• Sonuç bulunamadı

3. KÜLLİYENİN BİRİMLERİ

3.1. HAYRÂT

3.1.2. Zaviye-Tekke

47

pandantiflerle elde edilen daire biçimi bir kasnakla sağlanmıştır. Beden duvarlarında 40, kasnakta 12 pencere câminin içini aydınlatmaktadır.147 İç kısım, sade görünümlüdür.

Kubbe yüzeyi kalemişi süslemelerle on iki dilime ayrılmıştır. Kubbe eteğindeki ve yan cephelerdeki pencerelerin etrafında kalemişi süslemelere yer verilmiştir.

Mihrabın beyaz mermer taklidi kalemişinden yapıldığını belirten Çalıkuşu, mihrabtaki bezeme detaylarını şu şekilde tasvir etmektedir: “Mihrab tepeliği volüdal kıvrımlarla ve akantus yapraklarıyla süslenmiştir. Tepeliğin altında kartuş içerisinde yazı148 yer alır. İki yanında hareketli bitkisel bezemeler vardır. mihrab kavsarasının köşelikleri, kahverengi mermer taklidi bezeme ve altın yaldızlı palmetlerle süslüdür.

Mihrab kavsarası, palmet şeklinde altın yaldızlı bir bitkiyle, kenarlarda da C kıvrımları ve yapraklarla sonuçlanır. Mihrab kavsarası ve nişi dokuz bölüme ayrılır. Mihrab nişinin iki yanında altın yaldızla bezenmiş iyon başlıklı sütunçeler vardır. sütunçelerin üstünde altın yaldızlı yaprak motifleri görülür.”149

Câminin doğu ve batısında taş ve tuğladan inşa edilmiş minareler, kurşun külahlı tipik Bursa minarelerinden farklıdır. Gövde bölümleri tamamen kesme taş ile yapıldığı gibi külahları da kesme taştandır.150 Minarelerin altındaki kayyım odaları ahşaptır.151 Câminin giriş yönündeki revakların üstü, tamamıyla kadınlar mahfili olup buraya minare kaidelerinin yan tarafındaki merdivenlerden geçilmektedir. Ayrıca önceden cüz-hâne olan türbenin batısındaki oda, şuan kadınların kullandığı diğer ibadet mahallidir.

Câminin kıble duvarında kuş köşkü uygulamasına yer verilmiştir.

48

topluluğu demektir. İslam ülkelerinde tarih boyunca zaviye yerine hankah, savmaa, duveyre, ribat, asitane, tekye, dergâh gibi muhtelif adlar da kullanılmıştır.152

Türkistan’dan başlayan uzun seyahatlerin ardından Bursa’da karar kılan Emir Sultan, buraya geldikten bir müddet sonra külliyenin tesis edildiği mahalle yerleşmiştir.153 Yukarıda da ifade edildiği üzere Fatih devrine ait vakfiyede Hundi Hatun’un Bursa’nın doğu tarafında bulunan tepenin üzerine bir zaviye inşa ettirdiği belirtilmektedir.154 Zaviye kavramı, geniş anlamıyla mescid, tevhidhâne, mutfak, anbar vs.’den oluşan kapsamlı bir yapılar topluluğu155 olarak ele alındığı takdirde ilk unsurlarıyla külliyeyi Hundî Hatun’un yaptırdığı sonucu ortaya çıkmaktadır.

İlk dönemlerde zaviyeyi mescidle birlikte düşünmek gerekmektedir. Mescidde kalanların olması ve mescidin yakınındaki derviş odalarının varlığı, bu düşünceyi te’yid etmektedir. XV. yüzyılın sonlarına ait bir belge, bu dönemde mescidde mücavir ve sâkin olanların bulunduğunu göstermektedir.156 Mescidin etrafındaki hücreler ise, şeyh ve dervişlerin kullandıkları odalar olmalıdır. Nitekim Evliya Çelebi, câmi avlusunun dört tarafının derviş odaları ile çevrili olduğunu ifade etmiştir.157 Avlunun etrafında tabhâne denilen kısımda yolcular ve bazı vakıf görevlileri de kalmışlardır. Emir Sultan ve Yıldırım Bayezid türbelerinin yeniçerileri bunlar arasındaydı.158

Mescid-zaviye birlikteliğinin ne kadar devam ettiği ve zaviyenin müstakil bir bina olarak ilk defa ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Buna dair incelediğimiz dönemde bir kayda rastlanılmamıştır. Eyice, zaviyelerin XVI. yüzyılda hakiki fonksiyonlarını tamamen yitirdiklerinden sadece bir takım tarikatlere bağlı müesseseler şeklini almaya başladıklarını ve dervişlerin mahiyetlerinin değişmesi gibi, şehirlerin

152 Ahmet Yaşar Ocak-S. Farukî, “Zaviye”, İA, XIII, s. 468; Mustafa Kara, “Tekke”, DİA, XL, s. 368;

Tekke, dergâh, hankah ve asitâne kavramları arasındaki anlam farkları hakkında bkz.: Ahmet Işık Doğan, Osmanlı Mimarisinde Tarikat Yapıları, Zaviyeler ve Benzer Nitelikteki Fütüvvet Yapıları, İstanbul, İstanbul Teknik Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Matbaası, 1977, s. 58-82.

153 Emir Sultan’ın Manastır Mahallesi’nde, Hisar duvarı üzerinde evi olduğu belirtilmektedir. Bkz.: Baba, a.g.t., s. 201; Senâyî, a.g.e., s. 95.

154 Hundi Hatun, Kite Nahiyesi’nde Çavuş Köyü’nü önce evladına, onlardan sonra da Bursa’nın doğu cihetinde bulunan tepeye kurduğu zaviyenin mesâlihine vakfetmiştir. Bkz: BOA, EV.VKF, 19/1, 37.-45. satırlar.

155 Ocak, Farukî, a.g.m., s. 473-474.

156 BŞS A 4 370a.

157 Evliya Çelebi, a.g.e., s. 33.

158 BOA, TSMA.d. 6468/1/5.

49

içlerinde Cumhuriyet dönemine kadar tekkelerin kurulmaya başlandığını söylemektedir.159

Diğer taraftan Musa Baba yakınında Fıstıklı denilen bahçede Emir Sultan dervişlerinin kaldıkları, erbain çıkarmak için kullandıkları bir tekke vardı. Fıstıklı tekkesi denilen bu tekkeyi, takriben 924/1518 yılında Emir Sultan dergâhı şeyhi (beşinci halife/seccâde-i hâssa) Abdurrahman Efendi, Emir Sultan şeyhlerine meşrut olmak üzere vakfetmişti. Bahçenin içerisinde bulunan mevkûfât şunlardı: bir mescid, önünde tekke, dervişler için hücreler, şeyh odası, üç adet ev, iki kıt’a dut bahçesi, büyük kestane ağaçları ve kârgîr bir havuz.160

Emir Sultan tekkesi ise, kendisini XVIII. yüzyıl belgelerinde göstermektedir.

Örneğin; 1131/1719 tarihli bir vakfiye, dergâhın ve harem binasının geçirdiği önemli bir yenilenmeyi ortaya koymaktadır. Emir Sultan Câmii’nde muvakkit olan Mehmed bin el-Hac Hüseyin isimli vâkıf161, harap durumda bulunan dergâhın bitişiğindeki yeri 410 kuruşa satın alarak yeni bir zaviye, on ev, bir mutfak, bir ahır, iki çeşme ve öteki birimleri yaptırarak vakfetmiştir. Mevkûfâtına 5 büyük sahan, 5 büyük lengeri, 1 büyük sini, 2 büyük tencere ve 200 kuruşu da ilave etmiştir. Zaviyeye mutasarrıf olarak Şeyh İshak Efendi’yi görevlendirmiştir.162

Bu vakfiye, tekkenin XVIII. yüzyıla ait fizikî manzarasını yansıtmaktadır. Daha önceki dönemlerin durumunu bilemiyoruz. Ancak şu var ki müstakil binaya sahip olunduğunda da dervişlerin külliye ile yakın irtibatı devam etmiştir. Külliye, tasavvufî

159 Eyice, a.g.m., s. 30

160 BŞS B 96 1a; ayrıca bkz: BŞS B 28 113b.

161 Bu zat, daha sonradan Emir Sultan vakfına mütevellî olmuştur. 29 Zilhicce 1141/26 Temmuz 1729 tarihinde mahalle de dâhil vakfın köy, arazi, bağ-bahçelerinin hududnâmesini hazırlatmıştır. Bkz.:

BOA, 1.Hududnâme Evkaf Nezareti 781-0022.

162 Mehmed Safiyyuddin Erhan, “Bursa’da Emir Sultan Külliyesi”, Emir Sultan ve Erguvan Toplumsal Bir Çağrı, ed. Enes B. Keskin, Bursa, Bursa Büyükşehir Belediyesi Yayınları, 2007, s. 139-141;

Muvakkit Mehmed’in Emir Sultan post-nişinlerine vakf ettiği eve taşınan İshak Efendi, bu evin eksik kalan kısımlarını tamamlamış; bunun üzerine Abdulbâkî adlı kişi, aşağıdaki şiiriyle (1135) tarihini düşürmüştür:

“Bi-hamdillâh Şeyh İshak Efendi Olub mesned-nişîn pîr âgâh Bu câyı eyledi tevsî’ u ta’mîr Devrinin eyledi ma’mûr Allâh Cenâb-ı Hazreti Sultan Emîr’e Hulûsu kalbi vardır bârekallâh Bu dergeh-i kıble-gâh-ı evliyâdır Bu meydân oldu aktâba nazar-gâh

Bu mısrâ’ı dedi târîh Bâkî

Güzel beyt-i musanna’ levhaşallâh” (1135) Bkz: Mehmed Şemseddin, a.g.e., s. 18.

50

tabiatı gereği birimleriyle tekkeyi desteklemiştir. Barınma, yemek gibi tekkenin bir kısım ihtiyaçları câmi müştemilâtından karşılanmış ve bir kısım işlevleri de yine burada ifa edilmiştir. (Bkz.: Dördüncü Bölüm: İşlevler)

Son yüzyıldaki haliyle Emir Sultan tekkesinin harem ve selamlık kısımları163 bulunmaktaydı. Selamlık bölümü, Emir Sultan Hamamı’nın164 doğu tarafında, köşede, yola cepheli, zemin ve üst kattaki sofa ve odalarından teşekkül etmekteydi.165 İki katlı, dikdörtgen planlı binanın, her katında dört oda, sofa etrafında sıralanmıştı. Üzeri geniş saçaklı çatı ile örtülüydü. Üst katın batı cephesine isabet eden geniş odanın pencerelerinin üstünde, tavan pervazlarında, çiçek ve kıvrık dallardan, yapraklardan oluşan kalem işi süsler yer almakta, aynı odada iki dolap arasına yapılmış büyük boyda bir manzara resmi bulunmaktaydı. Alt katın batı cephesinde tuğla kemerli bir bölüm ve bunun yanında sadece stilize saksı motifi yapılmış yalak taşı bulunan harap bir çeşme vardı. Harem dairesi ise, aynı hamamın güneydoğusundaki külhan köşesinden doğu tarafına uzanan aralığa başta ve sonda iki adet harici çift kanatlı bahçe kapıları ile yer almaktaydı. Harem dairesinin en son yenilemelerinden biri, Yağcızade Şeyh Ahmed Efendi (v. 1260) tarafından ampir üsluba göre yapılmıştır.166 Son dönemdeki tekkenin selamlık ve harem dairesi hakkında açıklayıcı tespitlerde bulunan Erhan, dergâhın haremini “III. Selim ve II. Mahmud devirlerinde icra edilegelen İslamî-Türk ampir mimarî tezyin unsurlarıyla inşa edilmiş, avluya bakan geniş saçakları, giriş üzerindeki odalarda alafranga resimli duvar nişleri, pervaz ve pencere alınlıklarındaki farklı silmeleri, kapı ve dolap kapaklarındaki küçük hendesî tablaları, tavanlarındaki her odada farklı ölçülerle taksim edilerek kullanılan tavan kuşak ve çıtaları, ortalarında tavan göbekleriyle devrinin kalabilen en güzel örneği idi” ifadeleriyle tasvir etmiştir.167

Emir Sultan Dergâhı, kuruluşundan tekke ve zaviyelerin kapatıldığı 30 Kasım 1925 tarihine kadar varlığını ve işlevlerini sürdürmüştür. Daha sonra dergâhın ahşap

163 Sivil mimarîde olduğu gibi tekkelerin barınma birimleri harem ve selamlıktan oluşmaktaydı. Harem;

şeyhin ailesiyle birlikte yaşadığı, ayrıca tekkeye gelen hanımların ağırlandığı bölüm; selamlık; şeyh odası, meydan odası, zâkirbaşı odası, kahve ocağı gibi bölümleriyle birçok işlevin bünyesinde toplandığı birimdir. Bkz: M. Baha Tanman, Sevgi Parlak, “Tekke” (Mimari), DİA, XL, s. 374.

164 Şuan Emir Sultan Kültür Merkezidir. I. Bölüm bkz.: Hamamlar.

165 Erhan, a.g.m., s. 128.

166 Beşbaş, a.g.e., s. 389; Mehmed Safiyyuddin Erhan, “Bursa’da Emir Sultan Külliyesindeki Dergâhın Harem ve Selamlık Daireleri”, Emir Sultan Sempozyum Bildirileri (5 Mayıs 2012), Bursa, Akmat Akınoğlu Matbaacılık, 2012, s. 182-183.

167 Erhan, “Bursa’da Emir Sultan Külliyesi”, s. 128.

51

selamlığı ilkokula dönüştürülmüş, avlusu içine yeni betonarme ilkokul yapılınca da yıkılıp avluya katılmıştır. Harem ise terk edilmiş, ihmale uğramış ve dergâhın arazisine inşa edilen ilkokulun öğrencileri için tehlike oluşturduğu gerekçesiyle 1979 yılında belediye tarafından yıkılmıştır.

Yakın bir zamanda Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Emirsultan meydan projesi kapsamında yapılan düzenlemeyle Emirsultan-Derebahçe yolu alt geçide alınmış, üstte ilkokulun da dâhil olduğu bir kısım binalar yıkılarak geniş bir meydan oluşturulmuştur.

Emir Sultan dergâh selamlığının parseli üzerine harem dairesi planında bir kültür merkezi inşa edilmiştir.168