• Sonuç bulunamadı

RÜŞVET SUÇU İLE İLİŞKİSİ

III. İRTİKAP SUÇUNUN DİĞER SUÇLARLA MUKAYESESİ

III.V. RÜŞVET SUÇU İLE İLİŞKİSİ

Rüşvet suçu Ceza kanunumuzun 252 ve müteakip maddelerde düzenlenmiştir. Hukuk literatüründe rüşvet; “memurun icbar veya ikna tarzında bir hareketi olmaksızın görevi sebebiyle temin ettiği haksız menfaat” olarak tanımlanmıştır66.

5237 sayılı Kanun’un rüşvet suçuna ilişkin madde hükümlerine aşağıda yer verilmiştir:

“MADDE 252. - (1) Rüşvet alan kamu görevlisi, dört yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Rüşvet veren kişi de kamu görevlisi gibi cezalandırılır. Rüşvet konusunda anlaşmaya varılması halinde, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.

(2) Rüşvet alan veya bu konuda anlaşmaya varan kişinin, yargı görevi yapan, hakem, bilirkişi, noter veya yeminli mali müşavir olması halinde, birinci fıkraya göre verilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.

(3) Rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır. (4) Birinci fıkra hükmü, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının iştirakiyle kurulmuş şirketler, bunların bünyesinde faaliyet icra eden vakıflar, kamu yararına çalışan dernekler, kooperatifler ya da halka açık anonim şirketlerle hukuki ilişki tesisinde veya tesis edilmiş hukuki ilişkinin devamı sürecinde, bu tüzel kişiler adına hareket eden kişilere görevinin gereklerine aykırı olarak yarar sağlanması halinde de uygulanır.

(5) Yabancı bir ülkede seçilmiş veya atanmış olan, yasama veya idari veya adlî bir görevi yürüten kamu kurum veya kuruluşlarının memur veya görevlilerine veya aynı ülkede uluslararası nitelikte görevleri yerine getirenlere, uluslararası ticari işlemler nedeniyle, bir işin yapılması veya yapılmaması veya haksız bir yararın elde edilmesi veya muhafazası amacıyla, doğrudan veya dolaylı olarak yarar teklif veya vaat edilmesi veya verilmesi de rüşvet sayılır.

MADDE 253. - (1) Rüşvet suçunun işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

MADDE 254. - (1) Rüşvet alan kişinin, soruşturma başlamadan önce, rüşvet konusu

şeyi soruşturmaya yetkili makamlara aynen teslim etmesi halinde, hakkında rüşvet

suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Rüşvet alma konusunda başkasıyla anlaşan kamu görevlisinin soruşturma başlamadan önce durumu yetkili makamlara haber vermesi halinde de hakkında bu suçtan dolayı cezaya hükmolunmaz.

(2) Rüşvet veren veya bu konuda kamu görevlisiyle anlaşmaya varan kişinin, soruşturma başlamadan önce, pişmanlık duyarak durumdan soruşturma makamlarını haberdar etmesi halinde, hakkında rüşvet suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz; verdiği rüşvet de kamu görevlisinden alınarak kendisine iade edilir.

(3) Rüşvet suçuna iştirak eden diğer kişilerin, soruşturma başlamadan önce, pişmanlık duyarak durumdan soruşturma makamlarını haberdar etmesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı cezaya hükmolunmaz.”

252. Madde gerekçesine göre; rüşvet suçunun oluşabilmesi için, kamu görevlisinin elde ettiği menfaatin belli bir amaca yönelik olması gerekir. Başka bir ifadeyle, haksız menfaatin, hukuki olmayan bir işin yapılması ya da yapılmaması amacıyla temin edilmiş olması gerekir. Buna karşılık, izlenen suç siyaseti gereğince, haklı bir işin gördürülmesi amacıyla kamu görevlisine menfaat temininin, rüşvet suçunu oluşturmayacağı kabul edilmiştir. Çünkü, bu gibi durumlarda, menfaati temin eden kişi, işinin en azından zamanında yapılmayacağı konusunda bir endişeyle hareket etmektedir. Bu nedenle, haklı bir işin gördürülmesi amacına yönelik olarak menfaat sağlanması halinde, icbar suretiyle irtikap suçunun oluştuğunu kabul etmek gerekir67. Fakat bu halde haklı bir işin gördürülmesi amacına yönelik olarak kamu görevlisine menfaat temin eden kimsenin durumu muğlaktır. Her ne kadar gerekçede “Buna

karşılık, izlenen suç siyaseti gereğince, haklı bir işin gördürülmesi amacıyla kamu görevlisine menfaat temininin, rüşvet suçunu oluşturmayacağı kabul edilmiştir... ve bu halde icbar suretiyle irtikap suçunun oluştuğunu kabul etmek gerekir.” denilmişse de gerekçede yer alan bu ifadenin kanuniliği tartışılabilir. Çünkü TCK’nın “Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi” başlıklı ikinci maddesine göre Kanun’un açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz. İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz. Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Üstelik irtikap suçunun tanımında da böyle bir husus yer almamaktadır. Çünkü irtikap suçunda; ya icbar ya ikna ya da hatasından istifade etme unsuru bulunmaktadır. Halbuki haklı bir işini gördürmek amacında olan kimsenin bu amaçla kamu görevlisine menfaat temin ederken kamu görevlisi tarafından bu hususa icbar ya da ikna edilmesi söz konusu

değildir. Ortada uyuşan iki irade vardır ve bu iradenin oluşmasında taraflar arasında eşitlik söz konusu olup haklı bir işin gördürülmesi konusundaki anlaşmanın temelinde icbar, ikna ya da kişinin hatasından istifade öğesi bulunmamaktadır68.

Rüşvet suçu, menfaatin kamu görevlisi tarafından temin edildiği anda tamamlanmış olur. Ancak, izlenen suç siyaseti gereği olarak, kamu görevlisi ile iş sahibi arasında belli bir işin yapılması veya yapılmaması amacına yönelik menfaat temini öngören bir anlaşmanın yapılması durumunda dahi rüşvet suçu tamamlanmış gibi cezaya hükmedilir.

Rüşvet suçu, bir karşılaşma suçudur; bu nedenle, çok failli bir suçtur. Bir tarafta, rüşvet veren; diğer tarafta ise rüşvet alan kamu görevlisi yer almaktadır. Rüşvet veren ve alan, aynı amacın gerçekleşmesini hedeflemektedirler. Bu itibarla, veren ve alan açısından rüşvet suçu tek bir suçtur. Söz konusu suç, menfaatin temin edildiği anda tamamlanmış bulunmaktadır. Menfaat temin edilinceye kadar suça iştirak mümkündür. Bu nedenle, söz konusu suç tanımı kapsamında “rüşvete aracılık eden” kavramına yer verilmemiştir69.

Rüşvet suçunun oluşabilmesi için, amaçlanan şeyin kamu görevlisinin görevine giren bir iş olması gerekir. Kamu görevlisinin görevine girmeyen bir işin yapılması amacıyla menfaat temini halinde, rüşvet suçu oluşmaz.

68Kartal C.Başsavcılığı infaz kalemi Zabıt Katiplerinden olup, taşra ilamlarının her türlü muameleleri ile dahili ilamlardan ödeme ve davetiyelerin muamelesini yapmakla görevli sanığın 97/657 taşra nolu dosyada 1 yıl 3 ay kesinleşmiş hapis ceası bulunan ve 18.6.1997 tarihli tehir kararı ile 4 ay süreli olarak 18.10.1997 tarihine kadar infazının ertelenmesine karar verilen ve süre bitiminde infaz bürosuna gelen müşteki Ahmet Çevik'e ait infaz evrakının müddetname tanzim edilip hükümlünün cezasının infazı için gerekli işlemler yapılmak üzere infaz bürosunda görevli C.Savcısına teslim etmesi gerekirken müşteki hakkında çıkarılan yakalama müzekkerelerini de infaz için emniyete göndermeyip infazı geçiktirmek için anlaştığı ve meşru zeminde bulunmayan müştekiden değişik zamanlarda ve belli miktarlarda para almak suretiyle TCK.nun 212/2.maddesine uygun teselsül eden nitelikli rüşvet almak suçunu işlediği anlaşıldığı halde suç niteliğinde yanılgıya düşülerek cebri irtikapa tam teşebbüsten hüküm kurulması,…” Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 12.07.2000 tarihli, 2000/3488 E. ve 2000/4078 K. sayılı kararı.

Rüşvet çok failli suçlardandır. Taraflardan her biri bağımsız fail durumunda olup; haklarında iştirak hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. (İştirak hususu sadece suçun faiilerine yardım edenler hakkında sözkonusu olabilir.) Rüşvet suçunun oluşması için bir anlaşmanın varlığı zorunlu olunca, bu suçta iki tarafın bulunduğu daha net bir şekilde görülür70. Bu itibarla haksız çıkar verenin eylemi ile bunu kabul eden kamu görevlisinin eylemi birbiriyle sıkı sıkıya ilişkilidir. Rüşvet ve irtikap birbirine çok benzeyen suç tipidir. Hatta bazı hukuk sistemleri bu sebepten rüşvet- irtikap ayrımı dahi yapmamışlardır. Her iki suç tipinde de kamu görevlisi, görevi sebebiyle haksız bir menfaat temin etmektedir71.

Kamu görevlisinin normalde yapması gereken bir iş için, vatandaşı para vermeye zorlaması durumunda, rüşvet değil, irtikap suçu oluşur. Bu olaylarda vatandaş, rüşvetten farklı olarak işini para ile gördürmek istememekte, iş yaptırabilmek için para vermek zorunda kalmaktadır. Buradaki zor, bir cebir veya şiddet manasındaki zor değil, manevi bir zorlamadır. Bu takdirde kamu görevlisine beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir. Yargıtay'ın değişik yönde kararları olmakla beraber, bunun tipik örneği hastanelerde ameliyat için doktora verilen “bıçak parası” dır. Burada hasta rüşvet vererek ameliyat olmayı istememekte, doktorun “aksi

70 “ İşçi olarak çalıştığı Hollanda’dan olay günü KLM uçağı ile Esenboğa Hava Limanına gelen müşteki M.,

diğer eşyasının gümrük muayenesini yaptırdığı sırada, beraberinde getirdiği bir adet radyolu teybin gümrük resmini yatırması gerektiği ilgili memurlar tarafından kendisine bildirildiğinde, görevi muayene için salona alınmış eşyanın muayeneden kaçmamasını denetlemek olan gümrük kolcusu sanık V.’nin bu radyolu teybin gümrük resmi ödenmeden salonun dışına çıkarılmasını temin için müştekiden 100 Gulden istediği ve onun, bu teklifi kabul ve parayı vermesinden sonra teybin dışarıya çıkarıldığı müştekinin hazırlık soruşturmasındaki 14/06/1975 günlü ifadesinden anlaşılmış ve tekrar sorulduğunda polis memuru benim gümrükçüye rüşvet verdiğim zaman görmemiştir demekle olayda tarafların kastını hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak surette açıklamıştır.

Şu suretle sanığın yapmamaya mecbur olduğu şeyi yapmak için müştekiden rüşvet istemek ve müştekinin de talep olunan bu parayı vermeyi kabul etmekle rüşvet anlaşması vuku bulmuş ve bu andan itibaren rüşvet suçu oluşmuştur. Sonradan müştekinin polis memuruna gidip şikayet etmek suretiyle vaki rücuu bütün unsurları ile teşekkül eden rüşvet suçunu ortadan kaldırmaz veya hukuki niteliğini değiştirmez.

Müştekinin ilk soruşturma sırasındaki ifadesinin, kendisini kanuni sorumluluktan kurtarmak için verildiği gözetilmeyerek TCK.nun 213. maddesi yerine 210. maddesinin uygulanması,…” (CD 05, E: 1976/3055, K: 1976/3378, Tarih: 26.11.1976)

takdirde ameliyatını yapmam” veya “asistan doktor yapar” gibi manevi zorlamaları neticesinde parayı vermek zorunda kalmaktadır72.

Rüşvet ve irtikap suçunun ayrımı, neticeleri bakımından büyük önem arz etmektedir. Şöyle ki; bir fiili rüşvet veya irtikap diye ayırt etmenin neticesi, bir kimseyi rüşvet veren diye suçlu sayarak mahkum etmek veya irtikap suçunun mağduru diye masum addederek cezalandırmamaktır.

Rüşvet ve irtikap suçları arasındaki farkları nazari olarak tespit etmek pek güç değildir. Ancak bizim için önemli olan önümüze gelen bir olayda, işlenen suçun rüşvet mi yoksa irtikap mı olduğu hususu hakkındaki tespit için gerekli kıstaslardır. Teorik farklar incelenecek olursa73;

• İrtikap suçu tek failli, rüşvet çok failli bir suçtur.

• İrtikap suçunda menfaati temin eden suçlu telakki edilmediği halde, rüşvet cürmünde suçlu sayılır.

• İrtikapta fert, menfaati iradesi haricinde veya suç işleme kastı olmadan temin ettiği halde, rüşvette suç işlemeye yönelik kastla temin etmektedir74.

72 HAKERİ, Madde Madde Yeni TCK yazı dizisi-8 Radikal Gazetesi 12.06.2005 tarihli nüshası

73 KAZMAOĞLU, shf. 28

74

Sanıkların olay öncesinde Saim otelde barınıp Lüleburgaz civarında fuhuşla iştigal eden romen uyruklu kadınlara aracılık eden müştekilerle buluşarak onların bu faaliyetlerinden haberdar olduklarını bu kadınları sınırdışı edebileceklerini, ancak belli miktardaki paranın kendilerine teslim edilmesi halinde faaliyetlerine göz yumacaklarını ve hiç çekinmeden yapabilecekleri şeklindeki önerisi karşısında yaptıkları iş nedeniyle gayrı meşru zeminde bulunduklarını bilen ve sanıkların rüşvet istediğini anlayan bu itibarla ikna edilmelerinden bahsedilemiyecek olan müştekilerin bu öneriyi kabul ederek her hafta düzenli olarak otelde kalan kadınlardan toplanan belli miktardaki paraları ödedikleri, olay tarihinde de tuzak paralarla birlikte sanık Ernur'un yakalandığı, bu suretle karşılıklı rızaya dayanan anlaşmaları nazara alınarak eylemin TCK.nun 212/2.maddesine uygun nitelikli rüşvet almak suçunu oluşturduğu halde yazılı şekilde ikna suretiyle irtikap suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi,…” Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 21.06.2000 tarihli,

• İrtikap suçunun doğuşu memurun kendisinde olduğu halde, rüşvette suçun çıkış noktası karşılıklıdır. Rüşvet anlaşması gereklidir.

• Rüşvet suçunda, menfaati temin eden kişi bir ayrıcalık, haksız veya hukuksuz bir talebe istinaden rüşvet anlaşmasının tarafı olmaktadır. İrtikapta ise kamu görevlisinin zaten yapması gereken görevi nedeniyle, mağdurdan menfaat temini sözkonusudur.

Kısaca özetlemek gerekirse; Rüşvette memur ve fert anlaştıkları, her ikisi de rüşvet anlaşması yaptıkları ve bu sebeple her ikisi de suç faili oldukları halde, irtikapta suç faili yalnız kamu görevlisidir ; zira elde ettiği haksız menfaat icbar, ikna veya hatadan yararlanmak suretiyle gerçekleştirilmiştir75.

Yukarda ki kıstaslar açık olmasına rağmen fiiliyatta bu iki suçu ayırmada bir temel bir ölçüt kıstas getirmek oldukça güç olmuştur. Ancak konuyla ilgili bazı müellifler ilginç kriterler getirmektedir.

Mesela; bir kriter; “müşahhas bir olayda ferdin menfaati serbest irade ile mi, yoksa memurun icbarı ile mi temin veya vaat ettiğine bakılır. Şayet menfaat ferdin serbest iradesi ile gerçekleşmiş ise rüşvet, memurun icbarı ile gerçekleşmiş ise suç irtikaptır, şüphe halinde ise suçu irtikap olarak vasıflandırmak gereklidir.” şeklindedir76. Bu iradeleri tespit etmek, bazen imkansız denecek kadar zordur. Diğer bir kriter; “memur tarafından yapılan vazifenin suiistimali, fert tarafından para verilmek mecburiyetini doğurması halinde irtikap, para vermenin vazifeyi suiistimali

75 “Sanığın, katılanın işlettiği sürücü kursuna geldiği teftişte, saptadığı eksiklikleri katılana zarar vermeden

çözme karşılığında istediği paranın bir kısmının ödenmesi üzerine sanığın eksiklik yokmuş gibi işlem yapıp kalan tuzak parayı alarak yakalandığı olayda, sanığın icbar boyutuna varmayan söz ve davranışları ile karşılıklı rızaya dayanan anlaşmaları nedeniyle TCK.nun 212/2. maddesine uyan "nitelikli rüşvet alma suçu oluşur.” (Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 07.04.1999 tarihli, 1998/5365 E. ve 1999/1261 K. sayılı kararı. )

doğurması halinde rüşvetten bahsedilir”, “teşebbüsün memurdan gelmesi halinde irtikap, fertten gelmesi halinde ise rüşvet suçu vardır77”. şeklindedir.

Aslında bu kriterler, problemi tamamen halletmemektedir. Başka bir müellif ise, şöyle bir kriteri geliştirmiştir. Vazifesini kanuna uygun bir surette ifa edeceğinden bahisle tehditte bulunarak kendisine veya başkasına menfaat temin edilmesini isteyen memurun fiilini hiçbir zaman irtikap suçu olarak telakki etmememiz gereklidir. Başka bir ifade ile “memur kanuni görevini ifa edeceğinden bahsederek beni kendisine menfaat teminine mecbur etti” diyen şahsı irtikap suçunun mağduru değil rüşvet verme fiilinin faili saymak gereklidir78.

Zira icbarın mevcudiyeti için, hukuken muteber bir menfaatin tehlikeye maruz bırakılması lazım gelir ve mantıken de vazifenin iyi niyetle ifası hukuken muteber bir menfaatle çatışmaması gereklidir. Gerçekten, kamu görevlisi vazifesinin icaplarını yerine getireceğinden bahisle bir şahsı tehdit etmeğe kalktığı zaman, tehdit edilen şahsı icbar edilmiş saymak doğru olmaz. Çünkü hukuk düzeninin icap ettirdiği bir muameleden kaçan kimseyi mağdur görmeğe imkan yoktur. Böyle bir durumda ; şahıs, hukuken muteber bir menfaatinden mahrum kalmak tehlikesine düştüğünü iddia edemez. Mesela trafik kurallarına aykırı hareket eden bir şoförü, suç teşkil eden bu fiilinin karşılığı olan cezayı keseceğinden bahisle tehdit ederek kendisine haksız menfaat teminine çalışan polis memurunun hareketini irtikap olarak vasıflandıramayız. Burada şoför haksız menfaati temine mecbur değildir. Hukuken muteber bir menfaati tehlikeye düşmemiştir, kanunun icap ettirdiği müeyyideye katlanmaya mecburdur. Bu kanuni mecburiyetten kurtulmak için menfaat temin ederse; kendisini suçsuz telakki etmek mümkün değildir. Burada, icbar değil; anlaşma sözkonusu olacağından, fiil rüşvet suçunu teşkil eder. Böyle olmayıp da; polis memuru, şoför bir trafik suçu işlemediği halde, kendisine menfaat temin etmediği takdirde ceza yazacağını söyleyerek şoförü tehdit eder ve menfaat teminine

77 ERMAN/ÖZEK, shf. 69

mecbur kılarsa; o zaman irtikap suçu teşekkül eder. Zira, bir trafik suçu işlemeden şoförün mezkur suçun cezasına katlanmaya kanunen mecburiyeti yoktur. Bu suretle hukuken muteber bir menfaati tehlikeye düşmüş olacağından, menfaat teminine icbar edilmiş sayılabilir. Bu ikinci halde bir anlaşma değil, bir icbar mevcut olduğundan, şoförün cürmi kastından bahsedemeyiz79.

Buradan da anlaşılacağı üzere, irtikap ve rüşvet suçlarını ayırma hususunda önemli bir ölçü elde etmiş oluyoruz. Eğer kamu görevlisi, menfaat temini için vazifesinin gereğini yerine getireceğini tehdit olarak ileri sürmüşse, yukarda belirtildiği gibi, icbar unsuru oluşmayacağından; irtikap suçundan bahsedilemez. Cebri irtikap suçu, kamu görevlisinin memuriyet sıfatını veya görevini kötüye kullanarak, ferdi tazyik etmesi ile başlayıp; bu sıkıştırma karşısında ferdin de görevlinin haksız işlemlerini önlemek zorunluluğunu duyarak ona menfaat temin veya vaat etmesiyle oluşur. Fert mağdur vaziyette olup, gayrimeşru zemin içinde değildir. TCK'nun 252/3 maddesinde tanımlanan rüşvet suçu ise; kamu görevlisinin kanun ve nizam hükümlerine göre yapmaya mecbur olduğu şeyi yapmamak veya yapmamaya mecbur olduğu şeyi yapmak için kişiyle haksız bir menfaat mukabilinde veya vaadi üzerinde anlaşmaya varmasıdır.

İrtikap tek taraflı bir suçtur. Haksız yere para vermeye zorlanan ya da buna ikna edilen kimse, böyle bir yarar sağlama amacını taşımamakta yalnızca böyle bir ödeme yapmaya zorlandığı veya kandırılarak bu ödemeyi yapması gerektiği inandırıldığı için bu yaran sağlamaktadır80.Rüşvet suçunda ise, iki taraflı bir anlaşma vardır. Rüşvet veren kimse, bunun karşılığında görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamaktadır. Karşılığında ise, rüşvet veren kimse özel bir davranışa tabi tutulmaktadır. Bu nedenledir ki, rüşveti veren ve alan kişiler ayrı ayrı cezalandırılmaktadır.

79 ERMAN/ÖZEK, shf. 68 80 ERMAN-ÖZEK, shf. 66

İrtikap suçunda; yarar sağlayan kimsenin rızası, zor kullanılmak ya da hile ile aldatılarak elde edildiği için hukuken geçerli değildir. Rüşvet suçunda ise; rıza, özgür bir iradenin sonucudur.