• Sonuç bulunamadı

KORUNAN HUKUKİ DEĞER

KORUNAN HUKUKİ DEĞER, SUÇUN UNSURLAR

I- KORUNAN HUKUKİ DEĞER

Hukuki değer, hukuken kabul edilmiş veya korunan yaşamsal değerler şeklinde veya toplumsal değer ve yararlar olarak tanımlanmaktadır93. Korunan hukuki değerler, toplumsal düzenin devamının sağlanması için korunması gereken, soyut manevi değerlerdir. Hukuki değerlerin ceza hukuku tarafından korunması, ihlal teşkil eden fiillerin hukuk normları tarafından cezalandırılması suretiyle yasaklanmasıdır94.

Tehdit suçu ile korunan hukuki yararın ne olduğu 106 ncı maddenin gerekçesinde; “tehdidin koruduğu hukuki değer, kişilerin huzur ve sükûnudur; böylece kişilerde bir güvensizlik duygusunun meydana gelmesi engellenmektedir. Bu nedenle, söz konusu madde ile insanın kendisine özgü sulh ve sükûnuna karşı işlenen saldırılar cezalandırılmış olmaktadır. Fakat tehdidin bu maddeyle korumak istediği esas değer, kişinin karar verme ve hareket etme hürriyetidir” şeklinde açıklanmıştır. Buradaki “hareket etme hürriyeti” kavramından anlaşılması gereken, bir yerden bir yere gidebilme anlamındaki hareket değil verdiği kararlar doğrultusunda davranabilme hürriyetidir. Yoksa bir yere gitme veya bir yerde kalma hürriyeti 109. maddede ayrıca korunmuştur95.

Suçla korunan hukuki değerin ne olduğu konusunda doktrinde farklı görüşler bulunmaktadır.

Selçuk’a göre; tehdit suçu Türk Ceza Kanunu ve diğer birçok yabancı kanunlarda görüldüğü üzere, bireysel özgürlüğe karşı bir suçtur. Kişisel güvenlikten çok, kişinin ruh dünyası, irade ve bağımsız karar verme özgürlüğü, iç huzuru, kişiyi sınırlayan dış etkenlere karşı moral özgürlüğü korunmaktadır. Çağdaş toplumda

93 ÜNVER, Yener, Ceza Hukukuyla Korunması Amaçlanan Hukuksal Değer, Seçkin Yayınevi,

Ankara 2003, s. 133.

94 KOCA Mahmut/ÜZÜLMEZ, İlhan, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi,

Ankara 2011, s. 104.

42

iradenin özgür biçimde gelişip dışa vurması istenilmiş ve bunu engelleyen eylemler yaptırım altına alınmışlardır96.

Özbek ve Kanbur’a göre; özgürce karar verebilme ve vermiş olduğu kararı hayata geçirebilme hürriyeti insanoğlunun sahip olduğu en temel özgürlükler arasındadır. Kişi karar verirken hiçbir baskı veya dış müdahale olmaksızın özgür davranabilmeli, kişinin varlığını ve kişiliğini geliştirebilmesi için bu özgürlük gereklidir. Kişinin hareket etmesi belli bir karar neticesinde; kararı da belli bir şekilde hareket etmesi için ortaya çıkar. Fakat tehdit altındaki bir kişinin özgürce karar verebilmesi veya kararını hayata geçirebilmesi mümkün olamamakta, neticede tehdit altındaki kişi, süje olmaktan çıkmakta ve obje halini almaktadır97.

Tarhan’a göre; tehdit eden kişinin amacı, tehdit ettiği kişiyi, kullandığı tehdit vasıtasıyla bir şey yapmaya veya yapmamaya zorlamaktır. Yani tehdidin amacı muhatabın özgür tercihlerini etkileyip, tehdit eden kişinin istediği gibi davranmasını sağlamaktır. Böylece tehdit eylemi ile asıl olarak mağdurun karar ve hareket serbestîsine müdahale edilmektedir98.

Sözüer’e göre; tehdit (765 sayılı yasanın 191.maddesi), genel olarak mağdurun güvenlik duygusunu, iç huzurunu bozan, onu endişeye düşüren bir eylem vasfı taşımaktadır. Çünkü bu suç tipinde, bir kişiye ağır ve haksız bir zarara uğratılacağının bildirilmesi suretiyle, bu kimsenin bir şeyi yapmaya veya yapmamaya mecbur edilmesinden bahsedilmediğine göre, bu bildirimle kişinin irade hürriyeti ihlal edilmiş olmamaktadır. Sadece, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağı bildirilerek kişinin korkuya, telaşa ve endişeye kapılması istenmekte, kişinin iç huzurunun bozulması amaçlanmaktadır99. Fakat şartlı tehdit olarak ifade edilen 765 sayılı TCK’nın 188 nci maddesi kapsamında kalan tehditte ise mağdurun bir şeyi yapmaya veya yapmamaya mecbur edilmediğinden bahsedilemeyecektir100.

Parlar’a göre; tehdit suçunun ihdasıyla bireyin, korkusuz, endişe duymadan

96 SELÇUK Sami, “Izrar ve Tehdit Cürümlerinde Kasıt” Yargıtay Dergisi, C. 11, S. 3, Temmuz

1985, s. 224.

97 ÖZBEK/KANBUR/DOĞAN/BACAKSIZ/TEPE, s. 363.

98 TARHAN, s. 24.

99 SÖZÜER, Adem, “Tehdit Suçu”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. LIV, 1991-

1994/1-4, s. 134.

43

huzur içinde ve emniyet duygusuyla yaşaması sağlanmak istenmiştir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 18.01.1993 tarih ve 5/1 sayılı kararındaki karşı oy yazısında tehdit suçuyla korunan hukuki yararın ”ruh dünyası ve iç huzuru” olduğu belirtilmiş ve “tehdit suçunun mağdurda yarattığı, yol açabileceği ruhsal tedirginlik nedeniyle suç sayıldığı” vurgulanmıştır101.

Bayraktar’a göre; madde genel tehdidi ve koşullu tehdidi bir arada düzenlediğinden, hükmün ikincil olarak kişinin karar verme ve hareket özgürlüğünü de koruduğunu söylemek mümkünse de, genel olarak tehdit sonucunda kişinin mutlaka bir harekette bulunması beklenmediğinden ve esas olarak tehdit eylemi mağdurun korkuya, telaşa ve endişeye kapılmasına yönelik olduğundan, tehdidin koruduğu asıl hukuksal değerin kişinin karar verme ve hareket etme özgürlüğü olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu sebeple tehdit suçunun koruduğu asıl hukuki yarar kişinin iç huzuru ve güven içinde yaşama duygusudur102.

Özen’e göre; suç ile korunan hukuksal değer, iç huzur ve özgürlük (irade özgürlüğü) hakkıdır103.

Kanaatimizce her ne kadar 5237 sayılı TCK’da şartlı tehdit kavramı kalkmış ve tüm tehdit içeren eylemler TCK’nın 106 ncı maddesi kapsamına alınmış ise de; eylemin şarta bağlı tehdit kapsamına girmesi halinde birincil planda korunan hukuki değer, kişinin karar alma ve bu karar doğrultusunda hareket etme özgürlüğüdür. Eğer tehdit herhangi bir şarta bağlanmamış ise korunan hukuki değer kişinin iç huzuru ve güven içinde yaşama duygusudur. Nitekim madde gerekçesinde de benzer bir ikili yaklaşım ortaya konulmuştur.

II- SUÇUN MADDİ UNSURLARI