• Sonuç bulunamadı

İslâm hukukunda bazı suçlar kamu yararını ilgilendirdiği için cezaları Kur’an tarafından belirlenmiştir. Bu suçlarda Müslüman Ehl-i Kitap ayrımı gözetilmeyip, her vatandaş bu hükümler ile sorumlu tutulmuştur. Bu suçları işleyen kim olursa olsun aynı ceza uygulanır. Bu genel görüşü oluşturmasına rağmen bazı konularda görüş ayrılıkları da mevcuttur.

Kasten adam öldürme suçunda Müslümanı öldüren Ehl-i Kitap kısas edildiği gibi, zimmî Ehl-i Kitabı öldüren Müslümanın da kısas edileceği Hanefi fakihleri tarafından kabul edilmektedir.805 İslâm ülkesine emanla giren Ehl-i Kitabı öldüren Müslümanın da kısas edilmesine dair görüşler İslâmın insan hayatına din ayrımı yapmadan önem verdiğini göstermektedir.806

Kasten adam öldürme suçunu işleyen kim olursa olsun kısas cezasının uygulanması gerekir. Ehl-i Kitap kimselerin can güvenlikleri garanti edilerek vatandaş kabul ediliyorlar. İslâm ülkesine emanla giren kimseye de verilen eman ile can güvenlikleri sağlanmaktadır. Bu sebeple bu suç Müslüman, Ehl-i Kitap, zimmî, müste’men ayrımı yapılmadan değerlendirilmelidir.

Kasten adam öldürme suçunda bir Ehl-i Kitabı öldüren Müslümanın kısas edilmesi konusunda Hanefiler dışındaki diğer mezhepler katile kısas uygulanmayacağını kabul

802 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.6, s.388

803 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.6, s.386

804 Ebu Yusuf, a.g.e, s.232

805 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.12, s.464; Mavsılî, a.g.e, C.4, s.241

etmektedirler. Şafii, Malikî ve Hanbelî mezhepleri bu konudaki hükümlerini “Müslüman

zimmî (birisini öldürme) nedeniyle öldürülmez” 807 hadisine dayandırmaktadırlar.808

Hata ile adam öldürme durumunda da Ehl-i Kitabın diyetinin Müslümanın diyetinin yarısı kadar olmasına dair diğer mezheplerin görüşlerine karşı Hanefi fakihleri Ehl-i Kitabın diyetinin Müslümanın diyetine eşit olduğunu kabul etmişlerdir.809 Bu konudaki hükümler Hz. Peygamber’in uygulamalarına dayanmaktadır. Müslüman ile Ehl-i Kitabın diyetinin eşit olması İslâm toplumunda adaletin ve güvenin sağlanmasına daha uygundur.

Ehl-i Kitabın diyeti konusunda Şafii mezhebinde diyetlerinin kasten öldürme durumunda Müslümanın diyetinin üçte biri kadar, yanlışlıkla öldürme durumunda üçte iki oranında olacağı ifade edilmektedir. Malikî mezhebinde Ehl-i Kitabın diyeti Müslümanın diyetinin yarısı kadar kabul edilmektedir. Hanbelî mezhebinde ise kasten öldürme durumunda Müslümanın diyeti kadar, yanlışlıkla öldürme durumunda Müslümanın diyetinin yarısı kadar olacağı kabul edilmektedir.810

Hırsızlık suçunda da Müslüman Ehl-i Kitap ayrımı yapılmadan gereken ceza uygulanır. Bu hükmün Ehl-i Kitaba uygulanmasında farklı görüşler müste’menler konusundadır. Zimmîye hırsızlık cezasının uygulanmasında ittifak olup, eman ile ülkeye gelen kimselere bu cezanın uygulanması gerektiğini söyleyen fakihler olduğu gibi uygulanmaması gerektiğini söyleyen fakihler de vardır.811 İslâm ülkesinde yaşamayan kimseye bu cezanın uygulanması İslâm ülkesi ile diğer ülkeler arasındaki ilişkiler açısından bakıldığında uygulanmamasının daha uygun olduğu anlaşılmaktadır. Bu kimsenin cezasının İslâm ülkesinin vatandaşı olmaması sebebiyle suç uluslar ilişkiler içerisinde değerlendirilerek ceza da değişikliğe gidilebilir. Fakihlerin görüşleri bu değişikliğe imkân tanıyan bir genişlik içermektedir.

Müslümanın malını çalan Ehl-i Kitaba hırsızlık cezasının uygulandığı gibi, Ehl-i Kitabın malını çalan Müslümana da aynı cezanın uygulanması kabul edilerek toplumsal zararları olan bir suçta din ayrımı yapılmadan adalet tesis edilmeye çalışılmıştır.

Müste’men bir Ehl-i Kitabın İslam ülkesinde hırsızlık suçunu işlemesi ve bu suçun sabit olması halinde kendisine el kesme cezasının uygulanmasında Şafii mezhebinde genel

807 Canan, a.g.e, C.13, s.534

808 Ceziri, a.g.e, C.7, s.3268

809 Halebî, a.g.e, C.4, s.272, 289; Mavsılî, a.g.e, C.4, s.272; Molla Hüsrev, a.g.e, C.3, s.103

810 Ceziri, a.g.e, C.8, s.3404, 3406, 3407

görüş cezanın uygulanmaması yönündedir. Malikî ve Hanbelî mezhepleri ise müste’men kişiye hırsızlık suçun cezasının uygulanacağını kabul etmektedirler.812

Toplumsal zararları olan zina suçunu işleyen Müslüman ve zimmî kimselere aynı ceza uygulanır.813 Ancak ülkeye eman ile gelen Ehl-i Kitap kimselere bu cezanın uygulanacağına dair görüşler olsa da bu konu ülkeler arası ilişkileri etkileyecek bir durumdur. Fakihlerin görüşlerindeki çeşitlilik ülkeler arası ilişkilere bağlı olarak cezanın şeklinde değişikliğe imkân tanıyan bir genişlik sağlamaktadır.

Şafii mezhebinde de İslâm ülkesinin vatandaşı olan bir Ehl-i Kitabın zina suçunu işlemesi halinde recm cezasının verileceği belirtilmektedir. Hanbelî mezhebinde de hadd gerektiren suçlarda Ehl-i Kitaba da aynı cezanın uygulanacağı kabul edilmektedir.814

Fıkıh kitaplarında ifade edildiği üzere İslâm hukukunda bir kişiye zina isnadında bulunmak bir suç kabul edilerek cezası belirlenmiştir. Bu suçu işleyen Müslüman ve Ehl-i kitap kimselere zina iftirası cezası uygulanacağını kabul eden fakihler Ehl-i Kitap kimseye zina isnadında bulunan kimseye bu haddin uygulanmayacağını ifade etmişlerdir.815 Toplumda kişilerin haksız iftiralardan korunması için İslâm hukukunda yer alan bu cezada Ehl-i Kitap kimselerin bu hükümden ayrı tutulmaları doğru olmaz. Ehl-i Kitaba karşı işlenen bu suçta cezanın hadd değil tazir olmasını belirten görüşlerin sebebi açık değildir.

İslâm hükümleri sadece Müslümanları bağlayan kurallar değildir, İslâm ülkesinde yaşayan herkes için geçerli hukuk kurallarıdır. İslâm insanlar için en uygun kurallar olarak Allah tarafından bildirilen kurallardır. Bütün insanlar için uygulanabilir kurallardır. Burada karışıklığa sebep olan husus İslâm hukuk sisteminin dünya ve ahiret için geçerli kuralları bir arada içermesindendir. Ahiret için geçerli kurallar sadece Müslümanlar için geçerli olmasına karşı dünya ile ilgili kurallar bütün insanlar içindir. İslâm hukuk kuralları İslâm ülkesinde yaşayan herkes için bağlayıcılık içerir. Ehl-i Kitap kimselere dinleri ile ilgili konularda tolerans gösterilir, bu İslâm hukukunun onlar için uygulanmaması olarak anlaşılamaz.

İnsan hayatına ve malına kastedilen yol kesme suçunda Ehl-i Kitap kimseler suçlu veya mağdur olmaları halinde Müslümanlar ile aynı muameleye tabidirler.816 Böyle bir suçta İslâm hukukunda din ayrımı gözetilmeden vatandaşların hakları korunmaktadır.

812 Ceziri, a.g.e, C.7, s.3117

813 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.4, s.16, Molla Hüsrev, a.g.e, C.3, s.16

814 İbn Kayyım, a.g.e, C.5, s.152, 153; İmam Nevevi, Açıklamalı Minhac Tercemesi, Çev. Mithat Acat,

Kahraman Yayınları, İstanbul 2003, s.469

815 Mavsılî, a.g.e, C.3, s.455; Merginâni, a.g.e, C.2, s.246; Molla Hüsrev, a.g.e, C.3, s.37

İçki haddi dini sebeplere dayanmaktadır. Bu sebeple Müslümanlar için geçerli olan bir cezadır. Bu Ehl-i Kitap kimseler için bir suç kabul edilmez, ceza da gerçekleşmez.817 Burada Ehl-i Kitap vatandaşların dinlerine dayanan bir konuda baskıya maruz kalmadan yaşamalarına imkân tanınmıştır. İslâm toplumunda farklılıklarıyla yer almaları sağlanmış dini ayrılıkları göz ardı edilmemiştir.

Benzer Belgeler