• Sonuç bulunamadı

ZOR VE SİLAH KULLANMAK SURETİYLE İCRA

Belgede İdarenin Re'sen İcra Yetkisi (sayfa 154-173)

Türk İdare Hukukunda idarenin re’sen icra yetkisinin görünüm şekillerinden biri de zor ve silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilen icradır. Türk İdare Hukukunda idarenin re’sen icra yetkisinden yalnızca zor kullanmak suretiyle icra anlaşılmadığından, bu icra yöntemi re’sen icranın yalnızca bir yönünü teşkil etmektedir. Bu bağlamda re’sen icra teorisi kapsamında bir idari işlemin gerekleri, muhatabı tarafından gönüllü olarak yerine getirilmiyor ve ayrıca direnme de gösteriliyorsa, bu durumda idare, zor veya silah kullanarak işlemin yerine getirilmesini sağlayabilir. Burada idareden kasıt, şüphesiz kolluk güçleridir. ONAR’ın da ifade ettiği üzere kolluk, idare gücünün maddi unsurunu ve re’sen hareket etme yetkisinin cebir vasıtasını oluşturur633.

Re’sen icra yetkisinin cebir unsurunu oluşturan kolluğun, güç ve silah kullanma yetkisi, diğer cebri icra yöntemlerinden daha ağır sonuçlara neden olduğundan, ancak belli koşulların gerçekleşmesi halinde başvurulabilecek bir yetkidir. İdare koşulları oluştuysa, cebri bünyesinde barındıran kolluk yetkisini kullanmak zorundadır. Başka bir ifadeyle, idare kolluk yetkisini kullanmaktan vazgeçemeyecektir634. Önemli olan silah kullanmaya varacak

olan kolluk yetkilerinin meşru sınırlar içinde kullanılmasıdır.

Zor ve silah kullanma yetkisi kendisini en çok, yakalama, tutma, şüpheli veya tutuklunun kaçma girişimlerinin önlenmesi, kolluk görevlisine direnme veya direnmenin ötesine geçecek biçimde saldırma, yasa dışı toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin dağıtılması ve terörle mücadele kapsamında yapılan operasyonlarda kendini göstermektedir635. Bu çalışma

kapsamında biz her bir durumu ayrı olarak ele almak yerine, ortak ve genel bir değerlendirme yapmak suretiyle cebri icra yöntemi olarak kolluğun zor ve silah kullanma yetkisinin kapsamından, bu yetkilerin kullanılma usulünden ve tabi olacağı hukuki sınırlardan bahsetmeye çalışacağız.

a. Zor ve Silah Kullanma Yetkisinin Meşru Temelleri

En ilkel sosyal birimden en karmaşık sosyal yapıya kadar her topluluğun bir arada yaşayabilmesi için belli bir düzenin ve kuralların varlığı gerekir. Toplumlar ancak güvenli

633 ONAR, C. III, s. 1478.

634 CİN, Emine, “Kamu Düzeni, Kolluk Faaliyeti ve Arama Yetkisi”, Prof. Dr. Ali Naim İNAN’a Armağan,

Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2009, 1109-1138, s. 1111.

635 GÜZELOĞLU, Turan, Kolluğun Kuvvet ve Silah Kullanma Yetkisi- Kolluğun Orantısız Güç Kullanımı

139

bir ortamda huzurlu bir şekilde düzenli olarak varlıklarını devam ettirebilir. Bunun için de Hobbes’a göre kuruluş sebebi ve gerçek amacı güvenliği sağlamak636 ve herkesin doğal

yaşam hakkını korumak olan637 devletin birtakım zorlama araçlarından yararlanması doğal

kabul edilir. Modern devletin nitelikleri konusunda düşünürlerin belli bir vasıf üzerinde uzlaştıkları göze çarpar ki bu da devletin şiddet kullanma tekelidir638. Fiziksel şiddet

üzerindeki devlet tekelinin, meşruluğunu toplumsal barış ve güvenliği gerçekleştirme hedefinden aldığı kabul edilmektedir639. Ancak şiddet tekelinin devlete verilmesi durumunda modern devlet, toplumsal şiddeti yok etmek adına, sahip olduğu bu tekeli tek taraflı bir baskı aracına dönüştürmeye meyleder. Hiçbir devlet de salt baskı kurma gücüne dayanarak uzun süre ayakta kalamaz640. Modern zamanların en fazla şiddet uygulayan devletleri bile, örneğin

Stalin’in Sovyetleri veya Hitler Almanya’sı, iktidarlarını salt şiddete dayandırma yolunu seçmemişlerdir641. Bu anlamda devletlerin kullanacağı bir “emniyet kemeri vazifesi gören”

hukuk devleti devreye girer642.

Weber’e göre sürekliliği olan zorunlu bir siyasal örgüt, idareyi yürüten memurları ve kurulan düzene itaati sağlayabilmek için meşru olarak fiziksel güç kullanım tekelini elinde bulundurduğu sürece devlet olarak adlandırılabilir643. Günümüz modern devlet anlayışının

bir gereği olarak da iktidarı elinde bulunduran devlet, üzerine düşen görevleri yerine getirebilmek, kamusal hizmetleri aksamadan yürütebilmek, kamu düzenini sağlayabilmek adına hukuk kurallarına uyulmasını temin edebilmek için meşru olarak fiziksel güç kullanım imkanına sahip olmalıdır. Elbette bu güç, yine hukukun çizdiği sınırlar içinde kullanılabilen,

636 GÜRİZ, Adnan, Hukuk Felsefesi, Siyasal Kitabevi, Ankara 2014, s. 183.

637 AĞAOĞULLARI, Mehmet Ali/KÖKER, Levent, Kral- Devlet ya da Ölümlü Tanrı, İmge Kitabevi, 4. Baskı,

Ekim 2009, s. 267.

638 SANCAR, Mithat, “Şiddet, Şiddet Tekeli ve Demokratik Hukuk Devleti”, Doğu-Batı Dergisi, S. 13, Kasım

Aralık Ocak, 2000-2001, 25-45, s. 27.

639 SANCAR, “Şiddet, Şiddet Tekeli ve Demokratik Hukuk Devleti”, s. 28.

640 PIERSON, Christopher, Modern Devlet, Chiviyazıları Yayınevi, İkinci Basım, 2015, s. 39. 641 PIERSON, Modern Devlet, s. 23.

642 SANCAR, “Şiddet, Şiddet Tekeli ve Demokratik Hukuk Devleti”, s. 28. 643 PIERSON, Modern Devlet, s. 22.

140

kontrollü bir güçtür ve devletin zor kullanabilmesi ya idare hukukundan kaynaklanan bir yetki ile veya bir suç vesilesiyle söz konusu olur644.

Hukuki ve manevi bir şahsiyet olan devletin koruma ve kamu düzenini sağlama görevi dolayısıyla somutlaşması, kamu gücünü temsil eden kolluk görevlileri sayesinde olmaktadır645. Ancak günümüzde devletin meşru zor kullanım yetkisi sadece az sayıdaki

kuruluşa verilmiştir646. Bunlar da temelde ordu647 ve kolluktur648. Bu bakımdan kolluk

kavramı ile zor kullanma yetkisi birbirini tamamlayan kavramlardır649.

Hiç şüphesiz kamu düzeni ve güvenliği zor kullanmadan da temin edilebilir. Ancak hukuk kurallarını ve bireysel işlemleri uygulayan devletin icra gücü olan kolluk650, kamu düzeni ve güvenliğini sağlama noktasında sıklıkla zor kullanmak durumunda kalır651. İşte

idarenin kolluk güçleri aracılığıyla kullanmış olduğu kamusal güç, re’sen icra yetkisinin bir türü olarak cebri icranın somut bir yönünü oluşturmaktadır.

Kişinin yaşam hakkına, maddi ve manevi bütünlüğüne veya malvarlığına hukuka aykırı biçimde yönelen her tür hareket, gerek uluslararası hukuki düzenlemelerde, gerekse Anayasada yasaklanmıştır. İdareye aldığı kararları uygulamaya koyması için gerektiğinde zor kullanma yetkisi verilmesi, bir anlamda bu yasağa getirilmiş istisna niteliğindedir. İşte bu nedenle, zor kullanmanın hukuki niteliği, kapsamı ve sınırları çok net çizilmelidir. Kolluk

644 YENİSEY, Feridun, “Polis Hukukuna Giriş”, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk

Araştırma Merkezi, Türk Ceza Hukuku Derneği, Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer Armağanı, C. II, Ankara, Şubat 2008, 1321-1383, s. 1358.

645 KAYGUSUZ, Ziyaeddin, Zor ve Silah Kullanmada “Standart Bir Uygulama Modeli” Ölçülülük İlkesi (GE-

EL-OR Ölçü Testi)- Doktrinde, Yüksek Mahkeme Kararlarında ve Uluslararası Belgelerdeki Kriterler Işığında Temel Hak ve Özgürlüklere Müdahale ve Sınırlama, Bilge Yayınevi, Ankara, 2016, s. 22.

646 YENİSEY, Kolluk Hukuku, s. 189.

647 Askeri kuvvetler idare kudretinden sayılmasalar da idare gerektiği hallerde tüm milli kuvvetlerin yardımına

başvurabilir. OSTEN, İdare Hukuku Dersleri, s. 25.

648 Kişinin yaşam hakkını korumak, kişi özgürlüğü ve güvenliği dolayısıyla da kamu düzenini ve güvenliğini

sağlamakla yükümlü olan devlet ve dolayısıyla da idare, elinde bulundurduğu kamusal gücü daha çok kolluk ile kullanmaktadır. YOKUŞ SEVÜK, Handan, “Kolluk Görevlilerinin Silah Kullanma Yetkisi ve Yaşam

Hakkı”, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, IX/2, Özel Sayı: Prof. Dr. Duygun Yarsuvat’a

Armağan, 239-284, s. 240.

649 KAYGUSUZ, Ölçülülük İlkesi, s.71.

650 SOYASLAN, Doğan, “Kolluğun Zor Kullanma Yetkisi”, Prof. Dr. Ali Naim İNAN’a Armağan, Seçkin

Yayıncılık, Ankara, 2009, 1271-1281, s. 1271.

651 KIZILYEL, Serkan, Temel Hak ve Özgürlüklerin Kısıtlanmasında Kamu Güvenliği Ölçütü, Beta Basım

141

tarafından kullanılan güç ancak, bu sınırlara ve usullere uygun biçimde kullanılması halinde meşrulaşır ve işlevsel kullanılabilir652.

İdarenin zor kullanma görevi ve yetkisi ya bir kanun hükmünden ya da yetkili bir merciin emrinden kaynaklanır. Dolayısıyla kolluğun zor kullanma yetkisi temelde iki şekilde tezahür eder. Bunlardan ilki bir kanun hükmünün icrası olarak zor kullanma, diğeri ise yetkili bir merciin emrinin icrası olarak zor kullanmadır. Kolluğun bir kanun hükmünün veya bir emrin icrası kapsamında zor kullanması bir anlamda yaşam hakkı, maddi ve manevi bütünlüğü ve malvarlığına yönelik olarak gerçekleştirilecek eylemi hukuka uygun kılar. Zira burada bir hukuka uygunluk nedeni bulunmaktadır. Türk Ceza Kanunu’nun ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler olarak bir kanun hükmünün ve bir emrin yerine getirilmesi halinde kanun hükmünü veya emri uygulayanın sorumlu olmayacağı açıkça düzenlenmiştir653. Hukukun bütünlüğü ilkesinin bir sonucu olarak bir fiilin hukukun

bir alanında hukuka uygun, diğerinde hukuka aykırı kabul edilmesi mümkün olmayacağından654 ceza hukuku alanında hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilen

nedenler idare hukuku bakımından da aynı etkiyi doğuracaktır. Bu kapsamda örneğin, kolluk güçlerinin görevlerini ifa ederken, direnmenin de ötesine geçecek biçimde bir saldırı ile karşılaşmaları halinde, meşru müdafaa hukuka uygunluk nedeni çerçevesinde kuvvet kullanmaları mümkündür.

b. Zor ve Silah Kullanma Yetkisinin Hukuki Dayanakları

İdarenin işlemlerinin gereklerini cebir kullanmak suretiyle icra etmesi Türk İdare Hukuku bakımından istisnai bir durumdur. Zira her ne kadar modern devlet anlayışı içinde devletlerin güç kullanma tekeline sahip olduğu kabul edilse de, bu güç tekelinin devletin vatandaşlarına yönelik bir tehdit biçiminde algılanmaması ve hukukla sınırlandırılması gerekir. Danıştay’ın da idarenin re’sen icra yetkisi kapsamında cebir kullanması hakkında vermiş olduğu bir kararında655 vurguladığı üzere, bazı idari işlemlerin re’sen icrası için

idarenin cebre başvurması gerekebilir. Ancak idarenin cebir kullanabilme yetkisi, kulanılan

652 AKGÜL, Aydın, Genel İdari Kolluk Faaliyetleri ve Yargısal Denetimi, Adalet Yayınevi, Mart 2016, s. 164. 653 TCK, Madde 24- (1): “ Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez. (2) Yetkili bir merciden

verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri uygulayan sorumlu olmaz.”

654 KOCA, Mahmut/ÜZÜLMEZ, İlhan, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2013,

s. 259-260; ÖZGENÇ, İzzet, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayıncılık, Ankara, Eylül 2016, s. 287; HAKERİ, Hakan, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ağustos 2016, s. 301.

142

cebrin kişi hak ve hürriyetlerine müdahale oluşturması nedeniyle, kural olarak bulunmamaktadır. İdarenin cebri müdahalesinin hukuka uygun olması için gereken en önemli şart, cebir kullanma yetkisinin yasalarla açıkça öngörülmüş olmasıdır.

Danıştay kararında ifade edildiği gibi, Türk hukukunda idarenin re’sen icra yetkisi kapsamında zor kullanabilmesi için açık bir yasal dayanağın varlığı zorunlu kabul edilmektedir656. Bu kapsamda kolluğa zor ve silah kullanma yetkisi veren en temel düzenleme, 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’dur. Bu kanun, kolluğun görev ve yetkilerine ilişkin temel düzenleme niteliğindedir. Kanun’un 2007 yılında düzenlenen hali ile “Zor ve silah kullanma” başlıklı 16. maddesinde, kolluğun zor ve silah kullanma yetkisinden açıkça bahsedilmektedir. Buna göre; “Polis, görevini yaparken direnişle

karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir.

Zor kullanma yetkisi kapsamında, direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedenî kuvvet, maddî güç ve kanunî şartları gerçekleştiğinde silah kullanılabilir.

İkinci fıkrada yer alan;

a) Bedenî kuvvet; polisin direnen kişilere karşı veya eşya üzerinde doğrudan doğruya kullandığı bedenî gücü,

b) Maddî güç; polisin direnen kişilere karşı veya eşya üzerinde bedenî kuvvetin dışında kullandığı kelepçe, cop, basınçlı ve/veya boyalı su, göz yaşartıcı gazlar veya tozlar, fizikî engeller, polis köpekleri ve atları ile sair hizmet araçlarını, ifade eder.

Zor kullanmadan önce, ilgililere direnmeye devam etmeleri halinde doğrudan doğruya zor kullanılacağı ihtarı yapılır. Ancak, direnmenin mahiyeti ve derecesi göz önünde bulundurularak, ihtar yapılmadan da zor kullanılabilir.

656 Zor kullanma yetkisinin ancak kanunla verilebilmesi gerekirken, hukukumuzda bazı hallerde yönetmelikle

de bu hususun düzenlendiği görülmekte ve bu durum temel hak ve hürriyetlere ağır müdahale niteliği taşıdığı gerekçesiyle eleştirilmektedir. Örneğin Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Yönetmeliği’nin 49. maddesinde, “Jandarma, ilgili mevzuatına göre silah kullanma yetkisine sahiptir.” denmek suretiyle, silah kullanma yetkisinin kapsamı ve nasıl kullanılacağı konusunda kanuna yollama yapılmakla beraber, silah kullanma yetkisinin doğrudan yönetmelikle verildiği dikkat çekmektedir. ÖZGENÇ de zor ve silah kullanma yetkisi ile ilgili olarak yönetmelikle düzenleme yapılmasını, Anayasa’nın kişi hak ve hürriyetlerine ilişkin olarak ancak kanunla sınırlama ve düzenleme yapılabileceği hususundaki genel ilkeyle bağdaşmadığının altını çizmiştir. ÖZGENÇ, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Dipnot 442, s. 307.

143

Polis, zor kullanma yetkisi kapsamında direnmeyi etkisiz kılmak amacıyla kullanacağı araç ve gereç ile kullanacağı zorun derecesini kendisi takdir ve tayin eder. Ancak, toplu kuvvet olarak müdahale edilen durumlarda, zor kullanmanın derecesi ile kullanılacak araç ve gereçler müdahale eden kuvvetin amiri tarafından tayin ve tespit edilir.

Polis, kendisine veya başkasına yönelik bir saldırı karşısında, zor kullanmaya ilişkin koşullara bağlı kalmaksızın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun meşru savunmaya ilişkin hükümleri çerçevesinde savunmada bulunur.

Polis; a) Meşru savunma hakkının kullanılması kapsamında, b) Bedenî kuvvet ve maddî güç kullanarak etkisiz hale getiremediği direniş karşısında, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde, c) Hakkında tutuklama, gözaltına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin ya da suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde, d) (Ek: 27/3/2015-6638/4 md.) Kendisine veya başkalarına, işyerlerine, konutlara, kamu binalarına, okullara, yurtlara, ibadethanelere, araçlara ve kişilerin tek tek veya toplu halde bulunduğu açık veya kapalı alanlara molotof, patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu, yaralayıcı ve benzeri silahlarla saldıran veya saldırıya teşebbüs edenlere karşı, saldırıyı etkisiz kılmak amacıyla ve etkisiz kılacak ölçüde, silah kullanmaya yetkilidir.”

Bu düzenlemenin yanında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 2571 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 1481 sayılı Asayişe Müessir Bazı Fiillerin Önlenmesi Hakkında Kanun, 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu, 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu, 6831 Sayılı Orman Kanunu, 442 sayılı Köy Kanunu, 211 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun, 772 sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu, 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu, 4081 sayılı Çiftçi Mallarını Koruma Kanunu, 1721 Sayılı Hapishane ve Tevkifevlerinin İdaresi Hakkında Kanun, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu gibi pek çok kanunda kolluğa zor ve silah kullanma yetkisi veren hükümler bulunmaktadır.

Kolluğun zor ve silah kullanması konusunda PVSK’nın 16. maddesinde öngörülen esaslar genel düzenleme niteliğindedir. Bu kapsamda eğer somut olay bakımından özel

144

kanunlarda ayrı usul ve esaslar getirilmişse bunlar uygulanmalı, aksi halde PVSK’de yer alan kurallar çerçevesinde zor ve silah kullanılması gerekmektedir.

c. Zor ve Silah Kullanma Yetkisi Kapsamında Başvurulan Zorlama Araçları ve Bunlara Başvurma Koşulları

Kolluk, kanunla kendisine verilmiş olan zor kullanma yetkisini kullanırken belli araçlardan yararlanır. Ancak bu araçları da yine kanunun belirlediği şekillerde ve yöntemlerle kullanması gerekir. Bu durum kanunilik ilkesi ve hukuk devletinin zorunlu bir gereğidir. Zira zor ve silah kullanma, idarenin kişiler ve eşyalar üzerinde657 ağır sonuçlar

doğuran bir re’sen icra yöntemidir.

PVSK’nin “Zor ve silah kullanma” başlıklı 16. maddesi uyarınca; görevini yaparken direnişle karşılaşan ve bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilendirilen polis, bu yetki kapsamında direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedenî kuvvet, maddî güç ve kanunî şartları gerçekleştiğinde silah kullanabilecektir.

Bu düzenlemeye göre polisin zor kullanma kapsamında başvurabileceği araçlar; bedeni kuvvet, maddi güç ve silah olarak belirlenmiş olmakla beraber; doktrin buna bir de manevi zorlama araçlarını eklemektedir. Manevi zorlama, kolluğun kişiyle kurduğu iletişim sonrası emirlerine uygun hareket etmesini sağlama olarak tanımlanmaktadır658. Bu

kapsamda zorlama yalnızca fiziki bir etkiyle değil, manevi bir baskıyla da yapılabilmektedir659. Dolayısıyla re’sen icra yetkisi bağlamında kolluk tarafından zor

kullanımı ancak bu dört araç kullanılarak gerçekleştirilebilmektedir.

Manevi zorlama araçları, ihtar, uyarı, teskin, telkin, kuvvet gösterisi660 gibi birtakım

manevi baskı yöntemlerini kapsamaktadır ve kişinin veya eşyanın üzerinde, bedeni kuvvet

657 Bazen bir idari işlem bazen de bir idari eylem biçiminde tezahür eden idarenin zor kullanma yetkisinin hem

kişilere hem de eşyalara yönelik icra edilmesi mümkündür. Örneğin 6183 sayılı Kanun’un “Zor kullanma” başlıklı 80. maddesi uyarınca; haciz sırasında gerektiğinde kilitli yerlerin açılması için kilidin kırılması, eşya üzerinde uygulanan zor kullanmaya örnek iken, üzerinde kıymetli mal bulunduğu tespit edilen borçlunun bunları rızasıyla teslim etmemesi halinde şahsına karşı da zor kullanılması, kişi üzerinde uygulanan zor kullanmaya örnek teşkil eder. Daha önce de ifade edildiği üzere, Alman İdare Hukukunda da idarenin zor kullanma yetkisinin hem kişiler hem de eşyalar üzerinde var olduğu kabul edilmektedir.

658 YENİSEY, Kolluk Hukuku, s. 187.

659 GÜNDOĞAN, Kadir/KOÇ, Cihan, ÖZBUDAK, Coşkun, Kolluğun Önleyici ve Adli Görevleri, 8. Baskı,

Ankara, Eylül 2013, s. 198.

660 GÜNDOĞAN/KOÇ/ÖZBUDAK, Kolluğun Önleyici ve Adli Görevleri, s. 200. PVSK’nin 16. maddesi

145

ve maddi gücün aksine fiziksel bir etki doğurmamakta ve kolluk ile kişi arasında sözlü iletişim ile sınırlı kalmaktadır661. Kişi ve eşya üzerinde fiziksel etki doğuran bedeni güç;

direnen kişilere karşı veya eşya üzerinde, bedensel kuvvetin başka araçlar olmadan aktarılmasıdır662. Kol veya bacak darbesi663, kişinin kolundan tutmak suretiyle etkisiz hale

getirilmesi örnek olarak verilebilir. Maddi güç ise; polisin direnen kişilere karşı veya eşya üzerinde bedenî kuvvetin dışında kullandığı kelepçe, cop, basınçlı ve/veya boyalı su, göz yaşartıcı gazlar veya tozlar, fizikî engeller, polis köpekleri ve atları ile sair hizmet araçlarını kapsamaktadır664.

Mevzuatla belirtilen bu zorlama araçlarından hangisine başvurulabileceğine karar verme konusunda kolluğun takdir yetkisi bulunmaktaysa da idare, bu seçimi yaparken bazı esasları gözetmek durumundadır. Kamu Denetçiliği Kurumu’nun 2013 yılındaki Gezi Parkı olayları kapsamında kendisine yapılan başvuru sonucunda vermiş olduğu kararında, “Polis,

olayın vahameti ve cesametine göre kanun dairesinde dilediği zor kullanma araçlarını seçme özgürlüğüne sahip olsa da başta yaşam hakkı olmak üzere, kişinin fizik ve ruh sağlığına zararlı sonuçlar doğuracak bir araç ve usul kullanamaz.”665 demek suretiyle, kullanılacak

zorlama aracının seçilmesi konusunda dikkatli olunması gerektiğini vurgulamaktadır. Dolayısıyla idarenin başvurduğu zorlama aracını seçmede sahip olduğu takdir yetkisini kullanırken somut olayın özelliklerini de dikkate alarak ölçülülük ilkesi, temel haklara saygı, kamu yararı gibi pek çok ilkeyi göz önünde bulundurması bir gerekliliktir.

Kolluk kuvveti olarak “polisin ayırt edici yetkilerinden birisi olan silah kullanma

yetkisi”666 ise, diğer zorlama araçlarından daha ağır etkiler doğurma ihtimali olan bir

yetkidir. Bu nedenle silah kullanma yetkisi üzerinde ayrıca durulması gerekir.

PVSK’nin 16. maddesi uyarınca polis, kanuni şartları gerçekleştiği takdirde silah kullanabilecektir. Ancak bu düzenlemede silah tabirinden ne anlaşılması gerektiği

ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 24. maddesi uyarınca kanuna aykırı yapılan gösteri yürüyüşünün dağıtılması için mahallin güvenlik amirlerince topluluğa, kanuna uyarak dağılmaları aksi halde zor kullanılacağı ihtarının yapılması manevi zorlama araçlarına örnek olarak verilebilir.

661 AKGÜL, Genel İdari Kolluk Faaliyetleri ve Yargısal Denetimi, s. 164. 662 AKGÜL, Genel İdari Kolluk Faaliyetleri ve Yargısal Denetimi, s. 165. 663 SOYASLAN, “Kolluğun Zor Kullanma Yetkisi”, s. 1276.

664 PVSK, Madde 16/3.

665 Kamu Denetçiliği Kurumu Tavsiye Kararı, Şikâyet No: 03.2013/310, Karar No: 2013/90. 666 PVSK, Madde 16 Gerekçesi.

146

konusunda açık bir tanım bulunmamaktadır. Türk Ceza Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 6. maddesinde ise silahın açık bir tanımı yapılmıştır667. Ancak bu düzenleme, silah kavramını

Belgede İdarenin Re'sen İcra Yetkisi (sayfa 154-173)