• Sonuç bulunamadı

İKİNCİ BÖLÜM 2 Kavramsal Çerçeve

5. Aşama İş Yaşamının Son Bulması: Son aşamadamobbinge uğrayan

2.4 İlgili Araştırmalar

2.4.2 Yurtiçinde yapılmış araştırmalar

Ergün ve Ördek (2016) “Mobbingin Örgütsel Adalet Algısına Etkisi” başlıklı araştırmalarında örgütsel adalet algısı bakımından mobbingin etkisi ele alınmıştır. Araştırmanın örneklemi 190 sağlık çalışanından oluşmaktadır. Araştırma bulgularına göre mobbingin alt boyutlarından kendini göstermeyi etkileme ile yaşam kalitesi ve mesleki duruma saldırıların etkileşimsel adalet algısına negatif etkisinin olduğu görülmüştür. Mobbing alt boyutlarından sosyal ilişkilere ve itibara saldırıların işlemsel (prosedürel) adalet algısına pozitif etkisinin olduğu görülmüştür. Kendini göstermeyi etkileme ile yaşam kalitesi ve mesleki duruma saldırıların negatif etkisinin olduğu, mobbingin alt boyutlarından kendini göstermeyi etkilemenin dağıtımsal adalet algısına negatif yönde etkisi olduğu görülmüştür.

Kuşseven (2016) “Örgütsel Adalet Bağlamında Mobbing Olgusunun İncelenmesi” başlıklı çalışmasında, mobbing ve örgütsel adalet algısı arasındaki ilişkiyi incelemeyi ve örgütsel adalet algısının mobbing davranışları üzerindeki etkisini tespit etmeyi amaçlamıştır. Araştırma Ankara’daki bir bakanlığın merkez teşkilatında çalışan uzman ve teknik personel üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın bulgularına göre; mobbing ve örgütsel adalet algısı arasında negatif yönlü bir ilişki olduğu; yani örgütsel adalet algısı arttıkça mobbing algısının düştüğü ortaya çıkmıştır.

Öztürk ve Cevher (2016) “Sessizlikteki Mobbing: Mobbing ve Örgütsel Sessizlik Arasındaki İlişki” başlıklı araştırmalarında mobbing ve örgütsel sessizlik arasındaki ilişkileri incelemeyi amaçlamışlardır. Araştırma, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren bir işletmelerde görev yapmakta olan 248 çalışan üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda; örgütsel sessizlik ve mobbing arasında pozitif yönde ilişki olduğunu; örgütsel sessizliği etkileyen unsurlardan sosyal itibara yönelik saldırıların en yüksek paya sahip olduğunu ortaya koymuştur. Bunun dışında örgütsel sessizliğin yaşa ve eğitim durumuna göre farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır.

Kalay, Oğrak ve Nişancı (2014) “Mobbing, Örgütsel Sessizlik Ve Örgütsel Sinizm İlişkisi: Örnek Bir Uygulama” başlıklı araştırmalarında mobbing, örgütsel sessizlik ve örgütsel sinizm arasındaki ilişkiyi belirlemeyi amaçlamışlardır. Araştırma bir kamu üniversitesinde çalışan akademik ve idari personel olmak üzere toplam 240 kişi üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; katılımcılar düşük düzeyde mobbing algısı, orta düzeyde örgütsel sinizm ve örgütsel sessizlik tutumu sergilemektedirler. Akademik ve idari personellerin mobbinge maruz kalma düzeyleri ve örgütsel sessizlik tutumları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edilmişken, örgütsel sinizm tutumları arasında anlamlı bir fark tespit edilmemiştir. Ayrıca mobbing ile örgütsel sessizlik, mobbing ile örgütsel sinizm ve örgütsel sessizlik ile örgütsel sinizm arasında istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişki tespit edilmiştir.

Çavuş, Develi ve Sarıoğlu (2013) “Mobbing ve Örgütsel Sessizlik: Enerji Sektörü Çalışanları Üzerine Bir Araştırma” başlıklı araştırmasında, mobbing ve örgütsel sessizlik arasındaki ilişkiler enerji sektöründe çalışanlar üzerinde incelenmiştir. Konu ile ilgili anket formu, enerji sektöründe çalışan 200 kişiye uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, ilişkileri korumaya dayalı sessizlikle ile mobbing faktörleri arasında korelasyon bulunmamıştır. Buna karşın kendini korumaya ve korkuya dayalı sessizlikle mobbingin bütün faktörleri arasında pozitif yönlü korelasyon bulunmuştur. Mobbing arttıkça kendini korumaya ve korkuya dayalı sessizlik davranışı arttığı, bu durumun çalışanı sessizlik davranışına yönelttiği belirlenmiştir.

Tan’ın (2014) “Organizational justice as a predictor of organizational silence” başlıklı araştırmasında ilköğretim okullarında görev yapan öğretmenlerin örgütsel adalet algıları ve örgütsel sessizlik değişkenlerine ilişkin algı düzeyleri belirlenerek, bu

değişkenler arasındaki ilişkiyi ortaya koymayı amaçlanmıştır. Araştırma sonucunda dağıtımsal, işlemsel ve etkileşimsel adalet algılarının, kabullenici ve savunmacı sessizlik düzeyleri ile negatif bir ilişkiye sahip olduğu, bununla beraber korumacı sessizlik düzeyi ile pozitif bir ilişki içerdiği tespit edilmiştir.

Aküzüm’ün (2014) “The effect of perceived organizational justice on teachers’ silence: A practice in primary education institutions” başlığında, ilköğretim okullarında görev yapan öğretmenlerin örgütsel sessizlik düzeyleri üzerinde örgütsel adalet algılarının etkisini belirlemeye yönelik çalışmasında, dağıtımsal, işlemsel ve etkileşimsel adalet algılarının, kabullenici ve savunmacı sessizlik düzeyleri ile negatif bir ilişkiye sahip olduğu, bununla beraber korumacı sessizlik düzeyi ile pozitif bir ilişki içerdiği tespit edilmiştir. Bununla beraber etkileşimsel adalet algı düzeyinin, dağıtımsal ve işlemsel adalet algı düzeyinden daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Araştırmada ayrıca örgütsel sessizliğin alt boyutlarından olan savunmacı sessizliğin öğretmenler tarafından en düşük seviyede algılandığı, bununla beraber korumacı sessizliğin öğretmenler tarafından en yüksek şekilde algılandığı değerlendirilmiştir.

İşleyici (2015) tarafından yapılan “Örgütsel adalet ve örgütsel sessizlik arasındaki ilişkinin incelenmesi (Zonguldak ili örneği)” adlı çalışmanın örneklemini Zonguldak il merkezinde bulunan okullarda görev yapan 474 öğretmenden oluşturmaktadır. Araştırma bulgularına göre öğretmenlerin örgütsel adalet ve örgütsel sessizlik algıları arasında yaş, cinsiyet, kıdem, yöneticiyle çalışma yılı ve mezun olunan okul türü değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık olmadığı görülmüştür. Örgütsel adalet ile örgütsel sessizliğin alt boyutlarının (okul ortamı, duygu, sessizliğin kaynağı, yönetici ve izolasyon) tamamı arasında orta düzeyde anlamlı ilişki bulunduğu görülmüştür.