• Sonuç bulunamadı

Öğrencilerin medya okuryazarlığı dersine bakışı: Konya ili örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Öğrencilerin medya okuryazarlığı dersine bakışı: Konya ili örneği"

Copied!
198
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TC

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ GAZETECİLİK ANABİLİM DALI

ÖĞRENCİLERİN MEDYA OKURYAZARLIĞI DERSİNE BAKIŞI: KONYA İLİ ÖRNEĞİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

DOÇ.DR. İBRAHİM TORUK

HAZIRLAYAN SEMANUR SİVRİTEPE

(2)

i T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Ö ğ re n c in

in Adı Soyadı: SEMANUR SİVRİTEPE Numarası: 114222001012

Ana Bilim / Bilim Dalı: GAZETECİLİK

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tezin Adı: Öğrencilerin Medya Okuryazarlığı Dersine Bakışı: Konya İli Örneği

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)

ii

(4)

iii T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğ re n c in in

Adı Soyadı: SEMANUR SİVRİTEPE Numarası: 114222001012

Ana Bilim / Bilim Dalı: GAZETECİLİK

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı: Doç. Dr. İbrahim TORUK

Tezin Adı: Öğrencilerin Medya Okuryazarlığı Dersine Bakışı: Konya İli Örneği

ÖZET

Yazılı, görsel ve işitsel iletiler yoluyla insanlara ulaşan medya; modern insanın tutum ve davranışlarını etkilemede önemli bir güce sahiptir. Gün içerisinde medyayla geçirilen sürenin artması, hatta medyaya bağımlı hale gelinmesi, medya araçları üzerinde düşünülmesini zorunlu hale getirmiştir. Çünkü çeşitli çıkar grupları tarafından yönlendirilen medya mesajları, sanılanın aksine zararsız değildir. Çeşitli amaçlar doğrultusunda oluşturulan ve aktarılan medya mesajlarına karşı bilinçli olma eğilimi, medya okuryazarlığı anlayışının doğmasındaki en önemli nedendir. Bu alanda bir eğitim, öğrencilerin medya konusunda bilinçlenmesine katlı sağlar.

Bu çalışmada; ülkemizde kısa bir geçmişi olan medya okuryazarlığı dersinin öğrenciler üzerinde ne derece etkili olup olmadığını ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu doğrultuda öğrencilere yöneltilen sorulara verilen cevaplarla; medya okuryazarlığı dersini alan ve almayanlar arasında anlamlı bir farklılığın olup olmadığı tespit edilmiştir. Teorik bilgiler ve araştırma sonucunda elde edilen bulgular ışığında programın olumlu ve eksik yanları ortaya konularak, yapılması ve dikkat edilmesi gerekenler belirlenip, sonuç ve öneriler kısmı oluşturulmuştur. Araştırmada evren olarak Konya iline bağlı ilköğretim okullarının 7 ve 8. Sınıf öğrencileri; örneklem olarak ise Konya’daki üç merkez ilçe olan Selçuklu, Meram ve Karatay ilçelerine bağlı 10 farklı ilköğretim okulundan toplam 513 öğrenci belirlenmiş ve saha araştırması yöntemi kullanılmıştır.

(5)

iv T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğ re n c in

in Adı Soyadı: SEMANUR SİVRİTEPE Numarası: : 114222001012

Ana Bilim / Bilim Dalı: GAZETECİLİK

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı: Doç. Dr. İbrahim TORUK

Tezin İngilizce Adı: Student’s Viewpoint to Media Litracy Lesson: The Case Of Konya Province

ABSTRACT

Media, reaching people through written, visual and auditory messages, has an important power in influencing the attitudes and behavior of modern man. The increased time spent with the media during the day and even becoming addicted to the media have made it necessary to consider media tools. This is because media messages driven by various interest groups, contrary to popular belief, are not harmless. Tendency to be aware of the media messages transferred and created for a variety of purposes is the most important reason for the emergence of the concept of media literacy. An education in this field will help students raise awareness about the media.

The purpose of this study is to investigate how effective the media literacy course – having a brief history in our country – is on students. In this context; questions have been directed to students, and it has been detected whether there is a significant difference between the responses of the students taking media literacy course and those not taking this course. In the light of theoretical knowledge and the findings obtained from research results; the positive and incomplete points of the program have been identified, the points to be completed and considered have been identified and a conclusions and recommendations section has been created. The study universe consists of 7th and 8th grade students of primary schools in the province of Konya; and 513 students from 10 different primary schools in Selçuklu, Meram and Karatay, 3 central districts in Konya, have been selected as the sampling group and field research method has been used.

(6)

v ÖNSÖZ

Ülkemizde ilköğretimde verilmeye başlanan medya okuryazarlığı dersine öğrencilerin bakışını ve dersin başarılı olup olmadığını ortaya koymak için hazırlanan bu çalışma; Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek lisans tez çalışması kapsamında oluşturulmuştur. Örneklem olarak seçilen Konya İlinde yapılan saha araştırmasıyla, mevcut durum ortaya konularak, gerekli eleştirel ve önerilere yer verilmiştir. Alana küçükte olsa bir katkı sağlamayı amaçlayan çalışma, okullarda verilen medya okuryazarlığı eğitiminin eksiklerini gösterip, gerekli düzenlemelerin yapılması açısından önemli görülmektedir. Uzun bir süreci kapsayan çalışmanın ortaya çıkmasında birçok insanın katkısı göz ardı edilemez.

Çalışmam esnasında sağladığı kolaylık ve yardımlarından dolayı danışman hocam Doç. Dr. İbrahim TORUK’a, araştırmada kullandığım ölçeğin hazırlanmasında bilgi alışverişinde bulunduğum ve emeğini hiçbir zaman esirgemeyen değerli hocam Doç. Dr. Şükrü BALCI’ya, üniversiteye başladığım ilk günden beri derin bir sevgi ve saygı beslediğim, akademik bilgisine hayran kaldığım çok değerli hocam Doç. Dr. Banu TERKAN’a, hayatımda önemli yeri olan Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin kıymetli diğer hocalarına minnettarım. Üniversite eğitimim esnasında verdikleri değerli bilgileriyle yolumu aydınlattılar. Çok severek yaptığım mesleği seçmemde bana yol gösteren arkadaşım Mustafa ASLAN’a, oda arkadaşlarım Arş. Gör. F. Betül AYDIN’a, Arş. Gör. Hülya A. ERTÜRK’e ve tüm yaşamım boyunca her anımda yanımda olan maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen en değerli varlığım güzel aileme; anneme, babama, abime, ablama sonsuz teşekkürler ediyorum. Bitmek bilmeyen sevgileri ve sabırları için onlara minnettarım.

Semanur SİVRİTEPE KONYA 2014

(7)

vi İÇİNDEKİLER

BİLİMSEL ETİK SAYFASI ... .i

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU ... ii

ÖZET... iii ABSTRACT ... iv ÖNSÖZ... v İÇİNDEKİLER ... vi KISALTMALAR ... ix GİRİŞ ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM MEDYANIN TANIMI, ÖNEMİ, İŞLEVLERİ VE ETKİLERİ 1.1. MEDYA KAVRAMI ... 6

1.2. MEDYA ÇAĞI ... 8

1.3. MEDYANIN ÖNEMİ ... 14

1.4. MEDYANIN İŞLEVLERİ ... 18

1.4.1. Haber ve Bilgi Verme İşlevi ... 21

1.4.2. Eğlendirme İşlevi... 22

1.4.3. Eğitim İşlevi ... 23

1.4.4. Toplumsallaşma İşlevi ... 24

1.4.5. Denetim, Eleştiri ve Kamuoyu Oluşturma ... 25

1.4.6. Reklam ve Tanıtım ... 26

1.5. EĞEMEN İDEOLOJİNİN BİR ARACI OLARAK MEDYA ... 26

1.6. MEDYANIN GENÇLER ÇOCUKLAR VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİSİ ... 31

1.7. MEDYA OKURYAZARLIĞI EĞİTİMİNİ GEREKLİ KILAN NEDENLER ... 40

1.7.1. Enformasyon Seli ve Şiddet İçerikli Yayınlar ... 41

1.7.2. Medya Yayınlarının Magazinleşmesi... 42

1.7.3. Reklam: Tüketime Özendirme Aracı ve Medyanın Temel Gelir Kaynağı... 43

1.7.4. Tekelleşme ... 45

(8)

vii İKİNCİ BÖLÜM

MEDYA OKURYAZARLIĞI

2.1. OKURYAZARLIK VE ENFORMASYON OKURYAZARLIĞI KAVRAMLARI ... 46

2.2. OKURYAZARLIKTAN MEDYA OKURYAZARLIĞINA ... 49

2.3. MEDYA OKURYAZARLIĞININ TANIMI ... 50

2.4. MEDYA OKURYAZARLIĞI DERSİNİN AMACI... 55

2.5. MEDYA OKURYAZARLIĞI NEDEN GEREKLİ? ... 61

2.6. MEDYA OKURYAZARLIĞI EĞİTİMİ NEDEN SÜREKLİLİK İSTER? ... 65

2.7. MEDYA OKURYAZARLIĞININ TEMEL İLKELERİ ... 67

2.8. MEDYA OKURYAZARLIĞININ EĞİTİMDEKİ YERİ ... 71

2.8.1. Dersin İçeriği ... 72

2.8.2. Dersin Uygulanmasındaki Eksiklikler ... 76

2.8.3. Medya Okuryazarlığı Eğitimini Geliştirme İçin Neler Yapılabilir? ... 78

2.8.4. Nitelikli Medya Okuryazarlığı Eğitimi İçin Derse Verecek Öğretmenlerde Bulunması Gereken Özellikler ... 86

2.9. MEDYA OKURYAZARLIĞINDA EĞİTİMCİ VE AİLENİN ROLÜ ... 87

2.9.1. Eğitimcinin Rolü ... 89

2.9.2. Ailenin Rolü ... 90

2.10. MEDYA OKURYAZARLIĞI DERSİNİN KAZANDIRDIĞI BECERİLER ... 92

2.11. MEDYA OKURYAZARLIĞININ TARİHSEL GELİŞİMİ... 95

2.11.1. Dünyadaki Gelişi ... 95

2.11.2.Türkiye’deki Gelişimi ... 104

2.11.2.1 RTÜK’ün bu alanda yaptığı çalışmalar ... 106

2.12. MEDYA OKURYAZARLIĞINA GETİRİLEN İKİ FAKLI YAKLAŞIM ... 113

2.12.1. Ana Akım: Korumacı Medya Okuryazarlığı Yaklaşımı ... 114

2.12.2. Eleştirel Medya Okuryazarlığı Yaklaşımı ... 115

2.13. MEDYA OKURYAZARLIĞINDA ELEŞTİRELLİĞİN GEREKLİLİĞİ ... 117 2.14. MEDYA OKURYAZARLIĞINA YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALARIN BAZILARI . 122

(9)

viii ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ÖĞRENCİLERİN MEDYA OKURYAZARLIĞI DERSİNE BAKIŞININ İNCELENMESİNE YÖNELİK

METODOLOJİ VE SAHA ARAŞTIRMASI BULGULARI

3.1. METODOLOJİ ... 126

3.1.1. Araştırmanın Problemi ... 126

3.1.2. Araştırmanın Amacı ve Önemi ... 128

3.1.3. Araştırmanın Modeli ... 129

3.1.4. Araştırmanın Evren ve Örneklemi ... 130

3.1.5. Araştırma Formu ve Ölçüm Araçları ... 130

3.1.6. Verilerin Analizi ve Kullanılan Testler ... 131

3.1.7. Araştırma Soruları ve Hipotezler ... 133

3.2. BULGULAR VE YORUM... 134

3.2.1. Katılımcıların Sosyo-Demografik Özellikleri ... 134

3.2.2. Katılımcıların Medyaya Yönelik Düşüncelerine İlişkin Bulgular ... 139

3.2.2.1. Katılımcıların Medya Kullanım Sıklığına İlişkin Bulgular... 139

3.2.2.2. Katılımcıların Medyaya Yönelik Düşüncelerinin Tanımlanması ... 142

3.2.2.3. Katılımcıların Medya Kullanım Nedenine İlişkin Bulgular ... 145

3.2.2.4. Katılımcıların Kitle İletişim Araçlarına Verdiği Güven Bulguları ... 148

3.2.2.5. Katılımcıların TV yayınlarında kullanılan “Akıllı İşaretleri” Bilmelerine İlişkin Bulgular ... 151

3.2.3. Katılımcıların Medya Okuryazarlığı Dersine ilişkin Görüşleriyle İlgili Bulgular ... 152

3.2.3.1. Medya Okuryazarlığı Dersini Alan ve Almayanların Yüzdelik Dağılımı ... 152

3.2.3.2. Katılımcıların Medya Okuryazarlığı Dersine İlişkin Görüşlerinin Değerlendirilmesi ... 153

3.2.3.3. Medya Okuryazarlığı Dersinin Tavsiye Edilmesine İlişkin Bulgular ... 157

3.2.3.4. Dersin İçerik Açısından Yeterli Bulunma Durumu ... 158

3.2.4. Katılımcıların Medyaya Yönelik Eleştirelliği Konusunda Bulgular ... 159

SONUÇ VE ÖNERİLER ... 164

KAYNAKÇA ... 171

(10)

ix TABLOLAR LİSTESİ

Tablo-1: Katılımcıların Cinsiyete Göre Dağılımı ... 135

Tablo-2: Katılımcıların Yaşa Göre Dağılımı ... 135

Tablo-3: Katılımcıların Annelerinin Eğitim Düzeyine Göre Dağılımı... 136

Tablo-4: Katılımcıların Babalarının Eğitim Düzeyine Göre Dağılımı ... 136

Tablo-5: Katılımcıların Sınıflara Göre Dağılımı ... 137

Tablo-6: Katılımcıların Ailelerinin Aylık Ortalama Gelir Düzeyi ... 137

Tablo-7: Katılımcıların Eğitim Gördükleri Okullara Göre Dağılımı ... 138

Tablo-8: Katılımcıların Medya Kullanım Sıklığı Ortalaması ... 139

Tablo-9: Cinsiyete Göre Haftalık Medya kullanımındaki Farklılık ... 140

Tablo-10: Medya Okuryazarlığı Dersini Alma Durumuna Göre Medya Kullanımındaki Farklılık ... 141

Tablo-11: Katılımcıların Medyaya Yönelik Düşüncelerinin Tanımlanması ... 142

Tablo-12: Cinsiyete Göre Medyaya Yönelik Düşüncelerin Tanımlanması ... 143

Tablo-13: Medya Okuryazarlığı Dersini Alıp Almama Durumlarına Göre Medyaya Yönelik Düşüncelerin Tanımlanması ... 144

Tablo-14: Katılımcıların Medya Kullanım Nedeninin Ortalaması ... 145

Tablo-15: Katılımcıların Cinsiyete Göre Medya Kullanım Nedenindeki Farklılık ... 146

Tablo-16: Katılımcıların Medya Okuryazarlığı Dersi Alıp Almama Durumlarına Göre Medya Kullanım Nedenindeki Farklılık ... 147

Tablo-17: Katılımcıların Kitle İletişim Araçlarına Verdiği Güven Notu İstatistiği ... 148

Tablo-18: Cinsiyete Göre Kitle İletişim Araçlarına Duyulan Güven Farklılığı... 149

Tablo-19: Medya Okuryazarlığı Dersini Alıp Almama Durumuna Göre Kitle İletişim Araçlarına Duyulan Güven Farklılığı ... 150

Tablo-20: Katılımcıların “Akıllı İşaretleri” Bilme Oranı ... 151

Tablo-21: Katılımcıların Medya Okuryazarlığı Dersi Alma Durumlarına Göre Dağılımları ... 153

Tablo-22: Katılımcıların Medya Okuryazarlığı Dersine İlişkin Görüşleri ... 153

Tablo-23: Katılımcıların Cinsiyete Göre Medya Okuryazarlığı Dersine İlişkin Görüşlerindeki Farklılaşma ... 154

Tablo-24: Katılımcıların Medya Okuryazarlığı Dersi Alıp Almama Durumlarına Göre Medya Okuryazarlığı Dersine İlişkin Görüşlerindeki Farklılaşma ... 156

(11)

x Toblo-25: Medya Okuryazarlığı Dersini Alan Katılımcıların Dersi Almayanlara Tavsiye Etme Durumu... 157 Tablo-26: Medya Okuryazarlığı Dersini Alan Katılımcıların Dersi İçerik Açısından Yeterli Bulma Durumu... 158 Tablo-27: Öğrencilerin Medyaya Yönelik Eleştirelliğinin Tanımlanması ... 159 Tablo-28: Cinsiyet ile Medyaya Yönelik Eleştirellik Arasındaki Farklılık ... 161 Tablo-29: Medya Okuryazarlığı Dersi Alıp Almama durumu ile Medyaya Yönelik Eleştirellik Arasındaki Farklılık ... 162

(12)

xi KISALTMALAR LİSTESİ

AB: Avrupa Birliği

ABD: Amerika Birleşik Devletleri AMLA: Alliance for a Media Literacy ATOM: Australian Teachers of Media

ECML: Avrupa Medya Okuryazarlığı Merkezi EGM: Emniyet Genel Müdürlüğü

KİA: Kitle İletişim Araçları MEB: Milli Eğitim Bakanlığı MYO: Medya Okuryazarlığı OFCOM: Office of Communications RTÜK: Radyo Televizyon Üst Kurulu TTK: Türk Tarih Kurumu

t.y: Tarih Yok

TUBİM: Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi

UNESCO: United Nations Educational Scientific and Cultural Organization v.d : Ve Diğerleri

(13)

1 GİRİŞ

Son yıllarda teknolojik alanda yaşanan hızlı gelişmeler, buna paralel olarak iletişim araçlarını da etkilemiştir. Medya; zaman içerisinde gelişen ve değişen teknolojilerle sürekli kendini yenileyerek, bireylerin yaşamına hızlı bir şekilde girmiştir. Çeşitlenen kitle iletişim araçlarıyla geleneksel medyanın yanı sıra, yeni medya kavramı ortaya çıkmış ve buna paralel olarak medyanın gücü, yapısı, işleyişi ve insanlar üzerinde oluşturduğu etki de değişmiştir. Nitelik ve nicelik olarak artan bu araçlar, toplumun her alanını kuşatarak bireyleri kendi himayesine almış ve toplum gün geçtikçe medyaya daha bağımlı hale gelmiştir. Toplumların medyayla bütünleşik bir şekilde yaşadığı, olumlu ve olumsuz tüm etkileriyle karşı karşıya kaldıkları bilinmektedir.

İletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler yaşamın her alanına yansıyarak, bilginin küresel bir boyut kazanmasını sağlamıştır. Bu teknolojik gelişmeler sayesinde, insanlar arasındaki engeller ve coğrafi sınırlar büyük oranda ortadan kalkmıştır. Tek bir tuşla, gidip görme ihtimali olmayan veya binlerce kilometre uzaklıkta yer alan bir ülkedeki gelişmeyi anında öğrenmek mümkün hale gelmiştir. Bilgiye erişimin daha önce hiç olmadığı kadar kolay ve ucuz olması iletişim teknolojilerine olan ilgiyi daha da artırmıştır. Yaşanılan medya çağında bilgiye erişimin kolaylaşmasının yanı sıra bilginin üretimi de hız kazanmıştır. Bu gerekçeyle medyanın sunduğu yüzlerce içerik içerisinde, doğru tercih yapmak gereklidir. Sosyal yaşamın en önemli aktörlerinden biri haline gelen medya konusunda bilgi sahibi olmak zorunlu hale gelmiştir.

Özellikle çocuklar ve gençlerin medya araçlarından etkilenme ihtimalleri daha yüksektir ve dünyaya ilişkin bilgi ve becerilerinin büyük çoğunluğunu bu araçlar sayesinde kazanmaktadırlar. İletişim araçları bireylerin değer yargılarını, tavırlarını, inançlarını farklı oranda etkilemekte, yeniden şekillendirip değiştirmek gibi önemli bir işlevi üstlenmektedir. Ancak medyadan etkilenme her zaman bilinçli olarak gerçekleşmez. Kitle iletişim araçlarının sayıca fazla olması ve çevreyi kuşatması, günlük hayat içerisinde bu araçlardan kaçışı neredeyse imkansız hale getirmiştir. Gün

(14)

2 içerisinde maruz kalınan enformasyonun seçilmeden, bilinçsizce alınması üzerinde düşünülmesi gereken tehlikeli bir konudur. Bilinçli tercihlerden oluşmayan medya tüketimi, bireyleri medyanın zararlarına açık pasif alıcılar durumuna getirir.

Bilinçli, aktif alıcı durumuna gelmek medya kontrolünün sağlanması açısından hayati öneme sahiptir. Bu sayede medyanın istenmeyen etkilerinden kaçıp, korunmak mümkün olmaktadır. Medyanın işlevlerini sıralarken ilk sıralarda yer alan haber verme ve eğitme işlevi zamanla önemini kaybetmiştir. Medya sektörünün ekonomik yapısı, reklama bağımlı hale gelmesi, güç-iktidar ilişkilerinin merkezinde yer alması yayınların içeriğinde farklılığa neden olmuştur. Yayınlarına devam edebilmek ve kar elde edebilmek için gelire ihtiyaç duyan medya sektörü, izleyiciler tarafından daha fazla tercih edilmeyi önceliklerine almıştır. Böyle bir ortamda yayınların eğitici yönü önemsenmemeye, dikkat çeken sansasyonel yayınlara ağırlık verilmeye başlanmıştır. Medya içeriği ekonomi ve ideoloji gibi özel amaçlar doğrultusunda oluşturulup hedef kitleye aktarılmaktadır.

Medya metinleri işlenmesi gereken bir hammaddedir. Okuyucunun üretilen yapıyı parçalara ayırarak derin anlamları, duygusal unsurları, teşvik edilen değerleri ve estetik nitelikleri görmesi gerekmektedir. Bunların gerçekleşebilmesi için bireyin derin bir bilgi birikimine (Şahin: 2011:8) ve eleştirel bakış açısına sahip olması zorunludur. Medyayı doğru şekilde incelemek, medyadan daha doğru şekilde yararlanmak ve medyanın toplum üzerindeki olumsuz etkilerine engel olmak için medya okuryazarlığı eğitimine ihtiyaç vardır. Medyaya yönelik bilinç sağlamayı amaçlayan medya okuryazarlığı eğitimi sadece çocuklara değil, okul öncesi eğitimden başlayarak ilerleyen yıllarda da verilmesi gereken önemli bir eğitimdir. Her yaştan bireyin böyle bir eğitime farklı düzeylerde de olsa ihtiyacı vardır.

Halkı bilinçlendirme ve medya ortamındaki özdenetim olanaklarını harekete geçirme adına gerek meslek örgütleri, gerek sivil toplum kuruluşları, gerekse de hükümetler çeşitli çalışmalar yürütmektedir. Bu alanda yapılan çalışmaların en önemlilerinden birisi de şüphe yok ki medya okuryazarlığı hareketidir (İlköğretim Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretmen El Kitabı, 2007: 37). Ortaokullarda 6-7 ve 8.

(15)

3 sınıflara verilmeye başlanan medya okuryazarlığı eğitiminde amaç; yalnızca medya kullanım alışkanlıklarının düzenlenmesi ve medya araçlarının etkin şekilde kullanımı değildir. Toplumsal hayat içerisinde düşünen, eleştiren, yorum yapabilen, beğenmediği veya yanlış olduğunu düşündüğü bir durumda kendi fikrini ifade etmekten çekinmeyen bilinçli bireyler yetiştirmek istenir. Medya yetkini bir bireyden medyada maruz kaldığı içeriğe hemen inanmaması, aynı bilgiyi farklı kaynaklardan araştırarak doğruluğunu teyit etmesi ve medya karşısında rasyonel hareket etmesi beklenir. Eleştirel yönün güçlenmesi; medyadaki bilgilerin taraflı ya da tarafsız, gerçek ya da çarpıtılmış, olumlu ya da olumsuz olduğunun farkına varılmasına imkan sağlar ve medyanın görünmeyen veya gösterilmek istenmeyen yüzünün ortaya çıkmasını kolaylaştırır.

Uzun dönemi kapsayan bir dönüşüm projesi olarak nitelendirilen medya okuryazarlığı eğitimi; günümüz medya çağı içerisinde lüks veya alternatif olmaktan çıkıp, zorunlu hale gelmiştir. Verilen eğitimle çocuklara bilgiye erişim, çözümleme, değerlendirme ve üretme becerileri kazandırılmak istenir. Medya okuryazarlığı bilincine sahip bir kişi bilgiye kısa süre içerisinde doğruluğunu kontrol ederek ulaşma imkanı elde eder. Maruz kaldığı çok sayıda enformasyon yığını içerisinde doğru olmadığını düşündüğü ve önemsiz gördüğü bilgileri eleyerek, doğru olduğuna inandığı ve ihtiyaç duyduğu bilgilere ulaşır. Medya okuryazarlığının önemli bir amacı, medya mesajlarının kurgusal olduğunun fark edilmesini sağlamaktır. Bu kurgusallığın bilincinde olup ona göre hareket edilmesi istenir. Çakmak, medya okuryazarlığı eğitimini hem çeşitli şekillerle toplumsal katılımın nasıl gerçekleştirilebileceğine hem de bu konudaki sorumlulukların farkına varılmasına imkan veren bir eğitim olarak tanımlar (2013:220). Sadece bireyi bilinçlendirmekle kalmayıp, medya kuruluşlarını da yayınları konusunda daha dikkatli olmaları için yönlendirmektedir.

Temeli eleştirel, sorgulayıcı düşünme sistemine dayanan eğitim, toplumun ve buna paralel demokrasinin gelişmesine imkan sağlar. Sosyal ve katılımcı bireyin oluşmasının önünü açar. Burada şunu anlamak önemlidir ki, medya okuryazarlığı demokratik bir toplumun olmazsa olmazları arasında yerini alır, toplumsal katılımın

(16)

4 önündeki engelleri kaldırmış olur. Ancak unutulmaması gereken önemli bir nokta da medya okuryazarlığı eğitiminin çocukları medya mesajlarına karşı korumak olmadığıdır. Çocukları korumak için yapılan her türlü kısıtlama ve yasaklar belki de yasaklanan içeriğe karşı talebi artıracaktır. Ayrıca yasaklar sorgulama yeteneğinden uzak pasif bireylerin oluşmasına da neden olabilir. Bu tehlikenin farkına varılmasıyla korumacı medya okuryazarlığı anlayışı önemini kaybetmiş, eleştirel medya okuryazarlığına olan talep artmıştır. Eleştirel medya okuryazarlığı anlayışındaki “aktif izleyici” anlayışı yaşatılmaya çalışılır. Aktif izleyiciyle kastedilen medyanın yönlendireceği değil; medyayı sorgulayan, yönlendiren, kontrol eden bilinçli bireylerdir. Aynı bilginin diğer kaynaklarda nasıl ele alındığının farkına varılması ve farklı kaynaklarda konulara ayrılan yer ve zamanı kıyaslayarak değerlendirme yapılması dersin kapsamında öğrencilerden beklenen yetenekler olarak değerlendirilebilir.

Çalışma kapsamında, medya okuryazarlığı dersinin önemi ve öğrencilerin medya okuryazarlığı dersine bakışı incelenmeye çalışılmıştır. Üç bölümden oluşan çalışmanın ilk bölümünde medya konusuna, ikinci bölümünde medya okuryazarlığı eğitimine yönelik bilgi ve gelişmelere, son bölümde ise gerçekleştirilen saha araştırmasının sonuçlarına yer verilmiştir. Medyanın ayrıntılı olarak incelendiği ilk bölüm, medya okuryazarlığı eğitiminin gerekliliğini anlatmak açısından önemlidir. İlk bölümün başlığı altında; medya kavramı, medyanın önemi, medya çağı, medyanın işlevleri, medyanın gençler-çocuklar ve toplum üzerindeki etkileri ve medya okuryazarlığını gerektiren medya ortamları incelenmiştir. Medyanın birey hayatındaki önemine yer verirken, kitle iletişim araçlarının artan sayısı ve etkisiyle bu araçların tehlikeli bir duruma geldiğine dikkat çekilmiştir.

Medya okuryazarlığı eğitimiyle ilgili teorik bilgilere yer verilen ikinci bölüm konuya dikkat çekmek açısından önemlidir. Medya okuryazarlığı kavramının ne anlama geldiği, önemi ve gerekliliği konusunda farkındalık yaratılmak istenmiştir. Çalışmanın temel kavramlarına ve dayanaklarına yer verilen bu bölümde; yıllar önce Avrupa ve Amerika’da başlayan medya okuryazarlığı eğitiminin Türkiye ve Dünyadaki gelişimi anlatılmış, medya okuryazarlığı eğitimine yönelik amaç ve

(17)

5 beklentilere yer verilmiştir. Mevcut durumun çerçevesi çıkarılarak, yeri geldiğinde eleştiriler ve önerilere yer verilmiştir. Bölümün sonunda konuyla ilgili yapılmış olan örnek çalışmalar özetlenmiştir.

Çalışmanın üçüncü bölümünde Konya ilinden seçilen 10 ortaokulda saha araştırması yapılmıştır. Araştırmaya medya okuryazarlığı dersini alan ve almayan toplamda 513 öğrenci katılmıştır. Elde edilen veriler ışığında medya okuryazarlığı dersinin ne derece etkili olup olmadığı, öğrencilerin medyaya ve derse yönelik düşünceleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Sonuç bölümünde çalışmayla ilgili genel değerlendirmeler yapılarak, araştırma sonucu doğrultusunda çeşitli önerilere yer verilmiştir.

(18)

6 BİRİNCİ BÖLÜM

MEDYANIN TANIMI, ÖNEMİ, İŞLEVLERİ VE ETKİLERİ 1.1. MEDYA KAVRAMI

Medya kavramı, kitlesel iletişimin yapıldığı araçlar topluluğunu kapsamaktadır. Bu kapsam tarihsel açıdan ele alındığında içerisine tiyatro, radyo, televizyon, plak, kaset, video-kaset, kompakt-disk ve internet gibi iletişim teknolojisindeki gelişmelerin ürünü olan araçlar girmektedir. Her aracın kendisine has özellikleri olmasına rağmen verilen iletileri çoğaltmaları tek önemli özellikleridir (Aziz, 2012: 118).

Hall, (1999: 236) ise medyayı, “Mesajların ve karmaşık söylemlerde düzenlenmiş göstergelerin üretilmesi için, toplumsal, ekonomik ve teknik olarak örgütlenmiş aygıtlar.” olarak tanımlamaktadır. Bilgiyi transfer eden basılı, elektronik ve dijital her şey bu tanıma ilave edilebilir (Levin vd.,2004: 6). Mora’a (2008: 5-6) göre medya; her çeşit mesajı, farklı sosyo-demografik özelliklere sahip kitleye, kendi yayın politikasına göre dolayımlayarak ve aracın özelliklerine göre formatlayarak, tek yönlü yayan, kitle iletişim aracıdır.

Medya kelimesi var olan tüm iletişim araçlarını ve ortamlarını içerisinde barındırır. Çünkü bu ortam ve araçlar birbirini tamamlamakta ve ayılmaz bir görünüm sergilemektedir (İlköğretim Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretmen El Kitabı, 2007: 29). Medya; İngilizce ortam anlamına gelen “medium” kavramının çoğulu olarak “ortamlar” (media) anlamına gelmektedir. Başka bir ifadeyle medya resim, sembol, fotoğraf gibi görsel ortamlar; şarkı, ses efekti gibi işitsel ortamlar; film, müzik klibi gibi hem görsel hem işitsel ortamlar; kitap ve dergi gibi basılı farklı ortamlardan meydana gelir (Çakmak, 2013: 212). Televizyondan, dergiye, radyoya, gazeteye, internete kadar tüm bu araçlar medya olarak adlandırılır. Gittikçe sayısı ve kapsamı artan medya araçları sayesinde, bireyin yaşantısı eskiye oranla büyük bir değişim geçirmiştir.

(19)

7 Medya araçları kaynaktan uzakta bulunan, birbirlerinden ayrı konumlanmış çok sayıda insanla aynı anda ilişki kurabilen teknolojik ortamlar olarak tanımlanabilir. Medya kitle toplumunun vazgeçilmez bir öğesi haline gelmiştir ve bireyin hayatının devamı için önemli bir gerekliliktir. Kitle iletişim araçları olarak da adlandırılan medyanın çeşitli yönleriyle insan hayıtına sağladığı kolaylıklarda göz ardı edilmemelidir (Tuncer,2013:9).

Farklı medya araçları, insanların farklı duyularına seslendiği için farklı içeriklerle hazırlanıp topluma sunulmaktadır (Aziz, 2012: 119). Hem geleneksel hem de yeni iletişim teknolojilerini içerisinde barından medya, bilgiyi halka ulaştıran temel araç olarak görülmektedir. Medya uzak-yakın fark etmez, geniş kitlelere mesaj aktarmaktır. Medyanın insan hayatındaki serüveni, bu araçların önemini ve yerini gün geçtikçe artırmaktadır. Artık toplumsal yaşam bu araçlar sayesinde algılanmaya başlanmış ve insanlar medyanın sunmuş olduğu dünya içerisinde yaşamaya başlamışlardır. Günlük yaşam içerisinde alınan kararlarda temel belirleyici medya araçları haline gelmiştir.

Medya; sosyal yaşamın en önemli aktörlerinden biri olduğu ve modern dünyada pek çok insanın yaşımı medya aracılığıyla algıladığı bilinir (İlköğretim Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretmen El Kitabı, 2007: 30). Artık medyanın eskisinden çok daha güçlü olduğunu söyleyen Altun, basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün verdiği gücün etkisiyle, medyanın vatandaşların bilgileri üzerinde tasarrufta bulunma yetkisini elinde bulundurduğunu ve kamuoyunun şekillenmesinde büyük bir rol oynadığını vurgulamaktadır (2009: 20).

Anaakım yaklaşım ve eleştirel yaklaşımın medyaya bakışı farklılık göstermektedir. Anaakım yaklaşıma göre medya toplumun aynasıdır. Eleştirel yaklaşım ise marksizmin sınıflı toplum çözümlerinden hareket eder ve kitle iletişim araçlarını esas itibariyle egemen sınıf çıkarları doğrultusunda rutin ve standart bir üretim yaptığı önermesine ulaşır (Kaya, 1999: 24-26).

(20)

8 1.2. MEDYA ÇAĞI

İnsanların bilgi edinme gereksinimi iletişimi zorunlu hale getirmiştir. İletişim sayesinde bilgisinin ve egemenliğinin arttığını fark eden insanoğlu, iletişimin önündeki engelleri kaldırmak için mücadele vermiştir. Çoğalan nüfus, toplu yaşama geçiş iletişimde yeni araçların oluşmasını zorunlu hale getirmiştir. Yüz yüze iletişimin yetersizliği insanoğlunu daha hızlı ve daha kolay iletişim kurmaya yöneltmiştir. Bu gereksinime cevap vermek için özel olarak geliştirilmiş araçlar kullanılmaya başlanmış ve bunun sonucunda medya araçları ortaya çıkmış (Balcı ve Gergin, 2008: 146-147) zamanla gelişip hem sayısı hem de etkisi artmıştır.

Kitle iletişim araçlarının başlama tarihi olarak ilk kitapların basıldığı 1450’li yıllara gidilebilir. Ancak gazete ve derginin ilk kitle iletişim araçları olarak kabul edilmesi bu tarihi 17. yüzyıla kaydırır. Bu tarihi 19. yüzyılın sonlarına doğru sinemanın buluşu, 20. yüzyılın ilk yarısında radyo ve televizyon, 20. yüzyılın sonlarına doğru ise internet izler (Aziz, 2012: 119).

Eski zamanlarda bilgiye erişim hemen hemen tüm insanlar için büyük bir problemdi. Ancak gelişen teknolojiyle birlikte medya araçları, bu sorunu büyük oranda çözdü. Medya zamanla günlük hayatın içerisinde, vazgeçilmezler arasında en üst sıralarda yerini aldı. Bir tuşla dünyanın diğer ucundaki gelişmeler anında öğrenilirken, bahsi geçen diğer medya araçları, insanın çevresini kuşatarak, sağladığı kolaylık ve aktardığı bilgilerle kendilerine bağımlı hale getirdi. Erken saatlerde gazete ve radyoyla başlayan medya serüveni, televizyon ve internet gibi en fazla tercih edilen medya araçlarıyla devam edip adeta bireyi yaşanılan medya çağının bir parçası haline getirdi. Işık’ın da (2000: 15) ifade ettiği gibi; bu araçlar sürekli büyüyen dünya ile bağını yitiren halkın, dünya ile bağını yeniden sağlamasına imkan verdi.

İletişim yöntemlerinin sunduğu fırsatlar ve bu fırsatlara karşı sergilenen olumlu tavır, kitle iletişim araçlarına koşulsuzca açık olmayı ve onlarla daha fazla vakit geçirmeyi sağladı (Sadriu, 2009:13). Bostancı (1998:149) medyanın insan

(21)

9 hayatındaki önemine dikkat çekmek için şu sözleri söylemiştir: “Medyayı takip etmezsek sanki hayatın dışına çıkacağız, yaşıyor olmayacağız, görme, işitme ve konuşma duyularımızı kaybedeceğiz korkusu taşıyoruz.” Bostan’cının sözlerinden de anlaşılacağı üzere medya insanla, toplumla bu derece iç içedir.

Günümüzde, dünya hakkında edinilen bilgiler yalnızca gazetede yer alan haberlerden öğrenilmemekte, bunun yanı sıra gittikçe artan şekilde çoklu medya kültürün sesi ve güçlü görüntüsü sayesinde aktarım ve öğrenme daha etkili hale gelmektedir. Edinilen bilgiler ve görüntüler televizyon, web siteleri, filmler, radyolar, dergiler, e mail, video oyunları, müzik, telefon mesajları, billboardlar sayesinde aktarılmaktadır. Anlaşılacağı üzere hayatın her alanını kaplayan medya araçları sadece bireyin kültürünü şekillendirmemekte, kendisi başlı başına bir kültür haline gelip (Thoman ve Jolls 2004: 1; www.medialit.org) kendi yarattığı kültür içerisine insanları çekmektedir.

Kitle iletişimi, insanlık tarihindeki teknolojik gelişmelerin üstüne kurulmuştur. Kitle iletişimdeki teknolojilerin varlığı ancak kendinden önceki teknolojik gelişmelerin varlığına bağlıdır ve onlar sayesinde ilerler (Erdoğan ve Alemdar, 2005: 18). 1980’li yıllara kadar medya sözcüğü dilimize tamamen yabancıyken zamanla bu durum değişmiştir. İlk gazete yayını 1831’de, ilk radyo yayını 1927’de ve özel radyo-TV yayıncılığı da 1990’lı yılların başlarında görülmektedir (Karakaya, 2006:176). Bu üç temel kitle iletişim araçlarının yanı sıra, bugünün çoğulcu dünyasında farklı medya araçları da mevcuttur. Bazı medya araçları diğerlerinden daha uzun süre varlığını sürdürür, bu durum bu türlerin daha popüler olduğunu göstermektedir (Treske, 2006:12). Örnek olarak televizyonu ve günümüzde interneti gösterebiliriz. Erişim kolaylığı ve sunduğu imkanlar varlıklarının devamını sağlamaktadır.

Son yıllarda medya araçlarının sayısında büyük bir artış görülmektedir. 20. yüzyılda; birçokları için yaşama başlandığı andan itibaren var olan radyo, televizyon, bilgisayar, internet gibi medya araçlarının; bu yüzyılda yaşanan teknolojik gelişmeler sonucunda ortaya çıkmış, genç nesil için “eskiyen”; insanlık tarihi içinse “çok yeni”

(22)

10 ortamlar olduğunun söylenmesi mümkündür (Tüzel, 2012:90). Özel radyo ve televizyon yoluyla çok sayıda yerel düzeyde radyo ve televizyon kuruluşları çeşitliliğini artırmış, farklı kültürel, sosyal, fiziksel ve ekonomik zenginlikleri temsil etmeye başlamışlardır (Nacaroğlu, 2006:82). Ancak Tüzel (2009:187) bu çeşitliliğin ve gelişmenin zengin ve fakir ülkeler arasında farklılıkların artmasına ve küresel eşitsizliğe neden olduğuna dikkat çekmektedir.

Kitle iletişim araçlarının artışında dikkat çekilmesi gereken diğer bir konu ise bu gelişmeye paralel olarak iletişim kanallarının da çeşitliliğinin artmasıdır. Bu durum içerik doldurma sorununu beraberinde getirmektedir. Diğer taraftan ise bu bilgi ve enformasyon bolluğunda doğru bilgiye nasıl ulaşılabileceğine ilişkin sorunsal da ortaya çıkmaktadır (RTÜK, 2008:117). Niceliksel artışın, niteliğe yansımaması medya sektörüne eleştirel gözle bakmaya neden olmaktadır.

Erdoğan ve Alemdar’ın (1990:213) da ifade ettiği gibi; kitle iletişim araçları çağdaş iş ve üretim sürecinin kalbine girip sistemin diğer ekonomik ve teknik parçaları gibi geniş çapta kitle örneklerinden biri olmuştur. Toplumsal bilginin üretimi ve tüketimi bu çağdaş araçların aracılığına bağlı olarak gelişir. Bu araçların ilk ve büyük görevi toplumsal bilginin oluşturulmasıdır. Birey tarafından doğrudan iletilen mesajlar, kitle iletişim araçları yoluyla dolaylı bir biçimde dünyaya iletilmektedir. İletilen bu bilgiler hızlı bir biçimde kültür üzerinde etki edebilmektedir (Sadriu, 2009:10). Örneğin medya araçları; kültürün değişmesi, yenilenmesi ve gelişmesine katlı sağlayabilir. Hatta yukarda da bahsi geçtiği gibi; başlı başına kendi kültürünü oluşturabilmektedir.

Gelişmeler; kitle iletişim araçları başta olmak üzere birçok öğenin de niteliksel ve niceliksel gelişimine, değişimine neden olmuştur. Bu değişim, toplumu oluşturan bireylerin etkileşim süreçlerine de etki etmiştir. Bu süreç, beraberinde etkileşimi ve sosyalleşmeyi etkileyen kanalların ve mesajların içeriklerinde de değişime yol açmıştır (Cılızoğlu, 2011:90). Teknolojinin günlük hayatın içine girmesi üretimden tüketime, haberleşmeden tüm bireysel ihtiyaçların karşılanmasına kadar değişiklik göstermiştir. Bu teknolojilerden en etkilisi olan kitle iletişim araçlarının gücü ise

(23)

11 küreselleşmenin de etkisiyle daha belirgin olmuştur. İnsanlar kendilerini kuşatan enformasyon ağı ve yoğun bir mesaj bombardımanı içerisinde karşılaştıkları mesajları seçip, anlamlandırma yetisine sahip olması gerekmektedir (Kalan, 2010:60-61). Bunun gerçekleştirilebilmesi için medya okuryazarlığı eğitimi ve bilinci hem bireyler hem de çocuklar için çok önemli hale gelmiştir.

Sanayileşmiş toplumlarda izleyiciler, kitle iletişim araçlarına enformasyon kaynağı olarak büyük oranda bağlıdır (Erdoğan ve Alemdar, 2005:163) ve sanayi devrimiyle ortaya çıkan yeni kitle üzerinde, kitle iletişim araçlarının oldukça büyük bir ikna gücüne sahip olduğu düşünülmektedir (Sadriu, 2009: 16). Söz konusu olan medya olduğunda, kamuoyu üzerindeki gücü inkar edilemeyecek olan kurumun çeşitli çıkar gurupları tarafından denetim altına alınmak istendiği ve denetim altındaki medya yoluyla da halkın denetim altına alınmak istendiği görülmektedir (Taşkıran, 2007:31). Denetimin sağlanması için medya tarafından çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Şahin’in (2011:170) de ifade ettiği gibi; insanları etkilemede önemli bir araç olduğu için medya duyguları kullanmaktadır.

Gazetelerin ortaya çıkışı için, 1450 tarihlerine yani 15. Yüzyılın ortalarına, matbaanın buluşuna kadar gitmek gerekir. Matbaanın bulunuşu yazılı kitlesel iletişimde bir devrim olarak nitelendirilebilir (Aziz, 2012: 119-120). Sanayi devrimiyle toplumsal yaşamda oluşan değişim, dönüşüm ve okur-yazar oranının artması gazetenin toplumsal hayattaki etkinliğinin artmasına yol açmıştır (Işık, 2010: 8). Basılı iletişim araçlarından gazete ve dergiler, ilk yıllarından günümüze dek kamuoyunu etkilemede önemli bir güce sahiptir. Gazete kişiye dilediği hızda ilerleme, materyali ise istediği kadar sunulabilme olanağı tanımaktadır. Buna rağmen gazetelerin okunma oranları devamlı düşmektedir. Dergiler ise daha az kitleye daha ayrıntılı bir şekilde ulaşmaktadır (Uztuğ, 2004: 341).

Kitle iletişim araçlarından olan radyo özellikle 1. Dünya savaşından sonra önemli bir haber alma ve propaganda aracı olarak kendini göstermiştir. O dönemlerde radyonun dinleyiciler üzerindeki etkisi fark edilmiş ve böylelikle 1927 yılından, 2. Dünya savaşının sonuna kadar olan dönemde radyo yayıncılığı ve

(24)

12 haberciliği altın cağını yaşamıştır. 1950’li yıllara gelindiğinde ise radyonun insanlar üzerindeki etkisinin yavaş yavaş azaldığı görülmektedir. Bu gerilemenin nedenini televizyonun ortaya çıkması ve gelişmesi gösterilebilir (Işık, 200: 9-10). Televizyonun görüntüyü ve sesi aynı anda kullanması onun etkisini artıran önemli bir unsurdur.

İlerleyen yıllarda dijital teknolojilerin ucuzlaması ve yaygınlaşması görsel iletişimin etkinliğini daha da artırmıştır. Görsel iletişimle kastedilen sadece televizyon değildir; ilan panoları, gazeteler, dergiler, internet siteleri, bilgisayar oyunları ve ders kitapları görsel öğelere dikkat çekmek ve iletileri daha güçlü kılmak için kullanılmaktadır (Şahin, 2011:50). Ancak radyo gibi geleneksel kitle iletişim araçlarının en sonuncusu olan televizyon, görsel ve işitsel alanda çığır açan bir araçtır (Sadriu, 2009:32). Türkiye’deki nüfusun büyük bir kısmı (%83) günlük sosyal aktivitesinin 4 saatlik bir bölümünü televizyon seyretme eylemi ile gerçekleştirmektedir (Treske, 2006:10). Televizyon çoğu insan için en çok kullanılan enformasyon kaynağıdır ve sosyal hayatın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Türkiye’de televizyon seyretme ortalamasına bakıldığında günde 4-5 saat olduğu görülür. Bir kişi bir yılının %19’unu televizyon izleyerek geçirirken %33’ünü uyumakla, %33’ünü çalışmakla ve %14’ünü bu faaliyetlerin dışında diğer faaliyetlerle geçirdiği düşünülürse (Aksoy ve Batmaz, 1995:82) TV izleme oranın boyutu ve buna paralel olarak da etkisi daha net anlaşılmış olur.

Nesnelerin, ilişkilerin, gerçekliğin ve algının estetize edildiği günümüzde varlığın ve oluşun kendisinden çok tarzının, nitelikten çok biçimselliğin daha önemli ve daha geçerli hale geldiği, gerçeklik algısının magazinselleştiği görülmektedir. Pek çok alanda gözlemlenen bu dönüşüm görsel kültürün, yazılı kültüre hakim olduğunu göstermektedir (Şentürk, 2010:176). Bu dönüşümdeki en büyük pay şüphesiz ki görsel medyanın temelini oluşturan televizyona aittir.

Televizyon kitle iletişim araçları içerisinde en çok kullanılanlar arasında yerini almaktadır. Ancak; televizyon yayıncılığının gelişim sürecine bakıldığında programların gittikçe magazinselleştiği, magazin programlarında da buna paralel

(25)

13 olarak diziselleştiği görülmektedir (Şentürk, 2010:178). Çocuk, iletişim bombardımanın olduğu bir dünyada, tıpkı yetişkin gibi savaş alanında ateş hattındadır ve çoğu zaman popüler kültür ürünlerini belirleyen ideolojik içeriklerle kuşatılmış bir dünyada yaşar (Paker, 2007:133). Çocuk böyle bir ortamın çoğu zaman farkına varamaz, farkına varıp kendisini savunabilmesi için bu konuda bilinçlenmesi gerekmektedir.

Televizyonun zaman içerisinde evin misafiri olma konumundan çıkıp, ev sahibi sıfatını kazandığını söyleyen Ertürk ve Gül (2006:12) bunun gerekçelerini şu şekilde sıralamışlardır: “Televizyon yayınlarının renkli görüntü sunması, uzaktan kumanda, uydu ve kablolu yayıncılık, üstün görüntü ve ses kalitesi, teknolojik yeniliklerin sürekli gelişmesi; çeşitlenen kanallar, değişik program türleri.” Buna karşın Bostancı (1998:154) televizyonu izleyici karşısında monolog yapan soğuk bir iletişim aracı olarak nitelendirmektedir.

2000’li yıllara kadar televizyon cihazlarına mahkum olan izleyici, teknolojideki gelişmelerle birlikte günümüzde artık televizyon yayınlarına ulaşmak için sabit mekanlara da bağlı değildir. Cep telefonu, bilgisayar ve tablet aracılığıyla dijitalleşen televizyon, kendine bulduğu yeni mecralar sayesinde, gündelik hayatta izleyiciyle irtibatını hiç kesmeden yoluna devam etmektedir (İlhan ve Ulusoy, 2013: 1129). Özellikle sosyal medya, cep telefonu ve internetin günlük hayatın içine bu derece girmesiyle bireylerin iletişim süreçleri daha kolay hale gelmiştir (Gömleksiz vd., 2012:44).

Çocuk ve gençler açısından, televizyonun tahtına aday diğer görsel iletişim aracı bilgisayardır. Özellikle internetin gelişimi ve yaygınlaşmasıyla beraber bilgisayar, televizyona kıyasla etkileşimci özelliği ile daha etkili olmaya başlamıştır (Cesur ve Paker, 2007: 110). Teknolojinin gösteri toplumunun egemenliğine girmesi, bilgisayarların hem enformasyonu sağlayan bir araç, hem de zamanın baskın aracı olan televizyonla rekabet eden bir araç olarak evlere ve işyerlerine girmesine neden olmuştur (Aydoğan, 2009: 192). Teknolojinin geçirdiği değişim ve gelişimlerle

(26)

14 birlikte bilginin elde edilmesi, bu bilginin aktarımı ve kullanımı da daha kolay hale gelmiştir.

Yeni medya ürünlerinden olan internet, üretim ve emek gerektirmeyen kolay ulaşılabilen sınırsız kullanım olanağı sağlar. Bunun yanı sıra internet, gerçek dünyanın karşılıklı iletişimi ve etkileşimini sanal ortama taşıyarak pasif bir genç oluşturmaya devam eder (Sadriu, 2009:24-25 ). Sunduğu mekanik ve araçsal iletişim bireyin yalnızlığının devam etmesine neden olur (Aydın, 2005: 19). Yüz yüze iletişimin zayıflaması, insani ilişkilerin ve duyguların gerilemesi yeni medya araçları yoluyla hızlanmaktadır.

Çocuklarda var olan merak duygusu ve yetişkinlerin deneyimi, iki kuşak arasında kurulan iletişimin güç kaynağıdır. Ancak günümüzde çocuklar merak duygularını internet üzerinden elde ettikleri bilgilerle giderebilmektedir. Buna paralel olarak da eski kuşakların sözlü tarih aktarımı, artık tarihte kalmaya mahkûm bir gelenek gibi görünmeye başlamıştır (Cesur ve Paker, 2007:107). İnsani ilişkilerin zayıfladığı, teknolojinin ele geçirdiği dünyada yaşam tüm hızıyla devam etmektedir.

1.3. MEDYANIN ÖNEMİ

Medya, insanların ve toplumların düşünce, kanaat ve değer yapılarını etkilemede ve değiştirmede büyük bir öneme sahiptir. Medya, insanların toplum içerisindeki davranışlarını hem yönlendirir hem de denetler. Bundan dolayı denilebilir ki kitle iletişimi; mesajların kamusal, dolaylı, tek yönlü teknik bir araç sayesinde dağınık bir seyirci, dinleyici, okuyucu kitlesine iletildiği bir süreçtir. Medya sürecinde, iletiyi gönderenle iletiyi alan arasında bir etkileşim söz konusudur (Tuncer, 2013:15). Ancak bu etkileşim medya araçları yoluyla dolaylı şekilde gerçekleşir.

Medya, toplumda her kesimden insana ulaşmaktadır. Birey için sadece bilgi kaynağı değil; eğitici, eğlendirici ve çeşitli yönlerden etkileyici yakın arkadaş konumundadır. Sahip olduğu özellikler, medyanın birçok ortamda kullanılmasına

(27)

15 olanak sağlar (Önal, 2007:336). Gökçe (2006:121) medyayı sosyal yaşamı olanaklı kılan en önemli araç olarak nitelendirir. Medyanın önemini belirleme adına, medya ortamı içerisinde kişilerin medyayı hangi beklentiler eşliğinde izledikleri, algıladıkları ve sorguladıkları konusu önemlidir. Fakat daha da önemli olan şey, bireyin medyayı takip ederken ne kadar etkin olabildiği ya da olmadığıdır (Nacaroğlu, 2006:84). Burada devreye bilinçli, sorgulama yeteneğine sahip birey kavramı girer.

Medyanın önemi www.medialit.org sitesinde şu şekilde sıralanmıştır: “Medya; geçmişi yorumlar ve bize geleceğin ne getireceğini gösterir. Dünyadaki yerimizi tanımlar. Dünyanın işleyişini anlamamıza yardım eder. Modern kültür ve eğlence için önemli bir kaynaktır. Birbirimizle nasıl iletişim kuracağımızı tanımlamaya yardımcı olur. Dağ, nehir, okyanus gibi günlük yaşantımızın büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. Yaşadığımız dünyayı, onun değerlerini yorumlar. Bizim hem kendimizi hem de diğerlerini anlamamıza yardım eder.”

Kitle iletişim araçlarının kullanımının yaygınlaşması liberal görüşe göre, farklı toplumsal kesimlerin bilgi kaynaklarına ulaşımını beraberinde getirmektedir. Bu yaygınlaşma, daha demokratik ve eşitlikçi toplumların oluşmasını sağlayacak bir olgu olarak görülebilir (Cheviron, 2006:117). Toplumun demokratikleştirilmesi ve barışın savunulmasında medyanın vazgeçilmez rolü vardır (Çoban, 2010:16).

Bireysel katılımın gerçekleşmesinde, yerel kitle iletişim araçlarının rolü büyüktür (Nacaroğlu, 2006:82). Medya iletilerine erişimin ve medyada kendini temsil etme olanaklarının kısıtlandığı bir yapıda, bilgi edinme hakkından ve katılım hakkı engellenmiş olacaktır. Bu tür engeller, otoriter yönetimin yanı sıra, liberal görünen yönetimler içerisinde de zaman zaman görülmektedir (Kejanlıoğlu, 2006: 171).

Medyaya en önemli gücü veren olgu, dördüncü güç olarak kabul edilmesi ve kamuyu denetleme hakkına sahip olmasıdır (İlköğretim Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretmen El Kitabı, 2007: 30). Erdoğan ve Alemdar (1990: 153) kitaplarında Innis

(28)

16 ve McLuhan’ın iletişim teknolojileri hakkındaki görüşlerine yer vermişlerdir. Bu aydınlar, iletişim teknolojisini bütün teknolojilere merkez ve uygarlık tarihinin merkezi olarak görürler.

Medya, günümüzde öyle güçlenmiştir ki, neredeyse siyasal iktidara ortak çıkan egemen kurumlardan biri haline gelmiştir (İnal, 2009: 10). Modern insan bugün neredeyse yaşamı medya aracılığı ile yaşamak gibi bir kaçınılmazla yüz yüzedir (İlköğretim Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretmen El Kitabı, 2007: 30). Yaşamın her aşamasında belirgin şekilde kendini gösteren bir yapı haline gelmiştir. Bilgiyi hızlı ve etkili şekilde insanlara ulaştırabilme gücü medyanın önemini daha da artıran temel özelliğidir.

Çocuğun sosyal çevresi önceleri büyük oranda mahalle, okul ve aile yoluyla oluşurken, bugün özellikle televizyonun dünyanın dört bir köşesinde tekrar tekrar yansıttığı görüntüler yoluyla epeyce genişlemiştir (Ertürk ve Gül, 2006: 189). Medya yoluyla bilgi, yaşantının bir parçası haline gelerek, verdiği çeşitli mesajlarla bireyleri farklı şekilde etkilemektedir (Karaman ve Karataş, 2009:800). Önemli sosyal, ekonomik, siyasal ve kültürel olayları, spor müsabakalarının sonuçlarını ve yorumlarını hava tahminlerini hızlı ve ayrıntılı öğrenmek için bireyler medyaya başvururlar (Şahin, 2011: 62). Binark ve Bek (2010:109) medyanın kolektif ve popüler bellek yaratmada önemli bir rolü olduğuna dikkat çekmektedir.

Kapitalist yapı içerisinde ekonomik, siyasal ve kültürel açıdan büyük öneme sahip olan medya; hem birer kar ve çıkar aracı olarak hem de bilinç yöneticisi ve yönlendiricisi olarak kullanılmaktadır (Yaylagül, 2013:5). Medyanın bir diğer özelliği ise kültürleri tanıtmasıdır. Bireyler, medyadan edindikleri bilgilerle başka kültürler hakkında bilgi sahibi olur. Birey izlediği dizi, gezindiği internet sayfası, okuduğu kitap aracılığıyla kendisine sunulan dünya kültürlerini öğrenir, bunlar içinden kendine uygun olanları alır, olmayanları kabullenmeyebilir (Kurt ve Kürüm, 2010: 30). Birey öğrendikleri aracılığıyla kendisine has bir yaşam alanı oluşturabilir. Medya aktardığı bilgilerle, bireylerin bilgi seviyesinde, duygu, tutum ve davranışlarında değişikliğe neden olabilmektedir.

(29)

17 Televizyonunun sunduğu içerikler birey açısından önem arz etmektedir. Örneğin geniş bir hedef kitleye hitap etme özelliği olan yerli dizilerin sosyal mesajlar için önemli bir dağıtım kanalı olduğu görülmektedir. Diziler aracılığı ile topluma aktarılan sosyal içerikli mesajlar ile kitlede daha hızlı bir biçimde algı ve tutum değişikliği yaratılabileceği düşünülebilir (Cılızoğlu, 2011:93). Televizyon insanlara dünyada olup biten gelişmeler hakkında bilgi aktarır, onları oyalar, eğlendirir ve devamında neyin geleceği konusunda merak uyandırır. Hayattaki ciddi ve önemli, aynı zamanda bir o kadar da sıkıcı şeylerden kaçmaya imkan sağlar (İlhan ve Ulusoy, 2013:133).

Bundan yaklaşık 40 -50 yıl önce, kültürün aktarımı ve toplumsal devamlılığını sağlayan temel kaynak; bireyler, gruplar ve kurumlar arasındaki temel etkileşimdi. Bugün bakıldığında ise, televizyon öncelikle bir popüler kültür üreticisidir ve bu bağlamda genelde elektronik medya, özelde TV başlıca kültür ajanlarından biri olarak değerlendirilebilir (Cesur ve Paker, 2007:106-107). Yolculuk yapmadan, farklı kültürdeki insanlarla karşılaşmadan, sadece televizyon karşısında oturarak veya farklı bir kitle iletişim aracı sayesinde diğer kültürler, değerler, insanlar tarafından öğrenilebilir.

Gerçek dünya dostlarımız, tanıdıklarımız, çevremizdeki insanlar ile bir araya gelip iletişim kurduğumuz ve fikir alışverişinde bulunduğumuz dünya olurken, medyanın kendi dünyası genellikle daha fazla deneyim ve bilgi almak için başvurulan ve kitle iletişim araçları ile donatılmış sanal dünyadır (Kutoğlu, 2006: 62). Bu araçlar sayesinde bireylerin topluma uyum süreci kolaylaşırken, onlara sunulan sanal dünya, bireyleri gerçek yaşamlarından soyutlamaktadır. Bireylere hazır olarak sunulan bu sanal dünya onların hayal güçlerine ket vurmakta ve ortak amaçlar oluşturmaktadır (Jolls ve Thoman, 2008:37). Bir nevi bireyi kişisel düşüncelerden soyutlar, olay ve durumlar hakkında medyanın sunduğu şekliyle düşünmesine yol açmaktadır.

Medya, izleyiciye ilgi duyulana yönelme olanağı sağlar (Özad, 2006:55). Örneğin reklamcılar, son dönemlerde çocuklara yönelik reklamlara ağırlık vererek

(30)

18 çocukların ilgisini çekmektedir. Çocuklara yönelik olan bu reklamların onları etkileme olasılığı yüksek olduğu için reklamla karşılaşıldığında hem ebeveyne hem de çocuğa düşen bazı sorumluluklar vardır. Çocuklar ailelerinin müşteri olarak karar alma sürecinden etkilenerek, o şekilde karar almayı öğrenirler. Reklamda bazı ürünlerin özellikleri abartılarak anlatılabilir ve bu beklentiler karşılanmadığında çocuk hayal kırıklığına uğrar, mutsuz olur. Ayrıca aslına uygun kullanılmayan kelimeler, dilde bozulmalara neden olabilir (Karaca vd., 2007:234-8). Bunların yanı sıra medya ayrıca, “Öteki” olarak adlandırılana yönelik toplumsal önyargıların, söylemsel şiddetin belirlenmesinde ve vurgulanmasında önemli yere sahiptir (Çoban, 2010: 9).

Güç elde etme ve ticari amacı olan medya, bireyleri yönlendirebilmek için çeşitli yöntemler denemektedir. Bu süreç içinde, bireylerin medyadan gelen mesajları sorgulayıp, eleştirel bir yaklaşım içinde değerlendirebilmesi gerekmektedir (Kıncal ve Kartal, 2009:318). Objektif olması beklenen haber programları, medya patronlarının etkisi altında, topluma neyi nasıl algılatmak istediklerine bağlı olarak gündelik yaşamı belirlemektedir. Bu doğrultuda oluşturulan haberde tek yanlı bir bakış açısı taşır (Günalp, 2006:73). Bu bakış açısının farkına varıp eleştirelliğin kazanılması bilinçli bireyden istenilen bir özelliktir.

1.4. MEDYANIN İŞLEVLERİ

Medya toplumsal yaşamda önemli işlevlere sahiptir. Gelişen teknoloji medyanın kullanımını ve etkinliğini daha da artırmakta ve insanların medya ile olan ilişkisinin gelişmesine neden olmaktadır (İlköğretim Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretmen El Kitabı, 2007:31). Günümüz dünyasında medya sadece bilgi kaynağı ve konu belirleyicisi değil, aynı zamanda yakın bir arkadaş konumundadır. Medya, farklı kesimden ve yaş gurubundan bireylere farklı ölçüde de olsa ulaşmakta, sadece bilgilendirmekle kalmayıp eğlendirmekte ve bireyin değer yargılarını, tavırlarını, inançlarını değişik oranda etkilemekte, yeniden şekillendirip değiştirmek gibi önemli bir işlevi üstlenmektedir (Özad, 2006:56). Günümüzün vazgeçilmez bir parçası olarak yerini alan medya özellikle eğlendirme, sakinleştirme, yaşam heyecanını

(31)

19 sürekli tutma işlevlerinden dolayı çocuk ve gençler tarafından daha fazla tercih edilmektedir (Som ve Kurt, 2012:105).

Toplum içerisinde barış ve huzurun bir arada olduğu düzeni sağlayabilmek için devletin demokratikleşmesi gereklidir. İletişimsel alanın etkin bir biçimde kullanılmasıyla da toplumun demokratik dönüşümü sağlanması amaçlanmaktadır (Çoban, 2010: 17). Siyasal, ekonomik ve toplumsal alanlarda yaşanan değişim ve dönüşümlerin bir sonucu olarak iletişim araçlarına demokratik ortamın sağlıklı işlemesi için haber ve bilgi verme, eğitme ve eğlendirme, denetim ve eleştiri ile kamuoyu oluşumuna katkı sağlama gibi önemli işlevler yüklenmiştir (Işık, 2008: 199).

Yerel, bölgesel ve ulusal medyanın elinde çok sayıda gazete, dergi, TV ve radyo bulunmaktadır. Bu kitle iletişim araçlarının; kamuoyunu bilgilendirme, haber verme gibi son derece önemli görev ve işlevlerinin yanı sıra, kanaat oluşturma, yönlendirme ve karar verme aşamalarında da kamuoyu için “belirleyicilik” gücüne sahiptir (Karakaya, 2006: 177). Kitle iletişim araçları temel işlevlerinin yanı sıra ayrıca günümüzde fantezi dünyasının yaratıcısı işlevini de görür ve bu bağlamda tüm toplum nevrotikleştirilir (Çoban, 2006: 194). Bu yolla gerçekle bağlantısı kesilen birey, kurgusal dünyanın içerisinde sahte mutluluklar yaşar ve çıkar grupları tarafından daha kolay bir şekilde yönlendirilir.

Önceden herhangi bir konuda eğilimi olmayanlar arasında medyanın kanaat yaratma etkisi düşünülürdü, artık buna ek olarak tutumları destekleme ve değiştirme etkisinin olduğu da görülür. Destekleme etkisi değiştirme etkisine oranla daha fazladır (Erdoğan ve Alemdar, 2005: 119). Erdoğan ve Alemdar (1990: 213), kitle iletişim araçlarının görevlerinden bir diğerinin de çoğulculuğu yansıtmak olduğunu söylemişlerdir. Onlara göre; bu araçlar çoğulculuk üzerinde yansımalar yapar ve bu çoğulculukla nesnelleştirilmiş sözcükler, ideolojiler ve yaşam biçimlerinin sürekli bir kaydını tutmaktadır.

(32)

20 İlhan ve Ulusoy ( 2010:1129) yukarıda sayılan olumlu işlevlerin herkes tarafından bilindiğine ancak; medyanın günümüzün en büyük zaman hırsızı ve en manipülatif aygıtı olarak da herkesin; izleyenin veya izlemeyenin hayatını olumsuz yönde etkilemeye devam ettiğine dikkat çekmektedir.

Tarihsel gelişim içerisinde medyanın işleviyle ilgili temelde iki farklı zıt görüş ortaya sürülmektedir. Bunlardan ilki egemen diğeri ise eleştirel görüştür.

Medyanın işlevleri egemen görüşe göre: “Enformasyon aktarma, karşılıklı bağ kurma, kültürün devamlılığını sağlama, eğlendirme, harekete geçirme, sosyal mirasın nakledilmesi, olaylar hakkında bilgi verme, ifade özgürlüğünü koruma” gibi toplumla işlevsel bağlar kurma ve sürdürmeye yöneliktir. Görüldüğü üzere egemen görüş kitle iletişimin toplumun geneli için oldukça faydalı işlevleri olduğunu ileri sürer (Erdoğan, 2005: 310-312). Kaya (1999:24-25) bu olumlu işlevlere: toplumda dayanışma, bütünleşmeyi sağlama, dirlik ve düzeni koruma, gelişme ve gelişmenin istikrar içinde gerçekleşmesine hizmet vermeyi de eklemiştir. Ancak tüm bunların gerçekleşebilmesi için ifade etme özgürlüğü ön koşul olarak görülür.

Eleştirel görüş medyanın işlevini egemen görüşün zıttı yönde inceler. Eleştirel görüşe göre medya: mal ve hizmetlerin reklamlar yoluyla tanıtılmasını ve satışını yapan ticari örgüt olması ve kendisinin ve içinde oluşturduğu sistemin ideolojik propagandasını yapan kültür olarak değerlendirir. Eleştirel görüş medyayı hem kamu hem de özel sektör biçiminde egemen düzenin bilinç yönetimini yapmakla nitelendirir. Burada devlet ideolojisinin propagandası ağır basar ve medyanın temel görevlerinin başında propaganda yer alır (Erdoğan, 2005: 312-313). Medyanın yayınları, toplumun örgütlü olmayan kesimlerinde düzeni pekiştirici güçlü bir etkiye sahiptir (Kaya, 1999: 26).

Bu bölümde medyanın belli başlı işlevlerine 5 başlık altında ayrıntılı olarak yer verilecektir.

(33)

21 1.4.1. Haber ve Bilgi Verme İşlevi

Toplumsal bir varlık olan insan, hayatının her aşamasında bilgiye ihtiyaç duymaktadır. İlk insanlığın doğuşundan itibaren uzak ve yakın çevreden haberdar olma isteği devam etmektedir. Çağdaş toplumlarda bu ihtiyaç gelişen kitle iletişim araçları yoluyla giderilmektedir. Bireyler dünya üzerinde gerçekleşen her türlü gelişmeden kitle iletişim araçları yoluyla haberdar olmakta, yaşantısını edindiği bilgilerle şekillendirmektedir.

Toplum içerisindeki hür türlü bilgi; siyasi ve ekonomik gelişmeler ve olaylar, siyasi liderler kitle iletişim araçları vasıtasıyla öğrenilmektedir. Bu bağlamda kitle iletişim araçları hem kişilerin hem de toplumun önemli bir özelliği olan bilgi düzeyini ve düşünce planındaki tabloları önemli ölçüde etkilemekte ve şekillendirmektedir (Gökçe, 2006: 130). Aziz, medyanın bu işlevini toplumsallaşma işlevi içerisinde değerlendirmektedir (2012:69). Medya, gidip görme ihtimali olmayan yerler, konular hakkında bilgi vererek, fikir sahibi olmayı sağlar. Dolayısıyla insanlar medyanın sundukları sayesinde farklı mekanlar, olaylar, gelişmeler ve konularla ilgili bilgi sahibi olabilirler.

Haber ve bilgi verme, medyanın en önemli işlevleri arasında yer almaktadır. Modadan, sağlığa, siyasetten ekonomiye, ulusal ve uluslararası düzeyde haber ve bilgi medya araçları yoluyla halka uluşmaktadır. Medya, insanların yaşadıkları dünyayla ilgili algılarının oluşmasını da etkiler. Bireyler medya yoluyla bilgilenirken aynı zamanda yönlendirilmektedir de, bu yüzden medyaya haber aktarımında büyük sorumluluklar düşmektedir (İlköğretim Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretmen El Kitabı, 2007: 31). Bir olay hakkında varılan çıkarım medyadan edinilen bilgiler sayesinde olmaktadır. Yanlış veya eksik bilgi yine buna paralel olarak yanlış ve eksik çıkarımların oluşmasına yol açar. Doğru olmayan çıkarımlarda, insan hayatını az ya da çok etkileyen yanlış tercihlerin habercisidir.

Tokgöz’ün (2003: 107) ifadelerinden de anlaşılacağı üzere medyanın bilgi verme işlevi zaman zaman eleştirilmektedir. Tokgöz’e göre; bazı haberlerin tam

(34)

22 olarak yansıtılmaması veya hatalı ve kasten öyle gösterilmesi, hatta bir konunun medyada abartılarak gösterilmesi veya hiç yer verilmemesi medyanın haber ve bilgi verme açısından eleştirilecek yönleri olarak sıralanabilir. Kar peşinde koşan medya, asıl işlevi olan haber ve bilgi verme konusunda sorun yaşamaya başlamıştır. Medyanın haber ve bilgi verme işlevine eleştirel gözle bakan diğer bir isim ise İnan ve Bayındır’dır. İnan ve Bayındır (2009:2) medya yoluyla sunulan enformasyonun objektiflikten uzan, dikkatlice seçilmiş, belli bir bakış açısına göre kurgulanmış ve birtakım etkilerle oluştuğuna dikkat çekmektedir.

1.4.2. Eğlendirme İşlevi

Medya sunduğu eğlenceli içerik yoluyla insanları eğlendirerek, onların rahatlamasını ve daha mutlu olmalarını sağlamaktadır. Gündelik hayatın rutin ve sıkıcı işlerinden yorulan, kaçmak isteyen insanlar, ciddi haberlerden ziyade eğlendirici haber ya da programlarla vakit geçirmeyi tercih ederler. Özellikle televizyon eğlendirme işlevini yerine getiren en önemli kitle iletişim araçlarındandır (İlköğretim Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretmen El Kitabı, 2007:32). Eğlendirme görevini uygun fiyata bireyin ayağına getiren medya araçları, gün geçtikçe yalnızlaşan toplumlar tarafından tercih edilmektedir. Boş zaman değerlendirmek ve rahatlamak medya kullanım nedenleri arasında sıralanabilir. Eğlence programları insanın ilgisini başka yöne çekerek bir nebzede olsa sıkıntılarından, dertlerinden uzaklaşmalarına hoşça vakit geçirmelerine imkan vermektedir.

İnsanoğlu günlük hayatın rutinliğinden ve yoğun çalışma temposundan dinlenerek ve eğlenerek uzaklaşmak ister. Yine bu durumda da medyaya büyük bir görev düşmektedir. Geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde insanlar ekonomik güçsüzlük nedeniyle çoğu eğlence etkinliğinden uzak kalmaktadır bu eksikliği halk medya aracılığı ile azaltmaya çalışmaktadır (Duman, 2009).

Önceleri yerelin (köy ve kasabaların) egemenliğinde çoğulcu bir karaktere sahip olan eğlence, haber, dedikodu, masal, hikaye ve müzik üretimi, kitle iletişim vasıtasıyla tekelci endüstriyel yapıların eline geçmiştir (Erdoğan ve Alemdar, 2005:

(35)

23 17). Şimdilerde televizyonda yer alan magazin, yarışma, kadın programları ve diziler toplumu eğlendirme adına önemli görevler üstlenirler. Bireylerde var olan eğlence ihtiyacı bu türde programların sayısında artışa neden olmuş ve medyaya olan bağlılığı artırmıştır. Aziz, (2002:63) Eğlence yayınlarının temel amaç olmadığına, diğer işlevlerin başarıya ulaşmasına yardımcı olan bir araç olduğuna dikkat çekmiştir.

Ticari kanallar kar elde edebilmek için, televizyon programlarını eğlendiricilik, kısa süreklilik, ucuzluk ve popülerlik ilkeleri çerçevesinde magazin formatına uyarladılar. Ayrıca reklamın ortaya çıkması, seyirciye sunulan programın küçük parçacıklara bölünmesine ve televizyon yayınının eklektik biçimde yapılmasına neden olmuştur (Şentürk, 2010:178).

1.4.3. Eğitim İşlevi

Eğitim işlevi medyanın, haber ve bilgi verme işlevinden sonraki en önemli işlevi olarak görülebilir. Az gelişmiş ülkelerde medyanın eğitim aracı olarak kullanılması önemli bir eğitim yöntemi olarak kabul edilirken; gelişmiş ülkelerde medya araçları, daha çok temel eğitime destek, tamamlayıcı ve zenginleştirici eğitim işlevi olarak düşünülmektedir (Aziz, 2006:71). Buradan anlaşılacağı üzere kitle iletişim araçları her ülkede az ya da çok eğitimin bir parçası olarak görülmektedir.

Medya ve eğitim ilişkisi çeşitli boyutlarda ele alınıp, medyanın toplumsallaşma ile olan bağlantısı, medyanın kamusal eğitim içinde kullanılmasına imkan sağlamıştır (Türkoğlu, 2006: 166). İlettiği bilgilerle medya; düşüncenin gelişmesine, kişiliğin oluşmasına, yaşamın bütün aşamalarında yetenek ve becerilerin elde edilmesine yardımcı olur. Özellikle gelişme çağındaki çocukların algı ve bilinç düzeyini artırarak, onların eğitimlerinde yardımcı bir rol oynar. Bireylerin zihinsel gelişimlerine yardımcı olurken, bununla birlikte eğitimin geliştirilmesi yönünde yayınlar yapar (İlköğretim Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretmen El Kitabı, 2007: 32). Medya eğitime yönelik yaptığı yayınları, ya doğrudan eğitim programları hazırlayarak ya da diğer programlar içerisine eğitici bilgiler ekleyerek yapmaktadır.

Şekil

Tablo katılımcıların medyaya yönelik düşüncelerini göstermektedir. Buna göre  öğrenciler  en  fazla  “TV  program  seçiminde  akıllı  işaretler  belirleyici  olmaktadır”
Tablo  katılımcıların  cinsiyet  ile  medyaya  yönelik  düşünceleri  arasındaki  istatistiki  farklılaşmayı  göstermektedir
Tablo  sonuçları  yorumlanacak  olursa  öğrencilerin  medyadan  bilgi  edinmek  için  yararlandıkları ancak; aileyle  bir arada olmak  için  medyanın  fazla tercih edilmediği  sonucuna varılabilir
Tablo  medya  okuryazarlığı  dersini  alan  katılımcıların  dersi  içerik  açısından  yeterli  bulup  bulmama  durumuna  ilişkin  bulguları  içermektedir

Referanslar

Benzer Belgeler

Bundan sonraki süreçte, medya okuryazarlığı dersinin ilköğretim müfredatına da alınması ve zorunlu bir ders olması için girişimler yapılmalı. Aksi takdirde

Daha fazla bilgiye sahip olan bireyler, medyanın işleyişini anlayabileceği gibi, olumsuz etkilere de daha az maruz kalmaktadır.. Medyanın kamuoyu oluşturmaktaki

İnternet Tabanlı Tedarik Zinciri Yönetiminin Kobi’lerde Uygulanması İçin Bir Model Önerisi, Doktora Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Ana

Load Case Name kısmında açılır kutudan DEAD yüklemesi seçilir ve Uniform Load kısmına 0,548 yazılır ve OK tuşuna basılır. Assign Frame

Kemer ve kemerin kısmı düzgün kesme taş kullanılırken, diğer bölümlerinde küçük boyutlu moloz ve kabayonu taşlar kullanılmıştır.. Yapının korkuluk bölümü

Çalışmanın ele aldığı yeni kamu yönetimi işletmeciliği çerçevesinde belediyelerin durumunun incelenmesi ile ortaya çıkan sonuçlar ile belirtilmesi gereken genel hu-

Cheng-Yen Chuang, Ho-Shun Cheng Division of Cardiovascular Medicine, Department of Internal Medicine, Wan-Fang Medical Center, Taipei Medical University, Taiwan Pai-Fung Kao Division

Bunun yanında immün tepkimelere yol açmamaları ve görüntülemede diğer antikorlara nazaran daha iyi sonuç vermeleri sebebiyle son yıllarda kanser, enfeksiyon,