İnsanların meşru yoldan elde ettikleri değerlere sahip olma ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakları vardır. Dini kaynaklarda mülkiyet hakkının korunması topluma ve
360 Fidan, a.g.e, 173
361 Ebu Yusuf, a.g.e, s.128
362 Mavsılî, a.g.e, C.3, s.455
363 Ebu Yusuf, a.g.e, s.127
364 Fidan, a.g.e, s.167
devlete vazife olarak verilmiştir.366 Cizyesini ödeyen zimmî vatandaşlar mülkiyet edinme hakkına sahiptirler ve bu hakları devlet tarafından güvence altına alınmıştır.
Hz. Ömer, vali Ebu Ubeyde’ye yazdığı mektupta, fethedilen toprakları sahiplerin ellerinde bırakmasını söylemiştir. Onlara güçleri nispetinde cizye koymasını, toprağın imarını ise onların yapmalarını istemiştir. Müslümanların onlara haksızlık etmelerinin ve zarar vermelerinin önlenmesini zimmîlerin mallarının ancak helâl yoldan yenilebileceğini söylemiş ve anlaşma şartlarına tam olarak uyulmasını istemiştir.367
Zimmîler mal ve canlarının Müslümanların mal ve canları gibi olması için zimmet akdi yapmayı kabul etmişlerdir. Cizye ve haraç ödemek üzere zimmet akdi yapmak isteyenlerin bu istekleri de kabul edilmelidir.368
Zimmet akdi yapılan yerlerin kiliseleri yıkılmaz; ancak oturmak için evlere çevrilebilir. Çünkü bu yerler onların mülküdür. Onların can ve mal dokunulmazlıkları vardır. Onların mallarından her hangi bir şeyi yıkmaya kalkışmak doğru olmaz.369
Zimmet ehlinin içki ve domuz konularındaki mülkiyet hakkı Müslümanların kaplar konusundaki hakları gibidir. Bu iki şey Ehl-i Kitap kimseler için değerli olan mallardır. Bir kişi bu malları telef ederse, parasını öder.370
Domuzları ve içkiyi açıktan satmaları engellenir; ancak evlerinde ve anlaşma yapılan kiliselerde bunu yapabilirler. Bu konuda engellenmezler
.
371Ebu Yusuf, devlet başkanı veya vali de olsa kimsenin zimmînin hakkını alıp başkasına verme hakkı olmadığını, kimsenin elindeki malı alamayacağını söylemiştir.372
Zimmî olan Ehl-i Kitaba ait domuz ve içkiyi telef edenler bu malların kendisini değil kıymetini öderler. Bu mallar Müslümanlara ait olursa ödemek gerekmez. Hz. Peygamber zimmîlerin inandıkları inançları ile baş başa bırakılmasını istemiştir. Onlar içki ve domuzun mal olduğuna dinleri gereği inanmaktadır.373
366 Karaman, a.g.e, C.1, s.168
367 Ebu Yusuf, a.g.e, s.227-228
368 Serahsi, a.g.e, C.4, s.296
369 Serahsi, a.g.e, C.4, s.104
370 Merginâni, a.g.e, C.3, s.71; Serahsi, a.g.e, C.4, s.107
371 Serahsi, a.g.e, C.1, s.75
372 Ebu Yusuf, a.g.e, s.107
Ehl-i Kitaba ait içinde içki olan fıçıyı yakmak ve kabını kırmak uygun değildir. Fıçıyı kıran ya da yakan onu öder. Bir Müslüman Ehl-i Kitaba ait içkiyi dökerse, domuzu keserse bunları öder.374
Hz. Peygamber, Hayber’i savaşarak fethettiğinde arazilerine haraç koymamış, fakat yarı yarıya usulüyle topraklar Yahudilerde kalmak üzere onlarla anlaşma yapmıştır. Vergileri vermek suretiyle toprakların onların mülkünde kalmasına razı olmuştur.375
Hz. Peygamber ölü toprakları ihya edenin o topraklara sahip olacağını söylemiştir. Bu hadiste geçen ifadeye zimmî olan Ehl-i Kitaptan halk da dâhildir. Ölü araziyi ihya eden zimmî o topraklara sahip olur. Arazi haraç arazisi olur ve o toprakların haracını öderler.376
Bir kasaba halkından olan zimmî kimse evini kiremitle örtmek istediğinde Müslümanlar buna karşı çıkıp engellemeye haklarının olup olmadığına dair sorulan soruya zimmînin mülkü olduğu için engellenemeyeceği şeklinde cevap verilmiştir.377
Ehl-i Kitabın Müslüman mahallelerinde de ev alarak oturmaları engellenemez. Onların Müslümanlarla birlikte oturarak İslâmın güzelliklerini görüp tanımaları için onlarla anlaşma yapılmıştır. Onların evlerinin Müslümanların evlerinin yanında olması da bunu sağlamaya yöneliktir.378
2. Çalışma Hakkı
Çalışma bir yandan ferdin hakkı, diğer yandan ferdin topluma karşı borcudur. İslâm çalışmayı teşvik etmiştir. İslâm toplumu ile vatandaşlık sözleşmesi yapan zimmîler de Müslümanların bu konuda sahip olduğu haklara sahiptirler.
Ehl-i Kitaptan haraç ve cizye vergisinin alınabilmesi için mülk edinme haklarının kabul edildiği gibi çalışma hakları da kabul edilmiştir. Geçimini temin etmek için Ehl-i Kitabın çalışma hakkı tanınmıştır.
Hz. Peygamber’in Necrân halkı ile yaptığı anlaşmada alış verişlerinin de Allah ve Resulü’nün garantisi altında bulunduğu ifade edilmiştir. Ehl-i Kitaptan Yahudiler ile Hz. Peygamber’in alış veriş yaptığı da bilinmektedir. Yahudi ve Hıristiyanların içki ve domuz satışları da dâhil alış verişte bulunmalarına ve çalışmalarına engel olunmamıştır. İşlerinde kullandıkları ve üretim için besledikleri hayvanlardan öşür alınmayacağı Hz. Peygamber’in
374 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.4, s.296
375 Ebu Yusuf, a.g.e, s.145
376 Ebu Yusuf, a.g.e, s.113; Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.4, s.264
377 Halebî, a.g.e, C.2, s.328
Necrân halkı ile yaptığı anlaşmada yer almaktadır. Ancak faizli alış verişler bundan istisna edilmiştir.379 Bu konuda kendilerine izin verilmez.
Ticari alış verişlerde Ehl-i Kitap’tan %5 oranında gelir vergisi alınmaktadır.380
Ebu Yusuf, Ehl-i Kitap vatandaşların çalıştıkları mesleklere göre vergi alınacağını belitmiştir. Kuyumcu, manifaturacı, çiftlik ve akar sahibi, tüccar, doktor, eczacı, zanaatkâr vb. meslek çalışanlarından durumlarına göre vergi alınır. Zengin olandan 48 dirhem, orta halli olandan 24 dirhem, terzi, boyacı, ayakkabıcı gibi el ile çalışanlardan 12 dirhem vergi alınması gerektiği açıklanmıştır.381 Ehl-i Kitaptan kimselerin tarım ve hayvancılık yanında bu meslek türlerinde de çalıştığı anlaşılmaktadır.
3. Sosyal Güvenlik Hakkı
Dini, ırkı, mesleği ne olursa olsun İslâm ülkesinin vatandaşları asgari refah ve hayat şartlarını temin bakımından güvence altındadırlar. Bu sosyal güvence, ödemekten aciz kalan borçluya, kendi memleketinde zengin bile olsa yolcuya kadar geniş bir alanı içine almaktadır.382
Çalışmaktan aciz olanlar, hastalık, yaralanma, sakatlık gibi durumu olanlar veya zengin iken fakir duruma düşenlerin ödediği cizye vergisi devlet tarafından düşürülür. Böyle durumlardaki Ehl-i Kitap kimselere beytü’l-mâl’den nafaka da verilir.383
Hz. Ömer yaşlı ve kör bir adamın dilendiğini görmüş ve hangi dine mensup olduğunu sormuştur. Adamın Yahudi olduğunu öğrendiğinde bu duruma nasıl düştüğünü sormuştur. Adam yaşlılık, ihtiyaç ve cizyenin sebep olduğunu söylemiştir. Hz. Ömer o adamı beytü’l-mâl’in hazinedarına göndermiştir ve “Böylelerine insaflı davranmalıyız, gençliğinde
cizyesini alıp ihtiyarlığında bu vaziyette bırakmak doğru olmaz” demiştir. Sadakalar fakirler
ve miskinler içindir ayetindeki miskinlerin Ehl-i Kitabın fakirlerini olduğunu söylemiştir. Bu olaydan sonra Hz. Ömer bu adamın durumunda olanlardan cizye vergisini kaldırmıştır.384
379 Ebu Yusuf, a.g.e, s.127
380 Ebu Yusuf, a.g.e, s.201
381 Ebu Yusuf, a.g.e, s.202
382 Karaman, a.g.e, C.1, s.167
383 Ebu Yusuf, a.g.e, s.232
II. CEZA HUKUKU
Bir memlekette yürürlükte olan ceza kurallarının nasıl uygulanacağını gösteren hukuk dalına ceza hukuku denilmekedir.385 Ceza hukuku, ceza gören suçlar ile bu cezaların
miktarını açıklayan hukuk dalı olarak da tarif edilmektedir.386
İslâm hukukunda suçlar, Allah’ın işlenmesini yasakladığı fiillerdir. Suçun işlendiğinin ispatı halinde dini hükümlerden tatbiki istenen fiil uygulanır.387 Şer’i cezalarda asıl gaye insanları topluma zarar veren suç ve kötülüklerden alıkoymaktır. Kişiler cezalar ile günahtan arınmazlar. Bu cezalar Müslüman olmayanlar için de uygulanır.388
Cezalar, asıl cezalar ve tazir cezaları olarak iki kısımdır. Asıl cezalar, haddler ve kısastır. Bunların cezaları kesin olarak belirlenmiştir.389
Tazir cezaları ise hakkında ceza konulmamış, işlerin yapılması halinde yapanın ıslahı için konulan cezalardır.390