• Sonuç bulunamadı

B i z im M i m a r l a r ı m ız ve b i z im M i m a rî B u r h an Asaf

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "B i z im M i m a r l a r ı m ız ve b i z im M i m a rî B u r h an Asaf"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

B i z i m M i m a r l a r ı m ı z v e b i z i m M i m a r î B u r h a n A s a f

(Hakimiyeti Milliye. 13-8-1934) Sanatın mevzuu olmadıkça ne sanat doğar

ne de sanatkâr. Bütün tarihte, büyük sanat devirleri, büyük inşa devirleridir. Modern Türk mimarisinin şimdiye kadar tecrübeleri Ankara- da yapılmıştı. Onun usta eserleri, bundan son- ra da Ankaradan memlekete yayılacaktır.

Ankaranın inşası ile beraber Türk mimari- sinin istihale ve inkişaf merhaleleri, tetkike değer bir mevzudur. Evkaf otelinden Sergievine kadar uzanan yolun iki yanında bir çok yarım ve sakat tecrübeler, bazı kıymetli ecnebi m i - marların örnek eserleri, «Adliye sarayı» gibi acubeler, ve Yenişehirin Haydar Bey zamanın- dan müdevver çirkin torsosu ile sonraki şirin evleri yatar.

Muhakkak olan, eğer Ankara inşa edilme- se idi, bu tecrübelerden birinin yapılamıyacağı idi. Ankara plânının inzibat kaideleri dahilin- de Ankara mimari zevkinin bir mahsulü olan bugünkü Ankara mimarisi, yeni Türk mimari- sine temel teşkil edecektir. Nasıl ki, Türk hey- keltraşını da, bir çok şehirlerimizin bir Gazi abidesine malik olmak arzuları yetiştirecektir.

Nasıl ki, Türk şimendifercisi dediğimiz çalışkan ve vazifeşinas mahlûk, Kemalist inkılâptan ve demiryolların devletleştirilmesinden sonra ye- tişebilmiştir.

Mimarî kadar, mevzuları bakımından mü- tenevvi sanat sahası azdır. İnsan ihtiyaçları- nın her çeşidine, mimari, cevap vermek mecbu- riyetindedir. Gar, hastane, tiyatro, hamam, konservatuvar, mektep, otel, ev ve daha neka- dar saysak bitiremiyeceğimiz kadar çok yapı cinsleri, mimarinin sebep ve gayesidir. Mimar, bütün bu ihtiyaçlara cevap verecek, cevap ver- mek için de ihtisasa gidecek olan adamdır.

Genç Türkiyenin genç mimarı, bütün bu işleri kusursuz ve hatta başka memleketlerdeki mükemmeliyette halledecek kadar tecrübe sa- hibi olamamıştır. Fakat bunlardan bir çoğunu başaracak bir mevkidedir.

Eğer yabancı ustaların örneklerini genç mimarlarımızın önüne koymasaydık ve akade- mideki ıslahatı yapmasaydık, meşrutiyet dev- rindeki cephe nakkaşlığından bir adım öteye gidemezdik. Mimarlarımızı ya Avrupaya sık sık göndererek gezdireceğiz yahut memleket dahi- linde yabancı yapı ustalarına örnek bina n e v i - leri yaptıracağız. Bunun ikisi ortası yoktur.

Görgüsüz sanatkâr yetişmez. Ressamlarımıza ne «galeri» yapabiliyoruz ne de seyahatlerini temin ediyoruz. Bu. yüzden, ileri gitmesi nisbe- ten daha kolay olan resim sanatının bir türlü terakkisine şahit olamıyoruz.

Genç mimarlarımız, bir çok işleri başara- bileceklerini bize göstermişlerdir. Millî İktisat ve Tasarruf cemiyetinin açtığı ilk beynelmilel müsabakayı m i m a r Şevkinin kazanması, bir çok yapıların projesini kendi mimarlarımıza havale edebileceğimiz kanaatini takviye etmiş- tir.

Şimdi duyuyoruz ki, bir kaç bina projesi daha müsabakaya konacaktır:

1. İstanbul konservatuvarı 2. Sümer Bank merkez binası 3. Ankara garı

4. İstanbul Adliye binası

5. Ankarada bir Himayeletfal apartımanı.

Bunlardan iki birincisi hatta müsabakaya konmuştur. Diğerleri de önümüzdeki h a f t a l a r - da konacaktır.

Bunların hepsi büyük binalardır. Herhangi bir mimarımızın bunların hepsine birden işti- rak etmesine imkân yoktur. Çünkü mimarları- mız, henüz tekbaşlarına çalışan ve büyük atel- ye teşkilâtlarından mahrum bulunan kimseler- dir.

Eğer her bina müsabakasına azamî 5-6 m i - marımız iştirak eder ve bunlardan da ancak birisi liyakatli bir m i m a r olursa, bizzat müsaba- ka fikrini baltalamış olmaz mıyız? Çünkü mü- sabaka demek, en iyi kuvvetlerin tam bir işti- rakini temin ettikten sonra bunların arasın- dan en iyisini seçmek demektir.

İşte bunun için, bizde, sadece müsabaka ilân etmek kâfi değildir. Müsabakaları bir el- den tanzim etmek te lâzımdır. Bunu, ya bina yaptırmak istiyenlerin bir araya gelerek bina- larını bir takım zaman fasılaları dahilinde mü- sabakaya koymaları yahut ayni şeyin meselâ Mimarlar Birliği gibi meslekî bir teşekkül tara- fından temini lâzımdır. Yahut ve daha iyisi, her iki t a r a f ı temsil eden bir müsabaka komis- yonunun yapılması lâzımdır.

Böyle yapılmadığı yani müsabakaların cılız ve verimsiz kaldığı takdirde, hem-bina sahiple- ri, hem mimarlar hem de ve daha fenası Türk mimarisinin ilerlemesi davası mutazarrır ola- caktır.

İşte bizzat plân demek olan mimari dava- sında bile, tekrar plân ve plânlı çalışma meselesi.

Bu, bizim memleketin derdidir. Bunu anla- mak lâzımdır. Bizde her şey, henüz o kadar da- ğınık, o kadar yeni ve o kadar teşekkül ve te- kevvün halindedir ki, işleri plânlaştırmak esas- tır ve daha uzun zamanlar esas kalacaktır. Aksi takdirde enerji israflarından kurtulamayız.

Referanslar

Benzer Belgeler

Zemin katında plânından anlaşılacağı veçhile kabul dai- resi ve servis kısmı vardır, üst kat doğrudan doğruya yatak odalarını ve banyoyu ihtiva edip ailenin hususî

Meselâ; Bizans mimarî sanatı gerek ehlisalipler tesirile gerekse ticaret yolile ta «Göle», «Perigord» ra, Sırbistana, Bulgaristana, Romanyaya, Makedonyaya, Rusyaya kadar

Genel bina İskeletinin statik ve neticede maliyette eko- nomik, azlık, suların akışında temizlik ve evin içine alabil- mek imkânı; düz çatıda dilatasyon ve neticesi dam - bahçe

(Bugünkü yollar; kurunu vustadan kalmış keçi yolları üzerine kaldırım döşenerek meydana gelmiştir. Bunlar mo- dern teknik neticesi hasıl olmuş değildir. Eşeklerin sallana

Talebenin tecrübe rasadlarına yarıyan küçük dürbinlerin konması için binanın çatısı iki teras halinde yapılmıştır.. Bu teraslar üzerinde âletlerin

Cami tadile uğramış ve sonradan yapılan minaresinin mimarî şekli çok güzel ve enteresandır.. Yine Fatihle beraber İstanbula giren gazilerden Kadı Mehmede ait

Dış yan duvarlarının, şimdi yerleri sıvanmış olan kısımları vak- tile bütün çini kaplı imiş, Bu çiniler Bursadaki (Yeşil cami)- nin renk ve tertibinde olup o devreye

(iptidaî insan yoktur. İptidaî araçlar vardır. Fikir, başlangıçın- llk insan iptidaî bir matematik sahibidir, ölçü olarak dirseğini, ayağını, adımını., kullandı,