• Sonuç bulunamadı

MUHAKEME USULÜ ve YAPTIRIM A Soruşturma ve Kovuşturma Usulü

Belgede Türk Ceza Hukukunda tehdit suçu (sayfa 113-130)

KUSURLULUK, SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ ŞEKİLLERİ, MUHAKEME USULÜ ve YAPTIRIM

E- Haksız Tahrik

III- MUHAKEME USULÜ ve YAPTIRIM A Soruşturma ve Kovuşturma Usulü

Soruşturma ve kovuşturma kavramları 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesinin (e) ve (d) bentlerinde tanımlanmıştır318.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 106.maddesinin 1.fıkrasının 1.cümlesinde belirtildiği şekilde; “bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceğinden bahisle tehdit fiilinin işlenmesi halinde” yani tehdit suçunun temel şekli gerçekleştirildiğinde resen soruşturma ve kovuşturma yapılacaktır. Mağdurun sadece şikâyetçi olmaması ya da şikâyetinden vazgeçmesi (ancak uzlaşması halinde failin hukuki durumu ayrıca tayin edilecektir.) önem arz etmeyecektir.

“…Sanığın, mağdura “...babanı vuracağım” şeklindeki sözlerle tehdit ettiğinin iddia ve kabul edilmesi karşısında, eyleminin TCK’nın 106/1. maddesinin 1. cümlesinde tanımlanan mağdurun yakınının vücut bütünlüğüne yönelik bir saldırı

318 5271 sayılı CMK 2/1 e) Soruşturma: Kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin

öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evreyi,

f) Kovuşturma: İddianamenin kabulüyle başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi, ifade eder.

101

gerçekleştirme niteliğinde olduğu halde, aynı fıkranın 2. cümlesinde düzenlenen sair tehdit olarak kabul edilerek, şikayetten vazgeçme nedeniyle düşme kararı verilmesi…”319.

Suçun, maddenin 2 nci fıkrasında düzenlenen nitelikli hallerinden birinin gerçekleşmesi halinde de soruşturma ve kovuşturması resen yapılacaktır. Suç mağduru her iki halde de yetkili kolluk birimine yahut adliyeye giderek suç yönünden ayrıca ihbarda bulunabilecektir. Yahut bir başka soruşturma dosyasında savcı ya da başka bir yargılama dosyasında hâkim, üçüncü bir kişiye karşı tehdit suçunun işlendiği konusunda basit şüphe uyandırır delillerin varlığı halinde savcı tehdit suçundan resen soruşturma yapacak hâkim de soruşturma yapılması için savcılığa suç ihbarında bulunacaktır.

“…Sanığın, elinde kuru sıkı silah olduğu halde mağduru tehdit ettiğinin kabul edilmesi karşısında; eylemin TCK’nın 106/2-a maddesinde düzenlenen silahla tehdit suçunu oluşturduğu bu suçun kovuşturulmasının şikayete bağlı olmadığı gözetilmeden, eylem aynı Kanunun 106/1. fıkrasının 2. cümlesinde düzenlenen basit tehdit olarak değerlendirilerek şikayetten vazgeçme nedeniyle düşme kararı verilmesi…”320.

106/1 fıkranın 2. cümlesinde düzenlenen malvarlığına yönelik ağır tehditle sair tehdit halinde ise soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi mağdurun şikâyetine bağlıdır. Tehdit suçunun mağduru; bu suçla korunan hukuki değeri sahibi olan, suçun aktif süjesi olan fail tarafından haksızlığa uğratılan kişidir. Mağdur şikâyette bulunmadığı müddetçe resen soruşturma ve kovuşturma yapılması yahut başlayan soruşturma ve kovuşturmanın devam etmesi mümkün değildir.

“…Sanığın, mağduru "ben seni yok ederim" şeklindeki sözlerle tehdit ettiğinin kabul edilmesi karşısında, eyleminin TCK’nın 106/1. maddesinin 1. cümlesinde tanımlanan mağdurun vücut bütünlüğüne yönelik bir saldırı gerçekleştirme niteliğinde olduğu halde, aynı maddenin 2. cümlesinde düzenlenen sair tehdit olarak kabul edilerek, şikayetten vazgeçme nedeniyle düşme kararı

319 Yargıtay 4 C.D 27.03.2019 tarih, 2014/50234 E. 2019/5323 K. UYAP (e.t 22.05.2019) 320 Yargıtay 4 C.D 05.02.2019 tarih, 2014/41584 E. 2019/1318 K. UYAP (e.t 22.05.2019)

102

verilmesi..”321.

Tehdit suçunda suçun işlendiği yer yüze karşı tehdidin yapıldığı yerdir. Suç tarihi de bu tarihtir. Gıyapta tehditte ise mağdurun tehdit içerikli cümleleri öğrendiği yer suç yeri iken suç tarihi ise öğrenme tarihidir. Suçun teşebbüs aşamasında kalması halinde ise icra hareketlerinin tamamlandığı yer suç yeri iken, tamamlandığı tarihte suç tarihidir322. Zincirleme tehdit eyleminde teselsülün sona erdiği yer suç yeri ve teselsülün sona erdiği tarih suç tarihi olacaktır.

“…müştekinin ifadesi içeriğinden, şüphelinin kendisini sürekli arayarak rahatsız ettiği, tehdit ettiği, Adıyaman ilinde bulunduğu sırada başlayan tehdit eyleminin Çorum'a döndükten sonra da devam ettiği, son üç gündür sürekli aradığını 22/07/2016 günlü şikayetinde ifade ettiği, nitekim soruşturma aşamasında yapılan müştekiye ait telefon tespitinde 21/07/2016 tarihinde 18 defa arandığının anlaşıldığı, bu durumda şüphelinin teselsül eden telefonla arama, tehdit eyleminin Çorum ilinde oluştuğunun anlaşılmasına göre suç yeri Çorum olduğu halde, Adıyaman olarak kabulü ile Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisizlik kararının kaldırılmasına ilişkin merci Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin yazılı şekilde karar vermesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğunun anlaşılmasına göre…”323.

Tehdit suçunda yetkili mahkeme suçun işlendiği yer mahkemesidir. Suçun işlendiği yer de, yukarıdaki paragrafta anlattığımız yönteme göre belirlenecektir. Genelde de mağdurun öğrendiği yer olarak ortaya çıkacaktır.

Tehdit suçunda yargılamayla görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir. Öncesinde 106/1 fıkranın 1 nci cümlesi kapsamında kalan tehdit suçlarında görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleri iken, 106/1 fıkranın 2 nci cümlesi kapsamında kalan tehdit suçlarında ise Sulh Ceza Mahkemeleriydi. 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunda, 6545 Sayılı Kanunla 28 Haziran 2014 tarihinde yapılan değişimle Sulh Ceza Mahkemeleri kaldırılarak tehdit suçunun tüm hallerinde görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleri olmuştur.

321 Yargıtay 4 C.D 04.04.2019 tarih, 2014/51986 E. 2019/6088 K. UYAP (e.t 22.05.2019) 322 YAŞAR/GÖKCAN/ARTUÇ, s. 3578-3579.

103

Tehdit suçunda uzlaştırma324-uzlaşma325 konusunu da ele alacak olursak. Uzlaşma kavramı; şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar gören arasında işlenen bir suçtan kaynaklanan uyuşmazlığın, kanun ve yönetmelikteki usûl ve hükümlere uygun olarak, tarafsız bir avukat veya hukuk öğrenimi görmüş kişiler aracılığıyla giderilmesi işlemi olarak tarif edilebilir326.

Uzlaşma, failin zarar verdiği mağdura karşı sorumluluk hissetmesini sağlar. Böylelikle fail ve mağdur güvenli bir ortamda görüşme imkânı bularak birbirlerine diyeceklerini söyleyebilirler. Bazı durumlarda mağdur zararlarının tazmininden ziyade, faile sadece işlemiş olduğu suç ile ilgili sorular sormak isteyebilir. İşte uzlaşma kurumu buna hizmet eden bir kurum olarak karşımıza çıkmaktadır327. Ayrıca uzlaşma kurumunun son değişiklikler sonrasında daha etkin olarak kullanılması sebebiyle yargının iş yükünü azalttığı da328 görülecektir.

Daha önce değindiğimiz üzere gerek kırsal yaşamda gerek şehir hayatında en çok işlenen suçlardan bir tanesi tehdit suçudur. Bu kadar yoğun işlenen bir suçun tarafları arasında bir diyalog kanalı kurularak, mağdurun haksızlığa uğraması sebebiyle duyduğu kin ve nefretin kısmen de olsa ortadan kaldırılmasını, suçun faili ile konuşma imkanı tanınarak mağdurda oluşan intikam duygusunun törpülenmesini, faile de işlediği suç sebebiyle oluşan haksızlığı giderme mağdurdan bir nevi özür dileme imkanını sunması bakımından “uzlaşma” kurumunun tehdit suçunda uygulanması büyük önem taşımaktadır. Öyle ki bu yöntem bozulan toplumsal barış tekrar sağlanacak ve onarıcı adalet anlayışına da katkı sunacaktır.

Uzlaşma kurumunun etkinliğinin ve verimliliğinin artırılması amacıyla 6763 sayılı Kanun ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun uzlaştırmaya ilişkin hükümlerinde (253 ncü madde) köklü değişiklikler yapılmış, yapılan değişiklikler ile

324 Uzlaştırma müessesesi 5271 Sayılı CMK nın 253-255 maddeleri arasında düzenlenmiştir.

325 24/11/2016 tarihli ve 6763 Sayılı Kanununun 34. maddesiyle 5271 sayılı CMK nın 253.

maddesinde yapılan değişiklikle bu kurum “uzlaştırma” başlığı altında ele alınmıştır. Biz konunun anlatımında uluslararası hukuk belgelerinde de yer aldığı şeklinde “uzlaşma” kavramını kullanacağız.

326 YAPAR, Hayrullah, Ceza Muhakemesi Hukukunda Katılan, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2017, s. 35.

327 ÖZBEK Mustafa, “Ceza Muhakemesi Kanununda Yapılan Değişiklikler Çerçevesinde Mağdur

Fail Uzlaştırmasının Usul ve Esasları ”, AÜHFD, C. 56 Sayı: 4, Ankara 2007, s.129-131.

328 http://www.basin.adalet.gov.tr/Etkinlik/bakan-gul-2018-yilinda-208-bin-14-dosya-uzlasma-ile- sonuclandi.

104

uzlaştırma kurumunun uygulama alanı genişletilmiş; soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suçların yanı sıra şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın uzlaştırma yoluna gidilebilecek suçların sayısı artırılmıştır.

Kanun değişikliği öncesinde malvarlığı itibariyle büyük zarar bildirimi ve sair tehdit bildirimi, şikâyete bağlı olmaları sebebiyle uzlaşmaya tabiydi. Değişiklikle uzlaşmaya tabi suçların sayıldığı CMK’nın 253 ncü maddesinin birinci fıkrasına tehdit suçu da (106, birinci fıkra) eklenmiştir. Böylece tehdit suçunun basit hali uzlaşmaya tabi hale gelmiştir. TCK nın 106 ncı maddesinde düzenlenen nitelikli tehdit suçları ise uzlaşma kapsamında değildir.

Soruşturma aşamasında 106/1 kapsamında kalan bir tehdit suçunun varlığı halinde görevli Cumhuriyet Savcısı suçun işlendiği hususunda yeterli şüphenin bulunduğu sonucuna ulaşmışsa dosyayı “Uzlaşma Büroya Gönderme” kararı ile uzlaşma büroda görevli Cumhuriyet Savcısına gönderecektir. Bu büroda kanunun çizdiği usule uygun olarak uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma dosyası KYOK kararı ile kapatılacaktır. Uzlaşmanın sağlanamaması halinde fail hakkında tehdit suçundan dava açılacaktır.

Kanun değişikliği öncesi tehdit suçundan (1.cümle) açılan yahut uzlaşma işlemi yapılmaksızın açılan davalarda iddianame iade süresi (15) geçen davalarda mahkemeler durma kararı vererek dosyayı uzlaşma işlemlerinin yapılması adına uzlaşma bürosuna gönderecek, uzlaşmanın sağlanması halinde düşme kararı verecek, sağlanamaması halinde ise mevcut delil durumuna göre değerlendirme yapacaktır.

“…Ancak; 1) Oluşa, dosya içeriğine ve tanık J.N in anlatımına göre, sanığın, katılanı "seni vururum" demek suretiyle tehdit ettiğinin anlaşılması, yine sanık Ayten Tunç’un Antalya 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 28/05/2013 tarihli 2012/653 Esas, 2013/500 Karar sayılı ilamına konu dosyasında "vururum" dediğini beyan etmesi karşısında, sanığın atılı suçtan cezalandırılması yerine BERAAT'ine karar verilmesi,

2) Suçun oluştuğunun kabulü halinde ise;

a) 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK'nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaşma

105

kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,..”329.

Aynı neviden fikri içtima kapsamında kalan tehdit suçunda, uzlaşmanın sağlanabilmesi için her bir mağdurun uzlaşmayı kabul etmesi gerekir.

B- Yaptırım

Ceza Kanunlarımızda failin işlediği suç sebebiyle yaptırım olarak uygulanan cezalar hapis ve adli para cezalarıdır.

Ceza, toplumsal kurallara uygun davranmayan bir kişiyi toplumun kabul ettiği davranışları sergileyen biri haline getirmek maksadıyla kişiye yaptığı davranışın kötü olduğunu anlatmaya çalışır. Bunu kişiyi elindeki bazı haklardan mahrum bırakarak yapar330.

Tehdit suçun temel şekli olan, bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehditte, fail için altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilecektir. Nitelikli hallerinden (106/2) birinin varlığı halinde ise kanunen öngörülen müeyyide iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır. Failin gerçekleştirdiği tehditte birden fazla nitelikli hal varsa hâkim, teşdit uygulayarak alt sınır olan 2 yıldan uzaklaşıp temel cezayı belirleyecektir.

Tehdit suçunun temel şeklini işleyen suç faili hakkında CMK’nın 231. maddesinde istenen diğer şartların da sağlanması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. TCK’nın 51. maddesine göre iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûmiyet halinde ilgili maddede aranan diğer koşulların da karşılanması şartıyla cezanın ertelenmesi de mümkündür.

Maddenin 1 nci fıkrasının 2 nci cümlesinde düzenlenen; malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratılacağından veya sair bir kötülük edileceğinden bahisle söz konusu suçun işlenmesi halinde suçun cezası olarak altı aya kadar hapis veya adli

329 Yargıtay 4 C.D 10.04.2019 tarih, 2014/54397 E. 2019/6628 K. UYAP (e.t 29.05.2019)

330 DİLBEROĞLU, A. Vedat, “Cezalar ve Güvenlik Tedbirlerinin Amacı ve Niteliği”, AÜHFD

106

para cezası şeklinde seçimlik ceza öngörülmüştür. Öngörülen hapis cezasının alt sınırı TCK 49 ncu madde ki genel hüküm uyarınca bir aydan altı aya kadar belirlenen sınır içerisinde belirlenir. Eğer fail hakkında seçimlik ceza olarak hapis cezası değil de adli para cezasına karar verilmişse, adli para cezasının belirlenmesinde esas alınacak günlük para miktarını hâkim takdir hakkını kullanarak belirleyecek olup, bunu belirlerken, hapis cezası için öngörülmüş olan bir aylık ve altı aylık sürelerin dikkate alınması gerekecektir. Adli para cezasında bir gün karşılığı miktar belirlenirken de TCK 52/2 maddesi gereği en az yirmi en fazla yüz tl olacak şekilde failin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurulacaktır.

Tehdit suçunda, fail hakkında TCK nın 51 nci maddesine göre erteleme kararı verilmemesi veya CMK nın 231 nci maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verilmemesi yahut cezanın adli para cezasına çevrilmemesi halinde, fail hakkında 5237 sayılı Kanunun 53 ncü maddesi uyarınca güvenlik tedbirine hükmolunacaktır.

5237 sayılı Kanunun 111. maddesi tehdit suçunun işlenmesi halinde yararına haksız menfaat sağlayan tüzel kişilere ilişkin bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacağını belirtmiştir. Buna göre; tehdit suçuyla yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında da TCK’nın 60.maddesi gereğince331 faaliyet iznin iptali veya müsadere güvenlik tedbirlerine başvurulabilir.

331 5237 sayılı TCK M. 60 (1) Bir kamu kurumunun verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan özel

hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcilerinin iştirakiyle ve bu iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına işlenen kasıtlı suçlardan mahkûmiyet halinde, iznin iptaline karar verilir.

(2) Müsadere hükümleri, yararına işlenen suçlarda özel hukuk tüzel kişileri hakkında da uygulanır.

(3) Yukarıdaki fıkralar hükümlerinin uygulanmasının işlenen fiile nazaran daha ağır sonuçlar ortaya çıkarabileceği durumlarda, hakim bu tedbirlere hükmetmeyebilir.

107

SONUÇ

Yeni Türk Ceza Kanunu, 765 Sayılı Kanunda olduğu gibi, hürriyete karşı suçlarla devlet düzeninin ihlal edilmesinden ziyade liberal düşünceden hareketle hürriyetleri, kişileri ilgilendiren konu olarak kabul etmiş ve kişilere karşı suçlar arasında düzenlemiştir.

Tehdit suçu, 5237 sayılı TCK’nın “Özel Hükümler” başlıklı ikinci kitabının “Kişilere Karşı Suçlar” ı düzenleyen ikinci kısmının “Hürriyete Karşı Suçlar” başlığı taşıyan yedinci bölümünde, Kanunun 106. maddesinde düzenlenmiştir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 106. maddesinde düzenlenen “tehdit suçu” ile mağdur kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik saldırı gerçekleştireceğinden, malvarlığı itibariyle büyük zarara uğratılacağından bahisle ya da sair bir kötülük edileceğinden bahisle tehdit edilmektedir.

Maddenin 2 nci fıkrasında ise tehdidin daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri düzenlenmiştir. Buna göre; tehdidin silahla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, birden fazla kişi tarafından birlikte, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi nitelikli hal olarak kabul edilmiştir.

TCK’da tehdidin yöneldiği hukuki değerler net bir şekilde ortaya konularak mağdurun hakları daha etkin bir biçimde korunmuştur. Bu hukuki değerler maddede açıkça belirtildiği üzere yaşama hakkı, vücut dokunulmazlığı, cinsel dokunulmazlık ve malvarlığıdır. Bunların dışında kalan ve hukuken korunan belli bir değeri hedef alan bildirimler de sair tehdit kapsamında değerlendirilmektedir.

Tehdit suçunun konusunu, kişinin hayatı, vücut bütünlüğü veya mal varlığı değerlerimi yoksa tehdide muhatap olan mağdurun iç huzuru, sükûnu, hukuki güvenlik duygusu, irade oluşturma ve iradi hareket serbestisi mi olduğu konusu doktrinde hala tartışmalı olsa da; kanaatimizce tehdidin konusu; kişinin hayatı, vücut bütünlüğü veya mal varlığı değerleridir.

Tehdit suçu doğrudan kastla işlenen bir suçtur. Bu suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir. Bununla birlikte bu suç olası kastla da işlenebilir. 765 Sayılı Kanun döneminde doktrinde ve yargı kararlarında suçun manevi unsuru olan kastın

108

yanında ayrıca tasarlama unsurunda varlığı aranmış, kavga esnasında öfkeyle söylenen sözlerde tasarlama olmadığından tehdit suçunun oluşmadığı kabul edilmiştir. Sonradan Yargıtay farklı görüşlerle konuyu ele almıştı. YTCK’nın yürürlüğe girdiği tarih itibariyle tehdit suçunda “tasarlama” şeklinde bir şart aranmamaktadır. Bu sebeple kavga yahut tartışma esnasında öfkeyle sarf edilen tehdit içerikli cümleler suç oluşturacaktır. Ancak öfke ve kızgınlık hali kusurluluk konusu içerisinde ele alınacak ve kusurluluğu etkileyen hallerden birinin (haksız tahrik) kapsamına girmesi halinde fail hakkında verilecek cezada indirim yapılacaktır.

Bu suçun oluşabilmesi için tehditle korunan hukuki değerlere karşı bir saldırının gerçekleştirilmiş olması şartı aranmaz. Objektif olarak saldırının gerçekleşme ihtimalinin bulunması yeterlidir. Yine tehdit suçunda mağdurun korkup korkmaması aranmamakta, mağdura yöneltilen tehdit, mağdurun iç huzurunu bozmaya, mağdurda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması suçun oluşumu için yeterli görülmektedir.

Bunula birlikte objektif olarak elverişli olmadığı halde bir kötülük beyanından mağdurun etkilenmiş olması da mümkündür. Bu durumda elverişli hareketin bulunmaması sebebiyle suçun oluşmayacağını kabul etmek doğru olmayacaktır. Failin suç işleme amacına, elverişli olmayan hareketlerle ulaşmasına rağmen cezalandırılmaması; kanunun, suç ve suçluyla mücadele amacıyla bağdaşmadığı kanaatindeyiz. Bu sebeple, hâkimin somut olaya göre değerlendirme yapması daha doğru olacaktır.

5237 sayılı TCK nın 106 ncı maddesinde 765 sayılı Kanun döneminde var olan soyut tehdit-şartlı tehdit ayrımı bulunmamaktadır. Yani yeni Kanunun 106. maddesi her iki tehdit türünü de kapsamaktadır. Buna göre tehdit suçunun oluşması için mağdurun bir şeyi yapmaya ve yapmamaya zorlanması gibi bir şart yoktur. Tehdit konusu hukuki değerlere ilişkin kötülük bildiriminde bulunulması suçun meydana gelmesi için yeterlidir

Tehdit suçunun failine ilişkin kanunda özel bir düzenleme yer almamaktadır. Madde metninde “tehdit eden kişi” deyimi kullanılarak bu suçun failinin herkes olabileceğine işaret edilmiştir. Suçun faili ancak gerçek kişiler olabilir. Bununla

109

birlikte tehdit suçu ile tüzel kişiler yararına haksız menfaat sağlanabilir.

Tehdit suçunun mağduru herkes olabilir. Kanun koyucu örneğin suçun mağdurunun kamu görevlileri olması şeklinde bir sınırlama getirmemiştir. Fakat tehdidin mutlaka mağdura yönelmesi şart değildir. Mağdurun yakınına yönelen tehditlerde mağdura yapılmış tehditle aynı kabul edilecek ve aynı ceza maddesi uygulanacaktır. Yakın kavramının geniş yorumlanması yahut dar yorumlanması şeklinde bir görüş ayrılığı olsa da; kanaatimizce yakın kavramı dar yorumlanmalı. Fakat bu yorum yapılırken 1.derece kan hısmı şeklinde bir uygulamadan ziyade mağdur ile yakını arasında ki ilişki, sosyal yaşamda ki yerleri vs gibi konuları dikkate alarak yakınlık ilişkisini hâkim belirlemelidir.

5237 Sayılı TCK da tehdit suçunun nitelikli hallerden “birden fazla kişi” kavramı en az iki kişi olarak anlaşılmaktadır. 765 sayılı Kanun döneminde madde metninde “birkaç kişi” şeklinde ki tanımlama sebebiyle bazı tereddütler yaşanmış ve genel olarak bu tanımlamada ikiden fazla kişinin kastedildiği şeklinde bir kabule gidilmiştir. Madde metninde ki bu açık düzenleme ile tartışma olasılığı ortadan kaldırılmıştır.

765 sayılı TCK döneminde “gizli suç örgütü” nitelikli hal için aranıyorken “gizli” şartı YTCK ile kaldırılmış ve “suç örgütü” olması nitelikli hal uygulanması için yeterli görülmüştür. Var sayılan suç örgütünden ne anlaşılması gerektiği konusu da doktrinde tartışma konusu olsa da, kanaatimizce suç örgütünün gerçekten var olması aranmamalı, mağdurun böylesi bir örgütün varlığı konusunda inandırılmasının yeterli olmalıdır.

Tehdidin imzasız mektupla gerçekleştirilmesi nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Bununla birlikte e posta veya mesajlarda gönderenin kimliğinin gizli olmasının nitelikli hal kapsamında olup olmadığı tartışmalıdır. Her ne kadar Yargıtay tehdit suçunun, gönderenin kimliği belli olmayacak şekilde e-posta veya diğer elektronik mesajlar gönderilmesi suretiyle işlenmesi halinin nitelikli hal olarak kabul etmemiş ise de; bu görüşe katılmak mümkün değildir. Gerekçe olarak mesaj

Belgede Türk Ceza Hukukunda tehdit suçu (sayfa 113-130)