T. C.
NİĞDE ÖMER HALİSDEMİR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI
BEKSULTAN NURJEKEULI’NIN “EY, DÜNYE EY!” ROMANI ÜZERİNE DİL VE ÜSLUP ÇALIŞMASI
DOKTORA TEZİ
Hazırlayan
Gulshat SHAIKENOVA
NİĞDE AĞUSTOS 2020
T. C.
NİĞDE ÖMER HALISDEMIR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI
BEKSULTAN NURJEKEULI’NIN “EY, DÜNYE EY!” ROMANI ÜZERİNE DİL VE ÜSLUP ÇALIŞMASI
DOKTORA TEZİ
Hazırlayan
Gulshat SHAIKENOVA
Danışman: Prof. Dr. Hikmet KORAŞ Üye: Prof. Dr. Ziya AVŞAR
Üye: Prof. Dr. Faruk ÇOLAK Üye: Doç. Dr. Enver KAPAĞAN Üye: Doç. Dr. Mustafa KUNDAKÇI
NİĞDE AĞUSTOS 2020
i ÖN SÖZ
Kazak Edebiyatının önemli temsilcilerinden biri olan B.Nurjekeulı tarafından kaleme alınmış “Ey, Dünye ey” romanı Kazakların bağımsızlığının 25. yılı ve Kurtuluş Savaşı’nın1 100. yılı anısına yazılmış ve Kazakların bağımsızlığını elde ettiği güne kadarki zamanı kapsayan tarihî bir edebi eserdir.
Millî meselelere yakından ilgi duyan M. Avezov’dan başlayarak birçok yazar 1916 yılındaki olaylarla ilgili eserler kaleme almıştır. Fakat bir arşiv belgesini alıp genişleterek çocukluğunun da geçtiği coğrafyayı mekân seçip işleyen B. Nurjekeulı’nın eseri, özellikle 1916 olaylarının 100. Yılına denk gelmesi sebebiyle ödül de almış, üzerinde çok tartışılmış, eserin kurgusu ve edebi değeri yönünden övenlerin de eleştirenlerin de çok olduğu bir eserdir.
B. Nurjekeulı, romana mekân olan coğrafyada doğmuş büyümüş, o yöre insanlarını iyi tanıyan, kendisi olayları yaşamasa da yaşayanlardan dinleyerek büyümüş birisidir. Verdiği diğer eserlerde de Kazakların sosyal hayatını en iyi anlatan, uzun bir geçmişi olmayan Kazak yazı dilinin kullanılması ve yazımı konusunda ciddi tartışmalara katılan bu konuda özel fikirleri olan bir yazardır. Kazak kültürüne vakıf bir yazar ibaresi, yazarı anlatmak için eksik kalır, kültüre vakıf olmanın yanında onu, dil ve tarih gibi kültürü oluşturan diğer unsurlarla birlikte geliştirebilmek için elinden geleni yapan, özellikle sosyal hayatın önemli bir parçasını oluşturan kadınları her yönüyle işleyen, gündemde tutan bir yazardır.
Nurjekeulı’nı, kendi çocukluk ve gençlik yıllarını romanlaştırdığı Bir Pişmanlık Bir Ümit romanında tanımak mümkündür. Bu romanda anlatılan hayat ve yıllar; yazarın dünya görüşü, hayat anlayışı, hayata bakışı, millî duygularının gelişmesi, dil ve tarih şuurunun oluşmasında etkili olmuştur. Daha sonra yazdığı başka romanlarda bu yıllarda yaşadığı olayların izini, kendi yaşadıklarını roman kahramanlarının üzerinden anlatırken tespit etmek mümkündür. Eserlerinde kahramanlarının yaşadıkları bizzat yazarın yaşadıkları veya gerçek hayatta yaşandığına şahit olduğu olaylardır. Yazar bunları doğup büyüdüğü bölgenin ağız özelliklerini yansıtarak ifade etmiş ve yine kendisinin dil ve yazım konusundaki görüşlerini uygulama imkânını da bulmuştur.
1 Çarlık Rusyası döneminde yaşanan 16-43 yaş aralığındaki Kazak erkeklerin askere alınması ile ilgili karara karşı çıkmayla başlayan ve Kazakların katledildiği 1916 olayları.
ii
Kazak tarihi, tarihteki önemli olaylar, Kazakçanın yazımı, Kazak dilinin geleceği, kelimelerin kullanımı gibi pek çok bilimsel tartışmanın da tarafı olan, bu konuda gazete ve dergilerde yazıları yayımlanan bir yazar olması yanında Ey, Dünye Ey! romanının cumhurbaşkanı tarafından ödüle layık görülmesi, bu eserin tez çalışmasına konu olarak benimsenmesinde etkili olmuştur.
Yazarın dille ilgili kaygıları aynı zamanda Kazaklar ve Kazakistan’la ilgili olup yazarın yazılarında bizzat fikirlirini uyguladığı bir konudur.
Yazarın hayatta olması, çalışma açısından kolaylık gibi gözükse de birtakım zorluklar da yaşanmıştır. Mesela yazarın hayatı hakkında kendisine yöneltilen pek çok soru yazar tarafından cevaplandırılmamış, cevaplandırılanlar da üstünkörü cevaplandırılmıştır. Yine çalışmaya konu olan eser hakkındaki pek çok soru yazar tarafından geçiştirilmiştir.
Kazakistanda bilimsel eleştirinin henüz emekleme aşamasında olması da çalışmada tespit edilen hususlardan birisidir. Bundan dolayı yazarın kendisi ve eserleri hakkındaki olumlu ve olumsuz eleştirileri temin etmede de güçlükler yaşanmış, kaynaklarda bahsedilen pek çok yazı temin edilememiştir.
Günlük gazetelerde eser ve yazar hakkında yayımlanan bazı eleştirilerin bilimsel olmaktan uzak ve şahsi olması, çalışmada yaşanan handikaplardandır.
Kazakistan’da yayımlanan eserlerin az sayıda yayımlanması, yayının kısa sürede bitmesi sebebiyle pek çok eser temin edilememiştir. Ülkede ciddi bir yayın politikası henüz oluşmadığı için yayımlanan bazı eserleri büyük kütüphanelerde ve millî kütüphanede de bulmak zaman zaman imkânsız olmuştur.
Yazarın Kazakça pek çok kelimeyi sözlükteki yazımının dışında farklı kullanması çalışmaya malzeme olması açısından olumlu bir durum gibi gözükse de zaman zaman sıkıntılar da yaşanmasına sebep olmuştur. Yine yazarın halkın kullandığı sadece yöreye mahsus kelimeleri kullanması, alıntı bazı kelimeleri yörede kullanılan şekilde verilmesi, kelimenin millileştirilmesi açısından olumlu gözükse de zaman zaman problem yaratmıştır.
Çalışmanın dili ile ilgili bölümde yaşanan en büyük problem, Kazakça gramer şablonunun Türkiyedeki gramer şablonlarından farklı olmasıdır. Çünkü elde bulunan pek çok gramer kitabında neyin nerede, hangi başlık altında olduğu veya işlendiği, büyük bir problem teşkil etmektedir.
iii
Kazakçanın kelime kökleri ve eklerindeki ses değişiklikleri de değerlendirmelerde yaşanan büyük problemlerdendir. Yine Türkiye’de yayımlanan Kazakça gramer kitaplarının ve yapılan tezlerin birbirinden çok farklı olması, Kazakistan’da yayımlanan gramer kitaplarının Türkiye Türkçesi şablonuna tatbiki şeklinde olması ve uydurulmuş olması aşmakta zorluk çekilen problemlerdendir.
Çalışmanın sağlıklı yapılabilmesi için eser önce Türkiye Türkçesine aktarılmıştır.
Aktarılan metin, çalışmanın bir bölümü olarak düşünülmüş, ancak aktarılan metin kitap olarak yayımlandığı için tezin bir bölümü olmaktan çıkarılmıştır. Metnin konulmamasının sebeplerinden birisi de şekil ve cümle bilgisi bölümlerinde örnek verilen kelime, kelime grubu ve cümlelerin başlığa uydurulmak için örnek verilirken değiştirilmesidir. Çünkü edebi olarak aktarılan metnin örnek olarak verilmesi birtakım sıkıntıları da beraberinde getirmiş olup Kazakçadaki bazı kullanımların Türkiye Türkçesinde karşılığı olsa bile bu kullanım belli yörelere ait olan, umumileşmemiş, yazı diline girmemiş kullanımlardır. Fiil çekimlerinden kelime gruplarına kadar pek çok konuda bu sıkıntı yaşanmıştır.
Çalışmanın üslupla ilgili bölümünde yapılan değerlendirmelerin pek çoğu aslında çalışmayla ilgili yapılan eleştiri yazılarında görülmesi arzu edilen fakat görülemeyen hususlar olmuştur.
Çalışmada romanla ilgili yapılan değerlendirmeler, aslında roman tekniğiyle de ilgili olup bu durumun Kazakistan’da ne derece yazılıp çizildiği ve tartışıldığı tespit edilemediğinden sadece görülenler tespit olarak verilmiştir.
Çalışmamı büyük bir sabır ve titizlikle yakından takip eden, eleştiri ve tavsiyeleriyle çalışmanın bu aşamaya gelmesini sağlayan, bu süreç içerisinde büyük desteğini gördüğüm muhterem danışman hocam Prof. Dr. Hikmet KORAŞ’a teşekkürü borç bilirim. Kendi evinde görüşme imkânı veren ve kendisiyle ilgili ulaşamadığım bilgileri, eserlerini ve son yayımlanmış kitaplarını arkadaşlarım vasıtasıyla benimle paylaşmaktan esirgemeyen sayın yazar Beksultan NURJEKEULI’na sonsuz teşekkürlerimi bildiririm. Çalışmalarım sırasında yardımını gördüğüm saygıdeğer hocam Doç. Dr. Adem ÖĞER’e, kaynakları temin etmemde büyük yardımını gördüğüm doktora öğrencisi Gulzhan NUSSİP’e, üzerimde emeği olan bütün hocalarıma, arkadaşlarıma ve daima destekleri için sevgili aileme içtenlikle teşekkür ediyorum.
Gulshat SHAIKENOVA Ağustos 2020
iv ÖZET DOKTORA TEZİ
BEKSULTAN NURJEKEULI’NIN “EY, DÜNYE EY!.” ROMANI ÜZERİNE DİL VE ÜSLUP ÇALIŞMASI
SHAIKENOVA, Gulshat Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Tez Danışmanı: Prof. Dr. Hikmet KORAŞ
Ağustos 2020, 478 sayfa
Yirminci asrın başında yerleşik hayat geçen ve bu yerleşik hayata geçmenin Sovyetler birliği döneminde tamamlandığı Kazakistan’da Kazakçanın yazı dili olarak kullanılmaya başlaması da bu tarihten yaklaşık elli sene öncesine denk gelir. Ancak konuşulan bir dilin yazı dili haline gelmesi zordur ve zaman alır. Hele hele bu dil geniş bir coğrafyada kullanılıyorsa ve bu dilin konuşulduğu bölgede uzun yıllar başka bir dil eğitim ve resmi dil olarak kullanılmışsa yazı dilinin oturması, gelişmesini tamamlaması daha da uzun zaman alır.
Kazakça bu maceranın öznesi olan bir dildir. Yazı dili olduktan sonra birkaç farklı alfabe ile yazılan Kazakçanın imlası da henüz oturmamıştır. Dilin yazılması ve imlası hala aydınlar arasında tartışma konusudur. Bu tartışmalar yaşanırken Kazakça ile pek çok edebi eser de verilmektedir. Çalışmada böyle bir dönemde verilen bir eser, üstelik tartışmaların tarafı olan birisi tarafından verilen bir eser üzerinde dil ve üslup incelemesi yapılmış, çağdaş Kazak edebiyatında önemli bir yere sahip olan Beksultan Nurjekeulı’nın dili ve üslubu “Ey, Dünye Ey!” romanı örneğinde ele alınarak dil ve üslubu değerlendirilmiştir. Çalışmanın dil incelemesi bölümünde ses ve şekil bilgisi ile ilgili özellikler kelimelerin Kazakça sözlükteki yazımları esas alınarak değerlendirilmiş, aykırı kullanımlar tespit edilmiş, yabancı kelimeler ve kullanışları tespit edilmiş, dilin işlenmişliğine ve yazı dili oluşuna delil olması bakımından kelime grupları ve bunların yapısı ile incelenen metindeki cümle yapıları ele alınmıştır.
Çalışmanın üslup incelemesi bölümünde eser önce teknik olarak ele alınmış ve değerlendirilmiş; eserin anlatılışı, anlatıcının bakış açısı, romandaki zaman, mekân ve kahramanları; bunların birbiri ilme ilişkisi karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Üslup değerlendirmesinin bir parçası olarak yazarın Kazakça kelimeleri kullanışı, alıntı kelimelirin kullanışı, incelenen metinde yazarın kullandığı mahalli ve arkaik kelimeler, argo kullanımlar, metinde geçen atasözleri, deyimler; eserin edebiliğini göstermesi açısından yazarın kullandığı edebi sanatlar tespit edilerek verilmiş ve değerlendirilmiştir.
v
Anahtar Kelimeler: Nurjekeulı, tarihî roman, Kazakistan 1916 olayları, Bolşevik ihtilali, Kazakistan’dan Çine göç, Jeltoksan Olayları
vi ABSTRACT DOCTORAL DEGREE
A RESEARCH ON LANGUAGES AND METHODS USED İN THE NOVEL OF BEKSULTAN NURJEKEEV’S “EY, DUNYE EY!”
SHAIKENOVA, Gulshat Turkish Language and Literary
Administration Supervisor: Prof. Dr. Hikmet KORAŞ August 2020, 478 pages
At the beginning of the twentieth century, Kazakhs’ transition to settle lives took place, and it was completed during the period of the Soviet Union. In Kazakhstan, the use of Kazakh as a written language is approximately fifty years before this date. It is difficult and time consuming for a spoken language to become a written language and it will take even longer time to settle and complete its development; if this language is spoken in a wide geographical area and foreign language has been used as an educational and official language for many years in the region. Kazakh is a language that is the subject of this adventure. The spelling of Kazakh, which was written in several different alphabets after it became a written language, has not yet been settled. About the writing and spelling of the language there is still no consensus among intellectuals; despite the fact that many literary works are also given in Kazakh. In this study, the language and style of Beksultan Nurjekeuli who has an important position in contemporary Kazakh literature and a work given by someone who is subject to the discussions, and the language and style of the "Kazakh" were evaluated by considering the
“Ey, Dunya Ey!” novel as an example. In the language analysis section of the study, the features related to phonetics and morphology were evaluated based on the spelling of words in the Kazakh dictionary. At the same time, inconsistent uses have been identified, foreign words and their use have been identified, word groups and their structure and sentence structures in the text are examined in order to be evidence of language processing and writing language. In the style analysis section of the study, the work was first handled and evaluated technically; narration of the work, perspective of the narrator, time, place and heroes in the novel; their relationship to each other was evaluated by comparison. As part of the style assessment, the author's use of Kazakh words, the use of quoted words, the local and archaic words, slang uses, proverbs, and idioms in the text are analyzed. Besides these, the literary arts used by the author in order to demonstrate the workability of the work were also evaluated.
vii
Key Words: Nurjekeulı, Historical Novel, Kazakhstan 1916 Events, Bolshevik Revolution, Migration From Kazakhstan To China, Jeltoksan Events.
viii
İÇİNDEKİLER
ÖN SÖZ ... i
ÖZET ... iv
ABSTRACT ... vi
İÇİNDEKİLER ... viii
KISALTMALAR ... xv
ÇALIŞMADA KULLANILAN ÇEVRİYAZI İŞARETLERİ ... xvi
0. GİRİŞ ... 1
0.1. Kazak Adlandırması Hakkında... 1
0.1.1. Kazak Adının Ortaya Çıkışı ... 1
0.1.2. Kazak Kelimesinin Anlamı ve Etimolojisi Hakkında ... 3
0.1.3. Kazak Kelimesinin İfade Ettiği Etnik Unsurlar ... 3
0.2. Kazak Edebiyatı ... 4
0.2.1. Yazılı Kazak Edebiyatının Ortaya Çıkışı ... 5
0.2.1.1. Millî Uyanış Yahut Alaş-Orda Edebiyatı ... 6
0.2.1.2. Sosyalist Realizm ve Sovyet Dönemi Kazak Edebiyatı ... 8
0.2.1.2.1. Sosyalist Realizm ... 8
0.1.2.1.2.2. Sovyet Dönemi Kazak Edebiyatı ... 11
0.2.2. Yazılı Kazak Edebiyatına Yeni Giren Türler ... 11
0.2.2.1. Manzum Türler ... 12
0.2.2.2. Mensur Türler ... 15
0.2.2.2.1. Kazak Edebiyatında Roman ... 19
0.2.2.2.1.1. Bağımsızlık Öncesi Kazak Romancılığı ... 19
0.2.2.2.2. Bağımsızlık Sonrası Kazak Romancılığı ... 20
I. BÖLÜM ... 22
I. BEKSULTAN NURJEKEULI’NIN HAYATI VE ESERLERİ ... 22
I.1. Hayatı ... 22
I.2. Eserleri ... 28
I.2.1. Manzum Eserleri ... 28
I.2.2. Mensur Eserleri ... 29
I.2.2.1. Gazete Köşe Yazıları... 29
I.2.2.2. Hikâyeleri ... 30
I.2.2.2.1. Uzun Hikâye ... 31
I.2.2.2.1.1. Künäli Maxabbat “Yasak Aşk” ... 32
I.2.2.2.2. Kısa Hikâyeleri... 34
I.2.2.2.2.1. Bev, Qız Davren ... 34
I.2.2.2.2.2. Beytanıs Äyeldiŋ Qupiyası “Yabancı Kadının Sırrı” ... 34
I.2.2.2.2.3. Ayel Jolı Jiŋişke “Kadın Ruhu İncedir” ... 35
1.2.2.2.2.4. Tavdı Jılatqan Tün “Dağı Ağlatan Gece” ... 35
I.2.2.3. Romanları ... 36
I.2.2.3.1. Kütüvmen Ötken Ğumır “Beklentiyle Geçen Ömür” ... 36
I.2.2.3.2. Erli Zayıptılar “Karı Koca” ... 38
I.2.2.3.3. Jav Jağadan Alğanda “Düşman Yaka Paça Olunca” ... 39
I.2.2.3.4. Bir Ökiniş Bir Ümit “Bir Pişmanlık Bir Ümit” ... 40
I.2.2.3.5. Ey, Dünye Ey “Hey Dünya Hey!” ... 42
I.2.2.4. Diğer Eserleri ... 45
I.2.2.4.1. Tarih İzderi “Tarih İzleri” ... 45
I.2.2.4.2. Öner men Ömir “Sanat ve Hayat” ... 46
ix
I.2.2.4.3. Öner Sȁvlesi “Sanat Işığı” ... 46
I.2.2.4.4. Jüz Jıyırma Tuŋğış “Kazakların Yüz Yirmi Aydını” ... 46
I.2.2.4.5. Tarihqa Tağzım “Tarihe Saygı” ... 47
I.2.2.4.6. Aqjazıqtıŋ Adamdarı “Akjazık’ın İnsanları” ... 47
I.2.2.4.7. Qasiyetti Orbulak “Kutsal Orbulak” ... 47
1.2.2.4.8. Özender Örnektelgen Ölke “Nehirlerin Harita Çizdiği Ülke” ... 48
I.2.2.5. Yabancı Dillerden Yaptığı Çevirileri ... 49
I.3. Beksultan Nurjekeulı Hakkında Yapılan Çalışmalar ve Yazılanlar ... 49
I.3.1. Beksultan Tuvralı “Beksultan Hakkında” ... 49
I.4. Başka Dillere Çevrilen Eserleri ... 52
II. BÖLÜM ... 54
“EY, DÜNYE EY” ROMANI ÜZERİNDE DİL İNCELEMESİ ... 54
II.1. Ses Bilgisi ... 54
II.1.1. Ünlüler ve Özellikleri ... 55
II.1.1.1. Ünlü Uyumları ... 55
II.1.1.1.1 Kalınlık İncelik Uyumu ... 55
I.1.1.1.2. Düzlük Yuvarlaklık Uyumu ... 60
II.1.1.1.2. Ünlülerle İlgili Ses Olayları ... 61
II.1.1.1.2.1. Ünlü Düşmeleri ... 61
II.1.1.1.2.1.1. Kelime Başında Ünlü Düşmesi ... 61
II.1.1.1.2.1.2. Kelime Ortasında Ünlü Düşmesi: ... 61
II.1.1.1.2.1.3. Kelime Sonunda Ünlü Düşmesi ... 62
II.1.1.1.2.1.4. Hece Düşmesi ... 62
II.1.1.1.2.2. Ünlü Türemesi ... 62
II.1.1.1.2.2.1. Kelime Başında Ünlü Türemesi ... 62
II.1.1.1.2.2.2. Kelime Ortasında Ünlü Türemesi ... 63
II.1.1.1.2.2.3. Kelime Sonunda Ünlü Türemesi ... 65
II.1.1.1.2.3. Ünlü Değişmeleri ... 65
II.1.1.1.2.3.1. Kelime Başında Ünlü Değişmesi ... 65
II.1.1.1.2.3.2. Kelime Ortasında Ünlü Değişmesi ... 65
II.1.1.1.2.3.3. Kelime Sonunda Ünlü Değişmesi ... 67
II.1.2. Ünsüzler ve Özellikleri ... 67
II.1.2.1. Dudak Ünsüzleri ... 67
II.1.2.2. Diş-Dudak Ünsüzleri ... 68
II.1.2.3. Diş Ünsüzleri ... 68
II.1.2.4. Diş-Damak Ünsüzleri ... 69
II.1.2.5. Arka Damak Ünsüzleri ... 70
II.1.2.6. Gırtlak Ünsüzü ... 72
II.1.2.7. Ünsüzlerle İlgili Ses Olayları ... 72
II.1.2.7.1. Ünsüz Düşmesi ... 72
II.1.2.7.1.1. Kelime Başında Ünsüz Düşmesi ... 73
II.1.2.7.1.2. Kelime Ortasında Ünsüz Düşmesi ... 73
II.1.2.7.1.3. Kelime Sonunda Ünsüz Düşmesi ... 74
II.1.2.7.1.4. Hece Düşmesi ... 74
II.1.2.7.2. Ünsüz Türemesi ... 76
II.1.2.7.2.1. Kelime Başında Ünsüz Türemesi ... 76
II.1.2.7.2.2. Kelime Ortasında Ünsüz Türemesi ... 77
II.1.2.7.2.3. Kelime Sonunda Ünsüz Türemesi ... 77
II.1.2.7.3. Ünsüz Değişmesi ... 78
II.1.2.7.3.1. Kelime Başında Ünsüz Değişmesi ... 78
II.1.2.7.3.2. Kelime Ortasında Ünsüz Değişmesi ... 79
II.1.2.7.3.3. Kelime Sonunda Ünsüz Değişmesi ... 80
II.1.2.8. Kazakça Kelimelerde Kelime Sonu Ünsüz Kombinezonları ... 80
x
II.1.2.9. Alıntı Kelimelerde Kelime Sonu Ünsüz Kombinezonları ... 80
II.1.2.10. Alıntı Kelimelerde Ünsüzler ... 81
II.1.2.10.1. Arapça Kelimeler ... 81
II.1.2.10.1.1. Ünsüz Düşmesi ... 82
II.1.2.10.1.2. Ünsüz Türemesi ... 82
II.1.2.10.1.3. Ünsüz Değişmesi ... 82
II.1.2.10.2. Farsça Kelimeler ... 83
II.1.2.10.2.1. Ünsüz Düşmesi ... 83
II.1.2.10.2.2. Ünsüz Türemesi ... 83
II.1.2.10.2.3. Ünsüz Değişmesi ... 84
II.1.2.10.3. Rusça Kelimeler ... 84
II.1.2.10.3.1. Ünsüz Düşmesi ... 84
II.1.2.10.3.2. Ünsüz Türemesi ... 85
II.1.2.10.3.3. Ses Değişmesi ... 85
II.2. Şekil Bilgisi ... 85
II.2.1. Kelime Yapımı ... 86
II.2.1.1. İsimden İsim Türeten Ekler ... 86
II.2.1.1.1. İsimden İsim Türeten Kazakça Ekler ... 87
II.2.1.1.1 İsimden İsim Türeten Yabancı Kökenli Ekler ... 97
II.2.1.2. Fiilden İsim Türeten Ekler ... 100
II.2.1.3. İsimden Fiil Türeten ekler ... 112
II.2.1.4. Fiilden Fiil Türeten Ekler ... 118
II.2.1.4.1. Fiil Çatıları ... 123
II.2.1.4.1.1. Dönüşlü Çatı ... 123
I.2.1.4.1.2. Edilgen Çatı ... 124
I.2.1.4.1.3. Ettirgen Çatı ... 125
I.2.1.4.1.4. İşteş Çatı ... 126
II.2.2. Kelime Çekimi ... 126
II.2.2.1. İsim Çekim Ekleri ... 127
II.2.2.1.1. Hal Ekleri ... 127
II.2.2.1.1.1. Yalın Hal ... 127
II.2.2.1.1.2. Yönelme (Yaklaşma) Hali ... 128
II.2.2.1.1.3. Bulunma Hali ... 129
II.2.2.1.1.4. Ayrılma (Uzaklaşma) Hali ... 130
II.2.2.1.1.5. Belirtme (Yükleme) Hali ... 131
II.2.2.1.1.6. İlgi (Tamlayan) Hali ... 132
II.2.2.1.1.7. Vasıta Hali ... 134
II.2.2.1.1.8. Eşitlik Hali ... 134
II.2.2.1.1.9. Karşılaştırma Hali ... 135
II.2.2.1.2. İyelik Ekleri ... 136
II.2.2.1.2.1. Teklik 1. Şahıs İyelik Eki +m ... 136
II.2.2.1.2.2. Teklik 2. Şahıs İyelik Eki +ıŋ; +iŋ, +ŋ ... 137
II.2.2.1.2.3. Teklik 3. Şahıs İyelik Eki... 138
II.2.2.1.2.4. Çokluk 1. Şahıs Ekleri ... 139
II.2.2.1.2.5. Çokluk 2. Şahıs İyelik Ekleri ... 139
II.2.2.1.2.6. Çokluk 3. Şahıs İyelik Ekleri ... 140
II.2.21.3. Aitlik Eki +ğı, +gi, +qı, +ki ... 141
II.2.2.1.4. Çokluk Eki ... 142
II.2.2.1.5. Soru Eki ... 144
II.2.2.1.6. Eşitlik Ekleri ... 145
II.2.2.2. Fiil Çekim Ekleri ... 147
II.2.2.2.1. Şahıs Ekleri ... 147
II.2.2.2.1.1. Birinci Tip (Zamir Kökenli) Şahıs Ekleri ... 148
II.2.2.2.1.1.1. Teklik 1. Şahıs Ekleri -mın, -min, -bın, -bin, -pın, -pin ... 148
II.2.2.2.1.1.2. Teklik 2. Şahıs Eki +sıŋ, +siŋ ... 149
xi
II.2.2.2.1.1.3. Teklik 3. Şahıs Eki ... 150
II.2.2.2.1.1.4. Çokluk 1. Şahıs Eki -mız, -miz, -bız, -biz, -pız, -piz ... 152
II.2.2.2.1.1.5. Çokluk 2. Şahıs Eki -sıŋdar, -siŋder –sızdar, -sizder ... 153
II.2.2.2.1.1.6. Çokluk 3. Şahıs Eki ... 154
II.2.2.2.1.2. İkinci Tip (İyelik Kökenli) Şahıs Ekleri ... 155
II.2.2.2.1.2.1. Teklik 1. Şahıs Eki -m ... 155
II.2.2.2.1.2.2. Teklik 2. Şahıs Eki -ŋ... 156
II.2.2.2.1.2.3. Teklik 3. Şahıs Eki -ø ... 157
II.2.2.2.1.2.4. Çokluk 1. Şahıs Eki -k, -q: ... 158
II.2.2.2.1.2.5. Çokluk 2. Şahıs Eki +ŋdar, +ŋder; -ŋızdar/-ŋizder ... 159
II.2.2.2.1.2.6. Çokluk 3. Şahıs Eki +ø: ... 160
II.2.2.2.1.3. Üçüncü Tip Şahıs Ekleri (Emir Çekimine Mahsus Ekler) ... 161
II.2.2.2.1.3.1. Teklik 1. Şahıs Eki -ayın, -eyin; -yın, -yin ... 161
II.2.2.2.1.3.2. Teklik 2. Şahıs Eki ø ... 162
II.2.2.2.1.3.3. Teklik 3. Şahıs Eki +sın, +sin: ... 163
II.2.2.2.1.3.4. Çokluk 1. Şahıs Eki -ayıq, -eyik; -yıq, -yik; -lıq/-lik ... 164
II.2.2.2.1.3.5. Çokluk 2. Şahıs Eki -ŋdar, -ŋder; -ŋızdar/-ŋizder ... 165
II.2.2.2.1.3.6. Çokluk 3. Şahıs Eki -sın, -sin... 166
II.2.2.2.2. Şekil ve Zaman Ekleri ... 166
II.2.2.2.2.1. Haber Kipleri ... 167
II.2.2.2.2.1.1 Geçmiş Zaman ... 167
II.2.2.2.2.1.1.1. Görülen Geçmiş Zaman -dı, -di, -tı, -ti; -ğan/-gen, -qan/-ken ... 167
II.2.2.2.2.1.1.2. Duyulan Geçmiş Zaman -ıp, -ip, -p ... 170
II.2.2.2.2.1.2. Şimdiki Zaman/Süreklilik ... 172
II.2.2.2.2.1.3. Gelecek Zaman ... 176
II.2.2.2.2.1.4. Geniş Zaman ... 179
II.2.2.2.2.1.5. Haber Kiplerinin Birleşik Çekimi ... 182
II.2.2.2.2.1.5.1. Hikâye ... 182
II.2.2.2.2.1.5.1.1. Geçmiş Zamanın Hikâyesi ... 183
II.2.2.2.2.1.5.1.1.1. Görülen Geçmiş Zaman Hikâyesi ... 183
II.2.2.2.2.1.5.1.1.2. Duyulan Geçmiş Zaman Hikâyesi ... 184
II.2.2.2.2.1.5.1.2. Şimdiki Zamanın Hikâyesi ... 186
II.2.2.2.2.1.5.1.3. Gelecek Zamanın Hikâyesi ... 187
II.2.2.2.2.1.5.1.4. Geniş Zamanın Hikâyesi ... 189
II.2.2.2.2.1.5.2. Rivayet ... 191
II.2.2.2.2.1.5.2.1. Geçmiş Zamanın Rivayeti ... 191
II.2.2.2.2.1.5.2.1.1. Duyulan Geçmiş Zaman Rivayeti ... 191
II.2.2.2.2.1.5.2.2. Şimdiki Zamanın Rivayeti ... 192
II.2.2.2.2.1.5.2.3. Gelecek Zamanın Rivayeti ... 193
II.2.2.2.2.1.5.2.4. Geniş Zamanın Rivayeti ... 194
II.2.2.2.2.1.5.3. Şart ... 195
II.2.2.2.2.1.5.3.1. Geçmiş Zamanın Şartı ... 196
II.2.2.2.2.1.5.3.1.1. Görülen Geçmiş Zaman Şartı ... 196
II.2.2.2.2.1.5.3.1.2. Duyulan Geçmiş Zaman Şartı ... 196
II.2.2.2.2.1.5.3.2. Şimdiki Zamanın Şartı ... 197
II.2.2.2.2.1.5.3.3. Gelecek Zamanın Şartı ... 198
II.2.2.2.2.1.5.3.4. Geniş Zamanın Şartı ... 199
II.2.2.2.2.2. Tasarlama Kipleri ... 201
II.2.2.2.2.2.1. Emir ... 201
II.2.2.2.2.2.2. İstek ... 205
II.2.2.2.2.2.3. Gereklilik ... 206
II.2.2.2.2.2.4. Şart ... 210
II.2.2.2.2.5. Tasarlama Kiplerinin Birleşik Çekimi ... 211
II.2.2.2.2.5.1. Hikâye ... 212
II.2.2.2.2.5.1.1. İsteğin Hikâyesi ... 212
xii
II.2.2.2.2.5.1.2. Gerekliliğin Hikâyesi ... 212
II.2.2.2.2.5.1.3. Şartın Hikâyesi ... 213
II. 2.2.2.2.5.2. Rivayet ... 213
II. 2.2.2.2.5.2.1 İsteğin Rivayeti ... 213
II. 2.2.2.2.5.2.2. Gerekliliğin Rivayeti ... 214
II. 2.2.2.2.5.2.3. Şartın Rivayeti ... 214
II.2.2.2.2.5.3. Şart ... 215
II.2.2.2.2.5.3.1. Gerekliliğin Şartı ... 215
II.2.2.2.2.3. İsimlerin Ek Fiille Çekimi/Ek Fiil ... 216
II.2.2.2.2.3.1. Şimdiki (Geniş) Zaman ve Bildirme ... 216
II.2.2.2.2.3.2. Görülen Geçmiş Zaman ... 218
II.2.2.2.2.3.3. Duyulan Geçmiş Zaman ... 220
II.2.2.2.2.3.4. Şart ... 222
II.2.2.2.3. Soru Eki ... 224
II.2.2.2.4. İsim Fiil/Fiil İsmi Ekleri ... 226
II.2.2.2.5. Sıfat-Fiil Ekleri ... 228
II.2.2.2.6. Zarf-Fiil Ekleri ... 233
II.2.3. Kelime Türleri ... 239
II.2.3.1. Sıfatlar ... 239
II.2.3.2. Zamirler ... 248
II.2.3.3. Zarflar ... 264
II.2.3.4. Edatlar ... 269
II.2.4. Cümle ... 286
II.2.4.1. Yapılarına Göre Cümleler ... 287
II.2.4.1.1. Basit Cümle ... 287
II.2.4.1.2. Birleşik Cümle ... 287
II.2.4.1.3. Girişik Cümle ... 289
II.2.4.1.4. Sıralı Cümle ... 290
II.2.4.1.5. Bağlı Cümle ... 291
II.2.4.1.6. Tamamlanması Okuyucuya Bırakılmış Eksiltili Cümleler ... 293
II.2.4.2. Yüklemlerine Göre Cümleler ... 294
II.2.4.2.1. Fiil Cümleleri ... 294
II.2.4.2.2. İsim Cümleleri ... 295
II.2.4.3. Öge Dizilişine Göre Cümleler ... 296
II.2.4.3.1. Kurallı Cümle ... 296
II.2.4.3.2. Devrik Cümle ... 297
II.2.4.4. Anlamlarına Göre Cümleler ... 297
II.2.4.4.1. Olumlu Cümle... 298
II.2.4.4.1.1. İsim Cümlelerinde Olumluluk ... 298
II.2.4.4.1.2. Fiil Cümlelerinde Olumluluk ... 299
II.2.4.4.2. Olumsuz Cümle ... 300
II.2.4.4.2.1. İsim Cümlelerinde Olumsuzluk ... 300
II.2.4.4.2.2. Fiil Cümlelerinde Olumsuzluk ... 301
II.2.4.4.3. Soru Cümlesi ... 302
II.2.4.4.3.1. Soru Ekiyle Oluşan Soru Cümleleri ... 302
II.2.4.4.3.1.1. Soru Ekiyle Oluşan İsim Cümleleri ... 302
II.2.4.4.3.1.2. Soru Ekiyle Oluşan Fiil Cümleleri ... 303
II.2.4.4.3.2. Soru Eki Kullanılmadan Diğer Kelimelerle (soru zamiri, soru sıfatı, soru zarfı vd) oluşan Soru Cümleleri ... 305
II.2.4.4.3.2.1. Soru Zamiri ile Oluşanlar ... 305
II.2.4.4.3.2.2. Soru Sıfatı ile Oluşanlar ... 306
II.2.4.4.3.2.3. Soru Zarfı ile Oluşanlar ... 307
II.2.4.4.3.3. Vurgu Yoluyla Oluşan Soru Cümleleri ... 308
II.2.4.4.3.4. Rica Anlamı Taşıyan Soru Cümleleri ... 308
II.2.4.4.4. Ünlem Cümleleri... 309
xiii
II.2.4.1. Kelime Grupları ... 310
II.2.4.1.1. İsim Tamlaması ve İyelik Grubu ... 310
II.2.4.1.1.1. İsim Tamlaması ... 310
II.2.4.1.1.1.1. Belirtili İsim Tamlaması ... 310
II.2.4.1.1.1.2. Belirtisiz İsim Tamlaması ... 312
II.2.4.1.1.2. İyelik Grubu ... 313
II.2.4.1.2. Sıfat Tamlaması ... 314
II.2.4.1.3. Tekrar Grubu... 315
II.2.4.1.3.1. Aynen Tekrarlar ... 315
II.2.4.1.3.2. Eş Anlamlı Tekrarlar... 316
II.2.4.1.3.3. Zıt Anlamlı Tekrarlar ... 317
II.2.4.1.3.4. İlaveli Tekrarlar ... 318
II.2.4.1.4. Bağlama Grubu ... 319
II.2.4.1.5. Aitlik Grubu ... 320
II.2.4.1.6. Birleşik İsim Grubu ... 321
II.2.4.1.7. Birleşik Fiil Grubu ... 323
II.2.4.1.7.1. İsim+Yardımcı Fiil Şeklinde Olanlar... 324
II.2.4.1.7.2. Fiil+Fiil Şeklinde Olanlar ... 329
II.2.4.17.2.1. Fiil (zarf-fiil) + Yardımcı Fiil Şeklinde Olanlar ... 330
II.2.4.17.2.1.1. İktidarlık/Yeterlilik Bildiren Yardımcı Fiiller ... 330
II.2.4.17.2.1.2. Tezlik/Çabukluk Bildiren Yardımcı Fiiller ... 333
II.2.4.17.2.1.3. Süreklilik/Devamlılık Bildiren Yardımcı Fiiller ... 341
II.2.4.17.2.1.4. Yakınlaşma/Gerçekleşmemiş Eylem ... 348
II.2.4.1.7.2.2. Fiil (zarf-fiil) + Fiil Şeklinde Olanlar ... 349
II.2.4.1.7.3. Deyimleşmiş ve Kalıplaşmış İfadeler ... 361
II.2.4.1.8. Edat Grubu ... 363
II.2.4.1.9. İsnat Grubu ... 364
II.2.4.1.10. Sayı Grubu ... 364
II.2.4.1.11. Ünlem Grubu ... 365
II.2.4.1.12. İsim-Fiil Grubu ... 366
II.2.4.1.13. Sıfat-Fiil Grubu ... 367
II.2.4.1.14. Zarf-Fiil Grubu ... 368
II.2.4.1.15. Belirtme/Yükleme Grubu ... 370
II.2.4.1.16. Yönelme Grubu... 370
II.2.4.1.17. Bulunma Grubu... 371
II.2.4.1.18. Ayrılma Grubu ... 371
II.2.4.1.19. İlgi Grubu ... 371
II.2.4.1.20. Kısalmış/Klişeleşmiş Gruplar ... 372
III. BÖLÜM ... 374
BEKSULTAN NURJEKEULI’NIN ÜSLUBU ... 374
III.1. Romanın Hakkında Bir Ön Değerlendirme ... 374
III.1.1. Roman’ın Özeti ... 380
III.1.2. Olay ve Olay Örgüsü ... 384
III.1.3. Romanda Zaman ... 391
III.1.4. Romanda Mekân ... 393
III.1.5. Şahıs Kadrosu ... 395
III.2. Romanda Üslup ... 406
III.2.1. Anlatım Tarzları ... 407
III.2.2. Anlatıcı ve Bakış Açısı ... 410
III.2.3. Romanda Kullanılan Tasvirler ... 411
III.2.3.1. Kişi ve Kişilik Tasvirleri ... 411
III.2.3.2. Mekan Tasvirleri ... 414
III.2.3.3. Diğer Tasvirler... 415
xiv
III.3. Romanda Kullanılan Kelimeler Hakkında ... 416
III.3.1. Kazakça Kelimeler ... 417
III.3.1.1. Söyleyişi Değişmiş Kelimeler ... 417
III.3.1.2. Mahalli Kelimeler ... 419
III.3.1.3. Arkaik Kelimeler ... 420
III.3.2. Yabancı Dillerden Geçmiş Kelimeler ... 423
III.3.2.1. Arapça Kökenli Kelimeler ... 423
III.3.2.2. Farsça Kökenli Kelimeler ... 425
III.3.2.3. Rusça Kökenli Kelimeler: ... 426
III.3.2.4. Diğer Batı Kökenli Dillerden Geçmiş kelimeler ... 428
III.3.2.5. Diğer Kelimeler ... 429
III.4. Romanda Kullanılan Deyimler ... 432
III.5. Romanda Kullanılan Atasözleri ... 433
I.6. Romanda Kullanılan Edebi Sanatlar ... 436
III.61. Benzetme ... 436
III.6.2. İstiare ... 438
III.6.3. Mecaz-ı Mürsel ... 439
III.6.4. Kinaye ... 443
III.6.5. Kişileştirme ... 444
III.6.7. Tevriye ... 445
III.6.8. İrsal-i Mesel ... 445
III.6.9. Mübalağa (Abartma) ... 446
III.6.10. Hüsn-i talil ... 446
III.6.11. Tecahül-i Arif ... 447
III.6.12. İstifham ... 447
SONUÇ ... 449
KAYNAKÇA ... 455
EKLER ... 469
Ek 1. Yazarla Yapılan Röportaj... 469
ÖZGEÇMİŞ ... 482
xv
KISALTMALAR
Alm. : Almanca Ar. : Arapça bk. : Bakınız C. : Cilt
DLTD. : Divanu Lügati’t-Türk Dizini DS. : Diyalektoloji Sözlüğü Far. : Farsça
Fr. : Fransızca İt. : İtalyanca
KȀTS : Kazak Ȁdebi Tiliniŋ Sözdigi KS : Kazak Sözlüğü
KTS : Kazak Türkçe Sözlüğü Lat. : Latince
QR. : Qazaqstan Respublikası Rus. : Rusça
s. : Sayfa S. : Sayı
ŞKM : Şkola Komunalnoe Molodeji “Toplumsal Gençlik merkezi”
TDAY : Türk Dili Araştırmaları Yıllığı TDK : Türk Dil Kurumu
TS : Türkçe Sözlük TT : Türkiye Türkçesi YTY : Yayın tarihî Yok Yun. : Yunanca
xvi
ÇALIŞMADA KULLANILAN ÇEVRİYAZI İŞARETLERİ
Kazak Kiril Alfabesi Çevriyazı İşaretleri
A a A a
Ә ә Ä ä (açık e)
Б б B b
В в V v
Г г G g
Ғ ғ Ğ ğ (Türkiye
Türkçesi'nden daha sert)
Д д D d
Е е Ye ye
Ë ë Yo yo
Ж ж J j
З з Z z
И и I, i/Iy, ıy; Iy, iy
Й й Y y
К к K k (ince k)
Қ қ Q q (kalın k)
Л л L l
М м M m
Н н N n
Ң ң Ñ ñ (ng; nazal)
О о O o
Ө ө Ö ö
П п P p
Р р R r
С с S s
Т т T t
У у U, ü/Uw, uw; Üw, üw; v,
Ұ ұ U u
Ү ү Ü ü
Ф ф F f
Х х X x (sert h)
Һ һ H h
Ц ц TS, ts
Ч ч Ç ç
Ш ш Ş ş
Щ щ ŞÇ şç
Ъ ъ '' (serleştirme işareti)
Ы ы I ı
І і İ i
Ь ь ' (inceltme işareti)
Э э E e (kapalı e)
Ю ю Yu, yu
Я я Ya, ya
1 0. GİRİŞ
0.1. Kazak Adlandırması Hakkında
Rusça kaynaklarda 1395 yılından beri var olduğu bilinen Kazak adının (Kalkan, 2006:
56) ilk ortaya çıkışı ve anlamı hala tartışma konusudur (Kalkan, 2006: 49). Bu konuda farklı görüşler ileri sürülmüştür2. Kazak kelimesi yerine kullanılan Alaş kelimesi de vardır (KS, 2013: 68; Koç-Bayniyazov, 2003: 40; Amanjolov; 2012: 66; Sızdıqova-Qoygeldiyev, 1991:
71). Aynı etnik grubu ifade eden bu kelimenin anlamı yad, yabancı, düşman olup (KS, 2013:
68), kelime daha önce Kazak boylarını ve rularını ifade etmek için kullanılmaktaydı (KS, 2013: 68; Koç-Bayniyazov, 2003: 40). Aynı zamanda eski Kazak kabilelerinin kullandığı slogan olarak da bilinen (Koç-Bayniyazov, 2003: 40) bu kelimenin Kazakların atası olarak kabul ettiği Alaş han’dan geldiği Kazak aydınlar arasında kabul edilen genel bir görüştür (http://www.abdulvahapkara.com/kazak-turklerinin-ortaya-cikisi-ile-ilgili-efsaneler/;
https://www.tatliaskim.com/genel-turk-tarihi/337541-kazak-turklerinin-ortaya-cikisi-ile-ilgili- efsaneler.html).
0.1.1. Kazak Adının Ortaya Çıkışı
“Kazak.” adının ortaya çıkışı hakkında B. Komekov,
Türk tarihî üzerinde uzman olan bir takım bilim adamlarının görüşlerine göre “Kazak.”
kelimesinin başlıca yayıldığı alan Doğu Deşt-i Kıpçakları ile bağlantılıdır. A.N.Samoilovich
“Kazak.” kelimesinin Kıpçak diline özgü belirli bir fonetik şekilde ortaya çıkışının XI. yüzyıldan önce olmadığını söylemektedir. “Kasak.” teriminin yazılı bir kaynakta ilk kez Memluklar tarafından Mısır’da 1245 yılında yapılan bir Arapça-Kıpçakça sözlüğünde kullanıldığı kabul edilen bir görüş olmuştur. Bu sözlükte “Kazak.” kelimesi anlam olarak “özgür, gezen.”
anlamına gelmekte idi. Verilen anlam ile “Kazak.” kelimesine bir sosyal anlam verildiğini ve kılanından, kabilesinden, devletinden ayrılmış ve geçimini askeri girişimlerden sağlayan bağımsız bir bireyin ifade edildiğini dikkate alabiliriz (2007: 45-53).
2 Bu konuda çalışanlar hakkında bk. Kalkan, 2006: 50.
2
derken, Togan ismin ilk ortaya çıkışını, “Türk kavimlerinde ergenlik çağına eriştiğinde erkek çocukları hayata alıştırmak için bozkıra çıkarmak âdetiyle.” ilişkilendirir (Togan, 1981: 37).
Türkçe Sözlük’teki verilen Kazak II maddebaşı (TS, 2005: 1121) ile G. Tizengauzen’in Abdurrazzak Samarkandî’ya dayanarak zikrettiği “XV. Asırdaki kaynaklarda ‘bazı Özbek askerleri Kazaklaşıp, Mazenderan’a 1440-1444 yıllarında gelerek tekrar toparlanıp geri gitmişlerdir.’.” (Kalkan 2006: 54) cümlesi de bu tespiti teyit etmektedir
Saray’ın görüşleri de bu iki bilgiyi destekler niteliktedir.
Türk Töresine göre hükümdarın ana vazifelerinden biri halkını düşmana karşı korumaktı.
Vazifeyi yapamıyan hükümdara başkaldırma veya ona vazifelerini hatırlatma her Türk’ün hakkı ve vazifesi idi. Bu hak ve vazife çerçevesinde bazı Türklerin, 1456 yılı içinde Moğolların devamlı olarak Türk boylarına baskın yapması ve bunu Ebu’l-Hayr Han’ın bir türlü önleyememesini görmeleri üzerine, halkını koruyamayan hükümdarı hükümdar kabul etmediklerini ve devletten ayrılarak kuzeye doğru çekildiklerine şahit oluyoruz. Törelerine ve İstiklallerine bağlı olarak hareket eden bu Türklere “Kazak.” adı verilmiştir. Zaten Türkçede, kendi başına buyruk hareket eden insanlara da “Kazak.” adam adı verilir (1996: 81).
Ancak Eberhard Kazak kelimesini, V. ile IX. asırlarda Çin yıllıklarında geçen “Ho-sa- ko.” kelimesi ile irtibatlandırmaktadır (Kalkan, 2006: 51). N. Minjan ise VII ve VIII.
Yüzyıllarda Aral ve hazar Denizi arasında yaşadığı bilinen ve hangi kavmi ifade ettiği net olarak bilinmeyen, okunuşu net olmasa da, “hasa.”, “kasa.” kelimesiyle irtibatlandırır (Kalkan, 2006: 51).
V. I. Yudin, Radloff’un VIII. Yüzyıla tarihlenen Yenisey yazıtlarında geçen
“kazğakım oğlım.” şeklinde okuduğu ibarede geçen kazğakım kelimesinin ğ sesinin düşmesiyle bu günkü Kazak şeklini aldığını, II. Yüzyılda Türk boyları arasında kazğak kelimesinin kullanılmasının da Radloff’un tespitini doğruladığını belirtir (Kalkan 2006:
51-52).
Rus yıllıklarında geçen “Kafkas’ı aşarak gelen Cengiz han’ın baskıncıları, Güneydoğu Rusya’ya baskın yaptıktan sonra Kazaklara (Rus Kazakları?) saldırdılar.”
kaydı Kazak kelimesinin etnik bir isim olarak ilk geçtiği belgelerdendir (Kalkan, 2006:
53-54).
3
0.1.2. Kazak Kelimesinin Anlamı ve Etimolojisi Hakkında
Togan, “Kazak.” adı önceleri sadece sultanlar tarafından kullanılan bir unvan olup sonra onlara tabi olan kabilelere daha sonra ise kurdukları devlet için de kullanılmaya başlandı.
Bundan önce “Kazak.” kelimesinin bırakın devleti, kabileler heyetine bile ad olduğu görülmemişti. (1981: 37) diyerek “Kazak” adı, isyan neticesinde bir kişinin ailesinden uzakta ve bazen de aile ile birlikte toplumdan uzaklaşarak dağ ve bozkırlara çekilen, boy ve ilinin himayesinden mahrum, dışarıda dolaşan maceracılar olarak siyasî bir maksatla kullanılmaktaydı (Togan, 1981: 37) tespitini yapar.
Kelimenin kökenini Hazar denizinin kökeni olan kas kelimesi ile ilişkilendirenler (Kalkan, 2006: 57) yanında, kas ve sak kelimelerinin birleşmesiyle oluştuğunu ileri sürenler de vardır (Kalkan, 2006: 57-58)
Kaydarov ve Koyçubayev kelimedeki –ak kısmını ek olarak değerlendirip, kelimenin başındaki kaz kısmını daha önce bölgede yaşayan As kavmiyle izah ederler (Kalkan, 2006:
58). Asya kelimesini Asların ülkesi şeklinde izah eden Berkmen’in tespiti (http://www.halukberkmen.net/pdf/169. erişim tarihi 24.12.2017), bu izahtaki As kavmi tespitini doğrularken Abdurahmanov’un kelimenin ak kısmını eski Türkçedeki boy anlamına gelen og/ok kelimeleri ile izah etmesi (Kalkan, 2006: 58) birlikte düşünülürse kelime As boyu, As kabilesi anlamına gelmektedir.
Kelimenin anlamına ışık tutacak bir başka görüş ise Abbas Abdullahoğlu’nun kelimeyi Oğuz kelimesinin kısAltılmışı olan Guz veya Uz kelimeleriyle irtibatlandırmasıdır (Abdullahoğlu’ndan naklen Özkan, 1996: 8). Bu durumda Guz kelimesi Oğuz kelimesinin kısaltılmışı -ak ise küçültme ekidir (Kononov, 1968: 81-88). Bu durumda kelime küçük Oğuz anlamına gelmektedir.
0.1.3. Kazak Kelimesinin İfade Ettiği Etnik Unsurlar
Togan, bir isyan neticesinde kişi veya kişilerin ailesinden uzakta, bazen aile ile birlikte toplumdan uzaklaşarak dağ ve bozkırlarda, boy ve ilinin himayesinden mahrum şekilde yaşaması veya “Türk kavimlerinde ergenlik çağına eriştiğinde erkek çocuklarını hayata alıştırmak için bozkıra çıkarmak.” âdetinin Ruslara da geçtiğini ve Rus Kazakları diye bilinen topluluğun, bu etkiyle oluştuştuğunu (1981: 37) belirtir.
4
K. İbragimov, XV. yüzyılda bugünkü Kazakistan sınırları içinde konar-göçer olarak yaşayan Özbek boyları arasında Kazak adının Özbek adıyla birlikte zikredildiğini, bu durumun Ebul Hayr döneminde yaşayan Kazakları ifade etmek için de kullanıldığını (Kalkan, 2006: 56) söyler.
Togan, Rusların Kazak Türkleriyle ilk olarak Sibirya’da karşılaştıklarından ve XVII.
yüzyılda Kalmukların güneyinde genellikle Kırgızlar yaşadığından Kazakları hep “Kırgız”
olarak adlandırdığını (1981: 68) söylerken Levşin, Rusların Kazakları Kırgız olarak adlandırmalarının Kazak ve Kırgızları bilmemelerinden kaynaklandığını belirtir (Levşin’den naklen Kalkan, 2006: 36). Kırgız ve Kazak Türklerinin ayrı kavimler olduğunu bilen Rus bilim adamları ise, Kazakları “Kazak-Kırgız.”, Kırgızları ise “Kara-Kırgız.” olarak adlandırmışlardır (Toğan, 1981: 37; Roy, 2005: 98). Bu durum 1926 yılına kadar devam etmiş ve SSCB’nin aldığı bir kararla bu durum düzeltilmiştir. O zamana kadar Kırgız olarak adlandırılan Kazaklar için Kazak, Kara Kırgız olarak adlandırılan Kırgızlara ise Kırgız isminin kullanılması gerektiği resmi kayıtlara geçmiştir (Roy, 2005: 100).
Önceleri bir hayat tarzını ifade ettiği düşünülen kelimenin tarihte ve bugün hangi boy ve uruğlardan oluştuğu da hala tartışmalıdır3.
0.2. Kazak Edebiyatı
R.Marsekulı, Kazak edebiyatını dönemlere ayırarak tasnif etmiştir. Bu tasnifte birinci dönem Kazaklarda daha yazının yayılmadığı dönemdir. Bu dönem, edebi ürünlerin kayda geçmediği henüz Kazakların daha Ruslara bağlı olmadığı zamanları içine alır. İkinci dönem, yazının Kazaklar arasında kullanılmaya başladığı dönemdir. Bu dönem aynı zamanda Kazakların Ruslara bağlı olduğu dönemdir ve Abay dönemi diye de adlandırmak mümkündür.
Isımakova, “Millî edebiyatının suskunluğu Kazakların özgürlüğünü kaybedip sömürge durumuna düşmesindendir.” (2017: 30-54) tespitini yapar.
Yazar ikinci dönemin Kazak edebiyatı için hiç de iyi olmadığını belirterek dinin yanlış anlatılıp İslam’ın aşağılandığı, Rusların Hıristiyanlığı yayıp Kazakları Ruslaştırmak için çeşitli kitaplar dağıtıp milleti iğfal ettiği dönem olarak nitelendirir.
Yazar, üçüncü dönemin özelliklerini “Abay, Kazaklarda eskiden olmayanı öğretti, onları yeni şeylerle tanıştırdı, söz ve düşüncelerini halka miras olarak bıraktı. Abay ve
3 Geniş bilgi için bk. Kalkan, 2006: 49-83.
5
Altınsarin’in şiirleri Kazakların genç şairlerine örnek oldu. Abay’ın millî edebiyatının gelişmesinde öncü olduğunu belirtir (Isımakova, 2017:30-54).
0.2.1. Yazılı Kazak Edebiyatının Ortaya Çıkışı
Kazak aydınlar 1906’da halkta ulusal bilincin uyanmasını sağladılar ve 1916 da harekete geçtiler. Kazak Türkçesi; Tatar, Başkurt, Noğay, Kırgız, lehçeleri ile birlikte Kıpçak grubunda yer alır. Kazak Türkçesinin gelişmesi İbray Altınsarin, Çokan Velihanov ve Abay Kunanbay’ın çalışmalarıyla gelişmiş; Kazaklar arasında konuşma ve yazı dili olarak gelişme göstermeye başlamıştır. Ayrıca Oğuz grubu lehçelerine göre Arapça ve Farsçadan daha az etkilenmiştir. Kazak Türkçesine geçmiş olan yabancı kelimeler kulak vasıtasıyla girdiklerinden, bunlar Kazak ses bilgisine uydurulmuştur. Kazak Türkçesinin Sovyet ihtilalinden önce yazı dili olması için çok çaba harcanmıştır. Rus Türkologları, 19.yüzyılda Kırgızca veya Kazak-Kırgızca adını verdileri Kazakça metinleri Rus Kiril alfabesiyle ilmi eserlerde ilk kez kullandılar (Uçar, 2007: 117).
İlk ciddi örnekleri MÖ V. asırlara dayanan (Arık, 2008: 24), çözümlenmesi konusu hala tartışılan (Sertkaya, 2011: 255-272); Ercilasun, 2017: 7-14), fakat en olgunlaşmış örnekleri V.
asırdan bize ulaşan Orhon-Yenisey-Talas Türk yazılarından (Şirin User, 2006: 40-42) sonra Türkistan’da, Arami yazısından Soğdakçaya uyarlanmış yazı esas alınarak daha sonra Uygur alfabesi olarak adlandırılan yeni bir alfabe daha kullanmıştır (Şirin User, 2006: 47-61; Şimşir, 1992: 2). Bu yazının Türklerin İslamı kabulüyle birlikte yerini Arap alfabesine terkettiği söylense de Uygur alfabesinin XIV-XV. yüzyıllara kadar kullanıldığın söylemek mümkündür (Şirin User, 2006: 94-95). Ancak ilk İslami Türk eserleri olarak bilinen Kutadgu Bilig ve Divanu Lügati’t-Türk’ün XI yüzyılda yazılmış olması Arap Alfabesinin de IX. Yüzyıllarda kullanılmaya başlandığına işaret etmektedir. Bu eski Türklerin Orta asırda kullanılan ortak yazısı ve Türk edebi diline esas olan yazıdır.
Yazılı edebiyatın orta asırdaki eserlerden birisi “Nasihat.” olup, bu eser babaların çocuklara bıraktığı bir şecere kitabıdır. Oradaki yazılar kutsal sayılıp gelecek nesillere miras olarak bırakılmıştır. Özellikle, Yusuf Balasagun ile Mahmud Kaşkarlı ve Al-Farabi’yle devam eden tarihî şahsiyetlerdir. Eserde adı geçen yazarlar, yazı dilinin gelişmesinde çok katkıda bulunmuştur (Süinşaliyev, 2006: 24-35).
Kazak Türkçesinin yazı dili haline gelmesi, XIX. yüzyılın ikinci yarısına rastlar. Bu tarihe kadar şeşen (Kazak hikâyecisi) ve akınlar (ozanlar) tarafından irticalen söylenen hikâye
6
ve şiirlerle halk edebiyatı geleneğini sürdüren Kazakların yazılı edebiyatı, önceleri İslamiyet etkisiyle başlamış; XIX. yüzyıl sonu ile XX. yüzyıl başında, büyük Kazak şairi Abay Kunanbay ile millî edebiyat doğmuştur (User, 2006: 283-299)
Kazakların yazılı edebiyatının ilk dönemi Abay zamanına ait olsa da onun gelişmesi XX asrın ilk on yılında gerçekleşir. XIX asrın ikinci yarısındaki yazılı edebiyata İ. Altınsarin, Abay Kunanbay, Şakarim, Yusuf Köpeyulı, N.Ormanbetulı vs. katkıda bulunmuştur. Basın ve kitap yayınlama işlerinin gelişmesi yazılı edebiyatın ilerlemesine çok etki etmiştir. Aykap dergisi, Kazak gazetesi vd. bir taraftan yazılı edebiyatın gelişmesini sağlarken diğer taraftan edebi düşüncelerin birçok okuyucuya ulaşmasını sağladı (Tileşov, 2014: 31-32).
0.2.1.1. Millî Uyanış Yahut Alaş-Orda Edebiyatı
Abay ile başlayan yazılı Kazak edebiyatı, Çarlık Rusyasının baskı ve zulümleri ile birlikte bir aydınlanma ve bağımsızlık hareketinin öznesi konumuna gelir. S.Asfendiyarov, Kazaklar arasında başlayan bu aydınlanma ve bağımsızlık hareketini genel bir Türk aydınlanma hareketi olarak değerlendirebileceğimiz Cedit hareketi ile irtibatlandırır (Jurtbay, 2016: 10-20). Bu dönemdeki Kazak aydınlarının iki özelliği hem edebiyatla uğraşmaları hem de siyasetçi olmalarıdır (Kapağan, 2015: 253-265).
Bu dönemde meydana getirilen edebiyat bir taraftan siyasetin etkisinde gelişirken diğer taraftan da siyaseti yönlendirir. Çünkü kitleleri aydınlatan gazete ve dergiler bu aydınlar tarafından çıkarılmakta, basılan kitaplar bu aydınlar tarafından yazılmakta, siyaseti de bu aydınlar yönlendirmektedir. Bu dönemde meydana getirilen edebiyatta Türk kültürünün, hayat tarzının, dünya görüşünün ve bilinen en eski dönemden günümüze kadan oluşan gelenek ve göreneklerin izini bulmak mümkündür (Kapağan, 2015: 252-265).
1917 Aralığında kurulan Alaş-Orda Hükümetinde görev alan Mağcan Cumabaev, Mircakıp Dulat, Saken Seyfullin, S. Torayğırov gibi Ceditçi aydınlar bu durumu teyit etmektedir (Kapağan, 2015: 252-265).
Kazakların sosyal, kültürel hatta edebi hayatına tesir eden en önemli olay; 1916 tarihli Haziran Kararnamesi olarak bilinen Çarlık hükümetinin yayımladığı kararnamedir (Özdemir, 2007: 217). 25 Haziran 1916 tarihli kararname, Kazakistan ve Sibirya’dan cephe gerisinde inşaat ve savunma işlerinde çalıştırmak üzere 16 ila 43 yaş aralığındaki erkeklerin askere alınmasını öngörmektedir (Özdemir, 2007: 217). Bu kararname, halk arasında büyük bir infiale yol açmıştır. Bu dönemin önemli siyasîhadiselerinden biri de Alihan Bökeyhan, Ahmet
7
Baytursınulı, Mustafa Çokay, Muhammedcan Tınışbay, Alimhan Ermek, Ahmet Birimcan gibi millîyetçi Kazak aydınları tarafından Alaş Hareketinin başlatılmasıdır (Kıdraliyev, 2001:
196). Sovyet Döneminde milliyetçi, burjuvazi, zengin taraftarı olarak gösterilen bu hareket, 1917 yılında Alaş Partisi olarak anılmıştır (Kara, 2019: 319-339). Alaş Hareketi mensuplarının çoğunun aynı zamanda edebiyatçı olmaları, verdikleri eserlerde bu hareketin mahiyeti ve amaçlarını edebiyata konu etmeleri ile bunun genel kabul görmesi edebiyaatta bu dönemin Alaş-Orda edebiyatı olarak anılmasına sebep olmuştur.
Bu aydınlar, basın yoluyla halkı bilgilendirme ve uyandırma yoluna gitmişler; Qazaq gazetesi ve Ayqap dergisini çıkarmışlardır. Ayrıca milleti uyandırmak ve bilinçlendirmek maksadıyla M.Duvlatulı, 1909 yılında “Oyan Qazaq!.” ve 1910’da “Bakıtsız Jamal.”, S.Köbeev’in “Kalın Mal.”, S.Torayğırov’ın “Kamar Suluv.” romanları, gazetelerde neşredilmiş; bu eserlerle insanlar eğitilmeye çalışılmıştır (Kıdraliyev, 2001: 163; Tileşov, 2014: 43).
Alaş Edebiyatı hem işlediği konular ve edebiyata yüklediği vazifeler hem millî romantizme verdiği önem hem de tarihî dönem itibarıyla Anadolu’da oluşan Türk Edebiyatının Millî Edebiyat diye adlandırılan dönemine karşılık gelmektedir (Özdemir, 2014:
34). Alaşçılar da tıpkı millî edebiyatçılar gibi millî menfaatleri her şeyin üstünde tutmuşlar;
şiir, hikâye, roman gibi edebi türler yanında makale ve fıkra gibi öğretici türlerde de eser vermişlerdir (Özdemir, 2014: 34).
Alaş Edebiyatçıları, halkın eğitilmesinde büyük öneme sahip olan ve edebiyata henüz girmiş olan roman ve hikâyeye ayrı bir önem vermiştir. İlk Kazak romanı sayılan Mirjakıp Duvlatulı’nın Baqıtsız Jamal’ı 1910 yılında basılmıştır. Arkasından Tayır Jomartbayulı’nın Qız Körelik (1912), Sıpandiyar Köbeev’in Kalın Mal (1914), Sultanmahmut Torayğırulı’nın Kamar Suluw (1914) ve Kim Jazıqtı (1915) romanları yazılmıştır.
Alaş Edebiyatı döneminde Kazak hikâyeciliği gerek hikâye tekniği gerek tema zenginliği gerekse estetik ve sanat yetkinliği bakımından rüştünü ispat etmiştir. O dönemde birçoğu Kazak Edebiyatı tarihinin en mühim şahsiyetlerinden olan Sabır Şarıypulı (1882- 1942), Jüsipbek Aymawıtulı (1889-1930), Akiram Ğalımulı (1892-1914), Eljas Bekenulı (1892-1938), Sultanmahmut Torayğırov (1893-1920), Mağjan Cumabayev (1893-1938), İlyas Jansügirov (1894-1938), Sabit Dönentayev (1894-1933), Saken Seyfullin (1894-1938), Jiyenğaliy Tölepbergenulı (1895-1933), Beyimbet Maylin (1896-1937), Muhtar Avezov (1896-1961), Qoşke Kemengerulı (1896-1937), Sımağul Sadwaqasulı (1900-1933), Majit
8
Davletbayev (1900-1938) gibi yazarlar hikâye türünde eser vermişlerdir (Özdemir, 2019: 25- 30).
Bu dönem, yayımlanan gazete ve dergi sayısının arttığı, verilen eserlerle halkın bilinçlendiği, aydınların ve halkın Rus şovenizmine karşı daha bilinçli ve planlı bir mücadele ettiği dönemdir. Bu dönem aynı zamanda Ceditçilik olarak başlayan hareketin Alaş adıyla partileştiği ve siyasî olarak devam ettiği bir dönemdir. Bu siyasîhareketin içinde yer alan aydınların çoğunu edebiyatçılar oluşturuyordu. Bu aydınlar, Abay’ın ilk örneklerini verdiği yeni yazı dilini edebiyata yeni giren türlerin ilk örneklerini vererek olgunlaştırdı, onları özelde Kazak genelde bütün Türk dünyasını kucaklayan bir fikrin etrafında birleştirip bütünleştirmeyi başardı (Kamzabekulı, 2002:131-135)
1916 yılında gerçekleşen ihtilal, Çar hükûmetinin tahtan inip rejimin değişmesi ve kurulan Geçici Hükümet ile yeni bir rejime sebep oldu. Bu, aynı zamanda, o dönemdeki Kazak aydınlarının 1917 yılının Temmuz ayında Alaş hareketini kurup o yılın Aralık ayında Alaşorda hükümetinin kurulmasına da neden oldu (Zaykenova, 2017: 6-10, 185-186)
Bu hareket bağımsızlığı amaçladığı için Bolşevikler ve daha sonra kurulan Sovyetler Birliği tarafından istenmemiş ve taraftarları cezalandırmışlardır.
0.2.1.2. Sosyalist Realizm ve Sovyet Dönemi Kazak Edebiyatı
Sovyet Dönemi Kazak Edebiyatı her ne kadar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin kuruluşu ile başlatılsa da Bolşeviklerin iktidara geldikten sonraki uygulamaları daha sonra adına Sosyalist Realizm denilen özelde edebiyat genelde bütün sanat dalları ile ilgili devlet politikasının başlangıcını Bolşevik ihtilaline kadar dayanmaktadır. Sosyalist Realizm terimi resmî olarak ilan edilmeden önce bu terim yerine önce çok farklı terimlerin kullanılması da bu durumu teyit etmektedir (Tagızade, 2006: 7-24).
0.2.1.2.1. Sosyalist Realizm
Sosyalist realizm, Sovyet döneminde edebiyat hakkında devletin belirlediği ve Komünist partisi Genel Kurulunda Jdanov tarafından okunan politikalardır (Karakaş, 2009:
595).
Sosyalist realizmin kökenleri 19. Yüzyıl klasik Rus edebiyatının bazı eserlerine özellikle işçi kökenli yazarların eserlerine dayandırılabilir (Tagızade, 2006: 11).
9
Bu akım, edebiyat ile edebi sanatı resmi ideolojiye bağlıyordu. Bu edebi eserlerin değerini çoğunda onun siyasî hayata, toplumsal ideoloji mücadeleye yakınlığını açıklamaya, söz sanatının her türlü kavram ve edebî imkânları tamamıyla dikkate alınmadı. İdeolojik baskı ne kadar güçlü olsa da edebiyatın sessiz olmayacağını iyi anlayan söz ustaları hayat ve olayları, toplumdaki aykırılıkları derinlemesine anlatmaktan vazgeçmediler (Ahmetov- Şanbayev, 1998: 303-304).
Sosyalist realizm, Sovyet edebiyatını ve edebiyat tenkidin esas metodudur. Bu metod sanatçıdan gerçeği doğru, net tarihî bir devrimsel gelişme çerçevesinde göstermesini talep eder (Tagızade, 2006: 18).
İdeolojinin yani komünizmin sanatla ilgili tezi olan sosyalistik realizm, yarım asırdan aşkın bir zaman yani 1934-1985 yılları arasında edebiyat ve kültürü çepeçevre sarmış, sanatı ve sanatkârı tek bir istikamette yürümeye mecbur etmiştir (Özdemir, 2019: 36).
Ancak, bu başlangıç tarihî aynı tarihlerde devam eden diğer siyasîve edebi akımları susturamamış, onlar da bir taraftan var olmaya devam etmiştir. 1930’lu yıllarda Stalin’in yaptığı aydın kıyımı, Sovyetler Birliği kurulduktan sonra bile millî hareketlerin devam ettiğini, zaman zaman hükümet işlerinde ve devlet kadrolarında çalışan millî duyguları güçlü kişiler tarafından yaşatıldığını göstermektedir.
Sosyalist realizmin felsefi kökeni Marksist felsefeye, politik kökeni Bolşevik hareketine, estetik edebi kökeni klasik Rus edebiyatına dayanmaktadır. Sosyalist realizmin esas ana temeli Marksist ideoloji ve felsefedir. Marksizm’in kurucuları olan Marks ve Engels’in eserlerinde edebiyat üzerine sanat eserlerinin içeriği ve şeklinin toplumun değişmesiyle birlikte değiştiği düşüncesi mevcuttur (Tagızade, 2006: 9)
Sosyalist realizm, sosyalizmin kurulma ve gelişme aşamasında dünyayı ve insanı sosyalist bakış açısıyla kavrayan anlayışı edebiyat ve sanat aracılığı ile ifade eden bir anlayıştır (Markov-Timofeyev’den naklen Kınacı, 2016:130). Sosyalist Realizm, dar anlamda sosyalizm ve komünizme hizmet eden sanat anlayışını ifade ederken, geniş anlamda ise Sosyalist sanatın tanımını ve onun yöntemlerini ifade eder (Gizatov’dan naklen Kınacı, 2016:
132).
Sosyalist realizm ile ilgili Moskova da 1947 yılında "Kültür ve hayat" adlı gazetenin 7.
sayısında imzasız olarak Rusça yayınlanan bir yazıda Sosyalist realizmin çerçevesi genel olarak çizilir (Karakaş, 2009: 595). Sovyetler Birliği’ndeki bütün şair ve yazarlara hitaben
10
emredici bir üslûpla kaleme alınmıştır. 1947 yılından itibaren edebiyatın neye, nasıl hizmet etmesi hakkında bilgi verilmektedir.
Sovyet edebiyatında Sosyalist Realizmin kurucusu Gorki kabul edilmektedir (Oktay’dan naklen Kınacı, 2016: 135). Gorki’nin Sosyalist Realizmin prensiplerine uygun olarak yazdığı ilk eserleri 1906 yılında neşredilmiş olup, bu eserler Gorki’nin “Düşmanlar.” isimli piyesi ve
“Ana.” isimli romanıdır (Sniavski’den naklen Kınacı, 2016: 135; Gizatov’den naklen Kınacı, 2016: 135). Özellikle Gorki’nin, V.V. Mayakovski’nin ve M. A. Şolohov’un edebiyat alanındaki hizmetleri neticesinde Sosyalist Realizm gelişme göstermiştir. (Markov- Timofeyev’deb naklen Kınacı, 2016: 130) 1920’li ve 1930’lu yıllara gelindiğinde Sosyalist Realizm Sovyet sanatında önemli bir yer edinerek gelişmeye başlamıştır (Gizatov’tan naklen Kınacı, 2016: 130).
Kahramanların yücetilmesi, devrime emeği geçenlerin sanat ve edebiyatta bayraklaştırılması ve yeni kahramanların ortaya çıkartılması, toplumun sosyalizme duyması gereken inancı pekiştirmeye yöneliktir. Bunu gerçekleştirmede müspet işçi, köylü veya kadın kahramanların sembolleştirilerek toplumun onlara özendirilmesi esastır (Uygur, 2005:
28).
Realitenin yanı sıra, ideolojik yapılanmanın aynı ortak değerler etrafında tereddüt, kuşku ve yanılgıya yer vermeyecek bir şekilde gerçekleştirilmesi lâzımdır (Uygur, 2005: 28).
Sanat ve edebiyat adamlarının, ilkelerini ve amaçlarını bu şekilde belirlemiş olduğu edebî anlayış bir müddet sonra sosyalist realizm adı altında vücut bulacak ve yapılması plânlanan bütün sanat- edebiyat çalışmalarının ve kültürel etkinliklerin en önemli referansı hâline gelecektir (Uygur, 2005: 28).
İlk kez basında (1932) sözü edilen Sosyalist Realizm terimi içerik-işlev uyumu bakımından zaman zaman problem teşkil eder. “Sovyet edebiyatının ve Sovyet edebî eleştirisinin temel yöntemi olan Sosyalist Realizm, realitenin devrimci gelişimi içinde, sanatçıdan gerçeğe uygun ve somut bir temsil ister.” (Aucouturier’den naklen Uygur, 2005:
29).
Edebiyat sahasında genellikle şiir ve piyes türünde üretilen eserlerin konu, tema ve içerik gibi ortak özellikleri arasında realizmin ön plana çıktığı görülür (Uygur, 2005: 29).
Önce eleştirel realizm, daha sonra da sosyalist realizm veya ihtilalci sosyalist realizm olarak gelişme gösteren bu edebî akım, geleneksel realistler gibi “sanat sanat içindir.” ilkesine karşı çıkar ve sanatı topluma hizmet etmekte bir vasıta olarak görür (Uygur, 2005: 30).
11
Bir propaganda edebiyatı olan Sovyet edebiyatının Komünist Merkez Komitesi tarafından 1917 Ekim İhtilalinden sonra Sovyet idaresi altında yaşayan bütün halklara ideolojik terbiye veren en önemli eğitim aracı olarak faaliyet göstermiştir (Karakaş, 2009:
597). İhtilâl öncesine ait bütün millî ve dini değerleri reddederek yeni sosyalist hayatı edebiyat haline getirmiştir. Alman ordularının Sovyet topraklarındaki ilerleyişi sırasında Rus hükümeti büyük bir telaşa kapılarak edebiyat ve sanat üzerindeki baskılarını kısmen askıya alıp savaş boyunca millî ruha sahip eserler verilmeye başlanmıştır (Karakaş, 2009: 597).
Almanların yenilmesi sonrasında ise eski gücünü tekrar kazanan Stalin edebiyatta yumuşama sürecinden vazgeçerek savaşta rüzgârın önünü kesen parti ideolojisine aykırı eser verenlerden hesap sorup operasyonlar yapmıştır (Karakaş, 2009: 597).
0.1.2.1.2.2. Sovyet Dönemi Kazak Edebiyatı
Sovyet Dönemi Kazak edebiyatını 18-21 Ekim 1920’de Genel Rusya Proleter Yazar Kurultayı toplatısıyla başlatmak mümkündür (Koraş, 2015:21). Bunun 1932’deki Komunist Partisi General Kurulumda ismini Sosyalist Realizm olarak belirlemesi ve esaslarının ilan edilmesiyle resmiyet kazandı (Koraş, 2015: 22).
0.2.2. Yazılı Kazak Edebiyatına Yeni Giren Türler
Rus ihtilalinden sonra (1920 yıllarda) gazete ve dergilerin büyük bir etkisi olmuştur.
Kazak aydınları derhal çeşitli basın yayın organları kurarak Sirke gazetesi, Aykap mecmuası, Kazakistan gazetesi, Kazak gazetesi, İşim Dalası ve Alaş gibi gazeteleri yayınladı (Söylemez, 2013: 26). Abay Kunanbayev ile İbiray Altınsarin’in başlattığı yeni devir edebiyatı üzerine makaleler de yayınlandı (Söylemez, 2013: 29).
Kazak edebiyatında drama türü, 1920’li yıllarda gelişmeye başladı. O dönemde Kazakistan’ın başkenti olan Qızılorda şehrinde ilk defa millî tiyatro açılmıştır. Kazak Devlet Tiyatrosu, 1926’da Köşke Kemengerovun “Altın Saqina.” (Altın Yüzük) piyesi ile açılmıştır (Koç, vd. 2007: 458). 1920’lı yıllarda Kazak edebiyatının yeni giren türleri tiyatroya büyük katkıda bulunan Muhtar Avezov’dur. “Kandı Azuv.” (Kanlı Azı Diş) adlı tiyatro sahnesine konulan “Kökserek.”, Avezov’un önemli hikâyelerinden biridir (Söylemez, 2013: 37).
1930’larda “Baybişe-Toqal.”, “Enlik-Kebek.” ve “Karagöz.” gibi piyeslerini yazdı (Berdibayev, 2004: 128). Tiyatronun ilk repertuarında C.Tilepbergenov, R.Malabayev, C.Aymavıtov, M.Avezov, S.Seyfullin’in piyesleri hayat gündemindeki meseleleri ele alan