• Sonuç bulunamadı

Hanefi mezhebi fıkıh kitaplarında ehl-i kitapla ilgili hükümlerin tahlili

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hanefi mezhebi fıkıh kitaplarında ehl-i kitapla ilgili hükümlerin tahlili"

Copied!
161
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI

DİNLER TARİHİ BİLİM DALI

HANEFİ MEZHEBİ FIKIH KİTAPLARINDA EHL-İ KİTAPLA

İLGİLİ HÜKÜMLERİN TAHLÎLİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

Prof. Dr. Mehmet AYDIN

HAZIRLAYAN

Rabia MERT

074245031003

(2)

Adı Soyadı Rabia Mert Numarası 074245031003

Ana Bilim / Bilim Dalı Felsefe ve Din Bilimleri / Dinler Tarihi Bilim Dalı Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Ö

ğrencinin

Tezin Adı Hanefi Mezhebi Fıkıh Kitaplarında Ehl-i Kitapla İlgili Hükümlerin Tahlili

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

Öğrencinin imzası (İmza)

(3)

Adı Soyadı Rabia Mert Numarası 074245031003

Ana Bilim / Bilim Dalı Felsefe ve Din Bilimleri / Dinler Tarihi Bilim Dalı Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Mehmet Aydın

Ö

ğrencinin

Tezin Adı Hanefi Mezhebi Fıkıh Kitaplarında Ehl-i Kitapla İlgili Hükümlerin Tahlili

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan “Hanefi Mezhebi Fıkıh Kitaplarında Ehl-i Kitapla İlgili Hükümlerin Tahlili” başlıklı bu çalışma 01/11./2010 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Ünvanı, Adı Soyadı Danışman ve Üyeler İmza

Prof.Dr. Mehmet AYDIN Danışman

Prof.Dr. Saffet KÖSE Üye

Yrd.Doç.Dr.Ahmet ARAS Üye

(4)

ÖNSÖZ

İslâm dininde insanlığın bir atadan geldiği vurgulanır. İnsanlar aynı atadan gelmişlerdir; ancak aralarında bazı sosyal ve kültürel farklılıklar meydana gelmiştir. “Allah

dileseydi sizi bir tek ümmet yapardı.”1 ayeti bu farklılığın doğal olduğunu göstermektedir. Bu farklılıklar insanlar arasında üstünlük sağlamaz. İslâm dini yaratılış olarak insanları eşit kabul etmiştir. Ancak kendi inancından olanlar ile olmayanları iki ayrı grup kabul etmiştir.

İslâm dininde insanlar Müslim ve gayr-i müslim olarak ikiye ayrılır. Bu ayrımın ahrette olduğu gibi dünyada da bazı sonuçları vardır. Hukukî meselelerde Müslümanlar ile gayr-i müslimler arsında bazı farklılıklar görünür. Gayr-i müslimler de Ehl-i Kitap olanlar ve olmayanlar olarak ikiye ayrılmaktadır.

İslâmın amacı bütün insanlar için en güzel yaşama biçimini sunmaktır. Bu da kişinin fert olarak güzel bir ahlâka erişmesi anlamına geldiği gibi toplum için de en güzel yaşama biçimini ortaya koymakla sağlanır.

Toplum hayatını Müslümanlar için düzenleyen İslâm dini farklı dinlerin varlığını kabul etmesiyle İslâm toplumunda farklı din mensuplarının yer almasını kabul etmiştir ve onlara yönelik hak ve sorumluluklarını içeren kurallar koymuştur.

Din insanoğlunun başlangıcında itibaren var olmuştur. Hukuk kuralları da insanların başlangıcından itibaren var olmuştur. Bu durum bir arada yaşamanın bir gereğidir. İnsanların inandığı dinler çeşitlilik arz etmektedir. Bu dinî farklılığının hukuka yansıması, hukukun bir dalı olan Hanefi mezhebinde din farklılığının yeri ve hukukta ne gibi farklılıklara yol açtığı konusu bu tezin temel konusu olmuştur.

İslâm hukuku yalnız fertlerin iç dünyalarında yaşadıkları dini hayatı düzenlemekle kalmaz, toplum içinde kuralar koyar. Ahiret için olduğu kadar dünya içinde kurallar konulmuştur.

Din ile hukuk arasında var olan ilişkinin İslâm toplumunda yer alan Ehl-i Kitaba yansımasının şekli, Ehl-i Kitabın İslâm hukukundaki yeri bu tezde incelenmeye alınacaktır. İslâm toplumu Müslümanlardan kuruludur. Bunun yanında Ehl-i Kitabın bu toplumda yer almasının nedeni Kur’an ve sünnete dayanmaktadır. İslâm ülkesinde yaşamasına izin verilen Ehl-i Kitaba hukukta nasıl bir yer verildiği önem arz etmektedir.

(5)

İnanç temeline dayanarak kurulan İslâm devletinde hukuk kuralları oluşturulurken Müslüman gayr-i müslim ayrımının yapılmadığı görünmektedir. Her iki grubu da içeren kurallar konulmuştur. İslâm bütün insanların mutluluğu ve huzurunu amaçlamaktadır. Bu dünyadaki hak, adalet, huzur konularında Müslüman ile gayr-i müslim eşittir. Ahiret açısından fark vardır; ancak dünya hayatını düzenleyen kurallarda fark yoktur.

Fıkıh kitaplarındaki Ehl-i Kitaba bakışın Kur’an ve sünnet temeline dayanan İslâm hukukunda tarihi süreçte oluşan değişiklikler tespit edilerek yaşanılan dönemin etkisi ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Hanefi mezhebinin Ehl-i Kitabın kimler olduğu konusundaki görüşleri Ehl-i Kitaba genel olarak bakışı Hanefi hukukuna da yansımıştır. Hanefi fıkhının Ehl-i Kitaba bakışı aktarılarak İslâmın diğer dinlere bakışının içinde Ehl-i Kitap denilen, ayrıcalık tanınan, köken birliği kabul edilen Yahudi ve Hıristiyanlar ile tarihi süreçte ilişki sürecinin nasıllığı ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Bu tezde disiplinler arası bir çalışma ile Dinler Tarihi penceresinden ve fıkıh kitapları üzerinde Müslüman toplumlarında farklı din mensuplarıyla oluşan bir arada yaşama sorununa bir bakış yapılmıştır. Geçmişteki bir arada yaşama tecrübelerine bakarak farklı dinler arasındaki iletişimin daha çok olduğu günümüze de bir ışık tutmak amaçlanmıştır.

Bu tez, belli başlı kitaplar merkez alınarak yapılmış bunun için Hanefi mezhebinin yedi klasik eseri seçilmiştir. Ehl-i Kitapla ilgili bilgiler genellikle cihat, siyer başlıklarında yer almaktadır. İbadet konuları hariç bütün bölümlerde az veya çok Ehl-i Kitapla ilgili bilgilere rastlanılmaktadır.

Tez giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde konunun sınırları ve araştırma esnasında kullanılan metod ve kaynaklar hakkında bilgi verilmiştir. Ehl-i Kitap kavramı açıklanmış, Ehl-i Kitap mensupları tespit edilmiş ve mezheplerin bu konudaki görüşlerine yer verilmiştir. Tezin esasını oluşturan kısmı iki temel bölüme ayrılmıştır. Bu iki bölümde İslâm hukukunun bütün alanlarına yayılmış bulunan Ehl-i Kitaba dair hükümler aktarılmıştır. Son bölümde ise fıkıh kitaplarında yer alan Ehl-i Kitap ile ilgili hükümlerin değerlendirmesi yapılmıştır.

Araştırma konusunun gerek seçimi ve hazırlanması gerekse yönlendirilmesi safhasında ilgi ve yardımlarını esirgemeyen değerli hocam Prof. Dr. Mehmet Aydın’a teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.

(6)

Adı Soyadı Rabia Mert Numarası 074245031003

Ana Bilim / Bilim Dalı Felsefe ve Din Bilimleri / Dinler Tarihi Bilim Dalı Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Mehmet Aydın

Ö

ğrencinin

Tezin Adı Hanefi Mezhebi Fıkıh Kitaplarında Ehl-i Kitapla İlgili Hükümlerin Tahlili

ÖZET

HANEFİ MEZHEBİ FIKIH KİTAPLARINDA EHL-İ KİTAPLA İLGİLİ HÜKÜMLERİN TAHLİLİ

Bu tezde Hanefi fıkhına göre Ehl-i Kitapla ilişkilerin nasıl kurulacağından söz edilmektedir. Bu amaçla belirli tarihlerden seçilen Hanefi fıkhına ait kitaplardan yola çıkılarak konu ele alınmıştır.

Hanefi fıkhında Kur’an ve sünnete dayanılarak Müslümanlar ile Ehl-i Kitap kimselerin birlikte yaşayabileceği ifade edilmektedir. Bu durumun bir sonucu olarak Hanefi hukukunun çeşitli alanlarında Ehl-i Kitapla ilgili bilgiler yer almaktadır.

Ehl-i Kitap kimseler İslâm ülkesi ile yaptıkları bir anlaşma ile vatandaşlık hakkı kazanırlar. Vergilerini belirtilen miktarlarda ödemeleri ile dini, şahsi, sosyal hak ve özgürlükleri korunur. Ehl-i Kitap kimselerin dini farklılıkları hukukun çeşitli alanlarında haklarının korunmasına engel değildir.

Bu tezde Müslümanlar ile Ehl-i Kitap kimseler arasındaki ilişkilerin tarihte nasıl yaşandığı ele alınmıştır. Bunun tarihte pek çok örneği mevcuttur. Köken birliği olan bu dinler arasında tarih içinde ilişkilerin devam ettiği görünmektedir. Bundan sonraki süreçte de devam edeceği görünmektedir. İslâm dininin diğer dinlere bakışından karşılıklı hoşgörü ile birbirlerinin farklılıklarını kabul edip, saygı göstererek birlikte yaşanılabileceği anlaşılmaktadır.

(7)

Adı Soyadı Rabia Mert Numarası 074245031003

Ana Bilim / Bilim Dalı Felsefe ve Din Bilimleri / Dinler Tarihi Bilim Dalı Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Mehmet AYDIN

Ö

ğrencinin

Tezin İngilizce Adı Analysis Of the Provision Relating To the People Of the Book in Hanefi Sect Islamic Law Books

SUMMARY

ANALYSIS OF THE PROVISION RELATING TO THE PEOPLE OF THE BOOK IN HANEFI SECT ISLAMIC LAW BOOKS

The method of establishing the relationships with the People of the Book is mentioned, according to Hanefi sect, in this thesis. For this purpose, the subject is taken up by means of starting out of the books belonging to Hanefi sect as selected from certain dates.

It is expressed in Hanefi sect Islamic law books that the Muslims and the People of the Book could live together based on the Sunna. As a consequence of this situation, there are information relating to the People of the Book on various areas of Hanefi sect Islamic books.

The persons as the People of the Book win the right of citizenship by means of the agreement which they make with the Islamic country. As they pay their taxes in the amounts determined, their religious, personel and social rights and freedoms are protected. The religious differences of the persons as the People of the Book are not considered as obstacle againts protecting their rights on various areas of the law.

In this thesis, the relationships between the Muslims and the persons as the People of the Book are taken up in the history. It has many examples throughout the history. It seems that the relationships continue in the history among these religions having unity of roots. And it seems that it will continue in the next period as well. It is understood with the mutual tolerance from the approach of Islam religion towards the other religions that it is possible to live together by means of respecting each others and accepting the differences of each others.

(8)

KISALTMALAR a.g.e. adı geçen eser

a.g.md. adı geçen madde a.g.s. adı geçen sözlük a.g.t. adı geçen tebliğ C. Cilt

Çev. Çeviren D. Doğum tarihi

DİA Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi Hz. Hazreti

İFAV Marmara Üniversitesi İlahiyat Vakfı Yayınları

MEBİA Milli Eğitim Bakanlığı İslâm Ansiklopedisi. s. sayfa

ty. tarih yok V. Vefat tarihi

(9)

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... i KISALTMALAR ... v GİRİŞ ... 1 I. Konunun Sınırları ... 1 II. Kaynaklar ... 1

III. Kullanılan Metodoloji ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM EHL-İ KİTAP KAVRAMI VE HANEFİ MEZHEBİ I. EHL-İ KİTAP KAVRAMININ ANLAMI VE YAKLAŞIMLARI ... 3

A. Ehl-i Kitabın Tanımı ... 3

B. Kur’an’a Göre Ehl-i Kitap ... 8

C. Hz Peygamber’in Ehl-i Kitaba Yaklaşımı ... 13

D. Tarihi Süreçte Ehl-i Kitaba Yaklaşımlar ... 18

E. Mezheplere Göre Ehl-i Kitap ... 20

1. Hanefi Mezhebi ... 20

2. Maliki Mezhebi ... 22

3. Şafiî Mezhebi ... 22

4. Hanbelî Mezhebi ... 22

II. EHL-İ KİTAPLA İLGİLİ HANEFİ MEZHEBİ FIKIH KİTAPLARI ... 23

A. Ebu Yusuf, Kitabu’l-Haraç, Çev. Ali Özek, Hisar Yayınevi, İstanbul 1973 ... 23

1. Ebu Yusuf ( 113/731-182/798) ... 23

2. Kitabu’l-Haraç ... 24

B. Muhammed b. Ahmed es-Serahsi, Şerhu’s-Siyeri’l-Kebir, Çev. İbrahim Sarmış, M. Sait Şimşek, Eğitaş Yayınları, 5 Cilt, Konya 2001 ... 25

1. Muhammed b. Ahmet es-Serahsi ( 400/1010-483/1090) ... 25

2. Şerhu’s-Siyeri’l-Kebir ... 26

C. Şeyhü’l-İslâm Burhanüddin Ebu’l-Hasan Ali b. Ebu Bekir el-Merginâni, El-Hidaye, Çev. Ahmet Meylâni, Kahraman Yayınları, 4 Cilt, İstanbul 2004 ... 27

(10)

1. Şeyhü’l-İslâm Burhanüddin Ebu’l-Hasan Ali b. Ebu Bekir el-Merginâni (511/1117-

593-1197) ... 27

2. El-Hidaye ... 27

D. Ebu’l-Fazl Mecidü’d-Din Abdullah b. Mahmut el Mavsılî, El-İhtiyar Li-Talîli’l- Muhtar, Çev. Mehmet Keskin, Hikmet Neşriyat, 4 Cilt, İstanbul 2005 ... 28

1. Ebu’l-Fazl Mecidü’d-Din Abdullah b. Mahmut el-Mavsılî ( 599/1202-683/1284) 28 2. El-İhtiyâr Li-Talîli’l-Muhtar ... 28

E. Molla Hüsrev, Dürerü’l-Hükkam Fi Şerhi Gureri’l-Ahkâm, Çev. Arif Erkan, Eser Neşriyat, 4 Cilt, İstanbul 1979 ... 29

1. Molla Hüsrev ( V.885/1480) ... 29

2. Dürerü’l-Hükkam Fi Şerhi Gureri’l -Ahkâm ... 29

F. İbrahim b. Muhammed el-Halebî, Mülteka El-Ebhur, Çev. Mustafa Uysal, Uysal Yayınları, 4 Cilt, Konya ty. ... 30

1. İbrahim b. Muhammed el-Halebî (865/1459-956/1549) ... 30

2. Mülteka El-Ebhur ... 30

G. Fetâvâyi Hindiyye, Çev. Mustafa Efe, Akçağ Yayınları, Ankara ty. 16 Cilt ... 31

1. Evrengzib Alemgir Şah ( 1618-1707) ... 31

2. Fetâvâyi Hindiyye ... 32

İKİNCİ BÖLÜM HANEFİ MEZHEBİ FIKIP KİTAPLARINDA KAMU HUKUKU ALANINDA EHL-İ KİTAPLA İLGİLİ HÜKÜMLERİ KAMU HUKUKU ... 34

I. ANAYASA HUKUKU ... 35

A. Şahsi Hürriyetler ... 35

1. Kişi Dokunulmazlığı ... 35

2. Seyahat ve Yerleşme Hürriyeti ... 36

3. Ehl-i Kitabın Kestikleri ... 39

4. Ehl-i Kitabın Kılık Kıyafeti ... 40

5. Ehl-i Kitaba Selam Vermek ... 41

(11)

7. Taziye ... 42

B. Manevi Hürriyetler ... 43

1. Din ve Vicdan Hürriyeti ... 43

a. Mabet ... 44

b. Dinî Semboller ... 48

c. Dinî Bayramlar ... 50

2. Hak Arama Hürriyeti ... 51

C. İktisadî ve Sosyal Haklar ... 51

1. Mülkiyet Hakkı ... 51

2. Çalışma Hakkı ... 53

3. Sosyal Güvenlik Hakkı ... 54

II. CEZA HUKUKU ... 55

A. Kasten Adam Öldürme ... 55

1. Kısas ... 55

B. Hataen Adam Öldürme ... 57

1. Diyet ... 57

2. Âkile ... 58

a. Velâ ... 58

C. Hırsızlık ... 59

1. Müslüman’ın Ehl-i Kitabın Malını Çalması ... 60

2. Ehl-i Kitabın Müslümanın Malını Çalması ... 60

D. Zina... 61

1. Ehl-i Kitap Zimmînin Cezası ... 62

2. Ehl-i Kitap Müste’menin Cezası ... 63

E. Zina İftirası (Kazf Haddi) ... 63

F.Yol Kesme ... 65

G. İçki Haddi ... 66

III. YARGILAMA HUKUKU ... 66

(12)

1. Hakem Tayini ... 67 2. Davada Sulh ... 68 B. İspat Vasıtaları ... 69 1. Yemin ... 69 2. İkrar ... 70 3. Şahitlik ... 70

IV. DEVLETLER UMUMÎ HUKUKU ... 73

A. İslâmın Devlet Anlayışı ... 74

1. İslâm Devleti (Daru’l-İslâm) ... 74

2. Gayr-i Müslim Devlet (Daru’l-Harp) ... 75

3. Anlaşmalı Devlet (Daru’s-Sulh) ... 76

B. İslâm’da Savaş ... 76

1. Savaştan Önce Barış Çağrısı ... 78

2. Savaşta Yasak Fiiller ... 79

3. Esirler ... 81 C. Anlaşmalar ... 83 D. Eman Müessesi ... 84 E. Ganimet ... 85 V. Vergi Hukuku ... 87 A. Cizye... 89 B. Haraç ... 91 C. Gümrük Vergisi (Uşur) ... 93

D. Diğer Malî Yükümlülükler ... 94

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM HANEFİ MEZHEBİ FIKIH KİTAPLARINDA ÖZEL HUKUK ALALINDA EHL-İ KİTAPLA İLGİLİ HÜKÜMLER I. MEDENÎ HUKUK ... 97

A. Şahıslar Hukuku ... 97

1. Vakıf ... 97

(13)

1. Ehl-i Kitapla Evlilik ... 98

2. Ehl-i Kitabın Mehri ... 100

3. Ehl-i Kitabın Nafakası ... 101

4. Ehl-i Kitabın İddeti ... 102

5. Ehl-i Kitabın Kendi Aralarında Evliliği ... 102

6. Hidane ... 103

C. Miras Hukuku ... 104

1. Ehl-i Kitabın Mirası ... 104

2. Ehl-i Kitabın Vasiyeti ... 105

D. Borçlar Hukuku ... 107

1. Rehin ... 107

2. Lakit (Sokağa Bırakılan Çocuk) ... 108

II. TİCARET HUKUKU ... 109

A. Müzaraa ... 109

B. Müdarebe ... 109

C. Müfavaza Ortaklığı ... 110

D. İnan Ortaklığı ... 111

E. İcare ... 111

III. DEVLETLER ÖZEL HUKUKU ... 112

A. Uyrukluk (Zimmet Akdi) ... 112

B. Kanunlar İhtilafı ... 113

1. Din Ülke İhtilafında Çocuklar ... 113

2. Din Değiştirmede Eşler ... 114

C. Ehl-i Kitap Bir Devlette Müslümanın Durumu ... 115

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM HANEFİ MEZHEBİ FIKIH KİTAPLARINDAKİ EHL-İ KİTAPLA İLGİLİ HÜKÜMLERİN GENEL DEĞERLENDİRMESİ I. KAMU HUKUKU ... 118

A. Anayasa Hukuku ... 118

(14)

2. Manevi Hürriyetler ... 120

3. İktisadî ve Sosyal Haklar ve Hürriyetler ... 121

B. Ceza Hukuku ... 122

C. Yargılama Hukuku ... 125

D. Devletler Hukuku ... 126

E. Vergi Hukuku ... 128

II. ÖZEL HUKUK ... 131

A. Medeni Hukuk ... 131 1. Şahıslar Hukuku ... 131 2. Aile Hukuku ... 131 3. Miras Hukuku ... 134 4. Borçlar Hukuku ... 136 B. Ticaret Hukuku ... 136

C. Devletler Özel Hukuku ... 138

SONUÇ ... 141

BİBLİYOGRAFYA ... 143

(15)

GİRİŞ

I. Konunun Sınırları

Tezimizde inceleyeceğimiz ana konu Hanefi fakihlerinin Ehl-i Kitaba yaklaşımı olduğu için konunun sınırları Hanefi fakihlerinin görüşleri ile sınırlı tutulmuştur.

II. Kaynaklar

Hanefi fıkhının ilk dönemlerinden Ebu Yusuf’un malî hukuk alanındaki eseri ile İmam Muhammed’in Siyer-i Kebir adlı eserinin Serahsi tarafından yapılan şerhi incelenmiştir. Sonra da çeşitli tarihi dönemlerden kronolojik olarak Hanefi fıkıh kitapları seçilmiştir. Seçilen bu kitaplar Hanefi mezhebinin klasik olan eserleridir.

Hanefi mezhebinin klasik olan yedi önemli eseri yanında hukuk, tarih, tefsir, hadis, İslâm tarihi kitaplarından da ilgili olan bölümler incelenmiştir. Araştırma da kullanılan temel kaynaklar Hanefi fıkıh kitapları olmuştur. Elde edilen bilgilerin değerlendirilmesi aşamasında da dinler tarihi alanındaki kitaplardan faydalanılmıştır.

III. Kullanılan Metodoloji

Dinler Tarihi yüksek lisans tezi olarak hazırlanan bu çalışmada Dinler Tarihinin belli başlı üç metodu kullanılmıştır, bunlar; deskriptif metod, mukayeseli metod ve fenomenolojik metoddur. Tezde en çok kullanılan metod, deskriptif metod ile fenomenolojik metod olmuştur.

(16)

BİRİNCİ BÖLÜM

(17)

I. EHL-İ KİTAP KAVRAMININ ANLAMI VE YAKLAŞIMLARI A. Ehl-i Kitabın Tanımı

İslâm hukuku bakımından Ehl-i Kitap kavramının tanımlanması gerekmektedir. Günümüzde Ehl-i Kitap ile kimlerin kastedildiğini bilmek Müslümanlar ile Ehl-i Kitap arasındaki ilişkilerin diğer din mensuplarından farklı kabul edildiği için önemlidir. Bu durum karşılıklı iletişimin öngörülmesi sebebiyle daha da önem kazanmaktadır.

Kur’an’da kitap kelimesi genellikle ilahi vahiy anlamında kullanılmaktadır. Kitap kelimesi eski Arap şiirlerinde ilahi vahiy anlamına gelmektedir.2 Kitap kelimesi Kur’an’da herhangi bir kutsal kitap anlamında değil, Kur’an ve kullanıldığı bağlama göre belirli kutsal kitaplar için kullanılmaktadır.3

Kur’an’da geçen kitap kelimesi ile Kur’an, Tevrat ve İncil’e işaret edilmiştir. Bunların dışında herhangi bir kutsal kitaba dair bilgi bulunduğunu gösteren bir ifade yoktur. Mecusilerin, Brahmanların, Sabiîlerin kutsal kitaplarına atıflar yapıldığına ve bu kitapların vahiy kaynaklı olduğuna dair bir bilgi yoktur.4

Kur’an’da yer alan Ehl-i Kitap kelimesi ilahî bir kitaba inananlar anlamına gelmektedir.5 Kur’an’ın vahyedildiği dönemde Arap dilinde Ehl-i Kitap kelimesi kullanılmıştır.6 Hz. Peygamber’in geldiği dönemde Araplar Ehl-i Kitap ve ümmî kavramlarını kullanmışlar, Ehl-i Kitap kavramı ile de Yahudi ve Hıristiyanları kastetmişlerdir.7

İslâm’ın geldiği coğrafyada Araplar ümmî grubu, Yahudi ve Hıristiyanlar da Ehl-i

Kitap denilen grubu oluşturuyordu. Ehl-i Kitap İsrailoğullarının dini üzerinde yaşıyor,

ümmîler ise İsmailoğullarından olup atalarının dini üzere yaşıyorlardı.8

Ehl-i Kitap, şeriat ve hükümleri, haddleri ve dinî kavramları kabul eden fakat Hanîf

din ve İslâm dışında olan kimselerdir. Tevrat ve İncil gibi kitapları olanlara Kur’an’da Ehl-i

Kitap denilmektedir.9 Bu kavram Müslümanlar dışındaki kutsal kitap sahibi din mensupları için kullanılmaktadır.10

2 F.Krenkow, a.g.md, C.10, s.829

3 Güner, Osman, Resulullah’ın Ehl-i Kitab’la Münasebetleri, Fecr Yayınevi, Ankara 1997, s.30

4 Güner, a.g.e, s.34

5 Kaya, Remzi, “Ehl-i Kitap” md, DİA, İstanbul 1997, C.10, s.516

6 Güner, a.g.e, s.35

7 Şehristanî, Ebu’l-Feth Muhammed b. Abdulkerim, el Milel ve’n-Nihal, Litera Yayıncılık, İstanbul 2008, s.189

8 Şehristanî, a.g.e, s.189

9 Şehristanî, a.g.e, s.189

(18)

Şehristanî, dinin başlangıcı olarak Hz. Âdem’i gösterir. Hz. Âdem’den sonra peygamberlik Hz. İbrahim’e geçmiştir. Hz. İbrahim’den sonra ikiye ayrılarak bir kısmı İsrailoğullarına bir kısmı da İsmailoğullarına geçmiştir. İsrailoğullarındaki peygamberlik açık, İsmailoğularındaki ise gizlidir. Bu anlatılan zincirde Hint dinlerinden veya Zerdüşt’e gelen kitap ve peygamberlikten söz edilmez. Ancak Mecusilerden bahsedilen kısımda bu konuda bilgi verilir. Şehristanî, Yahudi ve Hıristiyanların Ehl-i Kitap olduğunu söyler, İsrailoğullarının davetinin çoğunlukla Şam ve Mağrib diyarlarında olduğunu ve onların davetinin Acem beldelerine ulaşmasının zor olduğu söylemiştir.11

Ehl-i Kitabın kimler olduğunu tespit etmek için kimlere kitap verildiğinin de tespit

edilmesi önemlidir. Hz. Musa’ya ve Hz. İsa‘ya Kitap, Hz. Davud’a Zebur, Hz. İbrahim‘e

suhuf verildiği, Hz. Âdem, Hz. Şit ve Hz. İdris’e sayfalar verildiği ayet ve hadislerde

belirtilmiştir.12

Kur’an’da “öncekilerin kitapları”13 ifadesi bulunmaktadır, bu ifade ile Hint kutsal kitaplarının kastedildiği zira Puranalar’ın da öncekilerin kitapları anlamına geldiği iddia edilmiştir.14 Ancak bu konuda yeterli bilgi bulunmamaktadır.

Kur’an’da “İbrahim, İsmail, Yakup ve Yakupoğullarına indirilen Musa’ya ve İsa’ya

verilene…iman ettik” ifadeleri de yer almaktadır.15 Bu ifadelerden birçok peygambere vahiy gönderildiği anlaşılmaktadır. Ancak Kur’an’da bir kısmı hakkında bilgi bulunmaktadır.16

“Kitap yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi”17 ayetini göz önüne alan ilk dönem müfessirleri bununla Yahudi ve Hıristiyanların kastedildiğini söylemişlerdir.18 Buna dayanarak Ehl-i Kitabın sadece Yahudi ve Hıristiyanlar olduğu kabul edilmiştir.

Ehl-i Kitabın kimler olduğunun tespiti için gösterilen diğer bir delil de risaletin VIII.

yılında İranlı Mecusilerle Bizanslı Hıristiyanlar arasında gerçekleşen savaşta müşrik Arapların tavrıdır. Müşrikler bu savaşta yenilen Hıristiyanların Müslümanlar gibi Ehl-i Kitap olmasına karşılık kendileri gibi ümmî olan İranlıların (Ehl-i Kitap sayılmayan) kazanmasına sevinmişlerdir.19 11 Şehristanî, a.g.e, s.210 12 Kaya, a.g.md, C.10, s.517 13 Şuara 26/196 14 Kaya, a.g.md, C.10, s.517 15 Bakara 2/136 16 Kaya, a.g.md, C. 10, s.517 17 Enam 6/156 18 Kaya, a.g.md, C.10, s.517 19 Güner, a.g.e, s.35

(19)

Ancak İslâmın yayılmasıyla Ehl-i Kitap ile sadece Yahudi ve Hıristiyanların kastedildiği kânaati de değişmiştir. Bunun nedeni; Kur’an’da Sabiîlik, Mecusilik gibi ilahi olmayan dinlerden de bahsedilmesi, siyasî, iktisadî ve sosyal şartların bunu gerektirmesidir.20

Kur’an’da geçen Ehl-i Kitabın kimler olduğu konusunda Yahudi ve Hıristiyanlar hakkında şüphe yoktur. Ancak isim olarak Kur’an’da geçen haklarında hiçbir bilgi bulunmayan Mecusi ve Sabiîlerin Ehl-i Kitap olup olmadığı tartışmalıdır.

Sabiîlik, Kur’an’da geçmesine rağmen hakkında bilgi yoktur. Ebu Hanife ve Ahmet b. Hanbel Sabiîliği Yahudi ve Hıristiyanlığın bir mezhebi olarak görmüş ve Ehl-i Kitap kabul etmişlerdir.21 İmam Muhammed, Ebu Yusuf ve bazı fakihler ise Sabiîleri Ehl-i Kitap kabul etmemişlerdir.22

Sabiîlik hakkındaki görüş farklılıklarının sebebi Sabiîlerin kim olduğu konusundaki tartışmalardan kaynaklanmaktadır. Birunî’ye göre iki grup Sabiî vardır. Harraniler isminde puta tapan bir grup olup bunlara da Sabiî denilmektedir. Ayrıca Hz. Nuh’un neslinden gelen Sabiî denilen kimselerin bulunduğundan da bahsedilmektedir.23

Ebu Hanife’nin Ehl-i Kitap kabul ettiği Sabiîler Zebur okuyan, Hz. İdris ya da Hz. Nuh’un dinine inanan yıldızlara hürmet eden insanlardır. Ebu Yusuf ve İmam Muhammed’e göre ise Sabiîler, yıldızlara tapan insanlardır.24

Ehl-i Kitap olup olmadığı tartışmalı olan diğer bir grup da Mecusilerdir. Kur’an’da

Mecusi kelimesi bir yerde geçer. Ancak Mecusiler hakkında bilgi verilmez. Mecusiler Ehl-i

Kitap kabul edilmemişlerdir. 25

Hz. Peygamber’in “Mecusilere Ehl-i Kitap muamelesi yapınız” dediği rivayet edilmiştir. Ancak Hz. Peygamber kestiklerinin yenilmesi ve kadınlarıyla evlenilmesini yasaklamıştır.26

Hz. Ömer zamanında Mecusilere nasıl davranılacağı tartışılmış ve Abdurrahman b. Avf, Hz. Peygamber’in Hacer ve Bahreyn Mecusilerinden cizye alınmasını istediği ve onlara

20 Kaya, a.g.md, C 10, s.517

21 Kaya, a.g.md, C.10, s.517

22 Kaya, a.g.md, C.10, s.517

23 Tümer, Günay, Bîrunî’ye Göre Dinler ve İslâm Dini, DİB Yayınları, Ankara 1986, s.221-224

24 Molla Hüsrev, Gurer ve Dürer Tercümesi, Çev. Arif Erkan, Eser Neşriyat, İstanbul 1979, 4 Cilt, C.3, s.88

25 Hacc 22/17

(20)

Ehl-i Kitap muamelesi yapılmasını istediğini, söylemesi üzerine Mecusilere Ehl-i Kitap

muamelesi uygulanmıştır.27

Hadiste geçen ifade de Mecusiler Ehl-i Kitap kabul edilmemiş, Ehl-i Kitap muamelesi yapılması istenmiştir. Mecusiler Ehl-i Kitap sayılmamışlardır. Ehl-i Kitap şüphesi olanlar olarak ayrı bir grup kabul edilmişlerdir. Mecusiler kadınlarıyla evlenilme ve kestiklerinin yenilmesi konuları hariç Ehl-i Kitap muamelesi görmüşlerdir.

Ehl-i Kitap ile kimlerin kastedildiğinin tespit edilmesi fıkıh açısından önem arz

etmektedir. Cizye ayetinde “Ehl-i Kitap” ifadesi geçer. Cizye ile gayr-i müslimler zimmîlik statüsü kazanırlar. İslâm ülkesinde yaşayabilme vatandaşlık hakkı ve bunun sonucunda diğer haklardan faydalanabilme konusu Ehl-i Kitabın kimler olduğunun tespitine bağlıdır.28

Ehl-i Kitap ifadesi İslâm ile bir arada yaşama hakkı, toplum hayatında da

Müslümanın sahip olduğu haklara sahip olabilme anlamına gelir. İlk dönemler sadece Yahudi ve Hıristiyanlar Ehl-i Kitap olarak kabul edilmişlerdir.

Mecusiler Ehl-i Kitap kabul edilmeyip, Ehl-i Kitap muamelesi yapılabilecek bir grup kabul edilmiştir. Bu durum bir açılım sağlamıştır. Karşılaşılan başka dinlerden insanlara da

Ehl-i Kitap muamelesi uygulanmış; ancak Ehl-i Kitap kabul edilmemişlerdir. Kadınlarıyla

evlenme ve kestiklerinin yenilmesi hususları hariç başka her türlü ilişkide Ehl-i Kitap kabul edilen Yahudi ve Hıristiyanlar ile diğer din mensupları eşit haklara sahiptir. Ancak Ehl-i

Kitap ile kastedilenlerin Kur’an’ın ve sünnetin ifadelerinde de Yahudi ve Hıristiyanlar için

olduğu anlaşılmaktadır. 29

Arap putperestlerin dışında kalan putperestler de Ehl-i Kitap kabul edilmemelerine rağmen Ehl-i Kitap statüsüne dâhil edilerek kendilerinden cizye alınmış ve zimmîlik sözleşmesi yapılmıştır.30 Arap putperestlerine cizye vermek ve Ehl-i Kitap statüsüne kabul edilme ayrıcalığı verilmemiştir.31

İslâm tarihinde karşılaşılan ve Ehl-i Kitap olup olmadıkları tartışılan diğer din grupları Hindu ve Budistlerdir.

Kur’an’da adı geçen altı din içinde sayılmayan bu dinlerin işaret yoluyla ifade edildikleri söylenmiştir. “Zülkifl” Buda’ya, ”Tin” Buda’nın altında vahiy aldığı ağaca,

27 Ebu Yusuf, Kitabu’l Haraç, Çev. Ali Özek, Hisar Yayınevi, İstanbul 1973, s.211

28 Tevbe 9/29

29 Kaya, a.g.md, C.10, s.517

30 Fidan, Yusuf, İslâm’da Yabancılar ve Azınlıklar Hukuku, Ensar Yayıncılık, Konya 2005, s.40

(21)

”Zübürü’l-Evvelin” tabirinin de Hint kutsal kitaplarından Puranalar’a işaret ettiği

belirtilmiştir.32

Müslümanlar Hindistan’a gidince oradaki insanlara Ehl-i Kitap muamelesi yapılması söz konusu olmuştur. İlk defa Hindistan’a giden ve yönetime hâkim olan Muhammed b.Kasım (V.99/717) döneminde Ehl-i Kitap olmayan bu insanlardan cizye alınarak zimmîlik statüsü verilmesi kabul edilmiştir. 33

Böylece Hindu ve Budistler Ehl-i Kitap statüsünde kabul edilmişlerdir. Hintli kadınlarla evlenenler de olmuştur. Ancak bu durum yaygın bir hal almamıştır.34 Kestiklerinin yenilmesi ve kadınlarıyla evlenme hususlarında Hindu ve Budistler müşrikler grubuna dâhil edilmişler, cizyeye tabi olma bakımından da Ehl-i Kitap statüsünde kabul edilmişlerdir.35

Ehl-i Kitap kavramının yerine fıkıh kitaplarında başka tabirlerde kullanılmıştır. Ehl-i Kitap ile evlilik, hayvan kesimi, gibi konularda kitabî kavramı da kullanılır.36 İslâm ülkesinde yapılan anlaşma ile oturan Ehl-i Kitap olan ve olmayanları ifade eden geniş bir anlam ifade edecek şekilde zimmî kavramı da kullanılır.37 İslâm ülkesinde emanla belirli bir süre için gelen Ehl-i Kitap olan ve olmayanları ifade eden geniş bir anlam içeren müste’men tabiri de kullanılır.38 İslâm devleti ile anlaşması olmayan Ehl-i Kitap veya başka dinlere mensup devlet halkı için harbi tabiri de kullanılır.39 Bu tabir daha çok Devletler Hukuku konularında geçer. Ehl-i Kitap için kâfir kelimesi de kullanılır.40 Kur’an’da Ehl-i Kitabı kâfir olarak niteleyen ayetlerde vardır.41 Ehl-i Kitap için fıkıh kitaplarında gayr-i müslim tabiri de kullanılır.42 Bu ifade Müslümanlar dışındaki bütün din mensuplarını içine alacak şekilde geniş bir anlamda kullanılır.

Yapılan açıklamalardan sonra Ehl-i Kitap insanlar konusunda şöyle bir gruplandırma yapabiliriz. İslâm hukukunun uygulanması açısından Müslümanlar dışındaki insanlar üç gruba ayrılmıştır. 32 Kaya, a.g.md, C.10, s.517 33 Fidan, a.g.e, s.45 34 Kaya, a.g.md, C.10, s.527 35 Fidan, a.g.e, s.46

36 Molla Hüsrev, a.g.e, C.2, s.111

37 Molla Hüsrev, a.g.e, C.2, s.11

38 Molla Hüsrev, a.g.e, C.2, s.25

39 Molla Hüsrev, a.g.e, C.2, s.29

40 Molla Hüsrev, a.g.e, C.2, s.66,151

41 Bakara 2/105

(22)

1-) Ehl-i Kitap olanlar, bunlar kestiklerinin yenilmesi ve kadınlarıyla evlenme hususları da dâhil kendilerinden cizye alınması kabul edilir ve İslâm hukukunun bütün hükümlerine muhatap olurlar.

2-) Arap ya da Kureyş putperestleri ve mürtedler, kendilerinden cizye kabul edilmeyen ya İslâm ya savaş denilen gruptur.

3-)Arap putperestleri ve mürtedler dışında olan Ehl-i Kitap da olmayan diğer din mensupları, bunlar kestiklerinin yenilmesi ve kadınlarıyla evlenme hususları hariç İslâm hukukunun bütün hükümlerine muhatap olurlar.

Bu gruplandırmada sadece Yahudi ve Hıristiyanlar Ehl-i Kitap kabul edilirler. Arap putperestleri ve mürtedler dışındaki Yahudi ve Hıristiyanlardan başka bütün din mensupları

Ehl-i Kitap statüsünde kabul edilirler; ancak bunlara Ehl-i Kitap denilmez. Bunlara hukukî

alanda Ehl-i Kitaba uygulanan hükümlere tabi olmaları açısından hükmî Ehl-i Kitap denilebilir.

B. Kur’an’a Göre Ehl-i Kitap

Ehl-i Kitabın tanımı ve kimler olduğunu tespit edebilmek için Kur’an’ın diğer dinlere

bakışını ve Ehl-i Kitaba nasıl bir yer verdiğini tespit etmek gerekir. Kur’an bütün insanlığa hitap ediyor. Diğer dinlere inanan insanlara da hitap etmektedir. Kur’an topyekûn insanların Müslüman olması durumundan söz etmez. Kur’an İslâm dışı dinlerin varlığını kabul etmiş zorla İslâm’a getirilmelerini kabul etmemiştir.43 “Rabbin dileseydi bütün insanları muhakkak

ki bir tek ümmet yapardı. Hâlbuki ihtilaf edip duracaklardır.44

Bu konuda Hz. Peygamber’e yönelik olarak ifade edilen bir ayette de farklı dinlerin olacağı İslâmın bütün insanları Müslüman olmak için zorlamak gibi bir amacının olmadığı açıktır. “Eğer Rabbin dileseydi yeryüzünde kim varsa hepsi toplu olarak iman ederdi. O halde

insanları hep inansınlar diye sen mi zorlayacaksın?”45

İslâm dışında dinlerin varlığını kabul eden Kur’an bu din mensuplarına karşı uygulanacak tavrı da belirlemiştir. İslâm dışı dinlerden bir kısmı Ehl-i Kitap olarak adlandırılmış ve onlara farklı hükümler konulmuştur. İslâm öncesi Arap literatüründe Yahudi

43 Aydın, Mehmet, Müslümanların Hıristiyanlara Karşı Yazdığı Reddiyeler ve Tartışma Konuları, TDV

Yayınları, Ankara 1998, s.6

44 Hud 11/118

(23)

ve Hıristiyanlar için kullanılan Ehl-i Kitap kavramı Kur’an ve sünnette de aynı anlamı korumuştur.46

Kur’an’da Ehl-i Kitap kavramı yanında kitap verilenler47, kitap verdiklerimiz48,

kendilerine kitaptan pay verilenler49, kitaba varis olanlar50, yanında kitap bilgisi olanlar51, kitabı okuyanlar52 gibi ifadeler de yer almaktadır. Bu ayetler Kur’an bütünlüğü içinde değerlendirildiğinde Ehl-i Kitap denilen kimselerin Tevrat ve İncil’e inanan kimseler olduğu anlaşılmaktadır. Ehl-i Kitap kavramı Müslümanlar için kullanılmaz. 53

Kur’an’ın bazı ayetlerinde Ehl-i Kitabın Yahudi ve Hıristiyanlar olduğu açıkça zikredilmiştir. “De ki: Ey Ehl-i Kitap! Siz Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni tutup

uygulamadıkça hiçbir şey değilsiniz”54 “Ey Ehl-i Kitap, neden İbrahim hakkında

tartışıyorsunuz? Hâlbuki Tevrat ve İncil ancak ondan sonra indirildi. Düşünmüyor musunuz ?”55 “Yahudiler ve Hıristiyanlar, Biz Allah’ın oğulları ve sevgilileriyiz, dediler. De ki: o

halde niçin günahlarınızdan ötürü (Allah) size azap ediyor?…..Ey Ehl-i Kitap elçilerin arasının kesildiği ve boşluk meydana geldiği sırada size elçimiz geldi, size gerçekleri açıklıyor ki: Bize bir müjdeci ve uyarıcı gelmedi demeyesiniz”56Bunlar ve başka ayetlerden de

anlaşılan Kur’an’da Ehl-i Kitap olarak kabul edilen kişiler, Yahudi ve Hıristiyanlardır.

Kur’an’da Haniflik, Yahudilik, Hıristiyanlık, Sabiîlik ve Mecusi dinlerinden bahsedilir. Haniflik ile Hz. İbrahim’in dini anlaşılmıştır. Sabiîlik ve Mecusilik sadece isim olarak geçer. İslâmın ortaya çıktığı dönemde dünyada pek çok din bulunmasına rağmen Kur’an’da bunlardan bahsedilmez. İslâmın ortaya çıktığı coğrafyada Araplar arasında o dinlere mensup insanların olmadığı gibi o dinler hakkında bilgiler de bulunmamaktadır.57

Kur’an’da geçen Ehl-i Kitap kavramı ile o zaman Hicazın kuzeyinde ve güneyinde bulunan Yahudi ve Hıristiyanların kastedildiği söylenilmektedir.58 Kur’an’ın indiği dönemde o coğrafyada bulunan dinler hakkında şu bilgiler verilmektedir: Güney Arabistan’da genel dinî anlayış yıldızperestlikti, Güney Arabistan’da Yahudiler ve Hıristiyanlar da 46 Güner, a.g.e, s.36 47 Bakara 2/101,144,145 48 Bakara 2/121,146 49 Nisa 4/44,51 50 Şura 42/14 51 Yusuf 13/94 52 Yunus 10/94

53 Güner, a.g.e, s.37; Kaya, a.g.md, C.10, s.517

54 Maide 5/68

55 Alî İmran 3/65

56 Maide 5/18-19

57 Kaya, a.g.md, C.10, s.517

(24)

bulunmaktaydı. Kuzey Arabistan’da Yahudilik ve Hıristiyanlık yaygın olmakla birlikte hâkim dini anlayış putperestlikti. İslâmın ortaya çıktığı Orta Arabistan’da da hâkim dinî inanış putperestlikti. 59

Kur’an’da adı geçen Sabiîlik hakkında bilgi yoktur. Sabiîliği Hıristiyanlığın ve Yahudiliğin bir mezhebi olarak görüp Ehl-i Kitap kabul edenler olmuştur. Sabiîlik Kur’an’da üç yerde geçer.60 Kur’an’da adı geçen Mecusiler61 hakkında da bilgi verilmemiştir.

Kur’an’ın Ehl-i Kitaba bakışını iki açıdan ele alabiliriz. Birincisi itikadî açıdan, bu alanda Yahudiler ve Hıristiyanlar İslâma davet edilmişlerdir. Yahudi ve Hıristiyanların inançlarındaki yanlışlıklar da açıklanmıştır. İkincisi sosyal açıdan, bu alanda toplum hayatında Müslümanlar ile Ehl-i Kitabın karşılıklı saygı ile bir arada yaşayabilecekleri anlaşılmaktadır.

Kur’an, İslâm dışı dinler arasında Ehl-i Kitaba ayrı bir yer vermiştir. Ehl-i Kitabın

eksikleri ve yanlışlıklarının anlatılmasının yanında Ehl-i Kitabla ilişkiler kurulması da

önerilmektedir.62

İslâmın ortaya çıktığı dönemlerde bulunan dinlerden müşrikler İslâma davet edilmiş ve bundan taviz verilmemiştir. Ancak Kur’an’ın Ehl-i Kitaba yaklaşımı da daha ılımlı olmuştur. Ehl-i Kitaba İbrahim dininde uzlaşım teklifi yapılmıştır.63

Kur’an’da Yahudi ve Hıristiyanların Ehl-i Kitap olarak kabul edilmesi bu iki dinin Allah, peygamber, kitap, ahiret inançlarının olması ilahî kaynağa dayanması ve o dönem insanları tarafından bilinmesi sebebiyledir.64 Bu ortak noktalar sebebi ile Ehl-i Kitap diğer dinlerden farklı kabul edilmiştir.

Vahiy sürecinin ilk dönemlerinde Ehl-i Kitap ile ilgili ilk ayetlerde hitap oldukça yumuşaktır. Bu tavır Ehl-i Kitap ile ilişkilerde ilk olarak yumuşak bir zeminde yaklaşmanın esas alındığını gösterir. Medine’de Yahudilerin Müslümanlarla olan anlaşmaları bozmaları üzerine Ehl-i Kitap ile ilgili ayetlerde de üslubun sertleştiği görülmektedir.65 Medine’de

59 Özkan, Ali Rafet, “İslâmın Ortaya Çıktığı Dönemlerde Arap Yarımadasındaki Diğer Dinlerin Durumu”,

TDTD Yayınları, Ankara 2004, s.21-22

60 Hacc 22/17, Bakara 2/62, Maide 5/69

61 Hacc 22/17

62 Kaya, a.g.md, C.10, s.517

63 Sarıkçıoğlu, Ekrem, “İslâm Dışı Dinlerde Kur’an’ın Temel Yaklaşımı ve İbrahimî Din Ölçüsü”, TDTD

Yayınları, Ankara 2004, s.35

64 Kaya, a.g.md, C.10, s.517; Sarıkçıoğlu, a.g.t, s.36-38

65 Okuyan, Mehmet, Öztürk Mustafa, “Kur’an Verilerine Göre “Öteki’nin” Konumu”, Kaknüs Yayınları,

(25)

Yahudilerle yaşanılan olumsuz şartlara rağmen Kur’an bütün Ehl-i Kitabı aynı kategoride değerlendirmemiştir.66

Kur’an’ın ilk ayetlerinin indiği Mekke döneminin ilk zamanları hakkında tefsirlerde Hıristiyanlardan söz edilmez. Bu dönemde Yahudi ve müşriklerden bahsedilir. Mekke döneminde Hıristiyanlarla ilişkinin olduğu olaylar içinde Habeşistan hicreti önemlidir.67 Habeşistan’a giden Müslümanların orada Hıristiyanlar hakkında verdiği bilgiler onlar hakkında bilgi sahibi olduklarını göstermektedir. Mekke dönemimin sonlarına doğru inen ayetlerde Ehl-i Kitaba söyleneler Yahudi ve Hıristiyanların ayrılığa düşerek dinlerini parçaladıklarıdır.68 İnanç konularında eleştirildikleri görülmektedir.

Ehl-i Kitap Kur’an’da eleştirilmesine rağmen müşriklerle Ehl-i Kitap arasında bir

tercih söz konusu olduğunda Kur’an Ehl-i Kitap yanında yer almıştır. Bizansla Sasaniler arasındaki savaşta Müslümanların ve Kur’an’ın tavrı buna örnek gösterilebilir.69

Mekke dönemindeki ayetlerde Kur’an’ın Hz. Musa ve Hz. İsa’ya gelen vahyin devamı olduğu vurgulanmış, Yahudi ve Hıristiyanların içinde bulundukları ayrılıklara da değinilmiştir.70

Medine’ye yapılan hicret sonrasında Yahudilerle bir ittifak kurulmuştur. Bu durum Müslümanlar ile Ehl-i Kitabın tarihi ve teolojik köken birliği nedeniyle doğal bir durumdur. Ancak Yahudilerle Müslümanlar farklı dinî gruplardır. Bu durum daha sonraki gelişmelerle ortaya çıkmıştır.71

Medine’den Yahudilerin uzaklaştırılmasından sonra Hıristiyanlar ile ilişkiler göze çarpmaktadır. Tebük seferinin yapıldığı dönemde Hıristiyan bir heyet Medine’ye gelmiştir.72

Kur’an’ın Ehl-i Kitaba değişik zamanlarda yakın ya da uzak duruşları olmuştur. Yahudilerle Mekke dönemi ve Medine dönemimin ilk zamanlarında yakın bir duruş varken daha sonra uzak ilişkiler görülmektedir. Vahiy sürecinde Hıristiyanlarla ilişkiler Yahudiler gibi olmamıştır. Ne Yahudilerle olduğu kadar yakın ne de onlar kadar sert olmuştur. Müslümanlarla Hıristiyanların yaşanılan mekân olarak farklı yerlerde bulunmaları sebebiyle Yahudiler gibi yoğun ilişkiler yaşanmamıştır. Kur’an’ın indiği vahiy sürecinden sonra durum

66 Okuyan, a.g.t, s.179 67 Paçacı, a.g.t, s.47 68 Paçacı, a.g.t, s.48 69 Paçacı, a.g.t, s.50 70 Paçacı, a.g.t, s.52 71 Paçacı, a.g.t, s.52 72 Paçacı, a.g.t, s.59

(26)

tersine dönmüştür. Hıristiyanlarla Müslümanlar daha sonraki dönemlerde yapılan fetihler neticesinde yoğun ilişkiler içine girmişlerdir.73

Vahyin iniş sürecinde Ehl-i Kitap ile Müslümanlar arasındaki ilişkiler inen ayetlerdeki ifadeler üzerinde etkili olmuştur. Ancak Kur’an’da her zaman genel olarak Ehl-i

Kitap için olumlu ifadeler de yer almıştır.

Kur’an kendisini önceki kitapların devamı ve tasdikçisi olarak ilan etmiştir. Bu konuda Kur’an içerik olarak kendisinin önceki kitaplarda bulunduğunu ifade etmektedir.74

Tevrat ve İncil’deki ahlâki ilkeler üslûp farklılıklarıyla Kur’an’da yer alır. Hz. Musa’ya verilen “On Emir ”ve Hz. İsa’nın “Dağdaki Vaaz”ında geçen ilkeler Kur’an’da topluca değilse de değişik ayetlerde yer alır.75

Kur’an’da çok yönlü olarak ele alınan Ehl-i Kitap ve diğer mensupları İslâma davet edilirler76 Bunun sebebi Allah inancı konusundaki yanlış inanışlardan kaynaklanmaktadır. İnançlarındaki bazı özelliklerden dolayı yerilmişlerdir. Bu konuda Kur’an’da “Üzeyir Allah’ın

oğludur dediler”77, “Buzağıyı put edindiler”78,”Bize belli günler hariç ateş dokunmayacak

dediler”79, “Hz. İsa’yı öldürdüklerini söylediler”80, “Peygamberleri yalanladılar”81, “Hz

Muhammed’i “82, “Kur’an’ı” ve “Allah’ın ayetlerini bile bile inkâr ederler”83, “Allahın eli

bağlıdır dediler”84 ifadeleri ile Yahudiler yerilmişlerdir. Hıristiyanlar da “Dinlerinde aşırı giderler”85, “Hz.İsa Allah’ın oğludur dediler”86, “İsa ve annesini Tanrı edindiler”87 ifadelerinde geçen inançları dolayısıyla yerilmişlerdir.

Ehl-i Kitap inanç konusundaki bu ayrılıklarına rağmen Ehl-i Kitap tanımı ile ifade

edilmeleri sebebiyle müşriklerden ayrı kabul edilmişlerdir. İnanç konusundaki ayrılıklarına rağmen Ehl-i Kitap kabul edilerek diğer dinlerden farklı tutulmuşlardır.88 Bir taraftan Yahudi

73 Paçacı, a.g.t, s.62 74 Şuara 26/196 75 Okuyan, a.g.t, 182 76 Nisa 4/47, Araf 7/157 77 Tevbe 9/30 78 Bakara 2/92 79 Ali imran 3/24 80 Nisa 4/157-158 81 Maide 5/70 82 Bakara 2/146

83 Bakara 2/89-91; Alî imran 3/70-98; Nisa 4/158

84 Maide 5/64

85 Nisa 4/171

86 Tevbe 9/30

87 Maide 5/116

(27)

ve Hıristiyanlar inanç konusunda yerilmişler, öbür taraftan diğer din mensuplarından farklı bir konumda kabul edilmişlerdir.

Araplar İslâmdan önce Yahudi ve Hıristiyanlarla birlikte Mecusiler ve Sabiîlerinde yaşadığı bir coğrafyada sadece Yahudi ve Hıristiyanları Ehl-i Kitap kabul etmişlerdir. Kur’an’ın üslubunda da Ehl-i Kitap kavramının yalnızca Yahudi ve Hıristiyanlar için kullanıldığı görülmektedir.89

“Yahudiler ve Hıristiyanlar inanç konularında eleştirmelerine karşılık Yahudi ve Hıristiyan kadınlarla evliliğe ve onların kestiklerinin yenilmesine izin verilerek bu dinlerle bir arada yaşama imkânı sağlanmıştır.90 Kur’an’da Ehl-i Kitaba tanınan kadınlarıyla evlenme ve kestiklerinin yenilmesi hususunda onlara tanınan bir ayrıcalık vardır. Bu durum aynı zamanda Müslümanlara da Ehl-i Kitap toplumu içinde yaşama konusunda kolaylık sağlamaktadır.91

C. Hz Peygamber’in Ehl-i Kitaba Yaklaşımı

Hz. Peygamber’in geldiği dönemlerde Doğu iki büyük devlet tarafından paylaşılmıştı. Hıristiyan olan Doğu Roma İmparatorluğu İstanbul’dan Avrupa’nın güneyine Ön Asya ve Mısır‘dan Atlas Okyanusuna kadar olan alanı kaplıyordu. İran Şehinşahlığı ise Asya’nın büyük bir kısmına hükmediyordu.92

İslâmın ortaya çıktığı dönemde bölgede Yahudi ve Hıristiyanlar bulunuyordu. Yahudilerin bölgeye gelişi gördükleri baskılar sonucu M.Ö. 586 ve M.S. 70 yıllarında olmuştur.93 Hıristiyanların bölgeye ne zaman geldiği kesin değildir. Ancak ilk zamanlardan itibaren misyonerlik, ticaret ve kölelik yoluyla bölgeye geldikleri belirtilmiştir.94

Arap yarımadasında Hıristiyanların yaşadıkları bölgeler Gassan, Kudaa, Eyle, Dumetü’l-Cendel kabilelerinin yaşadığı yerlerdir. Necran ise Hıristiyanların ise en güçlü oldukları yer idi.95 Beni Tağlib, Beni Bekr, Beni Tayy, Beni Tamim, Beni Kenda kabileleri arasında da Hıristiyanlar mevcuttu.96

Mekke’de Ehl-i Kitabın varlığı konusunda bilgiler azdır. Mekke’de oldukça az Hıristiyan bulunduğu, bunların Hıristiyan köle, tüccar ve misyonerlerden oluştuğu ifade

89 Güner, a.g.e, s.56

90 Aydın, a.g.e, s.9

91 Ulutürk, Veli, Kur’an’da Ehl-i Kitap, İnsan Yayınları, İstanbul 1996, s.8

92 Turnagil, Ahmet Reşid, İslâmiyet Ve Milletler Hukuku, Sebil Yayınevi, İstanbul 1977, s.30

93 Özkan, a.g.t, s.22

94 Güner, a.g.e, s.63

95 Aydın, a.g.e, s.16; Hamidullah, İslâm Peygamberi, Beyan Yayınları, Çev. Mehmet Yazgan, İstanbul 2004,

s.411-416

(28)

edilmektedir.97 Mekke’de Yahudilerin varlığı konusunda da bilgiler azdır. Burada Yahudilerin bulunmadığına dair görüşler de vardır.98

Medine’de Yahudiler bulunuyordu. Medine’deki Yahudiler üç büyük kabileye ayrılmışlardı. Bunlar Nadir, Kaynuka ve Kureyza idi.99 Medine’deki Hıristiyan varlığı ise yok denecek kadar az olup sayılarının elli kadar olduğu bildirilmektedir.100

Hz. Peygamber’in Ehl-i Kitap hakkındaki bilgisinin ne olduğuna bakarsak Ehl-i

Kitap kimselerin bulunduğu bir toplumda yaşayan peygamber onların varlığından haberdardı.

Peygamberlik görevine geldiğinde Hz. Musa, Hz. İsa gibi peygamberlik geleneğinin bir halkası olduğunu önceki kitapları tasdik etmek için geldiğini biliyordu. Ehl-i Kitaba yaklaşımı da bu bilinç üzere olmuştur. Hz. Musa, Hz. İsa gibi bir peygamber olan Hz. Muhammed bir açıdan Yahudi ve Hıristiyanlarla köken birliği sebebiyle yakınlık kurarken asıl vahiyden uzaklaştıkları hususları dile getirerek onlardan ayrıldığı noktaları da göstermiştir.101

Bütün peygamberlerin görevi tevhit ilkesini yaymaktır. Kendinden önceki kitapların doğrulayıcısı olarak gelen Hz. Peygamber’in diğer dinlerden insanlarla ilişki kurması da kaçınılmazdır. Hz. Peygamber’in Ehl-i Kitap olan Yahudi ve Hıristiyanlara karşı takındığı tavrı belirlemek önemlidir.102 Hz. Peygamber’in Kur’an destekli Ehl-i Kitaba yaklaşımı daha sonraki dönemler içinde örneklik teşkil etmesi bakımından önemlidir.

Hz. Peygamber’in Ehl-i Kitap ile ilişkilerini ve tutumunu anlamak için hayatı boyunca Ehl-i Kitapla ne tür ilişkilerde bulunduğuna bakmak gerekir. Hz. Peygamber peygamberlik geleneğinin bir devamı olarak Hz. Musa ve Hz. İsa ile bağlarını inkâr etmemiştir. Ancak Yahudi ve Hıristiyanların inançlarındaki yanlışlıkları da vurgulamıştır. Kur’an ve Hz. Peygamber tarafından Ehl-i Kitap ilahi kaynağa yakınlığını ve saflığını koruğu ölçüde övülmüş, saflığını kaybeden pek çok husus eleştirilmiş ve aslına dönülmesi istenmiştir.103 Hz. Peygamber tarihi süreç içinde oluşan tahriflerden ilahi vahyi arındırmak için gelmiştir.

Hz. Peygamber’in genel tutumu bu olmakla beraber Mekke döneminde ve Medine döneminde Ehl-i Kitapla ilişkilerinde farklılık görülmektedir. Mekke döneminde Ehl-i Kitapla ilişkiler sınırlı olmuş ve inanç yönünden eleştirilmişlerdir. Medine döneminde birlikte 97 Hamidullah, a.g.e, s.514 98 Hamidullah, a.g.e, s.462 99 Hamidullah, a.g.e, s.460,163 100 Hamidullah, a.g.e, s.163 101 Aydın, a.g.e, s.16

102 Güner, Osman, “Hz. Peygamber’in “Öteki”ne Bakışı”, Kaknüs Yayınları, İstanbul 2001, s.217

(29)

yaşamaya başlanılmasıyla birlikte ilişkiler artmıştır. Hukukî, askerî, sosyal pek çok alanda birlikte yaşamanın örnekleri oluşmuştur.

Hz. Peygamber’in Mekke’de tüccar ve köleler dışında Ehl-i Kitapla yoğun ilişkileri görülmez.104 Mekke döneminde Ehl-i Kitapla ilişkilerde göze çarpan örnekler Hıristiyan Habeşistan’a hicret ve Mekke’ye gelen bir heyetle Hz. Peygamber’in görüşmesidir.105

Hz. Peygamber Mekke’de müşriklerin baskıları artınca Müslümanların Hıristiyan bir ülke olan Habeşistan’a hicret etmelerini istemiştir. Müslümanlar bu Hıristiyan ülkede güven içinde olmuşlardır.106

Hz. Peygamber’in İslâm davetini yayması Ehl-i Kitap kimselerin dikkatini çekmiştir. Mekke’ye Habeşistan’dan yirmi kadar Hıristiyandan oluşan bir heyet peygamberle görüşmek için gelmiştir.107

Hz. Peygamber’in Yahudi ve Hıristiyanlara tavırlarında farklılık görünür. Yahudiler ile sosyal ve siyasal bazı anlaşmazlıklar yaşanırken Hıristiyanlarla ilişkilerde itikadî konuların ağırlık kazandığı görünür.108 Bu durum Yahudilerle inanç konusunda anlaşmazlık yok anlamına gelmez. Yahudilerle anlaşmazlıklar inanç konularında olmakla birlikte siyasî tartışmalar daha fazla olmuştur. Hıristiyanlar ile de bir arada yaşama tecrübesinin fazla olmaması nedeniyle hukukî ve siyasî çatışmalar daha az olmuştur.

İlahî kaynaklı bütün dinlerde Tevhit zorunlu bir ilkedir. Ehl-i Kitap bu konuda eleştirilmiştir.109 Tanrı konusunda fikir birliği olması gerekir. Ehl-i Kitabın Tanrı konusundaki görüşleri Allah’a çocuk isnat etme110 Teslis111 gibi hususlar sebebiyle bozulmaya uğradığı görülmektedir. Ehl-i Kitapla ilk ve en önemli tartışma konusu budur.112

Ehl-i Kitabın Hz. Peygamber’e tavırları ve diğer peygamberler konusundaki görüşleri de eleştirilmiştir.113 Ehl-i kitaba gönderilen kitapları tahrif ettikleri de söylenmiştir114 Hz. Peygamber bu sebeplerden dolayı Ehl-i Kitaba dini konularda soru sorulmamasını

104 Güner, a.g.e, s.105

105 Güner, a.g.e, s.115

106 Aydın, a.g.e, s.18

107 Güner, a.g.e, s.115

108 Hamidullah, a.g.e, s,613; Aydın, a.g.e, s.9

109 Tevbe 9/30

110 Yuhanna 3/16-18, Tevbe 9/30

111 Maide 5/17,72

112 Aydın, a.g.e, s.107

113 Bakara 2/146, Güner, a.g.e, s.189

(30)

istemiştir. Ehl-i kitabın sözlerinin tasdik de tekzip de edilmemesini istemiştir.115 Hz. Peygamber’in bu sözü tarih boyunca uğrayan tahrifin bilinmemesi sebebiyledir. Hz. Peygamber’in bu tahrifleri düzeltmek için gelmesi sebebiyle bu doğal bir davranıştır.

Kur’an-ı Kerim bir takım hukukî kurallar içermektedir. Hz. Peygamber de Kur’an’ın en yetkili uygulayıcısıdır. İslâmda hukukun kaynağı dindir. Kur’an tarafından belirlenen kurallar ve Hz. Peygamber’in Yahudilerle ve müşriklerle yaşadığı mücadeleler, İslâm toplum ve devlet yapısının nasıl olacağını göstermiştir. Hukukî alanda Hz. Peygamber Kur’an’ın uygulanması konusunda örneklik teşkil etmektedir.

Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettiğinde orada 1500 Müslüman, 4000 Yahudi ve geri kalanı da müşrik olmak üzere on bin kişi yaşıyordu.116 Medine’de yaşayan bu gruplar ile hukukî, malî ilişkileri düzenleyen Medine vesikası düzenlemiştir.117 Bu vesikada Müslüman ve gayr-i müslim unsurların devletin vatandaşı kabul edilip, haklarının ve yükümlülüklerinin düzenlendiği görülür.

İslâm toplumu din birliği esasına dayanmasına rağmen farklı dinî gruplar bu toplumda yer almıştır. Bu dinî gruplar içinde de Ehl-i Kitaba farklı bir statü tanınmıştır. Zimmet akdi ile gayr-i müslimlere İslâm toplumunda yer verilmiştir.118 Zimmet akdinin yapılması için kişinin dini önem arz etmektedir. Cizye ayetinin119 gelmesiyle bu hak Ehl-i Kitaba tanınmıştır. Cizye alınarak yapılan zimmet akdinin neticesinde Ehl-i Kitaba İslâm toplumu içinde yer almalarıyla dinî özgürlükleri tanınmış, can ve mal emniyetleri garanti edilmiş, hukukî alanda da özerklik tanınan bir alan bulunmuştur.

Hz. Peygamber döneminde cizye alınarak zimmet akdi Yahudi ve Hıristiyanlarla yapılmıştır. Hz. Peygamber bu konuda Mecusilere de Ehl-i Kitap muamelesi yapılmasını istemiştir.120 Hz. Peygamber döneminde Arap putperestleri ve mürtedler ile zimmet akdinin yapıldığına dair bilgi olmadığı için Hanefi mezhebinde bu iki grupla zimmet sözleşmesinin yapılmayacağı söylenmiştir.121

Hz. Peygamber döneminde Ehl-i Kitaba da müşriklere de İslâma girmeleri için baskı yapılmamıştır. Kur’an tarafından verilen bu dini özgürlük hakkı Hz. Peygamber’in

115 Canan, a.g.e, C.13, s.469

116 Hamidullah, a.g.e, s.162

117 Güner, a.g.e, s.249

118 Serahsi, Şerhu’s-Siyeri’l-Kebir, Çev. İbrahim Sarmış, M.Sait Şimşek, Eğitaş Yayınları, Konya 2001, 5 Cilt,

C.1, s.149

119 Tevbe 9/29

120 Ebu Yusuf, a.g.e, s.210

(31)

uygulamalarında görülmüştür. Medine vesikasında, yapılan anlaşmalarda ve Hz. Peygamber’in ordu komutanlarına verdiği talimatlarda dini özgürlüğün teminat altına alındığı görünmektedir.122

Kamu hukuku alanına girmeyen konularda Ehl-i Kitaba hukukî özerklik de tanınmıştır.123 Hz. Peygamber’in Ehl-i Kitabın kendisine getirdiği hukukî sorunları çözüme kavuşturduğu görünmektedir.124

Hz. Peygamber İslâmı tebliğ etmiştir, insanların zorla İslâma getirilmelerine de karşı çıkmıştır. Ehl-i Kitapla yapılan anlaşmalarda da din özgürlükleri tanınmıştır. Zorunlu durumlarda savaşa da başvurulmuştur. Savaş İslâmı tebliğde güçlüklerle karşılaşınca başvurulan bir araçtır.125

Hz. Peygamber’in Mekke döneminde savaşa başvurulmazken Medine döneminde savaşa başvurulduğu görünmektedir. Hz. Peygamber’in yaptığı savaşların sebeplerine bakıldığında İslâm devletinin güvenliği için ve meşru müdafaa durumlarında yapıldığı görülür.126

Hz. Peygamber yapılan anlaşmalar ve savaşlar ile İslâm devletinin güvenliğini sağlayınca devlet ve kabile reislerine İslâma davet mektupları yazmıştır.127 Hıristiyan olan Mısır Mukavkısına,128 Hıristiyan olan Gassan hükümdarına,129 Bizans hükümdarı Heraklius’a 130 İslâma davet mektupları göndermiştir.

Hz. Peygamber Medine’ye gelen heyetlerle de görüşmüştür. Bunlardan biri Hıristiyan Necrân heyeti ile yaptığı görüşmedir.131 Hz. Peygamber’in Necrânlılarla yaptığı görüşmede Alî İmran suresinin ilk 80 ayeti nazil olmuştur.132 Necrânlılar İslâmı kabule yanaşmamış cizye karşılığında din, can ve mal güvenlikleri sağlanarak geri dönmüşlerdir.133

Hz. Peygamber toplumsal hayatta Ehl-i Kitapla sosyal bazı ilişkilerde bulunmuş ve bu konuda da örneklik teşkil etmiştir. Bu konudaki ilişkileri selamlaşma, komşuluk,

122 Güner, a.g.e, s.279

123 Güner, a.g.e, s.285; Karaman, Hayreddin, Mukayeseli İslâm Hukuku, İz Yayıncılık, İstanbul 2009, 3 Cilt,

C.3, s.293-295

124 Güner, a.g.e, s.284

125 Hamidullah, Muhammed, İslâmda Devlet İdaresi, Beyan Yayınları, İstanbul 1998, s.195

126 Güner, a.g.e, s.289-298 127 Aydın, a.g.e, s.20 128 Hamidullah, İslâm Peygamberi, 268 129 Hamidullah, a.g.e, s.277 130 Hamidullah, a.g.e, s.289 131 Hamidullah, İslâm Peygamberi, s.516 132 Aydın, a.g.e, s.24 133 Hamidullah, a.g.e, s.518

(32)

hediyeleşme, evlilik, giyim kuşam, ticaret gibi günlük hayattaki ilişkilerdir. Hz. Peygamber’in Medine’ye hicreti ile sosyal hayatı da değişmiştir. Ehl-i Kitabın yaşadığı bir yere hicret edilmesiyle onlarla günlük hayatta ilişkiler içine girilmiştir.

Kur’an‘da Ehl-i Kitap kadınlarla evliliğe izin verilmiştir.134 Hz. Peygamber’in Ehl-i Kitap bir kadınla evlendiğine dair bilgi yoktur. Yahudi olan Safiye’nin Müslüman olduktan sonra Hz. Peygamber’le evlendiği bildirilmiştir.135 Ancak sahabeden bazıları Ehl-i Kitap kadınlarla evlenmişlerdir. Bu konuda ruhsat olduğu görünmektedir.136

İnsanlar arası ilişkilerden bir diğeri de ticari ilişkilerdir. Hz. Peygamber’in Ehl-i Kitapla alış veriş yaptığını gösteren örnekler vardır.137 Ehl-i Kitapla ticari ilişkiler yasaklanmamıştır. Hz. Peygamber ve ashabı Ehl-i Kitapla ticaret yapmışlardır.138

Hz. Peygamber peygamberlik süresi boyunca Kur’an’a dayanarak Ehl-i Kitapla çeşitli ilişkilerde bulunmuştur. Ehl-i Kitap itikadî yönden eleştirilirken, sosyal hayatta Ehl-i Kitapla ilişkilerden kaçınılmamıştır. Bu konudaki uygulamaların ne şekilde olması gerektiğini Hz. Peygamber’in hayatındaki örneklerde bulmak mümkündür.

D. Tarihi Süreçte Ehl-i Kitaba Yaklaşımlar

Gayr-i müslimler çeşitli gruplara ayrılarak incelenmiştir. Temelde iki ana gurubuna ayrılırlar. İlahî bir kitaba sahip olup Ehl-i Kitap olanlar ve Ehl-i Kitap olmayanlar.139

Hz. Peygamber’in vefatından sonra Yahudi ve Hıristiyanların Ehl-i Kitap olduğu konusunda görüş birliği olmasına rağmen, bunların dışında Ehl-i Kitap olanların bulunup bulunmadığı, kimlerin Ehl-i Kitap olduğu ve Ehl-i Kitabın sahip olduğu haklar ve yükümlülükler çeşitli tartışmalara neden olmuştur.140

Ehl-i Kitabın kimler olduğu Kur’an ve sünnette bildirilmesine rağmen bu konuda bir görüş birliği yoktur. Bu görüşler iki gruba ayrılmaktadır. Birincisi Ehl-i Kitabın sadece Yahudi ve Hıristiyanlar olduğunu savunanlardır. İkincisi Ehl-i Kitaba Yahudi ve Hıristiyanlarla birlikte diğer din mensuplarının da dâhil olduğunu savunanlardır.

134 Maide 5/5

135 Güner, a.g.e, s.332

136 Güner, a.g.e, s,334

137 Canan, a.g.e, C.17, s.303; Merginâni, Şeyhu’l-İslâm Burhaneddin Ebu’l-Hasan Ali b. Ebu Bekr, el Hidaye

Tercemesi, Çev. Ahmet Meylâni, Kahraman Yayınları, İstanbul 2004, 4 Cilt, C.3, s.42

138 Güner, a.g.e, s.338

139 Şehristanî, a.g.e, s.189

(33)

“Kitap yalnızca bizden önceki iki gruba indirildi”141 ayetinde geçen iki grubun Yahudi ve Hıristiyanlar olduğu savunulmuştur. Bu iki gruptan başkalarına verilen “suhuf”ların sahipleri Ehl-i Kitap olmaz; çünkü “suhuf”lar hüküm içermez, denilmektedir.142 Bu görüştekiler, Sabiî ve Mecusileri Ehl-i Kitap değil kitap şüphesi olanlar olarak kabul ederler.

Ehl-i Kitaba Yahudi ve Hıristiyanlar dışında diğer din mensuplarının da dâhil olduğunu söyleyenler çoğunluktadır. Hanefiler de bu gruptadır. Hanefilere göre; kendilerine

suhuf verilenler de Ehl-i Kitap sayılmışlardır. Bu görüş daha sonraları daha da genişletilmiştir.

İslâmın yayılmasıyla birlikte Ehl-i Kitap kavramının alanı genişletilmiştir. Hindu ve Budistler de bu kapsama alınmışlardır.143

Ehl-i Kitap kavramının alanının genişlemesi zimmet akdi ile bağlantılıdır. Yahudi, Hıristiyan ve Mecusilerle yapılan zimmet akdi, sınırların genişlemesi ile yeni karşılaşılan dinlerle de yapılmıştır.144

Müslümanlar dışındaki insanları iki gruba ayırabiliriz. Ehl-i Kitap olanlar ile Ehl-i Kitap muamelesi görecek olanlar ve Ehl-i Kitap kabul edilmeyenler. Ehl-i Kitap kabul edilmeyenler mürtedler ve Arap putperestleridir.

İslâmın yayılmasıyla Ehl-i Kitap ile sadece Yahudi ve Hıristiyanların kastedildiği kanaati de değişmiştir. Bunun nedeni; Kur’an’da Sabiîlik, Mecusilik gibi ilahi olmayan dinlerden bahsedilmesi ve bu dinlerin de kitaplarının olması ve siyasî, sosyal, iktisadî şartların bunu gerektirmesidir.145

Hz. Peygamber döneminde cizye vermek suretiyle Ehl-i Kitaba tanınan din, can ve mal emniyetleri daha sonraki dönemlerde de devam etmiştir.146 Hz. Peygamber döneminde Necrân Hıristiyanları ile yapılan anlaşmada canları, malları, kiliseleri, dinlerinin korunacağı piskopos ve rahiplerin değiştirilmeyeceği garanti edilmiştir.147

Raşid Halifeler döneminde de bu usul devam etmiştir. Hz. Ebu Bekir döneminde Anat halkı ile yapılan anlaşmada kilise ve havraların yıkılmayacağı, bayram günlerinde haç

141 Enam 6/156

142 İbn Kayyım el-Cevzîyye, Ebu Abdullah Muhammed b. Ebi Bekr, Ahkamu Ehli’z-Zimme, Beyrut 1961, 2

Cilt, C.2, s.433

143 Kaya, a.g.md, C.10, s.517

144 Fidan, a.g.e, s.12

145 Kaya, a.g.md, C.10, s.517

146 Köse, Saffet, Din ve Vicdan Hürriyeti, İz Yayıncılık, İstanbul 2003, s.35

(34)

çıkartmalarına engel olunmayacağı bildirilmiştir.148 Hz. Ömer zamanında bu uygulamalar Irak, Suriye, Mısır bölgelerinde devam etmiştir.149 Emeviler döneminde de Ehl-i Kitaba çok toleranslı davranılmıştır. Devlet idaresinde Hıristiyanlar görev yapmış, sarayda dinî tartışmalar yapılmıştır.150

Abbasiler döneminde de Ehl-i Kitap vatandaşların dinî özgürlüklerinin, can, mal emniyetlerinin sağlanması devam etmiştir.151 Selçuklular döneminde de Ehl-i Kitaba olumlu davranışlar devam etmiş can, mal, güvenlikleri sağlanmış özgürlükleri de devam etmiştir.152 Osmanlı döneminde de Ehl-i Kitabın can, mal güvenlikleri ile din özgürlükleri devam etmiştir.153

Hz. Peygamber döneminde müşrikler Ehl-i Kitap olarak görülmemişlerdir. Bu sebeple Yahudi ve Hıristiyanlar dışında Mecusi, Sabiî, Hindu ve Budistler Ehl-i Kitap kabul edilmemiş; ancak Ehl-i Kitap muamelesi görmüşlerdir. Tarihi süreç içinde Ehl-i Kitapla kastedilen Yahudi ve Hıristiyanlar yanında Arap putperestleri ve mürtedler dışındaki diğer din mensupları Ehl-i Kitap muamelesine tabi olmuşlardır. Ancak Yahudi ve Hıristiyanlar dışındaki diğer din mensuplarına Ehl-i Kitap denilmemiştir. Kadınlarıyla evlenme ve kestiklerinin yenilmesi konuları da sadece Yahudi ve Hıristiyanlar için geçerli olmuştur

E. Mezheplere Göre Ehl-i Kitap 1. Hanefi Mezhebi

Kur’an’da geçen ifadelerden ve Hz. Peygamber’in söz ve uygulamalarına dayanılarak Yahudi ve Hıristiyanlar Ehl-i Kitap kabul edilmişlerdir.

Bu iki din yanında Hanefiler Tevrat, İncil, Zebur ve suhuf gibi vahiy edilmiş bir kitabı olan her ümmetin Ehl-i Kitap olduğunu söylerler.154 Mezheplerin Ehl-i Kitap saydıkları din mensupları evlenilmesi caiz olan kadınlar ve cizye konularında ortaya çıkar.155

Ebu Hanife, Ehl-i Kitap olup olmadığı tartışmalı olan, isim olarak Kur’an’da geçen Sabiîleri Ehl-i Kitap kabul eder. Ebu Hanife’ye göre; Sabiîler, Zebur okuyan Hz. İdris ya da Hz. Nuh’a inanan, yıldızlara tapmayan, Müslümanların Kâbe’ye saygı gösterdikleri gibi saygı

148 Ebu Yusuf, a.g.e, s.235

149 Ebu Yusuf, a.g.e, s.236

150 Aydın, a.g.e, s.28

151 Ebu Yusuf, a.g.e, s.228

152 Köse, a.g.e, s.43

153 Köse, a.g.e, s.43

154 Kaya, a.g.md, C.10, s.517

(35)

gösteren bir gruptur.156 Hanefi imamlardan Ebu Yusuf ve İmam Muhammed’e göre ise; Sabiîler Ehl-i Kitap kabul edilmezler. Sabiîler yıldızlara tapan bir grup olarak kabul edilmektedir.157

Ehl-i Kitap olup olmadığı tartışmalı olan ve isim olarak Kur’an’da geçen bir diğer grup Mecusilerdir. Hz. Ömer zamanında Mecusilere nasıl davranılacağı araştırılmıştır. Abdurrahman b. Avf Hacer ve Bahreyn Mecusilerinden cizye alınması ve onlara Ehl-i Kitap muamelesi yapılmasını Hz. Peygamber’in söylediğini bildirmiştir.158 Hanefi mezhebinde Mecusiler Ehl-i Kitap kabul edilmezler.159

Hindu ve Budistler konusunda cizyeye tabi olma bakımından Ehl-i Kitap statüsünde oldukları, kadınlarıyla evlenme ve kestiklerinin yenilmesi konularında müşriklere dâhil oldukları, Hanefi mezhebinde kabul edilmiştir.160

Serahsi’ye göre cizye ayetinde yalnızca Ehl-i Kitabın zikredilmesi bu kuralı sınırlandırmak için değil, belki cizyenin öncelikle Ehl-i Kitap tarafından kabul edilmesi gerektiğini göstermek içindir.161

Ebu Yusuf, daha açık bir şekilde cizyenin İslâmdan dönen mürtedler ve Arap putperestler dışında Mecusi, Sabiî, putperest, ateşperest bütün gayr-i müslimlerden alınabileceğini söylemiştir. Putperest, ateşperest ve Mecusiler kestiklerinin yenilmesi ve kadınlarıyla evlenme konularında Ehl-i Kitap gibi değillerdir. Bu konudaki hadisler bu iki konuyu yasaklamış İslâm âlimleri ittifak etmiş uygulamada bu yönde olmuştur.162

Hanefi mezhebinde Yahudi ve Hıristiyanlarla kendilerine suhuf gelenlerin de Ehl-i Kitap kabul edildiği görülür. Bunun dışındaki dinler Ehl-i Kitap kabul edilmezler; ancak kendileriyle cizye anlaşması yapılabileceği belirtilerek Ehl-i Kitap muamelesine tabi olabilecekleri kabul edilmiştir. Hanefi mezhebinde mürtedler ve Arap putperestleri ile cizye anlaşması yapılamaz. Bu iki grup Ehl-i Kitap statüsü verilenlere dâhil edilmezler.163

156 Molla Hüsrev, a.g.e, C.2, s.113

157 Molla Hüsrev, a.g.e, C.2, s.113

158 Ebu Yusuf, a.g.e, s.211

159 Molla Hüsrev, a.g.e, C.2, s.113

160 Muhammed b. Ahmet es-Serahsi, Mebsut, Editör, Mustafa Cevat Akşit, Gümüşev Yayınevi, İstanbul 2008,

30 Cilt, C.10, s.7

161 Serahsi, a.g.e, C.10, s.119

162 Ebu Yusuf, a.g.e, s. 210

Referanslar

Benzer Belgeler

sonra onun ictihad, taklid ve intisap gibi konulardaki görüşleri ile izah edilemeyecek bir anlayışı savunmaya başladığını açıklamamaktadır. Biyografi

FİLMLERİNDE nice aşkın kahramanı olmuş, özel yaşamında “ağlarken gülümse­ meyi” oynamış Türkan Şoray için, aşk her zaman varolan bir şey.. Ve

In the oldest type of yazma we find floral motifs reminiscent of those employed in the borders of that period, while in the Tulip Period the same elegance and

hedefim, Türkiye’deki ilk tam zamanlı özel müzik okulu ol­ mak“ diyor Maria Rita Epik.. 300 öğrenci ve 20 kişilik öğret­ men - yönetici kadrosuyla

PDÖ’nün uygulandığı deney grubu ile geleneksel öğretim yöntemlerinin uygulandığı kontrol grubu öğrencilerinin fen ve teknoloji dersi motivasyonu ön test

Sunulan karar destek modeli otomobil almak için bir satış temsilcisine gitmiş olan alıcının beklentileri ile karşısındaki satıcının bilgisini bir araya

22 Sonuç olarak, Kemal Bilbaşar’ın “Denizin Çağırışı” adlı yapıtında içinde yaşadığı topluma bireysel ve toplumsal birtakım etkenlerden dolayı yabancılaşan,

Evliliğe karşı geliştirilen bu zıtlığın temelinde Suat’ın Necip’e karşı olan aşkının da yadsınamaz bir etken olduğu söylenebilir; kısaca yapıtta