İP
Y in e A k a d e m i F p * n * e î’ d e Birkere daha, Akademi Fransez’ıîe yeni bir lâyemutun kabulü vesilesile iiç lâyemuttan ve iki nutuktan bahsede ceğiz. Ölmüş olan “lâyemut, bu sefer şair ve müverrih d e N o 1 h a c, yerini alan rahip M g r G r e n t e ve onun te şekkür nutkuna Akademi namına cevap veren d u c d e l à F o r c e dur. d e N o 1- h a c dan geçen yıl içinde ve vefatı mü nasebetiyle de bahsetmiştim. Rönesans devri hakkında tetebbülerle yazı ve fikir hayatına girdikten sonra, on dördüncü Louis’nin zamanı saltanatında dünyanın en büyük devleti olan Fransa’nın bütün ihtişamına bir muhteşem hulâsa haline getirdiği Versay sarayına otuz yıl mu hafızlık ederek bu esnada on dördüncü ve on beşinci Louis devirlerine dair eser ler neşretmiş, ve uzun hayatının son . günlerine kadar şiir yazmış hem de şair kalmıştı. Yeni Lâymut M g r. G r e n t e'e gelince, bu zatın intihabında en büyük amil Akademikle en az bir ve bazan iki ralıib bulunmasının an’anattan oluşu ve saf şiir hakkındaki münakaşalarilo meş hur abbé Bremond’ın ölümünden beri akademisiyen olarak ancak bir kardina- kn, müverrih ve Paris katolik enstitüsü müdürü B a u d r i l l a r t ı n bulunuşu dur. Mamafih elbetteki edebî kıymeti, meselâ bir Ç 1 au d e 1, bir M a u r r a s,
bir R o m a i n R o l l a n d akademiye
alınmamışlarken kendisinin alınmasını istilzam ettirmemekle beraber, Grente yine tek satırı olmadan Akademi’ye gir diğini geçen ayki kronikimizde anlattı ğımız amiral gibi değildir ve koltoğun- da hiç değilse dokuz on cilt eser taşı maktadır. Vaizlerde meşhur olup en çok din tarihine temas eden bu mevuzularını
..¿A,
-jkitab halinde toplamış ve kendisini muh teşem B o s s ü e t nin dinî hitabetine ne dereceye kadar yaklaştırdığını bileme diğimiz bu kitaplar katolik mekteplerin de çocuklara okutulmakta imiş. Yarı dinî
V ' ve yarı siyasî propaganda hizmetlerde
ecnebi memleketlerine pekçok defalar gönderildiği gibi, mütareke devrinde ve şarkı karibdeki uzun bir seyahati
esna-sıııda İstaııbula’da gelerek Beyoğluıı’daki Sent -Epri kilisesinde - la Force’ıı cevabı nutsuna aldığı satırlarından anlayoruzki tamamile siyasî sözler de söylemiş. Yeni Lâymutun vaızlarından ve yarr siyasî'hi tabelerinden terekküb eden ciltleri değil, fakat yakın şarka ve bu ara İstanbul’a eyahatini hikâye eden Mission dans
le Levant isimli kitabı okumak ve bil
mek isterdim. Kitabcıda aradım ve bu lamadım. Garp neşriyatını dikkat ve vu kufla takib eden, bunları günü gününe getirtüp memleket münevverlerinin isti fadesine arzeden bir umumî kütûbha- ııemiz olsaydı, bunun en büyük hizmet ve nimetlerinden biri de memlekete dair memleketle alâkadar tekmil yazıları bil memize imkân temin etmesi olurdu. Akademi’ye girebilecek kadar kıymet ve şöhreti ve hiç değilse nüfuzu olâıı bir adam memleketimiz hakkında ve geçir diğimiz pek mühim günler esnasındaki intihalarını yazmış ta, kimsenin haberi bile yok. Fakat bu istidradtan biz yine mevzua ve üçüncü lâyemut olan la For- ca’e gelelim. Bu zat Fransa’nın en eski ailelerinden birinin reisi olup müverrih- dir ve hakikati söylemek lâzımsa ıııü- verrihliğindeıı ziyade Fransanın her sa hadaki şereflerini Akademi sinesinde daima toplamak istediği ve en asil aile nin reisi de tabir caizse hiç olmazsa de koratif bir manzara arzettiği için iııti- lıab olunmuştur. Mamafih tatlı bir üslu ba salıib olan cazib bir müverrihtir ve bilhassa hanedanın elinde bulunan çok zengin vesaikten istinfade ederek Fransız, tarihinde mühim roller oynamış olan ecdadına ait ciltler vücude getirmiş, ma- mamafi asıl tarihten ziyade küçük tarih
denen ınenakib ve tercümeihal sahala rında kalacak eserler yazmıştır. Fakat
bir ıııüddettenberi, H a n o t a u x ’nun
kardinal de R i c h e 1 i e u ye tahsis et miş olduğu muazzam eserin ikmâli için o pir ile beraber çalıştığı için büyük Fransız tarihinin eıı büyün recülü addo lunan o büyük baş vekilin müverrihliğile tarihe ve asıl tarihçiliğe de girmiş de mektir. .
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi