• Sonuç bulunamadı

3. BÖLÜM: SOSYAL DURUM

3.2 Konya’da Toplumsal Yapı 1 Zimmîler

3.2.1.2 Zimmîlerle İlgili Fermanlar

22 numaralı sicilde zimmîlerle ilgili kaydedilmiş ilk ferman 12-2 numaralı ve 18 rebiyülahir 1040 (24 Kasım 1630) tarihinde İstanbul’dan gönderilmiştir. Belge incelendiğinde Konya ve Niğde metropoliti Orkilüs’ün kendi yetki alanı içinde olmasına rağmen emir ve uygulamalarına uymayan papazlar ve sorumlu olduğu coğrafyadaki idarecilerle yaşadığı sorunlarını dile getirdiği birçok şikâyet hususu göze çarpmaktadır. Ayrıntılı olarak bakıldığında metropolit Orkilüs’ün şikâyetleri sırası ile şöyledir;

1. Metrepolidliğime müte’allık zikr olunan kâdılıklarda vâki’ papazlar ve keşîşlerin vesâ’ir zimmîlerin senevî mîrî rûsmün ve tasadduk akçalerin ve panayırların ve nikâhların ve manâstırları resmine vesâ’ir metrepolidlik mahsûlün elime verilen berât-ı hümâyûn mûcibince cem’ ider iken ba’zısını vesâ’ir ehl-i ‘örf tâ’ifesi hılâf-ı şer’ ve kânûn bi-vech dâhl ve rencîde ederler. 2. Deyn-i mîrî rûsmünü cem’ ider iken bazı kimesneler gelib sen bize söğdün ve

oğlanlarımızı ayarttın veya sana kırk akça virdik deyü hılâf-ı şer’-i şerîf rencîde ederler.

3. Muhavvef mehatîk olan yerlerden ahsen vechile geçmek içün libâsımızı tağyir idüb silah erbâbı gösterdikde bazı yerlüler ve bendeleri ve subaşıları ve sipâhî ve yeniçeri ve sâ’ir ehl-i ‘örf tâ’ifesi mücerred celbi mâl içün sen libâsın tağyir eylemişsin deyü ve silah esbâbı gösteresin deyü bi-vechi hılâf-ı şer’ ve kânûn rencîde ederler.

4. Metrepolidliğime müte’allık yerlerde vâki’ bir papaz veya keşîş veyahud bir kulumuz mürd olsa mu’tad-ı kadîm üzere patrike ‘aid olan metrûkatına elde olan berât-ı şerîf mûcibince patrik içün zabt ve kabz eylemek istedikde hâricden beytû’l-mâl ve kassam âdemleri hılâf-ı şer’ ve mugayir-i berât-ı hümâyûn dâhl iderler.

5. Azl ve nâsba müstehâk olan papazları ve keşîşleri ayinimiz mûcibince ahz ve nâsb eyledikde hâricden bazı kimesneler aramıza girüb ayini atilemizi muhâlif red olunan papaza papazlık ettirirler.

6. Ba’zı karye papazları benim ma’rîfetim yok iken nikâh câ’iz olmayan kefereye nikâh iderler.

7. Deyn-i mîrî cem’inde iken tasarrufunda olan bargir ve katırı bazı kapıkulları ve ulaklar elinden alub altı ay bir yerde sâkin olmadan yanımda olan adamlarımdan yer haracı taleb idüb rencîde iderler.

Yukarıdaki şikayete mevzu bahis olan durumlara bakıldığında 1, 3, 4, ve 7. maddelerde metropolitin kendi görev alanı içinde, elindeki yetkiyi kullanarak yapmak istediği vergi toplama, papaz ve keşiş atama vesair faaliyetlerine ehl-i örf tarafından müdahale söz konusudur. Osmanlı taşra teşkilatında idarecilik ve askerlik görevlerini yürüten ehl-i örf sınıfında subaşı, sipahi, yeniçeri, beytül-mal emini, kassamlar, kapı kulları gibi çok geniş bir görevli zümresinin metropolite karışmalarının temelinde, kendileri için daha fazla ekonomik kazanım elde etme çabası bulunmaktadır186. Beşinci ve altıncı maddelerde metropolitin azl ettiği papazların görev yapması ve bazı köy papazlarının metropolitin bilgisi dışında uygun görmediği nikahları yapması ile ilgilidir ki bu zimmî toplumun kendi iç meselesi olarak görülmelidir. İkinci maddede ise metropolitin iddia ettiği mağduriyetin müsebbibi belli olmamakla birlikte yaşanan olayların vergi toplama esnasında gerçekleşmiş olması, zimmî vatandaşlar tarafından metropolite vergi tahsili esnasında zorluk çıkarılması olarak yorumlanabilir.

Zimmîlerle ilgili olan diğer ferman ise 195-1 numaralı belge olup 29 Cemâziye’l-ûla sene 1036 (15 Şubat 1627) tarihinde Bircan isimli Ermeni vatandaşın orduyı hümayuna gelip şikayetlerini bir dilekçe olarak sunması üzerine Karaman beylerbeyi ve Konya kadısına yönelik olarak hazırlanmıştır. Belgede zimmî Bircan’ın şikayeti şu şekilde yer almakadır; Mukaddemâ Bozok’ta sâkin olub otuz sene beru gelüb Konya’da tevâttun idüb birkaç zimmîler medine-i münevvereye ve birkaç zimmî dahî âsitâneye Hazret-i Mevlânâ Celâledîn-i Rûmî kuddise sirruhü’l- ’âzîzin vakfına kayd olub evkâf-ı mezbûreye vergilerin virüb edâ idüb kusurları yok iken mezbûr Adana Sancağı’nın âdemleri gelüb kânûn ve defter mûcibince resm-i bennâklarını aldıkdan sonra kana’at eylemeyüb çiftbozan vergi veyahud kadîmi

186 Ayrıca 195-1 numaralı belgede zimmi vatandaşın şikayeti, ehl-i örfün usülsüz vergi talebi dolayısı

ile ekonomik içerikli olup zimmi- Müslüman ilişkileri veya ayrımı gibi bir durumla alakası söz konusu değildir.

sâkin olduğunuz yere gidün deyü bunları rencîde eylediklerin bildirüb. Buna göre Bozok’tan göç edip Konya’da iskan etmelerinin üzerinden otuz sene geçmesine rağmen Adana Sancağı’nın ehl-i örf görevlilerinin bu zimmîlerden bennak resminden başka çiftbozan vergisi almak istemelerinden kaynaklanmaktadır. Osmanlı’da çiftbozan vergisi tımar sisteminin ve üretimin devamlılığını sağlamak için konulan bir vergi olup ‘devletin kendisine arazi tahsis ettiği kimseyi, bu arazinin sebepsiz yere terki yüzünden para cezasına çarptırması’187 olarak belirtilmektedir. Bu tanıma baktığımızda çiftbozan vergisi talebi haklı gibi görünmektedir. Ancak fermanın devamında belirtilen ‘göçüb gideli on yıl mürûr etmiş ise kaldırmak olmaz hılâf-ı şer’ ve kânûn rencîde olunmaya’ örfi hükmü ile sorumlu olduğu araziyi terk edenlerin on yıla kadar geri getirilmeleri veya çiftbozan vermeleri uygun görülürken daha fazla süre uzak olanların artık arazinin getirdiği mükellefiyetlerden mesul olamayacakları belirtilmiştir. Bu sebeple fermanda çiftbozan talep edenlerin men ve def edilmesi hususunda bir hüküm ortaya çıkmıştır. Bu sonuç Osmanlı Devleti’nin halkına herhangi bir ayrım gözetmeksizin kanun ve hükümler çerçevesinde eşitlikçi bir yönetim uyguladığının ispatına dair klasik bir örnek olarak gözükmektedir.