• Sonuç bulunamadı

2. TARİHİ ARKA PLAN

2.1. BURSA TARİHÇESİ

2.1.1. Osmanlı Öncesi

Bursa şehrinin tarihi hususunda ilk çağlara ait bilinenler oldukça sınırlıdır.

Uludağ’ın eteklerinde ovaya nazır yüksekçe bir mevkie konumlanan kale, şehir yerleşiminin ilk çekirdeği kabul edilir.27 Ancak kalenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Bazı söylencelerde, şehrin tarihi serüveni, çok eski devirlerden başlatılmakta; Hz Süleyman zamanına hatta “Tufan hadisesi” öncesine kadar götürülmektedir.28 Şehrin kuruluşu genellikle Bithynialılarla29 ilişkilendirilmekle birlikte kesin bir tarih verilememektedir.30

Roma çağı yazarlarından olan ve bir süre Roma’nın Bithynia valiliği görevinde bulunan Plinius (M.S. 62-114)’a göre kentin adı Bithynia kralı I. Prusias31 (M.Ö.

27 İlkçağ Prousa kentinin yeri bugünkü Bursa’nın Hisar semtidir. Bkz: Bilge Umar, Bithynia, İstanbul, Ak Yayınları, ts., s. 10.

28 Yılmaz Akkılıç, Bursa Tarihi (Başlangıcından 30 Ekim 1918’e), Bursa, Bursa Hâkimiyet Yayınları, 1986, s. 7; Evliya Çelebi, Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi Topkapı Sarayı Bağdat 304 Yazmasının Transkripsiyonu-Dizini, (haz. Zekeriya Kurşun, Seyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı), 2. Kitap, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 1999, s. 9.

29 Thrakların bir kolu olan Bithynler Bursa çevresine yerleşmişler, buraya Bithynia adını vermişler ve bölgede Bithynia Krallığını kurmuşlardır. Bkz.: Akkılıç, a.g.e., s. 15.

30 Halil İnalcık, “Bursa”, DİA, VI, s. 446.

31 Şehrin kuruluşu II. Prusias’a da izafe edilmektedir. Bkz: Mükrimin Halil Yınanç, “Bursa”, İA, II, s.

810.

18

182)’tan gelmektedir. Romalılardan kaçarak I. Prusias’a sığınan Kartacalı komutan Hannibal (M.Ö. 247-183)’in önerisiyle yakılıp yıkılan antik şehir Atussa’nın yerine bir şehir kurulmuş ve bu şehre Prusa denilmiştir.32 Başka bir görüşte şehrin temelleri Bithynia’nın ilk kralı Zipoites (M.Ö. 327-279) tarafından atılmış, gelişimini I. Prusias gerçekleştirmiştir.33 Bithynia kralı IV. Nikomedes’in ölümünün ardından (M.Ö. 74) vasiyeti gereği Bithynia, Roma İmparatorluğu’na geçmiştir. Bunun üzerine Pontus Kralı Mithridates Bithynia topraklarını işgal etmiştir. Bir süre savaş alanı olan bölge, tekrar Roma İmparatorluğu’na geçtikten sonra bir eyalet olarak, Roma’nın atadığı valiler tarafından yönetilmiştir. Çok geniş topraklar üzerinde, kendi iç sorunları ve dışarıdan yöneltilen çeşitli saldırılarla giderek yıpranan ve eski gücünü yitiren Roma, toprak bütünlüğünü M.S. 395 yılına kadar koruyabilmiştir. Bu tarihte imparatorluk, doğu ve batı olarak ikiye ayrılınca Bithynia eyaleti Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans)’na geçmiştir.34 Bithynia bölgesi, Bizans döneminde zaman zaman müslüman Arap ordularının ve ardından da Türkler’in hücumlarına mâruz kaldı. Anadolu fâtihi Süleyman Şah 1080’de İznik’i alarak kendisine merkez yaptıktan hemen sonra Bursa’yı fethetti. İznik’in 1097’de yeniden Bizans hâkimiyetine girmesinin peşinden buranın da zapt edilip edilmediği hakkında herhangi bir bilgi yoktur. Ancak 1107’de I.

Kılıçarslan’ın ölümü ile şehzadeler arasında başlayan mücadeleler sırasında şehrin Türkler’in hâkimiyetinden çıktığı tahmin edilmektedir. Şehir 1113’te Türk kuvvetleri tarafından tekrar zapt edildiyse de az sonra İmparator Aleksis Komnenos tarafından geri alındı. Böylece Bursa, Osmanlılar’ın bu bölgede faaliyet göstermelerine kadar Bizans’ın elinde kaldı.35

Günümüzde Bursa ilinin kapsadığı alan ilk çağlarda dünya ticareti açısından önem taşıyan bir ulaşım yolu üzerinde bulunmuyordu. Bundan dolayı Bursa hem Roma döneminde hem de sonraki Bizans döneminde gerektiğince gelişememiş, tarihinin bu bölümü yeterince aydınlığa kavuşturulamamıştır. Bursa ancak Osmanlılar tarafından

32 Bitinya’nın Prusias adlı iki kralı vardır. Bursa’ya diğer Prusa şehirlerinden ayırt edilmesi için “Prusa Ad Olympum” (Uludağ Bursa’sı) adı verilmiştir. Bkz: Akkılıç, a.g.e., s. 10; Hisar içerisinde 50 kadar kazılarda elde edilen arkeolojik buluntularda kentin kuruluşunun bu dönemin öncesine gitmediği görülmüştür. Bkz: Raif Kaplanoğlu, Bursa Tarihi Kronolojisi, Bursa, Avrasya Etnografya Vakfı Yayınları, 2012, s. 7-8.

33 Akkılıç, a.g.e., s. 10, 18; Prusa kelimesinin etimolojik tahlili için bkz: Bilge Umar, Türkiye’deki Tarihsel Adlar, İstanbul, İnkılap Kitabevi, 1993, s. 679-680.

34 Akkılıç, a.g.e., s. 23.

35 İnalcık, a.g.m., s. 446; Yınanç, a.g.m., s. 810.

19

fethedildikten ve Batı-Doğu ticaretinin denetimi kesin olarak Osmanlı Devleti’ne geçtikten sonra büyük önem kazanacaktır. Roma döneminde Bithynia eyaletinin merkezi çoğunlukla Nikomedia (İzmit) ve Nikaia (İznik) olmuştur. Eyaletin yönetimi pek az bir süreyle Prusa’dan yapılmıştır.36 Nitekim Bithynia Krallığı döneminde de Prusa’nın krallığın başkenti olarak pek az kullanıldığı bilinmektedir.37

2.1.2. Osmanlı Dönemi

Moğollar karşısında 1243 Kösedağ savaşında yaşadıkları ağır yenilginin ardından siyasî çöküş sürecine giren Anadolu Selçukluları’nın bölgede hüküm ve nüfuzlarını kaybetmeleri üzerine bu devletin batı sınırlarına yerleşmiş bulunan Türkmen aşiretleri giderek güçlenmeye ve bağımsız beylikler halinde faaliyet göstermeye başladılar. Bizans’a uc olarak konumlanan bu beyliklerden biri de Osmanlı Beyliği idi.38 Askerî hedeflerini Bizans istikametinde ilerleyerek gerçekleştiren Osman ve arkadaşları öncelikle Bilecik-Yenişehir-İnegöl havalisinde hâkimiyet sağladıktan sonra Bizans’ın iki önemli kalesi olan İznik ve Bursa’yı ele geçirmek için girişimlerde bulundu.

Muhkem bir kaleye sahip olması sebebiyle uzun bir zaman muhasara altında tutulan Bursa’nın fethedilmesi 1326 yılında Orhan Gazi’ye nasip oldu.39

Orhan Gazi, Bursa’yı fethettikten sonra Osmanlı beyliğinin merkezi yaptı.

Gümüş sikkesini (akçe) 1327’de burada darbettirdi. Şehrin Rum halkı kaleden aşağı kısımlara nakledilerek yerleştirildi. Kale ve civarında stratejik mecburiyetler dolayısıyla sadece Türkler’in yerleşmesi sağlandı.40

Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde yöneticiler bilinçli bir şekilde imar ve iskân politikası uygulamışlar, fethedilen yerlerin Türk-İslamlaşmasında vakıf sisteminden yararlanmışlardır. Bursa şehrinin gelişimi de, vakıflarla gerçekleştirilmiştir.

Bu noktada büyük çaplı vakıflarıyla en fazla katkıda bulunanlar, padişahlar ve üst düzey

36 Prusa, Genç Pilinius’un Bithynia valiliği sırasında Bithynia’da yaşam düzeyi ve kültürel gelişmeler olmuş, yeni yapılarla kent bayındır duruma getirilmiştir. Bkz: Akkılıç, a.g.e., s. 21; Yınanç, a.g.m., s.

810.

37 Akkılıç, a.g.e., s. 23.

38 Halil İnalcık, “Osmanlı Devleti’nde Uc (Serhad)lar”, Osmanlılar, İstanbul, Timaş Yayınları, 2010, s.

49-55; Özer Ergenç, “Osman Gazi’nin Liderliğinin Ve Karizmasının Ortaya Çıkışı”, Kuruluş:

Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak, İstanbul, HayyKitap, 2010, s. 69-79.

39 Aşıkpaşazâde, Tevârih-i Âl-i Osmân Âşıkpaşazâde Tarihi, İstanbul, Matbaa-i Âmire, 1332, s. 22, 28-31; Hoca Sadeddin Efendi, Tâcü’t-Tevârih, c. I, Matbaa-i Âmire, 1279, s. 28-29.

40 İnalcık, “Bursa”, s. 446.

20

devlet görevlileridir.41 Onların zengin gelir kaynakları ile destekledikleri külliyeler, şehrin merkezî alanlarını teşkil etmişlerdir.

Fetihten önce kale-şehir görünümünde olan Bursa, fetihten sonra Orhan Gazi’nin başlattığı inşa faaliyetleri ile kalenin dışında genişlemeye başladı. Şehre her taraftan ahali nakli yapıldı ve gelişmesi desteklendi. Orhan Gazi, 1339-1340'ta kalenin doğu tarafında câmi (Orhan Câmii), imaret, medrese, hamam ve kervansaraydan oluşan bir külliye vücuda getirdi. Bu bina grupları şehrin merkezini teşkil etti. Alâeddin Bey, Çoban Bey, Hoca Nâib gibi adlar taşıyan yeni semtler bu dönemde kuruldu.42

Orhan Gazi’den II. Murad’a kadar gelen Osmanlı padişahları, şehrin farklı yerlerine birer külliye yaptırarak şehir gelişimini ilerletmişlerdir.43 I. Murad (Hüdâvendigâr), şehrin batısına yaptırdığı külliye ile genişlemeyi bu yöne çekerken oğlu Yıldırım Bayezid da doğu istikametinde bir külliye yaptırarak açılım gerçekleştirmiştir. Ayrıca Ulucâmi Külliyesi onun dönemi eserlerindendir. Osmanlı Devleti’nin 1402 Ankara Savaşı sonrası girdiği fetret devri, Bursa’nın gelişimini sekteye uğratmıştır. Bu dönemde Timur’un askerleri Bursa’yı yağmalamış, Ulucâmi başta olmak üzere pek çok eseri tahrip etmişlerdir. Yıldırım Bayezid’in oğullarından Çelebi Mehmed kardeşlerine galip gelerek devlet otoritesini yeniden tesis etmiştir. Bir taraftan kaybedilen toprakları geri almaya çalışırken diğer yandan da imar faaliyetlerini yürütmüştür. Bursa onun zamanında babasının her iki eserinin orta mevkiinde yer alan (Yıldırım-Ulucâmi) ve ünü daha sonra dünyaya yayılacak olan meşhur Yeşil Külliyesi’ne kavuşmuştur. Şehrin batısındaki büyümeyi sağlamlaştıracak adımı ise II.

Murad atmıştır. Muradiye Külliyesi, Bursa siluetinin bir sınır taşı olarak inkişaf etmiştir.

Bu külliyelerin etrafında mahalleler teşekkül etmiş, yeni yerleşim birimleri bu vesileyle meydana gelmiş, dinî, ilmî, kültürel ve ticarî hayat zenginlik kazanmıştır. Ayrıca padişahlardan başka vezirler, saray mensupları ve diğer ileri gelen devlet adamları da vakıflar tesis etmek suretiyle şehrin imarına katkı sağlamışlardır.

41 Samettin Başol, “Bursa Şehrinin Gelişmesinde XV. Yüzyıl Bursa Vakıflarının Rolü”, Bursa Defteri, sy. 19, Bursa, Bursa Kültür ve Sanat Yayınları, 2003, s. 90; Ayrıca bkz.: Mustafa Cezar, “Osmanlı Klasik Dönem İmar Sistemi”, IX. Türk Tarih Kongresi: Ankara 21-25 Eylül 1981 Kongreye Sunulan Bildiriler, c. III, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1989, s. 1391-1414.

42 İnalcık, a.g.m., s. 446.

43 Gönül Cantay, Osmanlı Külliyelerinin Kuruluşu, Ankara, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, 2002, s. 31-35.

21

937/1530 tarihli tahrir defterine göre Bursa’nın genel şehir görünümünü oluşturan unsurlar şunlardır: 147 mahalle, 60 köy, 10 çiftlik, 37 mezraa, 669 dükkân, 11 büyük han, 5 imaret, 11 hamam, 1 bedestan, 5 değirmen, 22 medrese, 18 câmi, 130 mescid, 10 zaviye, 618 oda/hücre vb.44

Bursa, Osmanlı hâkimiyetine girişinden itibaren İstanbul’un fethi (1453)’ne kadar (1331-1335 arası İznik’e, 1365 sonrası Edirne’ye geçse de) sembolik olarak başkent kalmayı sürdürmüştür. İstanbul başşehir olmadan önce Bursa, İstanbul’la rekabet edebilecek seviyede bir gelişmişliğe sahipti. Fakat daha sonra ahalinin çoğunun yeni payitaht İstanbul'a göçürülmesi bu rekabeti ortadan kaldırdı. Bununla birlikte hem Fatih döneminde hem de daha sonraki dönemlerde Osmanlı padişahları ve devlet erkânının Bursa’ya olan ilgileri devam etmiştir.45

Günümüzde Hisar semti Bursa’nın sadece küçük bir bölümünü teşkil ederken asıl merkezi alan, Osmanlı’nın kuruluş yıllarında Orhan ve Ulucâmi külliyeleri ile tohumları atılan bölge olarak devam etmektedir ve mevcut pek çok yer ve mahalle ismi (Hüdâvendigâr, Yıldırım, Yeşil, Muradiye, Emîr Sultan, Ebu İshak, Musa Baba, Sinan Dede, Demirtaş Paşa, Umur Bey, Koca Naib, Mola Gürânî, Hacı İvaz Paşa, Ali Paşa, Şehâbeddin Paşa vs.) o dönem imar ve iskân planlarını yansıtmaktadır.