• Sonuç bulunamadı

Medya okuryazarlığı bir eleştirel düşünme becerisi olarak tanımlanabilir. Medya okuryazarlığı çalışmaları sürecinde bu alanla ilgilenen iletişimciler ve eğitimciler tarafından çeşitli tanımlar ortaya atılmıştır.

51 Etki alanı, gücü ve yönlendirme özelliği sayesinde medya, çağımızın en etkili kurumlarından biri haline gelmiştir. Dolayısıyla bu derece etkili bir kurumun gücünün anlaşılması adına iletişim bilimciler geniş çaplı incelemeler başlatmıştır. Medya okuryazarlığı da medyanın incelenip, analiz edilmesi sonucunda ortaya çıkan bir alan olarak görülmektedir (İnal, 2009: 40). Medyanın toplum içindeki yerini anlamak ve medyaya karşı bilinçli bir bakış açısı geliştirmek adına önemli bir gelişmedir.

Medya okuryazarlığı 21. yüzyılın eğitim yaklaşımı olarak ifade edilmektedir (Thoman ve Jolls, 2003). Medya okuryazarlığı; farklı eğitim felsefeleri, kuramları, çerçeveleri, uygulamaları, ortamları, yöntemleri, hedefleri, amaçları ve sonuçlarından oluşan geniş bir spektrumu olan bir şemsiye kavram olarak tanımlanabilir (Hobbs, 2004: 134). Kurtoğlu’na göre (2006:64) bu kavram, medya ile karşı karşıya kaldığımız zaman medya mesajlarını daha iyi anlayabilmek için kullandığımız bir perspektiftir.

Bir nevi medyayı ve medyayla yaşamı değerlendirebilme yeteneğidir (Çetinkaya, 2008: 51). Medyaya ve sunduğu içeriğe karşı çoklu bir bakış açısı geliştirme gerekliliğini ön plana çıkarır. Medyada olup bitenleri ve medyanın ne anlama geldiğiyle ilgili soru sorma becerisinin kazanılmasını amaçlar.

Medya okuryazarlığı kavramı; medya eğitimi ya da medya pedagojisi kavramlarıyla bağlantılı, çoğu zaman da eş anlamlı olarak kullanılmaktadır (Çetinkaya, 2008: 47). Öğrencilerin seçici, eleştirel ve bilinçli olarak medyayı doğru değerlendirmeleri ve okuryazarlık becerilerinin kazandırılması doğrultusunda medyanın etkilerini çözümleyen ve yorumlayan yeni bir okuryazarlık anlayışıdır (Sadriu, 2009: 2). Potter (2004: 23) medya okuryazarlığını üç büyük bilgi kütlesinin birleşimi olarak tanımlar: Medya çalışmaları ( içerik, etki ve çaba), insan düşüncesi (İnsanlar mesajlara nasıl katılırlar ve anlamı nasıl oluştururlar) ve pedagoji (bilgiye erişmeye, yeteneği geliştirmeye ve yeteneğe insanlar nasıl yardım eder).

52 Arar (2006:132) medya okuryazarlığını; çeşitli formlardaki mesajlara ulaşma, bunları çözümleme, değerlendirme; yine medya aracılığıyla mesaj yaratma ve iletme süreci olarak tanımlamaktadır. Bu sayede bireylerin medya karşısında pasif olmaktan ziyade, daha aktif ve sorgulayıcı bir konuma yerleşeceğini; bunun da demokrasinin ön koşullarından olan bilinçli yurttaşlık için bir fırsat yaratabileceğini ifade etmektedir.

Medya okuryazarlığı vatandaşların ifade özgürlüğü ve bilgi edinme hakkına sahip olabilmesi için ve demokrasinin işlemesi ve gelişebilmesi için 21. yüzyılın vazgeçilmez bir uygulamasıdır. Bunun öneminin farkına varan pek çok ülke medya okuryazarlığı eğitimi konusunda önemli gelişmeler yaşamıştır (Altun, 2009: 25-26). Bu alanda ilk sistematik tanımlamayı Finli araştırmacı Sirkka Minkkinen 1978'de yapmıştır. Minkkinen'e göre medya okuryazarlığı; bilişsel, etik, felsefi ve estetik konulardaki becerileri geliştirmeyi amaçlamaktadır (İnceoğlu, 2006: 4).

“Medya okuryazarlığı”, “medya ve eğitim” ilişkisiyle bağlantılı olmakla birlikte, ondan daha geniş bir anlam barındırır. Medya okuryazarlığı, sadece beceri kazanmaya değil, “eleştirel ve demokratik yurttaşlık” çerçevesinde günümüz toplumlarının yeni bir açığına vurgu yaparak, eleştirel aklın gerekliğini gündeme getirmektedir (Türkoğlu, 2006: 166). Eleştirel ve aktif okur-yazarlık çerçevesinde ele alındığında, medyanın kurbanı olmuş bir kitle olmanın dışında bir şeyler oluşturabilmek, bir şeyleri değiştirebilmek, en azından bir etkide bulunabilmek için belli başlı değerlere sahip olunması gerekmektedir (Nacaroğlu, 2006: 84). Bu değerler sadece okulda verilen eğitim yoluyla kazanılmaz bu süreçte hem bireyin kendisine hem de aileye görevler düşmektedir.

Taşkıran (2007: 7) medya okuryazarlığı kavramını; medyada kurgulanan iletilerin farkına varabilme, anlayabilme ve onlar hakkında yorum yapabilme yeteneği olarak tanımlar. İnsanları izledikleri, okudukları ve anladıklarıyla ilgili soru sormaya yöneltir. Taşkıran, bir bireyi medya yetkini sıfatıyla tanımlayabilmek için altyapı bilgisi ve eğitsel organizasyon gerektiren bir eğitim sürecinden geçmesi gerektiğini söylemiştir. Binark ve Bek (2010: 56)’in söylediği gibi medya

53 okuryazarlığı basitçe kazanılacak bir beceri veya kişisel özellik değildir; daha derinlerde ideolojik ve politik olarak işleyen bir süreçtir. Tanımdan da yola çıkarak medya okuryazarlığını demokratik toplumsal düzende özgürleşmeyi sağlamının aracı olarak kullanılabileceği düşünülebilir.

Medya okuryazarlığı, demokratik toplumlarda katılımın sağlanması açısından önemli olduğu kadar, sosyal adaletin ve eleştirel vatandaş olmanın gereklerinden birini de oluşturmaktadır (İnceoğlu, 2006: 5). Kitle iletişim araçlarının çeşitliliği ve kullanım farklılığı bu yönde bir eğitimi zorunlu hale getirmektedir.

Bilgisayar, coğrafya, dijital, enformasyon, görsel okuryazarlık gibi okuryazarlık türleri genelde kapsanan alanın, konunun veya kaynağın bilinçli kullanımını teşvik ederken, medya okuryazarlığınında buna ek olarak kapsam dahilinde bulunan kaynak ve kanalların kullanımına sınır getirebilme de öğretilmektedir (Önal, 2007: 337-339). Yani diğer bir deyişle, çok sayıda mevcut olan medya araçları arasında bir seçim yapmak ve bu araçların etkilerini değerlendirebilmek gerekmektedir.

Medya okuryazarlığından ne anlaşılması gerektiğini ve öğrencilere sağlayabileceği olası katkıları Considine (http://www.medialit.org/) şu şekilde sıralamıştır:

 Medya okuryazarlığı bilgi devrimine dayanarak yeniden tanımlanır.  Bir yeterliliktir, bir ders değildir. Bu yüzden disiplinler arasıdır.

 Deneyime dayalı, aktif katılımlı ve farklı öğrenme biçimleri ile uyumludur.  Demokratik bir toplumda sorumlu yurttaş olmayı destekler.

 Grup çalışmasını, işbirlikçi öğrenmeyi ve dayanışmayı besler geliştirir.  Basmakalıpçılığa, önyargıya, çok kültürlü eğitime karşı hassastır.  Eleştirel düşünme becerisi hareketiyle uyumludur.

 Sağlık eğitiminin anahtar parçalarından biridir.

 Dezavantajlı öğrenciler ve sınıf tekrarı oranlarının düşürülmesine yardımcı olur.

54 Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), medya alanında getirilen yasal düzenlemeler kadar medya okuryazarlığı eğitiminin de bilinçlenme bakımdan önemli olduğuna inanmaktadır (Treske, 2006: 14). Kutoğlu’na göre, medya okuryazarlığı medyanın çocukları daha az kontrolü altına alabilmesi için geliştirilecek olan bir yetenek, bir düşünce biçimi olarak görülmelidir (Kutoğlu, 2006: 70).

Bu kavram bireylere ve topluma hizmet amaçlı geliştirilen bir kavramdır ve etkin sonuçlara ulaşabilmek adına mutlaka süreklilik gerektirir. Yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen bir beceridir (Sadriu, 2009: 54). Paker’e göre (2007:129) özellikle Batı’lı ülkelerde uzun süredir yürürlükte olan, medya – yurttaş ilişkisinde özneden yana, moral bir eğitim programıdır.

Çetinkaya’ya göre medya okuryazarlığı anlayışı; Medyanın işleyiş süreçlerinin anlaşılması, eleştirel bir bakış açısının kazanılması ve bunun da eleştirelliğe dayanan bir eğitim anlayışıyla yapılması gereğinden doğar (2008: 47). Olay ve olguların değişik açılardan bilinçli bir şekilde ele alınmasını amaçlamaktadır (Sadriu, 2009: 2). Gerçeklere karşı kitle iletişim araçları yoluyla eğlence, magazin ve reklam programları başta olmak kaydı ile gözlere indirilen sis perdesinin bilgi ve bilinç fırtınası eşliğinde yok oluşu, bilincin gerçekler karşısında uyandırılışı olarak tanımlanabilir (Taşkıran, 2007: 88). Medya okuryazarlığının alanı sinema, müzik ve diğer tüm yeni dijital medyayı kapsamaktadır (Treske, 2006: 18). Yukarıda sayılan tüm medya araçlarının kendisine has farkına varılması gereken özellikleri vardır.

Medya okuryazarlığı kavramının, kitle iletişim araçları ve bu araçların izler- kitlesi olarak iki bileşenden oluştuğunu savunan Cheviron’a göre kavramın bütünü bu iki bileşen arasındaki ilişkinin sorunsallaştırılmasını kendiliğinden gerekli kılmaktadır (Cheviron, 2006: 116). Medya okuryazarlığına yönelik farklı yaklaşımlar vardır bunlardan birisi de, medya okuryazarlığını eğitim sorunu olarak değil de toplumsal muhalefet hareketinin bileşenlerinden biri olarak gören yaklaşımdır. Burada daha çok eylemlilik üzerinden konuya yaklaşılırken, bağımsız medya çabaları, Kültürel Çevre hareketi gibi çeşitli eylem toplulukları ve Uluslararası

55 Medya Gözlemevi gibi entelektüel çabalar hep pratiğe yönelik hedefler taşımaktadır (Hepkon ve Aydın, 2006:46).

Medya okuryazarlığının tanımı eğitimci, gazeteci ve seyirci- okurlar için farklı olması gerekmektedir. Gazetecinin entelektüel bilgi-beceresini söz konusu eden ve meslek etiğinin bir parçası olan bu olgu, gazeteci için bitmeyen bir süreç olmalıdır. Bununla beraber, gazetecinin haber takibini olay üzerinden-tekrar haber oluşturma amacıyla değil olayın muhatapları üzerinden değerlendirmesi bir başka deyişle haberin empatisinin içerisinde kendini görmesi gerekmektedir (Alayoğlu, 2006: 196).

Görüldüğü üzere, medya okuryazarlığı kavramıyla ilgili çeşitli tanımlar mevcuttur. Tanımların farklılık göstermesinin en önemli nedenlerinden birisi, akademisyenlerin, eğitimci ve eylemcilerin geniş bir kesiminin konuya dahil olmasıdır. Bu yaklaşıma göre, medya okuryazarlığı politik ve ideolojik bir tercihtir (Hepkon ve Aydın, 2006: 46). Yine de farlılık gösteren tanımlara rağmen amacın ortak olduğu görülmektedir.