyi, püf noktası, eğer gerçekten psikoloji insan ruhunun atomlarına inip insan ruhunun moleküllerinin nasıl oluştuğunu bir psikolojik yapı dediğimiz ruhsal aygıtın nasıl şekil- lendiğini anlamak istiyorsanız ödipal hoş geldin. (Sınıfa birisi gi- rer.) Anlamak istiyorsanız, savunma düzeneklerinizi en az adınız gibi bilmeniz gereklidir. Bilme yetmiyor, görmeniz ve yakalamanız

(11)

Ruhsal Aygıt Başlangıç 3 gerekiyor başkalarında, o da yetmiyor kendi iç dünyanızda hisset- meniz gerekiyor. Şimdi bu savunma düzeneklerini basitli veya ol- gunlaşmış halini iç dünyanızda biz tıp doktorları olarak öncüleri vardır. Yani içinizde mutlaka onun ufak bir savunma düzeneğinin dahi bir görüntüsü var. Onu iç dünyanızda yakaladığınızda “ha” bu demekmiş dediğinizde onu kavrarsınız ve öğrenirsiniz. Onun dı- şında yazın savunma düzeneklerini “tak tak” yazarsınız. Hep yaz- dınız, psikoloji okuyanlar, PDR okuyanlar ve tıp doktoru olan ar- kadaşlar ama bu nedir uzayda bir şey bizimle alakası yok. Bu şekil- deki bir duyguyu öğrendiniz. Hep bizde var hatta delilik de biz de var. Yani psikotik hal dediğimiz aklın ve mantığın sınırlarının dışı- na çıkma duygusu hepiniz içerisinde bir avuç var. O bir avuç psiko- tik yapıyı algılayabilirseniz iç dünyanızdaki, bir psikoz hastasının nasıl düşündüğünü, nasıl davrandığını, nasıl duygulandığını kavra- yabilirsiniz. Ne oluyor? Demek ki bir hastayı, ötekini anlamanın yolu, size anlattığı konuları, kendi iç dünyanızda araştırmak. İç dünyanızda baktınız ki yine oralara girmenize izin vermiyor, bir savunma düzeneği olarak, o zaman dışarıdan ararsınız. İşte N’de ararsınız, A’da ararsınız. Ö’de ararsınız. Onda dersiniz. Yani bu nedir? Dışsallaştırma

SAVUNMA DÜZENEKLERININ ÖZELLIKLERI Ben de asla yok. Bütün kötüler dışarıda, bütün iyiler bende. Sa- vunma düzenekleri parça parça değil. Bir dizge halindedir. Üçü beşi bir arada kullanılır. Savunma düzenekleri hep ve hiç tarzında değildir, spektrumaldir. Hafiften ağırlık derecesine göre değişir bütün savunma düzenekleri. Ama bunları kitaplarda pek görmez- siniz. Sanki onlar ayrı ayrı fenomenlermiş gibi anlatılır. Demek ki ayrı ayrı fenomenler değil üç boyutlu bir küre düşünün, kürenin içerisinde savunma düzeneğinin dozu, diğerleriyle kombinasyonu

(12)

4 8. BPT TEMMUZ DERS NOTLARI

iç süreci içerisinde, bir takım olgularla beraber seyreden bir yapı- sallık içerisindedir. İşte bu sistemin nasıl çalıştığını ben böyle yavaş yavaş anlatarak kendimizi tanıma fırsatı vereceğim.

Bu ayki ders, eğer gribim izin verirse sizin çöküşünüzün ilanı olacak. (Kahkahalar) Bu ayki eğitimden sonra, (eyvah ben yandım!) diyen bavulunu alıp memlekete doğru yolculuğa çıkacak. Şimdi bir şeyi yıkmadan yapmak mümkün olmuyor. Terapi süreçlerinde de aynı şekilde, bu tabi çeşitli farklı terapi ekolleri farklı davranır, ama bizim burada uyguladığımız tedavi sistemi çok süratli bir şekilde farkındalığı arttırarak, yani içgörüyü arttırarak, kişinin mevcut kimliğinin çökertilmesi, patolojik alanlarının sağlıklı taraflarıyla bir entegrasyon içerisine girip yoğun bir şekilde mücadele etmesidir.

İşte bu çökme anında hastanın terapistine yoğun bir sarılması meydana geliyor. Çünkü bütün datalarını ve doğru bildiklerini kaybediyor, bu kayıp süresince ruhsal aygıtta hatalı olanları ayıklı- yorsunuz, sağlıklı olanlarla birlikte size olan terapotik ittifak dedi- ğimiz yoğun bağlanma duygusu yeni bir anne babalık yaparak, onu selamete erdiriyorsunuz. Değilse yavaş gittiğinde o savunma düze- neklerini yıkmanız çok zor oluyor, o kendisi için zararlı olan pato- lojik olan savuma düzeneklerinin yerine, savunma düzeneklerini devam ettirerek sistemi korumaya çalışıyor. Savunma kalkanlarını yıkacaksınız yıktıktan sonra içeriye ulaşacaksınız, içeriye ulaştıktan sonra diyeceksiniz ki “vallahi bu sana zararlı, etme eyleme kardeşim bu savunma düzeneklerinden vazgeçelim “diyeceksiniz. O da ikna olacak, ondan sonra yerine yenilerini oluşturacaksınız.

Biz hücum tedavisi ismini verdiğimiz tedavide bunu çok süratli bir şekilde yapıp hastanın daha gardını alma imkânı olmadan, far- kındalıkla, aklıyla kendisinin içerisinde bulunduğu durumu bir anda kavratmak. Bir şok tedavisi diyebilirsiniz. Ve o kavradıktan sonra tehlikesi şurada; “ya benim bütün hayatım boktanmış. Benim

(13)

Ruhsal Aygıt Başlangıç 5 yaptıklarımın büyük bir kısmı yanlışmış. Ben hayatı nasıl götürebi- lirim? Derken bir riskli alana giriyor. Yani bir intihar riski, her şey boş ver yapma diyen bir depresyon, orada diyeceksiniz ki, “bunu çok güzel bir şekilde yapabiliriz. Bunu düzeltebiliriz bu senin elinde.

Ne kadar süratli sarılırsan, o kadar kısa sürede, hayatını derli toplu bir şekilde ellerinin altına alabilirsin. Daha da önemlisi, kimsenin bugüne kadar tecrübe etmemiş olduğu hataları tecrübe etmiş oldun.

Büyük bir sermayen var. Bu sermayeyi ömür boyu kullanabilirsin.

Çünkü acılar çektin, çileler çektin, yalnızlıklar çektin, ağır bedeller ödedin. Bu bedeller sende çok ciddi bir bilgi birikimi, insani bir bilgi birikimi getirdi. Bunları atmayacağız.” Bunlar hata yapmamamızı sağlayan ana kaynaklarımız olacak. Bu bizim için terapide kullan- dığımız en önemli faktörlerden birisidir. Ne kadar ağır bedeller öderse ödesin, ne kadar büyük sıkıntılardan gelirse gelsin bu o insanın bir zenginliğidir. O insanın bir tecrübe kaynağıdır. Ne yap- tık? Kötü pis dediğimiz malzemeye bu sefer sahip çıktık. Aynı şe- kilde farkındalıkla.” Evet, bunlar bunlar oldu ve ben bunları tanıyo- rum. “ öbür insan tanımıyor. Öbür insanın başına bu olaylar geldi- ğinde, yıkılacak. Gelmediği için şanslı. Öldürmeyen güçlendirir.

Burada onun tecrübelerini de dışsallaştırmıyoruz. Onu ehlîleştiri- yoruz. Bizim tecrübe halimize yazıyoruz. Evet, bunları bunları de- tayıyla göreceğiz.

Evet, kursiyer S, hastamız sendin. Hala duruyorsun değil mi?

Kursiyer S: Duruyorum hocam.

Tahir Özakkaş: O zaman gel şuraya otur(Hoca kursiyer S’yi kür- süye çağırarak onunla terapi süreci ile ilgili roll-playing yapıyor) Seninle konuşalım, muhabbet edelim.

Efendim, bugünde hoş geldiniz. Nasılsınız?

Kursiyer S: İyiyim sağ olun. Siz nasılsınız?

(14)

6 8. BPT TEMMUZ DERS NOTLARI

Tahir Özakkaş: Bende yavaş ya- vaş sizinle ilgili konulara girece- ğim. Şikâyetlerinizi dinledik. Ge- nel bir değerlendirme yaptık. Ve hücum tedavisi ismini verdiğimiz bir tedavi tekniğiyle sizi 10 günlük bir süre içerisinde yoğun bir prog- rama aldık. Bu program perspekti-

finde sizin sosyodemografik özelliklerinizi yazdık, ailenizi yazdık, daha sonra soy ağacından başlayarak bütün soy ağacınızı çıkardık, senden de doğum gününden başlayarak, bugüne kadar yaşamış olduğun hayatı tüm detaylarıyla çıplaklığıyla bize anlattın. Bu gü- ven duygunuz için size teşekkür ediyorum. İnşallah sizlerle beraber bir tedavi programı götüreceğiz, bu programda 1. Ayağımız yaşadı- ğımız bu olayların ne anlama geldiğini öğrenmemiz ve kavrama- mızdır. Bizim terapi tekniğimiz biraz eğitim ağırlıklıdır. Bilgiye dayalıdır. Ve benim kafamın çalışma şeklinin senin kafanın çalışma şeklinde eşitlenmesine bağlıdır.

Ben hangi kavramları hangi anlamda kullanıyorum, bunları size anlatacağım. Sizin de bu kavramları edinmenizi sağlayacağım. Ve benim bildiğim her şeyi sizin bilme hakkınız olduğunu düşünüyo- rum. Söyleyeceğim her şey doğru olacak, sizinle ilgili bazı doğrula- rı, sizin metabolize etme, hazmetme gücünüze bağlı olarak ertele- yebilirim. Günün birinde bunu bana başta söylemediniz diyebilir- sin. Ama söylediğimiz her şey doğru olacaktır. Eksik olabilir ama yanlış olmayacaktır. Dolayısıyla sizin anlamanız ve kavramanız için, bu ruhsal aygıt dediğimiz yapıyı bilmeniz gerekiyor. Bunda geçen ayda hatırlarsanız, işte evimize bir bulaşık makinesi alıyoruz, bir buzdolabı alıyoruz, bir flaş bellek alıyoruz. Onun içinde küçü- cük bir kullanım kılavuzu çıkıyor. Ve kullanım kılavuzu o aletin

(15)

Ruhsal Aygıt Başlangıç 7 nasıl kullanılacağını anlatıyor. Biz ona bakarak çamaşır makinemi- zi, buzdolabımızın kurulumunu yapıyoruz. Ama biz bu dünyaya geldik, kimse bize yaşam el kılavuzu vermedi. O ruhsal aygıt nasıl çalışıyor, hangi düğmesine basarsak ne çıkar? Nasıl düşünüyoruz, nasıl duygulanıyoruz, nasıl davranıyoruz? Bununla ilgili eski insan- larda bir şey bilmiyordu, geldikleri gibi gittiler. Kimse bu içeriği kurcalamadı. Bir takım tercihlerde bulundular. Bir takım öfkeler duydular, bir takım sevinçler duydular. Ama bu neden öfkeleniyor, neden seviniyor, neden kızıyor? Bunun nedenini bilmiyorlar. Ken- disinin kızdığı olaylara, sevindiği olaylara bir başkası tam zıddı yönde bir tepki verebiliyordu. Demek iç dünyamızda, ruhsal yapı- mızda bu olaylara tepki veren bir algımız ve anlayışımız var.

Dolayısıyla bunu kavrayabilirsek, daha doğrusu içimizdeki ruh- sal aygıtı bir dümene tabi tutabilirsek, yelkenlerini kullanabilir hale getirirsek, istediğimiz yönde kendi iradi tercihimizle hayat kurma hakkına sahip oluruz. Ama biz ruhsal aygıtımızın nasıl ça- lıştığını, nasıl yürüdüğünü bilmiyor isek nereden bir rüzgâr eserse, yelkenler o tarafa doğru yönelecek ve gemimiz oraya doğru gide- cektir. Bu geminin dümeni olmadığı için yani iradi kontrolümüzle nasıl düşündüğümüzü nasıl duygulandığımızı ve nasıl davrandığı- mızı bilmediğimizden dolayı, bu gemi bizi zaman zaman sakin sulara dingin koylara götürebileceği gibi, kayalıklara çarparak ge- minin batmasına neden olabilir veya yara almasına neden olabilir.

O zaman biz gemimizin kaptanı olmak zorundayız. Gemi nedir, gemi bizim ruhsal aygıtımızdır. Geminin aygıt parçaları nelerdir?

Dümenidir, yelkenleridir, motorudur, dış iskeletidir. Akıllı bir be- yin kendi ruhsal yapılarını kontrol edebilir, hayatını istediği yönde götürebilecek becerilere sahiptir. Kimse senin fırtınalarla uğraştı- ğına bakmaz, gemi limana sağ salim gelmiş mi, gelmemiş mi ona bakar. Vay efendim, şöyle oldu, böyle oldu, anam babam şöyle

(16)

8 8. BPT TEMMUZ DERS NOTLARI

yaptı, kardeşim böyle yaptı, Tahir Bey dersi bana iyi anlatmadı onun için kötü terapist oldum. Dinlemez. Sen hastana iyi bakabili- yor musun? Sen kaliteli bir hayat yaşayabiliyor musun? Bununla ilgili sorulara muhatap olursun kendi içinde de tabiki. Evet, bu gün biz seninle birlikte şu kursiyer S’nin ruhsal aygıtı nasılmış onu an- lamaya çalışalım? Bunu anlatırken de olabildiğince basitleştirerek, olabildiğince halk dilini kullanarak, teknik terimlerden uzaklaşarak karşılıklı anlaşmaya çalışalım olur mu?

Kursiyer S: Tamam hocam.

Tahir Özakkaş: (Hoca ayağa kalkarak tahtada ruhsal aygıtın şek- lini çiziyor) Peki. Tahtaya resim çiziyor. Bu nedir?

Kursiyer S: Deniz mi hocam? Ya hocam biliyorum o yüzden.

Tahir Özakkaş: Bildiğini söyle o zaman.

Kursiyer S: Evet hocam deniz.

Tahir Özakkaş: Peki. Bu nedir?

Kursiyer S: Bulut.

Tahir Özakkaş: Bu nedir?

Kursiyer S: Buz dağı.

Tahir Özakkaş: Evet, kursiyer S kar- deş! Her şeyi biliyorsun ve bizim te- davimiz bitti. Sınıfta gülüşmeler.

Kursiyer S: Bomba gibiyim hocam.

Tahir Özakkaş: Şimdi bunu ilk seansta hastaya bu şekilde söyle- rim. Hasta ile kontak kurma açısından mavi bir çizgi çizerim dalga- lı bir deniz gibi. Bu nedir derim hasta bu bir çizgi der.

—Hayır derim.

(17)

Ruhsal Aygıt Başlangıç 9

—Eğri bir çizgi derim. Hayır derim.

—Dalgalı bir çizgi der. Hayır derim. Ondan sonra yaklaştın de- rim.

—Deniz der. Vay!

Kursiyer: Hiç bilemezse hocam.

Tahir Özakkaş: Hiç bilemezse ipucu veriyorum. Balıklar yüzer.

Sınıfta gülüşmeler. Türkiye’nin üç tarafı onunla çevrilidir. Onu da bilmiyorsa buyur Allah yardım etsin sana… Ardından bulutu çize- rim. Deniz olunca Bulutu tanımak daha kolaydır, hemen bulut der.

Iceberg zor tabi; bizim iceberg kültürümüz olmadığı için. Anado- lu’da Ahmet Bey, Ayşe hanım düşünün. Köydeki hanıma beye anla- tıyorum anlatabildim mi? Yoksa eğitimli aklı başında insanlara kolay. Eğer psikoterapi eğitimsiz bir insana yapılıyorsa o zaman gerçekten bir bilimdir ve işe yarayan bir şeydir. Yok, eğitimli insan- lara yapılıyorsa bu; o zaman bilgilendirme eğitim oluyor. Hâlbuki biz insanların sorunlarını yapmak ile ilintiliyiz.

Kursiyer N: Zeki olması gerekiyor.

Tahir Özakkaş: Hasta zeki olacak, imkânı olacak, paralı olacak, belli bir yaşta olacak, problemleri ödipal seviyede olacak. Kendini kavrayabilecek kapasitesi olacak. Bu biraz normal insan gibi! (Sınıf- ta gülüşmeler.) Evet, Freud o yönden eleştirilir.

Ardından bu buz dağını çiziyoruz. Ne diyoruz, kaya diyor. Duba diyor, gemi diyor anlatabildim mi? Burada biraz yardımcı oluyor- sun. İşte denizde yüzer dersiniz, daha çok duba derler bizim insa- nımız. Fakat biraz daha küresel ısınma falan Greenpeacelik varsa buz dağı der. Buz dağı kaç kısımdan oluşuyor? Buz dağı iki kısım- dan oluşuyor. Bir görünen kısım. Bir görünmeyen kısım. Şimdi biz ruhsal aygıtımızı, kimliğimizi ve kişiliğimizi buz dağına benzetiyo-

(18)

10 8. BPT TEMMUZ DERS NOTLARI

ruz. Eğer buz dağını iyi kavrar isek kendimizi çok iyi kavrarız. Kur- siyer S kardeş şimdi senin bana anlattığın yer neresi? (Hoca deniz çizgisinin altını ve üstünü gösteriyor)

Kursiyer S: Denizin üstündeki kısım.

Tahir Özakkaş: Denizin üstündeki kısım yani kursiyer S bana hayat hikâyesini anlattı. Ailesini anlattı, anlattığı yer kendi bilinciy- le, iradesiyle görebildiği ve tanıyabildiği yer. Ama buz dağının altı- nı kendisi de bilmiyor bende bilmiyorum. Bu sürecin içerisinde bu yaşam kılavuzunu alıp öğrendikten sonra buz dağının altına nasıl ulaşılır, oraya nasıl varılır, oradaki bilgi nasıl çekilir ve sistemi yüz- düren ana kaynağın ne olduğunu o zaman anlarsınız. (denizin alt tarafını gösteriyor) burası olmasa burası(Suyun üstünde görünen kızım) yüzebilir mi? Yüzemez. (Suyun alt tarafını gösteriyor) bu- rasını küçülttükçe burası(Suyun üstünde görünen kızım) batar.

Dolayısı ile bilinçli kimliğinizin ayakta durmuş şekli bilinç dışı varlığımız ile ilintilidir. Bilinçli kimliğinizin çalışma şekli bilinç dışındaki savaş, bilinç dışındaki çatışma, bilinç dışındaki yapılan- malarla ilintilidir.

Kursiyer E: Genelde bilinçaltı olarak bilinen bilgiyi son zamanlarda bilinç dışı olarak isimlendiriliyor. Acaba hangisi doğru dur, bilinç dışı mı, bilinçaltı mı?

Tahir Özakkaş: Bilinçaltı tabiri yanlıştır. Freud başlangıçta bilin- çaltı tanımını kullanmış, fakat bu yer ve lokalizasyon belirttiği için somut mantık, yani çocuk mantığı ile düşünülen bir terim oldu- ğundan dolayı Freud bundan vazgeçmiştir. Bilinçaltı terimi hatalı kullanılmıştır. Çünkü bilincin altı, üstü yanı sağı solu olamaz ancak ya bilinçli olan, ya da bilincin dışında olan diye bir tanım yaparak doğru bilimsel bir tanım yapmıştır. Bilinçaltın tanımını kullanan arkadaşlar dinamik psikoterapiyi bilmiyor, okumamış demektir.

(19)

Ruhsal Aygıt Başlangıç 11 Orada bir kelimeyi kullanmasından onun dinamik terapiye hâki- miyetini değerlendirebilirsiniz.

Demek ki altlık, üstlük ilişkisi bir lokalizasyon yer bildiriyor.

Kaldı ki bilincin altı üstü, sağı solu olmaz. İşte Allah baba derler mesela yukarıya doğru bakarlar. Müslüman inancında böyle bir şey yok, Allah her yerdedir. Bu manada link kurması açısından bilinç bilinçli olduğunuz, bilinçli olmadığınız alanda onun dışında olan alandır. Bu manada doğru terim bilinç dışıdır.

Demek ki biz esas yapı itibari ile şu alanı anlamaya ve kavrama- ya çalışacağız.(Suyun altındaki kısmı gösteriyor) Bu alanın(bilinç

dışının) yukarıya (Bilince etkisini anlamaya çalışacağız. Şimdi 2 nolu kimliğimiz bilinçli olarak kursiyer S’nin bana anlattıkları, benimde kursiyer S’ye söylediklerim doğru mudur?

Şimdi kursiyer S bana 2 nolu kimliğini anlattı mı?

Kursiyerler hayır diye cevap ver- diler.

YAPISAL KURAM

Tahir Özakkaş: Anlatmadı. Peki, bir de tepede bir bulut var. O nedir?

Kursiyerler süperego diye cevap verdiler.

Tahir Özakkaş: 3. Nolu kimliğimiz. Şimdi bir nolu kimliğimize ne ismi veriyoruz.

Kursiyerler İD diye cevap verdiler.

1 1

Ego

İD

Vicdan

(20)

12 8. BPT TEMMUZ DERS NOTLARI

Tahir Özakkaş: Ego diyoruz, köylü Ahmet ağa, Ayşe hanım ne diyor? Bu tarlayı kim sürdü dediğiniz zaman kim diyor?

Kursiyerler ben diye cevapladılar.

Tahir Özakkaş: Ben sürdüm ağam ben diyor. Bu halıyı kim doku- du dediğin zaman?

Kursiyer: Ben.

Tahir Özakkaş: Çocuğa notu kim aldın dediğin zaman?

Kursiyer S: Ben.

Tahir Özakkaş: BU zayıfı kim aldı dediğin zaman kim vermiş olu- yor?

Kursiyer S: Hoca. Sınıfta gülüşmeler.

Tahir Özakkaş: Savunma düzeneği başladı. Şimdi, peki 1 nolu kimliğin adı nedir?

Kursiyer: İD.

Tahir Özakkaş: Bir doktor arkadaşım it oğlu it diyordu buna.

Sınıfta gülüşmeler. İd, yani zaman zaman it oğlu itlik yapıyor. Ama bizim bir parçamız bildiğiniz gibi. Ayşe Hanım ne diyor buna?

Kursiyer S: Dürtü demez buna, ne der ki?

Tahir Özakkaş: Komşunun tavuğu girmiş diye vurmuşsun kafası- na yarmışsın kafasını neden yaptın bunu sana yakışıyor mu bu? Ne dedi?

Kursiyer S: Ne der hocam bilemedim ki?

Kursiyer A: O anda bilemedim.

Tahir Özakkaş: Ne biçim kursiyer A, milletin çocuklarının yemek- lerini yedin.

1

Benlik

(21)

Ruhsal Aygıt Başlangıç 13 Kursiyer A: Kendini tutamadım

Tahir Özakkaş: Kendini tutamadın. Başka?

Kursiyer A: Oda bahçemi bozdu der.

Tahir Özakkaş: Bahçesini bozmamış.

Kursiyer Ç: Şeytana uymuş.

Tahir Özakkaş: Şimdi yoldan çıkmış, Hacıağa İstanbul’a gelmiş.

Güzel hanımları görünce kendinden geçmiş. Basmış paraları, daha sonrada kameralar yakalamış. Adana’dan gelmişi Kayseri’den gel- miş. Şimdi soruyorlar Hacıağa sana yakışıyor mu bu işler? Sen pav- yonda masada karı oynatmışsın? Hacıağa ne diyecek şimdi?

Kursiyerler şeytana uyduk der.

Tahir Özakkaş: Şeytana uyduk hocam ya, lanet olsun şeytana uyduk. Neye uymuş, şeytana uymuş. Halk genellikle idini şeytan ve nefs olarak tanımlar bizim ülkemizde.

Kursiyer: Hatta şeytan diyor ki diye başlar.

Tahir Özakkaş: Şeytan diyor ki, idim diyor ki. Sınıfta gülüşmeler.

Şeytan diyor ki; kafasını soğan gibi ez. İdimin agresyon kısmı diyor ki. Ama o bunları yapmayacak olgunlukta realitede. Sadece bu duyguyu ve düşünceyi dile getirerek emniyet sibopundan bir “pof”

çıkarıp rahatlıyor.

Kursiyer S: İt oğlu itim diyor ki.

Tahir Özakkaş: Peki yukarıda ki 3 neydi, süperegoydu. Süperego- ya vatandaşımız ne diyor?

Kursiyer S: Vicdan diyor?

(22)

14 8. BPT TEMMUZ DERS NOTLARI

Tahir Özakkaş: Buna da vicdan diyor. Evet, şimdi 1.2.3 tane basit aygıt bunlar Freud’un yapısal kuramında bir ruhsal aygıtın parçala- rını izah eden ilk ruhsal aygıt açıklama teorisidir. Yapısal kuram.

Kursiyer S: hocam siz hastalara isimlerini söylüyorsunuz değil mi?

Tahir Özakkaş: Ayşe hanıma ben, şeytan ve vicdan kendisine söyletiyorum. Diğerlerini bazen söylemem. Yani kişisine göre de- ğiştiririm. Eğer meraklı ise siz ne diyorsunuz derse anlatırım. Bir lise mezunu arkadaşa bunları anlatırım. Halk ta böyle diyor derim.

Not alan arkadaşların başlarına yazı ekleyince bütün o düzenleri bozulur, mükemmeliyetçilikleri bozulur. Hocalara küfredeler, baş- tan söylesene. Sayfa bozuldu falan? Sınıfta gülüşmeler. Demek ki burada düzen önemli değil fonksiyonellik önemli. Amaca ulaşıyor mu, ulaşmıyor mu? Eğer düzenin esiri iseniz ağır patolojiniz var.

Burada yazının düzgün olup olmaması mı önemli yoksa onun, an- lamının içeriğinin sizce kavranıp kavranmaması mı önemli?

Kursiyerler kavranması dediler.

TOPOGRAFIK KURAM Tahir Özakkaş: Bazı ailelerde kurallar önemlidir. Evladım seni çok seviyorum, ama yaptığın bu yaramazlık nedeni ile seni döv- mek zorundayım. Kuralların hüküm sürdüğü bir aile konumu.

Sevgisinden şüphe yok ama ku- rallar yapmış olduğu hatadan dolayı onu cezalandırmayı gerek- tiriyor; sana canım yanarak vuru- yorum.

(23)

Ruhsal Aygıt Başlangıç 15 Kursiyer N: Benim teyzem kuzenimi dövmeye karar vermiş. Aradan zaman geçti sakinleşti, yemin etmişim döveceğim. Yemin ettim ben döveceğim dedi.

Tahir Özakkaş: Her ne kadar olay geçen sene olmuş ise de. Sınıfta gülüşmeler.

Freud’un iki tane kuramı var. Yapısal kuram ve topografik ku- ram ruhsal aygıtı izah eden. İkinci kuramında da bilinç üzerine odaklanır. Der ki ruhumuzun bir bilinçli alanı var. Bu suyun üs- tünde gördüğümüz alan, bir de bilinçdışı alan var suyun altında gördüğümüz alan. Topoğrafik olarak bir alan belirliyor. Fakat üçüncü bir alan daha vardır ki, hani gemiler böyle giderken altını üstünü görürsünüz suyun böyle hafiften bilinçöncesi dediğimiz bir üçüncü alandan bahseder. Demek ki ana eksen itibari ile bilinçli, bilinç dışı ve bilinç öncesi alanlar. Şimdi bunları belki yüzlerce kez duydunuz. Ama bunları bildiğinizi düşünmüyorum. Neden?

Kursiyer: Çok da duymadık hocam?

Tahir Özakkaş: Peki. Ben böyle terleyeceğim kusura bakmayın.

Böyle terimi de sileceğim. Hastalarınızın bir kısmı sadece toplum önünde terleme korkusu ile size gelir. Size tedavi olmak ister. Ter- leme, yüz kızarması, el titremesi aşağılanacak adi bir durumdur.

Zayıf insanlar, kötü inşalar, beceriksiz insanlar terler, yüzleri kıza- rır ve elleri titrer. Ama siz bunun başarısızlıkla, adilikle, kötülükle, ilgili olmadığını o arkadaşınıza anlatır, şişko bir insanın sıcak bir havada terlemesinin doğal bir fizyolojik olay olduğunu, heyecanla- nan birisinin yüzünün kızarmasının gayet doğal olduğunu, açlıktan ya da heyecandan bir insanının ellerini titreyebileceğini ifade eder- seniz hiçbir problem kalmaz. Tabi hiçbir problem kalmaz kısmının arkasında altı aylık ya da bir yıllık tedavi süreci var. Dün bir kong- rede, İstanbul üniversitesinde psikoloji öğrencileri kongresi vardı.

Benlik

1.Nolu kimlik

(24)

16 8. BPT TEMMUZ DERS NOTLARI

Psikoterapiyi anlattım, ama nasıl terliyorum. Bir de gribimin ağır bir günüydü iki gün önce. Dedim arkadaşlar bu terden çok para kazandım ben. Şimdi hastalarımız diyor ki, hocam hem terliyorsu- nuz, hem milletin önünde terinizi siliyorsunuz, hem bunu konuşu- yorsunuz, hem de bununla milletin önünde dalga geçiyorsunuz.

Bunu bana ver, ne istiyorsan al benden. Evet, bir grup panik hasta- sı, panik bozuk hastası için. Şimdi kursiyer S’ye öyle bir soru sorun ki sorunun cevabında, 1.2.3 tane kimlik konuşsun. Haydi, bakalım yaratıcı zekânız ile bunu ayarlayın. Soracak var mı öyle cesaretli bir kişi?

Kursiyer: Yani bir soruda 3 kimlikten cevap alacağız.

Tahir Özakkaş: Tabi. Yüzündeki ifade de bile üç kimlik konuşa- cak.

Kursiyer: Yüzünü göremiyoruz.

Tahir Özakkaş: Yüzünü döner misin onun için soramıyoruz sana?

Sınıfta gülüşmeler.

Kursiyer H: Bu gün kendisini nasıl hissediyorum, geçen aydan bu yana kendisini nasıl hissediyor?

Tahir Özakkaş: 1.2.3 kimliğin cevabını alabilir mi bu sorudan?

Yok alamaz.

Kursiyer H: Hayır, ben bunu merak ediyorum.

Tahir Özakkaş: Sen merakını arada sor. Kursiyer H, terapide bi- reysel meraklar olmaz. Şimdi ben bazı vakalar anlatacağım, arkası- na bir anda yayılıyorlar; hocam sonuç ne oldu?

—Sana ne? Sınıfta gülüşmeler. Hastayı dinlerken hasta çok ma- ceraperest bir hayat anlatıyor. Dün bir hasta dinledim, öldüm öl- düm dirildim, bu kadar mı olur. Şimdi bir sürü tecrübem var, 20–

(25)

Ruhsal Aygıt Başlangıç 17 25 yıldır dinlemişim ama bu kadar da borderline narsist aşkının bu derece gerilimli yaşandığı bir hadiseyi dinlerken şaşırdım. Dedim ki vallahi yoruldum ben. Çok hikâye dinledim, ama senin anlattığın gibi dinlemedim. Oğlanın bu tarafına gidiyorum inanılmaz yorucu, bir kızın tarafına gidiyorum dinliyorum inanılmaz yorucu. Tabi kız geldi bana da…

Kursiyer: …doğal olarak.

Tahir Özakkaş: Doğal olarak. Orada merakımız hastanın bu sa- vunma düzeneklerini bu üçlü sistemde nasıl bu kadar kurban ola- bilir. Nasıl bu kurguyu göremez ve her seferinde bu kurgunun içe- risine düşer anlatabildim mi? Perişan etmiş, mahvetmiş, lime lime etmiş.

Kursiyer F: Narsist olan mı etmiş.

Tahir Özakkaş: Tabi narsist olan mı etmiş. Borderline da onun canını yakmış her seferinde.

Kursiyer B: Burada kursiyer S’ye başkaları senin için ne düşünüyor desek…

Tahir Özakkaş: …sor bakalım alabilecek miyiz?

Kursiyer S: Soruyu anlamadım hocam?

Tahir Özakkaş: Bir kere soruyu anlamamış. Anlaşılmayacak soru sorulmaz. Eş duyumsal empati dediğimiz yapı hangi kelimeleri algılayabilir…

Kursiyer B: Sıkıldığını hissettiğin zaman çevrendeki insanların seni nasıl algıladıklarını düşünüyorsun?

Kursiyer S: Ben sıkıldığımı hissettiğim zaman çevremdekiler ne düşünüyor gibi mi?

Referanslar

Benzer Belgeler

Davranışçılık, Bilişsel Kuram ve Dinamik Kuramın Genel Tekrarı 13 O zaman şöyle bir şey çıktı karşımıza Freud’un iddiasına göre?. Bunu iyi anlamak durumundayız,

Bizim biraz farklı düşüncelerimiz vardı ve iki tane temel sorumuz vardı ve bir de telafi edici stratejiler dediğimiz ve ondan sonra ortaya çıkan öğrenilmiş

Bütüncül Psikoterapi 13 Bir aile içerisinde şu öğrenme metodolojisinden yetiştirildiği or- tamda koşullu, koşulsuz, sosyal ve keşif yoluyla öğrenme değil ama

Kursiyer: Şimdi hocam ben Beck olarak düşününce üç tane temel kabul olması gerekirken yani değerli hissedemeyip değersiz, çareli hissedemeyip çaresiz, yeterli

Yeniden yakınlaşma evresine gidene kadar olan, “yumurtadan çıkma” yani beden olarak ve duygu olarak ayrı bir varlık olduğunu deneyimlemesi bireyin ilk

Bunu öğrenmek önemli, bu dönem normal geçerse temel güven duygusuyla oluyor, bu dönemde patolojiler olabilir ve patolojiler olduğu zamanda da daha çok psikotik

Kernberg Aktarım Odaklı Psikoterapi 11 nasıl geliştirildiğini daha net, daha büyük bir kavrayışla kavramamız sonucunda Melanie Klein’ın getirmiş olduğu

Bunlar (nesne imgesi, kendilik imgesi ve arala-.. Bütüncül Yaklaşımla Aile Danışmanlığı Uygulamaları 9 rında oluşan duygu) üçlü sistem halinde