A. Yargılama İle İlgili Genel İlkeler ve Mahkeme Usulü
1. Hakem Tayini
İslâm mahkemelerinde Müslüman kimselerin hâkim olması gerektiği kabul edilmiştir. Hanefi mezhebinde iki tarafında Ehl-i Kitap zimmî olması halinde Ehl-i Kitabın da hakem olabileceği söylenmiştir.488
Hakem ise bütün insanlar arasında hâkim gibi olması ve iki kişi arasında arabuluculuk etmesi demektir. Ehl-i Kitap olan zimmîlerin hakemliği geçerli değildir. Zimmînin hakemliğini geçerli olmaması zimmînin iki Müslüman arasında hakem olmasının geçerli olmaması anlamına gelmektedir. Zimmî kimse iki zimmî arasında hakem olursa bu geçerlidir.489
483 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.7, s.351
484 Maverdi, a.g.e, s.412-415
485 Fidan, a.g.e, s.173
486 Maverdî, a.g.e, s.413
487 Molla Hüsrev, a.g.e, C.4, s.321
488 Mavsılî, a.g.e, C.2, s.83; Molla Hüsrev, a.g.e, C.4, s.318
Hükümdarın zimmîler arasındaki hükümler için hakem tayin etmesi de geçerlidir. İki Müslüman arasındaki mesele için zimmînin hakemliği gibi hükümdarın böyle bir durumda hakem tayini de geçersizdir.490
Bir Müslüman ve bir zimmî aralarındaki meseleye bir zimmîyi hakem yapsalar, zimmî hakemin Müslüman hakkındaki hükmü geçersiz zimmî hakkındaki hükmü geçerlidir.491
İki Müslüman aralarındaki bir mesele için bir zimmîyi hakem yapsalar ikisi de buna razı olsa dahi bu durum geçersizdir.492
2. Davada Sulh
Sulh, iki tarafın (davacı ile davalı) karşılıklı rızaları ile davayı ortadan kaldırmak için
yaptıkları akittir.493
Sulh genellikle ticari konularda olmakla birlikte yargılamayı ilgilendiren bir yönü de vardır.
İki Müslüman arasında geçerli olan her çeşit sulh, zimmîler arasında da geçerlidir. İki Müslüman arasında geçerli olmayan sulh, zimmîler arasında da geçerli olmaz. Ancak zimmîler için şarap ve domuz üzerine yapılan sulh geçerlidir.494
İki müste’menden biri diğerinden mal gasp ettikten sonra aralarında anlaşıp sulh yapsalar bu Ebu Hanife ve İmam Muhammed’e göre geçerli olmaz. Ebu Yusuf’a göre ise geçerlidir.495
Bir Müslüman daru’l-harpteki harbi bir tüccardan mal gasp etse sonra aralarında sulh yapsalar bu geçerli olmaz. Bir harbi Müslümanın malını gasp etse sonra aralarında sulh yapsalar bu da geçerli olmaz.496
Harbi kimse Müslüman ve zimmî gibi borç hususunda İslâm ülkesinde sulh yapabilir. Gasp edilen mal üzerinde sulh bundan farklıdır. Böyle bir anlaşmazlık hususunda mahkemenin yetkili olup olmaması önemlidir. Sulh üzerinde bir anlaşmazlık çıkarsa mahkemenin yetkili olabilmesi için taraflar arasındaki hususun meşru bir şekilde mala sahip
490 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.6, s.387
491 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.6, s.388
492 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.6, s.388
493 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.8, s.385
494 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.8, s.505
495 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.8, s.506
olmaya dayanması gerekir. Haksız elde edilen gasp gibi bir hususta mahkeme davaya bakmaz.497
B. İspat Vasıtaları
İslâm hukukunda davayı ispat yolları yemin, ikrar ve şahitliktir. Bunlara gerçeği ortaya çıkardığı için beyyine denilir.
1. Yemin
Bir ibadet yönü olan yemin, bir de yargı ile hususlarda geçerli olan yemin vardır. Yargı ile ilgili hususlarda yemin bir akittir. Yargılamada hâkim tarafından verdirilen yemin, Allah’ın isim veya sıfatlarını söyleyerek bir hakkın bulunup bulunmadığını ifade etmektir. Yargılamada yemin eden kişinin Müslüman veya Ehl-i Kitap olması arasında fark yoktur.
Hz. Peygamber “Davacının beyyine getirmesi, davalının da yemin etmesi gerekir” buyurmuştur.498
Hâkim yalnız Allah adına yemin ettirir, davalının haline veya iddia edilen malın miktarının fazlalığına göre hâkim yemini ağırlaştırabilir.499 Kilise veya havra gibi mabetlerde yemin verdirilmez. Bunda mabetlere saygı gösterilmesi vardır.500
Ehl-i Kitap kimselerde yargılamada Müslümanların tabi oldukları usullere göre yemin ederler. Yahudiye ,”Musa’ya Tevrat’ı indiren Allah’a yemin ederim” şeklinde, Hristiyana “İsa’ya İncil’i indiren Allah’a yemin ederim” şeklinde yemin ettirilir.501
Hz. Peygamber Yahudi ibn Sarina’ya Tevrat’taki zina hükmü hakkında yemin ettirerek ona şöyle demiştir: “Musa’ya Tevrat’ı indiren Allah aşkına söyle” Yahudinin bu şekilde yemininin sabit olması üzerine Hristiyanın da İncil üzerine Allah adı vererek yemin etmesi anlaşılmıştır.502
Belirli bir kutsal kitaba işaret edilerek yemin ettirilmez. Şöyle ki: “Yemin ederim o
Allah’a ki bu İncil’i veya bu Tevrat’ı indirdi” dedirtilmez. Bu kitaplar tahrif edilmiştir. Bu
şekilde yemin ettirilmez.503
497 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.8, s.506
498 Canan, a.g.e, C.13, s.455
499 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.7, s.391; Molla Hüsrev, a.g.e, C.4, s.169
500 Molla Hüsrev, a.g.e, C.4, s.169
501 Mavsılî, a.g.e, C.2, s.171; Merginâni, a.g.e, C.3, s.284; Molla Hüsrev, a.g.e, C.4, s.169
502 Mavsılî, a.g.e, C.2, s.171
Yahudi ve Hıristiyanlar İslâm toplumunda yaşadıklarında İslâm hükümlerine tabi olurlar. İslâm hukukunda davalarda yemin ispat yollarından biri olarak kullanılmaktadır. Bu İslâm toplumundaki Ehl-i Kitap içinde geçerlidir. Ancak onlardan kendi dinlerine göre Allah adına yemin etmeleri istenmiştir. Farklılıkları tamamen göz ardı edilmemektedir.
2. İkrar
İkrar, bir kimsenin kendisi üzerinde başka bir şahsın hakkının bulunduğunu haber
vermesidir. Kitap, sünnet ve icma ile sabit olan davayı ispat yollarından biridir.504
Kur’an-ı Ker’im’de “Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan kendiniz
aleyhine de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun” buyrulmaktadır.505 Kişinin aleyhine şahitliği ikrardır.
Hz. Peygamber de zina suçunu ikrar eden Maiz ve Gamidiye’yi recmetmiştir.506 İkrarda bulunanın Müslüman veya Ehl-i Kitap olması arasında bir ayrım yapılmaz. Bir Müslüman bir zimmîye şarap veya domuz borcu olduğunu ikrar eder ve bu söylediği şeyler yanında bulunursa ikrarı geçerli olur. Zimmî kimse Müslüman için borcu olduğuna dair ikrarda bulunursa aynen geçerlidir. Eğer zimmî kimsenin Müslümana olan şarap veya domuz borcu zayi olmuşsa ikrarı halinde ödemesi gerekmez. Eğer zimmî kimse başka zimmîde olan borcunu ikrar ederse kıymetini alır.507
Bir müste’men de İslâm ülkesinde bir Müslümana borcu olduğunu ikrar ederse onu ödemesi gerekir. Bir müstemen başka bir müste’mene veya zimmîye borcu olduğunu ikrar ederse yine ödemesi gerekir.508
3. Şahitlik
Davayı ispat yollarından biri de şahitliktir. Şahitlik, bir kimsenin başka bir kimsede olan hakkı almak için şehadet lafızları ile hâkimin huzurunda doğru olarak haber vermesidir.509Şahitlerin hazır bulunup gördükleri bir hadiseyi haber vermeleri demektir. Bu şahitlik zina ve adam öldürme gibi fiilerde olduğu gibi ya görerek olur ya da akitlerde olduğu gibi işiterek olur.510
504 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.8, s.391
505 Nisa 4/135
506 Canan, a.g.e, C.5, s.162
507 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.8, s.304
508 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.8, s.301-302
509 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.6, s.483
Hz. Peygamber, “Davalının iki şahit getirmesini ya da yemin etmesini” istemiştir.511 Şahitlik, zina suçunda dört erkek şahit, diğer haddlerde iki erkek şahit, diğer davalarda iki erkek şahit veya bir erkek iki kadın şahit ile gerçekleşir. İki erkekten az şahitlerin şahitliği geçerli değildir. Haddler ve kısasta kadınların şahitliği de geçerli değildir.512
Şahidin adil, hür ve Müslüman olması gerekir. Müslümanlar aleyhine davalarda ancak Müslümanların şahitliği geçerlidir. Müslümana karşı Ehl-i Kitabın şahitliği kabul edilmez.513
Müslüman kimsenin Ehl-i Kitap üzerinde şahitliği geçerlidir.514 Ehl-i Kitabın birbirleri için şahitliği de geçerlidir. Şahitlik velayet konusunu içerir. Zimmîler birbirlerine velilik yapabilir. Yalan söylerlerse şahitlikleri kabul olmaz. Çünkü yalan bütün dinlerde yasaktır. Hıristiyanların birbirleri için şahitlikleri geçerlidir. Hz. Peygamber Yahudilerin şahitliğine dayanarak iki Yahudiyi recmetmiştir.515
Zimmînin müste’men hakkındaki şahitliği geçerlidir. Ancak müste’menin zimmî için şahitliği kabul edilmez müstemenlerin birbiri üzerindeki şahitlikleri kabul edilir. Bu müste’menlerin aynı ülkeye mensup olmaları durumundadır. Ayrı ülkelere mensup müste’menlerin birbirileri hakkındaki şahitlikleri kabul olunmaz. Zimmînin müste’mene karşı durumu, Müslümanın zimmîye karşı durumu gibidir.516
Zimmî olan iki şahit başka bir zimmî hakkında bir kimsenin onda malının, şarabının veya domuzunun olduğuna şahitlik etseler hâkim hükmünü verdikten sonra şahitlikten dönerlerse o malın, şarabın veya domuzun kıymetini öderler.517
Şahitlerin adil, dürüst bir kimse olup olmadıkları araştırılır. Hristiyan bir kimse şahitlik yapacaksa onun adil, dürüst bir kimse olup olmadığı araştırılır. Yalancı şahide tazir cezası verilir. Ehl-i Kitap kimse de yalancı şahitlikte Müslüman gibi muamele görür.518.
511 Canan, a.g.e, C.17, s.286
512 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.7, s.67; Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.6, s.487; Mavsılî, a.g.e, C.2, s.224
513 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.7, s.52, C.6, s.328; Mavsılî, a.g.e, C.2, s.227,245
514 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.7, s.52
515 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.7, s.52; Mavsılî, a.g.e, C.2, s.245; Merginâni, a.g.e, C.3, s.218
516 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.7, s.52; Mavsılî, a.g.e, C.2, s.245; Merginâni, a.g.e, C.3, s.219; Serahsi, a.g.e,
C.5, s.155
517 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.7, s.153
Şahitlik bir kimsenin üzerinde borç bulunup bulunmadığına dair meselelerde, miras konularında ve çeşitli meselelerde hüküm verilmesi gereken durumlarda başvurulan bir yöntemdir.
Hristiyan bir kimsenin Müslüman bir oğlu bulunup babasının ölmeden önce Müslüman olduğunu ispat edemezse, bir kimsede Hıristiyan olan kimsede alacağı olduğunu iddia ederse borcunu almasına karar verilir. Eğer Müslüman olan oğlu babasının ölmeden önce Müslüman olduğunu ispat ederse alacaklı Hıristiyan ise borç reddedilir, alacaklı Müslüman ise alacağının tahsil edilmesine karar verilir.519.
Bir zimmî öldüğünde, oğlu babasının Müslüman olarak öldüğünü iddia eder, zimmînin zimmî olan kardeşi Hıristiyan olarak öldüğünü ve kendisine borcu olduğunu iddia ederse oğlunun sözü geçerli olur. Miras Müslüman olan oğlunun olur. İkisi de delil getirirse Müslümanın delili kabul edilir. Zimmî olan kendisinin doğru söylediğine Müslümanlardan iki şahit getirirse miras zimmî kardeşe verilir. Zimmî kardeş zimmîlerden şahit getirirse kabul edilmez.520
Müslümanın aleyhine zimmînin şahitliği geçerli sayılmadığı için miras davalarında zimmî şahidin şahitliği kabul edilmemektedir.
Ölen bir Hristiyanın karısı, eşinin ölümünden sonra Müslüman olduğunu söyler ve miras ister, diğer varislerde kadının Hristiyanın ölümünden önce Müslüman olduğunu söylerlerse varislerin sözü geçerli olur. Bir Müslüman ölür Hristiyan karısı kocasının ölümünden önce Müslüman olduğunu söyler, diğer varisleri de kocası öldükten sonra Müslüman olduğunu söylerlerse, varislerin sözü geçerli olur.521
Din farkı mirasa engel teşkil ettiği için eş ve çocukları da olsa farklı dinlerden olan akrabalara mirastan pay verilmez. Eşi ölen kadının kocasının ölümünden önce veya sonra din değiştirdiğini söylediği bu durumlarda davanın görüldüğü andaki durum dikkate alındığı için hüküm ona göre verilir.
Bir zimmî ölüp bir evi olsa, bir Müslüman ve bir zimmî de bu evi miras yoluyla iddia etseler ve zimmînin şahitleri Müslüman, müslümanın şahitleri de zimmî olsa miras olan ev aralarında taksim edilir.522
519 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.7, s.55
520 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.7, s.57
521 Fetâvâyi Hindiyye, a.g.e, C.7, s.58; Merginâni, a.g.e, C.3, s.193
Bir Müslüman hür bir Hıristiyanı köle sanarak elini keser ve bir erkek iki kadın Müslüman o Hıristiyanın hür olduğuna şahitlik ederlerse Müslüman kimseye kısas uygulanır. Eğer eli kesilen Hıristiyana iki Hıristiyan hür olduğuna dair şahitlik yaparsa Hristiyan kimse hür kabul edilir fakat kısas yapılmaz.523
Müslüman ile Hıristiyan kimselerin şahitliklerinin çatıştığı durumlarda Müslüman kimsenin şahitliği geçerli kabul edilir.524
Bir Hıristiyan kadınla bir Hıristiyan erkek evlendiğini söyleyip böyle hüküm verildikten sonra bir Müslüman o Hıristiyan kadınla kendisinin evlendiğini söylerse müslümanın sözü kabul edilmez. Eğer bir Müslüman ve bir Hıristiyan erkek bir Hıristiyan kadın için evlendiklerini iddia etseler ikisi de belge gösterse Ebu Hanife’ye göre Müslümanın delili kabul edilir, Ebu Yusuf’a göre Hıristiyanın delili kabul edilir.525
Ölen bir Hıristiyanın hem bir Müslümana Hıristiyan şahit ile hem de bir Hıristiyan şahit ile yine bir Hıristiyana borcu olsa önce Müslümana olan borcu ödenir sonra da Hıristiyana olan borcu ödenir. 526
Bir zimmî ticaret için bir Müslümanı vekil yapsa iki Müslüman şahit bulunmadıkça geçerli olmaz, ancak bir Müslüman bir zimmîyi vekil yaparsa bu vekâlet geçerlidir.527
Bir zimmî öldüğünde bir Müslümana vasiyette bulunmuş ve bir kimsede ölen kimseden alacağı olduğunu iddia ederse ve zimmîlerden şahit gösterirse, istihsanen onların şahitliği kabul edilir.528