• Sonuç bulunamadı

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 9. DÖNEM

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 9. DÖNEM"

Copied!
25
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 9. DÖNEM

MAYIS DERS NOTLARI

Editör

Dr. Tahir ÖZAKKAŞ

(2)

ii

Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 149 Bütüncül Psikoterapi 9. Dönem Mayıs 2011 Ders Notları

ISBN 978-605-5241-78-0 Copyright Psikoterapi Enstitüsü

Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik ortamlarda

yayımlanamaz.

Birinci baskı: Haziran 2014

Editör: Tahir Özakkaş

Yayıma hazırlayan: Sevgi Akkoyun & Menekşe Arık Katkıda Bulunanlar: Sibel Kaytaz, Nur Aydoğan

Baskı: Acar Matbaacılık Prom. ve Yayın. San. ve Tic. Ltd. Şti.

Litros Yolu Fatih Sanayi Sitesi No:12/243 Zeytinburnu - İstanbul Tel: 0212 613 40 41

PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK ORGANİZASYON VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.

Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Cad. No:285 Darıca-KOCAELİ

Tel : 0262 653 6699 Fax : 0262 653 5345

Merkez: Bağdat Caddesi No: 540/8 Bostancı-İSTANBUL / TÜRKİYE Tel : 0216 464 3119 Fax : 0216 464 3102

www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com

(3)

iii SUNUŞ

nsanlık tarihi boyunca, her toplumda psikolojik rahatsızlıkları tedavi etmeye yönelik girişimler olmuştur. Bu alanda yapılan girişimler sonucu ortaya çıkan pek çok farklı ekolün savunucu- ları, kendi ekollerini yüceltme ve diğer ekolleri küçümseyerek öte- kileştirme yoluna gitmiştir. Ancak buna rağmen farklı yaklaşımlar- dan bilgiler edinerek kuramını zenginleştirmeye ve bu alanda çalış- malar yapmaya başlayan öncü terapistler, psikoterapide bütünleş- meyi sağlayarak alandaki bölünmeleri büyük oranda azaltmıştır.

Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişi- liğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı olmak için pek çok farklı ekolden faydalanarak daha gerçekçi, uyumlu ve esnek bir çalışma alanı sunar. Eğitimini verdiğimiz bü- tüncül psikoterapi, zamanzaman eklektik ve asimilatif, genellikle de entegratif ve ortak faktörler üzerine kurulmuş bütüncül bir yak- laşımı içerir. Bireye, teori odaklı değil danışan odaklı bakmaya çalı- şan bütüncül psikoterapiler, farklı yaklaşımların bileşenlerini bir araya getirerek terapisti geniş bir vizyona ulaştırır.

Bu amaçtan yola çıkarak, çeşitli bilimsel etkinlik, araştırma, eği- tim ve yayın çalışmalarıyla, ülkemizde bütüncül psikoterapi uygu- lamalarının gelişimine öncülük etmekten gurur duyuyoruz. Eliniz- deki bu ders notları, ruhsal bozuklukların tedavisinde tek bir psi- koterapi yaklaşımına bağlı kalmaktansa elindeki veriyi kullanarak uygulanabilecek en iyi tekniği ve teoriyi arayan bütüncül yaklaşımlı terapistler yetiştirme adına verilen Bütüncül Psikoterapi Teorik

İ

(4)

iv

Eğitimi 9. Grubunun Mayıs ayı deşifrelerini sunmaktadır. Bu ders notları, eğitim deşifresinin derlemesi olma özelliğiyle dünyada eşi benzeri görülmemiş bir yayın niteliği de taşımaktadır.

Bu ders notlarında genel değerlendirme, vaka formülasyonu ve zihinselleştirme konuları ele alınmaktadır.

Bütüncül psikoterapiler de insanın ruhsal yapısının gelişiminde olduğu gibi zamanla özerkleşecek, bireyselleşecek ve ayrışarak psikoterapi ruhunu ayakta tutacaktır.

Psikoterapi uygulayıcıları için önemli olduğunu düşündüğümüz bu eğitim ders notlarını, sizlerin ilgisine sunmaktan kıvanç duy- maktayız. Keyifli okumalar dileriz…

Tahir ÖZAKKAŞ Psikoterapi Enstitüsü Başkanı

(5)

v

İ Ç İ N D E K İ L E R

MAYIS 2011 1. GÜN

1 GENEL DEĞERLENDİRME ... 9

2 VAKA FORMÜLASYONU ... 43

3 KERNBERG’İN EĞİTİM SEANS VİDEOSUNUN İZLENMESİ ... 80

4 ŞİZOİD VAKANIN İNCELENMESİNE DEVAM ... 83

MAYIS 2011 2. GÜN

5 MENTALİZASYON-ZİHİNSELLEŞTİRME ... 119

6 ZİHİNSELLEŞTİRME VE PSİKANALİZ ... 149

7 SINAVA HAZIRLIK ... 177

D İ Z İ N ... 189

(6)
(7)

Mayıs 2011

1. GÜN

(8)
(9)

1

GENEL DEĞERLENDİRME

ahir Özakkaş: Günaydın arkadaşlar! Bugün genel bir tekrar yapacağız.

Kursiyer: Bir soru sorabilir miyim? Ego state’lerde, sağlıklı yapılarda her bir ego durumu birbirinden bilgi ve duygu düzeyinde haberdar, nevrotik yapılarda bilgi düzeyinde haberdar, duygu düzeyin- den kısmen habersiz miydi?

Tahir Özakkaş: Açıklama yapacak olan var mı aranızda?

Kursiyer: Sınır durumda duygudan haberleri yok ama nevrotik du- rumla farkı neydi burada bilmiyorum.

Tahir Özakkaş: Peki, borderline yapıyı biliyor musun?

Kursiyer: Biliyorum. Bölünmüş nesne ilişkileri bağlamında iyi kendilik ve kötü kendilik ayrışmıştı.

Tahir Özakkaş: Mesela ben bir hocayım ve sizi bazen çok seviyo- rum, bazen nefret ediyorum. Ama size geldiğimde diyorum ki, ama siz aynı öğrencilersiniz, geçen gün geldiğimde sizi sevmişim sebebini anlayamadım diyorum. Ne oldu bilgi aynen geçiyor, duygu geçmiyor, ben borderline’ım.

Ben sizden bazen nefret ediyorum, bazen seviyorum. Bazen nefret edilecek işler yapıyorsunuz, bazen sevilecek. Tırlattınız bugün dedim ve çektim gittim. Nevrotik düzeydeyim, sizi ve kendimi, duyguyu bir bütün olarak algılayabiliyorum ama nevrotik düzlemde olduğum için

T

(10)

10 9. BPT MAYIS DERS NOTLARI

kapris yapıyorum, çekip gidiyorum, konversiyon yapıyorum, bayılı- yorum, siz üzerime geldiğiniz zaman ateş bastı falan diyorum. Bura- da hem bilgi geçiyor hem duygu geçiyor gördüğünüz gibi ama biraz ayrı ayrı ego state’lerim var.

Bunlardan öğrenmediğimiz, diğer nesne ilişkilerine girmeyen bir şey anlatacağım üçüncü boyutta, orada da çoğul kişilikler var. Nevro- tik ve sınırda kişilikle bir ilgisi yok bunun. Bir gelişim çizgisinden geriye doğru gidecek olursak: normal bir insan var, nevrotik bir insan var, borderline bir insan var, psikotik bir insan var. Geriden doğru gelirsek psikotik insan var: her şey birbirine karışmış nesneyle ken- dini ayırt edemiyor. Borderline insan var: duygu geçmiyor ama bilgi geçiyor. Nevrotik insanda ise bilgi ve duygu geçiyor ama farklı farklı roller abartılarak yaşanıyor. Bir de bunların hepsinin dışında hem borderline yapılarda hem de nevrotik yapılarda travmaya bağlı olarak çoğul kişiliğin hem duygusu farklı hem bilgisi farklı ayrı hard disk- lerde yaşayacak olan bir yapı var diyoruz. Birisinde ince çizgilerle gösterdik nevrotiklerde, borderline’da ise çizgilerle, çoğul kişiliklerde ise çok kalın çizgilerle gösterdik ego state’leri.

Yani oradaki gittikçe kalınlaşan çizgiler bizim öğrendiğimiz geli- şimsel psikolojiye uymuyor. Daha doğrusu çoğul kişilik ayrı bir kate- gori, travmaya bağlı olarak hem borderline seviyede hem nevrotik bir seviyede kişinin yaşayabileceği bir, ana bellekten kopan bilgi ve duy- gu olarak ayrı bir kimliğin ve kişiliğin yaşanmış olması.

Kursiyer: Hocam sağlıklı bir insanı hipnoza aldığınızda normal yapı- sından ayrı durumlarının ortaya çıkması yine ego state ile alakalandı- rılır mı?

Tahir Özakkaş: Kesinlikle.

Kursiyer: Yani hipnozda değilken bütünmüş gibi gözükürken o alttaki çizgiler açığa mı çıkıyor?

Tahir Özakkaş: Çıkabilir evet. Tamamen çoğul kişiliktir veya altta bir travma vardır ve orada yapı donup kalmıştır.

Kursiyer: Hepimizde ego state var yani.

(11)

Genel Değerlendirme 11 Tahir Özakkaş: Normal bir insanın ego state’leri birbirine entegre olmuş puzzle gibidir. Kafanıza takılan sorular var ise başlayın hadi.

Kursiyer: Kendilik bozukluklarında bağlanma ve bağlanma birimlerini şematize ediniz diye sormuşsunuz. Birçok arkadaş şu şekilde yorumla- dı, Masterson’un borderline, narsisist, şizoid’in şemaları vardı, o mu- dur bunun cevabı yoksa dört evre vardı, önce birleşikti nesne ve kendi- lik sonra ayrılıyordu, o mudur cevabı?

Tahir Özakkaş: İki konuyu da biliyorsun ama hangisinin bunun cevabı olduğunu ayırt edemiyorsun. Dolayısıyla burada ayırıcı tanıya gidebilmeliyiz. Buradaki kelimelere tek tek bakalım. Kendilik kelime- si hangi kuramlarda geçer?

Kursiyer: Masterson, Kohut, Kernberg.

Tahir Özakkaş: Kernberg’de tam olarak geçmez ama nesne ilişkile- rinin parçası olarak hadi evet diyelim.

Kursiyer: Mahler’de.

Tahir Özakkaş: Mahler’de var mı arkadaşlar, yok. Peki, birinci keli- meyle aydınlandı mı aslında, biz yine de devam edelim ikinci kelime- ye bakalım. Bozukluk, kendilik bozukluğu kimde geçer.

Kursiyer: Masterson.

Kursiyer: Kohut.

Kursiyer: Kernberg.

Tahir Özakkaş: Kernberg’ de geçmez, Kernberg kendilik bozukluğu diye anlatmaz, borderline kişilik örgütlenmesi olarak anlatır. Peki, Kohut ve Masterson’a düşelim. Devam edelim “bağlanma ve bağlan- ma birimleri”. Bağlanma nerede geçer?

Kursiyer: Nesne ilişkilerinin hepsinde var.

Tahir Özakkaş: Nesne ilişkilerinde geçer mi?

Kursiyer: Bowlby’de geçer.

Kursiyer: Ainsword’da geçer.

Kursiyer: Stern’de geçer.

(12)

12 9. BPT MAYIS DERS NOTLARI

Tahir Özakkaş: Tam geçmez orada. Peki, bağlanma birimi diyor.

Bağlanma birimi-ünit kavramı nerede geçer.

Kursiyer: Masterson’da geçer.

Tahir Özakkaş: Evet, sadece Masterson’da geçer arkadaşlar. Başka hiçbir yerde ünit kelimesi bir birim, kümülatif birim olarak, dörtlü birim olarak anlatılmaz. Kernberg ve Kohut’ta libidinal taraf ve ag- resyon taraf olarak der ama burada Masterson birim olarak der ve bunun dört kompenant olarak sayar. Bir nesne tarafı, bir kendilik tarafı, ikisini bağlayan duygu tarafı, bir de ego tarafını koyar. Bu libi- dinal taraftaysa libidinal ünit, ödüllendiren nesne ilişkileri parça birimleri borderline için RORU, agresyon ünit kısmına da geri çeki- len nesne ilişkileri parça birimi der, WORU der bir grubu anlatır.

Problem ya A ünitindendir ya B ünitindendir. Aynı şekilde efendi köle birimi, sadistik nesne, sürgündeki kendilik birimi diye iki tane birimden bahseder şizoid için. Narsisistik yapıda idealize edilmiş ebeveyn yapısıyla grandiyöz kendilik birimi, kaynaşmış kendilik bi- rimi, diğer tarafta develüe eden nesne ve parçalanmış kendilik birimi yapısı diye ayrı bir agresyon biriminden bahseder. Bunlar birimdir.

Birim kelimesi geçtiği andan itibaren bütün diğer teorisyenleri saf dışı ediyorsunuz. Aslında cevabı bildiğiniz halde soru irdelemeyi öğrenmeniz lazım. Halbuki arkadaşların bir kısmı bu soruya Mah- ler’in gelişim evrelerini yazıyorlar.

Kursiyer: Ama bu Kohut’u anlatırken nesne ilişkilerinden kaynaklı.

Burada biraz nesne ilişkilerinin temelinde bir şey olduğu için orada bölme mekanizması var, ondan sonra iyi ve kötüyü birleştirip birleşti- rememesi, Masterson’da zaten bunun temelinde, birimler de bunun temelinde olduğu için.

Tahir Özakkaş: Hangi birimler orada?

Kursiyer: Orada birleştirmeyi yapamıyor çocuk ve orada bölme sabit kalıyor. Kendilik nesnesi iyi ve kötü ayrı duruyor.

Tahir Özakkaş: Ayrı duruyor ama birim nerede?

Kursiyer: Burada kelime olarak değil de konu olarak geçiyor.

(13)

Genel Değerlendirme 13 Tahir Özakkaş: Biz ona fantazik füzyonu olan birey diyoruz. Eğer kişi kafasındaki füzyonun adını da koyup böyle olmalıdır derse bu gerçekliğe çattığında yani sınavda yazıp da notu aldığında öfkelenir.

Çünkü fragmantasyon anksiyetesi yaşar. Gerçeklikle yüzleştikten itibaren kafasındaki dünyanın orda olmadığını gördüğünde tüm öğrenciler notlarını duyduğunda böyle yumruklarlar, nasıl notumu kırmış yüzde yüz doğruydu, ben ona göstereceğim, danıştaya müra- caat edeceğim falan diye öfke yatışır yatışır, bir kısmı yatışmaz danış- taya müracaat eder, aynı notu alır oturur. Bunların hepsi böyle der, suç samur kürk olmuş yere düşmüş kimse sahip çıkmamış. O da, ya bu benim hatamdı, aslında hoca Mahler’i sormuyor, adam Master- son’un ünitlerini ve bağlanma birimlerini soruyor. Dört tane kendilik bozukluğu var bunları ayrı ayrı yazacağım, her ne kadar dördüncü- sünü anlatmadılar ise de diye yazması gerekirdi. Bana onu yazmadı- ğınız zaman bir beş puan gidiyor.

Kursiyer: Onun bir birimi var mı hocam?

Tahir Özakkaş: Onun birimi yok, yani üzerine çalışılmamış, sizler çalışacaksınız. Libidinal ve agresyon birimi var ama bağlanma hiç olmadığı için ona bir isim verip de çalışma imkanı olmamış Master- son’ın.

Evet başka. Ben size bir soru sorabilir miyim? Beck görüşü ile ens- titü görüşü arasındaki farklar nelerdir?

Kursiyer: Beck zihnin bilinçdışı kısmını görmezden geliyor, bilinçli kısımla ilgileniyor. Beck’e göre insanda sadece üç tane temel kabul var:

Değersizlik, yetersizlik ve çaresizlik. İnsanın bu üç temel kabulle doğ- duğunu söylüyor ve bu üç temel kabul bilinçdışıdır diyor. Birey bu duy- guların üzerine düşünceler oluşturuyor, şemalar oluşturuyor, geliştiri- yor ve bunların üzerine de olumsuz otomatik düşünceler geliştiriyor.

Mesela asansöre bineceğim ve asansörden düşeceğim gibi. Her duygu- nun önünde bir düşünce var. Beck’te hastaya duygusunun önündeki düşünce kavratılmaya çalışılıyor. Bilgi işlemede sistematik hatalar, sağlıklı şemalar inşa etmek gibi yetiler kazandırılıyor. Enstitüye göre de insan değerlilik temel kabulüyle dünyaya geliyor, üç tane değil kırk bir tane temel kabul var. Onun dışında yetiştirilme tarzımız, çevresel

(14)

14 9. BPT MAYIS DERS NOTLARI

etkenler, ilk nesne ilişkilerindeki bozukluklardan dolayı değerlilik ka- bulü değersizliğe dönüşüyor. Bir eksiklik var bir yerlerde daha nasıl değerli olabilirim diye düşünüyor.

Tahir Özakkaş: Olumsuz otomatik düşüncelerin kaynağı ne? Biz değersiziz, ne yaparsak yapalım değersiz olacağız, hayatta hep fela- ketle karşılaşacağız. Bu yanlış kurgulanmış bir düzlem diyoruz. İnsa- noğlu yaradılışında veya canlıların yaradılışında hiçbir zaman değer- sizlik, yetersizlik, çaresizlik gibi bir duyguyla donanmamışlardır, hep canlı kalmak ve üremeye devam etmek amacındadır. İnsanoğlu için de bu değerli olmak, kendini hayata taşımak diyebileceğimiz bir temel dürtümüz vardır. Nereye gidersek gidelim diğerlerinin gözün- de, yani annemizin gözünde kendimizi değerli hissedecek manipü- lasyonları bir şekilde yapma becerimiz var. İki tane yol var çocukta;

1-Anne çocuğu olağan kendiliğini kabul eder de Masterson’ın de- diği gibi, onun kendilik potansiyellerini hayata taşımasına destek verirse sağlıklı temel kabuller oluşur. Onun üzerine sağlıklı fonksi- yonel şemalar oluşur, onun üzerine de sağlıklı otomatik düşünceler oluşur. Bu insan TEM’e düşmüş, İstanbul’dan Ankara’ya kadar gidi- yor arabasıyla, hem de BMW’si ilekonfor içinde, müziğini falan dinli- yor. Öbür delikanlımız veya kızımızın annesi ise diyor ki ben anne babamdan değersizlik gördüm, adam yerine konulmadım, benim yapamadıklarımı sana yaptıracağım diyor. Seni öyle mum gibi yapa- cağım ki, seni öyle idealize edeceğim ki veya öyle benim sözüme gireceksin ki ben kendimi güçlü hissedeceğim diyor, senin kendilik potansiyellerin diye bir şey tanımıyorum, sana şekil vereceğim diyor.

Şekil vermenin önünde de tek silah var diyor. Benim dediğimi yapar- san sana gülümserim. Benim dediğimi yapmazsan sırtımı döner ve küserim. Sana şekil vermemi kabul edersen, kendiliğinden vaz geçer- sen karşılığında sevilirsin, sahte kendiliğin ilk tohumlarını atıyor.

İşte anneler babalar farkında olmadan kendilik potansiyellerini aktifleştirip ona destek vermek yerine kendi kafalarındaki çocuğu yaratmak için çocuğun doğal, içten gelen, depreşen, dirilen duygula- rını ezmek ve yok etmek üzerine bir plan kurarlar. Dolayısıyla çocuk yavaş yavaş kendi öz kendiliğinden vaz geçer. Çünkü öz kendiliğinin

(15)

Genel Değerlendirme 15 duyguları hayata taşınmak istenmeyen bir şeydir ve kötü bir şeydir, bunu öğrenir. Bir ömür boyu da kişilik ve kendilik bozukluklarının arkasındaki budur. Çocuk kendi içinden gelen istek ve arzularını her hissettiğinde bunun ardından hissedeceği duygu suçluluk duygusu- dur, değersizlik ve yetersizlik duygusudur, boşluk duygusudur, an- lamsızlık duygusudur, mahşerin altı atlısıdır. İşte bu duygulardan vaz geçer, annesinin gözüne bakar.

Enstitü olarak burada şu sorunun sorulduğuna inanıyoruz: Ben ötekinin gözünde nasıl değerli olurum, nasıl önemli olurum, nasıl fark edilirim? Çünkü yaşamı buna bağlı, değilse terk depresyonuna düşecek. İşte bu birinci soru perspektifinde afonksiyonel şemalar dediğimiz, öbürünün gözündeki değerliliği hissetmek için yapmak zorunda hissettiği yönelimlerdir. Dindar bir ailede bu dini duygula- rın ve jargonun kullanıldığı, ibadetin ağırlaştırıldığı bir form alır.

Müzikle ilgilenen bir ailenin içerisinde bu müzisyen olmaya yönelik bir yapı olur. Roman bir ailenin içerisinde daha iyi keman çalmaya veya hafif yan kesicilik yapmakla ilgili bir takım argümanları gelişti- ren çocuk gelişir. Bunlar birbirinden çok farklı spektrumal yapılardır ama tek dertleri aile içerisinde veya bulundukları kültürel ortamda değerli olduklarını ispata yönelik gayretlerdir. Ne oldu?

Nasıl değerli olurumun şemaları kişinin yaşamış olduğu toplum- sal yaşamın kültürel kodlarına göre belirlenir. Bunların hiçbiri insa- nın hayatını kolaylaştıran veya kendi benliğini hayata taşıyan şemalar değildir. Kendine yabancı ama ötekiler tarafından sevilmek için yap- mak zorunda hissettiği hayat alanlarıdır, ilgi alanlarıdır, yönelimleri- dir. Hepimizin yaşadığı bu sahte hayat gibi. Şimdi bu eğitimde fark ediyoruz ki aslında hayat boyu birçok yaptığımız şeyi aslında kendi- miz için yapmamışız, ya annemiz için, ya babamız için, ya öğretme- nimiz için… Burada öğreniyoruz ki Allah kahretsin bunu da kendim için yapmamışım. Farkındaysanız tek tek kalelerimiz yıkılıyor, en azından benim yıkılıyor size anlattıkça. Ve kendimin gerçek kendili- ğini hayata taşıdıkça istediklerimi yapabilmek için özgürleştiğimi ama her özgür hareket yaptığımda içimde böyle derin bir suçluluk duygusu, kötü bir şey mi yapıyorum aman tanrım birisi kızacak mı şeklinde bir duygu oluşuyor.

(16)

16 9. BPT MAYIS DERS NOTLARI

Genellikle güzel lokantalara gidip güzel yemekler yediğimde olu- yor bu suçluluk duygusu. Çünkü bizim ailede kendi başınıza yiye- mezsiniz, aile ile beraber yiyebilirsiniz gibi anlatabildim mi? Bunları yaptık. Fakat bu şemaları yerine getirdiğimizde yani çalışkan bir öğrenci olmak, dindar bir insan olmak, sanatçı birisi olmak, efendi birisi olmak, kabadayı birisi olmak vb. aile içerisinde ve çevremizde bize değerlilik hissini veriyordu. Ama bunları her zaman sürdürmek mümkün olamayabilir. Eğer bunlar, edindiğimiz kimlik ve kişiliğimiz sürmez de, ya çökerse. Ya dersleri artık anlamaz hale gelirsem, ya derslerden zayıf alırsam. Ya dindarlığımı sürdüremezsem, ya müzik kabiliyetimi yitirirsem veya keman çalmayı beceremezsem, ya kaba- dayılığıma birisi posta koyar da ağzımı burnumu dağıtırsa… Ne oldu?

Bir sürü risk doğdu. İşte bu riskler bizim öbürleri tarafından sevil- memiz ve değerli olmamızı çökertecek bombalar gibi. Biz bu bomba- ları önceden tahmin eder, o olumsuzlukları önceden düşünür de sistemi bozacak olumsuzluklarla ilgili tedbirler alabilirsek tehlikeyi minimum seviyeye indirebiliriz.

Burada diyoruz ki olumsuz otomatik düşüncelerin sebebi bu spontan yaşantı değil, bu şemalar, bozuk olan, afonksiyonel olan, sadece değerliliği hissetmek için oluşturduğumuz şemalar hangi hallerde tehlikeye girer. Önceden onları düşünmeliyiz ki onunla ilgili tedbir alalım. Bazı insanların nasıl obsesif bir şekilde mükemmelci olduğunu, yani adam kısa bir tatil için yola gidecek, bir kamyon tut- madığı kaldı. Kar olursa, kış olursa, sel gelirse, dağdan düşerse… Ara- banın içine hepsini yüklemiş, neymiş buradan üç günlüğüne tatile gidiyor. Abarttım ben bunu biraz ama ben bu abartmanın ardından şöyle demek istiyorum: Kişi bütün olumsuzlukları ve riskleri kafasın- dan geçiriyor, onunla ilgili tedbir alıyor ki tatile rahat gidip gelsin.

Bu, tatil olmuyor tabi cehennem azabı gibi bir şey oluyor. İki tane öğrenci var. Bir tanesi keyifle dersi öğrenerek, kendini aktive ederek her öğrendiğinden mutluluk ve huzur duyan bir öğrenci, diğer bir öğrenci var sınavda yüksek not almak zorunda çünkü ailesinin se- vinmesi gerekiyor. Onun için yüksek not almayla ilgili bütün kitapla- rı alır. Hoca diliyle dişi arasında bir kitap telaffuz etti, geçti. Eyvah bu kızımız oradan soru gelirse diye işini gücünü bırakıp sahaflara gide-

(17)

Genel Değerlendirme 17 rek o kitabı arar, o yardımcı ders kitabını ondan başka alan yoktur. O kitabı da baştan sona hatmeder ki ola ki oradan bir iki soru gelirse diye. Bu tip arkadaşlar tanıyorsunuz değil mi?

Kursiyer: Ben de dün aynı bu konuşmayı bir çocukla yaptım, aynıydı.

Tahir Özakkaş: Ne güzel, konuyu anlamışsınız. Şimdi burada aslın- da ne yapıyorsunuz, sahte kendiliğe prim veren bir ebeveyn var, ço- cuk o ebeveynin gözündeki değeri kaybetmemek için çalışkan olması gerektiği ile ilgili bir motivasyona girmiş, bu çalışkanlığı kaybetme riskiyle de mükemmelciliğe yönelmiş. Sistem çok basit aslında. As- lında bütün öğrettiğimiz konuların özü de bu döngüde yatıyor. Özel- likle temel kabullerdeki gerçek kendiliği aktive etmeyip de o çocuğun gelişim süreci içerisinde kritik dönemeçlerde onun gerçek kendiliği- nin destekleyici ortamı olmadığında çocuk sahte bir kendiliğe yani öbürünün gözünde var olacak bir sisteme dönüşüyor. Buna uygun da zihin şemalarını oluşturuyor. O şemaların içeriği de tamamen kültü- rel kodlarla, sosyal yapımızla ilgili.

Maalesef klinik psikologlar ve psikiyatristlerdeki en büyük hata- lardan bir tanesi semptoma bakarak hastayı anlamaya çalışmaktır. Bu asla doğru bir şey değil bana göre. Her semptomun içine baktığımız- da bilişsel bir şema olarak duruma göre bazen gerçek kendilikten çıkabilir, bazen de sahte kendilikten çıkabilir. Öğrenci çalışkan olabi- lir, çocuğun kendisiyle ilgili seçmiş olduğu yol keyifle zevkle çok ders çalışmak olabilir, bu onun gerçek kendiliğidir. Bir başka adama ken- dini kanıtlama gayreti yoktur, kendisini onunla var edebilmektedir, hoş bir var oluş yapıyor. Hemen yanındaki arkadaşı aynı şekilde ders çalışmaktadır ama onun derdi içindeki anne ve babaları memnun etmeye yönelik olarak kendini ayakta tutma derdidir. İkisine de çok ders çalışıyor diye ikisine de hastalık damgası vuramazsınız. Farkı anlatabildim mi?

Peki, değersizlik hissetti, ötekinin gözüne baktı, stratejiler geliş- tirdi, ara inançlar geliştirdi veya şemalar geliştirdi. Bu şemalarla ilin- tili olarak da olumsuz otomatik düşüncelere düştü ki hangi durumda bu şemalar tehlikeye girer önceden tedbirini aldı, sistem gayet iyi.

Buna rağmen düşünmediği, aklına getiremediği bir takım nedenler-

(18)

18 9. BPT MAYIS DERS NOTLARI

den dolayı sistem çöktü, tembel oldu bu öğrenci. Burada da telafi edici stratejiler devreye giriyor dedik dördüncü etapta da, bayılma, mağdur ve mazlumu oynama, diğerlerinin sevgisini alabileceği top- lumsal, kültürel kodlara göre oluşmuş meseleler devreye girer. İşte ben bir konferans yapacağım, bütün sistemim konferansın üzerine odaklanmış, eğer konferansı iyi yaparsam kendimi değerli hissedece- ğim. Konferans salonuna bir geliyorum kafamda hayal etmediğim insanlar var böyle kallavi kallavi ve onların beni eleştireceği korku- suyla öyle bir panik oluyorum ki bir an sesimi kaybediyorum (hoca burada bir boğaz temizleme hareketi yapıyor ve bu sesi çıkarıyor) ne yaptım? Afoni geliştirdim. Telafi edici strateji olarak ya konferansı bir başka güne erteleyeceğim, bir sonraki konferansçı geldi mesela gibi.

Evet, bu soru sınavdaki omurga bir soru. İnşallah bununla ilgili bir kitap yazacağım. Yani bütün kuramları entegratif olarak bu ku- ramın içine dahil edecek bir sistem kurgulamaya çalışıyorum. Öğ- rendiğimiz tüm preödipal yapılar, gelişimsel psikoloji, nesne ilişkile- ri, bağlanma stilleri, Stern’in yaptığı çalışmalar, Mahler’in yaptığı çalışmalar, nörobiyolojik gelişmeler aslında temel kabuller kümesin- de insanın doğumundan ölümüne kadar kritik olarak taşıyabileceği yapıların hepsi temel kabuller kümesinin içine konacak. Bu temel kabullere bağlı olarak da gelişen şemaların nasıl geliştiğini, nasıl otomatik hale dönüştüğünü ve kişinin burada tedbirlerini ne amaçla aldığıyla ilgili bir döngüyü bir sistemin içerisinde anlatmaya çalışaca- ğım. Tabi sizler destek verirseniz, benimle tartışırsanız.

Kursiyer: Hocam bu enstitünün görüşleri mi yoksa entegratif psikote- rapinin görüşleri mi?

Tahir Özakkaş: Buranın görüşleri. Bizim klinik tecrübelerimizden edindiğimizde ayrı ayrı duran malzemelere baktığımızda aslında aynı insanı anlatmasındaki o düzeni orada yakaladık. Yani dinamik ekol- ler daha çok temel kabuller üzerine odaklanıyor ve oradaki temel yapı da bir çocuğun gelişimindeki nörobiyolojik gelişim. Yani fiziksel bir alt temeli var. Bunları birleştirdiğimizde böyle bir küme çıkıyor karşımıza. Dolayısıyla bilişsel terapiler ve dinamik terapiler birbirin- den ayrı şeyler değiller aslında. Farklı gözlerle, farklı spektrumdan

(19)

Genel Değerlendirme 19 baktığın zaman sadece o rengi görüyorsun, prizmadan çıkan renkler gibi tek bir renk çıkıyor. Ama siz kırmızı bandına, yeşil bandına, mavi bandına baktığınız zaman bilişsel terapist olarak evet doğru çünkü o prizmadan o yansıyor. Ama tayfa daha bütüncül ve entegra- tif baktığınızda o ışığın kırılma şekillerinin farklı görünümleri oldu- ğunu görüyorsunuz. Ben bunu anlatmaya çalışıyorum sizlere.

Kursiyer: Bu, daha önce hiç kimse tarafından fark edilmemiş mi?

Tahir Özakkaş: Hayır.

Kursiyer: Bunu yaymak lazım diye düşünüyorum, insanların bundan faydalanması gerekli, bu bakış açısı çok güzel.

Tahir Özakkaş: Yaymaktan ziyade yazmak lazım. Yaymanın ardında bir şema var. Gireyim mi oraya? Girmeyeyim.

Kursiyer: Şimdi hocam ben Beck olarak düşününce üç tane temel kabul olması gerekirken yani değerli hissedemeyip değersiz, çareli hissedemeyip çaresiz, yeterli hissedemeyip yetersiz oldu ve orada bir hata oluştu, bu hataların yapısal olarak bir şema ürettiği düşüncesin- deyim. Bu şemanın da otomatik düşüncelere ön ayak olduğunu ve kişinin patolojik algısını oluşturduğunu düşünüyorum. Yani sizin söy- lediğinizde temel kabuller olumsuz olarak var, onu söylediğinizi fark ettim. Burada şemanın nasıl değerli hale getirdiğini bir örnek olarak verebilir misiniz?

Tahir Özakkaş: Mesela hasta gelir ben çok değersizim, ben çok yetersizim, öldüm, bittim der. Kendisine değersiz der. Siz ona bu- nunla ilgili şeyler söylediğinizde sıkıntılanır. Çünkü hastanın size geliş nedeni kendi değersizliği değil, sizin gözünüzde ne kadar değer- li olduğunu işitmek duygusudur. Eğer siz hastanın saf olarak laflarını ve düşüncelerini alırsanız, kendisini mahvolmuş, değersiz hisseden, okula gitmeyen, sosyal ilişkilerden kendini geri çeken bir insan ola- rak görürsünüz. Halbuki hastanın kendi temel inancı değersizlik değildir. Bu değersizlikle ilgili insanların ona ima ettiği şeylerden kurtulmak, aslında özünde değerli olduğunu ispat edebilmek için size gelmiştir. Değersizliği içsel olarak kabul etmiş bir insanla ben bugüne kadar karşılaşmadım. Her insan kendi içinde değerlidir. Bu- nun tek istisnası vardır.

(20)

20 9. BPT MAYIS DERS NOTLARI

Biyolojik olarak çökmüş depresyondaki insandır, majör depres- yon. Hayvanlarda da aynı sistem vardır. Hayvanlar çıkış yolu bula- maz ve üretemezlerse teslim olurlar ve biterler. İnsanoğlu da aynı şekildedir. Eğer tüm çıkış yolları tükenmişse biyolojik bir depresyona girer, hayatın anlamı kalmaz zaten onun için bundan sonra. Ölüm bir kurtuluştur, hayat bir acıdır onun için. Zaten oraya geldiği andan itibaren, ofisinizin kapısını çaldığında şunu demektedir beden diliyle

“Ben değerliyim, bana bu değerliliğimi hatırlatacak parayla bir şeyler verir misin?”. Değersizliği kimse kabul etmez, bizim fıtratımıza aykırı diyorum. Hasta gelirken değersizlik ile ilgili kurmuş olduğu cümlele- rin arkasında beni değerli kıl, ben zaten değerliyim de yolumu kay- bettim şeklinde nasıl değerli olacağını senden öğrenmek istiyor.

Dolayısıyla iki tane yol var: Siz sahte kendiliği destekleyerek onun nasıl değerli olduğunu bilişsel terapilerde yapıldığı gibi, birtakım koçluk hizmetlerinde yapıldığı gibi, destekleyici psikoterapilerde yapıldığı gibi konuşursunuz. Arka planda örtük mesaj olarak verdiği- niz şey onunla ilişki kurulabilen bir insan olduğunu, onun değerli olduğunu, onun orada bir doktorla veya bir psikologla muhatap ol- duğuyla ilgili verdiğiniz örtük mesajla hasta kendini iyi hisseder. Bu iyi hissetme duygularıyla sizin gözünüzde sahte kendiliğe inanır ve hayatı bir süre daha devam eder. İkinci yol ise hasta şanslıysa K gibi bir terapiste gelmişse, bir dakika ben senin sahte kendiliğini körük- lemeyeceğim, neden kendini değersiz hissediyorsun. Masterson yak- laşımıyla veya bir başka yaklaşımla iç dünyandaki gerçek kendiliği aktive etmek için seni bir psikoterapötik bir sürece davet ediyorum.

Öbürlerinin canı cehenneme, sen biricik ve özelsin, sen bir tanesin ama bu biricik ve özelliği sen kendi hayatına, kendine taşıyabilirsen, eğer benim gözüme bakarak, ötekinin gözüne bakarak değerliliği almaya çalışıyor isen problem buradadır diyerek tedavisine başlarız.

Kursiyer: Hocam tedbir olarak olumsuz otomatik düşünce “değersi- zim” çünkü kimse beni sevmiyor, kimse bana bakmıyor dediğinde bun- ları koruduğunda sistem bir şekilde değerli olduğunu algılıyor mu de- mek istiyorsunuz?

(21)

Genel Değerlendirme 21 Tahir Özakkaş: Şimdi komşuya gitti A Hanım. Ben çok hastayım, ben çok kötüyüm, kimse benim yüzüme bakmıyor. Komşusu ne ya- par ona, olur mu canım iki çocuğun var, gül gibi kocan var, yüz sek- sen metrekare evin var, gecekonduda yaşayanlar var görmüyor mu- sun dedikçe bizim A Hanım iyi hisseder. O komşuya her gün gider.

Çünkü orada besleniyor. Bildiği sahte kendilikten aynalanıyor. Ama gidiş konusu ne? Değersizim, yetersizim, boktan bir adamım, hiçbir işe yaramıyorum, herkes bana hakaret ediyor…

Kursiyer: Aslında kendisi de inanmıyor buna değil mi?

Tahir Özakkaş: İnanmıyor. Siz ona aynı hakaretleri yapın küser, gider. Mesela ben çok test yapmışımdır bu konuda. Kişi ben çok de- ğersizim diyor, ben de ona aynen öylesiniz derim kalır, çöker sistem.

Hasta itiraz etmeye başlar. Siz de deneyin, size bu şekilde sızlanan birine inandırıcı bir sesle, evet öylesiniz deyin bakayım yumruğu nerenize yiyorsunuz. Diyor ki ben oğluma eşek oğlu eşek derim ama sen diyemezsin. Buradaki ince noktayı anladınız mı?

İnsanlar değerli olduğunu hissedebilmek için sızlanırlar. Değer- sizliğini size ispata çalışırlar ki siz aksi yönde bir eğilimle onun kuş- kularını ve kaygılarını kaldırın, size de bunun bedeli neyse, kaç pa- raysa öder. Püf noktası burası! Biyolojik depresyon hariç insanların gerçekten kendilerini derinliğine değersiz, yetersiz ve aptal buldukla- rına dair ben bugüne kadar hiçbir ipucu bulamadım. Meşhur Goet- he’nin bir lafı var, tanrıyla kavga etmiş bir gün, felsefeciler sık sık kavga ederler yukarıdakiyle, bizim gibi sıradan insanlarla muhatap olmazlar. Ne biçim adil insansın, ne biçim adaletli bir insansın de- miş, şuna bak insanları farklı farklı yaratmışsın, kimine bir avuç akıl vermişsin, kimine çuvalla vermişsin, senin adaletine de, senin tanrılı- ğına da demiş, kızmış, küfretmiş, reddetmiş. Çıkmış pazara insanlara tek tek sormuş, tekrar dünyaya gelecek olsan neyi seçerdin, kendi aklından memnun musun demiş. Herkes demiş ben kendi aklımdan çok memnunum ben tekrar kendim olarak gelmek isterdim bu dün- yaya. Pek çok insana sormuş, insanlar hep aynı cevabı vermiş. Sonra dönmüş yukarıya demiş ki, ya sana sorgu sual olmaz, herkese çok adil dağıtmışsın.

(22)

22 9. BPT MAYIS DERS NOTLARI

Kursiyer: O zaman şöyle diyebilir miyiz hocam, herkesin narsistik bir çekirdeği vardır, bundan dolayı bu aynalanmaya ihtiyaç duyar.

Tahir Özakkaş: Kesinlikle.

Kursiyer: Bir de sizin notunuzda kırk bir tane temel kabul olduğunu söylemişsiniz ama yazmamışsınız, diğerlerinin neler olduğunu ben çok merak ediyorum.

Tahir Özakkaş: Ben şuradan bulabilirsem bulayım. Onu size dağıt- mıştık. Peki, bunu ben fotokopiye gönderip dağıtacağım.

Kursiyer: Kırk tanesini soracak mısınız?

Tahir Özakkaş: Yok sormayacağım, çünkü bu henüz çalışma aşama- sında olan bir şey, bu atmışa çıkacak. Çünkü sadece doğum anıyla sınırlı değil, bir insanın doğumundan ölümüne kadar süren epigene- tik açılım, kritik dönemler, bunlar otomatik ortaya çıkan şeyler. O incelemeyi tamamen bitirmiş değilim, sizlerden katkılar oldukça onun altına bir iki madde daha ilave ediyorum. Şimdi bu kırk bir maddeyi ben bir kursiyer arkadaşa ödev vermiştim, örnekleriyle, şemalar babında nasıl şemalar geliştirebilir bunun üzerine onunla ilgili örneklendirin demişim. İçeriğini ben okumadım, beraber oku- yup bakalım.

Kursiyer: Burada yapabilir miyiz?

Tahir Özakkaş: Yapabiliriz tabi.

Kursiyer: Hocam mentalizasyonu yapmayacak mıydık biz bu ay?

Tahir Özakkaş: Yapacağız. Benim kafamda şöyle bir şey vardı. Bir vakanın üzerinden bütün teorik konuları süpervizyon şeklinde geç- mek. Benim cümlelerim yerinde mi kullanılmış, hangi şemadan geli- yor, hangi kuramdan geliyor, bununla ilgili bir çalışma yapmak.

Kursiyer: İzleyecek miyiz?

Tahir Özakkaş: Yok deşifresi üzerinde çalışacağız. Hem uygulama hem teorik olarak tartışmak, kafamdaki proje buydu benim.

Kursiyer: Niye buydu dediniz, sanki vazgeçmiş gibi?

Tahir Özakkaş: Telefona cevap vermediler de aşağıdan.

(23)

Genel Değerlendirme 23 Kursiyer: Ha öyle mi?

Tahir Özakkaş: Niye öyle “ha öyle mi” dedin, neye dedin, ne telefo- nu, ne alakası var?

Kursiyer: Doğru hocam sormalıydım.

Tahir Özakkaş: O senin füzyonun.

Beklediğim metin süpervizyon verdiğim bir doktor arkadaşının hastasının metni de onun üzerinden gidecektim, hem onun da sü- pervizyonunu yapmış olacaktım sizlere anlatırken, telefona çıkmadı, o doktor arkadaştan izin alacaktım. Yoksa bizim seanslardan birini izleyeceğiz.

Kursiyer: Hocam soruları şöyle kısaca bir geçer misiniz?

Tahir Özakkaş: Yani sizin takıldığınız soru cevap değil de soruları baştan sona mı geçeyim?

Kursiyer: Evet.

Kursiyer: Sorular yerine vaka üzerinden gitmemiz daha iyi olmaz mı?

Kursiyer: Formülasyon da yapacağız zaten, sınava çalışalım şimdi.

Tahir Özakkaş: Oku birinci soruyu.

Kursiyer: Kendilik üçlüsü nedir?

Tahir Özakkaş: Kendilik üçlüsünü bilmeyen kaç kişi var. Master- son’ın terk depresyonu kuramı nedir? Kendilik aktivasyonu, terk depresyonuna düşme ve savunmalar. Buradaki püf nokta şudur, sa- vunmalar kelimesinin içeriğini bilmediği için sıfır alıyor arkadaşlar.

Kendilik aktivasyonunu herkes biliyor, terk depresyonunda mahşerin altı atlısına düştüğünü herkes biliyor, savunmalar nedir dediğimizde de dört tür savunma var: Border savunmalar, şizoid savunmalar, narsisist savunmalar, antisosyal savunmalar. Savunmaların her biri kaç birimden oluşuyor?

Kursiyer: İki birimden.

Tahir Özakkaş: Hangi birimler-ünitler? Libidinal ünit ve agresyon ünit. Savunmalardan borderline kendilik bozukluğundaki libidinal ünitin adı ne?

(24)

24 9. BPT MAYIS DERS NOTLARI

Kursiyer: ÖNİP. Ödüllendirici nesne ilişkileri parça birimi.

Tahir Özakkaş: Agresyon ünitin adı ne?

Kursiyer: GNİP, geri çekilen nesne ilişkileri parça birimi-WORU.

Tahir Özakkaş: Peki, ödüllendirici nesne ilişkileri parça birimine giren bir kişinin kullandığı ego savunma düzenekleri ne bakın. İşte savunma ile ego savunma düzeneklerinin farkı geldi şimdi. Şimdi ayrıştırabildiniz mi? Masterson’da, üçlüde, savunma dediğimiz şey kendilik bozukluklarının kendisi, hepsi. Borderline ne yaparsa yapsın savunmadadır. Narsisist ne yaparsa yapsın savunmadadır.

Şizoid ne yaparsa yapsın savunmadadır. Ya libidinal ünittedir ya agresyon ünittedir. Savunmasız hiçbir şey yapamaz. Savunmasız bir şey yapmaya başlıyorsa yeni bir nesne ilişkileri kurmuştur, tedavi ilerliyor demektir. Bu da terapide olur: gerçek kendiliğin inşası, yeni nesne ilişkileri. Savumaların libidinal ünit tarafında da agresyon ünit tarafında da ego o ünitle ilgili kalabilmek için, sahte kendiliği ayakta tutabilmek için şemalar geliştirmiştir. Bunlara savunma düzenekleri denir dinamik psikolojide. Mesela borderline’ın savunma düzenekleri libidinal ünit için yapışmadır. Sevdiği birisine varıp yapışır, bir türlü bırakamaz, konnekte kalır. Onun bırakıp gitme ihtimaline karşı ina- nılmaz panik içinde olur. Bölme ikinci savunma düzeneğidir.

İçindeki negatif kendiliği veya kötü kendiliği ve kötü nesneyi ayrı tutarak rahat edebilmek için bölmeyi kullanmak zorundadır. Anne veya sevgilisiyle ilgili sevgisini aşırı idealize eder, idealizasyon yapar, onu çok sever. Kötü kendiliğe geçtiğinde agresyon ünit sıkıntı verir, onu çok daraltır ve bunaltır, yansıtmalı özdeşimi kullanacak, direkt olarak agresyon ünitteki kişiyi yani kendisini kötüleyen ve değersiz- leştiren anneye karşı öfke dolu bir saldırıya geçecek, yansıtmalı özde- şim yapacak. Veya orada duramadığı için mahşerin altı atlısı daha çok burada görüldüğü için kendisini, beynini uyuşturma yollarını deneyecek. Alkolle, uyuşturucuyla, seksle, alış verişle, adrenalin de- şarjı yapacak, bir takım tehlikeli etkinliklerle uyuşturacak. Bunlar savunma düzenekleri. Savunma ile savunma düzeneklerini şimdi anladınız mı? Sanki ilk defa dinliyormuş gibi dinliyorsunuz bu konu- yu, şaşırtıyorsunuz beni. Arkadaşlar savunma düzenekleriyle Master-

(25)

Genel Değerlendirme 25 son’ın savunmalarını karıştırmayın, ikisini ayrı isim altında anlatıyo- ruz. Savunma düzenekleri egonun fonksiyonlarıdır, id-ego- süperegoyu anlatırken anlattım hatırlıyorsanız. Ama savunma dedi- ğimiz şey kendilik üçlüsünün üçüncü ayağı olan kişilik bozuklukları- na, kendilik bozukluklarına gönderme yapar. Anlaşıldı mı?

Kursiyer: Evet.

Tahir Özakkaş: Birinci soru da sizlere şema verdik, borderline şema, narsisist şema, şizoid şema. Onun içerisindeki haz egosu, gerçeklik egosu, kullandığı savunma düzenekleri, duyguları, nesne ve kendili- ğin yapıları ile ilgili yazılar var. Her birine dörder, beşer savunma düzeneği yazılmıştır. Bunları aynen yazacaksınız arkadaşlar. Yani ezberlemeyin, anlamaya çalışın. Bölme hepsinde var, yansıtmalı öz- deşim hepsinde var. Borderline’de buna ek olarak yapışma var uzak- laşmacı borderline yapıda da uzaklaşma, nesneden ayrı durma var, bu durum şizoidde de var aynı şekilde. Bunun gibi savunma düze- neklerini ilave olarak yazmış olacaksınız. Bir de duyguları. Borderline yapının libidinal ünitteki kendini iyi ve mutlu hissetme, değerli his- setme duygularını hissederken agresyon ünitte değersiz, pasaklı, pis, aşağılık gibi duyguları hisseder. Yani aradaki affekt dediğimiz o duy- gusal köprüde ne hissediyor, onu çok basit bir şekilde görebilirsiniz.

Sizi seven birisine gittiğinizde ne hissediyorum diye hemen yazın oraya. Size pislik muamelesi yapan birisiyle karşılaştığınızda ne his- sediyorsanız yazın oraya. O pislikten kurtulabilmek için de neler yapıyorsunuz, eyleme vurmalarınızı yazın o da doğru. Yüz puan alır- sınız. Siz O’sunuz. Ha daha normalleşmiş yapılarda da bu biraz daha yumuşak olur bu duygularımız. Eğer biraz daha sertse kabuğumuz veya patolojimiz bunlar biraz daha sert yaşanır. Yoksa sağlıklı insan- da bu duyguların hepsi az çok öncü özellikleriyle vardır. Hepiniz bunu yaşarsınız, bu sertleştikçe, bölmenin derinliği arttıkça daha derin yaşanır.

Kursiyer: Soru iki: Aynalama çeşitlerini yazınız?

Kursiyer: Hocam biz bu şekilde gitmek istemeyen gruptanız, oylama yapalım.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ondan sonra her kaybımda kendi kendime sorgu- luyorum, özellikle son kaybım için sorguluyorum, mesela bana göre daha neşeli olan insanlar var dünyada, benim ablam ve

ABD Masterson Enstitüsü Ziyareti ve Değerlendirilmesi 5 iddiayı, tamam herkes kabul ettiği bir dönem burada bir pislik var, bu acaba geçerli mi diye o ergenleri yıllarca, on

İnsan ruhsal yapısı tabula rasa gibi boş olan ve daha sonradan bu boş tahtaya yazılar yazılan bir dünya mı, yoksa doğuştan getir- miş olduğu bir takım potansiyeller

İşte arzularla gerçekler arasındaki bu açılan yay, bebeğin kaldırabileceği boyutta açılabilir- se sağlıklı narsisizme, sekonder narsisizme dönüşür ama bu makas çok

Davranışçılık, Bilişsel Kuram ve Dinamik Kuramın Genel Tekrarı 13 O zaman şöyle bir şey çıktı karşımıza Freud’un iddiasına göre?. Bunu iyi anlamak durumundayız,

Bizim biraz farklı düşüncelerimiz vardı ve iki tane temel sorumuz vardı ve bir de telafi edici stratejiler dediğimiz ve ondan sonra ortaya çıkan öğrenilmiş

Yeniden yakınlaşma evresine gidene kadar olan, “yumurtadan çıkma” yani beden olarak ve duygu olarak ayrı bir varlık olduğunu deneyimlemesi bireyin ilk

Bunu öğrenmek önemli, bu dönem normal geçerse temel güven duygusuyla oluyor, bu dönemde patolojiler olabilir ve patolojiler olduğu zamanda da daha çok psikotik