• Sonuç bulunamadı

168

süre görevde kalmış; sebebini bilemediğimiz bir şekilde Bekir tekrar görevine dönmüştür.

Emir Sultan dergâhı meşihatinde bulunmuş şeyhlerin isimleri, görev süreleri ve vefat tarihlerini gösteren Tablo-29’a bakıldığında şeyhlerin görev sürelerinin de hayatları boyunca devam ettiği anlaşılmaktadır.

169

Dâru’s-sa’âde ağası Sünbül Ağa arzıyla Mehmed adlı kişi, 17 Zilka’de 1052 tarihinde günde 7 akçe vazife ile kâse-şûy (2 akçe), nakkâd-ı gendüm (4 akçe) ve nakkâd-ı erz (1 akçe) görevlerine atanmıştır.506

Külliye içerisinde birden fazla görevi bulunan personelin, maaşlarının muhasebe defterlerine bazen tek görev üzerinden yazıldığını tahmin etmekteyiz. Örneğin 1016-1017 döneminde günde 2 akçe ile bevvâb-ı türbe görevinde bulunan Hacı Kâsım, 1016- 1017-1018 ve 1019-1021 dönemlerinde günde 3 akçe ile yeniçeri-i türbe kaydedilmiştir. Bu iki dönemde türbede bevvâb personeli yoktur. Aynı kişi, 1021-1022 döneminde günde 3 akçe ile bevvâb yazılırken yeniçeri sayısı bu dönemde 3’e inmiştir. Bahsedilen dönemlerde Hacı Kâsım’ın bazen bevvâb bazen de yeniçeri olarak aynı maaşla kaydedilmiş olması, iki görevi de birlikte yürüttüğünü düşündürmektedir. Zira diğer dönemlerde bevvâb maaşı hep 2 akçe olmuştur. (Bkz: Tablo-27).

Emir Sultan Külliyesi’nde birden fazla görevi uhdesinde bulunduran personel olduğu gibi başka vakıflarda da görev yapanlar vardı. Örneğin 15 Rebiulâhir 962 tarihli belgeye göre Emir Sultan hatibi Mevlânâ Muhyiddin aynı zamanda Sultan Mehmed Han imaretinin de şeyhiydi.507 Vakfiye şartları gereği; Emir Sultan hatib maaşı, günlük 4 dirhem ve yıllık 2 müd buğday; Sultan Mehmed (Yeşil) imareti şeyhliği günlük 15 dirhem ve yıllık birer müd buğday ve arpa ile yarım müd pirinç olduğuna göre508 Mevlânâ Muhyiddin’in bu iki görev sebebiyle yüksek bir gelir düzeyine sahip olduğu söylenebilir.

Emir Sultan zâviyesinde seccâde-nişîn ve vakıf nâzırı olan Şeyh Ali, merhûm Gazi (Kadı) Mahmud’un nukûd vakfına509 8 Receb 1069 tarihinden itibaren günde 3 akçe ile mütevellî tayin edilmiştir.510 Bu durumda üç görevi yürüten Şeyh Ali’nin günlük toplam maaşı, 20 akçeyi geçmekteydi.

506 BŞS C 2 196a; diğer bir örnek için bkz: BOA, İE. EV. 2125.

507 BŞS A 58 51b.

508 BOA, EV.VKF, 19/1, 129.-130. satırlar; Yeşil vakfiyesindeki ilgili yer için bkz.: Pay, Yeşil Külliyesi, s. 202-203; 25 Rebiulevvel 962 tarihli belgede Mevlânâ Muhyiddin’in berat ile vâiz olarak Emir Sultan vakfı zevâidinden 7 akçeye mutasarrıf olduğu belirtilmiştir. Bkz.: BŞS A 58 50a.

509 Kadı Mahmud, Emir Sultan fukarâsına nukûd vakfı tesis etmiştir. Bkz.: BŞS C 2 180a.

510 BŞS B 96 104a.

170

Vakıf görevlileri, aldıkları maaşın yanı sıra imaret mutfağından yemek yeme hakkına da sahiptiler. Her gün pişen fodula ve aş ile öncelikle vakıf hizmetlerini yürütenler doyurulmaktaydı. (Bkz.: Dördüncü Bölüm: Sosyal Yardımlaşma). Ayrıca vakfiye gereğince bazı görevliler, bunların dışında yıllık aynî maaş tahsisiyle desteklenmiştir. (Bkz.: Tablo-23).

Birkaç maaşın birleşimiyle yaşam standardı yükselen personelin yanı sıra vakıf bünyesinde böyle bir imkâna sahip olamayanlar da bulunmaktaydı. Örneğin 1034 yılında câmi’ul-hedâyâ Mehmed’in, günde 2 akçe maaşı az geldiği için bu maaşa vakfiyede geçmemesine rağmen senede bir müd buğday cerre ilave edilmesi istenmiştir.

Tablo-27’de görüldüğü üzere câmiul-hedâyâ maaşı önceleri bir akçe iken 1029-1038 ve 1043-1044 dönemlerinde 2 akçeye çıkmıştır. Ancak artmış haliyle de yeterli gelmeyen bu maaşın cerre ile takviye edilmesine ihtiyaç duyulmuştur. Fakat bu tarihten sonraki muhasebe kayıtlarına bakıldığında bu görevliye cerre verilmediği anlaşılmaktadır.511

Külliyedeki bazı görevliler için “özel” ya da “ek gelir” diyebileceğimiz diğer bir gelir kaynağı, hayır sahiplerinin Emir Sultan için yaptıkları vakıflardır. Kadı defterlerine kaydedilmiş vakfiyelerde özellikle câmi görevlileri ile ilgili vakıf şartları dikkat çekmektedir. Personel içinde en fazla imamlara yönelik tahsisler yapılmıştır. Emir Sultan vakfıyla ilişkili tespit edilen XVI. yüzyıldaki 27 vakıftan 7’si; XVII. yüzyıldaki 25 vakıftan 8’i Emir Sultan imamlarına şart koşulmuştur. (Bkz.: Tablo-10 ve 11). Bu tür gelirler, onlar için sabit maaş dışında önemli bir gelir kaynağını teşkil etmekteydi.

Örneğin Çelebi Mehmed’in kızı Selçuk Hatun, 888 tarihli vakfiyesinde Emir Buhârî Mescidi’ne günde 1 dirhem maaş ile bir imam görevlendirilmesini ve bu imamın her gün birer cüz okuyup vâkıfenin ruhuna hediye etmesini şart koşmuştur.512

Yakub bin İshak, 13 Şabab 927’de Emir Sultan mahallesindeki evini önce kendisine, sonra evladına, neslin inkırazıyla Emir Sultan mescidi imamına vakfetmiştir.513

511 BŞS B 44 159b.

512 BŞS A 129 206b.

513 BŞS A 200 49a.

171

Fâtıma Hatun bint-i Seyyid Hüseyin ise, Receb 929’da Emir Sultan mahallesindeki evini, her gün kendi ruhu için bir cüz okuması şartıyla Emir Sultan imamına vakfetmiştir.514

994 tarihli bir belgede Sıhrî? Hatun Emir Sultan mahallesindeki evini, Emir Sultan Câmi imamına vakfetmiştir. Vâkıfenin ruhu için ikindi namazından sonra Amme Sûresini tilavet eden imam Mevlana İsa Halife bin Hüseyin’e ayda 25 akçe maaş tayin edilmiştir.515 Ayrıca zâyi ettiği temessükü için mahkemeye mürâcaatı sayesinde imam İsa Efendi’nin türbede her gün sabah namazından sonra ayda 25 akçeye cüz okuma görevi olduğunu öğreniyoruz.516

Emir Sultan mahallesinde ikamet eden Hasan bin Ahmed adlı vâkıf, 29 Zilkade 1008’de Bursa yakınında bulunan Kestane Sekisi’nin hayatta oldukça kendisine, vefatından sonra da Emir Sultan Câmii imamı İsa Halife’ye, onun vefatından sonra da Emir Sultan Câmii imamlarına vakfetmiştir. Buna mukabil vâkıfın ruhuna her gün Yasin Sûresi’nin okunmasını şart koşmuştur.517

Emir Sultan mahallesinde ikâmet eden Fâtıma Hatun bint-i Mehmed, evâil-i Cemâziyelevvel 1021’de, aynı mahalledeki evini önce kendine, sonra evladına, neslin inkıraz bulması halinde Emir Sultan Câmii imamına vakfetmiştir.518

Emir Sultan mahallesinde ikamet eden el-Hâc İlyas bin Süleyman, 15 Receb 1035’de aynı mahalledeki evini hayatta oldukça kendine, sonra eşi İsmihan bint-i Yusuf’a, sonra sülbiye kızları Aişe ve İsmihan, sonra onların evlatlarına, en son olarak da Emir Sultan Câmiinde her kim imam olursa onun tasarrufu için vakfetmiştir.519

Emir Sultan mahallesinde ikamet eden Şaban isimli hayır sahibi, evâhır-i Şevval 1047’de; bir beyt-i suflî, sofa, su kuyusu ve avluyu içeren evini, hayatta iken kendisine vefatından sonra da eşine, ondan sonra eşinin komşusu kadına, en son olarak da her gün

514 BŞS A 30 393b.

515 BŞS A 141 175b.

516 BŞS B 44 92a.

517 BŞS B 18 45a.

518 BŞS B 28 102a.

519 BŞS B 45 95b.

172

İhlas suresini okuyup sevabını vâkıfın ruhuna hediye etmek şartıyla Emir Sultan Câmii imamına vakfetmiştir.520

1048 tarihli bir mahkeme kaydında menfaati Emir Sultan Câmii imamlarına şart koşulan bir ev vakfı olduğu ve mütevellîsinin de câminin imamı olduğu belirtilmektedir.521

Nukûd vakıflarından da imamlara yapılan tahsisler vardır. Örneğin, 1072 tarihinde Emir Sultan mahallesi sâkinlerinden el-Hâc Sefer Efendi bin Bayezid nukûd vakfı tesis etmiştir. Hayır sahibi, nukûd vakfından 120’şer kuruşluk kısmı Emir Sultan Câmiinde görevli imâm-ı evvel ve imâm-ı sâniye tahsis etmiştir. Bu vakfını, her akşam yatsı namazından sonra mihrapta kendi ruhu için Mülk Sûresini okumaları şartına bağlamıştır.522

Fâtıma Hatun bint-i Mehmed ise, 2 Rebiulevvel 1074’de 1.500 akçelik nukûd vakfı kurmuş; işletilen paranın gelirini (ribh) de her sabah namazı vaktinde Yâsin Suresini okuyup sevabını vâkıfenin ruhuna hediye etmesi şartıyla Emir Sultan Câmii imamına vakfetmiştir.523

İmamlar, maaşın yanı sıra bu çeşit gelir kaynakları sayesinde maddî yönden hayli iyi seviyeye gelmiş olmalıdırlar. Nitekim Emir Sultan imamlarından İsa Efendi’nin muhallefâtı, 104.417 akçeyi bulmaktaydı.524 Onunla yaklaşık aynı dönemlerde görev yapan ve maaşını Emir Sultan vakfından alan Fıstıklı Mescidi imamı Sinan Halife bin Ali’nin muhallefâtını bildiren belge de elimizdedir. Sinan Halife, günde 2-3 akçeye bu mescidde uzun yıllar imamet görevinde bulunmuştur. (Bkz.:

Tablo-30). Evâsıt-ı Şevval 1038/Haziran 1629 tarihli belge, onun ekonomik durumunu ortaya çıkarmaktadır. 1038 yılında hacca giden ve yolda vefat eden Sinan Halife, geride önemli bir mal varlığı bırakmıştır. Varisleri; eşi Mehlika bint-i Abdullah, kızları Hatice ve Rukiye Hatun, kız kardeşi Hatice Hatun’dur. Hatice Hatun, kardeşinin muhallefâtından 5 sehm hisseye sahip olup 8.000 akçeye karşılık gelmektedir. Toplam

520 BŞS B 61 69a.

521 BŞS B 146 5b, 6a.

522 BŞS B 185 27b.

523 BŞS B 186 37b.

524 19 Şevval 1047 tarihli muhallefât kaydına göre bu meblağı, çeşitli türde kitaplar ve ev eşyaları teşkil etmektedir. Bkz: BŞS B 56 121a-b.

173

21 sehmden kızlarına 16 sehm düşmüştür. (Bir sehm 1.600 akçe olursa toplamda 33.600 akçe onlara taksim edilmiş olmalıdır.) Ancak belgede karısına düşen hisse hakkında bilgi verilmemiştir. Mal varlığı arasında Emir Sultan mahallesinde bir evi, Fıstıklı’da ev, bağ, bağçe vs. akâr ve menkûlun olduğu belirtilmektedir.525 Onun sadece zikredilen maaşla elde edilmesi çok zor olan bu zenginliği, başka gelir kaynaklarına sahip olduğunu düşündürmektedir.

Şer’iyye sicillerinde yer alan tereke kayıtları üzerinde yaptığımız incelemede Emir Sultan vakfının başka herhangi bir personeline ait kayda rastlanılmamış olması, bu hususta söylenebilecekleri sınırlandırmaktadır.

Kendilerine vakıf yapılanlardan biri de şeyhlerdir. Emir Sultan mahallesinde ikamet eden Hacı Kerem’in âzatlısı Gülsine bint-i Abdullah 901 yılında, aynı mahalledeki evinin yarı hissesini hayatta olduğu sürece Hasan bin Abdullah’a, ondan sonra da Emir Sultan seccâdesinde oturan şeyhlere vakfetmiştir.526 (Vakıflarla desteklenen diğer vakıf personeli için bkz.: Tablo-9, 10, 11).

Külliye personeline yönelik çoğunlukla ev vakfı yapılmaktaydı. Bu vakıf evlerin bir kısmı söz konusu personelin ikamet ihtiyacını karşılamıştır. Diğer bir kısmı da kiraya verilmek suretiyle işletilmiş ve elde edilen geliri personele ait olmuştur.

Görevliler, yerine getirdikleri hizmetlere mukabil maaş almak suretiyle vakıftan sadece beslenen kişiler (mürtezika) olmamışlardır. Bir taraftan da kendi maddî imkânlarına göre vakıflar tesis ederek başkalarına istihdam kaynağı sunmaya yönelmişlerdir. Örneğin; Emir Sultan hulefâsından olup zâkir başılığını yaptığı için Baba Zâkir lakabıyla tanınan kişi, Namazgâh civarında bir mescid ve zaviye yaptırmıştır.527 Emir Sultan Câmii imamı Şeyh İsa Efendi, 1029 yılında 4.300 akçe ile para vakfı tesis etmiştir.528

Vakıf personeli, ekonomik durumları nispetinde ticâretle de meşgul olmuşlardır.

Örneğin, Emir Sultan mescidinde imam olan Mevlânâ Mehmed bin Yusuf, 892 yılında

525 BŞS B 50 22b.

526 BŞS A 26 321b.

527 Kepecioğlu, a.g.e., c. I, s. 166.

528 BŞS B 39 71a.

174

Tahtakale’de bir tatlıcı dükkânını Ali bin Ahmed’den 3.000 dirheme satın almıştır.529 Hatib Mevlânâ Seydi bin Nasuh ise, 896 yılında Sûfî Hayreddin ile müşterek Soğanlı köyünde Gâzi Hüdâvendigâr (I. Murad) vakfı üzerinde bir parça bağ, bir parça Yoncalık, bir ot ve bir çiftlik miktarı çayırı satın almışlardır. Çayırdan yedişer dönüm hisselerine düşmüştür. Kalan kısım aralarında müşterek olup bu yerlerden elde edilen yıllık 300 akçe mukâtaayı yine yarı yarıya paylaşmışlardır. Mevlânâ Seydi’nin, kendi yeriyle ilgili mâlî tasarrufları ileri tarihli belgelere konu olmaya devam etmiştir.530

Emir Sultan dergâhı şeyhlerinin de maddî durumları oldukça iyi seviyedeydi.

Evâhir-i Safer 1035 tarihli bir sicilde Emir Sultan şeyhi Mehmed Efendi’nin bir ticârî muamelesi yer almaktadır. Buna göre Mehmed Efendi, Samanlı köyünde iç avlusunda iki beyt-i süflî, bir beyt-i ulvî, iki fırın, bir su kuyusu, çeşitli meyve ağaçları bulunan;

dış avlusu üç beyt-i ulvî, bir sofa bir ahır, iki samanlık ve bir küçük samanlıktan oluşan çiftlik; çiftliğin yakınında tahminen üç dönüm meyve ağaçları; çiftlikte beş su sığırı öküzü, dört kara sığırı öküzü, bir su sığırı tosunu, iki su sığırı düve, dört su sığırı ineği, üç kara sığırı ineği, altı buzağı, bir beygir ile ziraat ve çiftçilik aletlerini toplamda 102.000 akçeye satın almıştır.531 Bu belgeden şeyhin, tarım ve hayvan yetiştiriciliği ile de meşgul olduğu anlaşılmaktadır.