A. Şahsi Hürriyetler
2. Seyahat ve Yerleşme Hürriyeti
İslâm ülkesinde vatandaşlık hakkı tanınan Ehl-i Kitaptan olan zimmîler seyahat, yerleşme, taşınma hürriyetine sahiptir. Seyahat ve yerleşme hürriyetini kullanırken Ehl-i Kitaba bazı sınırlamalar getirilmiştir. Bu kısıtlamalar Müslümanlar ile beraber yaşadıkları yerlerde ve Hicaz bölgesinde seyahat ve yerleşmeleri hususlarındadır.
Hicaz bölgesinde harem sınırlarına Ehl-i Kitap da dâhil hiçbir gayr-i müslimin giremeyeceği savunulmuştur. Bu görüş “Allah’a ortak koşanlar pistir, bu yıllardan sonra
mescidi harama yaklaşmasınlar”258 ayeti ile Hz. Peygamber’in“Yahudilerle Hıristiyanları Arap Yarımadasından mutlaka çıkaracağım”259 hadisine dayanmaktadır.
Hanefiler ise Resulüllah’ın çeşitli maksatlarla gayr-i müslimleri Medine mescidinde kabul ettiğini örnek alarak, harem bölgesine girebileceklerini savunmuşlardır.260
Harem dışındaki Hicaz arazisine ise ticaret, seyahat gibi amaçlarla girebilecekleri; ancak yerleşemeyecekleri savunulmuştur.261
Tarihte Hz. Peygamber döneminde Yahudiler belli sebeplerle bölgeden çıkarılmışlardır. Hz. Ömer döneminde de Necrânda bulunan Hıristiyanlar dinî veya siyasî bir takım sebeplerle Arap yarımadasından çıkarılmışlardır.262
Hz. Ömer, Necrânlıları Yemen Necrânından Irak Necrânı denilen yere iskân etmiştir. Bu sırada Hıristiyan Necrânlılara haksızlık yapılmamasını da emretmiştir. Yazdığı namede onlardan her ferdin güvenlikte olduğunu, Necrânlılar Müslümanların kendilerine
255 Ebu Yusuf, a.g.e, s.128
256 Ebu Yusuf, a.g.e, s.224
257 Molla Hüsrev, a.g.e, C.3, s.77
258 Tevbe 9/28
259 Sahîh-i Müslim Muhtasarı, Çev. Abdullah Feyzi Kocaer, Hüner Yayınevi, Konya 2005, C.2, s.57
260 Serahsi, a.g.e, C.1, s.151
261 Karaman, a.g.e, C.3, s.261
zulmetmesinden şikâyette bulunursa valinin onlara yardımcı olmasını istemiştir. Çünkü onlar kendileri ile anlaşma yapılan bir kavimdir, demiştir.263
Hz. Peygamber, Necrânlılarla yaptığı anlaşmada onların meskenlerinin, arazilerinin Allah ve Resulü’nün zimmetinde olduğunu belirtmiştir.264
Serahsi(1010/1090), Resulullah ile görüşmek için gelen Ebu Süfyan’ın Medine’ye geldiği ve mescide girdiğini bildirir. Ayrıca Sakîf kabilesinin elçilerinin de Resulüllah tarafından Mescidi Nebevi’de ağırlandığı “Onlar necis kimselerdir” denildiğinde, “Yere
necasetlerden bir şey düşmez” dediği bu rivayetlere dayanılarak da Mescidi Haram’a
girebilecekleri ifade edilmiştir. Bu konuda harbi ile zimmî arasında bir ayrım gözetilmemiştir. İlgili ayetin Kâbe’yi çıplak tavaf etmeleri sebebiyle bu şekilde girmelerinin yasaklandığı şeklinde anlaşılması gerektiği söylenir.265
Mavsılî (1202/1284) de müşriklerin Mescidi Haram’a yaklaşmamalarını bildiren ayetin, işgalci olarak girmemeleri veya önceden olduğu gibi çıplak tavaf etmemeleri şeklinde anlaşılması gerektiğini söylemiştir.266
Herhangi bir zimmînin Müslüman şehrinde oturması ve ev alması, konusunda genel görüş, zimmîlerin Arap şehirleri dışında her yerde yerleşip yaşayabilecekleridir. Bu hükümlerden Hicaz arazisi hariçtir. Çünkü zimmîler oraya yerleşemezler.267 Hicaz Mekke’deki harem bölgesidir. Yani Medine, Yemame, Taif, Hayber bölgelerine devamlı kalmamak üzere bu bölgelere Ehl-i Kitap kimseler girebilirler. Hanefiler Harem bölgesine de devamlı kalmamak üzere girebileceklerini savunmuşlardır.268
Bu hükümler Müslüman şehirlerinde Ehl-i Kitabın yerleşip kalmaları şehrin nüfus dağılımının düzenli olması halindedir. Zimmîlerin çoğalıp Müslümanların azalması halinde, Ehl-i Kitap kimseler Müslümanların olmadığı yerlere yerleştirilirler.269
Ehl-i Kitap kimseler Müslümanlar ile aynı şehirde oturabilirler. Ancak Ehl-i Kitabın evlerinin Müslüman evlerinden farklı olmasını sağlamak için Ehl-i Kitabın evlerinin üzerinde bazı işaretlerin bulunması gerekir, denilmektedir. Ayrıca Müslümanlarla beraber bulundukları yerlerde evlerinin Müslümanların evlerinden yüksek olmaması gerekir de denilmiştir. Kendi
263 Ebu Yusuf, a.g.e, s.128
264 Ebu Yusuf, a.g.e, s.127
265 Serahsi, a.g.e, C.1 s.151
266 Mavsılî, a.g.e, C.4, s155
267 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.4, s.298
268 Serahsi, a.g.e, C.4, s.105
köy ve kasabalarında Müslümanların yaşamadığı yerlerde yüksek binalar yapmalarına ise izin verilmiştir.270
Ehl-i Kitap ile Müslümanların birlikte yaşamaları Hz. Peygamber dönemi ve sonrasında gerçekleşmiştir. Bu durum Müslümanların yeni kurdukları şehirlerde Ehl-i Kitabın iskânı ve Ehl-i Kitabın yerleşim yerlerine Müslümanların iskânı ile olmuştur.
Hz. Peygamber döneminde Mekke’de Ehl-i Kitap olmadığı için bir arada yaşama söz konusu değildir. Medine’ye hicret edildiğinde ise Müslümanlar ile Ehl-i Kitabın farklı mahallelerde yaşadığı görülmektedir.271
Müslümanlar tarafından kurulan yeni şehirlerin yakınındaki Hıristiyan yerleşim yerleri şehrin genişlemesi sonucu Müslüman şehirleri ile birleşmiştir. Böylece karma bir toplum yapısı ortaya çıkmıştır.272
Ebu Yusuf; Bağdat, Kûfe, Basra vb İslâm şehirlerinde oturan zimmîlerden cizyenin nasıl alınacağını anlatırken buralardaki Ehl-i Kitabın varlığını göstermektedir. Ebu Yusuf, Harun Reşid’e gayr-i müslimlerin İslâm şehirlerinde oturmalarına izin verilebileceğini belirtmiştir.273
Hz. Ömer, Müslümanlarla Hıristiyanların bir arada yaşadığı bölgelerin halklarına ”Domuz çiftlikleri size komşu olmasın, aranızda haç’ı göstermesinler” şeklinde tavsiyede bulunmuştur. Serahsi’de geçen bu ifadeler Müslüman şehirlerinde haçı çıkarmaları, domuz yetiştirmeleri yasak olmakla birlikte, sulh yapılan şehirlerde açığa çıkarmadan kendi evlerinde, kiliselerinde yapmalarına engel olunmaz, şeklinde açıklanmıştır.274
Anlaşma ile alınan şehirlerde sulh şartlarına uyulur. Anlaşma ile alınan beldelerde Müslümanlar ile zimmîleri ayırt eden özellikler bir alamet ile sınırlandırılır. Zimmîlerin evlerinin üzerinde Müslümanların evlerinden ayıran bir alamet bulunur.275
Zimmîlerden bir grup şehirde bir kabristan yapmak için Müslümanlardan bir yer satın alıp, kabristan yapmak isterlerse buna hakları vardır. Zimmîler Mescid-i Haram’a ve diğer mescitlere de girebilirler.276
270 Mavsılî, a.g.e, C.4, s.140
271 Öztürk, a.g.e, s.196
272 Öztürk, a.g.e, s.198
273 Ebu Yusuf, a.g.e, s.202
274 Serahsi, a.g.e, C.1, s.75-76
275Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.4, s.294
Gayr-i müslimlerin İslâm şehirlerinde oturmalarına, pazarlarda ticaret ile meşgul olmalarına müsaade edilir; ancak domuz ve şarap alım-satımını açıktan yapmaları yasaklanır.277
Zimmîlerin üzerinde anlaşma bulunmayan faiz, zina gibi kendi dinlerinde de yasak olan şeyleri yapmaları yasaklanır.278