• Sonuç bulunamadı

2. HİZMET BİRİMLERİNE GÖRE GÖREVLİLER

2.1. CÂMİ GÖREVLİLERİ

Vakfiyede geçen câmi görevlilerine ait unvanlar; hatîb, imam, müezzin (2 veya daha fazla), ser-mahfil, devr-hân (6 kişi), muallim ve kayyım olup toplamda 13 kişiye karşılık gelmektedir.

2.1.1. Hatib

Hatîb, câmide Cuma ve Bayram namazlarında hutbe okumakla görevli kişidir.

Bu namazlar ise Osmanlı’da her câmide değil büyük ve merkezî yerlerdeki câmilerde kılınmaktaydı. Dolayısıyla hatib unvanlı görevli, belirli câmilerde bulunmaktaydı. Emir Sultan Külliyesi’ne vakfiyede hatib kadrosu tahsis edilmiş olmakla birlikte burada geçen “hatibler” ifadesi birden fazla hatibin görevli olduğunu düşündürmektedir. Asılda günlük 2 dirhem olan hatib maaşı, 4 dirheme çıkarılmış ve yılda 2 müd buğday cerre tahsis edilmiştir.424 Muhasebe kayıtları ise, Emir Sultan Câmii’nde birden fazla hatibin görev almadığını göstermektedir. Hatîb maaşı, günlük 9 akçe olup incelenen dönem boyunca -1050-1051 dönemi hariç- hep aynı kalmıştır. (Bkz: Tablo-25).

1037-1038 muhasebe döneminden itibaren Pir Emir Câmii hatibi, Emir Sultan Câmii görevlileri arasında kaydedilerek günlük 2 akçe olan maaşını da bu vakıftan aldığı görülmektedir. Pir Emir hatibi başka bir vakıftan değil de niçin Emir Sultan vakfından maaşını almaktaydı? Ya da hangi sebepten ötürü Pir Emir’in diğer vakıf görevlileri değil de sadece hatibi oradan maaş almıştır? Sadece maaş mı almıştır yoksa fiilen Emir Sultan Külliyesi’nde görev de yapmış mıdır? Pir Emir Sultan Câmii’nin hitabet ciheti hakkında 17 Cemâziyelevvel 1013/11 Ekim 1604 tarihli bir berat kaydı, konuyu bir ölçüde aydınlatmamıza katkı sağlamaktadır. Belgede Pir Emir hatib maaşının, İstanbul’da Kâsım Paşa câbîsi Ethem-zâde vakfından karşılandığı; fakat 1 akçe olan bu maaşın çoğu zaman ulaşmadığı, bu nedenle hâl-i hazırda câminin hatibi olan pir, fakir, salih ve mütedeyyin olduğu belirtilen Ali Halife bin Beşir’e, Emir Sultan zevâidinden 2 akçe tevcih edilmesi yönünde Kadı Mevlânâ Abdulbâkî’nin arzı mûcebince berat tanzim edildiği belirtilmektedir.425 Nitekim Emir Sultan vakfının 1013-1014 dönemi muhasebesinde zevâid-horân grubunda Pir Emir hatibi Ali Halife, 2 akçe

424 BOA, EV.VKF, 19/1, 129.-130. satırlar.

425 BŞS B 21 139b.

147

vazifeyle yer almıştır. 1037-1038 dönemine kadar zevâid-horâna kaydedilen hatib, bu tarihten itibaren câmi görevlileri arasında zikredilmiştir. (Ayrıca Pir Emir-Emir Sultan vakıfları arasındaki bağlantı için bkz.: Dördüncü Bölüm: Diğer Vakıflarla İlişkiler).

Bazı kayıtlarda hatib ve vâizin aynı kişi olduğu görülmektedir. 962 yılında iki görevde de adı geçen Mevlânâ Muhyiddin’in vâizlik maaşı günlük 7 akçe idi.426 Vakfiyede geçmemekle birlikte ileriki tarihlerde hatib dışında câmi cemaatini irşad etmek üzre vâiz kadrosu ihdas edilmiştir. Emir Sultan Câmii’inde ilk defa vâiz kadrosuna 1086 muhasebesinde rastlanılmıştır. Mevlânâ Ali Efendi vâiz unvanıyla günlük 20 akçe maaşla görevlendirilmiştir. Bu meblağ aynı dönemde câminin hatibi olan Mevlânâ Şa’ban Efendi’nin maaşının iki katını geçmektedir. (Bkz: Tablo-25).

Daha önceki bazı muhasebe kayıtlarında ise (1010-1011, 1013-1014 gibi) zevâid payı alanlar arasında vâiz unvanlı kişiler bulunmaktadır.

2.1.2. İmam

Câmide namazları cemaate kıldırmak üzere günlük 3 dirhem maaş ve yıllık 4 müd buğday cerre ile imam tayini vakfiyede şart koşulmuştur. Ayrıca iki bayram hediyesi olarak 150 dirhem tayin edilmiştir.427

Başlangıçta tek imam görevli iken XVII. yüzyıl ortalarında bu sayı ikiye çıkmıştır. 1050 yılına kadar olan muhasebe defterlerinde câmi görevlileri arasında tek imam zikredilmiştir. İlk defa 1070 yılı muhasebesinde imam-ı evvel ve imâm-ı sânî şeklinde 2 kişinin kaydedildiği görülmektedir. İkinci imam tayininin ne zamandan itibaren başlatıldığı kesin olarak bilinmemekle birlikte 1050-1070 yılları arasında ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Nitekim Emir Sultan Câmii’ne imam-ı sânî atamasını belirten 1061 tarihli bir berat kaydı, söz konusu tarihten önce bu görevin mevcut olduğunu göstermektedir.428

Muhasebe kayıtlarına göre günlük 7 akçe olan imam maaşı, 1013-1014 döneminden itibaren 3 akçe ilave ile 10 akçe olmuştur. İmamlar iki kişi olunca imam-ı

426 Bu dönemde vâiz maaşının vakıf zevâidinden verildiği anlaşılmaktadır. Bkz.: BŞS A 58 50a, 51b.

427 BOA, EV.VKF, 19/1, 170.-171. satırlar.

428 BŞS B 115 83a.

148

evvel maaşı -1070 hariç- bu şekilde devam etmiştir. İmam-ı sânînin maaşı ise, sırasıyla 8, 13, 16 ve 13 akçe olarak inişli-çıkışlı bir seyir göstermiştir. (Bkz: Tablo-25).

Emir Sultan Câmii imamının geliri sadece vakıftan aldığı mu’tad maaşla sınırlı değildi. Çeşitli vakıflarda Emir Sultan imam(lar)ına şart koşulan özel görev ve gelirler söz konusuydu. Bu konu, aşağıda görevlilerin gelir seviyesi işlenirken detaylandırılacaktır.

2.1.3. Müezzin

Ezan okumakla görevli olan kişiye müezzin denilir. Vakfiyede birden fazla müezzin tayin edilmiş olmakla birlikte muhasebe kayıtlarına bakılırsa bir müezzinler ekibinden (cemâat-i müezzinân) söz etmek gerekmektedir.429 Muhasebe kayıtları, XVII.

yüzyılda müezzin sayısının 5-8 arasında değiştiğini göstermektedir. Müezzinlerden biri, yönetici konumunda olup kendisine ser-müezzinân ya da reis-i müezzinân denilmiştir.

Diğerleri ise görev alanlarına izafeten farklı unvanlarla anılmışlardır. “Müezzin-i salâ/salâ-hân”, salâ okumakla görevliyken; akşam ezanını okuyan, “müezzin-i mağrib/müezzin-i ahşam” olarak nitelenmiştir. Geriye kalan müezzinler “el-müezzin”

ya da kısaca “müezzin” unvanıyla kaydedilmişlerdir. Buna göre bazı müezzinlerin sadece belirli bir vakte özel görevi bulunmaktaydı.

Müezzinlerin ücreti, önceden 2 dirhem iken 874 tarihli vakfiye ile 3 dirheme çıkarılmıştır. Tablo-25’te gösterilen meblağ maaşların muhasebe defterlerindeki toplamıdır. En düşük müezzin maaşı, 0,5-1 akçe olarak müezzin-i mağrib ve müezzin-i salâ’ya verilmiştir. Ser-müezzin de dâhil diğerlerinin maaşı genellikle 4’er akçedir.

2.1.4. Ser-Mahfil

Câmilerde müezzinlere ayrılmış mekân demek olan mahfil kelimesinin önüne farsça baş, başkan anlamındaki “ser” kelimesinin getirilmesiyle meydana gelen ser-mahfil, vakıf ıstılahında bir görev unvanı olarak devr-hân grubunun başkanı şeklinde tanımlanmaktadır.430 Vakfiyede ser-mahfilin, türbede cüz okumakla görevlendirilen ve

429 BOA, TSMA.d. 1776/1; BOA, MAD.d. 1899.

430 Yediyıldız, a.g.m., s. 59.

149

30 kişiden oluşan hafızlar grubunun başı olduğu anlaşılmaktadır.431 Devr-hânlar ise ayrı bir grup olup onlara da ser-mahfilin başkanlık etmekle görevli olup olmadığı açıklanmamıştır. Ayrıca ser-mahfil, muhasebe defterlerinde daima câmi görevlileri arasında kaydedilmişken cüz-hân grubu câmi ve türbe görevlilerinden ayrı listelenmiştir. Bu sebeple ser-mahfil burada da câmi personeline dâhil edilmiştir.

Vakfiyede ser-mahfile günlük 1 dirhem maaş tayin edilmiştir. Muhasebe defterlerine 2 akçe olarak yansıyan bu maaş, 1013-1014 döneminde 3 akçeye çıkarılmış, 1050-1051 döneminden itibaren 5 akçe olmuştur. Sadece 1070 maaş dökümünde ser-mahfil yer almamıştır.

2.1.5. Devr-hân

Arapça “devr” kelimesine farsça “-hân” ekinin getirilmesiyle oluşturulan devr-hân (devr okuyan) kelimesi ıstılahî olarak; her cuma namazından önce, Kur’an’ın bir cüzünü okumakla görevli olan ve bir ay sonunda yeniden başlamak üzere Kur’an’ı hatm eden du’â okuyucu anlamındadır.432

Emir Sultan vakfiyesinde 6 hâfız, devr-hân olarak görevlendirilmiştir. Muhasebe defterlerinde genellikle câmi görevlileri arasında zikredilen devr-hânlar, sayılarının çoğaldığı bazı dönemlerde “cemâat-i devr-hânân” başlığıyla listelenmişlerdir. Onlardan başka külliyede görevi Kur’an’dan bölümler okumak olan cüz-hânlar, mesâhif-hânlar vs. olup ayrıca ele alınacaklardır.

Devr-hânların sayısı, XVII. yüzyılın başında vakfiyedeki gibi iken bu yüzyıl boyunca artmış, 11’e kadar yükselmiştir. Vakfiyeye göre kişi başı günlük yarım dirhem olan maaş, 1013-1014 muhasebe döneminden itibaren 2 akçe ödenmeye başlanmıştır.

431 BOA, EV.VKF, 19/1, 138. satır.

432 Yediyıldız, a.g.m., s. 57.

150 2.1.6. Muallim

Sıbyan mektebinin muallimi de câmi görevlileri arasındadır. Vakfiyede yetimler muallimi433; muhasebe defterlerinde muallim-i mekteb, muallim-i sıbyan şeklinde geçmektedir. 1043-1051 arası muhasebe defterlerinde kaydı yoktur.

Muallime vakfiyede günlük 1 dirhem ücret tahsis edilmiştir. XVII. yüzyıl boyunca muallim maaşının 2 akçe olduğunu muhasebe kayıtları göstermektedir. Ancak 2 Rebiulâhir 1034/12 Ocak 1625 tarihli bir belgede, Emir Sultan muallim-hânesine Ahmed Lutfullah’ın günlük 5 akçe maaşla muallim tayin edildiği belirtilmiştir.434 Bununla birlikte yaklaşık 10 yıl bu görevde bulunan Ahmed Lutfullah’ın maaşı muhasebe defterlerinde (1034-1043 arası 7 muhasebe defterinde) hep 2 akçe olarak kaydedilmiştir. Dolayısıyla ya ilgili kimseye atama beratında belirtilen 5 akçe ödenmemiş veya başka bir yerden 3 akçe daha kendisine tayin edilmiş olabilir. Bu konuyu aydınlatacak bir bilgiye sahip değiliz.

2.1.7. Kayyım

Vakıf kuruluşlarının korunması, temizliği, ışıklandırması gibi işleri yerine getiren kişiye kayyım denir.435 Vakfiyeye göre kayyım, umumî görevli olup görev yeri zikredilmemiştir. Muhasebe defterlerinde ise -1013-1014 dönemi hariç- câmi görevlileri arasında zikredilen en az iki kayyım olduğu görülmektedir. Bunlar câmi ve külliyenin diğer birimlerinin ilgili işlerini yürütmekteydiler.

Vakfiyede türbe bevvâbı aynı zamanda türbenin kayyımı olarak tanımlanırken XVII. yüzyılda iki görevin birbirinden ayrıldığı hatta türbe kayyımlığının câmi görevlileri arasına kaydedildiği görülmektedir. Yine bu dönemde kayyım sayısında artış olmuştur. Örneğin 1028-1029 muhasebe döneminden itibaren kayyım-ı hazîne adıyla yeni bir unvan ortaya çıkmıştır. Kayyımlar, 1075 yılında kayyım-ı evvel, kayyım-ı sânî, kayyım-ı türbe ve kayyım-ı hazîne olmak üzere en fazla 4 kişi olmuşlardır.436

433 BOA, EV.VKF, 19/1, 145.-146. satırlar.

434 BŞS B 44 152a.

435 Yediyıldız, a.g.m. s. 57.

436 BOA, MAD.d. 1376/3-4.

151

Kayyım maaşı, vakfiyede günlük 2 dirhem belirlenmiş, muhasebe kayıtlarında 2 akçe olarak yer verilmiştir.

2.1.8. Diğerleri

XVII. yüzyılda külliye personelinin artışına paralel olarak câmi görevlilerinde de belli bir artış olmuştur. Câmi görevlilerinin sayısı, bu yüzyıl boyunca 39’a kadar çıkmıştır. (Bkz: Tablo-24).

Personel artışının birinci sebebi, yeni kadroların ihdas edilmesidir. Vakfiyede yer almayan, sonradan ihdas edilen unvanlar şunlardır: Hayır sahiplerinin adlarını hayırla anmakla görevli muarrif;437 namaz vakitlerinin tespit işiyle ilgilenen muvakkit;

na’t okuyan na’t-hân; Kur’an’dan seçtiği ayetleri okuyan aşır-hân; dervişlerin zikir ayinlerini yöneten ser-zâkirân; câmideki kandillerin yakılması ve bakımından sorumlu sirâcî; kütüphânedeki kitapları koruyan hâfız-ı kütüb; Fıstıklı Mescidi imam ve müezzini. Bunlardan muvakkit kadrosunun XVI. yüzyıl ortalarında da mevcut olduğu tespit edilmiştir.438

Aynı görevde birden fazla personelin bulunması görevli sayısını artıran diğer bir etkendir. Örneğin imam-ı evvel ve imam-ı sânî’nin yanı sıra müezzinler 8’e, devr-hânlar da 11’e çıkmıştır.

Yukarıda zikredilenlerden başka XVI. ve XVII. yüzyıllarda Emir Sultan Câmii’nde en’am-hân olarak görev yapan personel bulunmaktaydı. Maaşlarını Mihaliç kazasındaki439 İkizceler Ağnamı mukâtaasından almaları sebebiyle vakıf muhasebe kayıtlarında adlarına rastlanmamaktadır.440

919/1513 tarihli bir sicilde; Bursa’da Hz Emir Câmii, Câmi-i Kebir, Sarayönü Câmii ve Hacı Halife zaviyesinden her birine 10 en’am-hân tayin edildiği belirtilmektedir. Yavuz Sultan Selim’in padişahlığı dönemine denk gelen bu tarihte sulehâ ve fukarâya sadaka olarak dağıtılmak üzere İstanbul’dan Bursa’ya 60.000 akçe

437 Pakalın, a.g.e., c. II, s. 552.

438 BŞS A 58 38b.

439 BŞS B 65 137b.

440 BŞS B 97 39a; BŞS B 28 118b.

152

gönderilmiş, bu meblağın 20.000 akçelik kısmının adı geçen yerlerde en’âm-hânlık yapanlara verilmesi emredilmiştir.441 Buna göre Emir Sultan Câmii’nde de 10 en’âm-hân görev yapmaktaydı. 971/1564 tarihli tevziat kaydında ise, en’âm-en’âm-hân sayısının 21’e yükseldiği görülmektedir.442

Pek çok sicilde Emir Sultan Câmii’nin en’âm-hânlık kadrolarında boşalma olduğunda yeni tayinler yapıldığına dair örnekler mevcuttur. Günlük maaşları genellikle 3’er akçe idi.443