• Sonuç bulunamadı

Türk Ceza Hukukunda tehdit suçu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk Ceza Hukukunda tehdit suçu"

Copied!
130
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU HUKUKU ANABİLİM DALI

TÜRK CEZA HUKUKUNDA TEHDİT SUÇU

Yüksek Lisans Tezi

Abdulhamit DURGUT

Danışman

Dr. Öğr. Üyesi Murat AKSAN

(2)
(3)
(4)
(5)

v

ÖZET

Kişi hürriyetine yönelen ve Ceza Hukuku sisteminde suç olarak düzenlenen eylemlerden toplumsal hayatta en çok karşılaşılanı tehdittir. Tehdit, tehdit edenle aynı düzlemde düşünüp hareket etmeyen, onunla uzlaşmayan, isteklerini reddeden muhatabı, bir korkutma ve cezalandırma yöntemidir. Bu sebeple tehdit yöneldiği kişinin iç huzurunu, psikolojisini bozmakta yahut olumsuz olarak etkilemektedir. Böylece kişinin özgür olarak karar alma ve bu karara uygun olarak hareket etme iradesi üzerinde baskı kurmaktadır. Bu nedenledir ki bu suç, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Hürriyete Karşı Suçlar” bölümünde düzenlenmiştir.

Tehdit suçunu konu alan bu çalışma üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; tehdit ve hürriyet kavramları kısaca açıklandıktan sonra, tehdit suçunun tarihsel gelişimi üzerine durulmuş, tehdit suçunun benzer suçlardan farkları ve mukayeseli ceza hukukunda tehdit suçu anlatılmıştır. İkinci bölümde; suçla korunan hukuki değer ve tehdit suçunun unsurları ile suça etki eden haller açıklanmaya çalışılmıştır. Üçüncü ve son bölümde; tehdit suçunda kusurluluk, suçun özel görünüş şekilleri, suçun muhakemesi ve yaptırımı konuları incelenmiştir.

(6)

vi

ABSTRACT

The most frequently encountered action in the social life is the threat that is directed to the freedom of the person and organized as a crime in the Criminal Law system. Threat is a method of intimidation and punishment of the interlocutor who does not think in the same plane as the threatening, does not compromise it, and rejects its desires. For this reason, the threat of the person to whom the threat leads to disrupts or negatively affects his or her inner psyche. Thus, the person's free decision-making and pressure on the will to act in accordance with this decision. For this reason, this crime is regulated in the “Crimes Against Freedom” section of the Turkish Penal Code No. 5237.

This study on the crime of threat consists of three main sections. In the first part; after briefly explained the concepts of threat and freedom, focused on the historical develompment of the crime of threat, the crime of threat in the comparative criminal law is explained. In the second part; The legal value and the elements of the crime that are protected by crime and the circumstances affecting the crime have been explained. In the third and last part; In the crime of threat, imperfection, special appearance of crime, reasoning of the crime and sanction are examined.

(7)

vii

ÖNSÖZ

Bu suç 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Özel Hükümler” başlıklı ikinci kitabının “Kişilere Karşı Suçları” düzenleyen ikinci kısmının “Hürriyete Karşı Suçlar” başlığını taşıyan yedinci bölümünde düzenlenmiştir. Niteliği itibariyle uygulayıcılarının en sık karşılaştığı suç türlerinden biri olan tehdit suçuna ilişkin birçok tartışmalı hususların bulunması nedeniyle “tehdit suçu” çalışma konusu olarak seçilmiş ve detaylı olarak incelenmiştir.

Bu tez çalışmasının ortaya çıkmasında, tez konusunun seçilmesinden, tezin savunmasına kadar her aşamada değerli görüşleri ve değerlendirmeleriyle bana yol göstererek desteğini esirgemeyen kıymetli hocam Dr. Öğr. Üyesi Murat Aksan’a; aynı şekilde, tezin son haline getirilmesi için yapıcı eleştirileriyle bana çok önemli katkılarda bulunan ve değerli vakitlerinden ayırarak tez savunma sınav jürisinde yer alan Prof. Dr. Berrin Akbulut ve Dr. Öğr. Üyesi M. Onursal Cin hocalarıma teşekkürlerimi sunuyorum.

(8)

viii İÇİNDEKİLER ÖZET V ABSTRACT VI ÖNSÖZ VII İÇİNDEKİLER VIII KISALTMALAR XII GİRİŞ 1 BİRİNCİ BÖLÜM

HUKUKUMUZDA TEHDİT SUÇUNUN TARİHSEL GELİŞİMİ, BENZER SUÇLARDAN FARKI

I- KAVRAMLAR VE HUKUKUMUZDA TEHDİT SUÇUNUN TARİHSEL

GELİŞİMİ 3

A- Kavramlar 1

B- Hukukumuzda Tehdit Suçunun Tarihsel Gelişimi 5

1- Tanzimat Dönemi 5

2- Cumhuriyet Dönemi ve Sonrası 11

3- TCK Tasarılarında Tehdit Suçu 14

II- 5237 SAYILI TÜRK CEZA KANUNUNDA TEHDİT SUÇU 18

A- Genel Olarak 18

B- 5237 Sayılı TCK İle 765 Sayılı TCK’da Düzenlenen Tehdit Suçu

Arasındaki Farklar 20

III- TEHDİT SUÇUNUN BENZER SUÇLARDAN FARKI 23

A- Şantaj Suçu 23

B- Cebir Suçu 25

C- Yağma Suçu 27

(9)

ix

E- Hakaret Suçu 31

F- Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Suçu 32

IV- MUKAYESELİ CEZA HUKUKUNDA TEHDİT SUÇU 34

A- Alman Ceza Hukuku 34

B- İtalyan Ceza Hukuku 34

C- Fransız Ceza Hukuku 35

D- İsviçre Ceza Hukuku 35

E- İspanya Ceza Hukuku 36

F- Rus Ceza Hukuku 37

G- Polonya Ceza Hukuku 37

H- Avusturya Ceza Hukuku 37

İKİNCİ BÖLÜM

KORUNAN HUKUKİ DEĞER, SUÇUN UNSURLARI

I- KORUNAN HUKUKİ DEĞER 39

II- SUÇUN MADDİ UNSURLARI 41

A- Suçun Konusu 41

B- Fiil 44

1- Saldırı Tehdidinin Ağırlığı Sorunu 44

2- Tehdidin Etkisi (Elverişliliği) 46

3- Tehdidin Yöneleceği Kimse 48

4- Tehdidin Mağdurun Bilgisine Ulaştırılması 50

5- Tehdidin Yöneldiği Hukuki Değerler 52

a- Yaşam Hakkına Yönelik Tehdit Bildirimi 52 b- Vücut Dokunulmazlığına Yönelik Tehdit Bildirimi 53 c- Cinsel Dokunulmazlığa Yönelik Tehdit Bildirimi 54 d- Malvarlığı İtibariyle Büyük Bir Zarara Uğratılacağına

Yönelik Tehdit Bildirimi 55

e- Sair Bir Kötülük Yönünde Tehdit Bildirimi 56

(10)

x

D- Mağdur 58

III- SUÇUN MANEVİ UNSURLARI 59

IV- SUÇUN HUKUKA AYKIRILIK UNSURU 63

A- Genel Olarak 63

B- Hukuka Uygunluk nedenleri 64

1- Kanun Hükmünü Yerine Getirme 64

2- Meşru Savunma 65

3- Hakkın Kullanılması 66

4- İlgilinin Rızası 67

V- SUÇUN NİTELİKLİ HALLERİ 68

A- Daha Az Ceza Verilmesini Gerektiren Haller 68 B- Daha Fazla Ceza Verilmesini Gerektiren Haller 69

1- Genel Olarak 69

2- Fiilin Silahla İşlenmesi 69

3- Failin Kendisini Tanınmayacak Bir Hale Koyarak Fili İşlemesi 73

4- Fiilin İmzasız Mektupla İşlenmesi 74

5- Fiilin Özel İşaretle İşlenmesi 76

6- Fiilin Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi 78 7- Fiilin Var Olan veya Var Sayılan Suç Örgütlerinin Oluşturduğu Korkutucu Güçten Yararlanılarak İşlenmesi 79

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

KUSURLULUK, SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ ŞEKİLLERİ, MUHAKEME USULÜ ve YAPTIRIM

I-KUSURLULUK 82

A- Genel Olarak 82

B- Hukuka Aykırı ve Fakat Bağlayıcı Emrin Yerine Getirilmesi 84

(11)

xi

D- Cebir ve Tehdit 86

E- Haksız Tahrik 87

II- SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ ŞEKİLLERİ 89

A- Teşebbüs 89 B- İştirak 90 C- İçtima 93 1- Genel Olarak 93 2- Birleşik Suç 93 3- Zincirleme Suç 94 4- Fikri İçtima 96

III- MUHAKEME USULÜ ve YAPTIRIM 98

A- Soruşturma ve Kovuşturma Usulü 98

B- Yaptırım 103

SONUÇ 105

(12)

xii

KISALTMALAR ABD. : Ankara Barosu Dergisi

AÜHFD. : Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

AÜEHFD. : Atatürk Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi Bkz.: Bakınız

C. : Cilt

CD. : Ceza Dairesi

CGK. : Ceza Genel Kurulu CKT. : Ceza Kanunu Tasarısı

DEÜHFD. : Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi ETCK. : Eski Türk Ceza Kanunu

İÜHFD. : İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi İÜHFM. : İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası m. : Madde

RG. : Resmi Gazete s. : Sayfa

TAAD: Türkiye Adalet Akademisi Dergisi TBB: Türkiye Barolar Birliği

TCK. : Türk Ceza Kanunu TCY. : Türk Ceza Yasası vb. : ve benzeri

Yarg. : Yargıtay

YCGK. : Yargıtay Ceza Genel Kurulu

(13)

xiii

(14)

1

GİRİŞ

Gerek kırsal yaşamda gerekse şehir yaşamında, kısacası yaşamın hemen hemen her alanında tehdit suçu karşımıza çıkmaktadır. Bu kadar yoğun bir şekilde işlenen bir suçun hukuken incelenmesi, unsurlarının belirlenmesi ve diğer suçlardan ayrımının ortaya konulması büyük önem taşımaktadır.

Kişi hürriyeti Anayasalar ve Uluslararası belgelerde güvence altına alınmıştır. Tehdit suçu, kişi özgürlüğüne karşı suçlardandır. Tehdit kişinin iç özgürlüğüne karşı bir suçtur. Günümüzde tehdit suçuna yer vermeyen hiçbir yasa bulunmamaktadır. Ancak, tehdit suçuyla korunan hukuksal yarar ceza yasalarında farklı yorumlandığı için yasalardaki düzenleme yerleri de farklıdır. Genelde yasalar bu suçu, özgürlüğe karşı işlenen suçlar bölümünde düzenlerken, Belçika ve Avusturya Ceza Yasalarında kamu güvenliğini ya da düzenini bozan suçlar arasında yer verilmiştir.

Tehdit suçu Türk Ceza Kanunumuzda genel uygulamayla örtüşür şekilde; “Özel Hükümler” başlıklı ikinci kitabının “Kişilere Karşı Suçları” düzenleyen ikinci kısmının “Hürriyete Karşı Suçlar” başlığını taşıyan yedinci bölümü içinde düzenlenmiştir.

Birçok suçta araç olarak kullanılan tehdit, bazı suçlarda suçun unsuru ya da nitelikli hal olarak yer almaktadır. Tez konumuz tehdit suçu olduğu için, incelemelerimiz Türk Ceza Kanunu’nun 106. maddesiyle sınırlı kalmıştır.

Bu çalışmada tehdit suçu incelenirken, yeri geldikçe doktrinle birlikte, yargı kararları ile uygulamadaki örneklere ağırlık verilmiştir.

Çalışmamız üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde tehdit ve hürriyet kavramları açıklanmış, suçun tarihsel gelişimi üzerinde durulmuş, tehdit suçunun benzer suçlardan farkları ile mukayeseli ceza hukukunda tehdit suçu anlatılmıştır.

Tezin ikinci bölümünde suçla korunan hukuki değer ve tehdit suçunun unsurları ile nitelikli haller açıklanmaya çalışılmıştır. Üçüncü bölümde ise; tehdit suçunda kusurluluk, suçun özel görünüş şekilleri, suçun muhakemesi ve yaptırımı konuları incelenmiştir.

5271 sayılı CMK ile getirilen uzlaşma usulü başta tehdit suçunun şikayete tabi olan hali (106/1.c.2) ile sınırlı olarak uygulanabilmekte iken 24/11/2016 tarih ve 6763 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile birlikte tehdit suçunun re’sen kovuşturulan

(15)

2

temel halinin de uzlaşma kapsamına alınması nedeniyle bu suça ilişkin uzlaştırma düzenlemeleri soruşturma ve kovuşturma usulü başlığı altında ele alınmıştır.

Konuları incelerken yer verdiğimiz kişisel görüş ve önerilerimiz, ayrıca sonuç bölümünde ana hatlarıyla ifade edilmiştir.

(16)

3

BİRİNCİ BÖLÜM

HUKUKUMUZDA TEHDİT SUÇUNUN TARİHSEL GELİŞİMİ, BENZER SUÇLARDAN FARKI

I- KAVRAMLAR ve HUKUKUMUZDA TEHDİT SUÇUNUN

TARİHSEL GELİŞİMİ A- Kavramlar

Tehdit kelimesi Arapça kökenli bir kelimedir. Arapçada H (he-hı-hu) d (dal-dıl) d (dal- (dal-dıl) köklerinden türetilmiştir. H - d etrafı sarsan yıkılış, ağır bir şeyin düşüşü anlamına gelirken. H-d-d ise bir kişiyi tehditle sarsmak, ürkütmek anlamındadır. Aynı şekilde hadd / hudüd “kırma, yıkma, korkutarak ele geçirme” anlamını da içinde barındırır1.

Tehdit sözlükte “bir kimsenin gözünü korkutmak, korku verme, gözdağı, hiddet etmek” olarak da tanımlanmıştır2. Yine doktrinde “Tehdit, bireylere tanınmış iç ve dış hürriyetlerin varlığını ihlal edici fiillerden oluşmakta ve böylece hukuk düzen tarafından çeşitli vasıtalarla korunan, hürriyet alanlarına müdahaleler gerçekleşmiş olmaktadır3” şeklinde tanımlanmıştır.

Yargıtay kararlarına göre; tehdit, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağının mağdura bildirilmesidir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün gerçekleşecek gibi gösterilmesidir4.

Tehdit zorlayıcı ya da önleyici nitelikte olabilir. Zorlayıcı nitelikteki tehdit, bir kişiyi belirli bir yönde harekete ya da düşünmeye ikna etmek, önleyici nitelikteki tehdit ise kişinin bir düşünce ya da eylemini engellemek amacıyla gerçekleştirilir5.

1 EL- İSFAHANİ, Ragıp “Müfredat, Kuran Kavramları Sözlüğü”, (Terc.: Abdulbaki

Güneş/Mehmet Yolcu), Çıra Yayınevi, Baskı yeri ve yılı yok. s.1102-1103.

2 Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük, C. II, Ankara 1998, s. 2167.

3 EREM, Faruk/TOROSLU, Nevzat, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Savaş Yayınevi, Ankara

1987, s. 109.

4 ARTUK Mehmet Emin/GÖKCEN Ahmet/ALŞAHİN, Mehmet Emin/ÇAKIR, Kerim, Ceza

(17)

4

Kanunun “Hürriyete Karşı Suçlar” başlığını taşıyan bölümü içerisinde düzenlenen tehdit suçu yönünden kısa bir tanım yaptıktan sonra, tehditle yakın ilişki içerisinde olan hürriyet kavramı üzerinde de kısaca durmak gerekmektedir.

Hürriyetin, insan varlığının temel unsurlarından biri olmasına rağmen, çok yönlülüğü nedeniyle bugüne değin birlik arz eden bir tanımı yapılabilmiş değildir. Hürriyet kavramı kimi zaman bağımsızlık, her türlü zorlamadan, sınırlamadan ve dış baskıdan masun olarak kendi kaderini bizzat belirleyebilmek şeklinde, kimi zaman da özel ve gizli olanın her türlü müdahalenin dışında olması yani özel hayatın gizliliği şeklinde anlaşılabilmiştir. Hürriyet, 1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesine göre, “başkasına zarar vermeyen her şeyi yapabilmektir”6.

Hürriyet sözlükte “kişinin dilediği gibi hareket etmesi, onun belirli bir faaliyetini engelleyen veya sınırlayan bir kuralın bulunmaması” şeklinde tanımlanmaktadır7.

Doktrinde hürriyet, birbirine yakın ifadelerle tanımlanmıştır;

“Hürriyet kavramı, kelime anlamı olarak özgürlükle eş anlamlıdır ve herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumu, serbesti” anlamına gelir8.

“Hürriyet, kişinin sahip olduğu irade ve hareket serbestisini” ifade eder9. “Özgürlük, kişinin kendi kendisini geliştirmesi, mükemmele ulaşması için zorunlu bir değer olup ve aynı zamanda toplumsal ilerlemenin kaynağıdır”10.

Hürriyet kavramı, “bireyin irade özgürlüğünü, iradesini etki altında kalmaksızın oluşturup, bu iradeye uygun olarak hareket edebilmesini içerir”11.

Hürriyet “bir şeyi yapma veya yapmama, belli şekilde davranıp davranmama

5 TARHAN, Emine Ülker, Yeni Türk Ceza Yasasında Tehdit ve Hakaret Suçları, Yetkin Yayınevi,

Ankara 2007, s. 24.

6 KOCA, Mahmut/ÜZÜLMEZ, İlhan, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi,

Ankara 2016, s. 343.

7 Türk Hukuk Lügatı, 3. Baskı, Ankara 1991, s. 136-137.

8 ÖZBEK, Veli Özer, TCK İzmir Şerhi – Yeni TCK’nın Anlamı, Seçkin Yayınevi, Ankara 2008, s.

673.

9 ÖZEK, Çetin, “Türk Ceza Kanununa Göre Hürriyet Aleyhine Cürümlerin Genel Prensipleri”

İÜHFM, C. XXIX, 1964/4, s. 934.

10 SOYASLAN, Doğan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara 2010, s. 247.

11 TEZCAN Durmuş/ERDEM, Mustafa Ruhan/ÖNOK, R. Murat, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Seçkin Yayınevi, 16. Baskı, Ankara 2018, s. 467.

(18)

5 gücü” olarak da tanımlanmıştır12.

Hürriyet kavramına verilen anlamların içeriği değişik dünya görüş ve sistemlerine göre farklı şekillerde doldurulmuş, diğer deyişle hürriyetin kaynağı ve muhtevası bu anlayışlara göre şekillenmiştir. Hürriyetler buna uygun olarak anayasalarda düzenlenmiş ve hukuki muhtevası ve sınırları çizilmiştir13.

19. yüzyılda gelişen bir siyasi düşünce akımı olan anarşizm için bireyin özgürlüğünün sınırı yoktur. Hiçbir siyasi veya ahlaki düşünce bireyin hürriyetine karışamaz. Bu nedenle anarşizm düşüncesinde bireyin özgürlüğünü kısıtlayıcı bir yapı olarak kabul edilen devletin otoritesine karşı duruş söz konusudur. Liberal düşüncede ise en önemli değer hürriyettir14. Hürriyet liberalizmin temel ilkelerinden biridir. Bireylerin hür olması liberalizmin olmazsa olmaz şartıdır.

Hürriyet, hukuksal bir kapsam içerdiğinden, elbette Ceza Hukukunu ilgilendirmektedir. Bundandır ki anayasalara yazılması ile yetinilmemiş, onu koruyucu önlemler de alınmıştır. Hürriyet, hukuksal bakımdan sübjektif bir hak olarak değil, devlet düzenini, özgürlükçü rejimi ilgilendiren bir kavram olarak korunmaktadır. Bu nedenle hürriyet, doğrudan Ceza Hukukunu ilgilendiren bir kavramdır15.

Hürriyetlerin korunması, hürriyetleri ihlal eden eylemlerin suç olarak kabulü ile sağlanabilir. Ceza yasalarında yer alan pek çok suç, hürriyetle yakından ilişkilidir. Çünkü, suçtan zarar gören kimsenin, az ya da çok doğrudan ya da dolayısıyla yapmak ya da yapmamak konusunda özgürlüğü sınırlanır ya da kaldırılır16.

Hürriyet bir hak olarak hukuk kuralı tarafından düzenlendiği an cezai himayenin konusunu oluşturur. Norm ihlali halinde ceza yaptırımı ile hakkı korur. Devlet ceza kurallarıyla bir yandan ferdin menfaatini korurken diğer yandan toplumun müşterek menfaatlerini de savunur. O halde hürriyete karşı suçların koruduğu hukuki menfaat kişinin özgürlüğüdür17.

12 GÖZLER, Kemal, Türk Anayasa Hukuku Dersleri, Bursa 2000, s. 162. 13 KOCA/ÜZÜLMEZ, 2016, s. 344.

14 ÜZÜLMEZ, İlhan, Yeni Türk Ceza Kanununun Hürriyete Karşı İşlenen Suçlar Sistemi

Çerçevesinde Tehdit, Şantaj ve Cebir Kullanma Suçları, Turhan Kitabevi, Ankara 2007, s. 7.

15 DONAY, Süheyl, Meslek Sırrının Açıklanması Suçu, İstanbul 1978, s. 69. 16 ERSOY, Yüksel, Çalışma Hürriyetine Karşı Suçlar, Ankara 1973, s. 21. 17 SOYASLAN, s. 247.

(19)

6

765 sayılı Türk Ceza Kanunu hürriyet aleyhine işlenen suçlarla ilgili olarak mehazı 1889 İtalyan Ceza Kanununun sistemini benimsemişti. Mehaz kanun, batıda doğup gelişen klasik, liberal hürriyet anlayışının etkisi altında kalmıştır. Klasik hürriyetlerden anlaşılan insanın, insan olarak sahip olduğu hürriyetlerdir. Diğer bir anlatımla insanın insan olmak sıfatıyla doğuştan bir takım haklara sahip olduğu kabul edilmektedir. Hürriyetin kaynağı kanun olmayıp, insandır. Fertlere tanınan hürriyetler, kanunların yarattığı kavramlar değil, onların hakiki anlamda tabii haklarıdır. Hürriyetleri kabul etmek zorunda kalan kanunların görevi, ferdin başkasına zarar vermeyecek her şeyi yapabilmesi anlamına gelen ve kendisinden önce var olan hürriyetleri korumaktır. Klasik liberal hürriyet anlayışına göre devlet insanın insan olmak sıfatıyla doğuştan sahip olduğu bazı hak ve hürriyetlere dokunmayacak, onlara saygı gösterecektir. Hürriyet, devletin müdahale ve faaliyet alanlarının daraltılmasıdır. Bu daralma oranında birey hür olacak, maddi ve manevi kişiliğini serbestçe geliştirme imkanına sahip bulunacaktır. Böylece insan hak ve hürriyetleri (kişi güvenliği, vicdan hürriyeti v.b), devlet iktidarını çerçevelemekte, onun hiçbir zaman aşamayacağı ve aşmaması gereken bir sınır çizmektedir. Devletten beklenen, kişinin özel alanına, onun serbest hareket çevresine karışmamak, müdahale etmemektir18.

5237 sayılı TCK da hürriyete karşı suçlar başlıklı bölümde, klasik liberal özgürlükçü anlayışa bağlı kalmış, bireyi esas alan bir yaklaşımla suç tiplerini düzenlemiştir. Nitekim hürriyete karşı suçlar başlıklı yedinci bölümün, kişilere karşı suçlar başlıklı ikinci kısımda düzenlenmiş olması da bireyci anlayışın bir göstergesidir. Bu anlamda yasa, 1982 Anayasasının temel hak ve hürriyetlere ilişkin sistemini dikkate alarak oldukça geniş bir hürriyet aleyhine işlenen suçlar listesi oluşturmuştur. Bu durumun TCK’nın özgürlükçü yanını ortaya koyduğunu belirtmeliyiz. Ayrıca yeni Kanunda sadece bireyin doğuştan sahip olduğuna inanılan klasik özgürlükleri (vicdan hürriyeti, düşünce hürriyeti, kişi dokunulmazlığı) değil, toplumsal yaşayışın bir sonucu olarak ortaya çıkan (sendikal faaliyetler, eğitim hakkı, dilekçe hakkı, basın hürriyeti gibi) kolektif özgürlükleri de etkin şekilde koruma altına alınmıştır. Kanunda kişiler arasında dil, ırk, renk, cinsiyet, özgürlük, siyasi

(20)

7

düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım yapılmasının yaptırıma bağlanması da (m.122) “eşitlik ve adalet” kavramına verilen önemi ortaya koymaktadır19.

B- Hukukumuzda Tehdit Suçunun Tarihsel Gelişimi

Tehdit suçunun tarihsel gelişimi konusu içerisinde ilk olarak Osmanlı İmparatorluğunda hemen hemen her alanda olduğu gibi özellikle hukuk alanında da reformların yoğun olarak gerçekleştirildiği “tanzimat dönemi” düzenlemelerini incelenecektir. Devamında da Cumhuriyetin ilanı ile yürürlüğe giren 765 sayılı kanunun 188 ve 191 nci maddelerinde düzenlenen tehdit suçunun zaman içerisinde değişimi konusu üzerinde durulacaktır.

1- Tanzimat Dönemi

Tanzimat, Osmanlı İmparatorluğundaki geriye gidişi durdurmak ve devleti tekrar eski gücüne kavuşturmak için yapılan reform hareketlerini başlatan dönemin adıdır. Böylelikle birçok sahada olduğu gibi hukuk sahasında da yeni düzenlemelere gidilmiş ve temel hak ve hürriyetlerle yakından ilgili olduğu için öncelikle ceza kanunları neşredilmiştir. Bu kapsamda ilki 1256 (1840) yılında ikincisi 1267 (1851) yılında üçüncüsü ise 1274 (1858) yılında yayınlanan üç ayrı ceza kanunu neşredilmiştir.

Bilindiği üzere İslamiyet’in kabulü sonrası Türk Devletlerinde, İslam Hukuku birincil kaynak olarak uygulanmaya başlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğunda da aynı uygulama devam ettirilmiş, ancak İslam Hukukuna ek kanunnamelere dayanan örfi bir hukuk da gelişmiş ve uygulanmıştır. Tanzimat dönemi neşredilen bu kanunlardaki cezaların bir kısmı örfi hukuktan, bir kısmı ise İmparatorluk boyunca yürürlükte olan İslam Hukukundan gelmektedir20.

İslam Hukukunda günümüz hukuk sistematiğine benzer bir tasnif bulunmadığından “İslam Ceza Hukuku” başlığı altında bir bölüm yer almamaktadır. Genel olarak, Kur’an’ın hükümlerinin tasnifinde, ceza hukuku konusuna giren

19 ARTUK/GÖKCEN/ALŞAHİN/ÇAKIR, s. 236.

20 GÖKCEN, Ahmet Tanzimat Dönemi Osmanlı Ceza Kanunları ve Bu Kanunlardaki Ceza

(21)

8

hususlar “ukubat” adıyla anılmaktadır21.

İslam ceza hukukunda suçlar ise en yaygın tasnife göre had, kısas ve tazir suçları ve cezaları olmak üzere üçe ayrılır. Had ve kısas suçları her dönemde ve her yerde rastlanabilecek suçlardır, tazir suçları ise, zamana ve mekâna göre değişiklik gösterebilir22. Bu tanımdan hareketle tazir suçlarının kapsamı geniştir ve had, kısas ile diyeti gerektiren suçlar dışında bütün suçlar için uygulama alanı bulur diyebiliriz. Tehdit suçu da niteliği itibariyle tazir suçları kapsamına giren suçlardandır23. Açıklamalarımızı bu kadarla sınırlı tutup, aşağıda Tanzimat dönemi neşredilen kanunlarda tehdit suçunun düzenlendiği maddeler ele alınacaktır.

a- 1256 (1840) Tarihli Ceza Kanunu

Tanzimat döneminde yürürlüğe giren ilk ceza kanunu 1256 (1840) tarihli kanundur. Bu kanun incelendiğinde tehdit suçu olarak düzenlendiğini düşündüğümüz iki ayrı madde karşımıza çıkmaktadır.

1- Umur-i zabtiye ve rabtiye memurlarına karşı durup silah çekmek misillü halat-ı reddiyeye (menfur olaylara) cesaret edenler mukayyeden (bağlı olarak) Dersaadete (İstanbul’a) getirilip iki sene ve silah boşaltmış olduğu halde velev rasgelmemiş olsa bile üç sene ve gerek kurşun ve sair alet-i cariha (sair yaralayıcı aletlerle) ile mecruh etmiş (yaralamış) olduğu surette dahi iltiyamına (iyileşene) kadar mesarifi ondan alınıp kendisi beş sene müddet için vaz’ı kürek24 oluna. Ve mecruh olan adam cerihan vefat ettiği halde artık madde-i katl (adam öldürme) meselesine intikal etmiş olacağından fasl-ı evvelde münderic olan ahkam-ı kısasiyeye tatbikan icrası lazım gelür. (9 ncu faslın 3 ncü maddesi).

Maddede günümüz ceza kanunlarında ayrı ayrı düzenlenen “tehdit” ve

21 YAKUT, Esra, “Osmanlı Hukukunda Tazir Cezaları”, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2015, s. 23 22 AVCI, Mustafa, “İslam Ceza Hukukunda Suçların Tasnifi”, Lale Yayıncılık, İslam Ceza Hukuku

(Islamic Criminal Law) İstanbul 2017, s. 448

23 Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Bize silah çeken bizden değildir”. “Bir Kimse kardeşine

demirle (silahla) işaret ederse, melekler ona lanet eder”. AVCI, Mustafa, Osmanlı Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara 2018, s. 616.

24 “Osmanlıda kürek, hapis cezasının daha ağır bir tarzda infaz edilmesidir. Küreğe mahkum

edilenler veya hapsin infaz tarzı olarak kürek cezası belirlenenler bulundukları hapishanelerden Tersane-i Amire zindanına naklediliyor, gemisine kürekçi lazım olanlar ihtiyaçlarını bu merkeze bildiriyorlardı” Bkz. AVCI, Mustafa “Osmanlı Uygulamasında İnfazı Özellik Gösteren Hapis Türleri: Kalebentlik, Kürek ve Prangabentlik” Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi,

(22)

9

“görevi yaptırmamak için direnme” suçlarına benzer bir düzenleme yer almaktadır. Maddede memurun vazife başında olup olmadığı ayrımı yapılmamıştır. Silahtan kastın o dönem itibariyle tabanca yahut tüfek olarak kabul edildiği madde metninin devamından anlaşılmaktadır. Ayrıca bu suç ancak kamu görevlisi olarak kabul edilen umur-i zabtiye ve rabtiye memurlarına karşı işlenirse fail cezalandırılacaktır. Bu suç yönünden yargılama yetkisinin suçun işlendiği yer mahkemesinde değil İstanbul mahkemelerinde olduğu da ayrıca belirtilmiştir.

Madde “silahın boşaltılması” halinde isabet etmese dahi (üç seneye kadar) failin kürek cezasına çaptırılacağını ifade etmiştir. Yaralanan şahsın ölmesi ihtimaline binaen adam öldürme hükümlerinin uygulanacağını da belirtmektedir. Dikkat edilecek olursa aynı madde içerisinde gerek kişi hürriyetine karşı suçlardan saydığımız tehdit, gerek kamu idaresinin güvenirliğine ve işleyişine karşı suçlardan görevi yaptırmamak için direnme, gerekse vücut dokunulmazlığına karşı suçlar(silahla yarala/silahla yaralamaya teşebbüs) bir arada düzenlenmiştir. Basit tehdit olarak kabul ettiğimiz eylemler ise bu madde ile yaptırım altına alınmamıştır.

Son olarak silahın boşaltılması halinde yaralama kastı ile mi tehdit kastıyla mı olduğu tartışılmamıştır. Bu anlamda müştekiyi hedef almaksızın silah boşaltılması halinde dahi fail iki sene değil üç sene kürek cezasına mahkum edilecektir.

2- Alelıtlak nastan birisi diğerine silah çektiği halde bir sene ve silah boşaltmış ise iki sene ve mecruh eylemiş olduğu surette kezalik iltiyamına (iyileşene) kadar mesarifi alınmak üzere üç sene müddet için küreğe vaz oluna.( 10 ncu faslın 1 nci maddesi)

Bu maddede, maddenin tabiriyle sıradan vatandaşın birbirlerine karşı olan silahlı tehdit eylemi düzenleme altına alınmıştır. Mağdurun herhangi bir kişi olduğu silahlı tehdit eyleminde verilecek ceza türü yine kürek cezası iken cezanın miktarı bir senedir. Fakat silah boşaltılmışsa kasta bakılmaksızın fail iki sene kürek cezasına mahkum edilecektir. Yargılama yetkisi ise maddede aksine bir düzenleme yer almadığı için suçun işlendiği yer mahkemesindedir. Bu maddede de basit tehdit kapsamında sayılacak eylemler yaptırım altına alınmamıştır. Suç ancak silahla işlenirse fail cezalandırılabilecektir.

(23)

10

b- 1267 (1851) Tarihli Ceza Kanunu (Kanunu Cedit)

1840 tarihli ceza kanunu 11 yıl yürürlükte kaldıktan sonra bazı eksiklikleri tamamlamak adına 1851 tarihli (kanun-u cedit) ceza kanunu çıkarılmıştır. Bu kanun da incelendiğinde tehdit suçunun 2 ayrı maddede düzenlendiği görülmektedir.

1- Umur-i zabtiye ve rabtiye memurlarına karşı durup silah çekmek misillü halat-ı reddiyeye (menfur olaylara) cesaret edenler işbu kabahatten maada zabite adem-i itaat (itaatsizlik, emri dinlememe) töhmetiyle dahi müttehem olacağından (itham edileceğinden) derece-i cünhasına göre iki aydan iki sene ve silah boşaltmış olduğu halde üç aydan üç seneye ve gerek kurşun ve sair alat-ı cariha ile cerh etmiş olduğu surette dahi iltiyamına (iyileşene) kadar mesarifi ondan alınıp kendisi beş aydan beş seneye kadar tayin-i müddetle vaz’ı pranga olunarak hidamat-ı süfliyede istihdam oluna ve mecruh olan adam cerihan vefat ettiği halde artık madde-i katil (adam öldürme)meselesine intikal edeceğinden iktiza-i şer’i ve kanunisi icra oluna. (Faslı Evvel Bölümü 16 ncı madde)

16 ncı maddede 1840 tarihli kanundaki düzenlemeye benzer şekilde somut olaya göre memura karşı silahla tehdit yahut görevi yaptırmamak için direnme suçu olarak kabul edilecek eylemler düzenleme altına alınmıştır. Ancak bu düzenlemede hakime hükmedeceği cezanın miktarı noktasında takdir hakkı tanınıp suçun cezası iki aydan iki seneye olacak şekilde kaleme alınmıştır. Hakim eylemin ağırlığına göre bir değerlendirme yapacaktır. Yine cezanın türü kürek cezasından prangaya vurulma (ayakları zincirlerle bağlı olarak hapis cezasının infazı) olarak değiştirilmiş ve hafifletilmiştir. Fail pranga ile birlikte süfli (aşağı, adi) işlerde de çalıştırılacaktır.

2- Alelıtlak nasdan birisi diğerine silah çektiği halde derece-i cünhasına göre bir aydan bir sene ve silah boşaltmış ise iki aydan iki seneye ve cerh etmiş ise kezalik iltiyamına (iyileşene) kadar prangaya konula. Ve cerhden müteessiren vefatı vukuunda icabı şer’i ve kanunisi icra kılına. (Faslı Evvel Bölümü 17 ncı madde)

17 nci maddede de yine 1840 tarihli ceza kanundaki düzenlemeye benzer bir düzenleme yapılmıştır. Buna göre basit tehdit suç olarak kabul edilmemiş ancak silahlı tehdit halinde faile ceza verileceği hüküm altına alınmıştır. Cezanın tayininde yine hakime bir aydan bir seneye kadar hapis cezası verme noktasında takdir hakkı tanınmıştır. Yine verilecek ceza hapis cezası olsa da infazı hafifletilerek prangaya

(24)

11

konulmak şeklinde infaz edilecektir.

Görüldüğü üzere 1851 tarihli düzenlemede, 1840 tarihli düzenlemeye nazaran gerek hükmedilecek süre yönünden gerekse hapis cezasının infaz şekli yönünden daha hafif bir yaptırım benimsemiştir.

c- 1274 (1858) Tarihli Ceza Kanunu (Ceza Kanunname-i Hümayunu) 1274 tarihli kanun 1810 tarihli Fransız Ceza Kanununun tercümesi olduğu için hükümleri itibariyle bugünkü anlayışa çok yakındır. Bu kanun, 765 sayılı ETCK nın kabul tarihi olan 1926 tarihine kadar yürürlükte kalmıştır25.

1858 tarihli kanunda tehdit suçunu düzenlediği düşünülen maddeler incelendiğinde;

1- Mehakim ve mecalis memurlarına vesair memurin-i Devlet-i Aliyyeye memuriyetlerini icrada iken veyahut icra ettikleri hükm-i memuriyetten dolayı bunları kadr (itibar) ve namuslarına nakisa verecek suretle, muamele-i hakarete ve itale-i lisana (dil uzatma) ve ihafeye (korkutmaya) cüret eyleyenler olur ise bir haftadan altı aya kadar hapis olunur. Ve bu hareket ve itale-i lisan ve ihafe keyfiyetleri mehakim ve mecasilin mürafaası (duruşma) vaktinde vuku bulur ise buna mütecasin olan kimse altı aydan bir yıla kadar hapis olunur. (112 nci madde)

Bu düzenleme tehdit suçunu değil doğrudan görevi yaptırmamak için direnme suçunu düzenleme altına almıştır diyebiliriz. Çünkü ön şart memurun görevini icra ediyor olmasıdır. Bu düzenlemede hapis cezası daha hafif olacak şekilde belirlenmiştir. Eğer duruşma esnasında böyle bir tehdit vuku bulursa verilecek ceza daha fazla olacaktır. Bu suçun silahla işlenmesi halinde daha fazla cezaya hükmedileceğine dair bir düzenlemede bulunmamaktadır.

2- Asakir-i nizamiyenin (silah altında bulunan askerler) ve hükümet tarafından alelıtlak zabıtaya ve idareye memur bulunanların memuriyetlerini icrada ve yahut icra ettikleri hükm-i memuriyetten dolayı kadr ve namuslarını nakisa verecek suretle haklarında muamele-i hakarete ve itale-i lisana ve ihafeye cüret edenler olur ise bir mecidiye altundan üç mecidiye altununa kadar ceza-i nakdi ahz olunur. Ve bu misillu hareketler asakir-i nizamiye zabıtanı ve zaptiye sergerdeleri

(25)

12 haklarında vuku bulur ise bir haftadan bir aya kadar hapis olunur. Ve eğer bu misillü hakaret ve ihafenin icrasında teşhir-i silah eden olur ise her halde altı aydan iki seneye hapis olunur. (113 nci madde)

Bu madde de yine devlet memuru olanlar ile silah altında olan askerlerin korunması esastır. Bu kişilere karşı işlenen tehdit suçu mehakim ve mecalis memurlarına karşı işlenen suçlara nazaran daha hafif cezayla yaptırım altına alınmıştır. Bu suçun işlenmesi esnasında silahın teşhir edilmesi ayrıca ağırlaştırıcı neden olarak düzenlenmiştir.

3- Katl kasdıyla olmayarak mücerret ihafe (soyut korkutma) için birine silah çeken kimse dahi bir haftadan bir aya kadar hapis olunur. (179 ncu maddeye ilave)

Bu madde ile sivillerin birbirlerine karşı korkutmak amacıyla silah çekmesi halinde bir haftadan bir aya kadar hapis cezasına mahkum edilecekleri düzenleme altına alınmıştır. 179 ncu maddenin silahlı tehdit eylemini düzenlediği açıktır.

Gerek 1840 gerek 1851 gerekse 1858 tarihli ceza kanunu hükümleri dikkate alındığında; bugünkü anlamıyla basit tehdidin suç olarak düzenlenmediği sonucu ortaya çıkacaktır. Tehdit ancak silah kullanılarak gerçekleştirilmişse failin eylemi ceza kanununa göre suç oluşturacak ve failin eylemi yaptırımla karşılacaktır.

Peki, basit tehdit suçunu işleyen bir kişi, herhangi bir ceza almamakta mıdır? Tazir cezası, nasihat ve ihtar gibi en hafif cezalarla başlayıp, hapis, dövme hatta ölüme kadar uzanan birçok cezadan ibaret olup hangi fillere karşı uygulanacağı önceden tespit edilmemiştir. Hâkim suçlunun durumuna ve suçun şartlarına bakarak, failin sabıkasını ve psikolojisini de dikkate alıp, bu cezalar arasında en uygun olanına hükmedecektir26. Tehdit suçu da tazir suçlarından olduğu için, basit tehdit suçunu işleyen kişiye kanunda düzenlenmiş olmasa da hâkim, suçun niteliğine ve suçlunun durumuna göre belirleyeceği bir ceza verecektir.

Örneğin; ”Boğazına urgan takıp sürürüm” sözüyle tehdit eden kimsenin tazir cezasına çarptırıldığına dair hüküm mevcuttur27.(37 numaralı Konya Şer’iye Sicili, No:178-2, s.35).

26 GÖKCEN, 1989, s. 7. 27 AVCI, 2018, s. 616.

(26)

13

2- Cumhuriyet Dönemi ve Sonrası

Osmanlı İmparatorluğunun yıkılışı ve devamında Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu ile hukuksal alandaki reformlar daha hızlı şekilde gerçekleştirilmiş ve 765 sayılı TCK 01.03.1926 tarihinde TBMM tarafından kabul edilmiştir.

Tehdit suçu 765 sayılı TCK nın “Cürümler” başlıklı ikinci kitabının “Hürriyet Aleyhinde İşlenen Cürümleri” düzenleyen ikinci bap’ının “Şahıs Hürriyeti Aleyhinde Cürümler” başlığını taşıyan üçüncü faslı içinde düzenlenmiştir.

Kanunun 1926 tarihli ilk halinde; 188 nci madde28 şartlı tehdit olarak ta adlandırılan tehdidi düzenlerken 191 nci madde29 basit tehdit olarak kabul ettiğimiz hali düzenlemiştir.

765 sayılı TCK 1926 tarihinden 2005 tarihine kadar yürürlükte kalmış ve bu süre içerisinde çok defa değişime uğramıştır. Tez konumuzu oluşturan tehdit suçu da aynı şekilde bu değişikliklerden etkilenmiştir.

- Basit tehdit suçunu düzenleyen 191 nci madde 1926 tarihinden 1987 tarihine kadar unsurları itibariyle hiçbir değişikliğe uğramadan uygulanmış yalnızca 1987 tarih ve 3352 sayılı Kanunla 191/2. maddesinde düzenlenen ve 188/3’e atıfla nitelikli tehdit halinde hükmedilecek hapis cezasına ek olan “bir sene müddetle emniyeti umumiye nezareti altında bulunmak” cezası kaldırılmıştır. Ayrıca bu suçun 188/3’de belirtilen nitelikli hallerden biri ile işlenmesi halinde verilecek hapis cezasının alt sınırı 1979 tarih ve 2245 sayılı yasa ile üç yıla çıkarılmıştır.

28 765 sayılı TCK m.188 “(1) Bir kimse bir şeyi işlemek veya işlemesine müsaade etmek yahut o

şeyi işlememeğe mecbur etmek için diğer bir şahsa cebir ve şiddet gösterir veya onu tehdit ederse bir seneye kadar hapis ve otuz liradan elli liraya kadar ağır cezayı nakdiye mahküm olur.

(2) Eğer o kimse tasavvur ettiği maksadı istihsal etmiş ise hapis cezası bir aydan on sekiz aya ve ağır cezayı nakdi yirmi liradan yüz liraya kadardır.

(3) Eğer bu cebir şiddet ve tehdit hususları silah ile yahut kendini tanınmayacak bir hale koyarak yahut bir kaç kişi tarafından birlikte yahut imzasız bir mektup yahut hususi işaretlerle yahut mevcut veya mefruz bazı gizli cemiyetlerin husule getirdikleri tehdit kuvvetinden istifade ile işlenmiş ise iki seneden beş seneye kadar hapis cezası hüküm olunur.

(4) Eğer bununla arzu olunan maksat istihsal olunmuş ise beş seneye kadar ağır hapis cezası verilir ve ayrıca beş sene emniyeti umumiye nezareti altına konur."

29 765 sayılı TCK m.188 “(1) Bir kimse kanunda yazılı hallerin haricinde başkasına ağır ve haksız

bir zarara uğratacağını bildirerek tehdit ederse altı aya kadar hapis olunur.

(2) Eğer tehdit fiili yüz seksen sekizinci maddenin üçüncü fıkrasında gösterilen suretlerden biriyle yapılır ise failin göreceği hapis cezası altı aydan iki seneye kadardır ve buna bir sene müddetle emniyeti umumiye nezareti altında bulunmak cezası dahi zam ve ilave olunabilir

(3) Sair tehdidat için alınacak ağır cezayı nakdi otuz liradır. Ancak bu bapta mutazarrır olan şahıs tarafından şikayetname verilmedikçe takibat yapılmaz.”

(27)

14

- Tehdit suçunun doktrin ve Yargıtay uygulamalarında şartlı tehdit olarak adlandırılan hali ise 188 nci maddede düzenlenmişti. Bununla birlikte 765 sayılı ETCK nın 188 nci maddesinde şartlı tehdit suçu ile birlikte 5237 sayılı TCK’nın 107 nci maddesinde müstakil suç olarak düzenlenen cebir suçu da iç içe düzenlenmiştir. Zaman içerisinde 188 nci maddede 191 nci maddeye nazaran değişiklik daha fazla yapılmıştır.

- İlk değişiklik 3038 sayılı Kanunla 1936 yılında yapılmış ve 188 nci maddenin dördüncü fıkrasında yer alan “ayrıca beş sene emniyeti umumiye nezareti altına konur” şeklinde ki ibare “ayrıca beş sene emniyeti umumiye nezareti altına konulabilir” olarak değiştirilmiştir. Böylece hapis cezasına ek “emniyeti umumiye nezareti altına koyma” cezası hâkimin takdirine bırakılmıştır.

- 188 nci maddeye 1490 sayılı Kanunla 1971 yılında 3 fıkra daha eklenmiştir30. Ancak bu eklenen fıkralar ile şartlı tehdit suçunda herhangi bir değişime gidilmemiştir. Sadece maddeye yeni suçlar eklenmiştir.

- 188 nci maddede 2245 sayılı Kanunla 1979 tarihinde daha kapsamlı değişiklik yapılmıştır31. Bu değişiklikle 188/1. maddeye yeni olarak kabul

30 765 sayılı TCK m.188 “(1) Bir kimse, gayrimeşru olarak, kamu hizmetlerinin görülmesine

mahsus binalar veya müştemilatına girilmesine veya orada kalınmasına cebir ve şiddet göstererek veya tehdit ederek veya eşya üzerinde zor kullanarak engel olursa, altı aydan iki seneye kadar hapis cezasına mahkum olur.

(2) Bir kimse, gayrimeşru olarak, her nevi ve derecedeki eğitim ve öğretim müesseselerine veya öğrencilerin toplu halde ikamet ettikleri yurt veya benzeri yerler veya bunların müştemilatına girilmesine veya orada kalınmasına cebir ve şiddet göstererek veya tehdit ederek veya eşya üzerinde zor kullanarak engel olursa yukarıda ki fıkrada gösterilen ceza ile cezalandırılır.

(3) Eğer yukarıda ki iki fıkrada gösterilen fiil; silahla veya kendini tanınmayacak bir hale koyarak yahut birkaç kişi tarafından birlikte veya mevcut veya mefruz bazı gizli cemiyetlerin husule getirdikleri tehdit kuvvetinden istifade ile işlenmiş ise, iki seneden beş seneye kadar hapis cezası hükmolunur ayrıca beş sene emniyeti umumiye nezareti altına konulabilir.”

31 765 sayılı TCK m.188 “(1) Bir kimse bir şeyi işlemek veya işlemesine müsaade etmek ya da o

şeyi işlememeye mecbur etmek için diğer bir kimseye zor kullanır veya onu tehdit eder veya yetkisi olmadan veya yasalara aykırı olarak bir konuda bilgi vermesini veya inancını veya siyasi veya sosyal görüşünü açıklamasını isterse altı aydan bir yıla kadar hapis ve bin liradan üçbin liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır.

(2) Bu kimse tasarladığı sonucu elde etmişse hapis cezası bir yıldan iki yıla ve ağır para cezası iki bin liradan beş bin liraya kadardır.

(3) Birinci fıkradaki eylemler silahla yada kendini tanınmayacak bir hale koyarak ya da bir kaç kişi tarafından birlikte ya da imzasız bir mektup ya da özel işaretlerle ya da var olan veya var sayılan gizli bazı örgütlerin oluşturdukları tehdit gücünden yararlanarak işlenmiş ise üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. Bu suretle istenilen sonuç elde edilmişse beş yıldan sekiz yıla kadar ağır hapis cezası verilir ve ayrıca beş yıl genel güvenlik gözetimi altında bulundurulabilir.

(28)

15

edilebilecek suçlar eklenmiş, birinci fıkrada hükmedilecek hapis cezasının alt sınırı altı ay olarak güncellenmiş, ağır para cezasının miktarı ise bin liradan üç bin liraya kadar çıkarılmıştır. Eğer fail tasarladığı sonucu elde etmişse (ikinci fıkra) hükmedilecek hapis cezasının alt sınırı bir aydan bir yıla üst sınırı ise on sekiz aydan iki yıla çıkarılmıştır. Suçun nitelikli halinin işlenmesi halinde 188/3 de öngörülen hapis cezasının alt sınırı iki yıldan üç yıla çıkarılmış üst sınır ise değiştirilmemiş ve beş yıl olarak bırakılmıştır. Suçun nitelikli hali işlenirken arzu edilen sonuca ulaşılmışsa (dördüncü fıkra) hükmedilecek hapis cezası beş yıldan sekiz yıla olacak şekilde artırılmıştır.

- 188 nci maddenin dördüncü fıkrasında yer alan ve hapis cezasına ek olarak hakim tarafından verilebileceği düzenlenen “beş sene emniyeti umumiye nezareti altında bulunmak” cezası ise 1987 tarih ve 3352 sayılı Kanunla kaldırılmıştır. 3352 sayılı kanun 188 nci madde de yapılan son değişim olarak kayıtlara girmiştir.

Tüm değişiklikler dikkate alındığında tehdit suçu yönünden unsurları anlamında 765 sayılı yasanın ilk halinden farklı herhangi bir değişim olmadığı görülecektir. Değişiklikler sadece öngörülen ceza miktarlarının ve türlerinin güncellenmesi şeklinde olmuştur.

Tehdit suçunun 765 sayılı yasa döneminde geçirmiş olduğu değişikliklere kısaca değindikten sonra, yeni ceza kanunu arayışı ile hazırlanan ceza kanunu tasarılarında tehdit suçunun ne şekilde düzenlendiği kısaca incelenecektir.

(4) Bir kimse, gayrimeşru olarak kamu hizmetlerinin görülmesine ayrılan yapılara veya eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına kişiler veya eşya üzerinde zor kullanarak veya başkalarını tehdit ederek engel olursa, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (5) Bir kimse, gayrimeşru olarak her türlü eğitim ve öğretim kurumlarına veya öğrencilerin toplu olarak oturdukları yurt veya benzeri yerlere veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına kişiler veya eşya üzerinde zor kullanarak veya başkalarını tehdit ederek engel olursa yukarıdaki fıkrada gösterilen ceza ile cezalandırılır.

(6) Yukarıda ki fıkrada gösterilen hal dışında eğitim ve öğretim çalışmalarının kesilmesine veya ara verilmesine haksız eylem ve davranışlarıyla neden olanlara altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.

(7) Yukarıdaki iki fıkrada gösterilen eylemler suçun işlendiği eğitim veya öğretim kurumlarının öğrencisi olmayan veya suçun işlendiği yurt veya benzeri yerlere yetkili makamlarca kabul edilmiş bulunmayan ya da öğrenci olmadığı halde bu gibi yerlerde kalan kişiler tarafından işlenirse verilecek ceza, altıncı fıkradaki halde üç yıldan beş yıla, yedinci fıkradaki halde ise bir yıldan üç yıla kadar hapistir.

(8) Yukarıdaki son dört fıkrada gösterilen eylemler; silahla veya kendini tanınmayacak hale koyarak ya da bir kaç kişi tarafından birlikte veya var olan veya var sayılan bazı gizli örgütlerin oluşturdukları tehdit gücünden yararlanarak işlenmiş ise beş yıldan sekiz yıla kadar ağır hapis cezası verilir ve”

(29)

16

3- TCK Tasarılarında Tehdit Suçu

765 sayılı TCK’nın 1926 tarihinde kabulünden sonra yeni bir ceza kanunu hazırlanması arayışı ile ilk olarak, 1940 ve 1958 tarihinde iki ayrı kanun tasarısı hazırlanmıştır. Tüm gayretimize rağmen bu tasarı metinlerine ulaşamadığımız için bu başlık altında sonraki dönemde hazırlanan 1987, 1989, 1997, 2000 ve 2003 yılları tasarılarında tehdit suçunun ne şekilde düzenlendiği incelenmiştir.

a- 1987 Tarihli Ceza Kanunu Tasarısı

14.01.1985 tarihinde Adalet Bakanlığı koordinesinde yeni ceza kanunu tasarısını hazırlamak üzere bir komisyon kurulmuş, komisyon çalışmaları sonrası hazırladığı tasarıyı 1987 tarihinde Adalet Bakanlığı ve kamuoyuna sunmuştu.

Tasarının “Özel Hükümleri” düzenleyen İkinci Kitabının “Hürriyete Karşı Suçlar” başlıklı dördüncü bölümünün 119 ncu maddesinde tehdit suçu düzenlenmiştir. Maddeye göre; “(1) Bir kimse başkasına karşı, ağır ve haksız bir zarara uğratacağını bildirerek ciddî bir korku meydana getirecek surette tehditte bulunacak olursa iki aydan sekiz aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Tehdit, silâhla veya failin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle veya iki veya daha fazla kişi tarafından birlikte veya imzasız bir mektup veya özel işaretlerle veya var olan veya var sayılan gizli bazı örgütlerin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanarak işlenmiş ise faile sekiz aydan yirmi aya kadar hapis cezası verilir” denilerek ikinci fıkrada tehdidin daha fazla ceza verilmesini gerektirir nitelikli hallerini düzenlemiştir.

Tasarının 120 nci maddesi “Cebir” başlığını taşıyor ise de, 765 sayılı yasa sistematiğine uygun olarak “şartlı tehdit” suçunu da 120 nci madde içerisinde düzenlenmiştir. Madde metni şu şekildedir; (1) Bir şeyi yapması veya yapmaması veya kendisinin o şeyi yapmasına müsaade etmesi için diğer bir kimseye karşı cebir veya tehdit kullanan veya yetkili olmadan veya kanunlara aykırı olarak bir konuda bilgi vermeye veya inancını veya siyasi veya sosyal görüşünü açıklamaya zorlayan kimseye bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası verilir. Fail istediği sonucu elde etmiş ise verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.

(30)

17

Tasarı, basit tehdit ve şartlı tehdit ayrımını 765 sayılı yasada olduğu gibi devam ettirmiş. Cebir suçu ile şartlı tehdit suçunu aynı madde içerisinde düzenlemiştir. Sair tehdit’e dair ise herhangi bir düzenleme getirmemiştir.

b- 1989 Tarihli Ceza Kanunu Ön Tasarısı

1987 tarihli tasarı, üniversitelerin, baroların ve bir kısım kuruluşların düzenledikleri toplantılarla, seminer ve açık oturumlarda değerlendirilmiş, bu değerlendirme ve eleştiriler dikkate alınarak Adalet Bakanlığı tarafından ikinci bir komisyon kurulmuş, komisyona da Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer komisyona başkanlık etmiştir. Komisyonun hazırladığı ceza kanunu ön tasarısı ise 1989 yılında Adalet Bakanlığına ve kamuoyuna sunulmuştur.

Tasarının “Özel Hükümleri” düzenleyen İkinci Kitabının Kişilere Karşı Suçlar başlıklı Birinci Kısmında “Hürriyete Karşı Suçlar” başlıklı dördüncü bölümünün 148 nci maddesinde tehdit suçu düzenlenmiştir.

Maddeye göre; (1) Bir kimse başkasına karşı, her ne şekilde olursa olsun ciddi bir korku meydana getirecek surette tehditte bulunacak olursa iki aydan sekiz aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

1987 tarihli tasarı tehdidin, “ağır ve haksız bir zarara uğratacağının bildirilmesi” suretiyle işlenebileceğini düzenlemişken 1989 tarihli ön tasarı “her ne şekilde olursa olsun” mağdurun korkutulması gerektiğini düzenlenmiştir.

Tehdidin nitelikli halleri (silahla vs) de birebir aynı olacak şekilde ikinci fıkrada düzenlenmiştir.

Tasarının 149 ncu maddesinin başlığı “Cebir veya Şartlı Tehdit” olarak kaleme alınmıştır. Bu maddede 765 sayılı yasa sistematiğine uygun olarak cebir ve şartlı tehdit suçu bir arada düzenlenmiştir. Şartlı tehdit suçu 1987 tarihli tasarıyla birebir aynı şekilde düzenlenmiştir. Bu tasarıda da sair tehdit’e dair herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.

c- 1997 Tarihli Ceza Kanunu Ön Tasarısı

1989 tarihli ön tasarının sunulmasından sonra aradan geçen 8 yıl içerisinde tasarıda yer alan bazı düzenlemeler kanun değişikliği ile TCK ya nakledilmişti.

(31)

18

Ancak yeni ceza kanunu henüz kabul edilmemişti. Aradan geçen bu uzun sürede batı kanunlarında büyük değişiklikler meydana gelmiş bunlarda dikkate alınarak Adalet Bakanlığınca yeni bir komisyon kurulmuş ve bu komisyon hazırladığı yeni ön tasarıyı Adalet Bakanlığına sunmuştu.

1997 tarihli ön tasarının gerek basit tehdidi düzenleyen 153 ncü maddesi gerekse şartlı tehdidi düzenleyen 154 ncü maddesi, 1989 tarihli ön tasarının düzenlemeleri ile birebir aynı hükümleri ihtiva etmektedir. Bu sebeple 1997 tarihli ön tasarı için ayrıca bir açıklamaya gidilmeyecektir. Madde gerekçeleri de aynıdır32.

32 Madde Gerekçesi “(1) Tasarının bu maddesiyle "tehdit" bizatihi suç hâline getirilmiş

bulunmaktadır. Bilindiği üzere tehdit diğer bazı suçları işlemek bakımından da ayrıca unsur olarak göz önüne alınmıştır. Burada tehdidin koruduğu hukukî yarar, kişilerin huzur ve sükunudur; böylece kişilerde bir güvensizlik duygusunun meydana gelmesi engellenmektedir. Bu nedenle, maddede yer alan suç, insanın kendisine özgü sulh ve sükununa karşı işlenen saldırıları cezalandırmış olmaktadır. Fakat tehdidin bu maddeyle korumak istediği esas yarar, kişinin karar verme ve hareket etme hürriyetinin tehlikeden korunmasıdır.

(2) Maddeye göre tehdidin varlığının kabulü için, failin mağdurda ciddî bir korku meydana getirecek surette eylemde bulunmuş olması gerekmektedir. Bu korku bir başkasının ve Örneğin evladın zarara uğratılmasından da kaynaklanabilir.

(3) Korku, sadece kişilerin şahısları, şerefleri bakımından değil ve fakat malları itibarıyla güvenliklerini ihlâl edici olduğu hâllerde de, tehdidi gerçekleşmiş saymak gerekecektir.

(4)Tehdidin varlığının kabulü için, kararlı bir tutumun sonucu gibi icra edilmiş olması gerekir. Esasen bu husus Türk Yargıtayı’nın yerleşmiş uygulamasında tehdidin taammüden gerçekleşmesi koşulunun aranması suretiyle de belirtilmiştir. Böylece tehevvüren ifade edilen beyanlar tehdit oluşturmayacaktır.(Gerekçenin bu kısmı 1989, 1997 ve 2000 tarihli tasarılarda aynıdır. 2003 tarihli tasarıda bu kısım çıkarılmıştır. Böylece tehdit suçunda taammüd şartı aranmamıştır)

(5) Korkunun kaynağının önemi yoktur yani ciddî korku ne suretle olursa olsun meydana getirildiğinde suç oluşmuş bulunacaktır. Mutaden, mağdurda herhangi bir meydana getirmeye yatkın bulunmayan beyanlar tehdit sayılmayacaktır. Söz gelimi bir tartışmada tehevvüren ağızdan çıkmış olan sözlerin tehdit sayılmayacağı, böylece ifade edilmiş olmaktadır. (

Gerekçenin bu kısmı 1989, 1997 ve 2000 tarihli tasarılarda aynıdır. 2003 tarihli tasarıda bu kısım çıkarılmıştır. Böylece tehdit suçunda taammüd şartı aranmamıştır) Ancak tehdidin

mutlaka sözle icrası gerekmez; mektupla, telefonla tehdit icra olunabileceği gibi failin hileli araçlar kullanması suretiyle de tehdidin yapılması olanağı vardır.

(6) Maddenin ikinci fıkrasında tehdidin ağırlaştırıcı nedenleri gösterilmiştir. Bu hâller, tehdidin kapsadığı korkutma gücünün ciddîliği ve yoğunluğu hususunda mağdurda ciddî endişeler meydana getirmeye yatkın durumlardır. Tehdit silâhla icra olursa bunun ciddîliği hususunda bir korkunun meydana gelmesi çok daha kolay olur. Aynı suretle kendisini tanınmayacak bir hâle getiren kişinin veya bir kaç kişinin birlikte olarak tehdit icra etmeleri hâlinde meydana gelen korku çok yoğun olur.

(7) İmzasız bir mektup veya özel işaretler kullanarak bir kişinin tehdit edilmesi hâlinde de meydana gelen korku bakımından bir duraksama meydana gelmez. Söz gelimi bir kimseye gönderilmiş olan imzasız mektup kişinin kendisini savunma olanağını bertaraf edeceğinden ağır tehdidi oluşturacaktır. Yine bir kimseye karşı gönderilmiş olan mektuplarda ucundan kan damlayan bıçak resimlerinin yapılması yani böylece özel işaret kullanılması korkuyu yoğunlaştırabilir.

(8) Gizli veya açık, var olan veya var sayılan örgütlerin oluşturdukları tehdit gücünün ise kişileri paniğe kapılacak surette korkutabilmesi dolayısıyla, ağırlaştırıcı bir neden sayılması uygun

(32)

19

d- 2000 ve 2003 Tarihli Ceza Kanunu Tasarıları

1997 tarihli ön tasarı sonrası komisyon çalışmalarına devam etmiş, aradan geçen sürelerde yapılan değerlendirme ve eleştiriler dikkate alınarak yeni bir tasarı çalışması başlatılmış ve 2000 tarihli ceza kanunu tasarısı hazırlanmıştır.

2000 ve 2003 tarihli tasarılar bazı suçlar yönünden farklılık gösterse de tehdit suçu yönünden birebir aynı hükümleri ihtiva ettiklerinden her iki tasarı aynı konu başlığı altında incelenmiştir.

Öncelikle basit tehdit ve şartlı tehdit ayrımı 1987, 1989 ve 1997 tasarılarında olduğu gibi bu iki tasarıda da yer almış ve şartlı tehdit, cebir suçu ile aynı madde içerisinde düzenlenmiştir. Bununla birlikte 1987, 1989, 1997 tarihli tasarılarda basit tehdidin takibi şikayete bağlı değilken 2000 ve 2003 tarihli tasarılarda basit tehdit suçunun takibi suçtan zarar görenin şikayetine bağlanmıştır33. Bu konu hariç tasarılar arasında herhangi bir farklılık bulunmamaktadır.

1987, 1989, 1997, 2000 ve 2003 tarihli tasarılar yönünden genel bir değerlendirme yapacak olursa;

- Öncelikle basit tehdidin “her ne şekilde olursa olsun” mağdurun korkutulması ile oluşacağı şeklinde ki 1989 tarihli düzenleme 1997, 2000 ve 2003 tasarılarında devam ettirilmiştir.

- Madde gerekçeleri incelendiğinde, gerek basit tehdit gerekse şartlı tehdit suçunun gerekçelerinin birebir aynı olduğu görülecektir. Bununla birlikte 1989, 1997 ve 2000 tarihli tasarılarda; “tehdidin varlığının kabulü için, kararlı bir tutumun sonucu icra edilmiş olması gerektiği, tehdidin taammüden gerçekleştiği koşulunun aranması gerektiği bu sebeple tartışma anında tehevvüren ağızdan çıkmış sözlerin tehdit sayılmayacağı” ifade edilmiştir. Ancak 2003 tarihli tasarıda madde gerekçesinden bu ifade çıkarılmıştır.

- Sair tehdit suçuna dair beş tasarıda da herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.

- 1926 yılından 2003 yılına kadar geçen uzun süreye rağmen son tasarıda dahi

görülmüştür. Bu hususta 4422 sayılı Kanunun hükümleri saklıdır.”

33 2000 CKT m. 154 – 2003 CKT m. 156 “Bir kimse başkasına karşı, her ne şekilde olursa olsun

ciddi bir korku meydana getirecek surette tehditte bulunacak olursa suçtan zarar görenin şikayeti üzerine iki aydan sekiz aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

(33)

20

şartlı tehdit ve basit tehdit ayrımının devam ettirilmeye çalışıldığı görülmektedir. - Tasarılar, gerek basit tehdit suçu gerekse şartlı tehdit yönünden esaslı herhangi bir değişiklik getirmemektedir.

- Akrabaya veya bir yakına karşı tehdit suçu, tasarıların hiçbirisinde yer almamaktadır. Oysa bu husus 765 sayılı yasada da yoktu ve yargı kararlarıyla açıklığa kavuşmuştu, buna rağmen aynı eksiklik devam ettirilmeye çalışılmıştır.

- 765 sayılı yasa uygulamalarında, tehdidin yöneleceği hukuki değerler noktasında tereddütler oluşmuştu. Yeni ceza kanunu arayışı ile hazırlanan bu tasarılarda da aynı madde içeriği tekrar edilip bu eksikliğin giderilmemesi, uygulamadan kopuk bir yaklaşımla tasarıların hazırlandığını düşündürmektedir.

II- 5237 SAYILI TÜRK CEZA KANUNUNDA TEHDİT SUÇU A- Genel Olarak

12.05.2003 tarihli Türk Ceza Kanunu Tasarısı, 26.09.2014 te TBMM de kabul edildikten sonra yeni ceza kanunu 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Tehdit suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Özel Hükümler” başlıklı ikinci kitabının “Kişilere Karşı Suçları düzenleyen ikinci kısmının “Hürriyete Karşı Suçlar” başlığını taşıyan yedinci bölümünde 106. maddede düzenlenmiştir. Madde metni şu şekildedir:

“(1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

(2) Tehdidin; a) Silahla,

b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,

c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,

(34)

21 İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir.”

Maddenin birinci fıkrasında suçun temel şekli bakımından ikili bir ayrım yapılmıştır. Bu ayrımda tehdidin yöneldiği hukuki değerlerin önemi esas alınmıştır. Hayat, vücut ve cinsel dokunulmazlığa yönelik tehditlerle, malvarlığı ve diğer değerlere yönelik tehditler, yaptırım ve muhakeme şartları bakımından farklı bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Tehdidin, yaşam, vücut ve cinsel dokunulmazlığa yönelik olanı re’sen kovuşturulmakta ve diğerlerine nazaran daha ağır yaptırımı gerektirmektedir. Tehdidin, şikayete tabi olan ve suçun temel şekline göre daha az cezayı gerektiren şekli ise, mağdurun malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratılacağından veya sair bir kötülük edileceğinden bahisle gerçekleştirilenidir34.

İkinci fıkrada daha ağır cezayı gerektiren nitelikli haller düzenlenmiştir. Bu haller tehdidin kapsadığı korkutma gücünün ciddiliği ve yoğunluğu hususunda mağdurda ciddi kaygılar meydana getirmeye elverişli durumlardır. Tehdit silahla icra olunursa bunun ciddiliği hususunda bir korkunun meydana gelmesi çok daha kolay olur. Aynı suretle kendisini tanınmayacak bir hale getiren kişinin veya birkaç kişinin birlikte olarak tehdit icra etmeleri halinde meydana gelen korku çok yoğun olur35.

Üçüncü fıkrada özel bir içtima hükmüne yer verilerek; tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçlarının işlenmesi halinde ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmedileceği düzenlenmiştir36.

TCK 106. madde ile tehdit fiili müstakil bir suç tipi olarak düzenlenmektedir. Buna göre tehdit fiili sonucunda, üçüncü fıkrada belirtilen suçlardan başkaca bir suç meydana gelirse (zira bu durumda ayrıca bu suçlardan da ceza verilecektir) veya tehdit fiili başka bir suçun unsuru ya da nitelikli hali olursa; bu madde değil ilgili madde hüküm uygulanır. Örneğin; tehdit yoluyla siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi suçunda korunan hukuki değer farklı olduğu için, tehdit gerçekleşse de,

34 ÜZÜLMEZ, İlhan, “5137 Sayılı Yeni Türk Ceza Kanununda Hürriyet Aleyhine İşlenen Suçlar”

Kazancı Hukuk Dergisi, İşletme ve Maliye Bilimleri 2005/5 s. 99-100.

35 ARTUÇ Mustafa, Kişilere Karşı Suçlar, Adalet Yayınevi, Ankara 2008, s. 754. 36 ÜZÜLMEZ, 2007, s. 65.

(35)

22

eğer suçun tamamlayıcı diğer unsurları gerçekleşmemişse ancak siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi suçuna teşebbüsten söz edilebilir37.

B- 5237 Sayılı TCK İle 765 Sayılı TCK’da Düzenlenen Tehdit Suçu Arasındaki Farklar

5237 sayılı TCK’nın tehdit suçunu düzenleyen 106. madde metnine yukarıda yer vermiştik. Mülga 765 sayılı TCK da ise tehdit, 191 ve 188/3 maddelerinde düzenlenmişti. Buna göre;

“Bir kimse kanunda yazılı hallerin haricinde başkasına ağır ve haksız bir zarara uğratacağını bildirerek tehdit ederse altı aya kadar hapis olunur.

Eğer tehdit fiili yüz seksen sekizinci maddenin üçüncü fıkrasında gösterilen suretlerden biriyle yapılır ise failin göreceği hapis cezası altı aydan iki seneye kadardır.

Sair tehdidat için alınacak ağır cezayı nakdi otuz liradır. Ancak bu bapta mutazarrır olan şahıs tarafından şikâyetname verilmedikçe takibat yapılmaz.” denilmekteydi.

YTCK nın tehdit suçunu düzenleyen 106. maddesi 765 sayılı ETCK nın 191 ve 188/3 maddelerinin karşılığı olmakla birlikte eski ve yeni madde metinleri arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır.

ETCK nın 191. maddesinde mağdur bakımından “bir başkasının ağır ve haksız bir zarara uğratılmasından” söz edilmesine karşılık yeni düzenlemede “kendisine veya yakınına” yönelik saldırıdan bahisle tehdit halinde de suçun oluşacağı hükme bağlanmıştır. Bu hususun esasen eski kanunun uygulandığı dönemde Yargıtay içtihatlarıyla yeni düzenlemede öngörüldüğü şekilde kabul edildiğinden, bu bakımdan uygulamada bir değişiklik söz konusu olmayacaktır. Yeni düzenleme ile anılan hususun yasal bir zemine kavuşturulması isabetli olmuştur38.

765 sayılı TCK’da “başkasını ağır ve haksız bir zarara uğratmaktan” bahsedilirken YTCK nın 106. maddesinde “bir başkasının hayatına vücut veya cinsel dokunulmazlığına, mal varlığına zarar verileceğinden bahisle” tehditten

37 TARHAN, s. 21.

38 PARLAR Ali/HATİPOĞLU Muzaffer, 5237 Saylı TCK da Özel ve Genel Hükümler Açısından

(36)

23

bahsedilmektedir. Böylece YTCK ile tehdit fiilinin yöneldiği hukuki değerler belirlenmiştir39.

YTCK nın tehdit suçu düzenlemesiyle, basit tehdit - şartlı tehdit ayrımı kaldırılmıştır. 765 sayılı TCK’nın 188. maddesine göre “bir kimse bir şeyi işlemek veya işlemesine müsaade etmek ya da o şeyi işlememeye mecbur etmek için diğer bir kimseye zor kullanır veya onu tehdit ederse..” cezalandırılır hükmü yer almakta ve doktrinde bu suça şartlı tehdit suçu, yargı kararlarında da zorlama suçu denilmekteydi. YTCK ile bu ayrım ortadan kaldırılmıştır. Artık bir kimse diğerine “bu arabayı buradan kaldırmazsan seni öldürürüm” derse 106. maddeye göre cezalandırılacaktır40.

Diğer bir değişiklik, suçun nitelikli hallerinden, fiilin silahla işlenmesi hususundadır. 5237 sayılı YTCK nın 6/1-f bendindeki “silah” tanımı, ETCK’ nın 189. maddesindeki tanıma benzemekle beraber daha kapsamlıdır. Yeni düzenlemede nitelikli haller bakımından herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Ancak ETCK’nın 188/3 fıkrasında yer alan “birkaç kişi tarafından birlikte” ibaresi uygulamada “en az üç kişi” olarak anlaşılmaktaydı. Yeni düzenlemede bunun yerine “birden fazla kişi tarafından birlikte” ibaresi kullanılarak iki kişi tarafından fiilin işlenmesi halinde de bu ağırlaştırıcı sebebin uygulanabileceği kabul edilmiştir41.

YTCK’nın 106/3. fıkrasında, eski kanunda yer almayan bir özel içtima kuralına yer verilmiştir. Buna göre tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı faile içtima kuralına göre her iki suçtan ayrı ayrı ceza verilecektir. Eski kanunun uygulandığı dönemde ise bu gibi durumlarda sadece gerçekleşen ağır suçtan dolayı failin cezalandırılması şeklinde bir uygulama söz konusuydu42.

Memurun görevi sırasında bir kimseyi tehdit etmesi veya görevi nedeniyle bir kimsenin kamu görevlisini tehdit etmesi hususu YTCK ile düzenlenmemiştir. Bu husus ancak YTCK’nın 61. maddesine göre temel cezanın belirlenmesinde nazara

39 YAŞAR Osman/GÖKCAN Hasan Tahsin/ARTUÇ Mustafa, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza

Kanunu, C: 3. Adalet Yayınevi, Ankara 2014, s. 3551.

40 ARTUÇ, “Kişilere Karşı Suçlar”, s. 756. 41 PARLAR/HATİPOĞLU, 2009, s. 108. 42 PARLAR/HATİPOĞLU, 2009, s. 108.

Referanslar

Benzer Belgeler

The methanol and n-butanol extracts revealed the presence of total phenolic and flavonoid contents in highest concentrations which tend to correlate with their maximum

ÇAY Abdulhalük, “Büyük Devletlerin Osmanlı Azınlıkları Üzerindeki Amaçları ve Siyasetleri”, Tarih Boyunca Türkler’ de İnsani Değerler ve İnsani Haklar (Osmanlı

Tehdit suçuna iştirakin her hali mümkün olmakla birlikte, bu bakımdan genel düzenlemelerden farklı bir özellik içermez 42. Tehdit suçu “tek faille” işlenebilir

Anahtar sözcükler: Kazak Türkleri, Türk Kültürü, Köşpendiler, Botagöz, Arasat

Şekil 7’ de talep seviyesi ile ortalama eksik ve fazla su miktarı ilişkisi, Şekil 8’ de ise talep seviyesine göre kurak ve sulak süre grafikleri

Bu bilgilerin ışığı altında planladığı- mız çalışmamızın ilk amacı Erciyes Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde uygulanan implantları hastaların

Her bir tabloda toplamı on olan ikilileri boyayarak tabloda son sayı kalana kadar devam et.. Kullanmadığın sayıyı noktalı

Her satır ve sütunda sadece iki sayı olacak şekilde 1-8 rakamlarını tabloya yerleştirin.. Her bir rakam sadece bir kez kullanılacak ve