• Sonuç bulunamadı

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 9. DÖNEM

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 9. DÖNEM"

Copied!
25
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 9. DÖNEM

HAZİRAN DERS NOTLARI

Editör

Dr. Tahir ÖZAKKAŞ

(2)

ii

Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 139

Bütüncül Psikoterapi 9. Dönem Haziran 2010 Ders Notları

ISBN 978-605-5241-68-1 Copyright Psikoterapi Enstitüsü

Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik ortamlarda

yayımlanamaz.

Birinci baskı: Eylül 2015

Editör: Tahir Özakkaş Yayıma hazırlayan: Sevgi Akkoyun

Katkıda Bulunanlar: Gonca Küçüktetik, Hayriye Nurdan Çam

Baskı: Acar Matbaacılık Prom. ve Yayın. San. ve Tic. Ltd. Şti.

Litros Yolu Fatih Sanayi Sitesi No:12/243 Zeytinburnu - İstanbul Tel: 0212 613 40 41

PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK ORGANİZASYON VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.

Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Cad. No:285 Darıca-KOCAELİ

Tel : 0262 653 6699 Fax : 0262 653 5345

Merkez: Bağdat Caddesi No: 540/8 Bostancı-İSTANBUL / TÜRKİYE Tel : 0216 464 3119 Fax : 0216 464 3102

www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com

(3)

iii SUNUŞ

nsanlık tarihi boyunca, her toplumda psikolojik rahatsızlıkları tedavi etmeye yönelik girişimler olmuştur. Bu alanda yapılan girişimler sonucu ortaya çıkan pek çok farklı ekolün savunucu- ları, kendi ekollerini yüceltme ve diğer ekolleri küçümseyerek öte- kileştirme yoluna gitmiştir. Ancak buna rağmen farklı yaklaşımlar- dan bilgiler edinerek kuramını zenginleştirmeye ve bu alanda çalış- malar yapmaya başlayan öncü terapistler, psikoterapide bütünleş- meyi sağlayarak alandaki bölünmeleri büyük oranda azaltmıştır.

Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişi- liğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı olmak için pek çok farklı ekolden faydalanarak daha gerçekçi, uyumlu ve esnek bir çalışma alanı sunar. Eğitimini verdiğimiz bü- tüncül psikoterapi, zamanzaman eklektik ve asimilatif, genellikle de entegratif ve ortak faktörler üzerine kurulmuş bütüncül bir yak- laşımı içerir. Bireye, teori odaklı değil danışan odaklı bakmaya çalı- şan bütüncül psikoterapiler, farklı yaklaşımların bileşenlerini bir araya getirerek terapisti geniş bir vizyona ulaştırır.

Bu amaçtan yola çıkarak, çeşitli bilimsel etkinlik, araştırma, eği- tim ve yayın çalışmalarıyla, ülkemizde bütüncül psikoterapi uygu- lamalarının gelişimine öncülük etmekten gurur duyuyoruz. Eliniz- deki bu ders notları, ruhsal bozuklukların tedavisinde tek bir psi- koterapi yaklaşımına bağlı kalmaktansa elindeki veriyi kullanarak uygulanabilecek en iyi tekniği ve teoriyi arayan bütüncül yaklaşımlı terapistler yetiştirme adına verilen Bütüncül Psikoterapi Teorik

İ

(4)

iv

Eğitimi 10. Grubunun mart ayı deşifrelerini sunmaktadır. Bu ders notları, eğitim deşifresinin derlemesi olma özelliğiyle dünyada eşi benzeri görülmemiş bir yayın niteliği de taşımaktadır.

Bu ders notlarında tanışma, ilk görüşme ve muayene formunun doldurulması, bozuklukları sınıflandırma, dinamik kuram ve ekol- leri konuları ele alınmaktadır.

Bütüncül psikoterapiler de insanın ruhsal yapısının gelişiminde olduğu gibi zamanla özerkleşecek, bireyselleşecek ve ayrışarak psikoterapi ruhunu ayakta tutacaktır.

Psikoterapi uygulayıcıları için önemli olduğunu düşündüğümüz bu eğitim ders notlarını, sizlerin ilgisine sunmaktan kıvanç duy- maktayız. Keyifli okumalar dileriz…

Tahir ÖZAKKAŞ Psikoterapi Enstitüsü Başkanı

(5)

v

İ Ç İ N D E K İ L E R

18 HAZİRAN 2010 1. GÜN

1 TANIŞMA ... 3

2 KENDİNİ OLDUĞU GİBİ KABULLENEBİLME ... 76

19 HAZİRAN 2010 2. GÜN

3 İLK GÖRÜŞME VE MUAYENE FORMUNUN DOLDURULMASI ... 133

4 HER ŞEYİN ARKASINDA BİR ŞEY ARAMAK ... 173

20 HAZİRAN 2010 3. GÜN

5 BOZUKLUKLARI SINIFLANDIRMA ... 213

6 DİNAMİK KURAM VE EKOLLERİ ... 250

N O T L A R ... 287

D İ Z İ N ... 293

(6)
(7)

18 Haziran 2010

1. GÜN

(8)
(9)

1

TANIŞMA

ursiyer G: Arkadaşlar merhaba. Adım G. Ben de kendimi çok büyük hissettiğim bir yaş grubuna dâhil oldum. Ara- mızda gerçi çok farklı yaş grupları var ama ben 19xx do- ğumluyum. 19xx yılında Bulgaristan’dan göç etmiş bir ailenin çocu- ğuyum. O yüzden ben nereler çıkacak diye merak ediyorum aslında.

Altı kız kardeşiz biz. Bu altı kız kardeşten ikinci büyük kızım ben.

Evli olanlar var, bekâr olanlar var. Ankara Üniversitesi Danışman- lık ve Rehberlik mezunuyum. Sonra Uludağ Üniversitesinde yüksek lisans yaptım. İnsan kaynaklarında çalıştım. 5 yıl kadar bir psiki- yatr ile çalıştım. Ondan sonra evlilik işin içine girdi. Evlendim ve hemen sonrasında oğlum dünyaya geldi. Oğlumun doğumu ile be- raber Millî Eğitime geçtim. 6 yıl kadar da Millî Eğitimde Rehberlik Servisinde çalıştım. Bir tane daha oğlum oldu bu arada. Onlar bü- yürken ben de bu arada yaşlanmaya başlamışken; internet yayıl- maya başladı, eğitimler yayılmaya başladı. Bursa’da böyle çok fazla imkânımız yoktu, ne yaparız derken Bursa’ya ilk önce “Yaratıcı Drama” geldi. Ben drama eğitimlerine başladım. Açıkçası biraz renk olsun diye başladığım bir eğitimdi. Dramayla bir yıl boyunca devam ettim, derken bir şeyler tam oturmadı benim içimde. Bir boşluk vardı. Bu boşluğu tamamlamak adına “Psikodrama” ile ta- nıştım. Ankara’ya gittim. Ankara’da Psikodrama Enstitüsü ile eği-

K

(10)

4 9. BPT HAZİRAN DERS NOTLARI

timlerime devam ettim. 96 saat geçtikten sonra bir şeyler, ben hep bir şeyler arıyorum… Yani aslında ne arayacağımı bulmak için bu- radayım zaten de, grup arkadaşlarım yaş olarak çok küçüktü, bir yerden sonra bir takım tıkanmalar hissetmeye başladım ve biraz uzaklaştım. Derken bu arada malum kilo alıyorsunuz, terliyorsu- nuz, duydum ki İstanbul’da “Aile ve Çift Terapisi” başlayacakmış.

Hadi dedim üç yıl daha ömrüm var gideyim. Bakalım ne olacak?

Bakış Eğitim Danışmanlık diye bir grup var, onlarla süperviz- yonla beraber Aralık ayında üç yılı tamamladım çok şükür. Bur- sa’dan gittim geldim İstanbul’a. Onlar bitmeden bu arada Om- nihipnozla tanıştım. Ankara’da hipnoz eğitimlerine katıldım. As- lında hipnoz eğitimlerinden bugün Tahir Beyin eğitimlerine katılma şansını buldum. Orada bana da çok anlatıldı buradaki eğitimler.

Temel eğitim, ileri eğitim ve hipnoz aşamasından sonra Cem Keçe ile tanıştım. Cem Beyin de cinsel terapiler eğitimi vardı. Hadi oraya da gidelim lazım oluyor dedik çalışırken. Cinsel terapiler de Şubat ayında bitti çok şükür. Bu sene artık evde oturacaktım, eğitim an- lamında bir şey yapmayacaktım. Mart ayından itibaren artık ser- best çalışıyorum, Bursa’da bir ofisim var, psikolojik danışma aile danışmanlığı şeklinde. Bir şeyler oldu, bir boşluk oldu. Ne arıyorum bilmiyorum ama arıyorum bir şeyler muhakkak. Tahir Bey’in eğiti- mi tekrar verilince, daha önceki yıllar başka eğitimler vardı, fiyatı da biraz yüksek buluyordum aslında onu da söyleyeyim, bu rakamı görünce krizden dolayı fiyatlar düşmüş herhalde çok ertelemeyip bu eğitimi de bitireyim, diye düşündüm, geldim. Benim böyle bir öyküm var.

Tahir Özakkaş: İnsanlar zenginleşince fiyatları düştü zannedi- yorlar.

Kursiyer G: Hiç öyle düşünmemiştim.

(11)

Tanışma 5 Tahir Özakkaş: Fiyat son beş yıldır aynı.

Kursiyer G: Ofis çalışmalarımda bireysel çalışmalar var. Aile ve çift terapisiyle ve cinsel terapilerle çalışıyorum. Bunun yanında neden niçin sorularını açıkçası bu işlerin arasında… Dediğiniz gibi artık hayallerime ulaşmaya başladıkça, beslenme ihtiyacı başlayın- ca tekrar ben de bir analizden geçmeyi düşünüyordum. Hatta bir yerler buldum. İkisini aradan çıkartacağım inşallah… Göçmen kül- türü. Hem kendimi bir görmek istedim, hem de bir eğitimden yarar- lanmak istedim. Tahir Bey’de hakikaten çok uzun yıllar önceki bir itirafımı gerçekleştireyim burada; yüksek lisansta bir ödev çalışma- sı varken kütüphanede bir kitap buldum hipnozla ilgili. Çok eski ilk yayınlardan herhalde. O kitap alınmıştı, okumak için alınmıştı, demek ki bir yerlerde karşılaşacakmışız, ben o kitabı bir türlü kü- tüphaneye teslim etmedim. İki yıl sonra fark ettim ve kitap hala bende. Kütüphaneden yapı olarak...

Tahir Özakkaş: Kitaplardan aşıracak bir adam değildin ama...

Kursiyer G: Yalan söylemeyi beceremem, kitap aşırmak aklıma gelmezdi, ama hala bende. O da ayrı bir şey herhalde bilmiyorum.

Sahip olmak istemişimdir belki.

Tahir Özakkaş: Tahir hocayı oraya hapsetmişsin bir kere ve şimdi orada tutuyorsun.

Kursiyer G: Evet. Böyle biri var kaşınızda. Sorular varsa cevapla- yabilirim.

Tahir Özakkaş: Evet... Sorular?

Kursiyer G: Bu arada eksik kalmasın diye söyleyeyim, belki çok şey konuşacağız ama tek başıma ofis çalışması yapmıyorum. Kadın doğum hastanesi var ve aynı zamanda part time orada bulunuyo- rum. Bir de anaokulunda danışmanlık yapıyorum.

(12)

6 9. BPT HAZİRAN DERS NOTLARI

Tahir Özakkaş: Soru var mı?

Kursiyer G: Çok şey anlatmışım herhalde...

Tahir Özakkaş: Mikrofonu gönderelim. Sonra geri gönderirsi- niz...

Kursiyer: Sizce Tahir hocanın kitabını vermemiş olmanız ne ifade ediyor?

Kursiyer G: Herhalde sahip olmak istemişim. Tahir hocanın bilgi birikimi olsa gerek ya da başka çalmakla alakalı bir şey bu işin özü... Bilemiyorum.

Kursiyer: Ama bunu ilk defa söylüyorsunuz.

Kursiyer G: Evet, ilk defa söylüyorum.

Kursiyer: Hayır, yani bir kitaba ilk defa el koydunuz. Bu şekilde…

Kursiyer G: Bir kitaba ilk defa el koydum ve ilk defada el koydu- ğumu paylaşıyorum. Nerden baksanız bu anlattığım olay 1996’larda falan oldu herhalde.

Tahir Özakkaş: Kitap 1985’te yayımlandığına göre on bir sene gecikmiş...

Kursiyer G: Belki şu olabilir, evet bu olabilir, Tahir Bey kütüpha- neye hediye etmiş, içinde imzası vardı.

Tahir Özakkaş: Uludağ Kütüphanesi?

Kursiyer G: Evet, evet... Kaybolmuş derlerse (güler). İmzasını açıp bir kaç kez baktığımı hatırlıyorum. Belki bu olabilir ama bunun altında ne var bunu bilmiyorum.

Tahir Özakkaş: Okudun mu kitabı?

(13)

Tanışma 7 Kursiyer G: Okudum. Okumak zorunda kaldım daha sonra hipnoz eğitimine girdiğim için. O aşırdığım dönemde ara ara bakmıştım.

Vakalara bakmıştım daha çok. Ondan sonra buradan ne öğrenebi- lirim anlamında bakmaya başladım.

Kursiyer: Bu itirafı yapmak size kendinizi nasıl hissettirdi?

Kursiyer G: Ben bunu yerimde otururken düşünmüştüm ve burada da yapmak istedim. Burada bunu bilerek yapmak isteyerek yaptım.

O yüzden de çok iyi ve rahatlamış hissettim. Hakikaten de bir sırdı benim için bu.

Kursiyer: Teslim etmeyi düşünüyor musunuz?

Kursiyer G: Hayır (gülerek).

Tahir Özakkaş: Sesim geliyor mu?

Kursiyerler: Evet.

Tahir Özakkaş: Ne söyleyecektim? Bakın ben de bir sırrımı söy- leyecektim aslında. Ben de ergenlikte; on bir, on iki yaşlarımda amcamın oğlunun kütüphanesinden kitap çalmıştım. Kütüphane- si vardı onun. Benim bir kütüphanem vardı. Bizim neyimiz eksik?

Sana yağ kutularını bilir misiniz? Kutunun üstünü kestim, dik olarak duvara yasladım, önüne de kitaplarımı koymuştum. Beş altı tane kitabım vardı. Yandan bakıyordum, sağdan bakıyordum, soldan bakıyordum. Amcaoğlumuzun da kocamandı kütüphanesi.

Hayran hayran bakıyordum. Onda Karagöz diye bir kitap vardı.

Onu seçtim. Yetmişli yıllarda Bin bir Temel Eser vardı Millî Eğitim Bakanlığı’nın yayınladığı. O Karagöz kitabını gizlice aşırdım, bir şekilde evden çıkardım ve yıllarca bunu itiraf edemedim. Yıllar- ca... Benim kütüphanem çok büyük oldu, onun kütüphanesine üç basar oldu. Yıllar sonra söyledim, dedim senin kütüphanenden bu kitabı çaldım. Anlamadı. Ha öyle mi, dedi. Benim için çok büyük

(14)

8 9. BPT HAZİRAN DERS NOTLARI

bir sırdı bu aslında. Kitap almak, alıp koymak, bunların çok deği- şik anlamları var. Bugün bunları yorumlayabiliyorum. İstersen seninkini de yorumlarız.

Kursiyer G: Belki eğitimden eğitime koşmamın anlamı da; hani bana dediniz ya ne için, bilmiyorum arıyorum ama bilmiyorum. Bir şeyi arıyorum.

Tahir Özakkaş: Bir şey mi arıyorsun? Bir şeyin boşluğunu mu dolduruyorsun?

Kursiyer G: Belamı arıyorum. Bir şey daha var, önceden paylaştı- ğım bir şeyi paylaşmak istedim. Herkes herhalde aynı şeyi yaşıyor- dur… Lisans eğitimi ile hayat eğitimi çok farklı oluyor her zaman için. Hatta ilk görüşmeye geldiğimizde hocama demiştim; millet kazandıkça çocuklarına yatırım yapıyor; ne yapıyor ev alıyor, araba alıyor, halı alıyor, koltuk alıyor. Neyse… Ben de eğitim ücretlerinin bir hesabını tuttum; gitme, gelme, kalma… Bayağı iyi bir ücret yaptı o aşama için. Hatta bir dostumla paylaşmıştım, kefenimin cebini biraz geniş tutun da sertifikalarımı oraya koyun, hazır kendime yatırım yaptım, diye... Ben gittikten sonra bir devamı yok. Miras sistemi yok, babadan oğula geçen...

Tahir Özakkaş: Miraslarım sertifikalarım diyorsun.

Kursiyer G: Kendi kendimi yetiştirme modunda bu hep bana ken- dim için “Daha ne yapabilirim?” arayışı oldu. Belki buradaki ama- cın ne diyeceksiniz ama ben de bilmek istiyorum.

Tahir Özakkaş: Anladığım kadarıyla grubun içinde yavaş yavaş dokundurarak ortak grup terapisi dâhilinde analize devam edece- ğiz.

Kursiyer G: Soru var mı arkadaşlar? Oturabilir miyim?

Kursiyer: Doyum hissi oluştu mu her eğitimden sonra?

(15)

Tanışma 9 Kursiyer G: Aslında, çok teşekkür ediyorum, bu da aklımda olan fakat unuttuğum bir şeydi. Ben pek çok eğitime öğreneyim, yaya- yım ve yansıtayım diye gittim. Fakat çok rahat söyleyebilirim ki, bu eğitime kendim için geldim. Kendimle ilgili olması anlamında gel- dim. Bu anlamda diğerlerinde maddî ve manevî doyumu yaşıyorum ama bunda daha çok manevî doygunluk yaşayacağım. Bundan adım gibi şimdiden eminim.

Tahir Özakkaş: Korkutma şimdi arkadaşları… Hazır gelmişsin ama öbürleri hazır mı?

Kursiyer: Çocuklarınız?

Kursiyer G: İki oğlum var; biri on, biri on iki yaşında.

Kursiyer: Nasıllar? Sizinle ilişkileri nasıl?

Kursiyer G: (Tahir Bey’e bakarak) Hatırladınız mı? Siz de aynı soruyu sormuştunuz?

Tahir Özakkaş: Öyle mi?

Kursiyer G: O kadar çok kişiyi görüyorsunuz ki… Hangimizi hatır- lasın hoca…

Kursiyer: Şimdi ben bu soruyu sorarken ön yargılarım var, önyar- gılarımdan dolayı soruyorum.

Kursiyer G: Ön yargıların; eğer bu kadar geziyorsan ve çocukları- na vakit ayırmıyorsansa...

Kursiyer: Hayır, hayır.

Kursiyer G: Peki. Arkadaşlar ben şanslı bir kadınım. Burada ağla- yabilirim dermişim. Eşim beni maddî manevî destekliyor. Onun desteğine bağlı olarak ben buraya gelebiliyorum. Çünkü biz drama eğitimi, psikodrama eğitimi için Ankara’ya üç bayan başladık. Bir

(16)

10 9. BPT HAZİRAN DERS NOTLARI

tek ben diğerlerine devam edebildim. Bayan arkadaşlar biliyoruz ki, evin sorumluluğu, çocuğun bakımı konularında bazen bazı şeyleri ikinci plana atmak zorunda kalıyoruz. Oğullarımın bir tanesi, bü- yük olan 12 yaşında, birazcık daha empati duygusu var aramızda.

Buna bağlı olarak o yokluk dönemlerimde sohbetle bunu geçirebili- yoruz. Ya da bir kaç güzel cümleyi ben ondan o benden alabiliyor belki. Ufaklıkta biraz daha hareket eğilimi var. O hareket eğilimi ile odaları dağıttığında ben sesimi çıkartmadan sorun yaratmadığım müddetçe, yatarken bir birimizi öptüğümüz müddetçe; bu şekilde doyumla gibi gidiyor. Tabi nicelik olarak çok birlikte değiliz ama nitelik anlamında çok kopmamayı gözlemleyebiliyorum ve onlar- dan bunu alabiliyorum. Bu benim zannettiğim şey ama belki bura- da onlara bunu sorsanız ne söylerler bilemiyorum. Fakat boşluğu- mu baba olarak eşim dolduruyor. Tam da o dönemdeler. Balığa gidelim mi? Bowling oynayalım mı? Onlarla şu anda böyle gidiyor.

Bakalım daha nereye gider bilmiyorum.

Tahir Özakkaş: Soru?

Kursiyer G: Ben kendim bir şey paylaşayım, birçok şey söylüyorum kimse konuşmayınca. Aralık ayından beri çok ciddi sağlık problem- leri yaşadım bu arada. Belki o yüzden eğitimlere ara vermeyi dü- şündüm. Kan değerlerim çok düşüktü. İğneler, tedavi yöntemleri falan derken, ben buraya birazcık hem eğitim, hem kendi analizim, hem de tatil amaçlı gelmiş olduğumu söylemiştim. Mayo da getir- mişim yanımda. O yüzden çok idmanlı geldim. Bunu neden söyle- yecektim? Daha neşeli bir Gül vardı belki de ondan altı ay öncesine kadar, şimdi böyle bir yorgunluk hissediyorum, bitkinlik hissediyo- rum.

Tahir Özakkaş: Evet, devam?

(17)

Tanışma 11 Kursiyer G: Daha kanlı canlı bir Gül var aslında ama bir yorgun- luk, bir halsizlik, bir bitkinlik hissediyorum. Bu arada buraya biraz tatil amaçlı geldiğimi de söylüyorum.

Tahir Özakkaş: Çok malzeme var ama sana kıyamıyorum.

Kursiyer G: Kıyın benim için!

Tahir Özakkaş: Senin için. Şimdi Gül ilk gelir gelmez, bu adam nasıl olsa her şeyi bilir herhalde baştan şu itiraflarımı ben yapa- yım da peşin peşin... Kötü duruma düşmeyeyim. Aslında bazen hastalar böyle Anadolu’dan gelirler, benimle ilgili böyle şehir ef- saneleri falan duymuşlardır: hipnoz yapıyor, bilinç dışını konuş- turuyor falan… Hastalar oturur “Hocam itiraf edeceğim, hepsini söyleyeceğim!” der pat pat pat hepsini anlatır anlatır. Oh bee… Bu arada hiç bir sıkıntı kalmaz. Onları çalışırız ondan sonra. Gül de yaptı itirafını. Benim kitabı çaldığını.

Kursiyer G: Evet ama ben çağırsalar götürebilirdim ama çağırma- dılar.

Kursiyer: Onun yüzünden kitlelere ulaşamadı o kitap.

Tahir Özakkaş: Gül sana teşekkürler. Bugünlük sana yeterince şey söyledim. Ne kadar heyecanlı aslında arkadaşımız da; canlı, cıvıl cıvıl, genç, aynı coşku ve heyecanla hayata devam ediyor. Biz bu eğitimleri geliştireceğiz aslında. Bütüncül eğitimleri, ileri bü- tüncül eğitimleri, çok ileri bütüncül eğitimleri, gelişmiş en ileri bütüncül eğitimleri. Bazen böyle eğitimleri çok seven arkadaşlar oluyor. Onlara bu şekilde sakinleştirici ve yatıştırıcılar veriyoruz.

Evet, bir başka arkadaş buyursun.

Kursiyer Z: Ben Zehra. 1972 doğumluyum. Egeliyim. İlk orta öğre- nimimi Marmaris’te tamamladım. Lise ve üniversiteyi İzmir’de okudum, Psikoloji okudum. Şu anda da İzmir’den geliyorum. Sosyal

(18)

12 9. BPT HAZİRAN DERS NOTLARI

Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunda çalışıyorum. Evliyim, iki çocuğum var. Buraya geliş nedenlerimden birisi özel ama ben çok fazla soru sormamanız için bu özelimi paylaşacağım (topluluk güler). Fakat ondan sonra gerçekten soru sormamanızı rica ediyo- rum çünkü gerçekten özel ve bununla yüzleşebilmiş değiliz. İnşal- lah yüzleşeceğiz. Bir diğer nedeni de kendimi keşfetmek. Sizinle yaptığım ön görüşmeden sonra buraya geliş nedenimle ilgili düşün- düğümde; nedenlerinden bir faktör, grup dinamiği ile ilgili faktördü.

Arkadaşım Elif “katıl, katıl, katıl” dedi, “Bu senin için iyi olacak”

dedi. Ben de katıldım. O da Çocuk Esirgeme Kurumunda çalışan bir arkadaşım. Bir önceki eğitime katılmıştı o.

Tahir Özakkaş: Elif bizimle ilgili iyi reklam yapıyor değil mi?

Kursiyer Z: Yapıyor.

Tahir Özakkaş: Yüzdelerini gönderiyorum.

Kursiyer Z: Eğitimde de böyle çakışmalar var ya, ben bunları İz- mir’e nasıl taşırım diye düşündüm. Bir tanesi Gül Hanım gibi, be- nim de bir dönem eğitimden eğitime gittiğim dönemler oldu. Sonra kendime dur dediğim dönemler oldu. Çünkü o özel nedenle haya- tımdaki öncelikler değişti belki. Sonra tekrar beni böyle bir nokta ile buluşturdu ama tabi özünde şu var; ben Tahir Beye de ön görüşme- de şunu söylemiştim; kendi hayatımda tıkanmışlıkları olan bir in- sanım ve o tıkanmışlıkları da açmak için şimdiye kadar kendimce bir takım yöntemler bulabildiğimi düşünüyorum ama bulamadığı- nız noktada başka şeylerle yüzleşebiliyorsunuz. Bu içsel yolculuğa da inşallah burada hep birlikte çıkacağız. Çalıştığım kurum da bu içsel yolculuk anlamında aslında benim için bir malzeme. Ben de onun için bir malzemeyim diye düşünüyorum. Doğru bağlantı ku- rabiliyor muyum, bilmiyorum. Özel nedenim kızımla ilgili. İlkokul beşe giden bir kızım var, maalesef kimi psikiyatrlar buna kaygı

(19)

Tanışma 13 bozukluğu diyor, kimisi seçici konuşmama diyor, kimisi sosyal fobi diyor. Kızımla böyle bir durumla baş etmek için uğraşıyoruz. Nor- mal ortamlarda ve bizimle iletişiminde hiç bir problem yok ama okul ortamında maalesef böyle bir konuşmama durumumuz var.

Bununla baş etmeye çalışıyoruz. Bu yolculukta bu anlamda kendi- me nasıl yararım olabilir, kızıma nasıl yararım olabilir ve kızımla da Tahir hocayı nasıl buluşturabilirim diye böyle bir yolculuğa baş- ladım. Teşekkür ederim.

Tahir Özakkaş: Evet herkesin hikâyesi farklı gördüğünüz gibi.

Zehra’ya ne diyeceksiniz?

Kursiyer: Özele girmeyin dediniz ama soru babında değil de...

Tahir Özakkaş: Her şeyi sorabilirsin ama cevap verip vermemek ona kalmış...

Kursiyer: Soru mahiyetinde sormuyorum zaten, sadece bir şeyi ifade etmek istiyorum. Kızınızın sorununu benimsediğinizin far- kında mısınız? Sorun olarak “sorunumuz” dediğinizin farkında mısınız?

Tahir Özakkaş: Sorunumuz dedin...

Kursiyer Z: Yani kızımın sorunu doğal olarak bizim de sorunumuz oluyor.

Tahir Özakkaş: Anne ve babayı mı kast etti yoksa kendisini mi kast etti; onu mu demek istiyorsun?

Kursiyer: Konuşmama problemimiz şeklinde, konuşmama prob- lemi değil de…

Kursiyer Z: Çok onu düşünerek söylemedim aslında. Sonuç olarak anne olarak bu duruma destek vermek durumunda olduğum için ya da mesela özellikle beş yıldır okul ortamında belki bana bu konuda

(20)

14 9. BPT HAZİRAN DERS NOTLARI

çok kaygı yüklendiği için, ben de bu kaygıyı çok yüklendiğim için…

Çünkü okul ortamına psikolog bir anne olarak gittiğinizde direk

“Psikolog hanım bu konuyu siz çözeceksiniz” gibi bir yükleme ola- biliyor maalesef. Bu bizim için, benim açımdan en azından, yorucu bir süreç. Onu ancak anne olduğunuz zaman anlayabiliyorsunuz.

Baş etmeye çalışıyoruz, zaman zaman kaygılarımız çok yüksek düzeye çıkıyor. Zaman zaman tükeniyoruz, umutsuzluğa kapılıyo- ruz ama sonuç olarak da baş etmek durumunda olduğumuz bir şeyle karşı karşıyayız. Elimizden geldiği kadar, ben de, eşim de kı- zıma destek olmaya çalışıyoruz.

Tahir Özakkaş: Neden böyle bir soru sordun? Arka plandaki teorik açılımı rica etsem acaba bir şeyler alabilir miyim senden?

Kursiyer: Şimdi girmeyeyim ben...

Tahir Özakkaş: Hipotez olarak?

Kursiyer: Bence kliniğe gelenlerle bağlantı kurdum biraz. O ba- kımdan – gelen aileleri örnek veriyorum sadece – baba ile ilgili bir şey sorduğumda anne kalkıp ‘babamız’ dediği zaman, benim ona verdiğim cevap şudur; “Sizin de mi babanız?”. Burada bir birleşme durumu var. Ben de onu merak ettim. Kızınızla bir birleşme ve o sorunu da kendi sorununuz olarak görme mi, yoksa ailesel bir so- run olarak görme mi? Onu merak ettim.

Kursiyer Z: Ben şöyle cevap vereyim, mesleğin içerisinden…

Tahir Özakkaş: Özür dilerim! Her iki varsayım için de nereye ulaşmak istiyorsun?

Psikoterapi’nin ilk şartı;

Sorularınız anlamlı olacak.

Sorularınızın arkadasında teorik bir arka plan olacak.

(21)

Tanışma 15 O sorular sizi belirli bir şeyin sağlamasına götürecek ve belirli bir hedefe doğru gideceksiniz. Doğrulaştıracaksınız veya yanlış- laştıracaksınız. Çok güzel bir soru. Bu sorunun arkadaşında ki sorunun teorik açılımın da çok güzel. Bu soruyu sorarken şöyle veya böyle cevap vermiş olması seni nereye götürecek? Yavaş ya- vaş derse girmiş olalım.

Kursiyer: ailesel bir sorun olarak bakılması.

Tahir Özakkaş: Yani bu “Bizim sorunumuz”, çocuğumuzun selektif mutizm yani seçici konuşamamazlık hali bizim sorunu- muz. “Bizim”in içerisinde çocuk da dâhil, eş de dâhil, kendi yani

anne baba da dâhil.

Kursiyer: Bu şekilde görmüş olması ailedeki bireylerin her birinin kendini ayrı bir birey olarak görmesini sağlar ve soruna bu şekilde yaklaşma- sını sağlar.

Tahir Özakkaş: her birini ayrı bir birey olarak görmesi- ni sağlar mı sağlamaz mı? Bir bütünün içerisinde mi?

Kursiyer: Ailesel bir yapı içerisinde bunu ayrı görmesini sağlar.

Ama diğer açıdan baktığımızda kızını ayrı bir birey olarak görme- mesini ve kendisinin bir parçası olarak görmesini sağlar...

Tahir Özakkaş: Bu nedir? Avantaj mı, dezavantaj mı?

Kursiyer: Bu bir dezavantajdır.

Tahir Özakkaş: Neden?

(22)

16 9. BPT HAZİRAN DERS NOTLARI

Kursiyer: Çünkü karşıdaki kişi ayrı bir bireydir, onun devamı de- ğildir.

Tahir Özakkaş: Onun devamı değildir. Bu şekilde yaklaşım tar- zınız anneye mi fayda verir, çocuğa mı fayda verir, her ikisine zarar veya fayda mı verir?

Kursiyer: Bu şekilde yaklaşımınız derken...

Tahir Özakkaş: Teorik platformda ayrışmamış bir yapıya vurgu yaparak – sorun birisinin belirli ortamlarda konuşmaması – di- yorsunuz ki; siz çocuğunuzla bir bütün halindesiniz, kaynaşmış- sınız. Bu şekilde ‘biz’ terimiyle yola çıkarak. Bunu tespit etmiş olmanız, konuşmamazlık sorununa bir çözüm çıkaracak bir yola mı sizi çıkarıyor yoksa anne ve çocuk arasındaki ilişkinin bir mo- delini mi tespit etmiş oluyorsunuz?

Kursiyer: Bence sorunun tedavisine yönelik bir şey çıkartır.

Tahir Özakkaş: Ne çıkartır?

Kursiyer: Karşısındaki kişinin ayrı bir birey olduğunu dair bir...

Tahir Özakkaş: O zaman tedavinin ana ekseni olarak, iki tane ayrı/ayrışık yapının oluşmasına yönelik annenin çocuğunu bıra- karak ayrı bir birey olması ile ilgili bir tedavi süreci mi önerecek- siniz?

Kursiyer: Evet.

Tahir Özakkaş: Şunu diyeceksin benim anladığım; “Zehra ha- nım yarın için size randevu veriyorum. Çocuğunuzla ilgilenmiyo- ruz. Sizin çocuğunuzla olan yapışık ilişkinizi çözmeye yönelik” – ki bu böyle söylenmez tabi, bunu üslubunca söyleyeceksiniz –

“sizi tedaviye alıyoruz, siz ne zaman çocuğunuzla olan bağlarınızı ve bağlantınızı ayrıştıracak şekilde içsel bir yolculuğa gider ve

(23)

Tanışma 17 ayrıştırabilirseniz çocuğunuzun da sorunu halledilecek”. Doğru mu?

Kursiyer: Evet.

Tahir Özakkaş: Çok güzel bir açılım oldu. Şimdi bunu biraz düzeltelim.

Kursiyer: Yük paylaşımı olamaz mı hocam? Yani sorunu tek başı- na göğüslemek yerine tüm aileye paylaştırmak?

Tahir Özakkaş: Neden paylaştırıyorsun? Sorumluluktan mı ka- çıyorsun?

Kursiyer: Hayır, sorumluluktan değil de sıkıntının yükünden.

Tahir Özakkaş: Nasıl olabilir? Sorunumuz dedi.

Kursiyer: Yani paylaşarak sıkıntının kendine düşen payını üçte bire düşürüyor.

Tahir Özakkaş: Neden düşürmek ister bir insan?

Kursiyer: Kolay bir şey değil, sıkıntılı ve çözmeye çalışıyor anne olarak…

Tahir Özakkaş: Birisi de “Kızımın sorunu” diyor. “Kızımın ko- nuşmama sorunu” diye geliyor mesela. Diyelim ki terapiye geli- yor; kızımın seçici konuşmama sorunu var, bunu nasıl halledebili- riz diyor. İkinci anne de diyor ki; sorunumuz var, çocuğum ko- nuşmuyor diyor. İki anne arasındaki fark nedir senin bakış tarzına göre. Birisi sorunumuz diyor paylaştırıyor.

Kursiyer: Tek taraftan bakamazsınız da ama ben bunun da bir etkisi olabilir mi diye düşünüyorum...

Tahir Özakkaş: Hayır, savunmaya geçmeden rahat konuş...

(24)

18 9. BPT HAZİRAN DERS NOTLARI

2. Kursiyer: Biri çocuğu ile ilgili sorunu paylaşıyor, diğeri tama- men onu sorunlu kişi olarak algılıyor.

Tahir Özakkaş: O zaman iki tane teori çelişti: “Sorunumuz”

dediği andan itibaren ağır bir patolojik tablo çiziyor, dedi hanı- mefendi. Siz de dediniz ki; ne diyorsunuz kardeşim, manyak mı- sınız? Ben dramatize ederim, bu oyunlara gelmeyin. Bu dediğin Anadolu kültüründe bir sorunun ortak olarak paylaşılmasına bağ- lı kültürel bir koddur. Senin Avrupa bilgilerine dayanarak öğren- miş olduğun kaynaşmış aile modeli yerine, burada bir cemaat tipi kültür mevcut. Cemaatten kast ettiğim dini bir cemaat değil, kül- türel kök itibariyle cemaat tipi. Bir biri ile kankalaşmış, sorununa ortak olan paylaşma konusunda iyi ve kötü günde beraber olmuş bir aile modelinin “sorunumuz” diye bahsetmesinden ben bunu anlıyorum, dedi son iki katılımcımız da.

Kursiyer: İyi anne olmak, çocuğun sorunuyla ilgilenmiş olmak...

Tahir Özakkaş: İyi anne tabiri başka yere götürür. Doğal anne diyelim.

2. Kursiyer: Yani hocam çocuğunuzun problemini sıkıntı ediyor- sunuz ve babaya, kendinize ve çocuğa bunu bölüştürmek bu sıkın- tıyı hafiflettiğinizi düşündürüyor bana. Bir de çocuğunuzla ilgilen- miş olduğunuzu da ifade ediyor.

Tahir Özakkaş: Şimdi bunu dediğin andan itibaren üçüncü bir yol açılmış oldu. Üçüncü yolda da şöyle; senin söylediğin şöyle bir hikâye: Bu sorun ağır bir sorun, ben bu yükü tek başıma kaldır- makta zorlanıyorum, ben bunu paylaştırırsam; hatta bizim ma- hallenin sorunu, mahallelinin sorunu, akrabaların... (gülmeler) Kursiyer: Hocam dramatize ediyorsunuz!

(25)

Tanışma 19 Tahir Özakkaş: Evet, dramatize ediyorum, ben ailenin de kaldı- rabileceğini düşünmüyorum, bazı ailelerde bu sorun köyün soru- nudur mesela.

Kursiyer: Yok mudur hocam mahallenin kötü çocuğu falan...

Tahir Özakkaş: Bir vajinusmus vakası geldi bana mesela, koca- sıyla beraber. Ankara’da bir toplantıda, kongrede buldular beni.

Bir danışmanlık merkezinde kısa dönem bütüncül bir terapi eği- timi veriyordum. Çat kapı geldiler bunlar. “Abi, utanıyorum ar- tık!” dedi çocuk, “Çoban geçen gün bağırdı tepeden, ‘Ağabey o iş halloldu mu?’” dedi. Köyün problemi vajinusmus! Sabah herkes kalkıyor, kalkar kalmaz oğlanın kapısına dayanıyor, bekçisi, kö- yün imamı, muhtarı “Ne oldu hallettin mi, becerdin mi?”. “Yok yine olmadı” diyor. Bak sorun çok paylaşımlı. Size çok absürt gibi gelen hikâye bazen mahalle ile bazen köy ile de paylaşılabiliyor, ailede de paylaşıldığı gibi. Sen üçüncü bir yol önerdin. Dedin ki;

bu kültürel koddan veya nezaketten ziyade sorumluluğu paylaşa- rak kişinin bunu biraz daha dilüe etmesi, tolere edilebilir hale getirmesine, bunun acısını biraz daha yatıştırmasına yönelik ola- rak biz kavramı kullanılabilinir, dedin. Ki, kullanılabilir…

Kursiyer: Ben tanımak için soruyorum; Zehra hanım siz şu anda anne olarak mı buradasınız, psikolog olarak mı buradasınız?

Kursiyer Z: Benim psikolog kimliğim, yaptığım mesleki şeyler an- lamında tabi ki hayatımda önde, tabi ki bu eğitime katılmamda bu çok önemli. Fakat dediğim gibi kızıma destek olabilmek anlamında da bu eğitimi şu anda bir araç olarak kullanmayı uygun gördüm.

Hem kendimi keşfetmek anlamında hem de kızıma destek olma anlamında bir araç olarak gördüğümü açıkça ifade ediyorum. Çün- kü bu şu anda bizim hayatımızda ciddi bir zorluk yaratan bir du- rum. Sonuç olarak kızımın yaşadığı zorluğu aynı zamanda benim

Referanslar

Benzer Belgeler

İnsan ruhsal yapısı tabula rasa gibi boş olan ve daha sonradan bu boş tahtaya yazılar yazılan bir dünya mı, yoksa doğuştan getir- miş olduğu bir takım potansiyeller

İşte arzularla gerçekler arasındaki bu açılan yay, bebeğin kaldırabileceği boyutta açılabilir- se sağlıklı narsisizme, sekonder narsisizme dönüşür ama bu makas çok

Davranışçılık, Bilişsel Kuram ve Dinamik Kuramın Genel Tekrarı 13 O zaman şöyle bir şey çıktı karşımıza Freud’un iddiasına göre?. Bunu iyi anlamak durumundayız,

Bizim biraz farklı düşüncelerimiz vardı ve iki tane temel sorumuz vardı ve bir de telafi edici stratejiler dediğimiz ve ondan sonra ortaya çıkan öğrenilmiş

Kursiyer: Şimdi hocam ben Beck olarak düşününce üç tane temel kabul olması gerekirken yani değerli hissedemeyip değersiz, çareli hissedemeyip çaresiz, yeterli

Yeniden yakınlaşma evresine gidene kadar olan, “yumurtadan çıkma” yani beden olarak ve duygu olarak ayrı bir varlık olduğunu deneyimlemesi bireyin ilk

Bunu öğrenmek önemli, bu dönem normal geçerse temel güven duygusuyla oluyor, bu dönemde patolojiler olabilir ve patolojiler olduğu zamanda da daha çok psikotik

Şimdi burada davranışsal kuramı basit bir şekilde öğrenme ilkesi olarak görüyoruz.. Öğrenmenin de taklit, modelleme, sosyal öğrenme dediğimiz farklı çeşitleri