• Sonuç bulunamadı

I. BEKSULTAN NURJEKEULI’NIN HAYATI VE ESERLERİ

I.2.2. Mensur Eserleri

I.2.2.1. Gazete Köşe Yazıları

Nurjekeulı, genellikle günlük hayatın getirdiği gaileler, kadın ve kadının toplumdaki yeri, sosyal hayatın aksayan yönleri, toplumsal ve kültürel değerleri konu edinen gazete köşe yazılar yazmıştır. Bu yazıların bir kısmı, yazar tarafından tasnif edilip ayrıca kitap haline getirilmiştir.

Kitap haline getirilenlerden Kelbet’te, 1984-2011 yılları aralığında sanat adamları hakkındaki araştırmaları, makaleleri ile dil ve edebiyat meseleleri konusunda gazete köşe yazılarını bir araya toplamıştır (Nurjekeulı, 2012).

30

Yazarın Qazaq Tarihınan kitabında yıllarca Kazak halkının tarihiyle ilgili yazdığı makaleleri ile araştırmaları bir araya toplanmıştır. Bu yazılarda Kazak halkının bir boy olarak ortaya çıktığı dönemlerden bağımsızlığını aldığı güne kadar geçen zamanda yaşanan olayalar ele alınmıştır (Nurjekeulı, 2019).

Ayrı bir kitap haline getirilmeyen yazıların hepsine ulaşıp değerlendirme imkânı bulunamadığı için yazarın yazılarının yayımlandığı gazete ve dergilerlein isimleri ile bu gazete ve dergilerin ağ sayfa adresleri liste olarak verilmiştir.

1. Nurjekeulı, B. (02.04.2013) “Şıŋxıshan Turalı Tarixşılar Ne deydi, Tarix Ne Deydi?” https://www.altyn-orda.kz/kz/kazaksha-beksultan-nurzhekeuly-shyngysxan-turaly-tarixshylar-ne-dejdi-tarix-ne-dejdi/ (er. tarihi 10.09.2017)

2. “Dara Jol” Beksultan Nurjekeulıyla görüşmeden

https://itube.kaztrk.kz/kz/videos/20765/dara-jol-jazushy-beksultan-nurjekeuly-tolyq-nusqa/ (er. tarihi 10.05.2018)

3. “Kazak Adebiyetin Alemge Tanıtatın Jol” (22.11.2018) http://kazgazeta.kz/?p=76696 (er. tarihi 14.02.2019)

4. “Besevdiŋ oyı: Adebiyetpen Qalamger” https://adebiportal.kz/kz/news/view/19117 (er. tarihi 28.05.2018)

5. Nurjekeulı, B. “Bir Aripten Adasqan Tarih” (25.02.2019) https://abai.kz/post/86129 (er. tarihi 05.09.2019)

6. Nurjekeulı, B. “Ulttıq Dastürimiz Dinge Qayşı ma?” (22.04.2010) http://kazgazeta.kz/?p=1051 (er. tarihi 06.11. 2017)

7. https://el.kz/kz/news/litsa/uli_adamdar_omiri__beksultan_nurzhekeev .

I.2.2.2. Hikâyeleri

Hikâyeleri, kendi yaşadıkları ile Kazak insanının hayatını gözlemlemeye dayanan eserlerdir. Diğer eserlerinde olduğu gibi hikâyelerinde de kadının özel bir yeri vardır. Beytanıs Äyeldiŋ Qupiyası (2002) kitabında 26 hikâyesi mevcuttur. Bev, Qız Davren! (2009) kitabında dördü uzun olmak üzere yedi hikâyesi mevcuttur. Tavdı Jılatqan Tün (2009) kitabında ise ikisi uzun 24 hikâye mevcuttur.

Yazarın hikâyelerinin bir araya toplandığı eserlerinin bir kısmı Sovyet döneminde yazılmış olup bir kısmı da bağımsızlık yıllarının meyvesidir. Aslında yazarın çalışmaları özellikle hikâyeleri insan istekleri, hayatın anlamı, edebi eserler ve yazılarla ilgilidir. Bu

31

eserlerde, gençlerin hayatı, görüşme ve kavuşmaları, duyguları, sadakatleri ile saflıkları konu edilmiştir.

Yazdığı eserlerle Kazak hikâyeciliğine büyük katkıda bulunan yazar Küy Tolğak, Bir Ğana Maxabbat, Temir Qaqpan, Küdik, Jalğızdıq, Beytanıs Äyeldiŋ Qupiyası, Oy Uşkın gibi birçok eseri, duygu ve aşk konuludur. Bu eserlerinde kadınların davranış şekillerini, bu davranışların sosyal ve psikolojik sebeplerini işlemiş ve anlatmaya çalışmıştır. Kazak yazarların pek çoğunun yazamadığı erkek ile kadın ilişkisini başarılı bir şekilde ele almış ve işlemiştir.

Yazar, önce kendi eserleri için ciddi bir eleştiricidir, kendi eserlerini en ağır şekilde eleştiren kişi yine kendisi olmuştur. O, her eserinde ve çalışmasında eleştiriye açıktır (Altay, 2011:10).

Yazar, erkek ile kadın arasındaki büyük aşklarla geçici hevesleri, gerçek aşkla yapmacık aşk arasındaki farkı kendi üslubuyla ustaca anlatabilmiştir. Yazar, büyük duyguların özenle korunmaması durumunda bir anlık hevesinden doğan duyguların insanları büyük pişmanlıklara sokacağını ve tüm hayatı boyunca acı vereceğini ve bu durumun hayatın gerçeği olduğunu anlatır. Beksultan; Kazak edebiyatında anne, kadın, aşk meselelerini yüksek bir seviyede yazarak kadın hayatını en ince detayına kadar işleyen yazar olarak tanınır. Tüm kadınların mutlu olmasını isteyen yazar, hikâyeleri, uzun hikâyeleri ve romanları ile kadın yaratılışını dikkate alarak, onların mutluluğa ulaşması için yol gösterir.

Yazarın hikâyeleri sosyalist realizmin ülküye has amaç ile tasvirini tamamıyla cevap verebilen ve o dönemdeki mücadele sırasında yayılan aykırılığı ve şiddetlenen trajediyi de saklamadan anlatmıştı.

I.2.2.2.1. Uzun Hikâye

Kazak edebiyatında hikâye türü uzun ve kısa olarak ikiye ayrılmaktadır. Ancak uzun ve kısa hikâyenin özelliklerinin ne olduğu, neye göre ayrılacağı hiçbir kaynakta belirtilmemektedir. Bu ayrımda bazıları hacmi esas alırken bazıları olay örgüsünü ele almaktadır. Bundan dolayı Nurjekeulı’nın hikayelerini oluşturan kısa ve uzun hikaye konusunda net bir rakam verilememiştir. Edebiyat eleştirmenlerinin çoğunun uzun hikaye olduğu konusunda ittifak ettiği hikâyelerden sadece Künali Maxabbat’in ilk baskısı müstakil kitap olarak yayımlanmıştır. Onun dışındakiler, genellikle başka kitapların içinde bi bölüm olarak çıkmıştır.

32 I.2.2.2.1.1. Künäli Maxabbat “Yasak Aşk”

Künäli Maxabbat povesti, B.Nurjekeulı’nın tanınmasında önemli bir yeri olan ilk yazdığı ancak üçüncü sırada yayımlannan eseridir (Yazar ile 02 Ekim 2017 tarihinde yapılan röportajdan). Künäli kelimesi günah anlamında bir kelimedir, yazarın kullandığı bu kelime, hikâyeyi yayımlayan Makatayev tarafından suç anlamına gelen kinäli kelimesi ile değiştirilerek yayımlanmıştır. Hangisi kullanılırsa kullanılsın eserin ismi kişilerin değil aşkın suçlu olduğunu belirten, toplumun onaylamadığı bir ilişkiyi ifade ettiği için Türkiye Türkçesine “Yasak Aşk” şeklinde çevrilmiştir.

Yazar, M.Makatayev hakkında yazdığı hatırasında, “Künäli Maxabbat beni bir mevkiye getirdi desem yanlış olmaz.”, der (https://bilim-all.kz/article/9064-Bir-gana-poema-zhazgan-aqyn). Yazarın bu eserinin Juldız dergisinde yayınlanmasına katkıda bulunan Muqan Makatayev’dir diyen Muqan’ın gülümseyerek

“Uzun hikâyemdeki atamın tipi onun özellikle hoşuna gitmiş. Benim ‘Künäli Maxabbat’ diye isim vermeme Muqan şaşırdı. Kinäli ve Künäli ikisinin farkının ne olduğunu özellikle sordu. Ben, “Kinäli – vinovnıy (suçlu) ve Künäli – greşnıy (yasak).” olduğunu anlattım. Bir şey demedi. Evet, bu eseri hayatta olursam yayınlatacağım. Bunun için endişelenme, diğer eserlerini yazmaya devam et.”

dediğini belirtir (Yazar ile 02 Ekim 2017 tarihinde yapılan röportajdan; https://bilim-all.kz/article/9064-Bir-gana-poema-zhazgan-aqyn).

Yazar, M.Makatayev’in eşi Laşın Azimjanova’nın, Qarasazdan Uşqan Qarlığaş “Karasaz’dan Uçan Kırlangıç.” adıyla bir araya getirdiği şairin şiirleri ile eserlerini, takdim yazarak, Rusçadan çevirmiş (Nurğojayev, 2014: 177), bir araya getirdiği şiirlerini Jalın yayın evinden 1979 yılında Ömir-Özen ve arkasından 1984 yılında Şolpan adlarıyla şairin eserlerinin basılıp yayılmasına katkıda bulunmuştur (https://bilim-all.kz/article/9064-Bir-gana-poema-zhazgan-aqyn).

Künäli Maxabbat adlı uzun hikâyede, o dönemin terbiyesiyle yetişen ve anne-babanın lafını dinleyen on altı yaşındaki Zeren’in birkaç kere evlenmesi, dönemin şartlarından olabilir Zeren’in hiç suçu yoktur. Suç varsa o, o zaman, o dönemin şartlarıdır. Sevdiğine kavuşamayan kızın kötü niyetli birinin eline düşmesi, sevdiğine kavuşup mutlu oldum derken şiddetli savaş şartları gereği sevdiğinin askere gitmesi, hepsi o dönemin şartlarıydı. Savaş yıllarında kocalarını bekleyen kadın tipi, seven kadının durumunu, kendisinden haber alınamayan savaştaki sevdiğinin yolunu bekleyen o dönemin kadın tipini bu eserde görebiliriz (Nurjekeulı, 2006).

33

Zeren’in âşık olduğu erkekle, milletin ne diyeceğine bakmadan, “aşk yolunda ne varsa beraber yaşarız.” diyerek evlenmesi, çocuklu olduğu halde kendisini kayınpederi ile kayınanasının kızları gibi kabullenmesi, kadının talihidir, samimi duygu ile aşk ve anlayışlı kayınpeder ile kayınananın hoşgörüsüdür.

Yazar başkahraman Zeren’i tasvir ederken özel bir gayret gösterir. Zeren’i okuyuculara iyi insan olarak göstermek istemez, kötü tarafını da saklamaz, insan yaşantısının hepsini; zaman ve şartların suçlu olduğunu ima ederek onu ideal insan olarak göstermeye çalışmaz. Yazar, kahramanları iyi ya da kötü olarak ikiye bölüp aralarındaki tartışmayı eserlerinde esas almaz. İnsandaki millî düşünceyi esas alarak zıtlığı ifade etme yöntemine çok önem verir.

Eseri okurken Zeren’i olduğu gibi kabul edersin. Onun iyi tarafları da kötü tarafları da Sovyet toplumunun ideolojisiyle şekillenir, zor zamanın şartları gereği insanın ahlaki değerlerinden hiç şüphe duymaz.

Yazar eserde Zeren’in evlendikten sonraki hayatını kendi ağzından beyan eder. Zeren’in kocası Jüsip, karısına el kaldırmasa da güzelliğinden dolayı başkalardan kıskanıp sebepsiz sürekli iftira eder. Kocası şöyle dursun, eltisi arkasından dedikodu yapar ve kaynanası ile kaynatası da zaman zaman soğuk davranır. Fakat çocuğu için herşeye katlanan Zeren bir düğünde Nurjan isimli birisiyle dombıra eşliğinde atışır fakat atıştığı kişi kendisine âşık olur. Nurjan, evlenmek için kendisini ne kadar ikna etmeye uğraşsa da kocasını rezil etmemek için herşeye katlanıp hayatına devam eder. Sonunda kocasının yengesiyle gönül bağlantısını öğrenince çocuğunu alıp baba evine gider. Sonra da Nurjan’la evlenir ve bir tane çocukları olur. Hayatında tatmadığı mutluluğu bu kocasıyla yaşar. Fakat savaş başlayınca mutluluğu da sona erer. Savaşta kocası vefat eder. Savaş bitmek üzereyken Zeren kadınlık duygularına hâkim olamaz, İmaş isimli birisinden gayri meşru çocuğu olur. Kaynatasının yüzüne bakamayınca mecburen babasının evine sığınır. Yazar, buraya kadar sadece Zeren’in başından geçenleri anlatır, bundan sonrasında da sadece Zeren’in değil o dönem Kazak toplumdaki tüm Kazak dul kadınlarının başında olan durumu anlatır gibidir. Kadınlar, nazik yaratılışlı olduklarını unutup erkeklerin işini de yapardı. Tüm kadınların canını yakan acıları vardı. O yetmiyormuş gibi güç elinde olanlar, o kadınları kullanmaya çalışır. Tüm suç sadece güzel olması gibidir. Zeren ne kadar aldırmasa da güçlü gücünü kullanır. Böylece, eziyetle zulümle hayatları devam eder. Fakat Zeren’in talihsizliği daha bitmemiş ki üç çocuğuyla annesi ve kaynanasıyla kaynatası hepsi bir kolhozda yaşamaya karar verip bir birine destek olmak zorunda kalır.

34

Kadın konulu bu eseri bir erkek yazdı dense insanları inandırmak zordur. Kadının mutlu ve mutsuz olmasında, gelin olarak, anne olarak, sevdiği kocasından ayrılan dul kadın olarak, eziyetten ölmeyi bile ister hale gelmiş kimsesiz zavallının acısını o kadar derin olarak okuyucuya anlatabilmek çoğu yazarın elinden gelen bir iş değildi.

I.2.2.2.2. Kısa Hikâyeleri

Yazarın çeşitli kitaplarda yayımlanmış pek çok kısa hikâyesi mevcuttur. Yazarın yayımladığı eserlerin pek çoğu çalışmanın yapıldığı dönemde satışta olmayıp kütüphanede de tespit edilememiştir. Bu yüzden kitap olarak yayımlanmış eserlerde bulunan hikâyeleri hakkında burada kısaca bahsedilecektir.

I.2.2.2.2.1. Bev, Qız Davren

Bev, Qız Davren! (2009) yayımlanan kitaba da ad veren hikâyedir. Bu kitapta insanların hayatlarından kesitler beyan edilir. Bev, Qız Davren hikâyesi ise kendi hayalindeki erkekle karşılaşmayan Gülbarşın’ın kendisini seven birisi dışında başka birisiyle evlenmek zorunda kalıp kavuşamadığı bir macerasından bahsedilir. Yazar bu kitaptaki hikâyelerinde gençlerin samimiyet, insanlık, vasilik gibi insani hususiyetlerini dile getirmiştir (Nurjekeulı, 2009).

I.2.2.2.2.2. Beytanıs Äyeldiŋ Qupiyası “Yabancı Kadının Sırrı”

Kitaptaki hikâyelerin çoğunun konusu aşk olsa da kurguları ve işlenişi birbirinden farklıdır. “Bir kadının hilesi, kırk eşeğe yük olmuş.” sözü, yazarın bütün hikâye ve romanlarında kadını konu etmesini açıklar mahiyettedir. Yazarın, Beytanıs Äyeldiŋ Qupiyası hikâyesi kitabına adını veren kısa hikâyedir. Bu hikâyenin konusu da aşktır. Beytanıs Äyeldiŋ Qupiyası eseri, kadın ile erkek arasındaki duygusal yakınlığı işleyen bir hikâyedir (Nurjekeulı, 2002; Orda, 2016: 66). Bu kitapta Avtorsız Suluvlıq, Küy Tolğaq, Sağınğanım-ay, Jastıq Jıl Qusı Emes, Balalıqtan Bir Adım, Ne Üşin, Qyın Suraq, Bir Ğana Mahabbat, Joltöbeles, Külaştın Sonğı Köktemi, Karis Qız, Qamıt Jağalı Qoŋır Köylek, Qız Sezim, Qupiya Mahabbat, Muntazday Mumtaz, Qırğız Kelinşek, Beytanıs Ayeldiŋ Qupiyası, Öş Aluvdan Örşigen Adet, Eki Minez, Eki Qırsıq, Küyüv, Körinbeytin Kösev, Müdeniŋ Qatını, Küdik, Sezim Süretkerine Xat, Oqırmanmen Oylasuv gibi kısa hikâyeleri mevcuttur (Nurjekeulı, 2002).

Yazar, Mukağali Makatayev için çok çalışmıştır, şair Mukağali’nin yayınlanmayan şiirlerini bir araya toplayıp iki üç kitabını yayınlamıştır

(https://egemen.kz/article/muratyna-35

zhetken-zhazushy). Yazarın 1984 yılında yazılan Karis Qız “Kore Kızı” hikâyesi, Mukağali Makatayev’in eserlerini anlayan, yazdığı şiirlerinden dolayı şaire âşık olan Koreli bir kızı konu edinmektedir. Millîyeti Koreli olsa da gönlünün bir Kazak’ı, Kazak şairi Mukağali’yi tercih etmesi ve âşık olduğunu yazara rahatça söylemesi bizim henüz tam manasıyla tanıyamadığımız şairin tanınmasına yardım etmek gibidir. Bu hikâye, Mukağali’ye yönelik duyguyu, bizim veremediğimiz değeri Koreli bir kızı konuştururak Mukağali’ye ölümsüz bir hatıra bırakmış gibidir (Sultanğazı, 19.02.2016; Nurjekeulı, 2002: 130-152).

I.2.2.2.2.3. Ayel Jolı Jiŋişke “Kadın Ruhu İncedir”

Ayel Jolı Jiŋişke “Kadın Ruhu İncedir” (1998) öykü kitabındaki hikâyeler de kadınların farklı yönlerini ele alıp işleyen, kadınlara ait mahremiyetleri ifşa eden hikâyelerden oluşmaktadır. Yazar, insanın anlık bedeni isteklerine uyarak düşünmeden yapacağı davranışların ileride pişmanlık getireceğini, duygularını kontrol edemezse tüm hayat boyunca acı çekeceğini, hasretle yaşayacağını hikâyelerinde mesaj olarak verir (Qalijanov, 2017: 239; Nurjekeulı, 1998).

Aslında yazarın eserlerinin temeli kadının iç dünyası gibi gözükse de yazar, kadını konu ederek onun etrafındaki insanları ve toplumu işler. Yani yazarın eserlerine sadece bir açıdan bakmamak gerekir. Eserlerine geniş açıdan bakarsak yazar, eserlerinde gerçek hayatı, bütün bir milleti, onun hayat tarzını, dünyaya bakışını işlemektedir.

1.2.2.2.2.4. Tavdı Jılatqan Tün “Dağı Ağlatan Gece”

Tavdı Jılatqan Tün (2009) kitabındaki bazı hikâyeler tarihi, bazı hikâyeleri kadın ile erkek arasındaki ilişkiyi konu edinir (Nurjekeulı, 2009). Temir Qaqpan, Öş Aluvdan Örşigen Adet, Körinbeytin Kösev, Müdeniŋ Qatını, Ğabittiŋ Köz Jası, Ayrıqşa Jekpe-Jek, Ornı Tolmaytın Ökiniş hikâyeleri tarihî konuludur.

Bayserkeniŋ Qızı, Beytanıs Ayeldiŋ Qupiyası, Jalğızdık, Aykeş, Küdik, Mahabbat Merekesi, Qaşuv, Tavdı Jılatqan Tün, Bir Erkektiŋ Qupiyası, Äyelderdi Arbap Alatın Erkek, Layla men Appaq gibi hikâyeleri aşk konuludur. Şarapattı Jandar, Balalalarğa, Oyınnan Ot Şığadı, Ürey, Atasınıŋ Süreti, Oqırmanmen Oylasuv hikâyelerinin ise konuları diğerlerinden farklıdır.

36 I.2.2.3. Romanları

Yazarın eserlerinin beş tanesi romandır. Kütüvmen Ötken Ğumır “Beklentiyle Geçen Ömür” (1974), Erli Zayıptılar “Karı Koca.” (1989), Jav Jağadan Alğanda “Düşman Yaka Paça Olunca” (1990), Bir Ökiniş Bir Ümit “Bir Pişmanlık Bir Ümit” (1993) Ey, Dünye Ey (2016) adlı kitaplarıdır. Yazarın adı geçen romanları elden ele geçip okunan ve okuyanları derin düşüncelere salan, duygu yüklü, gerçekçi, Kazak hayatını ve tarihini en iyi işleyen eserler olarak tanındı ve değerlendirildi (Madibay, 2017: 3; Mädibayeva, 2017: 87). Romanlarında tarihî konuları, tarihî olayları ve mekânları işlemiştir. Romanlarında da kadının özel bir yeri vardır. Burada Kazak kadının toplumsal değeri, toplum içindeki yeri zaman zaman esprili bir üslpla dile getirilmiştir.

Yazarın kadın hakkında anlattığı pek çok şey gözleme dayalı olup gerçektir ama eserlerinde ideal insan tipinden farklı toplumda yaşanan çarpık ilişkileri konu edindiği eserleri vardır. Toplumdaki çarpık ilişkileri konu edindiği eserlerinde daha çok eserine konu ettiği çarpık ilişkilerin yaşandığı dönem ve şartları realist bir gözlemle dile getirdiği görülür. Yani yazar, bu çarpık ilişkileri kendisi kurgulamaz, toplumdaki bu ilişkilere ayna tutar, fakat bu ilişkiler hakkında hiçbir hüküm vermemesi onun yanlış yorumlanmasına da sebep olur.

I.2.2.3.1. Kütüvmen Ötken Ğumır “Beklentiyle Geçen Ömür”

Yazar, Kütüvmen Ötken Ğumır “Beklentiyle Geçen Bir Ömür” romanı hakkında,

“Aslında Eşmuhambet dedemin söyledikleri ve onunla sohbetlerimin etkisiyle gerçekleşen bir eserdir. Başkahraman Atike ile Aset’in ortak hayatıdır. Dedem çocuklarının ikisine kahramanlar Aptike ile Nurjeke’nin isimlerini vermiş. Dedemin babası Turğan’ı Rus askerleri atı için yaylada vurarak, kocasına yardım etmek isteyen annesi Öskelen’i ise tüfeğin dipçiğiyle vurarak öldürmesi, dedemin içinde dert olarak kalmış intikam duygusu da ölene kadar içinde kalmış. Bana bunların hepsini sık sık anlatıyordu, hepsi olmasa da bazıları aklında kalsın diye söylemiş olabilir belki. Kahraman Rayımbek, onun arkasından Satay ve Bölek kahramanları anlatırdı. Bu günde ismi unutulan Kulmambetle tartışan şair Suvan Şanşar’ı da anlatırdı. Ben bunların hepsini çocukluğumda dinledim de aklımda kalanları kendi düşüncemle tekrar değerlendirip yazdım. Kaynıkeş’in romandaki karakteri olan annemizi 1955 yılı

37

Çin’den Kazaklar göç etip geldiğinde gördüm. Gerçekten güzel imiş.” (https://qazaquni.kz/2011/07/01/7802.html) (erişim tarihi 23.09.2017)

açıklamasını yapmıştır.

Araştırmacılar, insan adının kısaltılarak kullanılmasının Türk halkları arasında sadece Kazaklara ait olduğunu söylerler. Bu gelenek şimdi de devam etmektedir. Adı geçen eserde Kaynıkeş’in “Kaynış”, Atike’nin “Aten” şeklinde kısaltıldığı görülür. Bu kısaltmalar, yerine göre saygı, iltifat, dalga geçme, bazen de yaşını belirtmek için kullanılır (Sarbasova, 2017: 74).

Romanın konusu hakkında bakış açısına göre farklı hükümler vermek mümkündür. Fakat konuyu, zamanı ve zamanla birlikte değişen insanların gerçeğini ifade eder şeklinde belirlemek mümkündür.

Suan boyundan Atike isimli şarkıcı ile ona âşık olan Kaynıkeş’in kaderlerinin kendi istedikleri gibi değil hayatın gerçekleriyle şekillendiği anlatılır. Atike, Allah’ın verdiği kabiliyetiyle halkın da sevdiği bir şarkıcı olur. Fakat daha sağ solu bilmeyen gençliğin verdiği heyecanla düşünmeden çabuk karar veren bir delikanlıdır. O yüzden sürekli hatalar yapar. Bu yaptığı yanlışlıklardan biri de anlık duygularına kapılarak Aves adlı genç kadınla bir geceliğine gönül eğlendirmesiydi. Onun bedelini sadece kendisinin değil yeni evleneceği Kaynıkeş’in de ödeyeceğini tahmin etmemişti. Aves, Jaytuv’da halkın sözüne itibar ettiği Baytuv’un kardeşinin karısıymış. Kardeşinin karısını bir gece Atike’nin ayırttığını duyup dayanamayan Jaytuv, Atike’nin evlenmek için kaçırdığı Kaynıkeş’i yolda saldırıp Atike’nin elinden alıp beraber olması için Baytuv’a getirir. Ondan sonra da ortalık karışır. Atike hakkındaki şikâyet ve kaçmışken kaybolması, olayı daha karmaşık hale getirir. Kaynıkeş, tecavüze uğramış vaziyette ailesinin evine döner. Çaresiz kalır ve kendi isteğiyle Baytuv’a geri döner ve onunla evlenir. Kanıkeş’in ondan dört tane çocuğu olur. Yaşı altmışı geçince tek çocuğu kalır. Yaşlandığında Çin’den Kazaklar dönüyor haberini duyup Atike’nin de döneceğinden ümitlenir. Fakat şarkıcı Anes adında birisinden Atike’nin o zaman vefat ettiğini duyar. Anes’ten Atike’nin meşhur şarkılarını dinler. Atike’nin yanına gitmek için ecele eden Kanıkeş de son nefesini verirken roman sona erer (Nurjekeulı, 1974).

Genelde eserde en dikkat çeken husus Kazakların boy ve soylara bölündüğüdür. Hatta bir boyun birkaç gruba bölünüp onların kendi aralarında bitmeyecek çatışmaların olduğu da fark edilir.

38

“Beklentiyle Geçen Bir Ömür” romanını K.Segizbayulı, ‘Bu, Kazan ihtilalinden önceki ve Suan boyunun halkının üst üste yaşadıklarını bir bütün olarak ele alıp yazılmış bir eserdir’ şeklinde değerlendirir (Segizbayulı, 2011:6).

I.2.2.3.2. Erli Zayıptılar “Karı Koca”

Yazar bir röportajında romanın nasıl ve hangi şartlarda niçin yazıldığı konusunda, “Erli Zayıptılar romanını yazmadan önce benim ilk amacım ve yazar olarak esas görevim, bir ailenin talihine, kaderine, davranışlarla örnek olmak, onların etrafındaki insanların kaderiyle ailenin huzurlu yaşamasına temel olacak nitelikleri işlemekti. Anne baba kendi yaşadığı zorlukların hepsine dayanır fakat çoluk çocuk büyüyüp onlar da aile olmaya başlayınca herhangi anne babanın yüreğinde, çocuklarımız bizim gördüğümüz zorluğu, bizim yaşadığımız anlaşmazlığı tekrarlamasın, yeni kurduğu ailesi daim olsun diye bir dua eder. Bazen o dualar, kelimelerle anlatılamaz. İşte, böyle bir fırsat olduğunda sadece benim değil tüm Kazak ailelerine örnek olacak bir şey yazmak istedim.” (Teginbayqızı, 2014: 10-11)

der.

1989 yılında basılan Erli Zayıptılar romanında Bev, Kız Davren hikâyesi mevcuttur (Nurjekeulı, 1989) ve 2008 yılında basılan kitabında ise Kupiya Mahabbat ve Muntazday Mumtaz hikâyeleri ilave edilmiştir (Nurjekeulı, 2008).

Erli Zayıptılar romanını yazar, olayları üç kahramanın şahsında, onların günlük hayatlarını birleştirip kendi yaşadıklarıyla bütünleştirerek dört bölümde ele almıştır. Yazarın bu eserinin diğer eserlerden farkı Kazak hayat tarzından, sisteminden uzaklaşmasıdır. Mesela, evlenmek üzere kızın anne babasından evlendikten sonraki hayatta, aile sırlarını ayrı ayrı yazıp vermesini rica eder ve verecek esas çeyiziniz bu olsun der. Romanda karı koca İleskül