• Sonuç bulunamadı

Örgütsel Sessizlik Algısına Yönelik Sonuç ve Tartışma

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

5. Sonuç, Tartışma ve Öneriler

5.3 Örgütsel Sessizlik Algısına Yönelik Sonuç ve Tartışma

Araştırmaya katılan örgütsel sessizlik algıları incelendiğinde, savunma amaçlı seslilik ve sessizlik ile kabul edilen sessizlik düzeyleri düşük, örgüt yararına seslilik ve sessizlik düzeyleri yüksek, kabul edilen seslilik ve genel örgütsel sessizliklerinin orta düzeyde olduğu saptanmıştır. Alanyazında yapılan araştırmalarda farklı ölçekler kullanıldığı için örgütsel sessizlik farklı boyutlarda ele alınmıştır. Bu nedenle boyut bazında karşılaştırılma yapılamamakta, genel sonuçlardan yola çıkılmaktadır. Taşkıran’ın (2010) sessizliği bireysel sessizlik ve ilişkisel sessizlik olarak iki alt boyutta ele almıştır. Araştırmada, çalışanların genel anlamda örgütsel sessizlik için kararsız bir tutum ortaya koyduğu görülmüştür. Yüksel (2014), öğretmenlerin örgütsel sessizlik düzeylerini yönetselveörgütselnedenler, “işleilgilikonular, tecrübeeksikliği, izolasyonkorkusu, ilişkilerizedelemekorkusu, ve genelörgütselsessizlik boyutlarında ele almış ve tüm boyutlarda öğretmenlerin düşük sessizliğe sahip olduğunu saptamıştır. İşleyici ve Nartgün’ün (2013) öğretmenlerin örgütsel sessizlik düzeylerini “orta” düzeyde bulunmuştur. Yapılan diğer araştırmalarda da öğretmenlerin okullarda çok sessiz

kalmadıkları, düşük düzeyde örgütsel sessizlik algısına sahip oldukları görülmektedir (Bildik, 2009; Kolay, 2012; Oruç, 2013). Diğer taraftan bu durum olumlu olarak değerlendirilebilir. Okullarda demokratik ortamın oluşturulmaya çalışıldığı ve herkesin fikrini rahatça ifade ettiği de düşünülebilir.Araştırmada kullanılan örgütsel sessizlik ölçeği farklı boyutlardan oluşmakta ve hem sessizlik hem de seslilik olarak ele alınmaktadır. Literatür de ise farklı boyutlar ele alındığı için tam anlamıyla bir kıyaslama yapılamamaktadır. Yapılan bu araştırmada savunma amaçlı seslilik, sessizlik ve kabul edilen sessizlik düzeylerinin düşük olması okullarda öğretmenlerin kendini ifade etme açısından ve kendilerini savunma açısından yeterli oldukları sonucuna ulaşmamıza önemli bir ışık tutmaktadır. Okullarda çalışmakta olan öğretmenlerin örgüt yararına olan durumlarda kendi fikirlerini açıkça ifade edebilme yetilerinin güçlü olması da örgüt yararına sessizlik ve seslilik düzeylerinin yüksek çıkmasının bir sonucu olarak yorumlanabilmektedir. Bu durum aynı zamanda okullarda çalışan öğretmenlerin kurumları içerisinde kendilerine karşı oluşan durumlarda kendilerini ifade edebildikleri aynı zamanda kurum yararına olan durumlarda ise kurum çıkarlarını önde tuttuklarını göstermektedir.

Araştırmada öğretmenlerin cinsiyetlerine göre örgütsel sessizlik düzeylerinin farklılaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Diğer bir ifade ile kadın ve erkek öğretmenler benzer düzeyde örgütsel sessizliğe sahiptirler. Konu ile ilgili alanyazın incelendiğinde; araştırma bulgularımızla örtüşen şekilde öğretmenlerin cinsiyetlerinin örgütsel sessizlik düzeylerini etkilemediği yönünde bulgulara ulaşılmaktadır (Kahveci, 2010; Yanık, 2012; Ünlü, 2015).

Öğretmenlerin medeni durumlarına göre örgütsel sessizlik düzeylerinin farklılaşmadığı saptanmıştır. Başka bir ifade ile bekar ve evli öğretmenler benzer sessizlik davranışları göstermektedirler. Alanyazında yapılan araştırmalarda araştırma bulgularımızı destekler nitelikte, çalışanların medeni durumlarına göre sessizlik düzeylerinde farklılıkların oldmadığı yönünde bulgulara ulaşılırken (Kolay, 2012; Taşkıran,2010), sessizlik düzeyinin medeni duruma göre farklılık gösterdiği yönünde bulgulara da ulaşılabilmektedir (Oruç, 2013; Yanık, 2012; Yüksel, 2014).

Öğretmenlerin örgütsel sessizlik ile olan bulgularında cinsiyetve medeni durumlarına ait değişkenlerde bir farklılığa rastalanmamış olması, öğretmenlik mesleğinin cinsiyet ve medeni durum değişkenlerinden ayrı bir meslek olduğuna dair güçlü bir kanıt olabilecek durumdur.

Araştırmaya katılan öğretmenlerin kıdemlerine göre örgütsel sessizlik düzeylerinde farklılaşma olmadığı saptanmıştır. Ulaştığımız bu sonuç alanyazında yapılan diğer çalışmalarla karşılaştırıldığında, araştırma sonucumuzla örtüşen şekilde örgütsel sessizlik düzeyinin çalışanların kıdemlerine göre farklılaşmadığı yönünde bulgulara ulaşılmaktadır (Erenler, 2010; Demirtaş ve Kahveci, 2013; Kolay, 2012; Soycan, 2010; Özdemirve diğerleri,2013).

Araştırmaya katılan öğretmenlerin 41-50 yaş grubunun 31- 40 yaş grubuna göre savunma amaçlı seslilik boyutunda yüksek farklılık olduğu saptanmıştır. Bu durum yaş değişkeninde öğretmenlerin yaş aldıkça daha çok kendi haklarını arama noktasında olgunluğa erişmiş olduğu kanısına ulaştırabilmektedir. Konu ile ilgili yapılan araştırmalara bakıldığında farklı sonuçlara ulaşıldığı görülmektedir. Alparslan (2010) 35 yaş ve üzeri akademik personelin, 20 – 25 yaş arası akademik personele göre ilgisizliğe ve boyun eğmeye dayalı sessizlik davranışı göstermeye daha yatkın olduğunu, kendini korumaya ve korkuya dayalı sessizlik davranışı eğilimi ile ilişkileri korumaya yönelik sessizlik davranışı eğilimlerinin yaş değişkenine göre farklılık göstermediği sonucuna ulaşmıştır. Kahveci (2010)’nin araştırmasında, örgütsel sessizliğin alt boyutları olan yönetici, öğretmen ve ortam faktörlerine göre, yaş değişkeninin örgütsel sessizlik algıları üzerinde anlamlı bir farklılık oluşturmadığını tespit etmiştir. Yanık’ın (2012) araştırması sonunda yaş değişkeninin örgütsel sessizliğin alt boyutlarından savunmacı sessizlik, pro-sosyal sessizlik ve uysal sessizlik puan ortalamaları arasında istatistiksel açıdan anlamlı farklılık bulunmadığını tespit etmiştir

Öğretmenlerin eğitim durumlarına göre sadece kabul edilen sessizlik boyutunda farklılık bulunmaktadır. Yüksek lisans mezunlarının bu boyuta ilişkin sessizlik düzeyleri lisans mezunlarından daha yüksektir. Kutlay (2012)’ın araştırmasında; örgütsel sessizlik alt boyutları ile lisans – lisansüstü – doktora eğitimi mezunu araştırma görevlilerinin grup ortamları arasında anlamsal farklılıklar saptamıştır. Bunun yanında, Kolay (2012) ve Yanık (2012) araştırmalarında eğitim durumunun öğretmenlerin örgütsel sessizlik düzeylerinden bağımsız olduğunu saptamışlardır.

Araştırmada çalışılan kuruma göre savunma amaçlı seslilik ve kabul edilen sessizlik boyutlarında farklılık görülmüştür. Lise ve meslek lisesi öğretmenlerinin bu boyutlara ilişkin düzeyleri daha yüksektir. Öğretmenlerin branşları açısından ise sınıf öğretmenlerinin kabul edilen sessizlik düzeyleri kültür ve meslek dersi öğretmenlerine

göre daha düşük olduğu saptanmıştır. Diğer boyutlarda öğretmenlerin branşlarına göre farklılık bulunmamaktadır. Alanyazında yapılan araştırmalarda da araştırma bulgumuzu destekler nitelikte bulgulara ulaşıldığı görülmektedir (Demirtaş ve Kahveci, 2013; Kolay, 2012). Bu sonuçlardan öğretmenlerin branşlarının örgütsel sessizlik düzeylerinde etkili olabileceği düşünülmektedir. Ancak daha genel bulgulara ulaşmak için, branş değişkeni ile örgütsel sessizlik arasındaki ilişkileri araştıran araştırmalara ihtiyaç bulunmaktadır.

5.4 Mobbing, Örgütsel Adalet ve Örgütsel Sessizlik Arasındaki İlişkilere Yönelik