• Sonuç bulunamadı

FUTBOL SEYİRİCİLERİNİN SPOR ALANLARINDAKİ SALDIRGANLIK DAVRANIŞLARI HAKKINDA BETİMSEL BİR ÇALIŞMA (KIRŞEHİR İLİ ÖRNEĞİ)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "FUTBOL SEYİRİCİLERİNİN SPOR ALANLARINDAKİ SALDIRGANLIK DAVRANIŞLARI HAKKINDA BETİMSEL BİR ÇALIŞMA (KIRŞEHİR İLİ ÖRNEĞİ)"

Copied!
124
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ANABİLİM DALI

FUTBOL SEYİRİCİLERİNİN SPOR ALANLARINDAKİ SALDIRGANLIK DAVRANIŞLARI HAKKINDA BETİMSEL BİR ÇALIŞMA

(KIRŞEHİR İLİ ÖRNEĞİ)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

HAZIRLAYAN Levent VAR

(2)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ANABİLİM DALI

FUTBOL SEYİRİCİLERİNİN SPOR ALANLARINDAKİ SALDIRGANLIK DAVRANIŞLARI HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

(KIRŞEHİR İLİ ÖRNEĞİ)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

HAZIRLAYAN Levent VAR

TEZ DANIŞMANI Doç.Dr. Emin KURU

(3)

Levent VAR‘ın “FUTBOL SEYİRİCİLERİNİN SPOR ALANLARINDAKİ SALDIRGANLIK DAVRANIŞLARI HAKKINDA BETİMSEL BİR ÇALIŞMA ” başlıklı tezi tarihinde, jürimiz tarafından Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Üye (Tez Danışmanı): Doç.Dr. Emin KURU ... ...

Üye : Yrd. Doç. Dr. İ. Fatih YENEL ... ...

(4)

ÖNSÖZ

Bu çalışma futbol seyircilerinin spor alanlarındaki saldırganlık davranışları hakkında görüşlerinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Yüksek lisans çalışmalarının bir gereği olarak gerçekleştirilen bu çalışma dört bölüm halinde düzenlenmiştir. Her bölümde işlenen konulara ilişkin açıklamalar verilmiştir.

Çalışmamda göstermiş oldukları yardımlardan dolayı uygulamalarımı üzerinde yürüttüğüm Kırşehirli futbol seyircilerine teşekkür ederim. Akademik başarılarımın bir başlangıcı olacağına ve ileriki yaşamımda bana büyük katkılar sağlayacağına inandığım bu çalışmama öz verili katkılarından dolayı tez danışmanım Doç.Dr. Emin KURU hocama şükranlarımı arz ederim. Çalışmalarımda akademik destek sağlayan Yrd.Doç.Dr. Davut AYDIN, Öğr.Gör. Murat ATASOY, Araş.Gör. Kazım KAYA, Araş.Gör. E.Levent İLHAN, Araş.Gör. E.Olcay YÜCEL’e, Araş. Gör. Kasım Yıldırım’a Kırşehir Gençlik Merkezi Müdürü sn. Halil SÜRSAVUR’a ve çalışmalarımda beni hiç yalnız bırakmayan Araş.Gör. Adem TAŞDEMİR’e katkılarından dolayı teşekkür ederim. Ayrıca maddi ve manevi desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen aileme sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

İleriki dönem çalışmalarıma katkı getirmesi dileği ile…

Mart 2008 Levent VAR

(5)

ÖZET

Son zamanlarda spor müsabakalarında, taraftarlarda fanatiklik ve holiganlık durumlarının artışı saldırganlık davranışlarının da artmasını beraberinde getirdiği görülmektedir. Bunun sonucunda spordaki barışçı iklim yerini şiddete bırakmakta ve spordaki estetiklik kaybolmaktadır. Bu anlamda spor alanlarındaki saldırganlık davranışlarının sebeplerinin belirlenmesi ve bunlara yönelik çözüm önerilerinin geliştirilmesi önem kazanmaktadır. Bu araştırmada da Kırşehir ili ve ilçelerinde bulunan futbol taraftarlarının saldırganlık davranışı hakkındaki görüşlerinin belirlenmesi ve sporda şiddet olaylarının önlenmesine yönelik önerileriler de bulunulması amaçlanılmıştır.

Araştırmada Kırşehir ilindeki futbol seyircilerinin saldırganlık davranışları hakkındaki görüşleri ile yaş, cinsiyet, gelir düzeyi, eğitim düzeyi, mesleği, gibi değişkenler açısından bir ilişki olup olmadığı araştırılmıştır. Araştırmada betimsel (survey) yöntemi kullanılmış ve veriler anket yoluyla elde edilmiştir. Araştırmada sınırlandırılmış evren kullanılmış ve 2006–2007 futbol sezonunda 2.lig B kategorisinde mücadele eden Kırşehir Spor ile Tokat Spor arasında oynanan (15.02.2007) müsabakada, 481 Kırşehir Spor seyircisi çalışma örneklemini oluşturmuştur. Seyircilerin spor alanlarındaki saldırganlık davranışları hakkındaki görüşlerinin belirlenmesi amacıyla araştırmacı tarafından geliştirilen ve iki boyuttan oluşan anket formu kullanılmıştır. Araştırmacı tarafından geliştirilen anket formunun geçerlilik çalışmaları yapılmıştır. Seyircilerin spor alanlarındaki saldırganlık davranışları hakkındaki görüşlerinin belirlenmesinde frekans (f), yüzde (%), aritmetik ortalama ( X ) ve standart sapma (ss) değerleri belirlenerek bulgular kısmı oluşturulmuştur. Ayrıca seyircilerin saldırganlık davranışları ve bağımsız değişkenler arasındaki ilişkinin belirlenmesinde One-Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans Analizi) ve t testi analiz sonuçlarından yararlanılmıştır.

Araştırma bulguları sonucunda; seyircilerin spor müsabakalarına gitme sebeplerinin çoğunlukla takımını izleyip destek verme ve ilgilerinden kaynaklandığı, spor müsabakalarında tahrik eden unsurların başında takımın kötü oynaması ve

(6)

hakem davranışları olduğu, medyada sunulan programlardaki eleştiriler seyirciler üzerinde saldırganlık olaylarının artmasını sağladığı, seyircilerin büyük çoğunluğunun sporda saldırganlık ve şiddet olaylarını önlemeye yönelik yürürlüdeki bulunan yasaları bilmediği, saldırganlık davranışında bulunmayan seyirciler yürükteki yasalardan haberdar oldukları gibi sonuçlar ortaya çıkmıştır. Ayrıca saldırganlık olaylarına katılan seyircilerin spor müsabakalarında en fazla oranla küfür ve sözlü saldırı olaylarına daha sonrada saha içine yabancı madde atma olaylarına katılmakta oldukları görülmektedir. Müsabaka öncesi, esnasında veya sonrasında saldırganlık olaylarına katılıp katılmama durumları seyircilerin meslek gruplarına göre değişmekte olup işçi, serbest meslek, işsiz ve öğrencilerin memurlara göre müsabaka öncesi, esnasında veya sonrasında saldırganlık olaylarına daha fazla katılmaktadırlar. Seyircilerin mutlu bir çocukluk ve gençlik dönemi geçirmemeleri de onların müsabaka öncesi, esnasında veya sonrasında saldırganlık olaylarına katılma durumlarını etkilemektedir.

(7)

ABSTRACT

At last times this is seen that the increase of fans and holigan situations brings along aggressive behaviours. At a result of this the fiarplay leave its place to violence and the esthetic in sports is being to be lost. Due to this describing the reasons of aggressive behaviours and developing solution offers to this problem is being to become very important. In this research determining the opinions about the aggressive behaviours of futball audience in Kırşehir and in the administrative districts of Kırşehir and giving offers about preventing the violence events in sports are aimed.

In this research this is investigated that if there is a relation between the audience opinion’s about aggressive behaviours and the variables like age, sex, income level, education level, occupation. The survey method is used and data is obtained by this survey. In this research definite universe set is used and the 481 audience of football clubs which are in Kırşehir Spor and Tokat Spor in the 2006-2007 football season create the sample set. The survey form with two dimension which aims to determine the opinions about the aggressive behaviours of futball audience at sport areas and developed by the researcher is used. The validity of survey form whis is developed by the researcher was done. While determining the opinions about the aggressive behaviours of football audience at sport areas the frequency (f), percent (%), arithmethic average ( X ) and standart deviation (ss) will be the data of the research. Moreover to determine the relation between aggressive behaviours of futball audience and indeperdent variables One-Way ANOVA (Tek Yönlü Varyans Analizi) and T-test are used.

At a result of the research the reasons of going to football matches are generally to watch the match and to support their team. The bad football of their teams and bad management of refree are resulted aggressive behaviours of audience, the critics at tv programs about football increase the aggressive behaviours of audience, some of the audience do not know the laws which is to prevent the violence and the audience who do not exhibit aggressive behaviours know these

(8)

laws. The audience with aggressive behaviours mostly swear and use bad words and rarely they throw materials to the football areas. There is a relation between joining the violence events before the mathch, during the match, after the match and the audience ocuupations. Workers, tradesmen, unemployees join violence events more than officers. Also having a bad childhood and youth effects joining the severitv events at the football areas.

(9)

İÇİNDEKİLER Sayfa ONAY ……….………... i ÖNSÖZ ……….. ii ÖZET ………. iii ABSTRACT ……….…... v İÇİNDEKİLER ………. vii

TABLOLARIN LİSTESİ ………. xii

I. BÖLÜM GİRİŞ ………... 1

Problem Durumu ………. 1

1. Futbol ………. 4

1.1.Futbolun Toplumsal Boyutu ve Karakteristik Özellikleri.. 4

2. Seyirci ……… 6

2.1.Futbol Seyircisi ……….. 7

2.1.1.Futbol Seyircisinin Özellikleri ……….. 7

2.2. Seyirci Türleri ………... 9 2.2.1. Taraftarlar ……… 9 2.2.2. Fanatikler……….. 12 2.2.3. Holiganlar………. 16 2.2.4. Televizyon İzleyicileri……….. 20 3. Saldırganlık ………... 21

3.1. Biyolojik Anlamına Göre Saldırganlık……….. 22

3.2. Sportif Anlamına Göre Saldırganlık……….. 22

3.3.Seyirci Saldırganlığında Amaç………... 24

(10)

Sayfa

3.6. Futbol Seyircisinde Saldırganlık Kaynakları………….. 26

3.7. Saldırgan Davranışa Yol Açan Duygu Durumları…...… 28

3.8. Saldırganlığın Psikolojik Nedenleri ……… 29

3.8.1.Mensubiyet Duygusu(Irk Ayrılığı) ………. 29

3.8.2.Engelleme ………... 30 3.8.3.Cinsiyet Farklılığı ………... 30 3.8.4.Erotizm ………... 30 3.8.5.Algılar ………. 31 3.8.6.Grup faktörü ……… 31 3.8.7.Kitle Faktörü ………... 31 3.8.8.Kitlelerin Büyüklüğü ……….. 31 3.8.9.Kişilik ………. 32 4. Şiddet ……….………... 33

4.1. Türkiye’de Futbolda Seyirci Şiddeti ……… 35

4.2. Dünyada ve Türkiye'de Önemli Şiddet Olayları …. 37 5.Sporda Şiddet ve Saldırganlık ……….... 40

5.1. Futbolda Şiddet ve Saldırganlık ………... 44

6. Referans Gruplarının Seyirci Saldırganlığı Üzerine Etkileri ... 45

6.1. Kitle İletişim Araçlarının Seyirci Saldırganlığı Üzerine Etkisi ………... 45

6.2. Hakemlerin Seyirci Saldırganlığı Üzerine Etkisi ……... 48

6.3. Kulüp Yöneticilerinin Seyirci Saldırganlığı Üzerine Etkisi……… 50

6.4. Rakip Seyircilerin Seyirci Saldırganlığı Üzerine Etkileri 51 6.5. Antrenörlerin Seyirci Saldırganlığı Üzerinde Etkisi …... 51

6.6. Futbolcuların Seyirci Saldırganlığı Üzerindeki Etkileri . 52 6.7. Güvenlik Güçlerinin Seyirci Saldırganlığı Üzerindeki Etkileri ……… 53

(11)

Sayfa 6.8. Futbol Federasyonunun Seyirci Saldırganlığı Üzerine

Etkisi ………... 54

Araştırmanın Amacı ………... 56

Araştırmanın Önemi ………. 57

Sınırlılıklar ……… 58

Varsayımlar ...……… 58

Terimlerin ve Kısaltmaların Tanımlanması ……….. 58

II. BÖLÜM YÖNTEM ………..………….. 60

Araştırma Modeli ………... 60

Araştırma Örneklem ve Evreni ……….. 61

Veri Toplama Araçları ve Geliştirilmesi... ……… 61

Verilerin Analizi ……… 62

III. BÖLÜM BULGULAR VE YORUM ………... 63

3.1. Kişisel Bilgilere Ait Bulgular ………... 63

3.2. Çalışma Grubunda Bireylerin, Spor Alanlarındaki Şiddet ve Saldırganlık İle İlgili Maddelere Verdikleri Cevaplar İlgili Bulgular 70 3.3 Çalışma Grubunda Bireylerin, Spor Alanlarındaki Şiddet ve Saldırganlık İle İlgili Likert Tipi Maddelere Verdikleri Cevaplar İlgili Bulgular ………... 73

3.4 Çalışma Grubunda Seyircilerin, Spor Alanlardaki Saldırganlık Davranışları İle Bağımsız Değişkenler Arasındaki İlişki İle İlgili Bulgular………... 77

(12)

Sayfa

IV. BÖLÜM 84

SONUÇ VE ÖNERİLER ………... 84 Kişisel Bulgular İle İlgili Sonuçlar ……….. 84 Çalışma Grubunda Bireylerin, Spor Alanlarındaki Saldırganlık Davranışları Hakkında Görüşleri İle İlgili Sonuçlar……….. 86 Çalışma Grubunda Seyircilerin, Spor Alanlardaki Saldırganlık Davranışları İle Bağımsız Değişkenler Arasındaki İlişki İle İlgili Sonuçlar………... 90 ÖNERİLER ………. 93 KAYNAKLAR ……… 94

EKLER 104

EK-1: Seyircilerin Spor Alanlarındaki Saldırganlık

(13)

TABLOLAR LİSTESİ

Sayfa Tablo 1. Örneklemde Bulunan Bireylerin Cinsiyet Özelliklerine Göre

Yüzde Frekans Dağılımları ………... 64 Tablo 2. Örneklemdeki Bireylerin Yaş Seviyelerine Göre Yüzde Frekans

Dağılımları ……… 64 Tablo 3. Örneklemdeki Bireylerin Meslek Bilgilerine Göre Yüzde

Frekans Dağılımları ………... 65 Tablo 4. Örneklemdeki Bireylerin Öğrenim Düzeyine Göre Yüzde

Frekans Dağılımları ……….. 65 Tablo 5. Örneklemi Oluşturan Bireylerin Aylık Ortalama Gelirine Ait

Yüzde Frekans Dağılımları ………... 66 Tablo 6. Örneklemi Oluşturan Bireylerin Medeni Durumlarına Göre

Yüzde Frekans Dağılımları ………... 66 Tablo 7. Örneklemdeki Bireylerin “Aktif Spor İle Uğraşıyor Musunuz

Veya Uğraştınız Mı?” Sorusuna Verdikleri Cevapların Yüzde Frekans Dağılımları ………... 67 Tablo 8. Örneklemdeki Bireylerin “Spor Derneklerine Üye Misiniz?”

Sorusuna Verdikleri Cevapların Yüzde Frekans Dağılımları …... 67 Tablo 9. Örneklemdeki Bireylerin “Mutlu Bir Çocukluk Ve Gençlik

Dönemi Geçirdiğime İnanıyorum” Sorusuna Verdikleri Cevapların Yüzde Frekans Dağılımları ………. 68 Tablo 10. Örneklemdeki Bireylerin “Spor Medyasını Düzenli Takip Ediyor

Musunuz?” Sorusuna Verdikleri Cevapların Yüzde Frekans Dağılımları ………... 68

(14)

Sayfa Tablo 11. Örneklemdeki Bireylerin “Spor Müsabakalarına Sürekli

Gidiyor Musunuz?” Sorusuna Verdikleri Cevapların Yüzde Frekans Dağılımları ……… 69 Tablo 12. Örneklemdeki Bireylerin “Spor Müsabakalarına Gitme

Sebebiniz Nedir?” Sorusuna Verdikleri Cevapların Yüzde Frekans Dağılımları ……… 69 Tablo 13. Örneklemdeki Bireylerin “Sizi Müsabakalarda En Çok Tahrik

Eden Unsur Nedir?” Sorusuna Verdikleri Cevapların Yüzde Frekans Dağılımları ……… 70 Tablo 14. Örneklemdeki Bireylerin “Müsabaka Öncesi, Esnası Ve

Sonrasında Saldırganlık Olaylarına Katıldınız Mı?” Sorusuna Verdikleri Cevapların Yüzde Frekans Dağılımları ……… 71 Tablo 15. Örneklemde Saldırganlık Olaylarına Katılan Bireylerin,

Katıldıkları Saldırganlık Olaylarına Ait Yüzde Frekans Dağılımları ………. 71 Tablo 16. Çalışma Grubundaki Bireylerin “Seyirci Saldırganlığı

Üzerinde Etkili Olan Referans Grubu Sizce Hangisidir?” Sorusuna Verdikleri Cevapların Yüzde Frekans Dağılımları … 72 Tablo 17. Çalışma Grubundaki Bireylerin “Spor Müsabakalarını Grup

Olarak Mı, Yalnız Mı İzlemeyi Tercih Edersiniz?” Sorusuna Verdikleri Cevapların Yüzde Frekans Dağılımları ……… 73 Tablo 18. Çalışma Grubundaki bireylerin “Çocukluk ve gençlik dönemin

de ailelerin çocuklara karşı tutumları saldırganlığı etkiler mi?” sorusuna verdikleri cevapların yüzde frekans dağılımları …….. 73 Tablo 19. Çalışma Grubundaki Bireylerin “Müsabakalarda Bayan

Seyircilerin Olması Saldırganlık Davranışlarını Azaltır mı?” Sorusuna Verdikleri Cevapların Yüzde Frekans Dağılımları … 74

(15)

Sayfa Tablo 20. Çalışma Grubundaki Bireylerin “Medyada Spor Camiasının

(Hakem, Spor, Antrenör Vs.) Fazla Eleştirilmesi Saldırgan Davranışların Gösterilmesini Etkiler Mi?” Sorusuna Verdikleri Cevapların Yüzde Frekans Dağılımları ………...……….. 74 Tablo 21. Çalışma Grubundaki Bireylerin “Sporda Saldırganlık Ve Şiddet

Olaylarını Önlemeye Yönelik Yürürlüdeki Bulunan Yasaları Bilirim” Maddesine Verdikleri Cevapların Yüzde Frekans Dağılımları ……… 75 Tablo 22. Çalışma Grubundaki Bireylerin “Medya Sporda Saldırganlık Ve

Şiddeti Önlemeye Yönelik Yasa Hakkında Toplumu Yeterince Bilgilendiriyor Mu?” Sorusuna Verdikleri Cevapların Yüzde Frekans Dağılımları ………... 76 Tablo 23. Çalışma Grubundaki Bireylerin “Spor Müsabakalarınsa

Saldırganlık Davranışlarını Gösteren Kişilerin Ağır Ceza Almaları Spor Alanlarındaki Saldırganlık Davranışlarının Azalmasını Sağlar Mı?” Sorusuna Verdikleri Cevapların Yüzde Frekans Dağılımları ………... 76 Tablo 24. Çalışma Grubundaki Bireylerin Cinsiyet İle Müsabaka Öncesi,

Esnasında Veya Sonrasında Saldırganlık Olaylarına Katılıp Katılmadıklarına İlişkin Bağımsız t-Testi Analizi Sonuçları ….. 77 Tablo 25. Çalışma Grubundaki Bireylerin Yaş İle Müsabaka Öncesi,

Esnasında Veya Sonrasında Saldırganlık Olaylarına Katılıp Katılmadıklarına İlişkin Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ………... 78 Tablo 26. Çalışma Grubundaki Bireylerin Meslek Bilgileri İle Müsabaka

Öncesi, Esnasında veya Sonrasında Saldırganlık Olaylarına Katılıp Katılmadıklarına İlişkin Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA)

(16)

Tablo 27. Çalışma Grubundaki Bireylerin Öğrenim Düzeyleri İle Müsabaka Öncesi, Esnasında veya Sonrasında Saldırganlık Olaylarına Katılıp Katılmadıklarına İlişkin Tek Yönlü Varyans Analiz(ANOVA)Sonuçları ……….………... 79 Tablo 28. Çalışma Grubundaki Bireylerin Gelir düzeyleri İle Müsabaka

Öncesi, Esnasında veya Sonrasında Saldırganlık Olaylarına Katılıp Katılmadıklarına İlişkin Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ………... 80 Tablo 29. Çalışma Grubundaki Seyircilerin Aktif Spor İle Uğraşıp Uğraşmama

Durumları İle Müsabaka Öncesi, Esnasında veya Sonrasında Saldırganlık Olaylarına Katılıp Katılmama Durumlarına İlişkin Bağımsız t-Testi Analizi Sonuçları ……... 80 Tablo 30. Çalışma Grubundaki Seyircilerin Spor müsabakalarını grup veya

yalnız olarak izlemeleri İle Müsabaka Öncesi, Esnasında veya Sonrasında Saldırganlık Olaylarına Katılıp Katılmama durumlarına İlişkin Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ……….. 81 Tablo 31. Çalışma Grubundaki Seyircilerin Mutlu Bir Çocukluk Ve Gençlik

Dönemi Geçirmeleri İle Müsabaka Öncesi, Esnasında veya Sonrasında Saldırganlık Olaylarına Katılıp Katılmama durumlarına İlişkin Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ……….. 82 Tablo 32. Çalışma Grubundaki Seyircilerin Müsabaka Öncesi, Esnasında Ve

Sonrasında Saldırganlık Olaylarına Katılıp Katılmama Durumları İle Sporda Saldırganlık Ve Şiddet Olaylarını Önlemeye Yönelik Yürürlükte Bulunan Yasaları Bilme Durumlarına İlişkin Bağımsız t-Testi Analizi Sonuçları ……….. 82

(17)

BÖLÜM I

GİRİŞ

Günümüz modern toplumunun en yaygın ve etkili sosyal kurumlarından olan spor, toplumun merkezinde yer alan ve çok değer verilen, belli bir alt kültürlere ait olmaktan çıkarak kitleleri peşinden sürükleyen popüler bir eğlence aracı olmak yanında toplumun gelişmesinde rol oynayan, uluslar arası ilişkilere katkı sağlayan ve toplumu tanıtan sosyal bir olgudur.

Spor, ferdin tabii çevresini beşeri çevre haline verirken elde ettiği kabiliyetleri geliştiren belirli kurallar altında araçlı ve araçsız, ferdi veya toplu olarak boş zaman kapsamı içinde veya tam zamanı alacak şekilde meslekleştirerek yaptığı sosyalleştirici, toplumla bütünleştirici, ruh ve fiziği geliştiren rekabetçi, dayanışmacı ve kültürel bir olgudur (Erkal, 1992,s.119).

Spor branşları içinde futbol, seyirlik bir spor olması ve kitleleri peşinden sürüklemesi özelliği ile diğer branşlardan farklılık göstermektedir. Psiko-sosyal açıdan bakıldığında seyircilerin günlük hayatlarının dışına çıkarak farklı kimliklerle bu faaliyetlere katıldığı gözlenmektedir. Futbol müsabakaları, özellikle kalabalıkların içinde şahsiyetin kaybolması ve çeşitli dış uyarıcıların etkisi çeşitli arzu edilen veya edilmeyen toplu olayların meydana geldiği bir ortam olmaktadır(Karagözoğlu ve Ay 1999,s.27-31).

Futbol, spor dallan arasında hiç şüphesiz en sevilenlerinden biridir. Bugün, futbol hayranlarının sayısı artık milyarlarla ifade edilmektedir. Futbola karşı olan bu yoğun ilgi, onu ister istemez diğer spor dalların dışında farklı bir konuma getirmiştir. Tüm branşlar gibi futbolun da bağlı olduğu uluslararası kurumlar vardır: FIFA ve UEFA. Bu kuruluşlar, futbol kurallarından başlayarak, futbolcuların, hakemlerin, kulüp yöneticilerinin ve seyircilerin uyması gereken şartları belirleyen temel kuruluşlardır. Yine bu kuruluşlar, gün geç tikçe hızla yayılan ve gelişen futbola, gerek futbolcuların çalışma şartlarını iyileştirmek gerekse seyircilere daha iyi izleme, zevk ve haz duyma imkan

(18)

verebilecek gelişmeler sağlamaktadır. Dolayısıyla futbolun gelişmesine ve daha geniş kitlelere yayılmasına hız kazandırmaktadır.

Bir kulübün varlığını sürdürebilmesi için kazancının olması gerekmektedir. Bu kazancın önemli bir bölümü televizyon gelirleri, futbolcu transferleri ve seyirci hâsılattan olarak göze çarpmaktadır. Önemli bir kazanç olarak düşünülen seyirciyi sahalara çekebilmek için bazı kriterler gerekmektedir. Bunlardan bazılarını saymak gerekirse o kulübün hedeflerinin seyirci açısından tatminkâr olması, yetenekli ve yıldız futbolcularının olması, takımın popüler olması, müsabakayı izleyeceği stadın içerisinde rahat edebilmesi, gibi durumları sıralayabiliriz. Böylece hem seyirci oranında (izleyen) artış olmakta, hem kulüp kazancı artmaktadır. Kazançla birlikte seyircinin de getirebileceği bazı sorunlar ve güçlükler de olabilmektedir. Çünkü futbol seyircisi futbolun olmazsa olmazlardandır. Futbol nasıl bir gösteri sporu, bir şov olarak adlandırılıyorsa, seyirci de o şovun bir parçası olarak tribündeki yerini alır. Günlük sıkıntının dışına çıkarak geldiği tribünde, tuttuğu takımı destekleyerek mutlu olmak isteyen seyirci (taraftar), mağlubiyet veya buna benzer bir durumla karşılaşıp, haksızlığa uğradığını düşünürse, günün sıkıntısının orada çıkarabilmektedir.

Çağımızın sembolü haline gelen ticari hareketlilik dünyanın her noktasında para olarak ifade edilmektedir. Altı milyar insanın yaşadığı yaşlı dünyamızda ortak hareketliliklerden biri de spordur. Bedeni etkilerinin yanında zekânın ve ahlakın gelişmesine katkı sağlayan spor, günümüzde ticari hayatı etkilemekte, ticari yaşamdan da büyük bir miktarda etkilenmektedir. Dünya ticaret hacminde binde 4.5 pay sahibi olan ülkemizde de aynı tesirler söz konusudur. Sporun kollarından biri olan ve en çok sevilen futbol branşı, yapılan istatistiklere göre 275 milyar dolarlık bir ciroya sahiptir(Profesyonel Futbol Cirosu). Bu rakamın Türkiye'nin toplam bütçesinin birkaç katı olduğunu düşünürsek, pratik olarak futbolun gücünü hemen yakalayabiliriz.

Özellikle tekstil, inşaat, turizm, sağlık, eğitim, gıda ve medya olmak üzere bütün sektörleri etkileyen spor ve futbol, çağımızın bacasız sanayilerinin en önünde gelmektedir. Sınır tanımaz ilişkileriyle ülkelerin ekonomileri, dostluk ve düşmanlıklarını bir anda oluşturan; genci, ihtiyarı, kadını, erkeği, dili. dini, ırkı, ayırmayan renk cümbüşünün her çeşidini içinde bulunduran futbol, musikinin, ritmin, modanın, ahengin yaşadığı tribünlerde milyonların hem stres, hem de deşarj noktasıdır. Bu nedenle futbol dünyanın ve ülkemizin en popüler spor branşı haline gelmiş, ilgi çekiciliği ve çeşitli toplumlarda zevkle

(19)

uygulanabilirliğinden dolayı geniş kitlelere mal olmuş, milyonlarca insanın ilgi odağı haline gelmiştir.

Dünyada meydana gelen hızlı değişmelerin (nüfus artışı, teknolojik gelişme, enformasyon, bölgeselleşme, küreselleşme, v.b. gibi) oluşumlardan dolayı insanlar, maddi yönden tatmin seviyesine ulaşmalarına rağmen, manevi yönden büyük bir tatminsizlik içindedirler. Bu tatminsizlik problemiyle tribünleri dolduran kişiler, seyirci ve taraftar denen kitleyi meydana getirmektedir. Bu doyumsuzluğun beraberinde getirdiği problemleri geçiştirmek için bu kitle çeşitli deşarj yöntemlerini (küfür, kötü tezahürat, saldırgan davranma ve şiddete başvurma gibi) kullanmaktadırlar.

Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de futbol takımı taraftarlığı toplumumuzun önemli bir kesimi için büyük değer taşımaktadır. Bazen futbol takımların arasındaki rekabet bu kesim için ülkenin çeşitli politik ve ekonomik sorunlarından daha da ilgi çekici olabilmektedir. Futbol takımı taraftarlığının psikolojik ve sosyal nedenlerle ortaya çıktığı söylenebilir. Her toplumda bireylerin çeşitli gereksinimleri vardır. Bireyler bunların dürtü ve güdüleriyle davranışlara dönüştürürler ve bir ihtiyaçtan doğan doyuma ulaşırlar, işte takım taraftarlığının temelinde de bu yatmaktadır. Taraftarlar zaman zaman kendi özel yaşamlarındaki beklentilerini ve umutlarını takımı veya kulübünün başarıları ile doyurmaktadırlar(Yüksel ve ark.1998,s.22-26).

Günümüzde toplumların, diğer toplumlarla aralarındaki barış, sevgi ve kardeşlik ilişkilerini yaşama geçirmede spor olgusu, önemli bir işlev görünmektedir. Futbol ise belli kitleler için tıpkı kumar, içki ve ilaç bağımlılığı gibi vazgeçilmez bir dürtü haline gelmiştir. Futbolun bu denli ilgi ve özellikle de seyirci açısından çok büyük çekiciliğinin olması futbolun başlı başına bir sektör olarak ele alınmasına yol açmıştır. Çok büyük kitleleri etkileyen futbol, beraberinde ciddi sorunları da getirmiştir. Son yıllarda dünyada ve ülkemizde ciddi boyutlara ulaşan seyirci olaylarıyla karşılaşılmaktadır. Diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de genellikle kitle psikolojisiyle hareket eden futbol seyircisi saha ve tribünlerde şiddet olaylarına sebep olabilmektedir. Saldırgan davranışların ortaya çıkmasında, spor müsabakasının ne pahasına olursa olsun kazanılmasını düşünen ve bu yolda hareket eden sporcu kadar; bu zihniyetle hareket eden yönetici, antrenör ve taraftarın da büyük rolü bulunmaktadır (Yetim, 2000).

(20)

1. Futbol

Futbol, İngilizce’de foot (ayak) ve ball (top) kelimelerinden adını alan “ayak topu” olarak adlandırılan bir takım oyunudur. Futbol oyunu, karakterli bir organizasyon biçimidir. Oyunun en belirgin özelliği, duruma göre fiziksel zihinsel veya ruhsal niteliklerin, yaratıcı zekâ, beceriklilik veya rastlantının rol oynadığı, yenenlerin ve yenilenlerin bulunduğu, uzlaşmalı kurallara dayanan eğlence amaçlı bir etkinlik olmasıdır (Acet, 2001).

Biri kaleci olmak üzere, on birer kişilik iki takım arasında oynanan, küre biçimindeki özel bir topun; eller ve kollar kullanılmadan (kaleciler hariç), ayak, kafa ve vücudun diğer bölümleriyle vurulup rakip kale çizgisinden içeriye geçirilerek sayı (gol) yapılmasına dayalı bir oyun olan futbol, çağımızın en sevilen spor dalı olarak kabul edilmektedir. Bunda futbol oynayabilmek için özel bir vücut yapısına gerek olmamasının, çok kişi ile oynanmasının, ayakla oynanmasının, geniş bir alanda oynanmasının, topla oynarken daha fazla organın bilinçli olarak kullanılmasının, hareket türü zenginliğinin, mücadele zenginliğinin, olasılıkların sonsuzluğunun, tesadüf kolektivizminin ve temelde yüzyıldır değişmemiş oyun kurallarının etkisi vardır (Apaydın, 2000,s.1).

1.1. Futbolun Toplumsal Boyutu ve Karakteristik Özellikleri

Bugün milyonlarca kişiyi peşinden koşturan ve halen dünyada en fazla sporcusu ve seyircisi bulunan spor olma özelliğini taşıyan futbol; sınırları belli bir saha üzerinde, on birer oyuncudan teşekkül etmiş iki takımın, birbirlerine üstünlük sağlamak, için yaptıkları bir mücadeledir. Bilimsel tarifi basittir. Gol atmak ve gole mani olmaktır. On birer kişilik iki takım arasında, belli kurallara göre oynanan bir top oyunudur. Kuralların basit olması, herhangi bir düzlükte ve sağlıklı her kişi tarafından oynanabilmesi, fazla bir malzeme gerektirmemesi, izleyici ve taraftar olarak da aktif olunabilmesi vb. nedenlerle dünyanın en popüler sporu durumundadır Bu nedenle bu basit oyunun popülaritesi inanılmayacak boyutlara ulaşmıştır. Futbol günümüzde dünyanın her köşesinde işçileri ve işverenleri olan dev bir endüstri haline gelmiştir. Finansal çerçevesi trilyonlarla çizilen bir sektör olmuştur, bu sektörün üretimi ve tüketimi dünya üzerinde pek çok insanı yakından ilgilendirmektedir (Taşğın, 2000,s.5-34).

Çağdaş insan futbolda kendi özünü bulmaktadır. Kolay ve zorun, iyi ile kötünün, güzel ile çirkinliğin özgü karşıtlıkların sunan futbol bu zengin açılımı ile farklı gereksinim ve özlemlere cevap vermektedir. Futboldan beklentiler kişiden kişiye toplumdan topluma

(21)

değişmektedir. Ortaya çıkan farklılık futbolun genel-geçer kurallarına yeni boyutlar eklemesi değil, olaya yeni ve farklı anlamlar yüklemekten ileri gelmektedir. Bu itibarla Amerikalı ve Avrupalının, Japon ile Arapların, Türkler ile Fransızların futboldan beklentileri insana ince farklılıklar ortaya koyabilmektedir. Bütün bunların temelinde futbolun giderek bireysel ve kitlesel bir durum hâline gelmesi de gösterilebilir (Doğan, 1999,s.73-85).

Bugün futbol, futbol olmanın çok ötesinde bir olay olmuştur artık. Günlük yaşantımızın, sevinçlerimizin, üzüntülerimizin temel yönlendiricilerinden biri olmuştur. Öyle olmasa, tanıştığımız bir kişiye sorduğumuz ilk beş sorudan biri, hangi takımı tuttuğu olur muydu? Futbol sanki farklı yerlerde duran düşüncelerin ve duyguların tam orta noktasında duran, yeri geldiğinde milletleri bile birbirine bağlayan müşterek bir zemin olmuştur (Baldık, 2002). Sınır tanımaz ilişkileriyle ülkelerin ekonomileri, dostluk ve düşmanlıklarını bir anda oluşturan genci, ihtiyarı, kadını, erkeği, dini, dili, ırkı ayırmayan renk cümbüşünün her çeşidini içinde bulunduran futbol, musikinin, ritmin, modanın, ahengin yaşandığı tribünlerde milyonların hem stresi hem de deşarj noktasıdır (Türkmen, 1998,s.1).

Futbol sporunda başarının belirleyicisi, futbola özgü davranışların toplu veya topsuz olarak iyi bir şeklide uygulanmasıdır. Bunun yanında beceri, doğru zamanda doğru yerde olma ve duruma göre doğru tekniği kullanabilme yeteneğidir. Bu nedenle beceri, seçme ve karar verme ile ilişkilidir.

90 dakikalık futbol maçında top, yaklaşık 60 dakika oyun alanında, geri kalan zamanda ise oyun dışındadır. Başa baş bir oyunda her takım 60 dakikanın 30 dakikasında topa sahiptir. Topun oyunda olduğu sürede top sık sık havalanmakta ve 22 oyuncunun herhangi birisinin oyun mesafesinden uzakta olmaktadır. Takımdaki tek bir oyuncu topa yaklaşık 2 dakikadan fazla sahip olamaz. Geriye kalan 58 dakika boyunca, futbolcu oyun akışı içerisinde oyunu yönlendirmek amacı ile yargıda bulunur, karar verir ve seçim yapar (Fişekçioğlu, 1996).

Futbolun bütün oyunlar içerisinde en akıcı, mücadeleye dayalı ve çabuk karar verilmesi gereken bir yapıya sahip olduğunu ve bu nedenle futbolcuların fiziki yapılarındaki dayanıklılıkları kadar ruhsal ve psikolojik olarak yeterli düzeyde dayanıklı olmaları gerekmektedir (Taşğın, 2000).

(22)

2. Seyirci

Sosyolojik açıdan bakıldığında seyirci: teşkilâtsız topluluklar, toplantı devamlılığı kısa olan ve gerçek bütünlüğü bulunmayan sosyal gruplar olarak ifade edilir. Sokakta biriken meraklılar kalabalığı, maç seyircileri, konferans dinleyicileri, trafik ışığında geçmek için yığılanlar, vapurdaki insanlar, geçici ve gerçek bütünlüğü olmayan topluluk olarak kabul edilmektedir (Erkal ve ark. 1998,s.147-171).

Bir karşılaşmayı, yarışmayı izleyen kişiye "seyirci" denir. Başka bir tanımda ise; çıkan aynı olan ve bir spor yarışmasında aynı tepkiyi gösteren daha önce organize edilmemiş. İnsan grubuna "seyirci" denmektedir. Seyirci topluluklarından belli rutinleri izleyen nispeten pasif kitleler olarak söz edilmektedir (Şerif ve Şerif, 1996).

Bir futbol maçında seyirci gözlemlendiği zaman, seyircinin değişik şekillerde davranışlar sergilendiği görülür. Kimi gruplar, başlarını ellerinin arasına almış bir gerilim içinde maçı seyreder. Kimi gruplar, bağıra çağıra takımlarına tezahürat ederken, kimi gruplarında sahaya yabancı maddeler attığını ve küfrettiği görülür (Çimen, 1998).

Seyircinin davranışını anlamlı şekilde etkileyen sebepler şöyle sıralanmaktadır (DPT, 1990):

• Kalabalığın büyüklüğü, • Kalabalığın yoğunluğu, • Seyircilerin durduğu yer, • Oturarak ve ayakta seyretmek, • Birlikte söylenen şarkı ve türküler, • Kalabalığın gürültüsü.

Yukarıda tanımlandığı gibi, spor yansımalarında aynı tepkiyi gösteren, daha önce organize edilmemiş insan grubuna seyirci denmektedir. Seyirci, oyun gösteri veya spor müsabakalarını, olayın meydana geldiği yerde bulunarak gören kişidir (Şerif ve Şerif, 1996).

(23)

2.1.Futbol Seyircisi

Futbol, seyirlik bir spor olması ve kitleleri peşinden sürüklemesi özelliği ile diğer branşlardan farklılık göstermektedir. Psiko-sosyal açıdan bakıldığında, seyircilerin günlük hayatlarının dışına çıkarak farklı kimliklerle bu faaliyetlere katıldığı gözlenmektedir. Futbol müsabakaları, özellikle kalabalıkların içinde şahsiyetin kaybolması ve çeşitli dış uyarıcıların etkisiyle çeşitli arzu edilen veya edilmeyen toplu olayların meydana geldiği bir ortam olmaktadır (Karagözoğlu ve Ay 1999,s.27-31).

Bir karşılaşmayı, yarışmayı izleyen kimseye seyirci denir (Acet 2001). Başka bir tanımda ise çıkarı aynı olan ve bir spor yarışmasında aynı tepkiyi gösteren, daha önce organize edilmemiş insan grubuna seyirci denmektedir. Seyirci; oyun gösteri veya spor müsabakalarını, olayın meydana geldiği yerde bulunarak gören kişidir (Arıkan, 2000). Sosyal psikoloji açısından yapılan bir incelemede seyirci “grup” olarak ele alınmaktadır. Çeşitli grup tanımları arasında ortaya atılan ve grubu ”belli ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla birlikte hareket eden bireylerin oluşturduğu topluluk” şeklinde tanımlayan yaklaşım, spor seyircisine uygunluk göstermektedir (Mavili,1997,s.5).

Seyirci, kollektif bir kimlik içinde kazanmanın ya da zaferin güzelliğini, kaybetmenin acısını yaşamaktadır. Takım tutmak psikolojisinin ya da toplumsal gerçeğin altında bu yatmaktadır. Kazanmak ve kaybetmek gerçeği ile birlikte seyircide kendine güven, haz duymak, hırslanmak, kıskanmak gibi duygular yaşam deneyine girmektedir. Böylelikle, günümüz sanayileşmiş ve kentleşmiş toplumlarında spor en önemli ve en etkin kitle kültür kurumlarından biri haline gelmekte ve geniş yığınların katıldığı bir olgu kimliğine dönüşmektedir (Acet, 2001).

2.1.1.Futbol Seyircisinin Özellikleri

Futbol seyircisini sosyolojik açıdan incelediğimizde “Geçici teşkilatsız insan birikimi” şeklinde ifade edilmektedir. Bu birikim ne cemiyettir, ne cemaattir, ne de menfaat birliğidir. Onlar geçici teşkilatsız bir topluluktan ibarettirler. Yani böyle bir topluluk, muayyen bir maksat ve sebeple veya sebepsiz olarak bir araya gelerek bir süre sonra dağılırlar. Cami cemaatleri, sinema, tiyatro ve spor seyircileri bu gibi topluluklar içerisine girmektedir. Bunlar belli bir teşkilatlanmaya sahip olmadıkları gibi, üyeleri arasında karşılıklı

(24)

bir ilişkide söz konusu değildir. Maddi ve fiziki alanı, belirli lideri, iş bölümü ve statü sistemi olmayan bir gruba “kalabalık” da denilmektedir (Taşğın, 2000).

Siyaset Bilimcileri futbol seyircisini menfaat birlikleri içerisinde düşünmüşlerdir. Menfaat grupları “birlikleri; muayyen gayeleri tahakkuk ettirmek için meydana gelen gruplardır”. Yani organize olmuş gruplardır. Bunlar baskı ve menfaat gruplarıdır. Siyaset bilimciler, menfaat gruplarını maddi ya da manevi menfaatleri sağlamak için birlikte hareket eden gruplar olarak tanımlamaktadırlar. Menfaat grupları, baskı gruplarının kuvvetli bir takım temellerine dayanır. Bu temel unsurlar şunlardır:

• Üyelerin sayısı, • Mali kaynaklar, • Organizasyon,

• Sosyal statüdür (Daver, 1993,s.236-241).

Futbol seyircileri aşağıda belirtilen özellikleri taşımaktadır (Gustave, 1991).

• Futbol seyircisinin üyeleri arasındaki belli ölçüde bir ilişki ve iletişim vardır. Bu takım taraftarlığına duyarlı bir ilişkidir.

• Taraftarlık sebebiyle müşterek bir düşünce vardır. • Teşkilâtlanma vardır.

• Futbol seyircileri heyecan kitlesi hüviyetinde olduğu için kolay provoke edilebilir, heyecan kitlesinin mantığı yoktur.

• Ancak futbol müsabakası Oyuncularının müeyyidelerinin caydırıcılığı sebebiyle temkinli davranışa da meyillidirler.

• Futbol seyircisi müdahale etmeye az, fili ve harekete çok kabiliyetlidir.

• Kitlede şuurlu şahsiyet kaybolur, şuur altı ile hareket eden şahsiyet hâkimiyet kazanır.

• Fikirler ve sirayet kaybolur, şuuraltı ile hareket eden şahsiyet kazanır • Fikirler sirayet yolu ile aynı istikamete yönelir.

• Telkin olunan fikirlerin hemen icrasına başlama isteği zuhur eder.

• Önceden tahmin edilen hareketleri vardır (tezahürat yapar, hakeme kızabilir, tepki gösterip maçı terk edebilir, slogan atabilirler).

(25)

2.2. Seyirci Türleri

Seyire dayanan sporların hemen hemen hepsi, bilhassa açık havada yapılarında, toplumdan ve sosyal gruptan ferde doğru yansıyan bir özellik aranır. Bir olay olarak toplumda kollektif şuur kapsamı içine sokulan futbol, ister fiilî olarak katılanlarda, ister seyirci durumunda olanlarda, psikolojik bazı değişikliklere de sebep olmaktadır (Erkan ve ark. 1998,s.147-171). Spor müsabakalarında tribün kalabalığı, aynı sesleri çıkaran ve aynı davranışlarda bulunan bir küme durumunda kaynaşır. Günlük yaşamlarında soğukkanlı ve ağırbaşlı olan bireylerin, kalabalık psikolojisinde taşkın davranışlara katıldıktan, kendini kontrol edemedikleri sık sık görülmektedir.. Bu topluca bir heyecanın, bir ruhsal deşarjın belirtisidir (Saçaklı, 1994,s.22-30). Seyirci türleri, taraftarlar, fanatikler, holiganlar ve televizyon izleyicileri olarak gruplandırılabilir

2.2.1. Taraftarlar

Taraftarlık; yani bir şeyden, bir görüşten,düşünceden yada birinden yana olma, ondan yana saf tutma (Saltık, 2002). Kola’ya göre, ‘taraftar’ kelimesi de, anlam kaymasına

uğrayarak hoş görü içerisinde bir takıma gönül verme anlamından sıyrılıp, tuttuğu takımın illâki galip gelmesini isteyen, bu uğurda her türlü zorbalığı meşru gören asabi, egoist; bir kitle manasına gelmektedir. "Hatta ve hatta taraftarlığı bir din, takımları da mezhep olarak

algılayan insanlar bile günümüzde bulunmaktadır." ifadesini kullanmıştır (Kola, 1995,s.24-29). Arıkan (2000)’in çalışmasında taraftar terimi, bir spor kulübüne bağlı olan, onunla ilgilenen, onu destekleyen bireyler için kullanılır. (Arıkan, 2000).

Taraftarlar spor kulüplerinin faaliyetlerini maddî ve manevî destekleyen, kulübün hizmetlerini belirli bir ücret ödeyerek satın alan, her türlü zorluğa rağmen takımına destek olmak için yurt içi ve yurt dışı deplasmanlara giden kulübün esas pazarını oluşturan halk kitlesidir (Genç, 1998,s.109-110). Çakmaklı'ya göre, insanlar ara sırada taraftarlık ve fanatikçilik sosyolojik bir olaydır, herkesin aynı şekilde düşmesi kolay değildir. Dünyadaki insanların hepsi birbirinden farklıdır. Değil toplumlarda, küçük gruplarda, hatta ailelerde, birbirlerine zıt düşünceler, davranışlar, zevkler, inanışlar, görüşler

(26)

olabilecektir(Kola,1995,s.24-29). Futbol takımı taraftarlığını psikolojik ve sosyal nedenlerden ortaya çıktığı söylenebilir. Her toplamda bireylerin çeşitli gereksinimleri vardır. Bireyler bunları dürtü ve güdüleriyle davranışlara dönüştürürler ve bir ihtiyaçtan doğan doyuma ulaşırlar. İşte takım taraftarlığının temelinde bu yatmaktadır. Taraftarlar zaman zaman kendi özel yaşamlarındaki beklentilerini ve unutulanın takımı veya kulübünün başarıları ile doyurmaktadır (Moralı ve Acar, 1998,s.22-26). Taraftarlıkta takımın başarısını engelleyen her şey bizim zararımızadır ve moralimizi bozar. Kimdir başarımızı engelleyen, küfrün en kötüsüne layık bulduğumuz sporcular grubu? Cevabı basittir: "karşı takım". Aslında dünyalarını aşın taraftarlığa bağlamış kişilerin sporseverlikleri mümkün olmadığı gibi futbol sevgileri de sorgulanmalıdır (Ayan, 1999,s.59-67).

Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de futbol takımını taraftarlığı toplumumuzun önemli bir kesimi için büyük değer taşımaktadır. Bazen futbol takımların arasındaki rekabet, bu kesim için ülkenin çeşitli politik ve ekonomik sorunlarından daha da ilgi çekici olabilmektedir. Futbol takımı taraftarlığının psikolojik ve sosyal nedenlerden ortaya çıktığı söylenir (Acet, 2001).

Takım tutma ve taraftar olmanın psikolojik anlamı ve bu olayın kişi hayatındaki yerini iyi bilmek gerekir. Bir taraftar için tuttuğu takımın başarısı, kendisi için bir tür güvence ve iftihar duygusunun kaynağı kabul edilmekte başarısızlığı ise tersine, kişisel bir kayıp duygusunun uyanmasına sebep olmaktadır. Birçok seyirci, spor organizasyonlarda iştirak etmek için uzun zaman harcarlar, bilet kuyruğunda beklerler. Kendi takımının oyununu seyrederler ve sonuca göre reaksiyon gösterirler. Spor bu gibi kişilerin yaşamında önemli rol oynar. Taraftarların takımını ve sporcuları izlemesinde birçok sebep vardır.

• Onları izlemeye gitmekte kendini zorunlu hissetmek.aksiyon gösterirler. Spor bu gibi kişilerin yaşamında önemli rol oynar. Taraftarların takımını ve sporcularını izlemesinde birçok sebep vardır.

• Hoşlanmak.

• İlişkili hissetmek (takım veya sporcuyla).

Ayrıca, spor olayların televizyonda izlemek, gazete ve haber kaynaklarından takip etmek, devamlı onlarla ilgilenmekte taraftarlığın belirtileridir (Günay ve ark. 1996,s.1-10).

Türkiye'deki futbol adına gerçekleştirilen bütün proje ve etkinlikler bu hedef kitleyi (taraftar) esas almaktadır. Sadece futbolun değil her türlü ideolojik ve siyasi projelerinde,

(27)

hedefi olan taraftar kitleleri hakkında bugüne kadar çok geniş ve orta yaşlılardan oluştuğu izlenimini veren taraftar kitlelerinin aynı oranda ve büyük ölçüde kentle, değişimle sorun yaşadıklarına dair bir değerlendirme yapılabilir. Bunun için de ülkenin gençler açısından ortaya koyduğu tablo esas alınmaktadır. Türkiye futbol kazanan ve cinayetlerinin, kısaca, futbol şiddetinin yaşandığı ve yaşanmakta olduğu bir ülkedir (Doğan, 1999,s.73-85).

Ülkemiz için pek geçerli olmasa da taraftarlık tercihini belirleyen ana etmen bölgeciliktir. Bir bölgede yaşayan insanlar o bölgenin futbol takımını desteklemektedirler. “Oysa Türkiye’de, basının ulusal gazete-yerel gazete ayrımı gibi bir ulusal takım ve yerel takım ayrımı vardır” (Kozanoğlu, 1996: 110). Bu sebepten dolayı Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş takımları dünyada en çok taraftarı olan takımlardandır. Çünkü Türkiye’nin her bölgesinde taraftarları mevcuttur. “Olayın sosyolojik izahı şudur: ‘Siz bakmayın benim Yozgatlı, Kırşehirli, Sivaslı, Çorumlu olduğuma. Ben Cimbomluyum. Ben Fenerliyim. Ben Beşiktaşlıyım’. Bu cevapların ortaya çıkardığı gerçekte soruyu muhatap olan kişilerin

üzerinde derin bir psikolojik baskı olarak hissettikleri kentsel mensubiyetlerin ve daha çok da taşrasal ezikliğin tutulan takımla bertaraf edilmiş olacağı düşüncesi yer alır” (Doğan, 1999,s. 79).

Bölgeciliğin yanı sıra bir futbol kulübü belli bir kimlikte olanların kulübü de olabilmektedir. İngiltere’de Manchester United dokuma işçilerinin, Arsenal silah fabrikası işçilerinin, Nothingham Forest kömür işçilerinin, Liverpool liman işçilerinin takımı olarak da bilinmektedir. İskoçya’da büyük bir geleneksel rekabetin süregeldiği Celtic ve Glasgow Rangers takımlarının taraftarlarında da böyle bir kimliksel farklılık söz konusudur. Celtic takımı Katoliklerin, Glasgow Rangers takımı Protestanların takımı olarak bilinmektedir. İspanya’da da Barcelona ve Real Madrid rekabetinin altında ilginç olgular yatmaktadır. “Barça yandaşlarının-Katalanların –Real Madrid’i

düşman olarak görmeleri; onu merkezi iktidarla özdeşleştirmelerinin sonucudur”. İspanya’da Barcelona Katalanlar, Real Madrid ise Kralcılar olarak tanınmaktadırlar(Sert, 2000,s.75).

Türkiye'deki bütün toplumsal ilgi ve beğeniler gibi, futbola duyulan ilgi, futbola verilen önem anlık gelip geçici istikrarsız ve samimi olmamaktadır. “Ölmeye ölmeye geldik”

(28)

diyen taraftarların hepsi maçlara bedava girmek, bedava deplasmana gitmek için olmadık yollara başvurmaktadır. Herhangi bir takımla özdeşleşmenin, taraftan olmanın bir tek biçimi vardır. O da tuttuğu takımın başarılı olmasıdır (Küskün, 1999,s.39-42).

Taraftar, entelektüel son derece farklı, köken, eğitim, sosyo-ekonomik grup ve değişik mesleklere ait insanlardan oluşurken, futbolun ortak paydası içinde bir araya gelebilmektir. Eğer aynı şeyleri düşünebiliyorlarsa, aynı takımın taraftarıysa, birbirlerine arka çıkıp desteklemektedirler. Eğer farklı düşünüp desteklerlerse kavga ederler hatta yaralayıp öldürebilirler. Bu durum fanatikliğin bir göstergesidir (Boralıoğlu, 2001,s.45-50).

2.2.2. Fanatikler

Diğer bir seyirci türünü olarak fanatikler ifade edilebilir. Fanatik, tutmuş olduğu takıma her ne olursa olsun bağlanan ve takımının kazanması için her yolu meşru gören kişidir (Fişek, 1997). Bir başka tanıma göre, sahip olunan ve peşinden koşulan değişik amaçlı görüşlere, fikir veya ideolojilere aşırı şekilde bağlılıktan doğan tavizsiz ve katı bir davranış sergileyen kişiye fanatik denir. Bu durum, siyasette ve sporda görülebilmekte ve sanayi toplumlarında birtakım tepkili davranışlar da kapsamaktadır. Modern sanayi toplumlarının insanı yalnızlaştıran, insanî değerleri ve insanın sosyal niteliğini zayıflatan bir yoldur Fanatikleşen fert ve topluluklar kendilerini topluma kabul ettirmeye yönlenebilmektedir (Erkal; Baloğlu; Baloğlu,1997).

Günlük hayatta pek tercih edilmese de taassup ve bağnazlık kelimeleri de fanatizm sözcüğünün yerine kullanılmaktadır. Her ne kadar fanatizm futbol olgusu ile iç içe

değerlendirilse de, fanatizm sadece futbol ya da spor içinde değil ideoloji, siyaset, din alanında da kendini gösterebilmektedir. Herhangi bir takımın taraftarı olmak, bir dinin mensubu olmak ya da bir siyasi partinin yandaşı olmak durumunda bir takım benzerlikler söz konusudur. Taraftar olan kişi belli bir noktadan sonra mantığı ile değil duyguları ile hareket etmeye başlayabilir.Tuttuğu spor kulübü başarısız neticeler alsa da, desteklediği siyasi bir parti seçimlerde hezimetlere uğrasa da ya da amacından sapsa da taraftar olan kişi onu

desteklemekten geri kalmayabilir. Kişinin ya da taraftarın desteklediğine karşı olan sempatisi kimi zaman haddini aşabilmektedir. Başarı ya da başarısızlıklarda sevinç ve hüzünler üst seviyelere çıkabilir. Esasen fanatizm olgusunun kendisini hissettirmeye başladığı nokta burasıdır.

(29)

Bu müptelalığın asıl nedeni bireyin hayatta istediğini elde edememesidir. Ailevi, çevresel, ekonomik ya da toplumsal sorunları olan, sahibi olduğu kimliklerden tatmin olmayan bireylerin bir nevi barınağı haline gelmiştir bu bağlılık. Kendisiyle aynı şartlar altında olan diğer bireylerle bir araya gelen birey, grup oluşturmanın vermiş olduğu güvenle davranışlarında birçok sapma gösterebilir. Birey artık taraftardan çok fanatik olmuştur. Başkalarına zarar verebilir, kesebilir, küfredebilir, dövebilir hatta öldürebilir. Tüm bunları kendisi için değil, fanatiği olduğu ‘kurum adına’ yapmaktadır(Bayhan, 2003,s.2).

Fanatizmi sosyal bir sorun olarak incelememize sebep olan durum aslında bireyin fanatik olması değil, fanatiklerin bir araya gelerek yaptıkları eylemlerdir diyebiliriz. “Gerçek yaşamda saldırganlık ve şiddet eylemlerinin genellikle birbirini tanıyan birey ya da gruplar arasında gerçekleştiği unutulmamalıdır” (Kocacık, 2004,s.9). Özellikle spor alanın da bu durumu görmek mümkündür. Fanatizm olgusu en çok kendini sporda göstermektedir. Sporun rekabete ve kazanmaya dayalı yapısı tarih boyunca insanlar arasında bir takım mücadelelere yol açmıştır.

1950'lerin sonlarından beri ‘futbol fanatikliği olgusunu’ biçimlendiren özgün nitelikler şunlardır (Dunıng; Murphy; Williams, 1999,s.11-13):

İşçi sınıfın kaba ve saygın kesimleri içinde ve bunlar arasındaki ilişkilerde görülmekte olan yapısal değişmeler.

On sekiz yaş altı gençlere özgü, boş zaman pazarının yükselişi.

Genç taraftarın gerek ülke içindeki gerek ülke dışındaki deplasman maçlarına gitme imkânlarındaki ve isteklerindeki artış.

Futbolun kendisinin yapısındaki ve kulüplerle taraftarlar arasındaki ilişkilerdeki değişmeler.

Futbol otoritelerinin fanatikliğin önüne geçme yönündeki belirli girişimleri ve bu sürece merkezi hükümetin dahil olması.

(30)

Kitle iletişim araçlarının yapısındaki ve işleyişindeki değişimler özellikle televizyon çağının başlangıcı ve rekabet.

Yakın zamanlar da gençlik iş gücü pazarının gerçek anlamıyla çöküşü.

Fanatizm ve şiddet olgusunun ortaya çıkmasında, medyanın da etkisini inkâr etmemek gerekir. Haber metinlerinde, reklâm filmlerinde fanatizmi körükleyici mesajlara rastlamak zor değildir. “Fanatik isimli spor gazetesinin reklam filmi, basının tiraj uğruna futbolu, taraftarlık kimliğini ve geleneksel özellikleri nasıl kullandığını göstermesi bakımından önemlidir: Hamile bir kadın telaşla doğum evine yetiştiriliyor ve nur topu gibi bir oğlan çocuğu dünyaya geliyor; ama bebeğin pipisi-her filmde sırasıyla-sarı-kırmızı-, sarı-lacivert, -siyah-beyaz- renklerdedir. Erkek egemen toplum yapımızda ‘erkek’ doğmak ama FB’li-GS’li-BJK’li erkek olmanın ayrıcalığı taraftar kimliği altında bir kez daha vurgulanıyor” (Sert, 2000,s.143).

Şiddete engel olmak ve devletlerarasındaki düşmanlıkları yok etmek için insanlar tarih boyunca sporu kullanmışlardır. En basit olarak olimpiyat oyunlarını bunlara örnek olarak gösterebiliriz. Oysa içinde bulunduğumuz koşullar bu ortamı bir anlamda savaş atmosferine çevirmektedir. Herhangi bir fanatik için alternatiften bahsetmek imkânsızdır. Onun için dünya iki taraflıdır. Kendisinin dâhil olduğu ‘iyi’ ve diğerlerinin dâhil olduğu ‘kötü’ vardır.

Fanatik için şiddet vazgeçilmezdir. “Fanatizm elinde milliyetçilik şovenizme, inanç taassuba, takım taraftarlığı holiganizme, parti sempatizanlığı partizanlığa, yönetmek

hükmetmeye, ciddiyet asık suratlılığa, disiplin de zorbalığa dönüşür”(Demirci, 2003,s.3). Tüm bu anlatılanlar çerçevesinde fanatizmin önemli bir toplumsal sorun olduğunu söylemek doğru olacaktır. Fanatizm haddini aştıkça bu sosyal sorun daha da büyümektedir.

Fanatiklerin tribünlerde sergileyebilecekleri belli başlı davranışlar şu şekilde sıralanabilir (Abaç, 1935,s.10-11):

Kazanmak için her yolu meşru görürler,

(31)

Tuttukları takım gol atınca, avaz çıktığı kadar bağırmaya, içindeki heyecanı ses hâlinde dışarıya taşırmaya başlarlar.

Gol yedikleri zaman yukarıdaki ruh hâlinin tam tersi bir hâ1 alırlar. Önce, acaba diye bir tereddüt, inanmak istemeyiş, sonra hakikat önünde boyun eğiş, sinirlerin etrafa sataşmaya başlarlar.

Futbol fanatikleri, genelde içinde bulunduğu toplumsal çevrelerde, korkuyla hayranlık karışımı bir saygı görürler. Bu özellikle, ya eşleri yada içinde bulundukları topluluk için, cesaret ve kavga etme gösterisi yaptıkları durumda olur (Dunıng; Murphy; Williams, 1999,s.11-13).

Futbol fanatikleri için çılgınlığın sonu yoktur. İngiltere'de bir fanatiğin, tuttuğu takım gol atınca çırıl çıplak sahaya inerek gol atan futbolcuyu sırtına alması, sahada tur atması, çılgınlığının bir sınırının olmadığını göstermektedir (Kucur,1995,s.31-32).

Futbol fanatizmi bir maçı durdurmak için kasıtlı olarak tasarlanmış gibi görünen ve şu ya da bu derecede şiddet içerebilen saha işgallerini kapsamaktadır. Ayrıca futbol fanatizmi, rakip taraftar grupları aralarında, değişik ölçeklerde sık sık şiddetli ve tahribata yol açan türden meydan kavgalarını da ifade eder. Fanatizm olaylarına belirli koşullârda kendini kaptıran pek çok genç taraftar arasında maça giderken kavga etme ya da düzen dışı ve düzen bozucu davranışa girme amacıyla yola çıkmayan türden taraftarlar bulunmakla birlikte, en ısrarlı şekilde futbol bağlamda yada başka alanlarda serseri (fanatik/holigan) davranış içinde yer alan sert çekirdek, dövüşmeyi ve saldırgan davranışı "maça gitmenin" ayrılmaz bir parçası olarak görür (Riches, 1989,s.10-42).

Galeano ise fanatiklerden bahsederken "stadyuma kulübünün bayrağına sarılı olarak gelir, yüzü âşık olduğu renklere boyalıdır. Vurucu, kırıcı ve gürültü yapıcı araçlarla yüklüdür.

(32)

Hiçbir zaman yalnız değildir. O iyidir ve aslında saldırgan değildir, ama kötüler onu mecbur ederler" demektedir (Galeano,1997)

Fanatikler kimi zaman rakip-taraftarı taşıyan araçlara saldırırlar ve birbirinden farklı maçlara gitmekte oldukları hâlde yolda birbiriyle karşılaşan rakip taraftar grupları arasında kazara ya da kasıtlı olarak örneğin trende, metroda yada benzin istasyonlarında kavga çıkar. Buna ek olarak, bazen de taraftar gruplarının kendi içinde kavgalar meydana gelir. Bu gayri resmi örgütlenmiş ‘’kavga ekipleri’’ nin ayırt edici özelliklerinden biri, maçlara "özel futbol otobüsleri" ya da resmî kulüp otobüsleriyle değil, normal tarifeli trenlerle, normal otobüs seferleriyle ya da özel otomobilleriyle, kendi aralarında anlaşarak otobüs ve karavanlarla gitmeleridir (Rıches, 1989,s.10-42). Fanatikler, ne derece saldırganlık içerisinde olursa olsunlar, holiganlar kadar şiddet içeren davranışlar sergilemedikleri ifade edilebilir.

2.2.3. Holiganlar

Toplumda azınlık görüşleri savunan gruplar psikolojik olarak sapan kişiler olarak tanımlanırlar, bu grupların görüşleri sapma olarak görünerek küçümsenir. Sporda seyircilerden olan holigan gruplarda bu çerçevede aktivite gösterenlerdir(Kuru, 2000,s. 139). Holiganlar için, takımın kazanıp kaybetmesi önemli değildir. Onlar için önemli olan kavga etmek, kırıp dökmektir (Fişek, 1997).

Holigan; “Taraftarlığı şiddet boyutuna vardıran, çevreye zarar veren ve azgınca davranışlarda bulunan kimsedir” (Şahin, 2003,s.52). Holiganlığın nedenleri araştırıldığında, taraftarlık adı altında bir nevi futbolu kullanarak toplumsal tepkilerin ortaya çıktığını söylemek mümkündür. Dolayısıyla futbolu bir spor olmanın yanı sıra sosyolojik olarak incelemek de bu açıdan önem taşımaktadır.

Holigan kavramı ilk defa 1898 yılında bir İngiliz günlük gazetesinde kullanılmıştır. Gazetedeki anlamı alkole ve ölçüsüz şiddete meyilli olan kişi şeklindedir(Simpson ve Weiner, 1989).

“Holiganizmin başlangıç yılları I. Dünya Savaşı öncesinde dek gitmektedir. 50’li yılların sonlarına doğru düşüşe geçtiyse de 60’lı yıllarda yeniden yükselişe geçmiştir. Artık yalnızca İngiltere’de değil, dünyanın birçok ülkesinde Holiganizm varlığını sürdürmektedir” (Sert,2000: 69).

(33)

Holiganizm, özellikle futbol taraftarının müsabaka esnası ve sonrası stadyum içinde veya dışında karşı takım taraftarına kurmaca ya da fiziki egemenlik gücü göstermeleridir. Bu güç gösterimi saldırganca olup, taraftarın duygu ve düşüncelerinin üzerinden kontrolün kalkmasıdır (Erkal ve ark. 1998,s.147-171). Holiganizm patolojik bir durum olmayıp karşılıklı ön yargı ve düşmanlıklardan beslenen sosyo-kültürel bir süreçtir. Gruplar ilişkiye geçtiğinde bu düşmanlıklar çatışmaya dönüşmektedir. Spor müsabakaları bu tür düşmanlıkların çatışmaya dönüşmesi rizikosunu taşıyan uygun ortamı oluşturmaktadır(Gümüş, 2000).

Avrupa’daki futbol holiganizmi ve şiddet büyüyen bir problemdir. Bu saldırganlık durumu Avrupa’da spora çok büyük zararlar vermekte, suç teşkil etmekte, basında yer almakta ve hapis cezalarına kadar gitmektedir. İngiliz futbol holiganları bu sorunun baş sorumlusudur, aynı zamanda Almanya ve Dutch(Belçika, Hollanda) gibi ülkelerde de holiganizm vardır(Armstrong ve ark. 1997).(Williams, 1986)’ya göre İngiliz holiganlarının dışında, diğer ülkelerde de holiganizm vardır ve bu durum uluslar arası düzeydedir.

Holiganların özelliklerine bakıldığında (Üge, 1993,s.155),

Bedensel kavgalara karışırlar ve çoğu kez bunları başlatırlar, Bazen silah kullanabilirler,

• Zalimce davranışlar sergileyebilirler,

• Başkalarının malına kasıtlı zarar verebilirler. • Yangın çıkara bilirler

• Sık yalan söyleyip, hırsızlık yapabilirler,

• Kendisinin ya da başkalarının güvenliğini hiçe sayabilirler, • Fazla alkol alabilirler,

• Pişmanlık ya da suçluluk duymama gibi özellikleri taşıdıkları görülmektedir.

Holiganlar, sosyal kalıpları olduğu gibi kabullenmeye ve bu kalıpların içinde saldırabilirliği kendi grubunca onaylanan gruplara karşı harekete geçmeye hazır bir durumdadır. “Taraftar” olarak takım bayrağına veya grubun örf ve adetlerine sahip

(34)

çıkmaktadır. Holiganların hedefi belli bir davranış biçimidir. Bastırılmış duygularla değil, kontrollü ve sistemli bir şekilde kavgaya girmektedir (Gümüş, 2000).

Holiganlık her ne kadar fanatikliğe benzese de bu iki kelime birbiriyle örtüşmemektedir. Fanatiklik, körü körüne bir takımı tutma, bağnaz anlamına gelmektedir. Holiganlık ise, azgın, gözü kara anlamına gelmektedir. Fanatik kazanmak için her yolu meşru görürken; holigan, takımı yenilse de karşı tarafla bir kavga çıksın istemektedir. Onlar için maç bahane, amaç kavga etmektir. Bir fanatik günlük hayatında yalnız gezer, ama holiganlar daima gruplar hâlindedirler, adeta günlük hayatta da kavga edebilmek için bahane arar. Azınlık olmalarına rağmen varlıkların böyle hissettirebilir. Bir örnek vermek gerekirse, holiganların en çok ölüme neden oldukları maç, 1989 yılında, İngiltere'de Liverpoll ile Nottingham Forest arasında oynanan maçtır. Seyirciler saha ile tellerin arasına sıkışarak ölmüş ve yaralanmışlardır. Bu maçta 95 kişi ölmüş ve 200 kişi yaralanmıştır (Kola, 1995,s.24-29).

İspanya'nın. taraflar şiddetiyle mücadelesi doğrultusunda hazırladığı raporda sorun çıkartan taraftarlara ilişkin olarak gerçekleştirilen sosyolojik bir araştırma da bulunmaktadır. Bu sosyolojik özellikler, genelleme yapılarak şöyle sıralanmıştır (Can ve Can, 2000):

• Kendilerini kurallara bağlı saymak, • Hatalı sosyalleşme,

• Sosyal anlaşmalara bağlı olmamak,

• Psikolojik ayrılık, davranışları şiddet ve saldırganlık örtüsünü işlemek, • Elde edilmiş ve öğrenilmiş davranış,

• Saldırganlık örneklerini ve kutsallaştırılmış şiddeti kopya etmek, • Şiddet davranışlarına büyülenmek, İşsiz ya da sürekli bir işin olması, • Ait oldukları bir gruba militanca bir bağlılık,

• Yıkıcı iç tepkiler,

• Kendilerinden olmayanların bütün kurallarına yıkıcılık, • Alkol kullanma eğilimi,

• Toplum gözünde mağluplar, galiplerden daha saldırganlar, • Farklarını göstermek için, farklı giysiler, amblemler,

(35)

• Cesaretsiz ve depresyona neden olan düşük özgüven,

• Kendisini aynı arka plandan gelen milyarder futbolcuyla tanımlamak, • Üretim, ekonomik ilgi ve siyasi dışavurumdan dışlanmışlık,

• Ümit yoksunluğu,

• Provoke etmekten ve yanlış davranmaktan hoşlanma, • Çok düşük kültür düzeyi,

• Kendilerine iyi davranan mafya ile aynı çatıyı paylaşma, • Belli bir siyasi görüşün sahibi olmama,

• Antimilitarist, antipolitik,

• Sivil özgürlükçü ve anarşist etiket taşımak, • Erkek kadın oranı 30/1.

Dünyada holigan olarak adlandırılan bu tür taraftar grubu azınlıktadır, fakat yaptıkları eylemler açısından etkilidirler. Bu inanışa sahip taraftarlarda amaç, takımının her ne şekilde olursa olsun galip gelmesidir. Bu yaşamın gerçekleri ne olursa olsun, onlar için tek gerçek, kendi içinde yaşadığı gerçektir, o da takımlarının her zaman zafer kazanmasıdır. Holiganizmin önlenmesi için, polisin tek başına mücadelesinin yeterli olmayacağı, hükümetlerin, spor yönetimlerinin, kulüplerin, federasyonların. ve stadyum sahiplerinin birlikte hareket etmelerinin gerekliliği Avrupa'da kesin kabul görmektedir. Bu yaklaşım doğrultusunda (Can ve Can, 2001):

• Eğitimsel, sosyal ve kültürel ölçülerin ve holiganizmle mücadelede stratejilerinin güçlendirilmesi,

• Holiganizmle mücadele ölçülerini ve birleştirilmiş güvenlik planlarının yapılması,

• Taraftar antrenörlüğü ve medya stratejilerinin zorunlu hâle getirilerek kulüplerin ve federasyonların sorumlulukları almasının sağlanması,

• Misafirliğin öncelikli olduğu kullanıcı dostu stadyumların teşvik edilmesiyle sosyal kontrolün kolaylaştırılması,

• Taraftar ve taraftar topluluklarının aktif katılımının teşvik edilmesi, • Taraftar antrenörlüğü Avrupa yaklaşımı getirilmesi,

• Her ülkede futbol istihbarat birimlerinin kurulması ve düzenli danışma ve toplantıların yapılması,

• Stadyuma giriş yasaklarının uygulanabilmesi yollarının aranması gibi tedbirlerin alınması ön görülmektedir.

(36)

• Taraftar, fanatik ve holiganlardan sonra diğer bir olgu olarak düşürülen televizyon izleyicileri, açıklanan türlerden farklı olarak düşünülebilir.

2.2.4. Televizyon İzleyicileri

Televizyonlar, Türkiye'de her dönemde kitlelerin ilgisini üzerinde toplamayı başaran alan olma özelliğini korumuştur. Özel televizyonlar bu ilginin artmasında aracı olmuşlar ve yapmış oldukları yayınlarla futbol sahalarım evimize kadar yerleştirmişlerdir. 1990'lı yıllar Türk toplumunun medya ile birlikte dönüşüm yaşadığı yıllar olmuştur. Bu süreçte gündemi belirleyen medya olurken, futbolda yaşanan yükseliş trendi ve Avrupa'da elde edilen başarılar, futbol ve medya ilişkisini perçinlemiştir (Talimciler, 2003). Futbol müsabakalarının televizyonlardan aktarılması televizyon izleyicileri adını alabilecek bir grup oluşturmuş olup birçok sporsever günümüzde artık televizyonlarının başında müsabakalarını izleme yolunu seçmektedir.

İzleyici statlardaki karmaşa içerisinde göremedikleri pozisyonları, tekrar tekrar izleme şansına sahiptir. Televizyon futbolu, seyircinin dikkatini her türlü teferruattan arındırılmış futbol maçına odaklaştırıp, yönlendirmektedir. Hedefi, ise televizyonların ayrılmaz ilkeleri olan eğlence, gerilim ve dramatikliğin mükemmel biçimde uyarmasıdır. Böylelikle medyatik işlem, futbol sporunun algılanışını değiştirmektedir. "Kitlesel medyayla aktarılan bu algılama biçimi bir kez toplumsallaştığın da, futbol oyununun stat da algılanması kaçınılmaz olarak eksikli hâle gelmektedir" (Klose, 2001,s.373-384). Televizyon futbolu, film teknolojisi, bilgisayar ve konferans telefon bağlantıları aracılığı ile "dinamiği" ihtiyaca göre, istenildiği kadar hızlandırılabilen veya yavaşlatılabilen bir oyun olmuştur (Horak; Reiter, 2001,s.19-24).

Araştırıldığında futbol ekonomisinin oluşması televizyonun ortaya çıkışı ve gelişimiyle bire bir ilişkilidir. Bugün kulüplerin gelirlerini maçların yayın hakları karşılığında televizyonlardan aldıkları paralar oluşturmaktadır. Kulüpler transfer giderlerini televizyonlardan aldıkları yayın hakları paralarıyla karşılamaktadır. Özellikle Türkiye'de üç büyük olarak adlandırılan Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray, televizyonlardan aldıkları yayın hakları paraları ile Avrupa'nın ünlü kulüpleri ile yarışır duruma gelmişlerdir. (Kılıç, 2003).

(37)

3. Saldırganlık

Kuru (2000,s.128),saldırganlığı; saldırı davranışı göstermeye yönelik olan ve nispeten süreklilik özelliği taşıyan bir eğilim olarak tanımlamaktadır. Sosyolojik açıdan saldırganlığı Yetim; birisinin mal ve mülkünü yok etmeye veya bir insana psikolojik ya da fiziksel olarak zarar veren davranış olarak açıklamaktadır(Yetim 2000,s.187).Toplumsal açıdan saldırganlık; birine ya da bir şeye zarar vermek amacı taşıyan ve toplumsal açıdan onaylanamaz davranışlar olarak tanımlanır.

Sosyal öğrenim teorisine göre bireysel saldırganlıklar şiddeti doğurmaktadır; çünkü saldırganlık durumunda kişiler sosyal değer, ödül ve sembolik ödüller kazandıklarını düşünmektedirler(Bandura, 1973). Aynı zamanda bu teoriye göre erkek çocukları kız çocuklarına göre daha saldırgandır(Parke, Slaby, 1983).Erkek çocukları kızlara göre saldırganlık durumlarında olumlu düşünmemekte ve olumsuz davranışlar

göstermektedir(Mischel, 1970).

Saldırganlık için çok açık bir tanım vermek zordur. Saldırı eylemi başkasına zarar ya da acı vermeyi amaçlayan bir davranıştır. Ruh bilimciler, fizyologlar ve felsefeciler saldırganlığın doğuştan olan, içgüdüsel bir fenomen mi, yoksa sonradan öğrenilen bir davranış biçimi mi olduğu konusunda uyuşmazlık içindedirler (Gültekin ve ark 2000,s.749-753).

Saldırganlık; insanlarda genellikle, ister fiziksel olsun ister sözle olsun, bir başka insana zarar verme niyetiyle yapılan davranış olarak anlaşılmaktadır (Arkonoç 1998,s.28).

Saldırganlık canlı bir organizmaya dolaylı veya dolaysız olarak zarar vermeyi amaçlayan davranış söz konusu olduğunda, saldırganlık veya saldırgan davranıştan söz edilir. Bundan, olumsuzluğa, biçimsizleştirmeye, yıkıma neden olan, acıyı, üzüntüyü, öfkeyi ortaya çıkaran şeyler anlaşılmaktadır (Peter ve Beyer 1997,s.36-37).

Yukarıdaki tanımlardan da görüleceği gibi saldırganlıkta diğer kişi veya kişilere ya da canlılara karşı zarar verme amacının bulunması gerekmektedir.

Başarıyı hedefleyen takımlarda, başarısızlık anında meydana gelen hayal kırıklığı, kaygı ve stres taraftar ve sporcuların centilmenlik dışı eğilimlerini de arttırmaktadır. Taraftarların

(38)

sporcuları şiddet davet eden tezahüratları ile sporcular seyirci psikolojisini doğrudan etkileyen davranışları, saldırgan bir kimliğe bürünmelerine neden olmaktadır. Örneğin; yönetim ve medya tarafından mutlaka başarılı olunacağı şeklinde koşullandırılan ancak başarısız olan takımın taraftarları için; her başarısız sonuç inanç kaybı ve düş kırıklığına neden olmakta ve bu durum taraftarın takımına tepkisini kaçınılmaz kılmaktadır. Özellikle taraftar grupları içindeki kişilerin saldırganlık eğilimlerini denetlemeyip, ekip başlarını da taklit ederek saldırgan tutum ve davranışlar sergilemektedirler. Taraftar gruplarına dahil olan kişilerin dahil olmayanlara oranla daha saldırgan oldukları gözlenmektedir (TBMM Komisyon Raporu, 2003).

Özetleyecek olursak; saldırganlıktan söz edebilmek için öncelikle bir davranışın ortaya çıkması, davranışın zarar ve incitme niyeti taşıması, zarar verme veya incitmenin gerçekleşmesi gerekir. Bu fiziksel ya da psikolojik olabilir. Vurmak ya da tekmelemek kadar birisine küfür etmek ve kötü söz söylemekte saldırganlıktır (Tiryaki, 2000,s.115-125).

3.1. Biyolojik Anlamına Göre Saldırganlık:

Biyolojik saldırganlık, her canlı yaratıkta bulunan olağan davranışlardan birisidir. Bu saldırganlığın hayvan serilerinde cinsel içgüdüyle çok yakın ilişkisi vardır. Bu davranış esnasında organizmaya yaşaması için gerekli temel ihtiyaçları sağlamak ve doymak hususunda çevresinde uygun bulduklarını kullanma imkânı verir. O halde saldırganlık bir sınıra kadar normaldir. Agresifliğin iki yönü vardır. Bir taraftan yıkıcılık, bir taraftan yapıcılık ifade eder. Saldırganlığın biyolojik olduğu kadar toplumsal temeli de vardır. Saldırganlık, sosyal bir davranış olup aile ve kültür ortamında büyük ölçüde etkilenir (Şahin, 2003,s.115).

Günümüzde spor tarif edilirken, çoğunlukla saldırganlığı ve öfke patlamalarını ortadan kaldırmadan veya hafifletmeden söz edilebilir. Diğer taraftan, birçok spor müsabakasında özelikle futbolda, saldırgan eylemlerin sayı ve şiddetinin artığı görülür(Bauman, 1994,s.175).

3.2. Sportif Anlamına Göre Saldırganlık

Sporda saldırganlık bir boşalma vasıtasıdır. Bir başka ifadeyle spor, saldırgan dürtülerin boşalımına olanak vermektedir. Bu görüş elbette saldırganlık ipuçları taşıyan futbol, basketbol, voleybol, gibi sporlar için doğrudur. Ama saldırganlık ipuçları taşımayan yüzme, atletizm, jimnastik, buz pateni gibi sporların izlenmesinde şiddetle ilgili olaylara rastlanmamaktadır(Kuru, 2000,s.135).

Şekil

Tablo 1 incelendiğinde örneklemi oluşturan kişilerin cinsiyete göre  dağılımları incelendiğinde toplam 481 kişiden 430 (% 89,4)’unun erkek, 51  (%10,6)’inin ise bayanların oluşturduğu görülmektedir
Tablo 3. Örneklemdeki Bireylerin Meslek Bilgilerine Göre Yüzde Frekans  Dağılımları
Tablo 5. Örneklemi Oluşturan Bireylerin Aylık Ortalama Gelirine Ait Yüzde  Frekans Dağılımları
Tablo 7.  Örneklemdeki Bireylerin  “Aktif Spor İle Uğraşıyor Musunuz Veya  Uğraştınız Mı?” Sorusuna Verdikleri Cevapların Yüzde Frekans Dağılımları
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Oyun bilgisi alt boyutu ile içsel motivasyon – bilmek, dışsal motivasyon – yansıma, içsel motivasyon – deneyimsel uyarılma, dışsal motivasyon – tanımlamak,

Bu çalışmada amaç; bir grup BESYO öğrencisinin bölüm, sınıf seviyesi ve cinsiyet değişkenlerine göre spor yapma oranları, yaptıkları spor branşları ve her bir

Cinsiyete göre sürekli öfke durumunda ve öfke dışta anlamlı farklılık varken (p<0,05) ve öfke içte ve öfke kontrol şekilleri arasında anlamlı bir farklılık

İSTİKBAL MOBİLYA KAYSERİSPOR & MANİSA FUTBOL KULÜBÜ.. KIRKLARELİSPOR & GAZİANTEP FUTBOL

SEYRANTEPE STADI GÜLTEPE - KİLYOS MURAT TEKOĞUL 17:00 BEŞİKTAŞ BELEDİYESİ ÇİLEKLİ SAHASI BOĞAZİÇİ - İST.BAYBURT MURAT TEKOĞUL. 13:00 SELİMİYE STADI BARBAROS

Müsabaka isim listesinde, yabancı uyruklu futbolcuların veya yaş sınırlaması getirilen liglerde oyuncu uygunluğu taşımayan futbolcuların TFF tarafından belirlenmiş

Tüm kariyeriniz boyunca (son 12 ay hariç) yönettiğiniz maçlarda veya maçlara hazırlanırken yaptığınız antrenmanlarda şu ana kadar bahsetmediğiniz herhangi bir

Bu çalışma 2009-2010 sezonunda Jandarma Gücü Komutanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Boks, Futbol ve Hentbol takımları sporcularının 12 haftalık