• Sonuç bulunamadı

GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU İLE İLİŞKİSİ

III. İRTİKAP SUÇUNUN DİĞER SUÇLARLA MUKAYESESİ

III.IV. GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU İLE İLİŞKİSİ

TCK 257.maddesi "(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında,

görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) İrtikap suçunu oluşturmadığı takdirde, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlayan kamu görevlisi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır." şeklindedir.

Kamu çalışanlarının görevlerini mevzuata aykırı veya belirlenen usuller dışında yapmaları ile yetkilerini kötüye kullanmaları halinde, kötüye kullanmanın biçim ve derecesine göre yasalarda çeşitli özel hükümler (rüşvet, zimmet, irtikap suçları ile konut dokunulmazlığını ihlal, sahtekarlık suçlarındaki özel düzenlemeler gibi) yer almaktadır.

Görevi kötüye kullanma niteliğini taşıyan herhangi bir fiil, yasada başka suretle cezalandırılmadığı takdirde genel ve tamamlayıcı hüküm mahiyetindeki TCK 257. maddesi kapsamına girmemektedir. Bu durum da madde metninde yer alan “Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında” ibaresi ile vurgulanmıştır. Her türlü ve her tip kötüye kullanma eylemini ayrı ayrı maddelerle düzenlemenin zorluğu karşısında konuyu genel olarak kapsayan ve karşılayan böyle bir hüküm getirilmiştir. Bu düzenlemede belirsizlik ve sınırsızlık akla gelebilirse de “kötüye

kullanma” kavramını belirlemeye çalışmak yanında “görev” kavramını açık seçik belirlemek de zorunludur.

Görevin ne olduğu yasa, tüzük, yönetmelik ve bunlara uygun olarak düzenlenen yazılı ve sözlü emirler, direktiflerden anlaşılır. Bazen disiplin cezasını gerektirebilecek eylemlerin TCK' nun 257. maddesi ile cezalandırıldığı görülmektedir.

Görevi kötüye kullanma suçunun maddi unsuru, kamu görevlisinin görevine ilişkin yetkilerini, görevinin gerektirdiğinin dışında kötüye kullanmasıdır. Yani kamu görevlisinin suç sayılan fiili görev alanına giren bir işleme dair olmalıdır. Mutlak yetkisiz olarak, yani göreviyle ilişkisi bulunmayan suç sayılan bir fiili işleyen kamu görevlisinin eylemi görev sırasında işlenmiş olmasına rağmen genel hükümlere göre değerlendirilecektir. Dolayısıyla 257. madde kapsamında bir değerlendirme yapabilmek için öncelikle soruşturma konusu fiilin kamu görevlisinin görevine dahil olup olmadığı araştırılmalıdır. Çünkü, görevli olmayan birinin görevini kötüye kullanması söz konusu olamaz ve kamu görevlisi sıfatı görevli olma sonucunu doğurmaz. Dolayısıyla kamu görevlisinin suç sayılan fiili yapmaya yetkili olduğu tespit edilmeden görevini kötüye kullandığını söylemek mümkün olamaz62.

Yargıtay bir kararında "Bazı dosyaların sanıkları olan müştekilerden; Keşif,

posta, temyiz gideri yada para cezası olarak bir miktar para vermeleri gerektiğini söyleyerek, memuriyet sıfatını kötüye kullanmak suretiyle kanunen ödenmesi gerekmeyen bu paraların ödenmesi hususunda onları ikna edip, kendilerinden makbuzsuz paralar alarak haksız çıkar sağlayan zabıt katibi sanığın eylemleri; ikna suretiyle yiyicilik suçunu oluşturduğundan, görevi kötüye kullanma suçunun unsurları yoktur." şeklinde belirtmiştir63. Burada görevi kötüye kullanma suçunun

unsurları her ne kadar oluşmuş olsa da, yasada ayrıca düzenlenen irtikap suçunun unsurları da gerçekleştiğinden; öncelikle özel suç tipinin uygulanması gerektiği sonucu çıkmaktadır64.

Karardan da anlaşılacağı üzere irtikap suçu, yasa tarafından özel olarak düzenlenmiş bir görevi kötüye kullanma suçudur. İrtikap suçunu, görevi kötüye kullanma suçundan ayıran husus; kamu görevlisinin memuriyet sıfat veya görevini kötüye kullanarak, icbar, ikna veya karşı tarafın hatasından faydalanmak suretiyle kendisine veya başkasına haksız menfaat temin etmesidir. Yargıtay görevin kötüye kullanımı suçuyla, bu suçun özel hali sayılabilecek irtikap suçunun ayrımı hususunda oldukça hassas kararlar vermiştir. Yukarda ikna suretiyle irtikap suçu için verdiğimiz örneğin dışında, icbar suretiyle irtikap suçu açısından da durum aynıdır65.

Fiilin nitelemesi yapılırken, kamu görevlisi tarafından yapılan hareketlerin icbar suretiyle işlenen irtikap suçunda manevi zor niteliğinde bulunup bulunmadığına; ikna suretiyle işlenen irtikap suçunda ise, mağduru kandırmaya yönelik olup olmadığına veya kandırıcı yada ikna edici niteliği bulunup bulunmadığına, ikna ve kandırma amacıyla yapılıp yapılmamasına göre bir değerlendirmeye tabi tutulması gerekir.

63 Yargıtay 5.Ceza Dairesi’nin, 29.02.1996 tarihli, 1995/4264 E. ve 1996/523 K. sayılı kararı

64 Sanığın, haciz işlemi yapmak üzere borçlu Emrullah'ın birlikte oturduğu babası katılanın evine gittiğinde,

borçlunun geçici olarak ilçeye gitmesi nedeniyle yokluğunda "30.000.000 lira verirsen kapına bir daha haciz gelmez" demek suretiyle memuriyet görevini kötüye kullanarak para temini hususunda ikna ederek katılandan 25.000.000 lirayı o anda, kalan 5.000.000 lirayı ise haftaya getirilmesi için taahhüt aldıktan sonra, borçlunun Ankara'da oturduğuna dair tutanak düzenleyerek ayrıldığı, katılanın anlatımı ile olayı öğrenen borçlu Emrullah'ın icra dairesine başvurduğunda yapılan tahsilatın yasal olmadığını öğrenmesi üzerine sanığın 25.000.000 lirayı iade ettiği, tüm kanıtlar ve dosya içeriğinden anlaşılmasına göre; sanığın oluşumu kabul edilen eyleminin ikna suretiyle yiyicilik (irtikap) suçunu oluşturduğu halde yazılı şekilde görevi kötüye kullanmaktan hüküm kurulması,…” Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 13.12.2001 tarihli,

2001/2135 E. ve 2001/7652 K. sayılı kararı.

65 “S.... Kapalı Ceza Evi Müdürü olan sanık Mustafa'nın, infaz Koruma Memuru İsrail'in hükümlü

Ramazan'dan 17.12.1999 günü ele geçirdiği ve Cezaevi içerisinde bulundurulması ve kullanılması yasak olan cep telefonu ile ilgili olarak Ramazan hakkında tutanak tanzimi ile yasal gereğini yapmamak karşılığında 300.000.000 lira talep ettiği aksi takdirde infazını yakarım diye zorladığı para bulması için odasından gece saat 24 sıralarında telefon açtırdığı, müşteki Ramazan'ın 23.12.1999 günü temin ettiği 250 milyon lirayı sanığa vermek suretiyle cep telefonunu alarak cezaevi dışına çıkarttığı, müşteki ve tanıkların aşamada değişmeyen anlatımları ile sabit olmakla, sanığın eyleminin memuriyet sıfat ve görevini kötüye kullanmak suretiyle müştekiyi baskı altında tutarak kendisine para vermeye zorlamak suretiyle TCK.nun 209/1. maddesi kapsamında cebri irtikap suçunu oluşturduğu gözetilmeden görevi kötüye kullanmak olarak kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması…” (5. CD , E: 2001/4586, K: 2002/1991, Tarih: 28.03.2002)

Mağdurun, kamu görevlisinin manevi zor niteliğinde olmayan veya zor boyutuna ulaşmayan davranışlarını bu nitelikte sanarak; ya da ikna ve kandırmaya yönelmeyen basit tavsiye ve öneri niteliğinde bulunan davranışlar karşısında işinin daha kolay görüleceği düşüncesi ile veya bir başka saik ve dürtüyle sağladığı yararı, 257. maddede öngörülen görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur. Kamu görevlisinin, görevini yapması karşılığında, mağdurun sağladığı yararı iade etmesi gerekirken alması ve kabul etmesi, görevi kötüye kullanma suçunun oluşmasına yol açar.