• Sonuç bulunamadı

0.1. Kazak Adlandırması Hakkında

0.2.2. Yazılı Kazak Edebiyatına Yeni Giren Türler

0.2.2.2. Mensur Türler

Mensur türler XVII asrın ortasına kadar söz sanatında şiirle (nazım) karışık gelişti. Tarihî vakayiname, şecere, inceleme, hatıra, dini nasihatler vs. mensur eserler sayılır. Aslında mensur türler tekrar ilerleme döneminde gelişip şiirden ayrı çıktı. Edebiyat tarihinde nesir ile şiir sıkı iletişimde oldu. Günümüzde dünya okuyucularının elinde olan önemli edebî mensur

16

eserler ve estetik etkisi, Kazak Sovyet nesrinin oluşması ve gelişmesi yolunda etkili olmuştur. Yirminci yüzyılda gelişen her türlü Kazak edebi nesir türünün, araştırma yazılarının tohumu ilk verilen örneklerdir. Bunların tamamı da Cedit hareketi ve bu hareketin Kazak coğrafyasına getirdiği hareketle, bu hareketin en önemli ayağı olan gazet ve dergilerin yayımlanmaya başlamasıyla ilgilidir.

Yüzyılın başında gazete ve dergiler yayınlanmaya başladı. Türkistan Vilayetinin Gazeti 1870 yılında Taşkent’te, 1888-1902 yılları arasında Ombı’da; Dala Veleyetinin Gazeti, 1907 yılında St. Petersburg’da Kazak dilinde; Serke gazetesi, 1911 yılı Kazakistan gazetesi, 1913 yılı Eşim Dalası Petropavl’de Kazak ve Tatar dillerinde çıkmaya başladı (Söylemez, 2013: 28). 1928’de Caŋa Adebiyet gazetesi ve 1934’te Kazak Yazarlar Birliği kurulup Kazak Edebiyatı gazetesi çıkmaya başlamıştır. Yazar ve şairler de bütün edebi türlerde eserler yayınlamaya başlamışlardır (Söylemez, 2013: 34).

20. yüzyılın başında Aykap ve Kazak gazeteleri yayınlandı. Bu gazeteler, Kazak edebiyatının gelişmesine, çeşitli edebi türlerin ortaya çıkmasına, Kazak halkını ilgilendiren tüm meselelerin bu türlerde işlenmesine sebep oldu (Söylemez, 2013: 28).

1917’de yazılan M.Avezov, S.Seyfullin, C.Ormanbayev, Ö.Turmağambetov, S.Sadvaqasovların hikâyeleri hayatı farklı tarzda anlatmaya çalıştı (Koç, vd. 2007: 448).

M. Avezov’ın hikâyeleri 20’li yıllarındaki Kazak nesrinin gelişimini sağlamış, siyasî toplumsal meselelerin edebi eserlere yansımasını sağlamış, bu konuda öncü olmuş edebiyatımızın klasik türleridir. Yine 1920’li 30’lu yıllarında Qıylı Zaman ve Qaraş-Qaraş Oqiğası uzun hikâyeleri yazılmıştır (Nurğali, 2013: 9).

Bağımsızlık döneminde Kazak edebiyatında hikâye, uzun hikâye gibi edebi türlerin çoğu gazete ve dergilerde yayımlanmıştır. R.Otarbayev’in “Culdızdar Qulağan Kün.” kitabında küçük hikâyeleri toplanmıştır ve Kazak Ädebiyeti gazetesinde “Istıq Köl.” hikâyesi yayımlanmıştır (Koç, vd. 2007: 742). Küçük hikâyeleri önceden tanınan M.Mağavin, B.Nurjekeulı, T.Nurmağambetov, Ş.Murtaza, Q.Jümadilov, A.Altay, A.Tarazi ve K.Tümenbaylar birçok eserleriyle dikkat çekmiştir (Orda, 2016: 64).

S.Seyfullin’in “Tar Jol Tayğak Keşuv.” (İnişli Çıkışlı Yol), “Cer Qazğandar” (Toprak Kazanlar), S.Mukanov’ın “Adasqandar” (Yolunu Kaybedenler) ve A.Asılbek’in “Bizdiŋ de Künimiz Tuvdı” (Bize de Gün Doğdu) gibi deneme özelliklerini taşıyan hikâyeleri bir birleriyle bağlantı olarak ortaya çıkmıştır.

17

Kazak hikâyelerinin ustası olan B.Maylin, Kazak köyleri ile kadınların ağır hayat şartlarını, Sovyet zamanındaki Kazak köylerindeki eşitsizliği ve eski zamanlardaki gelenek-görenekleri povest ve hikâyelerinde anlatır (Şalabayev, 1983: 55-69). B.Maylin’in “Qızıl Qazaqstan” dergisinin 1922-1923 tarihlerindeki sayılarda “Qadır Tüngi Keremet.” (Kadir Gecesindeki Harika Olay), “Talaq” (Talah), “Şariğat Buyrığı” (Şeriat Emri), “Külpaş”, “Qula At” (Gri At) gibi hikâyelerinde halk arasındaki yaygın olan çeşitli asılsız bilgileri yazar (Koç, vd. 2007: 452).

Savaştan sonra Ğ.Müsirepov’un Qazaq Soldatı (Kazak Askeri) (1950) romanı, A.Nurpeyisov’un Kurlyandiya (1950) romanı, B.Momışulı’nın Ofitsertdiŋ Kündeligi (Subayın Günlüğü) (1952) hikâyesi, Q.Qaysenov’un Jas Partizandar (Genç Partizanlar) (1954) povesti (uzun hikaye), M. Ğabdullin’in Meniŋ Maydandas Dostarım (Benim Cephe Dostlarım) (1947) eseri, A.Sarsenbayulı’nın Tolqında Tuwğandar (Sıkıntıda Doğandar) romanı gibi anlatı kitapları yayınlandı (Özdemir, 2019: 46).

Savaştan sonraki yıllarda romanla birlikte hikâye ve povest’ (uzun hikâye) türleri de gelişti. Özellikle S.Mukanulı, T.Ahtanov, S.Şaymerdenov, Ö.Qanaxin, A.Älimjanov, Z.Şaşkin, A.Satıbaldiyev, A.Nurşayıqov, J.Jumahanov, Z.Şükirulıların uzun hikâyelerini (povest’) zikretmek gerekir (Özdemir, 2019: 48).

Hürriyet döneminin daha önemli yazarlardan biri Gabit Müsirepov’un eserleri, kadın kahramanlar ve Kazak kadınlarının maneviyat bakımından yüksekliğini gösteren birer tip olarak ortaya çıkar. Kazak hayatının gerçeği ışığında “Kazak Batırı” povesti, “Annenin Arabuluculuğu”, “Besleyen Ana”, “Anaların Anası “Yassı Burın” ve “Tulağan Tolkında” (Coşan Dalga Üzerinde) (1927), “Kök Üydegi Körşiler” (Mavi Evdeki Komşular), “Qos Şalqar” (Çift Engin) gibi hikâyeleri edebiyat çevresinde hemen fark edilir. Müsirepov, 1934’te “Kız Jibek” ilk piyesi, 1918-1921’lerde “Sivil Savaş” gazisi Amangeldi hakkında uzun ropörtaj ve sonra 1934’te dokuz bölümden oluşan büyük bir piyes yazar. 1939’da “Kozı Körpeş-Bayan Suluv” trajedisi Müsirepov’un en verimli dönemini başlatan eserdir (Söylemez, 2013: 38).

Alcabbar Abişev, 1936’da “Zevalı” ilk hikâyesi ve “Kökdavul” hikâyesini yazar (Söylemez, 2013: 39-40). II Dünya Savaşı döneminde yazdığı “Sarcan” ve “Tölegen Toktanov”, “Baba ve Oğul”gibi hikâyeleri Sovyet insanlarının vatanseverliğini anlatır. Savaştan sonra “Ülken Colda” povesti yazar. Abişev, Muhtar Avezov ile birlikte “Namus Gverdiyesi” piyesini yazdı (Söylemez, 2013: 41).

18

Manzum ile mensur tarzlarında ise önde gelen B.Maylin’in mensur türünde ilk eseri “Şuğanın Belgisi” idi. Yirminci yılları yazılan eserlerin çoğu Kazakların yoksul hayatı ile kadınların başından geçen zor durumları ve onların uyanışı ifade edilir.

J. Aymavutov, ilk Kazak romanlarının yazarıdır. “Kartkoja” (1926), “Akbilek” (1928) romanlarıyla Kazakların millî edebiyatını ilk defa Avrupalı roman örneğiyle devam etti. Bunun gibi mensur ile manzum türleri bir arada kullanan yazarlar vardır. Onlardan birisi Kazak edebiyatı tarihinde mili nesir sanatını geliştiren ve yirminci yıllardan itibaren edebiyata çok katkıda bulunan birçok şiir-manzumeleri yazan S.Mukanov’tı. J. Aymavutov’ın bu eserleri S.Mukanov’ın “Jumbaq Calav” (Gizli Bayrak) romanının ortaya çıkmasını sağlamış (Koç, vd. 2007: 449). Nazım türlerinin ustası sayılan Kazak edebiyatı klasiklerinin birisi de İ.Jansügürov. Onun 1930 yılı mensur türünde yayınlanan “Joldastar” romanı millî epik düşünce düzenindeki tazeliğiyle her zaman modern anlamını kaybetmeyen eserdir.

1930’lu yıllarda mensur türlerinin ufak nüshaları da gelişmektedir. O.Bekov’ın “Sovetbike” (1930), K.Tayşıkov’ın “Oktyabr Uşkını” (1935), M.Davletbayev’ın “Partizandar”, S.Seyfullin’ın “Jemister” (1935), E.Bekenov’ın “Bolşeviktin Kızı” (1937), S.Şaripov’ın “Bekbolat” (1937), B.Maylin’in “On bes Üyi” (1939), S.Mukanov’ın “Ekpindi” (1932), Ğ.Slanov’ın “Arman Ağısı” (1939), E.Bekenov’ın “Altın Jüye” (1930), A.Abişev’in “Zaval” (1935), K.Abdikadirov’ın “Satbayev” (1936) eserlerinin çoğu o dönemin adamını tasvir ederek (beyan ederek) zamanın olayını anlatır (Berdibayev, 2004: 111).

Kazak Sovyet Edebiyatının son döneminde (1968-1990) tarihî romanlar hızlı şekilde gelişmiştir. Kazak millî şuuru uyanmış Kazakistan için mücadele eden kahramanlar edebi esererin konusu olmuştur. Bunlar, İ.Esenberlin’in “Köşpendiler, “Altın Orda”, Q.Cumadilov “Soŋğı Köş”, M.Mağavin’in “Alasapıran”, Ä.Kekilbayev’in “Ürker”, “Eleŋ-Alan”, S.Mukanov’ın “Aqqan Juldız”, Ä.Älimjanov’ın “Cavşı”, “Mahambettiŋ Cebesi”, S.Cünisov’ın “Aqan Seri”, S.Smatayev’in “Elim-ay”, Ş.Murtaza’nın “Qızıl Cebe”, Z.Aqışev’in “Cayav Musa” romanları yayımlanmıştır (Koç, vd. 2007: 679). Bu dönemde romanla beraber uzun hikâye türünün de geliştiğini söyleyebiliriz. Ğ.Müsirepov, E.Şaymerdenov, M.Mağavin, S.Muratbekov, Ä.Kekilbayev, O.Bökeev, D.İsabekov, İ.Abdikov, T.Nurmağambetov, M.Sqaqbayev gibi yazarların kaleminde uzun hikâye türü hayli gelişmiştir (Koç, vd. 2007: 684).

19 0.2.2.2.1. Kazak Edebiyatında Roman

19.yüzyılın ikinci yarısından itibaren Kazak Türkçesine dayanan yazılı edebiyatları oluşmaya başladığı zaman nazım ön plandaydı (Kınacı, 2016: 145). M.Duvlatulı’nın “Bakıtsız Jamal” (1910), S.Köbeev’in “Kalın Mal” (1914), S.Torayğırov’ın “Kamar Suluv” (1914) romanları, manzum olarak yazılsa da (şiirle karışık yazılan) kurgusu teknik bakımından bir roman kabul edilebildiği için Kazak Edebiyatında ilk roman olarak kabul edilmesi uygundur (Berdibayev, 2004: 81; Iskakulı, 2004: 110 ). Ğalımcan İbrahimov’ın “Kazak Kızı” romanı 1909-1911 yılları yazılsa da ancak 1928 yılında yayımlanmıştır (Nurğali, 2013: 134).

0.2.2.2.1.1. Bağımsızlık Öncesi Kazak Romancılığı

Ekim devrimden sonra M.Ävezov, S.Seyfullin, S.Köbeyev, B.Maylin, C.Aymavıtov, S.Mukanov, S.Torayğırov, Ş.Kudayberdiulı gibi klasik yazarların eserleri millî edebiyatının gelişmesine büyük katkıda bulundu (Berdibayev, 2004: 95). Saken’in o dönemde anılar tarzda tarihî kanıtları esas alarak yazılan eseri “Tar Jol Tayğak Keşuv” (1927) romanıdır. Yazar, 1916-1919 yıllar arasındaki Kazakistan’da yaşanan olayları kendisinin gördüğü, şahsen başından geçen olaylar anlatılır ve ihtilal bakış acısını kendi tarafından değerlendirir (Berdibayev, 2004: 83).

1920’li yılların ortasında İ. Bayzakov, K. Abdukadilov, A. Tacibayev gibi şairler ile G. Mustafin ve G. Müsirepov gibi romancılar Sovyet Kazak edebiyatını güçlendirmeye çalıştılar (Söylemez, 2013: 34).

İkinci Dünya Savaşı sonrası büyük eserler verilmeye başlamıştır. M.Avezov, S.Mukanov, Ğ.Müsirepov, Ğ.Mustafin gibi yazarların eserleri Kazak edebiyatının dünya görüşünü genişleterek Sovyet okuyucusuna tanıtmış ve bu yolla da dünya çapında bir edebiyat yapmıştı (Koç, vd. 2007: 631)

Sovyet döneminde Kazak edebiyatının temeli atıldı. Kazak edebiyatında romanlar bir birine benzemeyen özgün halde çıkmaya başladı. Özellikle İ.Esenberlin’in ellinci yıllardan itibaren beş poemi, dört piyesi, on altı romanları yeni konu, yeni ideal ve yeni kahramanlarla yayımlandı. Köşpendiler “Göçebe”, Altın Orda, Qaterli Ötkel, Almas Qılış gibi hacimli konuda yazılan eserler az değildi (Nurğali, 2013: 112-140). 1940-1950 yılları M. Avezov’un Abay Jolı “Abay Yolu”(3-4.Cilt), Ğ.Müsirepov’un Kazak Soldatı “Kazak Askeri” (1949), Oyanğan Ölke (1953), S.Mukanov’ın Botagöz ve Ğ.Mustafin’in Qarağandı, Davıldan Keyin

20

romanları Rusçaya ve yabancı dillere çevirilip Kazak Sovyet edebiyatını dünyaya tanıtan ve Kazak halkının geçmiş günlerini tasvir eden bir eserlerdir (Kirabayev, 2013: 314-350).

0.2.2.2.2. Bağımsızlık Sonrası Kazak Romancılığı

Kazakların bağımsızlığından sonra Kazak edebiyatının gelişmesi yeni bir aşamaya geldi. Bağımsızlık yazarlara düşünce ifadesi özgürlüğünü getirdi. Bu özgürlük Kazak yazarlarının Sovyet döneminde rahat konuşamadığı ve açıklayamadığı konulara tekrar dikkatle bakmasına fırsat oldu. Bağımsızlık yılları Kazak hikâye tarzında yeni konuların girmesine ve işlenmesine sebep oldu. Bunlar, Sovyet döneminde yasaklanan dinî felsefî konularla psikolojik ruh tahlilleri oldu. M.Mağavin, B.Nurjekeulı, K.Jumadilov, T. Ahmetjan, N.Oraz gibi yazarlar insanların iç dünyasına dikkatle bakarak psikoloji hikâyeleri yazdılar. Bağımsızlıktan sonraki hikâyeler Batı edebiyatında gerçekleşen her türlü yönelimle devam etti. O yüzden Kazak edebiyatında postmodernizm ile modernizme bir yöneliş oldu.

Bağımsızlıktan sonraki dönemde M.Avezov’un “Abay Jolı” romanından sonra XX. yüzyılın 70-80’lerde roman daha da gelişti. Ä.Nurpeyisov’un “Soŋğı Parız” (Son Farz) romanı, Z.Qabdolov’un “Meniŋ Ävezovım” romanı, Ş.Murtaza’nın “Ay men Ayşa”, M.Mağavin’in “Men”, “Jarmaq” romanı, “S.Jünisov’un “Amanaymen Zamanay”, Ä.Nurşayıqov’un “Jazuvşı men Onıŋ Dostarı”, N.Ğabdullin’in “Bizdiŋ Jigit”, H.Ädibayev’in “Otırardıŋ Küyrevi”, H.Äbbileyev’in “Otırar Oryanı” (2001) romanı, Q.Isqaqov’un “Aqsu Aŋızı”, R.Toqtarov’un “Abaydıŋ Cumbağı”, S.Smatay’ın “Elim-ay”, “Jarılğan Batır” romanları, Q.Cumadilov’un “Daraboz” romanı, “Eşi Benzeri Olmayan Kimse”, Q.İsabayev’in “Sert”, “Şoŋ Biy”, B.Muqay’ın “Ömirzaya”, D.Doscan’ın “Qum Kitap”, U.Dospambet’in “Qızıl Jolbarıs” romanı, O.Sarsenbayev’ın “Şeŋber”, K.Segizbay’ın “Belasqan” (Bel Aşan), B.Nurjekeulı’nın “Äyel Jolı Jiŋişke”, T.Nurmağambetov’un “Aqap” eserleri son on yıldaki en değerli çalışmaları oldu (Koç, vd. 2007: 735-745).

Bağımsızlık aldıktan sonra tarihî konudaki eserlerin sayısı birden arttı; Sovyet döneminde çeşitli sebeplerden dolayı söylenemeyen hususlar eserlerin muhtevasında gerçekleşti. Devlet bağımsızlık ideali artık ilk sırada görülmeye başlandı. 1986 yılı Aralık bağımsızlık yolu için yapılan ilk büyük hareketi olarak tanındı; bağımsızlığın ilk dönemindeki zorluklar romanlara esas alındı; gençlerin hayatı, onların eğitimi eserlerde boyasız gösterildi. Sovyet sisteminin yanlışlıkları sosyalist realizme saklanarak geldiyse de bu gün bu romanlarda açıkça tespit ve mahkûm edildiğini görebiliriz, Ramazan Tohtarov “Bakıttı Kuldıktın Akırı”, Orazbek Sarsenbay “Şamşırak”, “Şenber”, Bakkoja Mukay “Ömirzaya”,

21

Sımağul Eluvbay “Minajat”, “Jalğan Dünye”, Toktar Beyiskulov’ların “Kaza men Aza” romanları kıtlık, Kazan (Ekim) zorlukları esas alarak yazıldı (Askarova, 2015: 151).

Kazak edebiyatında bağımsızlıktan sonra verilen eserler halkın geçmişini anlatarak geleceğini inşaya yöneliktir. A. Tarazi’nin “Jaza”, M. Mağavin’in “Men”, K. Iskak’ın “Aksu, Jer Janatı”, Ş. Murtaza’nın “Ai men Aişa”, Z. Kabdolov’ın “Menin Avezovım”, K. Jumadilov’ın “Daraboz”, S. Sımatay’ın “Jarılğap Batır”, H. Adibayev’ın “Otırar Oyranı” gibi eserler bunun kanıtıdır.

Bağımsızlık edebiyata yeni isimleri de getirdi. Onlar azat düşüncenin sahipleridir, onlar Svetkali Nurjanov, Janat Askerbekkızı, Aygül Kemelbayeva, Nurjan Kuantay, Jaras Sarsek gibi yetenekli şair ve yazarlardır. Bu yazarlar bağımsızlığın ilk on yılının meyvesidir (1991-2001). Bu yıllar, devletimizin ekonomik durumunun kötü olduğu halkın büyük zorluk çektiği yıllardır. Bağımsızlığın ikinci on yılı da zayıf sayılmaz. 2001-2011 yıllarında edebiyat kervanına Irısbek Dabey, Davletkerey Kapulı, Kanağat Abilkayır, Janar Asadık, Kalkaman Sarin vb. gibi gençler katıldılar.

Bağımsızlık aldıktan sonra Kazakistan dışında yaşayan Kazaklar da dönmeye başladı. Onlar Kazak edebiyatına büyük katkıda bulundu. 1921 yıldan itibaren yaklaşık yetmiş sene SSCB’nin yönetimi altında olduğu için her alanda Rusların etkisi artmıştı. Kazakistana dışarıdan gelen Kazaklar, Kazakların sahip olduğu evvelki değerlerin çoğunu, görenek ve gelenekler ile dinini, dilini göz bebeği gibi koruyan, kazaksitanda bu konuda oluşan boşluğu doldurmuştur. Mesela, Şükür Hamay, Abay Mavkarulı, Kul-Kerim Elemes, Davletbek Baytursın, Jadi Şakenulı, Esengül Kapkızı, Toktarali Tanjarık, Irısbek Dabey, Bakıtgül Baymoldakızıların eserlerinde okuyarak Kazakların evvelki medeniyetlerini, dilini görebiliriz. (http://alashainasy.kz/culture/tauelszdk-jyildaryindagyi-kazak-adebiet-oz-bagasyin-aldyi-ma-65389/ erişim tarihi 05.10.2017)

22 I. BÖLÜM