• Sonuç bulunamadı

ZİMMET SUÇU İLE İLİŞKİSİ

III. İRTİKAP SUÇUNUN DİĞER SUÇLARLA MUKAYESESİ

III.VI. ZİMMET SUÇU İLE İLİŞKİSİ

Zimmet; TCK'nun 247. maddesinde düzenlenmekte olup madde; “(1) Görevi nedeniyle zilyedliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kamu görevlisi, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(3) Zimmet suçunun, malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilebilir.” şeklindedir.

TCK'nun 247/1. maddesi basit zimmeti, 247/2. maddesi nitelikli zimmet olarak tavsif edilmiştir. Zimmet suçunun faili kamu görevlisi olabilir. Kişinin kamu görevlisi olup olmadığını belirlerken, ifa ettiği görevin niteliğinin göz önünde bulundurulması gerekir. Bu fiili kamu görevlisi olmayan kişiler işlerse diğer şartlarında bulunması halinde güveni kötüye kullanma suçu (TCK 155) oluşabilir. Örneğin odacı veya kapıcının bir şeyi zimmetine geçirmesi halinde 247. madde uygulanmaz81.

Zimmet suçu, kamu idaresinin güvenilirliğine ve işleyişi aleyhinde işlenen cürümlerdendir. Zimmet suçunun cezalandırılması ile korunmak istenen hukuki

menfaat, kamuya ait değerlerin dürüst bir şekilde idaresini ve kullanılmasını sağlamaktır. Kamu görevlisi, bu görevi dolayısıyla zilyedliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu mallar üzerinde ancak görevinin gerektiği şekilde tasarrufta bulunabilir. 247. maddeye ilişkin metinde, kamu görevlisinin bu mallar üzerinde görevinin gerekleriyle bağdaşmayan tasarrufta bulunması, bu malları kendisinin veya başkasının zimmetine geçirmesi, suç olarak tanımlanmıştır.

Zimmet suçunun konusu, taşınır veya taşınmaz maldır. Suç konusu malın zilyedliğinin kamu görevlisine devredilmiş olması veya kamu görevlisinin bu mal üzerinde koruma ve gözetim yükümlülüğünün bulunması gerekir. Diğer bir ifadeyle zimmete konu mal, kamu görevlisine görevinin normal fonksiyonu icabı ve ilgili mevzuata uygun belgeler esas alınarak tevdi edilmiş olmalıdır. Eğer fail, sahte belge düzenleyerek zimmet konusu malı ele geçirmişse, zimmet suçu oluşmaz. Kullanılan belgenin aldatıcılık kabiliyeti varsa, evrakta sahtecilik suçu vardır. Aldatıcılık yeteneği yoksa, görevi kötüye kullanma suçu oluşur. Zimmete konu malın mülkiyetinin devlete, herhangi bir kamu kurumuna ya da herhangi bir kişiye ait olması arasında fark bulunmamaktadır.

Zimmet suçunun oluşabilmesi için, suç konusu malın zimmete geçirilmesi gerekir. Zimmete geçirme, suç konusu mal üzerinde malikmiş gibi tasarrufta bulunmayı ifade eder. Bu tasarruflar, suç konusu şeyin mal edinilmesi, amacı dışında kullanılması, tüketilmesi şeklinde olabileceği gibi, bir başkasına satılması, verilmesi şeklinde de gerçekleşebilir. Zimmete geçirme olgusu, icrai bir davranışla gerçekleşebileceği gibi, ihmali bir davranışla da gerçekleşebilir82. Zimmet suçunun oluşabilmesi için, suç konusu malın kamu görevlisinin şahsının veya bir başkasının zimmetine geçirilmiş olması arasında fark bulunmamaktadır. Failde mal edinme kastı bulunmalıdır. Genel kasdın varlığı yeterli olup, özel bir kasıt aranmamaktadır.

247. maddenin ikinci fıkrasında, nitelikli zimmet suçu düzenlenmiştir. Söz konusu fıkrada suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi halinde, verilecek cezanın artırılması öngörülmüştür. Nitelikli zimmetin basit zimmetten farkı, fiilin açığa çıkmamasını sağlayacak her türlü hileli davranışlarda bulunmak suretiyle işlenmesidir. Diğer suç unsurları basit zimmet suçu ile aynıdır.

Zimmet suçunda, suç konusu mal kamu görevlisinin zilyedliğinde veya koruma ve gözetim sorumluluğunda olduğundan; bunun zimmete geçirilmesi için herhangi bir kişinin aldatılmış olması gerekmez. Nitelikli zimmet suçunda yer alan hile, sadece zimmet olgusunun sonradan anlaşılmasının önüne geçilmek amacıyla gerçekleştirilmektedir. Bu bakımdan, nitelikli zimmet suçundaki hile, suçun delillerini gizlemeye yönelik bir davranıştır.

247. maddenin son fıkrasında, kullanma zimmetine ilişkin hükme yer verilmiştir. Bu hükümde, zimmet suçunun, malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere işlenmesi halinde, verilecek cezada indirim yapılması öngörülmüştür. Suç konusu mal üzerinde malikin bulunabileceği tasarruflarla zimmet olgusu ortaya çıktığına göre; kullanmanın malikin bulunabileceği tasarruf niteliğinde olup olmadığına bakmak gerekir. Bu nedenle, her bir kullanmanın, ilgili somut olayın koşulları göz önünde bulundurularak yapılacak bir değerlendirmeyle, zimmeti oluşturup oluşturmadığının belirlenmesi gerekir. Bu bakımdan kullanmanın salt belli bir süreyle sınırlı olması, zimmetin oluşumuna engel değildir83.

Zimmet suçunda etkin pişmanlık hali, yani meydana gelen zararın telafi edilmesi, zimmet suçunu ortadan kaldırmaz. 248. maddeye göre, etkin pişmanlık hali sadece cezada indirim yapılmasını gerektiren neden olarak kabul edilmiştir. Ancak, cezada yapılacak olan indirim oranları, etkin pişmanlığın gösterildiği zamana göre

belirlenmiştir. 248. maddenin birinci fıkrasına göre, soruşturmaya başlanmadan önce durumu soruşturmaya yetkili makamlara haber vererek zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde verilecek cezanın üçte ikisi indirilir. Etkin pişmanlığın soruşturmaya başladıktan sonra ve fakat kamu davası açılmadan önce gösterilmesi de mümkündür. Bu durumda, zimmetine geçirdiği malı aynen iade eden veya uğranılan zararı tamamen tazmin eden kişiye verilecek cezanın yarısı indirilir. Ancak, bunun için aynen iade veya tazminin gönüllü olması gerekir. Etkin pişmanlığın, ilk hükmün verilmesinden önce gerçekleşmesi halinde ise, verilecek cezanın üçte biri indirilir.

Suç konusu malın değerinin az olması durumunda da zimmet suçu oluşur. Ancak, bu durumlarda zimmet suçundan dolayı verilecek cezada belli bir oranda indirim öngörülmüştür. 249. madde metninde bu indirimin oranı belirlenmiştir84.

Bu suçta mağdur, irtikap suçundan farklı olarak devlettir. Kamu görevlisinin eylemi ile ferdin devlete olan güveni sarsılmaktadır. Suçun konusu para veya para yerine geçen evrak, senetler ve diğer mallar (menkul, gayrımenkul gibi) olması mümkündür. Zimmete konu olan malın devlete veya fertlere ait olması arasında fark yoktur. Zimmete konu olan malın faile verilmiş olması veya görevi nedeni ile muhafaza, denetim veya sorumluluğunda bulunması gerekir85.

Resmi dairelerde bulunan eşyalar (mefruşat, her türlü demirbaş, kitaplar, kanun külliyatı, hizmet için kullanılan sair vasıtalar) ekseriya muayyen bir şahsın mesuliyeti altındadır. Fakat bu hal diğer memurların zimmetine mani olmaz. Zira resmi dairede kullanmak yetkisine malik bulunduğu şeylerin kendisine tevdii edilmemiş olduğunu memurun iddia etmesine imkan yoktur. Bu hususta ölçü şu

84 TCK madde 249: “Zimmet suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza

üçte birden yarıya kadar indirilir.”

olmalıdır. Vazifesi dolayısıyla mala zilyet olan her memura mal tevdii edilmiş demektir.

Zimmete geçen mal ve eşyanın kamu görevlisine görevi nedeni ile verilmiş olması gerekir. Ayrıca, failin bu eşya ve malı kabule yetkili olması lazımdır. Faile görevi ile ilgili olmayarak teslim edilen para ve eşyanın mal edinilmesi zimmet suçunu oluşturmamaktadır. Ayrıca zimmete geçirilen şeyin belli bir değeri olması lazımdır. Çok değersiz bir şeyin kamu görevlisi tarafından şahsi ihtiyacı için kullanılması zimmet değildir. Örneğin; kamu görevlisinin çalıştığı daireden aldığı bir tabaka kağıdı veya kalemi eve getirip şahsi ihtiyacı için kullanması zimmet kabul edilemez.

İhtilasen Zimmet (Nitelikli Zimmet) diye tabir edilen 247/2.fıkrası yukarıda bahsettiğimiz zimmetin ağırlaştırılmış şeklidir. Burada fail işlediği zimmet suçunun ortaya çıkmaması için hileli faaliyetlerde bulunmaktadır. Bu hileli faaliyetin çalıştığı daireyi aldatacak nitelikte olması gerekir. Kolay bir inceleme sonucu zimmet suçunun ortaya çıkması mümkünse, basit zimmet söz konusudur. Zimmet suçunun ortaya çıkarılması için başka dairelerde bulunan kayıtların incelenmesi gerekiyorsa, zimmet nitelikli zimmettir.

Yukarda ifade ettiğimiz özelliklerden çıkarılacak neticeye göre; zimmet ile irtikap suçunun ayrımında bir güçlük bulunmamaktadır. Zimmette, kamu görevlisi, görevi gereği kendisine tevdii edilen devletin veya başkasının mallarını veya eşyasını zimmetine geçirmekte, irtikapta ise memur, görevin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak, icbar, ikna veya karşı tarafın hatasından yararlanarak kendisine veya başkasına haksız menfaat temin etmektedir. Kendi iradesi ile, yöntemine uygun olarak, mağdurun zilyetliğini devrettiği malı mülkiyetine geçiren failin eylemi zimmet suçunu oluşturur86. Ancak, ikna suretiyle aldatılarak ve yasal olduğuna

86 “Boğazkale Adliyesinde Yazı İşleri müdürü olarak görevli olup, icra memurunun yokluğunda icra

işlemlerine de bakan sanığın görevi nedeniyle haciz işlemi için yolluk gideri olarak 11.2.2000 günü takip alacaklısından makbuzla tahsil ettiği 13.000.000 liranın aynı gün reddiyatla ödemelerini yaptığı halde, fon hesabına yatırılması gereken 3.093.750 lirayı yatırmayarak uhdesinde tuttuğu ve hakkında şikayet nedeniyle

inandırılarak, sakatlanmış bir irade ile yaptırılan ödemenin mülk edinilmesi irtikap suçunun oluşmasına yol açar. Eylemin irtikap mı yoksa zimmet suçunu mu oluşturduğu mağdurun zilyetliğini devrettiği malın, özgür irade ile veya aldatılarak sakatlanmış irade ile devredilmiş olup olmamasına göre belirlenir87.

Usulüne uygun olarak; mağdur tarafından iradesi fesada uğramadan tevdi ettiği para veya eşyanın mal edinilmesi halinde zimmet söz konusudur. Tevdi; mağdurun iradesinin memur tarafından herhangi bir şekilde ikna edilerek gerçekleşmiş ise artık zimmet değil, ikna suretiyle irtikap suçu meydana gelir.

C.Savcılığınca inceleme başlatılması üzerine 22.2.2000 günü hesaba yatırmak suretiyle zimmet suçunu işlediği dosya içeriğinden anlaşılması karşısında; sanığın buna göre cezalandırılması yerine yazılı şekilde görevi kötüye kullanmaktan hüküm kurulması,…” Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 13.12.2001 tarihli, 2001/2135 E. ve 2001/7652 K. sayılı kararı.

87Belediye Başkanı sanık Mustafa'nın Belediye de memuriyet görevine yeni başlayan Adem Mutluer, Bayram Ali Öztürk ve Recep Doğrul'a Kasım 1993 ayına ait toplam 8.896.937 lira tutarındaki maaşlarını bordroya Recep Doğrul hariç diğerlerinin imzalarını almasına rağmen "bu iş burada kalsın, kimse duymasın, duyan olursa iyi olmaz" diyerek ödemeyip uhdesinde bırakmaktan ibaret eyleminde, manevi icbar'ın belirli bir şiddete ulaştığından ve adı geçen memurlarında bu sözlerin etkisi altında kaldığından söz edilemeyeceği, bu itibarla sanığın denetim ve muhafazasından sorumlu olduğu Belediyeye ait parayı maaş ödemesi gibi gösterip mal edinmesinin zimmet suçunu oluşturacağı, sanık Ramazan Kanber'in de çek keserek bankadan çektirdiği bu parayı bordro düzenleyerek adı geçen memurlara imza karşılığında maaş olarak ödemesi gerekirken diğer sanık Mustafa'nın talimatı doğrultusunda ona verip nereye sarfedildiğini de takip etmemek suretiyle zimmet suçuna iştirak ettiğinin kabul edilmesi gerekeceği gözetilmeden suç niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde irtikaptan hüküm kurulması,…” Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 30.11.2001 tarihli, 2001/1041 E. ve 2001/7285 K. sayılı kararı.