• Sonuç bulunamadı

1990’larla beraber medya ortamında yaşanan değişim, geleneksel kitle iletişim araçlarının ekonomi politiğini belirgin bir biçimde farklılaştırdı. Mülkiyet, kontrol ve politik kullanım açısından yaşanan dramatik değişim özelleştirme, tekelleşme ve düzensizleştirme politikaları ile devam etmektedir. Bu değişimler medya

62 operasyonlarının ticari yönünü genişletirken diğer normların azalmasına neden olmaktadır. Yeni teknolojik gelişmeler iletişim ortamında karışıklıklar meydana getirdi. Bu durum ise medya okuryazarlığı kavramının yakıcı bir tartışma konusu olarak ortaya çıkmasına sebep olmuştur (Hepkon ve Aydın, 2006: 53).

Medyanın sunduğu bilgiler o kadar fazladır ki, bireyin fiziksel olarak bundan kaçması çoğu zaman mümkün olamaz. Bu nedenle, bireyin kendisini psikolojik olarak bu ortamdan koruması gerekmektedir (Potter, 2004:3). Çünkü medya, gerçekliğin doğrudan bir yansıması değildir, sadece temsilini sunar ve bunu yaparken de var olan gerçeklik üzerinde oynama yapmaktadır (Çetinkaya, 2008: 53). Maruz kalınan bilgi bombardımanı içerisinde, medyanın sunduğu bilgilerin doğruluğunu sorgulamak için bireyin kendisini psikolojik olarak hazır hissetmesi gerekmektedir.

Ayrıca medya zaman zaman halka ileteceği mesajları kurgular ancak bu süreci bireylerden saklar. Medya kuruluşları kamu yararına hareket ettiklerini iddia ederler ve ekonominin, siyasetin onları ne derece etkilediğini ve hangi gerekçelerle tasarlandıkları sorularını cevapsız bırakırlar (İlköğretim Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretmen El Kitabı, 2007: 38). Bu durumun olumsuz şekilde sonuçlanmaması için, medyanın masaya yatırılması demek olan medya okuryazarlığı anlayışı önem kazanmaktadır (İnal, 2009: 15). Medya okuryazarlığı gelecek için değil, şuan için acil gerekli olan bir ihtiyaç haline gelmiştir (Thoman ve Jolls 2004: 1; www.medialit.org).

Yeni bir eğitim biçimi olan medya okuryazarlığı eğitiminin gerekliliğini ortaya çıkaran gereksinimler arasında ayrıca küreselleşme, deregülasyon, medyanın özelleştirilmesi (İnceoğlu, 2006:6) manipülasyon, dezenformasyon, propaganda, yanlış bilinçlendirme yer alır. Bu suçlamalar, medyanın hem gücünü hem de medya gibi böyle önemli bir kurumun çeşitli biçimlerde denetim altına alınması gerekliliğinden dolayı dile getirilmiştir (İnal, 2009: 16). Medyanın, medya mesajlarının ve etkilerinin doğru şekilde anlaşılmaması, bireylerin yaşadıkları dünyaya karşı yanlış anlayış geliştirmelerine neden olmaktadır (Potter, 2004: 20).

63 Medya çoğu zaman gerçek dünyanın çarpıtılmış bir resmini sunar ve insanlar bu çarpıtılmış bilgileri hayatlarının önemli aşamalarındaki kararlarının temelinde kullanabilirler. Jols ve Thoman (2008: 11) konuyla ilgili uyarıda bulunmuştur: “Medya tarafından hazırlanan mesajlar, basit ve açıkça anlaşılabilir görünse de, aslında bu mesajlar kendine özgü kuralları olan, dünya hakkında çok değişik kavram ve düşünceleri içeren, karmaşık görsel ve işitsel bir dil kullanmaktadır. Başlangıçta her şey çok açık gözükmeyebilir ve imgeler çok hızlı geçebilir. Eğer çocukların yaşamlarını medya kültürüne doğru yönlendirmek istiyorsak, onların görsel ve işitsel imgelerin dilini, yıllardır onlara öğrettiğimiz okuma yazmayı öğrendikleri kadar akıcı bir şekilde öğrenmelerini sağlamalıyız”

Topuz’un medya hakkında söyledi; medyada sunulanların yansız ve objektif olduğunu kim söyleyebilir? Mesajlar birçok kişinin seçiminden ya da denetiminden geçiyor. Bazı olaylar medyaya hiç yansıtılmayıp görmezden gelinirken, bazıları abartılarak gün yüzüne çıkartılıyor ve hatta bazıları saptırılıyor. Bir kısmı göze görünmeyecek, ya da hiç dikkati çekmeyecek bir biçimde küçültülüyor. Her bir gazete ya da TV kanalı haberi kendine göre küçültüyor, büyütüyor, ya da yok ediyor (2006: 1) tarzı ifadeler özellikle günümüz medya çağında medya okuryazarlığı eğitimin gerekliliğine dikkat çekmek açısından önem arz etmektedir.

Medyanın bize sunmuş olduğu içerik, ham haliyle değil işlenmiş haliyle bireylere ulaşır (Çetinkaya, 2008: 62). Haber ve bilgi ekonomik, siyasal, dinsel, etnik ve örgütsel çıkar çevrelerinin veya kişisel beklentilerin doğrultusunda kullanılarak manipüle edilebilir veya bilgi ve haber kasıtlı olarak yanlış işlenerek çarpıtılabilir. Bu iki durumda haber alma özgürlüğünü ve hakkını doğrudan tehdit eder (Karakaya, 2006: 176). Medya okuryazarlığını geliştirmenin en önemli nedeni medya kontrolünün etkilerinden mümkün olduğunca uzaklaşmaktır (Kutoğlu, 2006: 65 ).

Farklı kanallarda aynı bilgi, çok farklı şekilde karşımıza çıkmaktadır. İzleyici de çoğu zaman, medya okuryazarlığının öngördüğü bilinçli yurttaş bilincine uygun düşmeyerek bu farklı temsillerden birini tercih etmekle yetinebilir (Arar, 2006: 140).

64 Bireyden beklenen ise karşılaştığı bu içeriği gerektiğinde eleştirip yorumlamak hatta yeri geldiğinde kabul etmemektir. Medyanın içerisinde yer alan bilgilerin neden belli bir yönde yansıtıldığı ve bunu etkileyen faktörlerin neler olduğu çocuğa ayrıntısıyla açıklanmalıdır. Çocuk medyanın olumsuz etkilerine karşı bu bilgilerle kendini savunabilir.

Düzenin temel amacı gerçekle bağlantısı koparılmış, körleşmiş bir toplum yaratarak güç yarışının yapıldığı politik ortamda varlığını sürdürmeye devam ettirmektir (Taşkıran, 2007: 87). Medya kurumları belli ideolojik ve ekonomik yapı içerisinde oluşturulan çözümlenmesi gereken yapılardır. Bu nedenle farklı ideolojik yapıların oluşturduğu içeriklerin ayrımına varmak önemlidir. Bilinçli bir alımlama süreci bu aşamada gerekli alan bir faktördür.

Kitle iletişim araçları, iletişim sektöründeki gelişmeler sayesinde çeşitlenmiştir. Bu çeşitlenmeyle birlikte, medya okuryazarlığının kapsamı ve hedef kitlesinde de değişikliklerin olduğu görülür. Medya okuryazarlığı eğitiminin sadece resmi eğitim alan gruplarla sınırlandırılmaması farklı kesimden insanlarında bu eğitime dahil edilmesi anlayışı yaygınlık kazanmıştır (Hasdemir, 2012: 28). Çünkü böyle güçlü bir etkiye sahip olan araçtan etkilenen kesim sadece çocuklar değildir, çocuklar kadar yetişkin bireylerinde bu anlayışı kazanması gerekmektedir.

Önemli ve hızlı bilimsel ve teknolojik gelişmelerin yaşandığı 21. yüzyılda başarılı olmak için Altun (2009:20) her bilinçli bireyin geleneksel okuryazarlığa ilaveten bilgi okuryazarlığı, medya okuryazarlığı, eleştirel okuryazarlık, dijital okuryazarlık, görsel okuryazarlık gibi pek çok okuryazarlığın bir arada bulunduğu bir ‘çoklu okuryazarlık’ anlayışına sahip olması gerektiğine dikkat çekmektedir.

1990’lı yıllarda radyo ve televizyon yayıncılığı alanında gerçekleşen değişimlerin getirdiği yeni yayıncılık düzeniyle, “iyi müşteri”, “iyi tüketici” olmanın dışında “iyi yurttaş” olma adına da bu bilinçlenme gerekliliği kaçınılmaz olmuştur (Nacaroğlu, 2006: 81). Medya alanındaki düzenleme ve yasalara rağmen, bugünün çok kanallı ve değişik mecralı iletişim ortamında Düzenleyici Kurul ve yayıncıların

65 sorumluluklarının yanı sıra, en önemli çözüm eğitim olmaktadır. Yine aynı şekilde bireye düşen sorumluluklarını yerine getirebilmesi ve gerekli donanımının sağlanması görevi de eğitime düşmektedir (Treske, 2006: 14). Medya okuryazarlığının ‘öz savunma’ niteliği taşıdığına dikkat çeken Sadriu (2009:1) bireylerin medya gerçekleri ile baş edebilmeleri ve bu gerçeklerle çocukları yüzleştirebilmeleri için bu niteliğin farkına varılması gerektiğini söylemiştir.

2.6. MEDYA OKURYAZARLIĞI EĞİTİMİ NEDEN SÜREKLİLİK