• Sonuç bulunamadı

Hukuka Uygunluk nedenler

KORUNAN HUKUKİ DEĞER, SUÇUN UNSURLAR

B- Hukuka Uygunluk nedenler

Hukuka aykırılık başlığı altında mütalaa edilen önemli bir husus da hukuka uygunluk nedenleridir. Hukuka uygunluk nedenleri, işlenen fiil her ne kadar maddi ve manevi unsurları açısından suç teşkil etse de; faile verilecek cezayı ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmiştir209.

Türk Ceza Kanununda “Ceza Sorumluluğunu Azaltan veya Kaldıran Nedenler” başlığı altında düzenlenen bu nedenler, fiilin hukuka aykırı olmasını önler ve dolayısıyla onun hukuka uygun bir fiil olarak ortaya çıkmasını sağlar210.

1- Kanun Hükmünü Yerine Getirme

5237 Sayılı TCK’nın 24/1. maddesine göre “kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez”. Burada yer alan kanun sözcüğü ancak yazılı hukuk kurallarını kapsama alabilir211.

Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmemesinin nedeni, kişinin böyle bir davranışta bulunmak bakımından kanun tarafından yetkilendirilmiş olmasıdır. Kanun hükmünü yerine getiren kimsenin davranışı tipe uygun olmakla birlikte, hukuka aykırı olmadığı için suç teşkil etmeyecek ve dolayısıyla böyle bir fiilden dolayı kişi cezalandırılamayacaktır212.

207 ÇINAR, s. 80-81.

208 KOCA/ÜZÜLMEZ, 2016, s. 359.

209 AKYAZAN Ahmet Emrah, “5237 Sayılı TCK’da Hukuka Uygunluk Sebepleri”, Ankara Barosu

Dergisi, Ankara 2006-1 s. 78.

210 TOROSLU, Nevzat, Ceza Hukuku Genel Kısım, 15. Baskı, Savaş Yayınevi, Ankara 2010, 140-

141.

211 TANERİ, s. 64.

67

Hukuk kuralı ile görevli kılınan kişiler görevlerinin niteliği gereği ağırlıklı olarak kolluk görevlileridir. Suç işleyen kimseyi kaçarken kovalayan “Dur yoksa vururum” sözünü söyleyen polis memurunun davranışı bu madde kapsamında değerlendirilmelidir. Bu gibi durumlarda silahını kullanması için kolluk kuvvetlerine görev ve yetki verilmiştir213.

2- Meşru Savunma

Hukuka uygunluk nedenlerinden bir diğeri meşru savunmadır. 5237 sayılı TCK’nın 25/1 maddesi “Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez” şeklinde düzenlenmiştir.

Hak, haksızlığa boyun eğmemelidir. Hukuk esasen haksızlığı yenmek, adaletsizliği, saldırılan saldırıları yasaklamak amacını güder. Hukuku korumak, haksızlığı yenmek için savaşan kimsenin hareketini ise hiçbir hukuk düzeni hukuka aykırı olarak kabul edemez214.

Meşru savunma hükümlerinin uygulanması için saldırı bakımından; güncel bir saldırı olmalı, bu saldırı haksız olmalı ve bir hukuki değere yönelmiş olmalıdır. Savunma bakımından; savunmada zorunluluk bulunmalı, saldırı ile savunma arasında orantı bulunmalı ve savunma saldırıyı yapana yönelik olmalıdır215.

Her canlı gibi insanoğlu da kendisine yönelen saldırıya karşı savunmaya geçmiş, saldırıyı defetmek için tabi bir gayret göstermiştir. Bu nedenledir ki her toplumda her hukuk düzeninde hukukun en eski kurumlarından olan meşru savunma kabul görmüştür.

Kişi kendisine yahut bir başkasına yönelmiş haksız bir saldırıyı defetmek adına o anki hal ve şartlara uygun olarak saldırının ağırlığıyla orantılı şekilde saldırgana karşı tehditte bulunursa, bu eylemi sebebiyle ceza almayacaktır. Yargıtay kararlarında da tehdit suçunda meşru savunmanın şartları varsa uygulandığı görülmektedir.

213 TANERİ, s. 64.

214 HAKERİ, 2013, s. 260-261. 215 ÖZGENÇ, İzzet, 2016, s. 60.

68

“…İddianame içeriğindeki anlatıma ve gerekçeli karardaki kabule göre, önceden yaşanan tartışma nedeniyle, sanık Mustafa Sönmez'in yanına aldığı bir sustalı bıçak ile ve temyiz dışı üç arkadaşıyla birlikte, Erkan Erdoğan'ın iş yerine kavga etmek amacıyla geldikleri, Erkan Erdoğan'ı ve kardeşi Kemal Erdoğan'ı yaralamaları üzerine, sanık Erkan'ın koşarak arabasında bulunan emanete kayıtlı ruhsatsız tabancasını alıp, Mustafa Sönmez ve yanındaki üç arkadaşını tehdit etmesi şeklinde gerçekleşen olayda, sanık Erkan'ın eyleminin, TCK'nın 25/1. maddesindeki meşru savunma sınırları içinde kalıp kalmadığı değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması…”216.

Bazen kişinin eyleminin meşru savunma yahut haksız tahrik kapsamında kalıp kalmadığı yönünde tereddütlerde oluşabilmektedir. Hakim somut olayın özellikleri ve delil durumunu dikkate alarak bir değerlendirme yapmalıdır.

“…Katılanın, çocuğunun babası ile görüş zamanı geçtiği halde kendisine teslim edilmemesi nedeniyle boşandığı eşinin annesine ait evde kaldığı inancı ile çocuğunu almaya gitmesi ve kapı zilini çaldığı halde kapının açılmaması üzerine kapıyı şiddetli bir şekilde tekmelemesi, sanığın da o esnada elinde bıçak olduğunu ve kapının kırılmasından korktuğu için bıçakla kapıya çıktığını savunması, tarafsız görgü tanığı Sadık Gürdoğan'ın da olayı doğrulaması karşısında; sanığın silahla tehdit eyleminin kendisine karşı gerçekleşmesi muhakkak olan haksız bir saldırıyı ortadan kaldırmak amacıyla gerçekleştirip gerçekleştirmediği üzerinde durularak TCK'nın 25. maddesinde düzenlenen meşru savunma veya aynı Kanunun 29. maddesinde yer alan haksız tahrik kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunun tartışılmaması…”217.

3- Hakkın Kullanılması

5237 sayılı TCK nın 26 ncı maddesinde “Hakkını kullanan kimseye ceza verilemez” denilmek suretiyle, hukuka uygunluk nedenlerinden hakkın kullanılması konusu düzenlenmiştir.

Bir hakkın kullanılmasının hukuka uygunluk nedeni sayılabilmesi, ancak bazı

216 Yargıtay 4.CD. 28.02.2019 tarih 2014/39518 E. 2019/3243 K. UYAP (e.t. 28.03.2019). 217 Yargıtay 4.CD. 26.02.2019 tarih 2014/45712 E. 2019/2960 K. UYAP (e.t. 28.03.2019).

69

koşulların varlığı halinde mümkündür. İlk koşul, kişiye hukuk düzenince tanınmış bir sübjektif hakkın varlığıdır. Böyle bir hakkın kaynağı ise kamu hukuku ya da özel hukuk olabileceği gibi, bir yargı kararı veya idare hukuku işlemi de olabilir. İkinci koşul, kişiye tanınmış bu hakkın öngörülen sınırlar içerisinde kullanılmasıdır. Üçüncü koşul, bireyin hiçbir merciin aracılığına gerek olmaksızın hakkını doğrudan doğruya kullanma olanağına sahip olmasıdır218.

Failin mağdura yaptığı bildirim hukuka aykırı ise hakkın kullanımından bahsedilemeyecektir. Kişinin alacağını istemesi kanuni bir hakkıdır ancak bu bildirimi alacağı verilmediğinde borçlusunu öldüreceği şeklinde yerine getirirse bu noktada hakkın kullanımı söz konusu olmayacak ve kişi tehdit suçundan cezalandırılacaktır. Kişinin talebi kanuna aykırı veya mağdurun yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya yönelik ise bu defa da şantaj suçu oluşacaktır.

“…Sanığın, olay tarihinde kendisi hakkında işlem yapan polis memuru olan müştekiye söylediği “seni valiye şikayet edeceğim" şeklindeki sözlerinin yasal şikayet hakkı kapsamında kalıp kalmadığı tartışılıp değerlendirilmeden, yetersiz gerekçeyle mahkumiyet (ilk derece mahkemesi basit tehdit suçundan mahkumiyet kararı vermiştir) kararı verilmesi…”219.

“…Ancak; sanığın yakınan M.G ye söylediği "seni valiye şikayet edeceğim" biçimindeki sözlerinin, yasal bir hakkın kullanılacağının ifade edilmesi mahiyetinde olduğu gözetilmeden, yasal ve yerinde olmayan gerekçelerle, bu sözlerin tehdit olarak kabul edilmesi sonucu sanığa verilen cezanın 765 sayılı TCY. 269.maddesi gereğince artırılması…”220.

4- İlgilinin Rızası

İlgilinin rızası, hukuka uygunluk nedeni, hakkın kullanılması ile aynı madde içerisinde düzenlenmiştir. 5237 sayılı TCK nın 26/2 maddesinde “Kişinin üzerinde mutlak tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rıza çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez.”

218 İÇEL/AKINCI-SOKULLU/ÖZGENÇ/SÖZÜER/MAHMUTOĞLU/ÜNVER, s. 167-168.

219 Yargıtay 4.CD. 20.04.2017 tarih 2015/25364 E. 2017/12662 K. UYAP (e.t. 28.03.2019). 220 Yargıtay 4.CD. 01.10.2007 tarih 2006/3766 E.2007/7431 K. UYAP (e.t. 28.03.2019).

70

Rızanın açıklanmasının bir hukuka uygunluk nedeni olabilmesi için, rıza konusu üzerinde mutlak surette hukuken tasarrufta bulunma imkanı bulunmalıdır. Rıza açıklayan kişinin temyiz kudretine sahip olması gerekir. Son olarak ta bu açıklamanın açık veya örtülü, yazılı veya sözlü şekilde gösterilmesidir. Tehdit suçunda “ilgilinin rızası” hukuka uygunluk nedeniyle, sosyal hayatta kolay kolay karşılaşma imkânı bulunmamaktadır.

V- SUÇUN NİTELİKLİ HALLERİ